Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Sahıbi: Cumkuri)*) Maıbaacıbk ve Gazetecılik Turk Anorum Şirkeıı adına N»dir Nsdi • Gcnel Yayın Mudürü Hcsan Cemal, Müessese Muduru: Eminc tşıkbgü, Yan lşlen Mudüru: Ok«y GoiKnsin, • Haber Merken Mlidurü: B»yw, Sayfa DUzenı Yönetmenr 4li Aor, • Temsılaler ANKARA: Dofan, IZMİR. HUunel Çtünkaym, ADANA Cetal Ba^ang*. Istanbul Haberlen: Erhta Akyıidu, Dış Haberler: Ergtın Baicı, Ekonomi: Osımn Llagcy, Kaltür: Cttal L'sltr, Spor Danışmaru. AMulkıdir Vucdmmn, Dılzeitme: Refik Durtaş, BılimEgmm ŞahiD AJpay. IşSendika: Şuknn Ketend, Yurt Haberlen Necdet Dogan, Dızı Yazılar Kcnm Çal^kan, Erzurum Metamc) Gultckin, Bursa: Lcvcal GtnçHb, • Koordinaiör Ahmel Konılsan, # Mali Işler: Eral Erkut, • Reklam: Ayşe Tonın Ek Yayınlar Huly» Akyol • Idare Huseyin Gurer, Işletme Ömter Çdlk, Bilgıtşlem N«U laai. Basan ve Yayaf Cumhuriyvl Maıbaacıbk ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocagı Cad. 39/41 Cagaloğlu, 34334 tst.. PK: 246lstanbul, Tel: 512 05 05 (20 hat), Tekx 22246 • Burotar. Aniun: Zıya Gökalp Bulvan tnkjlap Sokak No 19 4, Tel: 133 11 4147, Telra 42344 • bmir. H. Z l y a Bulvan, 1352. Sok 2/3, Tel: 13 12 30, Telex: 52359 • Ad»n«: Inöna Cad 119 Sok. No: 1 Kat I. Tel 1455019731, Telcı: 62H5. TAKVİM 10 AĞUSTOS 1987 tmsak: 4.21 Güneş: 601 öğle: 13.14 lkindi: 17.06 Akşam: 20.17 Yatsı: 21.50 EflakPrensi "Kazıklı Voyvoda"dan, korku filmlerine uzanan biröykü Drakula kahraman mı? Korku filmlerinin simgesel ismi Drakula'nın hangi hastalığa yakalandığı tıp çevrelerinde tartışılırken, Rumenler Drakula'ya adını veren Eflak Prensi "Kazıklı Voyvoda"ya "özgürlük kahramanı" olarak sahip çıkıyorlar. EDİP EMtL ÖYMEN LONDRA Drakula, hiç kan tahlili yaptırmış mıydı? Bu konuda tarih kitaplarında bilgi yok. Filmlennde de muhteremi, tıbbi tahlil laboratuvarına giderken hiç görmedik şimdiye kadar. Öyle ya, Drakula, korku filmlerinde hep kurbanlarının boynundan kan emen, dehşetli ve zalim kahkahalar atan, ışıktan korkan, geceleri dolaşan vampir tipli biri. Normal mi bu yaptıkları? Elbette var bir illeti. Modern tıp her derde çare ararken, folklor kahramanı dahi olsa Drakula'nın derdine de derman olmadan edemezdi. Nitekim bazı görüşlere göre, Drakula'da her halde "porfiri" denen nadir kan hastalığından vardı. Kanada'da "British Columbi«" Üniversitesi'nden Dr. David Dolpkin tarafından ortaya atılan bu görüşe göre, Drakula, kalıtımsal bir hastalık olan "Porfiri"ye pekâla yakalanmış olabilir. "Porfiri", kanda dokulara oksijen göturen ve karbondioksiti atan "Hemoglobin" in yapımında rol oynayan "porfirin" adlı maddenin işleyişindeki bir bozuklukla ortaya çıkıyor. Bu durumda hastanın güneş gören yerlerinde deri harabiyeti oluyor. Diş etlerinde çekilme nedeniyle dişlerin yuvaları ortaya çıkıyor. Işığa karşı aşırı hassasiyet, ışığa bakamamaya dönuşüyor. Ileri aşamada vucudun aşırı kıllanması ve ışığın etkisini böylece kesmeye çalışması bile mümkün. "Porfiri" çok ender görülen bir hastalık olsa bile tedavi yöntemi olarak kana, "hemoglobin"in yapı taşı olan "hem" karıştırılıyor. Drakula'da gerçekten bu hastalıktan var mıydı? Yani kan emmeden yapamayan, ışıktan korkan, dişleri sivri, korkunç süratli bir vampir miydi gerçekten? Romanyanın Transilvanya yöresinde folklora giren "Drakula" efsanesi, geçen yüzyılda "Bram Stoker" tarafından İngiliz edebiyatına roman olarak kazandırıldıktan sonra, daha da meşhur oldu. Özellikle "Drakula fijmleri' ile Romanya'nın yerini bile bilmeyenler "Transilvanya"yı tanır oldu. Bugün artık Drakula filmi çevrilse bile pek nadir. Drakula şimdi Romanya'nın ulusal bir kahramanı olarak "iadei itibar" kazanmakta. Hakkındaki "vampirizm" iddialarıysa "emperyalizm"in bir ayak oyunu olarak değerlendirilmekte. Drakula her ne kadar bir ro1931 yılmda çevrilen filmde Drakula'yı Bela Lugusi man kahramanıysa da, bu kahramanın tarihdeki izduşümü Eflak prensi "Vlad Çepeş" de o kadar gerçek. Bizim tarihlere "Kazıklı Voyvoda" diye geçen "Cellat Vlad". Fatih Sultan Mehmetle çağdaş, Romanya'nın "ulusal kahraman" olarak yeniden değerlendirdi|i "Kazıkİı Voyvoda", şöhretini, düşmanlarını kazığa vurdurmasından ve korkunç zalimliğinden abyor. Eflak'a yönetici atanmış, ama daha sonra başkaldırmış. 1462'de Fatih'in karadan 150 bin kişiyle ve Tuna'dan 25 kadırga ve 150 nakliye gemicanlandırmifth 8 Fantom uçağı daha geldi ANKARA (ANKA) Güney Kanat Ek Yardımı (South Regqon Amendment) çerçevesinde ABD'den sağlanmast öngoriilen 40 adet "F4E" (Fantom) uçağından 8 adedi daha Türkiye'ye geıirildi. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, 8 adet uçağın 3'ünün 9 temmuzda, l'inin 20 temmuzda, 4'ünün 28 temmuzda Eskişehir'e geldiği bildirildi. siyle üzerine yürumesı boşuna değil. "Kazıklı Voyvoda", ordunun önüne çıkmamış, Fatih onun butün malını mülkünu zaptedince Macaristan'a kaçmış, ama Macar kralının hapishanesine duşmuş. 15. yüzyıldaki "Kazıklı Voyvoda" ile 19. yüzyıldaki "Drakula" arasındaki paralellik, Voyvoda'nın babasının adının "Vlad Drakul" oluşundan kaynaklanıyor. "Drakul'un Vlad" dene dene, "Kazıkb ", "Drakula" olarak da bilinir olmuş kısacası. Romenlerse bu durumdan hiç hoşnut değil. Romanya Bilimler Akademisi tarafından yayımlanan aylık bilimsel dergi "Revista de Istorie" de "Kazıklı Voyvoda" hakkında hazırlanan bölümde, "Açık seçik bir siyasal amacı vardı. F.ylemleri, sadece zalim içgüdiilerini örtbas etmek olarak değil, sivasal amacı çerçevesinde değerlendirilmeli" deniyor. Romanya Komünist Parti Gazetesi "Scınteia" ise ondan, "Ulusal tarihimizin önde gelen bir şahsiyetidir, Romen halkının atalanndan kalan sınırlar içinde özgürce yaşama isteginin simgesidir" diye söz ediyor. Resmi basınyayın, devlet duşmanlarına karşı "Aşın disiplinli, uviz vermez sert tutumunu" övüyor. Romenler ayrıca Alman ve Rus tarihçilerin, "Kazıklı Voyvoda"nın İslamin ilerleyişine karşı açtığı Hıristiyanlık bayrağını görmezlikten gelmelerinden de yakınıyorlar. Bütun bunlar, zalimliğiyle ün yapan "Drakula'nın oğlu"nun kanh geçmişini değişürmiyor. "Drakula'nın oglu", öldürmek istediği kimseleri kazığa vurarak ortalarında yemek yemekten zevk alırmış. Ama sadece o kadar: Vampirliği yok. Bu, Batılıların uydurması. "Inter Rail" kartı ANKARA (a.a.) TCDD, "Inter Rail" kartı ile öğrencilere Avrupa'yı daha ucuza görmek imkânı sağlıyor. Edinilen bilgiye göre, İstanbulSirkeci ve Ankara garında satılan bu kart için şu anda 198 bin lira odemek gerekiyor. Ancak bu ücret döviz kurlarındaki oynamaya göre değişebiliyor. Inter Rail ile Bulgaristan, Doğu Almanya, Çekoslovakya ve Polonya dışmdaki tüm Avrupa ulkeleri ve Fas'a başka bir yolculuk ücreti ödemeden gidilebiliyor. Inter Rail kartından yararlanmak için 26 yaşmdan küçük oîmak gerekiyor. A Vflnlflffl /TV1 Ç / I V ^ nykmnda Arap turistlerin akımna uğrayan Tarabya, halk / l r U p t U f U UJ'l g\JV arasutda "Arabya" diye anılmaya başlandığından buyana, Istanbul sokaklarma öıgü "gösteri sanatlan"nı da denize nazır caddelerine çekmeye basladu Denize girtp tertnkmek yerint, kiraladıklan evlertnin balkonlanndan deniıi seyretmeyi yeğleyen Arap turistlerin yuktu bahjiflerinin tadma varan ayıcüar da balkonlar önünde sermayelerini arttırmamn yollanm anyoriar. Sahiplerinin "Kaynanalar hamamda nasıl baythr" komutu ile gösterüerine başlayan ayuar, öğle acajtmdm kavrubnus asfalt üzerinde, gerçekten bayümmm eşiğinde gösterüerini tamamlayabiliyorlar. Stcaktan bitkin düşen ayuar, daha sonra Arap kadmlanmn şaşkın bakışlan arasında serin Boğaz mlannda yüzdürüUrek ödüUendiriliyor. (Fotoğraf: UĞUR SANER) ' az Evlilik öncesi AIDS testi VİYANA (a.a.) Bulgaristan'ın 1 ağustos tarihınden geçerli olmak üzere, evlilik öncesi AIDS testini zorunlu kıldığı bildirildi. Bulgaristan Haber Ajansı BTA, tarafından yapılan açıklamada, AIDS hastalığına değinilerek, yeni uygulamaya göre evlilik öncesi AIDS testinin zorunlu hale getirildiği kaydedildi. Bulgaristan'da, geçen ay yetkililer tarafından yapılan açıklamada, bu ülkede 34 AIDS vakası tespit edildiği ve bir kişinin de bu hastalıktan olduğu belirtilmişti. Bodrum'da uykusuz geçen vızıuı geceler Bodrum'da hızlı değişimi adım başı yaşamak olası. Birkaç saniye önce kulağınıza gelen caz müziği, yerini önce arabeske, ardından rock muziğine bırakıyor. Beyaz ışıklar kırmızıya, sarıya, parfüm kokusu bir iki adım sonra bir çorbacıdan dışarı taşan kelle paça ya da lahmacun kokusuna dönüşebiliyor. Her akşam saat 19.00 ile saat 05.00 arasında bir pazar yerini andıran Bodrum sokaklarında insan, kalabalık yüzünden ancak ağır adımlarla, hatta kimi zaman yerlere oturanları yararak ilerleyebiliyor. HAKAN KARA BODRUM Bu yaz sezonunda da Bodrum "hınca hınç" bir turizm yaşıyor. Yerli halkın 14 bin civarında olduğu Bodrumda turistlerle birlikte 200 bini aştığı belirtiliyor. Kurban Bayramı süresince Bodrum'a akın eden yerli turistleıie birlikte pansiyonlar, akrabotik hareketlerle pencereden tırmanarak terasta yatmaya razı olan insanlarla dolup taştı. Her akşam saat 19.00 ile sabah 05.00'e dek bir pazar yerini andıran Bodrum sokaklarında insan, kalabalık yüzünden ancak ağır adımlarla, hatta kimi zaman bazı barlann önünde müziği dinlemek için yerlere oturan ya da ayakta bekleyerek yolu tıkayanlan yararak ilerleyebiliyor. Bodrum'da yerli turist sayısındaki artışla birlikte "her zevke uygun eglence yerieri" de hızla çoğalmaya başlamış, bu nedenle "Bodrum mavisi artık Halikarnas Balıkçısı'nın mavisiyle tbrahim Tatlıses'in 'mavi mavi'sinin bir karışımından oluşmaya başladı" yorumlan yapılıyor. Bodrum'daki hızlı değişimi adım başı yaşamak olası. Birkaç saniye önce kulağınıza gelen caz müziği, yerini önce arabeske, ardandan rock muziğine bırakıyor. Koku ve renkler de hızlı bir değişme içinde. Beyaz ışıklar kırmızıya, sarıya ya da surekli göz kırpan bir renk karmaşasına, parfum kokusu bir iki adım sonra bir çorbacıdan dışarı taşan kelle, paça ya da lahmacun kokusuna dönüşebiliyor. Tüm bunlara Halikarnas Disko'da yılan saçlı efsanevi kadın Medusa'nın ağzından göğe yayılan metrelerce uzunluktaki lazer ışınlarının çizdiği şekiller karışıyor. Saat 05.00'e doğru sokaklarda eğlence arayan insanların yerini midesini alkolle doldurmuş, buna bir de çorba eklemeyi uygun bulanların oluşturduğu kalabalık alıyor. Bir gün önce gelip terasta da yer bulamayanlar ya da akrobatik hareketlerden hoşlanmayanlar bir bank üzerine kıvrılarak konaklama sorununa kendilerince çözum getirmişler. Nasıl olsa Bodrum'da geceler uzun, uyku kısa. Özellikle mendirek ve hemen arkasındaki dükkânların çatıları temiz havayı sevenler tarafından en çok beğenilen yerler arasında. "Kardeşim ne diye ikide bir de gözttme ışık yakıyorsun. İnsana burada bile rahat yok. Git işine. Şunun şurasında zaten kaç saat uyuyoruz." Mendirekte sabah 05.00'te flaşla fotoğıaf çekmeye kalkanlara fotoğraf çektiği için değil, ama flaş kullandığı için kızılıyordu. Açık havada sabahlayanlar turizm anlayışlanna göre iki gruba ayrılıyordu. Bulduğu bir battaniyeye ya da havluya sannıp sabahlayanlar ve uyku tulumunu kullananlar. Bunlardan ikinci sınıfa girenler daha organize ve her koşula uyum sağlayabilen bir turizmi yeğliyorlardı. Bodrum'da gune ilk başlayan kesimi de bunlar oluşturuyordu. Çünkü sabah 06.00'da doğan güneşin ışığı ve yakıcı sıcağı uykuya zorunla olarak son veriyordu. Bodrum'da sabah 08,00 ile 11.00 arasında ilçe birden boşalıyor insanlar ya çevrede kişi başına iki metrenin düştuğu plajlara ya da yanm metre düştüğü teknelerle mini mavi yolculuğa akın ediyorlar. İnsanlann vucutlarına surduğu guneş yağı, denizde ince bir film tabakası oluşturuyor. Plaj eğlencesi, güneşlenmek, yüzmek, surf yapmak ve üstu tenteyle kapatılmış kafeteryalarda soğuk bir şeyler içerek serinlemekten oluşuyor. Ve Bodrum her keseye uygun "hınca hınç" turizmi yaşıyor... Ama yelkencinin yolculuğu 1987'de yasadışı kumar olaykan hızla çoğaldu Küıç vepoker en yaygın kâğıt oyunlan arasında. Dış Haberler Servisi Atlantik Okyanusu'nu yelkenle tek başına geçen ilk gözleri görmeyen kisi olmayı deneyen Jîm Dickson, teknik arızalara karşın yolculuğuna devam ediyor. Otomatik pilotu ve konuşan kompüten arıza yapan Dikson, önce Nantucket'a geri dönmeye karar verdi, ancak gece iyi bir uyku çekıikten sonra arızaları gidermek üzere Bermuda'ya doğru yelken açtı. Ingiltere'de Plymouth'a ulaşmayı amaçlayan Dickson, eğer her şey yolunda giderse üç gun sonra hedefıne ulaşabilecek. Uluslararası deniz ulaşımmın yoğun olduğu bölgeyi ve Colf Stream akıntısım geçen Dickson 'un yolun en zor kısmım atlattığı bildiriliyor. Kumarın krah^ barbut ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yasadışı kumar olaylarında önceki yıllara göre büyük artışlar baş gösterdi. Polis raporlarına göre, Ankara'da 1985 ve 1986 yülannda oynanan yasadışı kumar olaylarında ele geçirilen para ve yakalanan sanık sayısı, 1987 yılının ilk altı ayında iki katına çıktı. Kumarbazlann en çok tuttuklan oyunlar, kılıç ve barbut olarak saptandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Ankara'da yaİclaşık 200 dernek, lokal ve benzeri yerde yasadışı kumar oynanıyor. Bu kumarhanelerin pek çoğu yasal olarak kurulmuş bulunan dernek ve kulüplerden oluşuyor. Emniyet yetkilileri, özellikle "aile ve hemşeri" derneklerinin, yasal statülerinin dışına çıkarak kumar oynattıklarının saptandığını belirtiyorlar. Emniyet yetkililerinin yakaladıklan kumar olayı ve para miktannın yıllara göre dağılımı şöyle: "1985 yüında olay sayısı 481, sanık sayısı 1926, para miktarı 19 milyon 495 bin 70 lira. 1986 yılında olay sayısı 541, sanık sayısı 1901, para miktarı 28 milyon 879 bin lira. 1987 yılının ilk altı ayında olay sayısı 350, sanık sayısı 1200, para miktarı da 30 milyon 90 bin 700 lira." Kumarbazlann en çok seçtikleri oyunlar arasında kâğıt ve zar oyunları yer alıyor. Kâğıt oyunlarından en fazla tutulanlar, sırasıyla kılıç, poker, konken ve yanık. Zar oyunlarından da barbut, yaygın bir tür olarak belirlendi. Türkiye'de yaklaşık 21 yasal kumarhanede de 1260 kumar makinesinde kumar oynanıyor. Fırın sıcağı ve ıslanmaz gazete DOĞAN ABALIOĞLU TORBA 16 saat yolculuktan sonra Bodrum'a geldik. Başında" hakikisi" de olan bir otobüs bu uzun sure için yolcularına hiçbir gerekli hizmeti verme çabası göstermedi. Şirketi Hayriye vapuru örneği dura kalka... '. Ve bizler tere bata çıka buraya • vardık. Otobüste yangın düzeni olsaydı içerdeki sıcaktan dedektörler devreye girer ve fıskiyelerden su fışkırtmaya başlardı. Hani fena da olmazdı. Acaba güney illerimize yapılacak yolculuklarda bu tip araçlar servise konamaz mı? Hemen patenti için bir şey istemeyeceğimi ekliyeyim. Yarımadanın kuzeyindeki koydayız. Bodrum tam arkamıza düşüyor. Oranın hır gürünün dışındayız, ama zorunlu olarak oramn olanaklarından faydalanıyoruz. Gazetemizi, yiyeceğimizi oradan sağlıyoruz. Telefon görüşmelerimizi uzun kuyruklara girerek oradan yapıyoruz. Dostlara da "tşte böyle bir yerdeyiz" dercesine kartlar postalıyoruz. Balıkçı bizi affetsin. Rüzgâr sıcak sıcak esiyor. Ağzı açık kocaman bir fırının karşısında oturmuş gibiyiz. Deniz sabahları sütliman, çakılları teker teker sayılacak durulukta. Hani sınırsız olanaklar ülkesinde yayımlananlar gibi ıslanmaz banyo gazetesinden olsa, al bir tane, dal, dipte oku, öylesine berrak. Zaten serin olan da birkaç kulaç sonraki derinlikler. Üst düzey, dışansı bana Galatasaray hamamını anımsatıyor. Kişinin eli bilinçaltı kese, lif anyor. Burada piller de çabuk boşalıyor. Zürih'te kullanma turemizdn yarısına büe vmouyoruz. Ve atma sorunu, nereye? İsviçre'de her büyük dükkânda özel kutulara bırakıhyor, evsel atıklara kanştırmak yasak. Çocuklar çevre temizliğine katkıda bulunmak için: "Acaba getirdiğimiz gibi geri de götiirsek mi" sorusuna kıyıda (ve her yerde) gördükleri, pet şu şişeleıi, yoğurt kapları, karpuz kabuklarıyla yanıt aldılar. İlerde TEICin eksikliğini gideren jeneratör tekdüze çalışıyor. Ve gece yarısı durup, sabah yineden çağdaşhğı vurguluyor. Onun dışında her şey durmuş gibi. Ne zaman, ne düzen var. Midemin bile istek saatleri değişti. Başka bir deyişle zamanı belirsiz, acıkınca yiyorum. Çevrede bol yabani incir ağaçlan var. Hani bir erkek meyve vereni olsa ve doğa böcekleriyle dişileri aşılasa ağustos sonu; eylul başı çocukluğumu anımsıyabilirim, hem de komşu bahçelerden çalmadan. Şimdiden yesem şişmiş dudaklarla gene aynı yaşı yaşıyabiürim. Kişi olgunlaştığı için mi olgun meyve arar, yoksa hamları çiğneyecek dişleri yitirdiğinden mi? Yapılmakta olan evler, yapılanlann bahçe düzeni... Üç beş kuruş daha fazla kazanıp bayramda yakınlannı mutlu edebilmek için işçiler cumartesi, pazar çalıştılar. Zamanı unutup şortla bunları yazarken onları gormek; mutiuluğa gölge düşurdüğünden mi, saatlerce yolculuktan sonra bu fınn gibi yerde hamam suyu örneği denize girmek mi... Dinlencenin tadına varamıyorum. Bir de buna yarımadanın çapraz guneyine düşen koyda Örsan Öymen'in kendi zamanını kesin durdunnasının bilincini de eklersek dinlence şekli kişiye gore değişen bir kavram bence. MAVİ MEKTUP 17program için 600 milyon liralık bütçe ayrıldı TRT'nin hedefi: ABD pazarı ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) TRT Dış Satımlar ve Ortak Yapımlar Genel Muduru Sedat Örscl. TRT'nın >iırtdışına program satışında, 1988'de büyuk bir patlama beklediklerini soyledi. Örsel, 1988 yılında pazarlanmak uzere 17 program hazırlatıldığını ve programlann uluslararası ştandartlara göre yapıldığıru söyledi. Örsel, bu programlara 600 milyon lira butçe ayrıldığını belirterek, "1988'de Los Angdes'daki N»tpe Pazan'na kaulacatız. Hedefimu Amcrika pazan" dedi. TRT'nın Avrupa'daki televizyon kurumları içinde yaptığı yatınmlar ve teknik donanım yönünden bir numara olduğunu söyledi. Örsel, TRT'nin önumüzdeki yıl ikinci kez katılacagı Cannes MIPTV (Uluslararası TV Programları Pazarı) için, •TRT 1988'de MlP'e giniginde, dunya leloizyonları içindeki yerini alacak" diye konuştu. Örsel, dış satıma uygun olarak Dış Satımlar ve Ortak Yapımlar Bölumu yapımcılarından Fatih Arslan. Semra Sander ve Ertuğrul Karslıoğhı tarafından hazırlanan belgesellerın ve ortak yapımların adlarını şö>le sıraladı: "Kırkpınar. Anadolu'dan Çeşitlemeler, Mevlana, Periler Ülkesi, Kaçgar, Tahta, Hamza'nın Filmi (Keçe yapımı). Kadırga Şenligi, Anadolu Medeniyetleri. Turklerin Tarihi, Motinerin Dili, Goller. Türk Sadarı. Akdeniz Nasıl Yaşıyor (AvusturyaTurkiye ortak yapımı), Miras (UrdunTurkiye ortak yapımı), Time Iine (AmerikaTürkiye ortak yapımı) ve Kızıl Cadı (FransaTurkiye ortak yapımı)!' Örsel, TRT'nin önumüzdeki dönem pazarlayacağı programlar arasında, yapımı suren "Aleşten Günler" ve "Osmanak" gibi buyük yapımların, "Pazartesi Hikâyeİeri" ve "G«cenin Öteki Yüzu" gibi dizilerin de yer alacağını bildirdi. Yeni yapılan dizilerin uluslararası ştandartlara göre hazırlandığını kaydeden örsel, şöyle dedi: "Programlar bugüne kadar iç tükelime gore hazırlamyordu. Bu nedenle leknik yonden \e süreleri bakımından dış salıma uygun değildi. Artık uluslararası standartlarda program vapmaya başladık. Dış satıma yonelik yapılan belgesellerin dublajı İngilizce olarak yapılıyor." TRT'nın bu yıl ilk kez katıldığı Cannes'teki MIPTV'de Avrupa ülkelerine çok sayıda program sattığını ve buyuk başan elde etriğini belintı. Örsel, geçen gunlerde yapılan Moskova Film Şenliğı'nde aynı basannın yinelendiğıni ve sosyalist ulkelere film satıldıını kaydetti. örsel, TRT'nin onumuzdeki gunlerde katılacagı fılm pazarları konusunda şunlan söyledi: "Eylul ayinda Korfez ülkelerine ve Arap ülkelerine program satmayı planlıyoruz. Ekim ayında Bangkokda, Asya PasifiU ulkeleri ve L zakdoğu ülkeleriyle çalışacağız. 1988'de ise Los Angeles'deki Natpe Pazan'na program gotüreceğiz. Asıl nedefimiz Amerika pazan." TRT'nın "Time Line" adlı diziyi dun>arun en buyuk TV şirketlerinden biri olan PBS ile ortak yapım olarak gerçekleştireceğine dikkat çeken Örsel, bunun TRT'ye dunya pazarmda buyük prestij sağladıgını soyledi. ÖTsel, dunya pazarlarına satış için göturulecek dizilerin ve ortak yapımların sayılarının arttırılacağını belirterek, "orıak yapımlann dunya lelevizyonlannda gosterim ve satış şanslannın çok yüksek olduğunu" sözlerine ekledi. Orsel. Hindistan'daki Agarval lmpe\ Şirketi ile de ortak yapım olarak bir aşk filmi çekmek uzere anlaşma yapıldığını soyledi. Örsel, filmın sinema filmi olacağını ve televizyon ıçın iki bolum olarak da hazırlanacağını belirterek, "Filmin maliyetini yan yarıya karşılayacağız. Bülun leknik ekip >e laboratu.ar hizmellerini şirket sağlayacak. Yonelmen Hinlli ya da Turk olabilecck" diye konuşıu. Salatahk vermeyen lokantacıya ceza Zayıf bitküere i karbon yağmuru' Haber Merkezi Bitki zararlılarını yarı yarıya yok edecek, bitkilerin topraktaki yararlı maddeleri daha çok emmelerini sağlayacak, koklerini kuvvetlendirecek bir sulama yöntemi geliştirildi. Newsweek dergisinde yer alan habere göre karbon yağmuru adı verilen bu yontem hava kirliliği nedeniyle yeteri kadar fotosentez yapamayan bitkilere uygulanıyor. Bu bitkilere karbondioksit (COj)şınngalanarak gelişmelerinde onemli rol oynayan kalsiyum ve magnezyum gibi maddeleri emme özellikleri arttırılıyor. Yapraklara uygulandığında ise bitkinin gübreden normal sulamaya oranla çok daha fazla yararlanmasını sağlıyor. Karbon yağmuru ev bitkilerinde olduğu kadar tarla ve bahçelerde de kullanılabiliyor. Bu yeni sulama yöntemi uzerındeki çalışmaların Avrupa ve Japonyadaki üniversitelerde surdürülduğü ve ilk denemeierin Almanyada yapılmaya başlandığı belirtilivor. RODOS (AP) Yunanistan'a ait Rodos Adası'nda lokantacılık yapan İngiliz Bayan Molly Huddleeston, restaurant işletme kurallarına uymadığı gerekçesiyle 5 ay hapis cezasına çarptırıldı, ancak yabancı olmasından yararlanarak serbest bırakıldı. Salatahk servisi yapmamakla ve patateslere fahiş fıyat uygulamakla suçlanan Bayan Huddleeston 'un ' 'Molly 'nin Yeri" adında unlü bir İngiliz lokantası bulunuyor. Hapis cezasının 120.000 dirahmi para cezasına çevrilmesini reddeden bayan Molly'nin lokantası halen normal servisini sürdürüyor. Barış yürüyüşü KONYA (a.a.) Paris'ten Pekin 'e barış yürüyüşü yapan Fransız Eczacı Rene Flinois Konya'ya geldi. 33 yaşında, akapunktur uzmanı ve eczacı Rene Flinois, 16 ülkeyi geçerek 20 bin kılometre yürudükten sonra Çin'e ulaşacağmı söyledi. Yürüyuşu sırasmda Fransa ile Yugoslavya'da iki kez trafık kazası geçirdiğini, ikisinde de sağ ayağının kırıldığım bildiren Rene Flinois, "Hastanelerden taburcu olduktan sonra yürüyüşüme devam ettim'' dedi. SSCB'de sperm bankaları MOSKOVA (ANKA) Sovyetler Birliği'nde erkeğin kısır olduğu çiftlerin çocuk özlemlerini karşılamak için sperma bankaları yaygınlaştınlacak. Karar, Moskova, Leningrad ve Harkov'da kurulan deneme bankaların başarılı olması üzerine alındı.