29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/12 5 TEMMUZ 1987 Evren bugün Istanbul'a geliyor ANKARA (aou) Cumhurbaşkanı Kenan Evren bugUn Istanbul'a geliyor. Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla llişkiler Müşavirliği'nden verilen bilgiye göre Evren, yaz dönemi çalışmalarırun ikinci bölümünü "Florya Deniz Köşkü'nde stirdürecek. Sıvas Lisesi 100 yaşında SIVAS (Cumhuriyet) Sıvas Lisesi'nin 100. kuruluş yüı, dün törenle kutlandı. Bir asır boyunca 10 bine yakın mezun veren Sıvas Lisesi'nin çok sayıda bilim adamı, bakan, politikacı, vali, belediye başkanı, general, edebiyatçı, gazeteci, sinema sanatçısı ve ünlü isadamlan ile çeşitli mevküerde yuzlerce tanınmış simanın yetişmesinde rol aldığı belirtildi. Eski bakanlardan Mahraut Vural, Rıfat Ökten, Ahmet Özel, Oğuzhan Asiltürk, Tevfık Koraltan, Mahmut Ozdemir, eski milletvekilleri ve senatörlerden Tahsin Türkay, Muhittin Taylan, Orhan Akbulut, Ahmet Durakoğln, ve halen TBMM'de görev yapan Ahmet Soğancıoglu \e Mustafa Kemal Paloğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemil Çuha, Ankara Valisi Cahit Bayar, Adana Valisi Erdoğan Şahinoglu, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tank Şomer, gazeteci Oktay Ekşi, şair Cahit Kiilebi ve Ömer BedOünyaca üntu Hrgtn Recordpiak ftrkettyk RCAMartoni ve TORNEMI şirketUrinin uuıibl tngilk mtiyarder Richard Bnaaon "un Atlantik Okyanusu 'yta ttgltt bir projesi daha başarmzrettin Uşaklı, edebiyatçı Eflatan Cem Güney ile hkla sonuçUmdı. Ünlü milyarder ve tsvtçU püot arkadap Per Undstrand, Atlantik Okyanu işadamlanndan Nurettin Kocak ve sinema saünlü su "nu balonta geçmek istediler, ancak balon lriandatteIskoçya arasmda denize duftü. Brannatçısı Talat Gözbak'ın Sıvas Lisesi'nin 10 bine yason, bundan Iki yıl önce dt New York 'tan bir sürat teknesiyU Atlantik Okyanusu 'nu en hub kın mezunlanndan bazılan olduğu belirtildi. geçme denemestnde bulunmuş, teknesi tngUtere kıyılanna çok yaktn bir yerde batrmpt. Moekova'da ABD bayrakları Leningrad'da 3 hafta önce başlayan "Barış Yürüyüşü"nü, Moskova 'Ismailova Stadı'nda da dün minik öğrenciler sürdürdü. Carlos Sautana, James Taylor vc Doobie Brothers'ın kaüldığı rock konserinden önce, ellerinde Amerikan ve Sovyet bayraklanyla stada giren öğrenciler, seyircilerin alkışlarıyla karşılandı. (Fotoğraf: REUTER) ANKARA (ajı.) Adli tatü, 17 temmuz cuma günü akşamı başlayacak. 5 eylüle kadar surecek tatil süresince davalar nöbetçi mahkemelerce görülecek. Adli tatil süresi içinde nöbetçi mahkeme kurulacak. Görevli nöbetçi mahkemelerde, acilen bakılması gereken ceza davaları da ele alınacak. Adli tatü 17 temmuzda Mezmıiyet töreni uziın sürüııce ABD'nin Pennsylvania eyaletindeki Easton Katolik llkokulu'nda geçen günlerde düzenlenen mezuniyet töreni, veliler ve öğretmenler için bir gurur günüydü. Ancak öğrencilerin aynı fikirde olduğunu söylemek pek mümkün değil. Tören konuşmalan ve sınıf fotoğrafı için ayakta beklemekten yorulan Scott Finney, yorgunluğa daha fazla dayanamayarak, esnemeye başlayınca merdivenlere oturuverdi. Ünlü plakçı Atlantik'i geçemedi olarak böyle anlattı. Geçen hafta başlayan sürpriz gelişmelerle perşembe günü emekliye aynlan Orgeneral öz(Baştarafı. 1. Sayfada) torun ile emekliüğinin ilk günttnrüntüye ya da paravanaya döde görüşmek istedik. Evinden nüştürerek parti içi iktidan ele aradığımızda öztorun Paşa'nın geçirmeye çahşıyorlar. Erdal Inö Konya yolu üzerindeki Silahlı nü'nün de bu tür oyunlan engel Kuvvetler Spor Okulu'nda oldulemek için ağırlığını koyması zo ğunu öğrendik. Emekli OrgenerunJuluğu doğuyor; ortaya tatsız ral Öztorun'u sürekli olarak gitbir tablo çıkıyor. tiği spor okulundan arayarak, Ancak, ne olursa olsun, herandevu talebinde bulunduk ve saplaşma bitmiştir. Partinin yet Öztorun Paşa hemen kabul edekili kişileri ve organlan ortaya bileceğini söyledi. çıkmıştır. Beğenilsin ya da beğeEmekli Orgeneral Necdet Öznümesin, sonuçlara saygı duytorun, bizleri spor okulundaki mak, tartışmalara nokta koymak kondisyon salonunda kabul etve çaltşmalara başlamak gerekti. Her gün en aşağı 1.5 saat spor mez mi? yaptığını belirten Necdet öztoSiyasal partilerde çalışma kurun, "Aynca denize girdim mi 3 ralı budur. saat yüzerim" diye konuştu. Ne yazık ki, SHP'de bu kura"Paşam o zantan rahatca Büyüklı hiçe •sayan kişiler az değildîr. ada'ya kadar yüzüp gelebiliyorParti yönetimi belirlendiği anda, snnuz" şeklindeki sorumuza, iç eleştiri ve tartışmalar başlatıl"Gençliğimde gercekten yiizermiftır. dim" yanıtını verdi. Bu tür particilik, ancak Emekli Orgeneral Necdet ÖzSHP'de geçerlidir ve kamuoyuntorun, kondisyon salonundaki da partinin ciddiyetini ve güvealetler üzerinde kültür fizik yanirliğini paralamaktadır. Rakip partilerin SHP ile uğraşmaları parken, kendi deyimiyle "buruk, hözunlii sevhıç günleri" na gerekyoktur; kimi SHP'liler, partilerini yıpratmak için kurul üzerine söyleştik: Bundan sonraki yaşanünutay ertesinde hemen kollannı sıda neler yapmayı düşüniivamışlardır. Disiplin ve ciddiyorsunuz? yetten yoksun bu gidiş durdurulamazsa, SHP'nin sağlıklı bir ÖZTORUN Üniversitede parti düzeninde yapılanması çok öğretim görevlisi olacağım. Ders zor olacaktır. verecefim, konferans vereceğim. • ¥ • Böyle geçecek bunların hepsi. OLAYLAR1N Ben gidince demokrasi ARDBNDAKI (Baştarafı 1. Sayfada) Politikaya atılmayı duşu HABERLERİN DEVAMI GERÇEK nöyor musunuz? ÖZTORUN Hayır, kesinlikle öyle bir niyetim yok. Paşam, veda törenlerinde basına çok yüklenildi. bu konuda ne düşünüyorsunuz? ÖZTORUN Ben yüklenmedim, ama benim de basın yalan yazıyor şeklinde konuştuğumu yazmış bir gazete. Ben bu haber yalandır dedim. Haberin kaynağı yalan ise basın ne yapsın? Bu Başbakan Özal ile olan gönişme değil mi? ÖZTORUN Evet, ben basın yalan soyluyor diye söylemedim. Haber yalandır dedim. Bundan basın yalancıdır anlamı çıkmaz. Ne diyeyim yani, sabahleyin konuştum mu diyeyim? Konuşmadım, çünku beni aramadı. Şu halde bu haber yalandır, duzmecedir dedim. Bu bir rnizansendir dedim. Ben basın için hiçbir şey söylemedim. Sayın Cumhurbaskanımız ve Üruğ Pa^a bizi çok eleştirdiler. Onun için ne diyorsunuz? ÖZTORUN Onlann kanaati. Ama haberlerin kaynağı neydi? Kaynağı öyle demişse öyle yazılır. Sizinle ilgili çıkan bu haber Başbakanlık kaynaklı mıydı? ÖZTORUN Kaynağım bilemiyorum. Öyle diyorlar. Cumhurbaskanımız konuşmasında 22 ayar ve 24 ayar şeklinde bir nitelemede bulundu. O konuda ne diyorsunuz? ÖZTORUN (Gülerek) O konuda bir değerlendirme yapmam. Zor olduğunu söyiemek istedi. Ikisi arasında seçim yapmak zordu demek istedi. Benim kanaatim, çok zor bir seçimdi demek istedi. Peki, hükümetin tavn niye boyle oldu? ÖZTORUN O konuda önümüzdeki hafta bir açıklama yapacağım. Önümüzdeki hafta tam bir durum muhakemesi yaparak, bir asker gibi neler çıkabilir diye bir açıklama yapacağım. Şu anda henüz çahşıyorum. Başbakan Turgut Özal'ın Atatürkçülükle ilgili göriişleri konusunda ne diyorsunuz? ÖZTORUN Hiç bilmiyorum. Fazla bir kanaatim yok, ne kadar biliyor ya da ne kadar bilmiyor. Ama bahsediyor yani. Mesela birlik beraberlik diyor, bu Atatürkçü bir kavramdır. Birliğe gidiş barışa gidiştir. Bu Atatürkçülüğün esasıdır. Birlik olmayan yerde banş olmaz. Atatürk birimiz hepimiz içindir dememiştir, hepimiz içindir demiştir. Bir toplum görüşüdür bu, bir kavramdır. Dünkü konuşmamda da belirttım, 'Türk, övün, çalış, güven'; bu bir ihtiyaçlar teorisidir. Incelendiği zaman Mavlow'un koyduğu teoriden çok daha kuvvetlidir. Başbakan Özal'ın Atatürkçülükle ilgili görüşleri konusunda yorum yapamam. Yalnızbeni üzen bir nok ta var. Kendisi Atatürkçü dediler, sanki başkası değil. Ben 'Ben Atatürkçüyüm, şu halde benden başka Atatürkçü yok' demedim. Böyle bir şeyi hiç düşünmedim. Ama bir sebeptir dediler. Evvelden, sen biraz katısın dediler bu işte. Bunu söyledim. Yoksa ben Torumtay'a Atatürkçü olarak değer verdim, gitti Amerika'da konferans verdi. Böyle yorum yapmalan beni çok üzüyor. Onun için endişeliyim ashnda. Ben demişim ki, benden başka Atatürkçü yok. O zaman işe yaramaz ki Türk Silahlı Kuvvetleri.. Basın toplannsını ne zaman yapacaksınız? ÖZTORUN Çahşmalanm bittikten sonra. Ben bir rahatlayayırn, bütün bu şeyler de bitsin. Yani benim gitmemle demokrasi kurtulmuştur.. Her tarafta ben seçilmemişim, demokrasi zafer kazanmış. Bu ne demek? Bu kadar önemli miyim ben? Benlen demokrasi kurtulsaydı yahut benim oraya seçilmemle demokrasinin kurtulması ne? Ben bu mantığt anlamıyorum. Bu yorumu yapıyorlar, kafam almıyor. Emekli Orgeneral Öztorun, kondisyon salonundan çıktıktan sonra günlük koşusunu yapmak üzere spor okulunun kum pistine yoneldi. "Son günlerdeki gelişmeler konusunda sağlıklı değerlendirme yapmak lazım. Bu tür konularda objektif olmak gerekir. Gerçi görüşlerimiz ayn, ama bana göre bu konuda en sağlıklı degeriendirmeyi Cumhuriyet yapmıştır. Sayın Mumcu ile Ekmekçi'ye teşekkürlerimi iletiniz" diyen emekli Orgeneral Necdet Öztorun, daha sonra emekliliğinin ilk günkü koşusuna başladı. Türklş: Evet oyu (Baştarafı 1. Sayfada) Baskanlar Kurulu, dün sonuç bildirisini yayımladı. Bildiride, baskanlar kurulu toplantısında, Türklş Yönetim Kuruıu'nun sunduğu çalışma raporunur. incelenmesinin yanı sıra "toplusözleşmelerdeki son gelişmeler, iş ve çahşma hayatını düzenleyen mevzuat üzerindeki çalışmalar ve Ulusiararası Çalışma Örgütü'nün (LLO) 73. genel konferansında alınan sonuçlar, asgari ücret, 506 sayüı kanun üzerinde yapılan değişiklikler, Çıraklık ve Meslek Egirjmi Kanunu'nun fon teşkiline Uişkin hüktimleri, Saglık Hizmetleri Kanunu, 6 eyliil pazar günü yapılacak olan anayasa referandumu" konularınm ele alındığı belinildi. Baskanlar kurulu bildirisinde, "toplu pazarlıktaki engeller, grevler, yasal engeller ve ILO konferansı, asgari ücret ve iş yasalanndaki ba^ı değişiklikler" Üzerinde toplantıda alınan kararlar özetlendi. Bildiride, Sağlık Hizmetleri Temel Yasası'nm hiçbir hukuk kuralı gözetmeksizin yapıldığına dikkat çekilerek, yasarun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gidilmesi yolunda gerekli girişimlerin yapümasmm da kararlaştırıldığı vurgulandı. "Sağlıklı bir demokrasinin kaçınılmaz gerekleri" başlığı altında ele abnan bölümde ise baskanlar kurulu, "Ulkemizde siyasal demokrasinin çoğulcu, katılımcı yapısı ile kurulması ve bütün gereklerinin kurumlaştınlıp işlertige kavuşturulması sürecinin hızla aşdmasımn, demokrasiye inanan berkesin ve her çevrenin temei görevidir. Başta tüm çalışanlar olmak üzere ulusumuzun büyük çoğuniuğunun ekonomik ve sosj al tercihlerinin ve istemlerinin hayata geçirilebilmesi, bu sürecin hızh ve sağlıklı bir biçimde aşümasına bağlıdır" görüşüne yer verdi. Baskanlar kurulu bildirisinde, 6 eylül pazar günü yapılacak olan referandum oylamasında "Neden evet" denilmesi gereğine şöyle açıklık getirildi: "Bütün mazisinde, bu sürecin hıziı oldağu kadar sağlıklı bir biçimde aşdmasmın çabalan ve soramluluk duygusu ile gösterdigi özenin olgulan bulunan TürkÇ, anayasanın geçici 4. maddesi üzerindeki degisikligin halkoyuna sunulmasındaki gelişmeleri dikkatle izlemeyi ve bu konuda ulusumuzu hiçbir siyasi amaç gütmeksizin uyarmayi görev saymaktadır. tşçi hak ve özgüriüklerindeki kısitlamalar ve yasaklann gerçek demokrasi ile birtikte var olamayacağı ne denli tartışraasız ise, kamn özgürlüklerİDİ bağımsız yargı karan oimaksızın yasaklamanın, demokrasi ile bagdasamayacağı da o denli açıktır. 6 Eylül 1987 pazar günü yapılacak halkoylamasına, 'eskileryeniler', 'üçbeş kişinin siyaset yapma hakkmın tanınması' gibi kısır ve aidatıcı bir çerçeveden bakma yolunu secenlerin kafalannda olusturduğu tuzağa, demokrasiye gönül veren yurttaşlanmu ve işcilerimiz düşmeyecektir. Kaldı ki, secmen yurttaşlardan alınan oylar ve buna dayalı vekâletle milletvekili olup parlamentoda onlar adına bu yasagın kalkması için 'evet' diyenlerin, aynı secmen yurttaşlara döniip 'Sizin vekâletinize dayanarak evet dediğimize siz hayır deyin' cağnsını yapması. parlamenloyu da, demokratik rejimi de >aralayan, vatandaşla alay anlaraında bir demokrasi ayıbıdır. fşte bu nedenlerle; Temel insan haklanna dayalı kişi hak ve özgürlüklerinin aldatmalar tuzağında her türlü keyfi saldırıdan konınabilmesi; İşçi hakları, sendikal hak ve özgürlükler ile hür toplu iş sözleşmesi düzeninin önündeki engellerin kaldınlabilmesi; Ulusumuzun iktisaden güçsüz durumda bulunan çoğuniuğunun ihtiyaç ve tercihlerine aykın ekonomik politikanın sürdiiriilmesinin durdurulabilmesi ve bir avuç sermayedarın siyaset üzerindeki tekelinin kırılabümesi; Vurgun, yolsuzluk ve sömürii düzeninin demokrasi bahane edilerek sürdürulmesine son verilmesi; 6 Eylül 1987 pazar gününden sonra demokrasinin daha da sınırlandınlmasına ve bugünkü bozuk ekonomik düzenin korunmasına ve geliştirilmesine cesaret verecek uygulamalara "dur' denilebilmesi; Yapılacak halkoylamasında, başta isçiler olmak üzere, tüm yurttaşlanmızın 'evet' oyu kullanmasına bağlıdır." ANKARAItaıı YALÇ1N D06AW (Baştarafı 1. Sayfada) Koyu 'ndaki yattan'' serbest faize mtidahale ediyor ve "Durdurun" talimatı veriyor. önce ' 'Faizleri serbest bırakın'' talimatını veriyor, üç gün sonra ' 'Hayır kalsın'' diyor. A ma, sonunda yine de "btrakınıt yapsınlar, bırakınız geçsinler"felsefesine sadık kahyor. Faizleri "bankaların ortak karanna bağlayarak serbest bırakıyor". Ashnda serbest bırakmıyor, "serbest bırakmıs gibi darraruyor." Eğer "serbest bırakmış gibi davraniffasa'' şu olayı açık lamak nasıl mümkün?.. Ilki, yüzde 48'likfaiz oranını "bizzat kendisi beUrliyor". Daha sonra bankaları bir araya geürterek "karan onlara aİdırmış gibi gösteriyor." Burada ilginç bir dunımla karşılaşılıyor. Serbest faiz tartışmalannın başladığı sıralarda ' 'hükümete resmi bir rapor'' sunuluyor. Başbakan Özal'ın dikkatine sunulan resmi rapordaki şu yargı çok çarpıcı: "Mali yapılan bozuk olan bankalar, (...) faizJerin arttığı bir dönemde, soruntatvu gizlemeleri daha zor olacağı için kısa sürede güçlüğe düşecekler. (...) Bankaları sorumsuz yarışa iten önemli bir neden de bankaların zora düşerlerse, nasıl olsa devlet eliyle kurtanlacaklan kamsınm yerleşmiş olmasıdır." Devletin resmi raporu iki konunun altını çiziyor. Önce "Serbest faiz sonucunda bazı bankalar batar" diyor. Sonra da "Ama bankalann batma riskini gö'ze almalan olağandır, nasıl olsa batanı devlet kurtanr" yargısma varıyor. Rapordaki "bazı bankalann batma tehlikesi" ile karşı karşıya olduğu, önceki gün bankalann birbirleriyle haberleşmesi ve toplantısı sırasmda netlik kazanıyor. Çünkü, yeni faiz oranını hükümetten aldıklan talimat doğruttusunda belirlerken, bazı bankalara haber bile verilmiyor". Hangilerine haber verilmiyor?.. tşte, resmi raporda "batma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan bankalar" diye anılanlara haber verilmiyor. Onlar devre dışı. Şu an için "toplantıda devre dışı". Belki de daha sonra "sistemin tümünden devre dışı." özal, "banka batma riskîni" nasıl göze alabiliyor?.. Galiba şundan: Türkiye'de altına ve gayri menkuie bağlanan servetin çöZülmesini istiyor. Faiz politikası yoluyla iç kaynağa el atıyor. Çözulmesini umduğu servetin sanayiye aktanlmasına çalışıyor. Sanayiye bö'ylesine büyük bir kaynak aktarırken, birkaç bankanın batmasım da göze alıyor. Açıkça, "Batan batar, kalan sağlar bizimdir" diyor. Yüzde 48'lık faizin ikinci bir yönü daha var. Gerçek fiyat artışlanna dönük bir yönü. önceki akşam TV'de "yüzde 48'in fazileti" anlatılırken, Iş Bankası Genel Müdürü Burhan Karagö'z kendisine yöneltilen soruya şu karşılığı veriyor: "Yüzde 48 oranındaki faizi belirlerken, enflasyon oranımn birkaç puan üstünde olması gerektiğini düşündük." Doğrudan "bir hükümet yetkilisinin olmasa" bile, yine de "hükümetle Uişkikrinin iyi olduğu bilinen " bir banka genel müdüninün yaptığı açıklama, fiyat artışları oranınıpek'ıştiriyoı. Zaten, yüzde 48 oranı, açıklama yapümasa bile, başlı başına 48 rakamı bile, "fiyat artışlanmn yüzde45lerde seyrettiğini"' kanıtlıyor. Karagoz'ün sözleri, bu "kanıtıpekişn'riyor, belgeliyor". Yeni faiz oranı ile "hükümetin öne sürdüğü yüzde 30 'luk fiyat ariısı iddiasınm " bir kez daha aldatmacadan oteye bir anlam taşımadığı kesinleşıyor. Fiyat artışlan insanm beiini büken sorun olmakta devam ediyor. Hükümet (Baştarafı 1. Sayfada) nın yöneticisi tmar Bankası'na hiçbir aşamada görüş sorulmadığını söyledi. Aynı bankacı küçük bankalara yönelik bu tavrm gerekçesini şöyle açıkladı: "Geçmiş dönemde küçük bankalar, anlaşmaiarda faizi yukan doğru çektiler. Bir küçük banka çıktı, 'Ben daha yüksek vereceğim' dedi. Sektördeki en büyük bankalar bile bu küçük bankayı lakip ederek faiz yanşına girdiler. Sonuç ortadadır. Ama bu kez bem bankalar hem de vatandaş daha bilinçli. Mevduatın neredeyse tamamını elinde tutan bankalar belirli bir faiz yanşına girmemek için anlaşUklannda, birkaç küçük bankanın ne yapacağı o kadar önemli değildir." Küçük bankalan önemsemeyen büyuk banka yöneticilerinin kendi aralarındaki tartışmalarda daha temkinli oldukları da bildirildi. Nitekim faiz toplantısının başında İş Bankası, anlaşma oranı olarak yüzde 46'yı önerdi. Ancak birkaç büyük bankamn bu oraru düşük bulması üzerine, fazla diretmeyerek yüzde 48'e kadar çıktı. Anlaşmalı faizin ilk gününde başkent ekonomi kulislerinde en çok yanıt aranan soru, "Merkez Bankası'nın bu anlaşmada ne derece yönlendirici olduğu" yolundaydı. Hükümet çevrelerinden bir kaynak, "Merkez Bankası'nın anlaşmanınoluşmasında en ufak bir rolünün bulunmadığını" belirtti. Aynı kaynak bir diğer soru üzerine, "Yüzde 48 oranındaki faiz bizce makuldür" dedi. (Baştarafı 1. Sayfada) may Başkanhğı'ndan kendi istemi ile emekliye aynlan Orgeneral Necdet Ünığ'un veda kokteylinde, karşılaşmamaya özen gösterdiği emekli Orgeneral Necdet öztorun'a teşekkür mesajında şu görüşlere yer verdi: " 1 . Ordu Komutanhğı, Genelkurmay 2. Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlıgı'nda orgeneral riitbesiyle 7 sene hizmeti geçen Saym Necdet Öztorun'a takdir ve teşekkürlerimi bilhassa belirtmek istiyorum." Başbakan Özal aynı mesajında, Genelkurmay Başkanhğı'ndan emekliye aynlan Orgeneral Necdet Üruğ'a da "Bu arada iktidanmızın başından beri kendileriyle yakın mesai sarf ettiği ve çok başanlı bir hizmet döneminden sonra emekliye aynlan Genelkurmay Başkanımız Sayın Orgeneral Necdet Üruğ'a takdir ve teşekkürlerimi bilhassa belirtmek isterim" şeklinde teşekkür etti. Başbakan özal aynca, Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma BakanJığı'na bağlanacağı yolundaki haber ve yorumlan, "Zihin egzersizinin daha ötesinde düşunmek mümkün değildir" biçiminde niteledi. özal, bu konudaki açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Son günlerde bazı gazetelerimizde Genelkurmay Başkanhğı ve Milli Savunma Bakanlığı hakkında çeşitli yorumlann yapüdığı görülmekte ve bu yonımlarda hükümete atfedilen bazı tasavvurlardan da bahsedilmektedir. Bu yorumlann bazı çevrelerce yapdmasını, zihni egzersizin ötesinde düşunmek mümkün değildir. Hükümetimizin, anayasa değişikliğini gerektirecek boyutlarda ve çeşitli yonımlarda belirtilen biçimde herhangi bir planı yoktur. Bazı konuların açık konuşultnasında toplum yararı görmekle beraber, bazı hassas konulann münakaşa edilmesinde de memleketimiz için bir fayda görmediğimi açıklamak isterim." öte yandan Başbakan Turgut özal dün Gölbaşı'na bağh Incek köyüne gitti. öğle yemeğini müteahhit Salih Zeki Yonat'ın çiftliğinde yiyen özal, gazetecilerin sorulannı yanıtlarken, gelir ortaklığı senetlerinin ytlksek değil, ama ilerisi için daha iyi olduğunu söyledi. Anadolu Holding operasyonu ile hükümetin bir ilgisi olmadığını belirtti. Özal'dan UĞUR MUMCU GOZLEM Hâlâ okulda (Baştarafı 1. Sayfada) sorduğumuzda aldığımız yanıt, "Elimizi yıkamak için bile su yok, nasıl temizleyelim" oluyor. Okulun giriş katındaki 7 sınıf ile öğretmenler odasınm görünümü aynı. Köşelere toplanmış sıralann üzerine yerleştirilmiş normalden büyük yataklar. Piknik tüplerde demlenen çaylar. Oraya buraya asılmış çamaşırlar, bol cocuk ve çaresiz kadınların bakışları. Beyaz başörtülü şişman kadın, bir sırufın kapısını açarak, "Önceden komşuyduk şimdi aile olduk" diyor. HakL, çünkü sınıfta sayısı 18'i bulan üç aile, yalnızca 3 yatakta bannıyor. Yandaki sınıfın duvarlan, geçen öğretim yüından kalmış kâğıt bayraklar ve mevsimleri gösteren resimli panolarla kaplı, ancak Atatürk portresinin altına kurulmuş sualarda kahvaltı eden insanlarla uyum göstermiyor. Çoğunluğunu inşaat işçilerinin oluşturduğu erkekkrin dudaklannda aynı soru var: "Ne olacak bizim halimiz?" Deniz Yollannda çalışan Mesut Alagöz, aynı soruyu Şişli tlçesi Kaymakamı1 na da sorduklannı söylüyor. Şişli Kayrnakamı'ndan aldıklan yamt ise ilginç. "tsUnbul'da yüzde kırk oranında bir felaket yaşanmamıştır. Yardım yapamayız, basınızın çaresine bakın" demiş kaymakam söylediklerine göre... ÖYAK'ta (Baştarafı 1. Sayfada) roğlu getirildiler. Asker yönetim kurulu üyeleri, bilindiği gibi Genelkurmay Başkanlığı tarafından belirleniyor. Bu üyeliklerin her biri için kuvvet komutardıklanndan ikişer aday öneriliyor. OYAK'ın 6 Mayıs 1987 tarihindeki 27'nci olağan genel kurulunda yönetim kurulunun, kayıplara yol açan bazı yatırımlan bulunduğu öne sürülerek ibra edilmemesi nedeniyle toplanan olağanüstü genel kunıl, bu konudaki inceleme sonuçlannın gelecek yılki genel kurula sunulmasını kararlaştırdı. OYAK konut kredisinin 3 milyon 750 bin, evlendirme kredisinin 720 bin, mal kredisinin de 504 bin liraya yükseltilmesi kararlaştınlan genel kurulda aynca 11 milyar lira tutarındaki kânn üyelerin hesaplanna geçirilmesine ve istem durumunda üye maaşının 1.8 katı borç para verilmesine karar verildi. (Baştarafı 1. Sayfada) Konuş ulan, yoksa... İyisi mi ben şimdiden bütün duyduklarımı açıklayayım. O gün Genel Yayın Müdürümüz Hasan Cemal ile konuşuyorduk. Biliyorsunuz Hasan Cemal "ittihatçı torunu"dur. Bu işleri çok iyi bilir. Cemal: Olsun mu? dedi. Neyi, dedim. Onu, dedi. Konuyu anlamıştım. Ne yapayım? Yetkim yok, dedim. Yazı İşleri Müdürümüz Okay Gönensin de oradaydı. Gönensin: Ankara'ya, İzmir'e, Adana'ya ve Erzurum'a soralım diye diretti. Hasan Cemal "Sen bilirsin" deyince, Gönensin hemen telefona uzandı 2000 numarasını çevirdi. Belki bilmezsiniz, 2000 numarası, Ankara ile istanbul arasındaki direkt telefon numarasınm hattı idi. 2000'i çevirdiniz mi hop "Ankar&'l "inkılap Sokak", yani Ankara bürosu. Gönensin, Yalçın Doğan'a sordu: Hangisi olsun? O mu öbürü mü? Yalçın Doğan: vallahi ikisi de iyi, dedi. Ben bir karar veremiyorum... Sonra ekledi: İkisi de Amerika'da okumuşlar. ingilizceleri çok iyi. NATO ve ikili anlaşmalar konusunda her ikisi de bilgi sahibi. Atama yetkisi Hasan Cemal'indi. Okay Gönensin Önerecek, Hasan Cemal atayacak. Fakat bir türlü karar veremiyorlardı. Gönensin: Bir de izmir'e soralım, dedi. Gönensin, bu kez 2001 numarasını çevirdi. 2001 numarası da izmir'in direkt hattıydı. Hikmet Çetinkaya ile ben konuştum. Durumu anlattım. Çetinkaya hiç umursamıyordu: Ege üreticiieriyle, tarikat kamplarıyla bir ilgileri var mı diye sordu. Yok, dedim. Ne ilgisi var? Olayın önemine dikkati çektim. Ne fark eder, dedi. Paşa gönlünüz kimi istiyorsa onu yapın. Haber Merkezi Müdürümüz Yalçın Bayer'e de sorduk: Hangisini yapalım? Hangisi çalışkansa onu. Bir tanesinin bir yakını Amerikan büyüketçiliğinde çalışıyormuş. "İyi ya!' dedi Bayer. Amerikalılardan daha iyi haber alırız. Yalçın Bayer ne de olsa haberci. işe hep haber acısırv dan bakıyor. ilhan Selçuk'a sorduk... "Hangisi müliciyse onu yapalım"... Oktay Akbal, Ali Sirmen ve Mustafa Ekmekçi, ilhan Selçuk'a katıldılar. Ben Ekmekçi'ye "Sen şöyle bir satır aralarını araştınver" dedim. Ekmekçi güldü. Ekonomi servisimize de sorduk. Osman Ulagay "Biraz ekonomiye yatkın olanınt soçin. iyi olur" dedi. Lisansüstü eğitim yapmış olanı da var. Fark etmez. Kimin atanacağı konusunda asağı yukan gazetede bir düşünce belirmişti. Cüneyt Arcayürek'e sorduk. Arcayürek: ikisi de uygun değil, dedi. "Neden" diye sorduk. Mavi gözleriyle baktı, şöyle bir güldü: Anlamıyor musun canım, dedi. Sonra hep birtikte Başyazarımız Nadir Nadi'ye gittik. Nadir Nadi, hepimizi dinledikten sonra görüşünü bildirdi: Bunlar Atatürkçüyse ben değilim. Kendisine hak verdik... Neydi sorun? Sorun, Ankara'da görevli diplomatik muhabirimiz Sedat Ergin'tn istifasıyla boşalan kadro için yeni bir atama yapılacaktı, sorun buydu. Sedat Ergin'in yerine kim gelecekti? Gazete olarak kaç gündür bunun sıkıntısı içindeydik. Biz kendi aramızda Sedat'ın yerine kimin atanacağı konubjnda bir seçim yapamamışsak ve boşalan kadroya kimin atanacağı konusunda bir karara yaramamışsak, bundan elbette siz sorumlusunuz. Olayı niye büyütüyorsunuz? Bir muhabir gidecek, bir başkası gelecek. Ne var bunda? Okurla yazarın arasını niçin açıyorsunuz? Sorumlu sizsiniz. Suçlu sizsiniz... Kolay mı Cumhuriyet okuru olmak. Bir daha yapmayın, sonraaal... Ozel petrol (Baştarafı 1. Sayfada) ki Devlet Bakanı tsmail Özdagbu tarafından ortaya atıldı. özdağlar'ın onerdigi sistem, bayilerin kendi kârlanndan fedakârbk ederek ucuza petrol üriinü satmalan yönttndeydi. Ancak bu sistem işlemedi. 1986 yüı başında düşüşe geçen dış petrol fıyatları, yeni bir öneriyi gündeme getirdi. Buna göre özel kesim, kamu tekdinde olan petrol ithal etme hakkından yararlandınlacaktı. Böylece özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülketerinde çalışan Türk müteahhitleri alacaklannı petrol karşüığında tahsil etme yolunu bulacaklardı. Özel petrol öncelikle maliyetlerinde fueloil payı yüksek olan çimento ve cam gibi sanayilerde rağbet görecekti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhgı'nca özel kesime petrol ithal hakkı tanınması yönünde bir kararname hazırlanarak Başbakanlığa sunuldu. .\ncak özal, bu kararnamevi imzalamadı. Başbakan '•petrol fiyatlannda uludararası piyasalarda istikrar t " karamamejf^ karamame ye irnza koymarnasına gerekçe gösterdi. Maüye ve Gümrük Bakanlığı da aym dönemde, serbest petrol ithalatı ile Hazine'nin önemli ölçüde gelir kavbma uŞ'avacaŞ ^ii 1987 başında istikrara kavusan ulusiararası petrol fıyaüan, petrol ürünleri fiyatlannın serbest bırakılması önerisini yeniden canlandırdı. ROMAN VE YAZARUK ONURU Samim Kocagöz 550 lira (KDV içinde) Çağdas Yayınları Türkocağı Cad 3941 Cağaloğtuİstanbul BIR ZAVALU SARI AT Salâh Birsel 660 Ura (KDV içinde) BEN İ Ç DEĞBLİM Nadir Nadi 7. bası 840 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluİstanbul Nüfus kâğıdııru ve pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. CİHAS'GIR KILIKÇ Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad 3941 Cağaloğlulstanbul Diğer yandan, anlaşmaya gıren bankalarda bile, seçilen faiz oranmm hükümetin bilgisi dışmda olmadığı kanısı hâkim. Adının açıklanmasını istemeyen bir özel banka yöneticisi, anlaşmaya önderlik eden İş Bankası Genel Müdürü Burhan Karagoz'ün Başbakan Turgut Özal ve Kaya "Okullar açüınca ne olacak" Erdem'le yakınhğına işaret etti. sorusu zihinleri kurcalıyor. GülKaragoz'ün adının bir süre öntepe Muhtan Mustafa Yüdız, ce Merkez Bankası başkarüığı "Belediye toplantıda karariaşüriçin de geçtiğini anımsatan aym dı. Ayazaga Köyu'nde bir arsabankacı, sözlerini şöyle sürdürya yerieştirileceksiniz" diyor. dü: Ama muhtann çevresini saran "Serbest faizi karara bağlaya kalabalık, "Dağ başında ne yacak zirvede bile Karagöz telefon pacağız? ne eiektrik var ne su" la aranarak görüşü alındı. Yüz sözleriyle itiraz ediyor. Muhtar, de 48 lik faizin belirlendiği an "tnşaat çalışmaları sürerken çalaşmaya Karagoz'ün önderlik el dırlarda bannacaksîn''" diye ekmesi anlamlıdır." liyor. özal'ın planına göre petrol fıyatlanndaki serbesti şöyle işleyecek: • Özel kesime petrol ithal eMM hakkı Unınacak. Ozd kesim spot piyasadan istediğj ölçöde ithalata gjdecck. Bu ithalat, kamunun aolafmalı fiyatlanndao daha ucuza gelecek. • özel petrol büyük bir olasdıkla kamu rafinelerinde işlenecek. Burada maktu bir tarife uygulanacak. Devlet, vergisini hem rafineri çıkısında hem de basbayi düzeyinde alacak. • Özel bayi ağlan kunıiank petrol üriinleri serbest fiyıUari» s*Ulacak. Maliye ve Gümrük Bakanlığı bu yeni öneriye geçen yıl gibi karşı çıkmıyor. Bakarüıgın üst düzey bir yetkilisi, konuya iliskın şu değerlendirmeyi yaptı: "Petrol rıyıtUn geçen yü düştigii M" HtzJne'oin önemli ölçiidc vergi kaybı doğacaktı. Oysa bir yıl içinde petrol fiyıtlan bem arttı bem de istikrara kavustu. Özd kesim petrolü ile kamu petrotii arasında btijui. }.u fark olmaü saaınz. "
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear