23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) Milli Güvenlik Konseyi'nin 11 Ağustos 1983 perşembe günü yaptığı toplantıda, "Atatiirk Kiiltür. DU ve Tarih Yiiksek Kurumu Yasası" tanışıldı. YÖK Baskanı Prof. thsan Doğramaa, Türk Dil Kurumu'nun amaçlan arasında bulunan "sadeleştinne"nin "basitleştirme" anlamına geleceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren de "Tiirk dilinin sadeteştirilmesi" kelimelerinin metinden çikanlmasım istedi. Orgenerai Nurettin Ersin Doğramacı ve Evren'den yana tavır aldı. Cumhurbaşkam Evren, 11 Man 1981 günü MGK'nin 44. birleşiminde görüşülen "ulusal bayram ve genel tatiller" hakkındaki yasa görüşülürken, şöyle dedi: "1 Mayıs bahar bayramıdır. Hep kışlıda vadfede kml•nışızdır. Askeri okullara tatil verilmez ve bu yüzden de işçi baynunına, yani komünist bayramına dönuşmuştür." "Ataturk Kultiir, Dil ve Tarih Yiiksek Kunımu", "ulusal bayram ve genel tatiller" ile "dernekler" yasalarının, MGK'de görüşülmesi sırasmda tutanaklara geçenlerden bazı özetler şöyle: "Başkan Kenan Evren: Bu kanunda geçen Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kunırau ve Atatürk Kültür Merkezi'nin amaçlan ayn ayrı yazılmış. Halbuki biz ilk konuşmamızda 'Kanunun başıada bir amaç yazdık, onun içinde hepsi var, artık bunlarda ayn ayn amaç yazmayalnn' demiştik. Çünkü, amacın arkasından zaten bütun görevlerini sayıyoruz. Bu görevlerini saydıktan sonra iki satııia, 'Türk Dil Kurumunan amaa; Türk dilinin öz guzdligini ve zenginligiııi meydana çıkarmak ve sadeleştinnek. Onu yeryüzü dilleri arasında deferine yaraşır yükseklige eriştinnektir' dedik, değil mi? Görevleri arasında zaten yine yazıyoruz bunu, yani lüzumsuz olmuş. Esas kanunun amacı bir tanedir, onun içinde şimdi bunlar, kısımlar, bölümler; ama bir kere yazılmış. ihsan Dogramacı (Yükseköğretim Kurulu Başkanı): Sayın Cumhurbaşkanım, 'sadeleştinnek' buyurdunuz. 'Saddeştirmek' basitleştirmek anlamına da gelebilir. Acaba, gdiştirmek daha uygun olmaz mı? Bir dil doğru yolda gelişecektir. Sadeleştirmek tercume edilince sanki basitleştirüiyor anlamına gelmez mi? Sadeleştinnek yerine dili geliştirmek acaba daha uygun olmaz mı? Başkan Kenan Evren: Zaten 37'nci maddenin (b) fıkrasında 'Tiirk kültüründeki gelişmeye paralel olarak. Türk dilinin özieşmesine, zenginleşmesine ve etimolojisine yarayacak inceleme ve araştırmalar yaparak yazım ve imla lulavnzlan ve sozlükler hazırlamak, bunlan yazmak ve yayımlamak' diyor. Bu fıkrada istenijen mana var; fakat 36'ncı maddede, Türk Dil Kurumu'nun amacı hiç yaiilmamış olsa idi, çok daha iyi olurdu. İhsan Dogramacı: 'Saddeştirmek' biraz basitleştirmek anlamına da gelebilir, yani yanlış yorumlanabilir. Başkan Kenan Evren: Amaçlan hepsinde ayn ayn yazı yazmayahm diye görüşmemiş miydik? Tuggeoeral Cumhur Evcil (thtisas Komisyonu Başkanı): Sonradan o bölüm de ilave edildi Sayın Cumhurbaşkanım. Başkan Kenan Evren: 'Türk Dil Kurumu'nun amacı; Türk dilinin öz güzelligini ve zenginligini meydana çıkannak, onu yeryuzü dilleri arasında degerine yaraşır yükseklige eriştinnektir'. Burada 'sadeleştinnek' kelimesi yok. Siz, 'sadeleştinnek' kelimesini araya sokmuşsunuz, onu silelım. Tuggeneral Cumhur Evcil: Evet. Orgenerai .Nurettin Ersin Zannediyorum ki, bu 'sade'leşünne' kelimesi, son zamanlardaki karmaşık durumdan kurtarmak anlamına gelmiş; ama burada başka bir anlama geliyor. Aslında oradan geliyor; bunu düzeltmek istemişler. Fakat bu tabii daha genel anlamda 'basitleştirmek' gibi küçültücü bir şey oluyor. Orgenerai Nurettin Ersin: Şimdi görevleri arasında ve yukandaki amaç içerisinde 'Türk dilinin güzelligi, zenginligi' deniyor. Ben acaba şive Uzerinde buraya bir şey konulmasına lüzum olur mu diye düşünüyorum. Yani vaktiyle Türk dili konuşulurken, lstanbul şivesınin esas alınacağı ifade edilmiş. Çünkü, değişik şiveler var. Yani Fransızca 'prononciation' dediğimiz kullanılmalar var. Acaba, bunu da gerçekleştirmek bakımından, görevleri arasına böyle bir şey konulabilir mi diye aklıma bir konu geldi. thsan Dogramacı: Çok güzel bir temenni; fakat her ülkede her bölgenin ayn şivesi var. Başkan Kenan Evren: Sonra bölgeleri gücendiririz. İhsan Doğramacı: Onun için konuşma dili, literatür dili, gazete dili, radyo dili bir olur da şivelerin bir havası olur. Başkan Kenan Evren: Hayır, mümkün de değil. tşte Ege Bölgesi'ne gidersiniz; 'gidimiyon' der, ama o kitapta öyle yazılmaz. İhsan Doğramacı: Karadeniz bambaşka. Başkan Kenan Evren: 'Geldim' demez 'celdüm' der; ama o, imlada öyle değildir. 'Geldim' dir; ama, onu bozamazsın, anadan öyle görmüş. thsan Dogramaa: Arzu edilir; ama güç Sayın Komutanım. Başkan Kenan Evren: Yani öyle söyledı diye adarm mahkemeye veremezsiniz, 'Sen niye böyle söytüyorsun?' diyemezsin. Orgenerai Necip Tonımtay (Müli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri): Sayın Cumhurbaşkanım, belki bunu bozmamak, muhafaza etmek daha yerinde olur, çünkü şiveye dayalı bir folklor, bir âdet farkı da vardır. Bunlar o memleketin dil zenginliğidir. Başkan Kenan Evren: Zannediyorum bu aşağı yukan her ülkede, her yerde var; Amerika'da da var, lngiltere1 de de var, Fransa'da da var. Türk dilî ve dernekler Tutanaklara göre, MGK'deyasa tartışmalan MUST4FA EKMEKQ ANKARA NOTLARI Hinthorozu, İşte... 30 HAZİRAN 1987 ORG. EVREN1 Mayıs'ı askeri mektebe girdiğim günden beri bilirim, askeri Mayısta kışlasındadır. ORG. ERSİN Aslında bahar bayramı, çok zamanlar 'hıdrellez 'de yapüır. Orgenerai Nurettin Ersin: Yalnız tabii resmi yazışmalarda bu kullanılıyor, zaten var. İhsan Doğramacı: Radyo dili ayndır. Başkan Kenan Evren: Asıl lisan bu. Orgenerai Nurettin Ersin: Radyoda bunun kullanılması lazım. Konferanslarda vesairede buna dikkat edilmesi lazım. Başkan Kenan Evren: Ama konferansı veren Karadenizli Hasan Saka gibi birisi olursa, o mecburen öyle konuşur. Orgenerai Nurettin Ersin: Bir temenni olarak arz ettim. Tuggeneral Cumhur Evcil: Sayın Cumhurbaşkanım, burada iki bölüm var; malumunuz işçilerin bu Türk Dil ve Tarih Kurumu'nda... Başkan Kenan Evren: Şimdi, bir dakika. Devleı bunda zararlı çıktı. Devlet bugün Türk Dil ve Tarih Kurumu'na maaş veriyor muydu? Dernek oldukları için kendi bütçelerinden karşılıyorlardı maaşlarını. Şimdi, Atatürk'ün.vasiyetiyle bir kere maaşlarını veriyoruz, yetmezse bütçeden de para veriyoruz. Bir de tüm personelinin maaşlannı şimdi devlet veriyor; ne anladım ben bu işten? Tuggeneral Cumhur Evcil: Sayın Cumhurbaşkanım, tabii o vasiyet gelirleri yine kalacak bu kurumda. Başkan Kenan Evren: Ama maaşlarını da oradan alıyorlardı bunlar, değil mi? Tuggeneral Cumhur Evcil: Yine oradan alacaklar Sayın Cumhurbaşkanım. Başkan Kenan Evren: Hayır alamazlar; devlet memuru statusüne geçiyorlar, alamazlar artık oradan. Tuggeneral Cumhur Evcil: Devlet memuru statiisüne geçiyorlar; ama geçtiğimiz bütçe bölümü böyle düzenlendi Sayın Cumhurbaşkanım. Onlar maaşlarını oradan alacaklar. Hem Atatürk gelirlerinden hem de ayrıca devlet bütçesinden maaş alacak değiller. Başkan Kenan Evren: Öyle şey olur mu, döner sermayeden veremezsıniz, devlet verecek bunu. Tuggeneral Cumhur Evcil: Bu kurum, bugün bu paraları çalışanlarına zaten veriyordu. Ayrıca, şimdi halen Atatürk'ün vasiyeıinden hem Dil Kurumu hem Tarih Kurumu bu ücretleri veriyor çalışanlarına.. Başkan Kenan Evren: Veriyor ama, şu maddeyle siz bunu kaldırıyorsunuz. Tuggeneral Cumhur Evcil: Hayır, Sayın Cumhurbaşkanım, kaldırmıyoruz. Yanlış anlaşıldı galiba. Başkan Kenan Evren: O maddeyi bul, beni ikna et. Maliye Albay Haşmel Yurtal (ButçePlan Komisyonu Üyesi): Sayın Cumhurbaşkanım, hiç şüphesiz sizin buyurduğunuz gibi kendi gelirleri yetmediği takdirde bunlar bütçeden para alacaklardır; başka ödeme tarzı yoktur. Başkan Kenan Evren: Tamam, ben de diyorum ki, maaşlarını da oradan alıyorlardı bunlar, devlete bir yuk olmuyorlardı. Şimdi, dön tane kurum var; ikisi mevcut, ikisini de yeni kuruyoruz. Burada çalışan bütün personeli memur statusüne geçirdik, 'Sendikalara, derneklere üye olamazlar' dedik; memur olunca da devletlen alırlar maaşlarını. Tuggeneral Cumhur Evdl: Malumunuz bunlar çok fazla ucret alıyorlar ve toplusözleşmelerle de devamlı artıyor. Bir devlet kuruluşu; devletin, bu konudaki ihtiyacİarını karşılayacağı bir kuruluş. Sonunda grevler vesaire var yuksek malumları. Başkan Kenan Evren: Peki. Bunu Maliye Bakanlığı ile koordine ettiniz mi? Tuggeneral Cumhur Evcil: Evet Sayın Cumhurbaşkanım. Bayramlar ve ulusal tatiller Kuraıa; Alba> Cumhur Evcil (thtisas Komisyonu Başkanı): 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ayrılmış ve... Başkan Kenan Evren: Gene kalıyor. Kurmay Albay Cumhur Evcil: Kalıyor. Ancak bugün de ilkokullar \e okul oncesi eğiıim kurumlannda. anaokullarında torenler yapılacaktır. Başkan Kenan Evren: Diğer kurumlar tatil olmuyor. Kurmav Albav Cumhur Evcil: Diğer kurumlar tatil olmayacaktır. 19 Mayıs günü 'Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Ba>ramı' günu olarak... Başkan Kenan E\ren: Eskiden yalnız Gençlik ve Spor Bayramı idi. Kurma) Albay Cumhur Evcil: Yalnız Gençlik ve Spor Bayramı idi. Bu, 'Atatürk'ü Anma Günü' olarak da ilave edilmiştir. 30 Ağustos günu eskiden olduğu gibi gene Zafer Bayramı'dır. Başkan Kenan Evren: Dmi bayramlarda bir değişiklik yok Kurmay Albav. Cumhur Evcil: Dini bayramlarda bir değişiklik yok. 1 ocak günü, 1.5 gündU, sadece 1 gün olarak kalmıştır. Daha önceleri, başlangıçta da arz ettiğim gibi, 26 mayıs öğleden sonra \e 27 Mayıs Anayasa ve Hurriyeı Bayramı ile 1 Mayıs Bahar Bayramı var idi. Malumları olduğu uzere, 1 Mayıs Bahar Bayramı hem milli ve hem de ananevi geleneklerimizde yeri olmamakla birlikte, son yıllarda da kutlanış itibarıyla değişik görüntuler arz etmiş, arz eder bir durumdadır; o da genel tatil günleri kapsamı dışında mütalaa edilmiştir. Başkan Kenan Evren: 1 Mayıs, çocukluğumdan beri, askeri mektebe girdiğim günden beri bilirim. askerler 1 Mayıs günü kışlasmdadır, görev başındadır, ne olur ne olmaz bir şey çıkacaktır diye; ismi de 'bahar bavramıdır; hep kışlada vazifede kalmışızdır; askeri okullara tatil verilmez ve bu yüzden de işçi bayramına, yani komünist bayramına dönüşmüştür. Orgenerai Vırettin Ersin: Aslında bahar bayramı çok zamanlar 'Hıdrellez' de yapılır. Başkan Kenan Evren: Hıdrellezde yapılır, 5'inde yapılır. Oıgıneral Nurettin Ersin: ...5'inde kutlanır. 1 Mayısta kimse kutlamazdı. likle suç işleyen kişilere bir yasak getirilmiştir. Bir de bunun dışında dernek faaliyetleriyle iştigal etmemesi lazım gelen Silahlı Kuvvetler ve kblluk kuvvetleri mensuplanna kesin; onun dışında da demek faaliyetleriyle iştigal etmemesi lazım gelen, özellikle Milli Eğitim teşkilatına yine yasak getiriliyor. Ortaöğretim öğrencilerinin de dernek faaliyetlerinde bulunmamaları için, hem yaşlan, hem de öğrenim durumlan gereği olarak bir yasak getiriliyor. Başkan Kenan Evren: Kurarmyor; ama girmek, derneğe üye olmak konusu? Hikim Tümgeneral Muzaffer Baskaynak O bilahara geletek 16'ncı madde ile efendim; orada bu yasağı getirdik. Başkan Kenan Evren: Ama bazılarma getirdik. Şimdi bize, 'Siz bizi hep suçlularla bir hizaya soktunnz' demesinler. 'Şunu yapamaz, bunu yapamaz; hakimleri, savalan, emnivel mensuplannı, askeri personeli de bunun içine soktunuz; siz kuramazsınız' diyorsunuz gibi. Hâkim Tümgeneral Muzaffer Baskaynak: Siyasi Partiler Kanunu'nda, parti kuramayacak kişiler için de bu düzenlemeyi getirmiştik. Siyasi partiler de dernek niteIiğinde olduğu için, aynı prensipler içinde hükümet bu konuyu hazırlayarak getirmiştir. Ortaöğretim kurumlannda öğrenc.i,olan kişilere yine yasağımız vardır. O, üye olmamayı sağlar; bu, parti kurmamayı sağlar. Esat Şener (lçişleri Komisyonu ÜyesiYargıtay Temsilcisi): Sayın Cumhurbaşkanım, bu endişenize katılıyorum; emrederseniz şöyle yapalım efendim; sıfatlarından doğanları bir bölüme, nıteliklerinden doğanları da bir bölüme alır ve böylece hâkimler ve ordu mensuplanyla sakıncalı kişileri bir araya sokmamış oluruz. Başkan Kenan Evren: Zannediyorum buna avcılık ve spordan başka bir de folkloru ilave etmek lazım. Folklorda da efeler çıkıyor, palalar, tabancalar var. Kılıç kalkan ekibi çıkıyor, kılıç kullanıyor; böyle bir folklor derneği olabilir. Sedal Güneral (Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri): Sayın Cumhurbaşkanım, bir de her silahtan bahsedilmiş, galiba bir bomba yok. Başkan Kenan Evren: 'Patlayıcı' dedik, geçen sefer yoktu da onu koyduk. Orgenerai Nurettin Ersin: 'Salt saldın' ne demek? Başkan Kenan Evren: Hukukta öyledir. Esal Şener: Münhasıran. Sedat Güneral: 6136 sayılı kanunda geçiyor. Orgenerai Nurettin Ersin: 'Münhasıran' deyin, niçin 'salt saldın' diyorsunuz? Esat Şener: "Salt' kelimesinin karşılığı 'sırftır. Orgenerai Nurettin Ersin: 'Yalnız saldın', 'sırf saldın' özellikle saldın için anlamına geliyor. Esal Şener: Salt, mutlak anlamındadır. Başkan Kenan Evren: Bunu öyle yapalım. Bir de, aşağıda 'ancak, avcılık, spor ve folklor derneklerinde.' Orgenerai Nurettin Ersin: Acaba Bursa kılıç kalkan ekibi o zaman oynar mı, oynamaz mı? Başkan Kenan Evren. Onlar hakiki kılıç değil, ince bir kılıç. Ama Ege Bölgesi'nde efeler var, Ankara'nın seğmenleri var, bunların kılıçları var; bunlan evinde bulunduramaz, ancak dernekte bulundurabilir. Kafkas ve Erzurum ekiplerinde aynı şekilde bıçak, hançer vesaire var. Ahmet Gögüş (lçişleri Komisyonu ÜyesiAdalet Bakanlığı Temsilcisi): Sayın Cumhurbaşkanım, folklor derneği denilen bir dernek var. Bu dernekler gençlik dernekleri ve spor dernekleri olarak tanımlanmış. Başkan Kenan Evren: Gençlik derneği başka maksatlı da olur. Ismail Hakkı Güngör (Gençlik ve Spor Bakanlığı Temsilcisi): Sayın Cumhurbaşkanım, derneklerin tescili yapıldıktan sonra kulüp halinde oluşturuluyor. Başlangıçta dernek şan olmuyor, sonradan kulüp haline dOnüşüyor. Bu nedenle bizce doğru. Başkan Kenan Evren: Folklor ekibi gençlerden de, yaşlı kişilerden de oluşur. Oramiral Nejal Tümer: Daha kolay anlaşılması için, avcılık, folklor ve spor derneklerinde' diyelim; yani folklor kelimesinin avcılık kelimesinden sonraya koyalım. Kemalettin Ali Kâşifoglu (lçişleri Komisyonu Üyesi): Sayın Cumhurbaşkamm, Muharip Gaziler Derneği üyeleri, resmi geçitlerde eski kılıç ve silahlarla geçiyorlar ve bunlan dernekte tutuyorlar. Başkan Kenan Evren: Onu çıkardığımız bir kanunla yasakladık. Uzerinde piyade tüfeği, yalancı bomba, fışek, kalpak gibi şeylerle resmi geçitlerde geçmeyecekler; ama buna hâlâ mani olunamadı. Bu kıyafette olanlardan birini çağırıp 'Hangi harbe iştirak ettin' diye sordum; cevap alamadım. Bunlar elbiseleri giyip geziyor, kimse de ses çıkarmıyor. Zannedih'yor ki bunlar eski muharipler; değil, birçoklanrun alakası yok. Eski muharipler 85, 86 ve daha yukan yaşlarda ve bu şekilde gezecek durumda değiller. lçişleri Bakanı Selahattin Çetiner: Sayın Cumhurbaşkanım, bu görev Milli Savunma Bakanlığı'na devredildi. Bidayette bana emır buyurmuştunuz, sonra Milli Savunma Bakanlığı'na devredildi, bu konuyla onlar meşgul oluyor. Kurultayın ikinci günü, delege sıralarında dolaşıyor, aşağıya basın bölümüne inmeye uğraştyordum. Yanından geçtiğim orta yaşlı bir delegeye sordum: Oyunu bana veriyor musun? Veımiyorum! Beni tanıyor musun? Tanımıyorum! Ben Mustafa Ekmekçi'yim! Aaah! dedi delege, tanıştık. Aydın'ın Koçarlı ilçesinden geliyordu, adı Kâzım Korkmaz'dı. Yanıtından, delegelerin nasıl oy vereceklerirri çıkarmaya çalıştım. Kururtayın son günü, Atatürk Spor Salonu'nun girişinde karşılaştık. Kırk yıllık dost gibi, ellerimi tutuyordu: Bir kez tanıdım, artık bırakmam! diyordu. Büyük çoğunluğu "Cumhuriyet" okuruydu. Anadolu'nun sesiydiler. Tüm baskıların izlerini getirmişlerdi Ankara'ya. Kurultay havası yanında, bir de okuryazar yakınlığını yaşıyorduk. Çoğu, şaşırıyor, gülmeye başlıyordu. Yalvaç SHP İlçe Başkanı Selami Akgün: Komşu kadınlann anana söyledikleri kadar varmış; kolay ağarmazsın! diyordu... Gülüşüyorduk. İstanbul delegelerinden Cafer Özer Koçfu, kururtayda tanıdım. istanbul delegeieri, bölünmüşlerdi listeler açısından. İstanbul İl Başkanı Hasan Fehmi Güneş, Gürkancı'larla mı ilişki kurmuş, DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk, bu nedenle mi kurultayın ilk günü kalkıp istanbul'a dönmüş? Bunlan Cafer Özer Koç'tan dinlemedim. Başka kaynaklardan öğrendim. Kurultayın ikinci günü, tüzük tartışmalan daha başlamadan, Hinthorozu Erdal Bey, yanından geçerken: Tüzük tartışmalannı bekle! dedi, en önemli konu bu olacak... Bir şeyler kopacağını anlamıştım. Bekledim. Koptu da. Belli bir biçımde agırlığını koydu. Erdal Bey'in görüşüne aykırı bir tüzük maddesi değişımı yapılırken şöyle dedi: ...Merkez Yürütme Kurulu, yetkilerinin arttırılmaması durumunda iş yapamaz duruma gelir. Korku, kaygı ve endise ile genel merkezin yetkilerini fiilen azaltma eğilimi görüyorum. Partinin en büyük sorumluluğu genel başkan ve genel mertezdedir. Bu sorumluluğa göre yetki vermezseniz haksızhk olur. Böyle bir yanlış yapılırsa ben böyle bir yanlışlığa katlanamam... Bir başka yerde de, özetle şöyle dedi: ... Bir il örgütü, 'genel merkez kendi durumuna kanşamaz, kanşsa bile etkili olamaz' davranışına girerse bu parti iktidar mücadelesinde başanya ulaşamaz. Bu yetkiyi vermezseniz o zaman bu mucadelenin başında beni göremezsiniz. Bu konudaki oylama sonucu partinin önümüzdekı günlerdeki kaderini belli edecektir... Hinthorozu'rrun ağırlık koyması, çok kişiye İsmet Paşa'yı anımsattı. Milliyet'te Teoman Erel, pazar günkü yazısının sonlarında şöyle yazdı: "Genel başkanı dün sabah tüzük mücadelesinde ızledık. Bazı tüzük değişiklikleri konusunda kellesıni ortaya koydu. Istedığı bazı yetkiler esirgenir ise yönetim modelinin büyük bir yanhşlığa dönüşeceğini hatırlatarak: Ben bu yanlışlığın içinde olmam, dedi. Babasmın Kasım Gülek'e ve sonra Ecevife 'Ya ben ya o' diyerek rest ...Dirayetçi Erdal Paşa'yı yitirmemek kaygısıyla SHP'liler bir deta, iki deta, uç defa kendilerine çekilen reste karşı teslim olabiliher. Ama gün geür heyecan kabarır. üstelik demagoğunu da hazır bulursa ikinci Inönu de iki seksen uzanır." Hürriyet'te Oktay Ekşiise, "Gürkan, inönü'yeKars7..."başlıklı yazısının sonunda "...Tüzüğün hermaddesiuzerinde durarak, bizzat liste hazırlayarak siyaset yapan, daha doğrusu kavgaya bizzat giren bir Erdal inönü, ilk defa bu kuruttayda doğdu" diyecekti. Oktay Ekşi'ye takılmayı severdim; kurultayı izleyenler arasında görünce sordum: Nerede yandtn? Başta sen olmak üzere, beni yakmak için sebep çoook! karşılığını verdi. Hinthorozu'nun kavgacı, ölüp alanı bırakmayan yanını daha önceleri yazmıştım. Kurultayda da, sert tartışmalara girerken, delegelerin kendisini anladığını, anlayacağını düşünüyordu. Kimi önyargı ile gelen delegeler, Erdal Bey'in tüzük tartışmalan sırasmda, düşuncelerini değiştirerek, Erdal Bey'in görüşü doğrultusundaoy kullandılar. Bunu bana İzmirli bir delege söyledi: Daha önce, kullanacağımız oy konusunda karar almışken, Erdal Bey'in konuşmasından sonra, oyumuzu değiştirdik. Onun istediği yönde oy kullandık... Kurultayın ikinci günü akşamı, Ankara ilinin Bulvar Palas'ta verdiği kokteyl, Erdal Bey onurunaydı. Kokteyl sona ererken geldi. Ürdün Kralı Hüseyin't uğurlama törenine katıldığı için geç gelmışti. O aksamüstü yaptığı, biraz yanlış anlaşılan, yanlış yorumlanan konuşmasında, yine tutumunu ortaya koymuştu. Çok kişi, bunu "çeker, bırakırgiderim!" biçiminde yorumladı. Oysa o, "Iktidara gidiyoruz, benim elimi, kolumu bağlayamazsınız" demek istiyordu. Bunca yıl sıkıntıyı çeken işçiyi, koylüyü, onun sorumluluğunu yuklenmek gerekirdt. "Kararityım, ıktidara getireceğim, savaşacağım!" diyordu. Bu bir "rest" değildi. Gerçekte de, Hinthorozu'nun tüm istedikleri tam olarak verilmış de değildi. istekleri içinde reddedilenler vardı. Verılenleri de delegeler, Koşullu olarak verdiler, "Sizin demokrat kişiliğinize, geçmişinize güvenerek veriyoruz oyianmızı" dediler. Hinthorozu'nun, bir başına savaşım vermesi, ekiplerle çalışmaması, belki de en büyük eksikliğiydi kimilerine göre. "Ben yapanm.i" diyordu. Oturup, birkaç kişiyle çay içtiğı bile kuşkuluydu. Oanışmanları kimlerdi, kimse bilmiyordu. Biri, "Tam Hinthorozu!"dedi. Aydın Güven Gürkan'& güvenmiyordu. bu anlaşılmıştı; ancak, güvenecek birileri de olmalı değil mıydı? Dinlemesine sabırla dinliyordu, sonra kararı kendisi veriyordu. "Ekip çalışması"nöa eksikleri vardı... Erdal Bey, Bulvar Palas'taki kokteylde bile on dakikadan çok kalmadı: Ben yemeğimi yiyeceğim! dedi, ayrıldı gitti... Kurultayda güzel konuşmalaroldu. izmır delegelerinden FerhatAslantaş, konuşmasının parti içi sorunlara yönelik bölümunde şöyle demişti: ...Toplum resullere koşullanmıştır. CHP Genel Başkanı Sayın Ecevit kendisini, yalnız partisinin değil, Tün\iye siyasasınm Resulü Ekrenii sayıyordu. Hikmeti kendinden menkul kararian günümüze dek sürdü. Bilinen serüveni içinde, grupları, kişileri yaşadık. Şimdi, ülkenin ciddi sorunları vardır: Ekonomik, demokratik alanda uiaşmamız gereken hedefler vardır. Bu noktada, parti içinde adamcılığa oynamak, düşünce ve ilkeler yerine gruplann, kişisel çıkarların peşinde koşmak, ne bizi, ne halkımızı, ne üfkemizi mutlu edecektir. Bir partinin elbette kanatlan olur, değişik düşünce taşıyanlar o partinin içinde olmalıdır. Parti olmadan, partiieşmeden kanat olunmaz. Önce birliğimizi, partinin, halkımızın ve demokrasınin mücadelesini verebtlecek düzeyde birliğimizi sağlamak zorundayız... Erdal Bey'e ilk "Hinthorozu" diyen Amasya'nın Gümüşhacıköyü SODEP İlçe Başkanı Selahattin Eymirli de delege olarak kurultaydaydı. Eymirli, bir ara, umutlarını yitirir gibi mi oldu? Kuruttayda yine Hinthorozu'nun listesine oy verdi... Erdal Bey, listesine parti içi muhalefet kanatlanndan kişileri alarak hem denge kurdu hem de "kin taşımadığım" gösterdi. Listesine böyle aldıklanndan bazıları şunlardı: Fikret Ünlü, Cüneyt Can/er, ismail Cem, Aydın Güven Gürkan, Nail Gürman, Kâmil Karavelioğlu, Aytekin KotU, Mehmet Moğultay, ibrahim Önen, Tülay Öney, Cemal Şahin, Atila Sav, Cahit Angıl... Erdal Bey'in listesinde son dakikada bir değişiklik yapıldı; Prof. Tolga Yarman çıkanlarak, yerine Tülay Öney kondu. Cahit Tutum, Tülay Oney'in konması için çalışmış mıydı? İkisi de Danışma Meclisi'nden geliyorlardı. Dernekler Yasası Başkan Kenan Evren: 'Dernek kuramazlar', yani 'Üye olamazlar' değil?.. Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak(tçişleri Komisyonu Başkanı): Yuksek malumları olduğu uzere. tabii, derneklerin toplum içerisinde bir saygıntığı var; kuran kişilerin de inandırıcı olması, özellikle de mayub (ayıplı) kişilerden bulunmaması lazım. O nedenle, özel Başkan Kenan Evren: Onlara bu şekilde gezmeleri için müsaade etmiyoruz, çok çirkin oluyor. lzmir'in kurtuluş gününde Ege Ordu Komutanı ile orada beraberdik, bu kıyafette olan kişiler ateş ettiler, bilahara bunu önledim. Yaşlı kişiler olmasından dolayı bir muamele de yapmadık. Bir iki sene evvel de bir kaza olmuş:' SÜRECEK ~ Güneydoğulda bekleyiş (Bastarafi 1. Sayfada) dün havadan ve karadan duzenlenen bir harekâtla yerleştirilmesi tamamlandı. Helikopterlerle yöreye yapılan indirmeyle birlikte, Mardin Belediyesi'ne ait toplu taşım araçlarıyla da operasyon bölgesine asker sevk edildi. Kc^ korucularıran eğitilebilmesi için 100 kişilik bir grup, dün Mardin'deki 22. Sey>rar Jandarma Tugayı'na getirilirken, Mardin ili sınırları içinde görev yapan güvenlik güçlerinde izinler kaldınldı. 2 0 haziran curnartesi günü Mardin'in Ömerli ilçesine bağlı Pınarcık köyüne baskın yaptıktan sonra, birkaç kilometre uzaklıktaki Işıkdere köyünü basan teröristler burada muhtarhk mühürü ile köyün telsizini de alarak kayıplara kanşmışlardı. Pınarcık ve Işıkdere köylerini basan teröristlerin aranmasına 21 haziran pazar günü yörede bulunan güvenlik güçleri tarafından başlanırken, Kızıltepe'deki Suriye sınır bölgesinden 35 kişilik silahlı bir militan grubunun sızdığının haberi abnması üzerine yöredeki operasyonlar yoğunlaştınldı. Tüm aramalara karşın teröristlerin izlerine rastlanamazken, 24 haziran çarşamba gecesi Nusaybin'in Akarsu kasabasına bağlı Kuyular köyünü basan 40 kadar terörist, koruculann ve jandarmarun açtığı ateş sonucu püskürtüldü. PKK militanları aynı gece Pınarcık yakınlarındaki Ikikuyu köyüne gelerek burada örgütleriyle ilgili sloganlar yazdılar. PKK militanlan Adıyaman'ın Oluklu köyünü basarak bir kisiyi öldürüp dört kişiyi de 25 haziran perşembe gecesi yaraladılar. Aynı gece MardinMidyat ve Nusaybin'i birbirine bağlayan karayolunda bulunan şantiyeyi basarak iş makinelerini yakan PKK militanlannın izine genişletilen operasyona karşın rastlanamazken, bu kez de bir grup militan Mardin'in Dibek, Dağiçi ve Üçyol köylerini 27 haziran cumartesi gecesi basarak, köylüleri tehdit etmiş ve propaganda çalışması yapmışlardı. Pınarcık katliamının ardından bölgede yoğunlaştınlan operasyonlara karşın teröristlere ait en ufak bir ize rastlanmazken, PKK militanlannın eylemlerini değişik bölgelerde sürdürmeleri ve hemen ortadan kaybolmaları üzerine, bölgedeki güvenlik güçlerince, şu ana değin düzenlenen operasyonlann en kapsanüısırun yapılması kararlaştırıldı. dağları ile Kekik bölgesinin sarp ve kayalık bölgesine indirildiler. 22. Seyyar Jandarma Tugayı'na bağlı birlikler de, Mardin Belediyesi'nin toplu taşım araçlanndan yararlanılarak operasyon bölgesinin ova kesimlerine intikal ettirildiler. Teröristlerin saklanması olasılığının bulunduğu bölge dağ, taş demeden en sarp yerlere kadar aranırken, teröristlerin kendilerine barınak kazabileceği ovalık kesimlerdeki tarlalar da tek tek aranıyor. Tunceli'nin Pülümür ilçesine bağlı iki köye baskfn düzenle>'en aynlıkçı militanlar biri köy muhtarı iki kişiyi öldürdüler, bir evi yaktılar. Erzincan muhabirimizin haberine göre, kimlikleri belirlenemeyen dört militan önceki gece saat 21.00'de Kayabel köyüne gelerek 55 yaşındaki Hüseyin Giil'ü evinin önünde otomatik silahlarla tarayarak öldürdüler. Cinayetten sonra köyden uzaklaşan teröristler yarım saat sonra tekrar köye geldiler. Geçen mayıs ayında aynı köyde Emine Gönültaş ve Dursun Bektaş'ı öldüren militanlar bu kez Binali Gönültaş'ın terkettiği evi kundaklayarak yaktılar. Gönültaş ailesi mayıs ayındaki saldından sonra köyü terkederek Molla köyüne yerleşmişti. Aynlıkçı militanlar Kayabel köyünden sonra Şampaşa köyüne giderek muhtar Dursun Ali Koşan'ı aradıkr. Köy muhtannın Aksu mezrasında olduğunu öğrenen militanlar Dursun Ali Koşan'ı mezradaki evinde buldular. Militanlar muhtan birlikte yemek yedikten sonra öldürdüler. Sürpriz oldu (Baştarafı 1. Sayfada) kokteylinde yazanmız Uğur Mumcu ile görüşen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgenerai Necdet Öztorun, "Karan en büyügümüz olan Sayın Cumhurbaşkanı'ndan ogrendim. Tabii ki karar benim için sürpriz oldu. Nasıl olmasın, yann devir teslim töreni yapacaktık, ona hazırlanıyorduk" dedi. 2 temmuzda emekliye aynlacak olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ için dün akşam Gazi Orduevi'nde bir veda kokteyli düzenlendi. Kokteyle, Genelkurmay Başkan Vekfli ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgenerai Necdet Öztorun, Genelkurmay 2. Başkanı Orgenerai Necip Tonımtay, kuvvet komutanları, sınırlı sayıda general ve basın mensuplan ile Üruğ'un aile yakınlan katıldılar. Hükümet üyeleri ile Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyelerinin bulunmadıklan dikkati çekti. Başbakan Özal tarafından dün sabah önce Kara Kuvvetleri, sonra da Genelkurmay Başkanlığına getirileceği açıklanan Orgenerai Necip Torumtay ile emekliliğini isteyeceğini soyleyen Orgenerai Necdet Öztorun, iki gün sonra emekliye aynlacak olan Orgenerai Necdet Üruğ ile birlikte fotoğraf çektirdiler. Orgenerai Öztorun ile Cumhuriyet muhabiri dün oğle saatlerinde görüştüler. Öztorun'a yönelrilen sorular ve yanıtlan şöyle: Sayın Öztorun, Başbakan'ın açıklamasındau sonra gelişen olaylar için nc diyorsunuz? ÖZTORUN Benim dışımda gelişiyor. Hükümet istememiş, Başbak?.n ve bakanlar istememiş. Ve Başbakan sonucu bu şekilde açıklamış. Şimdi ne yapacaksınız? ÖZTORUN Ben askerim, emekliye ayrılacağım. Askeri Şura üyeliğine atanmanız söz konusu mu? ÖZTORUN Askeri Şura'ya gidemem. Kuvvetten ayrıldığım gün emekli olurum. Başka bir acıklamanız olacak mı? ÖZTORUN Şimdi değil, ilerde gerekirse açıklama yaparım. Orgenerai Necdet Öztorun dün sabah Genelkurmay Başkan Vekili sıfatıyla Gülhane Askeri Tıp Akademisi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'nın açıbşını yaptı. Orgeneral Öztorun daha sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki makam odasında çalıştı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Ürug'un dün akşam Ankara Gazi Orduevi'nde verdiği veda kokteylinde yazanmız Ugnr Mumcu ile görüşen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Necdet Öztorun, "Karan en büyügümüz olan Sayın Cumhurbaşkanı'ndan öğrendim. Tabii ki karar benim için sürpriz oldu. Nasıl olmasın... Yann devir teslim töreni yapacaktık. Ona hazırlanıyorduk" dedi. Öztorun, emekli olduktan sonra hiçbir siyasi partiye girmeyeceğini, özel sektörde de jorev afmayacağını belirttikten sonra, "lstanbul İktisat Fakültesi mezunuyum. Amerika'da lisans üstü ögretim yaptım. Bundan sonra ünıversitede öğretim gorevlisi olarak çanşmak ve lopluma böyle hizmet etmek istiyorum." diye konuştu. öztorun, Mumcu'nun sorusu üzerine, "Mardin olaylannın bu karara neden olmaması gerekir. Ben gereken önlemleri alıyonım ve bunlan da hükümete bildiriyonım. O gun Başbakan'ın beni aradığı. benim de sabah koşusunda olduğum gerçek dışıdır. Uydurma bir haberdir " dedi. Öztorun, " O halde başka neden olmalı?" sorusunu, "Orasını bilemem. Başbakan benim sicil âmirim değil ki, beni yakından tanısın. Herhalde bana sempalisi yok" diye konuştu. Hükümetin kendisiyle ilgili bu kararını "demek kısmet buymuş" diye yorumlayan Öztorun, Ordu'da 7 yıl orgeneral rütbesiyle görev yaptığını, bu onurun kendisine yettiğini söyledi. Öztorun, kimseye kırgın olmadığını, bunun bir "nöbet degişimi olduğunu" da sözlerine ekledi. ÜRUG: YORUM YOK Genelkurmay Başkanı Orgeneral Üruğ, konuyla ilgili sorulara, "Bugünlük yorum yok" yanıtını verdi. Üruğ, " 2 temmuzdaki devir leslim töreni ile resmi elbiseyi çıkaracağım" dedi. Üruğ, politikaya atılmayacağını da yineleyerek, bundan sonraki yaşamım tstanbul'da sürdüreceğini kaydetti. Cumhuriyet Kitap Kulübü TATVAN Temsilciliği Açılıyor 30 Haziran, 1987 Birlikler bölgeye yerleşiyor Alınan karar üzerine Kayseride bulunan Hava Indirme Tugayı, daha önce Bolu'dan getirilen komando birliği ile 22. Seyyar Jandarma Tugayı ve özel hareket timine ek olarak bölgeye getirildi. Mardin'e gelen askeri birlikler karadan ve havadan operasyonun yapılacağı Mardin, Ömerli, Savur, Midyat, Gerçüş, îdil ve Nuşaybin bölgesindeki dağlık kesime kaydırıldı. Kayseri'den getirilen Hava Indirme Tugayı'na ait askerler helikopterlerle yükseklikleri bin metreyle bin beş yüz metre arasında değişen Mazı, Keklik, Karakaş, Dibek EMEK KIRTASİYE Yeni Çarşı, No: 43, TatvanBitlis Not: Aynı gun Cumhuriyel kıttıp Kulubu Temsılcilıfı Doğu Anadolu Fuarı'nda. Faiz serbest (Baştarafı 1. Sayfada) Zirve'de, bir yıl ve daha fazla vadeli mevduata bankalarca serbest faiz verilmesi görüşü benimsendi. Edinilen bilgiye göre, serbest faize geçişe ilişkin esaslar Bakanlar Kurulu karanyla belirlenecek. Bakanlar Kurulu sigorta kapsamına alınacak mevduat limitini belirleyecek ve bu limit içinde kalan mevduatlara uygulanacak faiz yine Merkez Bankası'nca saptanacak. Halen 4.8 milyon lira olan limitin aşağı çekilmesi bekleniyor. Belirlenecek yeni limitin üzerindeki mevduatın faizini ise, bankalar serbestçe saptayabilecekler. Zirve toplantısında ayrıca, zam paketinin de ele alındığı ve petrol ürünleri başta olmak Uzere elektrik, kömür, gübre ve ulaştırma hizmetlerine yapılacak zamlar konusunda kesin karann Başbakan Turgut Özal'a bırakılmasının kararlaştınldığı oğrenildü. Teknisycnlerin özellikle petrol ürünlerine yüzde 1015 oramnda zam yapıimasında ısrarlı olduğu, bunun sonucunda da elektrik ve ulaştırma hizmetlerine de zam yapılmasımn kaçınılmaz olacağı belirtildı. ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA DUYURU 3.6.1987 tarihinden itibaren şirketimizle ilişiğinin kesildiği, üçüncü şahıslara duyurulur. ŞAHNUR AGAİK'in SAMSON ÖLÇÜ VE OTOMATİK KONTROL SİSTEMLERİ SANAYİİ VE TİC. A.Ş.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear