22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 TEMMUZ 1987 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 SİNEMA ATİLLA DORSAY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ Vedat Türkali'nin "Yeşilçam Dedikleri Türkiye"sini V okurken Romancının özgürlüğünün getirdiği ahlaksal sorunlar T ürk toplumunun son çeyrek yüzyılmı böylesine yakından etkilemiş olaylan, hem de adlarım vererek, somut biçimde roman malzemesi olarak kullanan bir yazar, daha dikkatli, özenli olmak zorunda değil midir? "Romancı özgürlüğü" görünümü altında, her türlü sorumluluktan da kaçarak, böylesine ağır eleştiriler getirmek, en azından "dürüst" bir davranış mı? Romancı "özgürlüğü" ara Maraş olaylan söz konusu oluyor (aralık (1978). Ve sonlara doğru, Şahin Doğu, kendisini tahrik eden bir devlet gorevlisini öldürerek elini kana buluyor (Yılmaz Güney Olayı: 1974). Böylece, 1960'lardan başlayan, olsa olsa birkaç yılı kapsadığı İ2lenimi edinilen roman, bu hoplama zıplamalarla 1970 sonlanna dek gelip dayanıyor. Üstelik, bunca bilinen olaylar diâsinde ilkel bir kronolojik sıraya bile uyulmaksızın... PİKNtK PtYALE MADRA BİR AN G E W Ç X OLDUĞUM \ AKLIMA GELDI". J \ Vedat Türkali'nin son romanı "Yeşiiçam Dedikleri Türkiye"yi oldukça gecikmeyle, çok değerli Rauf Mutluay'ın deyimiyle "yaz okumalan" sırasmda elime alıp bitirebildim. Bu romandan oldukça keyif aldığımı söylemeliyim. Türkali'nin o bilinen anlatım ustahğına, kişilerini kanlı canlı kılma özelliğine, bireysel öyküleri ülkenin en zor, en belalı dönemlerinin fonuna ("Bir Güıl Tek Başına"da 27 Mayıs öncesi, "Mavi Karanlık"ta 12 Mart sonrası) yerleştirme becerisine yeni bir örnekti bu kitap da... Amacım kuşkusuz alanımı (ve haddimi) aşıp bir roman eleştirisine girişmek değil. Ancak, "Yeşiiçam Dedikleri Tıırkiye"de özellikle Uk yarıda bana ilginç gözüken, keyif veren şeylerin, belli bir yerden sonra, tam tersine tedirgjnlik verici boyutlara ulaştığını farkettim. Ve bu tedirginlik, romanı bitirirken de, onu izleyen günlerde de beni bırakmadı. Bu yazı, bu tedirginliği ortaya dökmek ve yanıtlar aramak gereksiniminden doğdu. Şimdi... Romancının elbette sonsuz (gerçekten sonsuz mu?) özgürlüğü var. Gerçek tiplerden esinlenme, onların kimi özelliklerini yapıntı (fiktiO kahramanlar yaratmak için kullanmak hakkı var. Toplumsal tarihi adım adım izlemesi de gerekmiyor. Sonuçta yazılan bir tarih kitabı değil, bir romandır. Yine de: Türk toplumunun son çeyrek yuzyılını böylesine yakından etkilemiş olaylan, hem de adlarını vererek, somut biçimde roman malzemesi olarak kullanan bir yazar, daha dikkatli, özenli olmak zorunda değil midir? Eğer roman gerçekten bunca yıla yayıhyorsa, bunu okura duyuramamak, geçen zaman duygusunu verememek de, başka yönden bir eksiklik sayılmaz mı? ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI K\ YILMAZ GÜNEY/ŞAHİNDOĞU Vedat Türkali'nin yeni romanında, kendine özgü bir etkileyiciliği olan, silaha düşkün genç oyuncu Şahin Doğu elbette Yılmaz Güney. Ama Güney'in hık demiş burnundan düşmüş bir Şahin Doğu yaratıp, Güney'in sinemacı olarak yarattıklannı öykü dışında bırakmak,romancı özgürlüğü gerekçesiyie görüUbUir mi? bembeyaz dişleriyle gülüp duran, çirkin, ama kendine özgü bir etkileyiciliği olan, silaha düşkün, ilerde hep iyi şeyler yapmayı tasarlayan genç oyuncu, Şahin Doğu, elbette Yılmaz Güney... tçerde birkaç yılını geçirip çıkmış, düzeltmenlik, çeviri füan derken senaryoya, ondan da iyice sinemaya bulaşan aydın tipi, Gündüz, herhalde Türkali açısından oldukça özyaşamsal öğeler taşıyor.. Gunduz'ün senaryolarıyla ayaklan yere basmaya başlayan, gerçek anlamda sahip olmadığı bir siyasal/toplumsal bilinci çevre etkisiyle zaman içinde edinen, kurguculuktan yönetmenliğe sıvanan Refik de, Türkali'nin ilk döneminde işbirliği yaptığı Ertem Göreç değil mi? En azından sinemayı, Yeşilçam'ı biraz bilen bir okurun bu kişileri tanıması, adlandırması, gözunde somutlaştırması kaçımlmaz oluyor. Ve böylece 1960'ların Yeşilçam'ının roman biçiminde yazılmış bir izdüşumunü keyifle, ilgiyle okumaya başlıyorsunuz. Sonra işler biraz kanşıyor. İlaç holdingi sahibi sanatsever bir zengin gözetiminde bir Sinema Derneği kuruluyor, Batı filmlerini, yabancı başyapıtları gösterip yeni kuşaklan eğiüyor, bu arada da Yeşilçam'la arası iyiden iyiye açılıyor. Böylece 196566'lara, o dönemin ünlü tartışma ortamına geliyorsunuz. Refik ilk birkaç filmini yapıyor. Şahin Doğu bir türlü silah ve feodal davranış tutkularını aşıp '1yi" bir şeyler yapmaya geçemiyor. Ama birden ilk şokunuzu yaşıyorsunuz: Türkali, sinemamızı saran "porno filmler" akımından söz etmeye başlıyor, Bu akım 197475'lerde ortaya çıkmamış mıydı? Yazar, o arada Ismet Paşa'nın olmuş olduğundan söz ederek sizleri doğruluyor (arahk 1973). Amao ne? Birden "sinemacılar >ünıyüşü"nden söz ediliyor (kasım 1977), hatta bir AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN l Kişi ve kurumlar Türk toplumunun bunca yakından tanıdığı, bu toplumu yaptıklarıyla şöyle veya böyle etkilemiş kişileri çok belirgin özellikleriyle almak, örneğin Yılmaz Guney'in hık demiş burnundan düşmüş bir Şahin Doğu yaratıp, onun seruveninin ancak bir bölümünü kullanmak, çok onemli bir bölümünü, Doğu/Güney'in sinemacı olarak yaptıklarını, yarattıklannı ise öykü dışında, deyim yerindeyse, sahnenin dışında bırakmak, romancı özgurluğü gerekçesiyie mazur görulebilir mi? Daha da önemlisi: Vedat Türkali, romanmın birçok yerinde, yine toplumumuz açısından onemli kimi kurum ve kişilere eleştiriler, hem de çok ağır eleştiriler yöneltiyor. Bunların arasında, adlan açıkça verilmemekle birlikte, belirgin olarak Cumhuriyet gazetesi ve onun başyazan, Eczacıbaşı kardeşler ve sahip oldukları ilaç sanayii, Sinematek Derneği, bu derneğin bir zamanlarki yöneticisi Onat Kutlar vb. kişi kurumlar var. Bu kişi kurumlann eleştiriden uzak olduklarını, eleştirilemiyeceklerini söylemek istemiyorum elbette... Ama bu tür eleştiriler, ciddi ve açık biçimde, örneğin bir amlar toplamında, gerekirse belgeleriyle yapılmalı. "Romancı özgürlüğü" gorünumu altında her turlu sorumluluktan da kaçarak böylesine ağır eleştiriler getirmek, en azından "dürüst" bir davranış mı? Savunulabilir mi? Velhasıl "Yeşiiçam Dedikleri Türkiye"nin gündeme getirdiği ve bu romanı aşıp daha geniş bir düzeyde tartışılması gereken sorular var. Ve (ne yazık ki) edebi düzeyde değil, moral (ahlaki) duzeyde sorular bunlar. Ben, bunların üzerine gitmeyi, bu soruları sormayı görev saydım. Bakahm, yanıtları bir yerlerden gelecek mi? Belli bir dönem Vedat Türkali, romanında Yeşilçam'ı anlatıyor. Çok iyi bildiği, içinde uzun yıllarını geçirdiği bir çevre.. Ve baştan beri, romanı belli bir döneme oturttuğu izlenimine kapıhyorsunuz. O dönem de 1960'ların başlacı gibi gözuküyor. En azından başlarda... Türkali'nin bilinen usta betimlemesiyle çök canlı kılınan tipler, özeUikle bu dönem izlenimini yaratıyor ve doğnıluyor. Adana'dan gelen, başı bir aralar yasayla derde girmiş, sürekli TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARMAS 191S'TE BUGÜN.ÜhfLÜ OZAM [/e YA2A8. MSUM CEVDET AMDAY DOĞDU. TÜRK ŞııtHMiU ^'GAR/Pa HAeeK£TtYLE FABKU 8ıfZ SÜG.6CE GltZMESthlDE ÖK1EMÜ IŞLEVİ OLAN OZAN, DAHA SONGA DA DAN GELİŞEN, IL££LEy£M g/IZ ÇıZGİ ıZLE*At$TiR.. BıR DüşÜN AOAMı , uSTA gig. YAZA/2. OLAM ANDAY, DEAJBME VE MA/&4{.EL£RJYLE D£ BU DAUU V/gnJOact SAYILABıÜf?.. İMCEUlCLı BtfZ. DiL tOJLLAMA&AK STN SÜÇ KONÜLAR.I BİL£ KOLAY AULAftUIZ g/ÇrMDE VEg 17 Temmuz MELJH CEI/DBT ANDAY DOGDU.. 15. ULUSLARARASI MOSKOVA FİLM ŞENLİĞİ 50 YIL ÖNCE Cumhurivet Atatürkle Egan Kralı Zahir Han arasında Ankara 16 (axı.) Dört kardeş millet arasında aktedilen Sadabad Misakı munasebetile tran Şehınşahı ve Irak Kralı Reisicumhurumuz Atatürke gönderdikleri muhabbetkar telgraflan ve Atatürkün büyük bir samimiyetle verdikleri cevapları ^vvelce aynen neşretmiştik. Şimdi aynı samimiyet ve muhabbetten mülhem olan Afganistan Padişahtnmı telgraflarile Atatürkün cevaplarmı aşağıda yazıyoruz. Ekselans Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti Reisi ANKARA Dört kardeş ve dost memleketlerimiz arasında imzalanan Sadabad Misakı munasebetile siz ekselansa en hararetli tebriklerimi arzdan müsaraat ederim. Sadabad Misakının bizim dört memleketlerimizin tesanüt ve kardeşliği ve sulhun muhafazası için en müessir bir amil olacağına kaniim. Bu fırsattan istife ederek siz ekselansın şansi saadeti ve BİR.ÇOK DAUHDA YAPlT VEJSMİŞ OLAN Y TiYATRO CYUMLAEJ VE R.OMANLAIS.I PA OieERüER.1 KADAR İİ Mesi, o/cu/ea Düfüuce OGTAM/MA çetc MESÎ OMUM ÖZE~UJ£L£:/efNDeA/D'fK.. BDE 17 Temmuz 1937 birisini teşkıl eden bu mühim eserin milletlerimizin barışseverliği sayesinde meydana gelmiş olması hepimız için iftiharı mucip bir hadisedir. Sadabad Misakının milletlerimize kutlu olmasını tepıenni ederken bu hayırlı vesile ile zatı hümayunlarmın sıhhat ve saadetini ve kardeş Afganistamn refah ve ikbalini yürekten dilemekle behtiyarım. K.ATATÜRK 19371987 İlk olarak buna köprü üzerinde başlanmıştır. Hamallar elli kilodan fazla yükleri köprü üzerine geçirecekler, oradan arabalara koyacaklardır. Belediye bir taraftan sırt hamaltarmın kaldırılması hakkındaki kararı tatbike geçerken diğer taraftan nakliye arabacılanyla temasa geçmiş esasen işsizlikten şikayet eden bu arabacılarla bir anlaşma temin etmişür. Belediye aynı zamanda nakil işınin pahalıya mal olmaması için bu arabacılar için bir tarife tanzim edecektır. Şimdilik köpru üzerinde tatbike başlanan bu karar kısım kısım şehrin muhteiif semtterinde tatbik edılecektir. Turkiyenin refah ve ikbali için en samimi temennilerimi arz ederim. Afganistan Padişahı Muhammed Zahir Han Afganistan Padişahı Majeste Muhammed Zahir Han KABİL Sadabad Misakının imzası munasebetile göndermek lütfunda bulunduklan telgrafı büyük bir memnuniyetle aldım. Dört kardeş millet arasında mevcut en sıkı dostluk rabıtalarını bir kat daha teyit ederek cihan sulhunun esaslı desteklerinden Strt hanıallığı kalkıvor Belediye sırt hamallığının kalkması hakkındaki karannı bugünden ıtibaren tatbike başlıyacaktır. Sırt hamallığile geçınen bazı vatandaşlar bulunmakla beraber bu adamların ağır yükler altında kötıirum ve verem oldukları muhakkakUr. Bazı vatandaşların bu işle uğraşmalanna müsaade etmek insani bir hareket addedilemez. Bununla beraber •elli kiloya kadar olan yuklerin kaldırılmalanna müsaade edilmektedir. Belediye bu kararı kısım kısım taıbik edecektır. "PANORAMA " BÖLÜMÜNDE Ümit Efekan 'ın yönettiği, (soldan sağa) Muazzez Kurdoğlu, Tank Akan ve Melike Zobu'nun da oynadıklan, "Halkalı Kole", Moskova Şenliği'nin yarışmah bölümüne giremedi. Ama fibn, "Panorama" adı altında sunularak şenlikteki yerini aldı. Biitiin ıstırabların panzetıiri = G R i P i N = Şenliğe Ttirkiye de "katüdı" MEHMET BASUTÇU MOSKOVA Onceden basımmıza yansıyan haberlere karşın Turk sinemasının adını Moskova Şenliği'nin resmi kataloğunda bulamayınca şaşırmıştık. Ne resmı kanallardan onerilen "Halkah Kole" ne de yanşmalı bolumde programlanacağı onceden açıklanan "Yer Demir Gök Bakır" elimlzdekı listelerde yer ahyordu. Tam otuz dokuz ulkenın adı arasında Türk sinemasına yer verilmemışti. Yirmi beşi yarışmalı bölumde olan bu otuz dokuz filmin tumu buyuk salohda programlanarak resmi bir nitelik kazanmışn. On dört iılkenîn sıneması yanşmalı bölume girememiş olsa da, "Panorama" adı altında sunularak bu buyuk salonda boy gostermenin onurunu yaşayabiliyordu. 14 tetnmuz gününun programı önümüze geldiğinde, Ümit Efekan'm yönettiği "Halkalı Köle"nın bu buyıik salonda "Panorama" başlığı altında gösterilecetini gördük. Yıllardan bu yana Moskova Şenliği yoneticileriyle yakm ilişkiler içinde bulunan Yılmaz Duru'nun girişimleri sonucu sinemamız, ozel sıfatıyla niıeleyebileceğimiz bir uygulama sonucu, katalogta adı olmamasına karşın buyük salona girebilmisti. Her fümın gösterisinden önce izleyicilere tanıtılan resmi daietliler arasında "Halkalı Köle"nin baş oyuncularından Zuhal CMca>, kentin başka sinemalannda halka sunulan "Panorama" fîlmleri arasında gösterilen "Beyaz Bisfldet"in yönetmeni bu salonda izlediğimiz fiîmler öncesinde sahneye gelip izleyicileri selamlayan çağnlılann hıçbiri bir konuşma yapmamıştı. Ancak Yılmaz Duru uç beş ciımleyle kendini, Moskova'ya getirilen Türk filmlerini tanıtmak ve sinema konusunda Sovyetler Bırliği'yie Türkiye'nin yapıcı ilişkiler içinde bulunduklanna değinmek gereğini duyuyordu. Bu konuşma, karunuzca elde edilen bu ayncalıklı uygulamaya sıcak bir teşekkur nıteliğindeydı. Peki, Zıilfü Litaneli'nin nlmi "Yer Demir Gok Bakır"a ne olmuştu? Filmin o>uncularmdan Serap Aksov ve Rutkay Aziz çağnlı olarak gelmişlerdı, ama fılm ortada yoktu. Bilgılerine başvurduğumuz bir Sovyet yetkilinın sözlerıne bakıhrsa, filmleri Rosia Oteiı'nın dışında kalan salonlara almışlardı. Hem politik ilışkileri goz onunde tutmak hem de iyi bir sinema duzeyi aramak, kuşkusuz çelişkılı durumlar doğurmuştu. Şenliğın yapısı gereği, yoneticileri, film seçımi konusunda tam anlamda bağımsız ve özgur değiller. Otuz yıllık ahşkaniıkları (Moskova Şenliği iki yılda bir dtızenleniyor) bir çırpıda değiştirilmesi kuşkusuz beklenemezdi. Ote yandan, Moskova Şenliği'ni daha once izlemiş olanlann ortak gözlemlerine bakılırşa, bu yıl çok şey olumlu yonde değişmiş durumda. Gerçekten de çevreye bir goz atmak, bazı onemli saptamalarda bulunmamıza yetıyor. Evet, çağnlı sayısı çok yuksek, ancak nicelikten çok niteükli bir kalabahkla karşı karşıyayız. Dunya smamasırun belli basb adlan Moskova'da buluşmuş. Herkes bu yıl şenliğjn çok daha farklı olacağımn bilincinde, çok yönlü ilişkilere giriyor. Ateşli tartışmalara kaubyor. Değişik köprüler kurmak için elverişli bir ortam buluyor. Kimler yok ki Rossıa Oteli'nin barında? Seçici kurulun başkaru Robert de Niro, Marcello Mastroianni, Gerard Depardieu, Nastassia Kinski, Hanna Schygulla, Vanessa Redgrave gibi oyunculann vanında Forman, Kluge, Konçalovski (uzun bir aradan sonra ilk kez ulkesine donuyor) Klimov, Kramer, Jancso. Viderberg gibi yönetmenler votka şişeleri etrafında buluşuyorlar. Bir masada Gabriel Garcia Manjuez yemek yiyor.. Istanbul Sinema Gunleri jöneticileri Marquez'le konuşmak ve onu Istanbul'a çağırmak olanağına kavuşuyorJar. Marquez'i belki de iki yıl sonra tstanbul Sinema GurJerı'nin seçici kurulunun başında görebileceğiz... 'DUan' Abnan TVsinde gösterÜdi Kültur Servisi Erden Kıral'ın "Dilan" adlı filmi 30 haziranda Federal Almanya Televizyonu ıkinci kanalı ZDF'de >ayımlandı. Kıral'ın, Omer Folal'ın romanından sinemaya aktardığı, başrollerıni Hakan Balamir, Der>» Arbas, Yılmaz Zafer \e Keriman V lusoy'un paylaştıklan fılm çok beğenildi. Filmin göstenminin ardından Alman basınında filmi oven yazılar yer aldı. Frankfuner Rundschau gazetesındeki "Bir bu>ük derin izlenim bırakan o*a>" başlıklı yazıda "Dilan" fîlmı şoyle değerlendırildı: "Kıral'ın ü>kusu acı duygularia dolu. Eski kurailar içindeki hayatı, mahkum olma>ı ve yalmzlığı, olaganustu resimlerlc bu\ule>ici ve a\nı zamanda soğukkanlılıkla anlalıyor. TV'de bujuk bir sinema olayı yaşadık." Die Zeit, "Kıral, kurban gibi resimler buluyor: Saf >e btyaz ve kanlı" dıye fılmden soz ederken, Die \Velt "Şaheser bir film. \lman seyircilerin algılama duzejini zoriasa da mükemmelliğiyle etküi>or" diye yorumladı. Limbo Fılm (Isviçre), Hakan Filrn (Türkiye) ve ZDFnin (Alman televizyonu ikincı kanalı) ortak yapımı olan, gorunlü yonetmenliğini Martin Grtsmann'ın yaptığı "Dilan" Frankfurter Allgemeine'de çıkan bir yazıda "çok şiirsel. olağaniislü" diye değerlendirilırkcn Abendzeitung, da Tılme şu sozlerle >er verıldı: "Eıtek dünyasına katşı şürsel, kararlı bir turku anlatılıyor. Gerçek aslu, giizel ve aynı zamanda acımasu, sakin yogunluguvla insanın nefesini kesijor." / Bir tek kaşesile .1. (.»111* h r t Î.U k<nk ROMATİZMA UJMBAGO SIYATİK •Jİnir ve soguK ll Gripini tercih ediniz gelen siddetli a^rılan tesMn ve izalt edcr k temmuz gününün programı önümüze geldiğinde, Ümit Efekan 'ın yönettiği "Halkalı Köle"nin büyük salonda "Panorama" başlığı altında göstehleceğini gördük. Yılmaz Duru 'nun girişimiyle sinemamız, özei bir uygulama sonucu, katalogta adı olmamasına karşın salona girebilmisti. "Yer Demir Gok Bakır" şenlığe şu ya da bu kanal aracılığıyla aday gosterilen altmış beş film arasında değildi. Bu yapıt pek do>"urucu sayılamazdı. Belirlı bir dıplomasi dozu taşıyordu... Moskova Şenliği yonetıcilerı, asUnda çok zor dengeler kurmaya çabaladıklarından, diplomat olmak zorundaydılar. Bu nedenle, "Panorama" adı verilen yan bölümu ikiye ayırmışlar, daha az beğendiklcri 14 MKEK, HURDA İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NCE KDUKKALE VE SEYMEN ŞANTÎYELERİNE N AKLEDtLECEK RAY DEMtRLERİNİN NAKİL ARAÇLARINDAN BOŞALTILMASI VE GÖSTERİLECEK SAHALARA İSTİFLEME İŞLERİ YAPTIRILACAKTIR 1. Kurumumuzca TCDD Genel Müdürlüğu'nden satm abnan ve muhtelif illerden teseUttm edilerek Kınkkale ve Seymen şantiyelerimize kamyon, trayler ve vagonlarla nakledilecek olan muhtelif boylarda ray demirlerinin nakil araçlanndan boşaltüması, yıkım yerlerinden istifleme mahallerine tasınması ile tarif edilecek sekle göre en az 1.5 metre yüksekliğinde istifleme işi sartnamesi esasları dahilinde kapalı zarfla teklif almak suretiyle ihaleye çıkılmıstır. 2. İhaleye istirak edecek fınnaJann bu ise ait şartnameyi kurumun Ankara'da tstanbul Caddesi No: 30'daki Hurda tşletmesi Müdürlüğu'nden, Kınkkale'deki hurda şantiyesi kısım müdüılüğünden ve traütScymen'deki Hurda ve Ikmal Şantiyesi Kısım MüdurlOgü'nden bedelsiz olarak temin edebilirler. 3. Bu boşaltma istifleme işi ihalesi 22 Temmuz 1987 çarştunba günü saat 14.00'te yapüacakttr. 4. Teklif mektuplanrun en geç bu tarih ve saate kadar kurumun Hurda Işleunesi Müdürlüğu'nde bulundurulması şarttır. 5. Finnalarda aranacak jartlar ve geçici tcminat miktan şartnamesindc mevcuttur. 6. Geç gelen teklifler dikkate ahnmayacaktır. Kurumumuz 2886 sayıh Devlet thale Kanunu'ca tabi olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. Basın: 25438 T.C. BURSA DÖRDÜNCÜ İCRA MEMURLUĞU tFLASIN KALDIRILDIĞINA DAİR İLAN 1984/5850 Müflisin adı, soyadı, ikâmetgâhı: 1. Fiva Ağız ve Diş Sağlıgı Merkezi A.Ş. Atatürk Cad. Çmarlı lşhanı No: 93 kat: 3 Bursa 2. Fıvadent Diş Deposu San. ve Ticaret A.Ş. aynı adreste mukim. Yukanda adresi yazüı mUflis A.Ş. hakkında Ticaret Mahkemesi sıfatıyla verilmiş Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.6.1987 tarih ve 1984/1516 esas 1984/1240 karar sayüı kararıyla evvelce verilmiş bulunan ıflas karanmn kaJdınlmasına karar verilmiş bulunduğu tcra lf. K.nun 166 ve 182. maddesi gereğince tebliğ ve ilan olunur. Basın 25158 8500 KG. ELEKTROLİTİK BAKIR LAMA SATIN ALINACAKTIR Şartnaaıesi bedelsiz olarak asağıdaki adreslerden ahnabilir. 1. ISKENDERUN'da Müessesemiz Ticaret Müdürlüğü, 2. ANKARA'da Ziya Gökalp Cad. No: 80 KurtuluşAnkara adresindeki Genel Müdürlügümüz. tsteklilerin şartnamemiz esaslanoa göre hazırlayacaklan 871147 nolu dosyayla ügilidir. Meşhuratlı kapah teklif mektuplannın geçici teminaüan ile birlikte en geç 30.7.1987 günü saat 14.30'a kadar Türkiye Demir ve Çelik tşletmeleri Genel MUdürlüğü lskenderun Demir ve Çelik Fabrikalan Müessese Müdürlüğü iskenderun Habcrleşme ve Arşiv Müdürlüğü'nde bulundurmalan ilan olunur. Basın: 25138
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear