Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
JMtiUKUt.l/lU 'Genç' hastane Hizmete giren Marmara Üniversiîesi Hastanesi'nde çalışanların yaş ortalaması 37. tstanbol Haber Servisi Mannara Üniversitesi Hastanesi tam randımanla hizmete girdi. Tam gün çalışacak 33 öğrctim üyesi, 7 öğretim görevlisi, 12 uzman, 56 araştırma görevlisi ve 133 personelle hizmet Atıf Aktaf. vereceği bildirilen Marmaıa Üniversitesi Hastanesi'nde halen iç hastahkları, genel cerrahi, kadın hastalıklan ve doğum, çocuk, kulak boğaz burun, üroloji, beyin ve sinir cerrahisi, ruh hastalıklan, nöroloji, ortopedi, radyoloji, patoloji, anesteziyoloji ve künik laboratuvarlan bulunuyor. Tip Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Atıf Aktaş, Kadıköy AUunizade Camii karşısındaki "genç" hastanede çalısanlann yaş ortalamasının da 37 olduğunu belirtti Kadınca dergisi 'muzır'bulundu ANKARA (ANKA) Gelişim Yayınları'nın ürünleri arasmda bulunan Kadınca dergisinin nisan sayısı, Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nca " m u n r " bulundu. Muzır Kunılu'nun Resmi Gazete'de yayımlanan duyurusuna göre, Kadınca dergisinin nisan sayısının "küçüklerin maneviyatlan üzerinde muzır tesir yapacak niteükte" olduğuna oy çokluğuyla karar verildi. Karla mücadeleye takdirname tstanbul tl Jandarma Alay Komutanhğı personeline, karla mücadelede gösterdikleri başanlanndan dolayı dün tstanbul Vatisi Nevzat Ayaz tarafından takdirname verildi. Tören sırasında Vali Ayaz, tstanbul'un şubat aymda ağır bir kış geçirdiğini, bu zorlu kış günlerinde karh yoUartn afilmasmda, uzak köylere ulaşılmasında vatandaştann mal ve can güvenliğinin sağlanmasında tstanbul tl Jandarma Alay Komutanltğı personelinin üstün basan gösıerdiğini betirterek, bir albay, bir yüzbaşı, üç üsteğmen ile on bir başçavuşa birer takdirname verildi. Törene Valilik Emniyet Bölümü Yardımcısı thsan Yalçın ile Emniyet Müdurü Ünal Erkan katıldı. (Fotoğraf: UYGAR GÜRKAN) Çinli kadın üç ayrı renkte üçüz doğurdu PEKİN (ANKA) Çin Halk Cumhuriyeti'nin güneybatısındaki Sichuan kenünde bir köylü kadının üç ayn renk üçüz doğurduğu bildirüdi. Üçüzlerin kızıl, siyah ve bcyaz renkte olduğunu belirten Şanghay gazetesi, doğumun 17 ocakta gerçekleştiğini, çocuklann saglık durumlannın iyi olduğunu bildirdi. Ancak daha fazla ayrıntılı bilgi vermedi. Londra'ntn üntii Tate 2.5 milyarlık tablo Galerisi'nde açüan John Constable sergisinin kapanışmda, ziyaretçilerin sergi sürtsince yaptığı bağtflan sayan 24 yaşmdaki galeri görevlisi Aüison Travis oldukça keyifttydt Dünyanın en iinlü sanat galerileri arasmda yer alan Tbtete geçen ay sergilenen Constablein "Waterloo Köprüsünün Açtlışı" tablosu, özel bir koleksiyon için 3 milyon dolara (yaklaştk 2.5 milyara) a/ıcı buldu, ama sergiyi gezenlerin galeriye yaptığt bağtşlar da küçümsenmeyecek düzeydeydi. AOANA (Curnhuriyet Güney tlleri Bürosu) Kadirli Belediye Başkanı Kamil Kara, dün meclis toplantısmdan çıkarken uğradığı bıçaklı sal<hn sonucu öldürüldü. Şalgamcıhk yapan Hilmi Tatarkaya adb kişi, dün saat 16.30 sıralannda meclis toplantısımn yapüdığı salonun önünde bir süre bekledikten sonra salondan çıkmakta olan belediye başkanı DYP'li Kara'ya saldırarak bıçakla ağır biçimde yaraladı. Olaydan sonra tedavi için hastaneye kaldırılmak istenen Kamil Kara, yolda öldü. Olaydan sonra yakalanan Hilmi Tatarkaya gözaltına aimdı Kadirli Belediye Başkanı öldürüldü Seçim Kokuyor (Baştarafı I. Sayfada) Siyasal gelişmeler de iç ve dış ekonomik odaklarda ister istemez bir bekleyişe yol açmıştır. Turgut Özal'ın kalıcılığına ve siyasal istikrara dönük soru işaretlerinin bazı zihinlerde kıvrılması doğal karşılanmalıdır. Yatırım kararlarının, iç ve özellikle dış kaynak hareketlerinin bu ortamda duraksaması da erken seçim kapısını aralayan unsurlar arasmda sayılabilir. Ayrıca uzal, daha birbuçuk yıl seçime gitmeksizin, muhalefetin siyasal yasaklarta ilgili kampanyasına kolay kolay dayanamaz. Bu durumu kendisl de görmektedir. Kısacası, iç ve dış koşullar Başbakan Özal'ı bir erken seçime zorlamaktadır. * Gönül isterdi ki bu seçimlere Türkiye, demokrasiye aykırı her türlü yasaktan annrruş olarak gidebilsin! Bunun şımdilik bir özlemden ibaret olduğunu biliyoruz. Ama hiç olmazsa, anayasanın geçici dordüncü maddesinde yer alan yasaklar kaldırıldıktan sonra seçimler yapılabilse. Sayın özal da bunu ister gözuküyor, ancak önerdiği yöntem, bir yandan işi yokuşa sürerken, öte yandan "o/un içinde oyurt'iarı içermektedir. Bu açıdan, muhalefet partilerinin dün kamuoyuna yaptıkları ortak açıklamaya dikkat çekmak isteriz. SHP, DYP ve DSP'nin çağrısında şu satırtar yer alıyor: "Değişiklik teklifi ülkede a/ıayasa istikmn sağiamaz, anayasa değiştirmeyi kolaylaşttrmaz, aksina zoriaştırır. Teklifin bu şeW/yte Meclisimizden geçmesini, demokrasimızin ysrleşmesi ve sürekliliği açısından son derece zarariı buluyoruz. Başbakan, bu teklif konusunda Sayın Cumhurbaşkanı ile mutabık bulunduğunu ifade efmektedir. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkant nın, bu mutabakatın mahiyeti hakkında bir açıklamada butunması gerekli olmuştur. Biz, mubalefet partileri olarak bir demokratik geleneği başlatabiimek için, bu teklif Anayasa Komisyonu'nda görüşülmeden önce, Mecliste grubu bulunan partiier arasmda ortak bir çözurn yolu aranmasını bekliyor ve istiyoruz." Ulkemizin iç ve dış koşullan da öteden beri bu tür bazı "demokratik ge/eneWer"in kurulmasım gerekli kılmaktadır; siyasal partilerin, kendi görüşlerini saklı tutarak, bazı temel konularda ortaklaşa bir demokrasi platformu oluşturabilmeleri şarttır. 27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, anayasalar, degişik toplum kesimleri ve siyasal gorüşler arasmda yaygın bir mutabakattan yoksun olarak yapıldı, değiştirildi. Sonucun ne olduğunu hep birtikte gördük. görmeye de devam ediyoruz. Oysa anayasalann kalıcı olabilmek ve istikran sağlayabilmek açılarından bir "toplum sözleşmesi" niteliği taşımalan, bir kpnsensüsü yansıtmaları gerekir. Sayın Özal, anayasalann hep olağanüstü dönemlerde, askeri yönetimlerde değiştirilmesinden yakınır; anayasa değişiklığini de bu açıdan gerekçeler. Ama bugün yapmak istediği degişikliğin özünde, olağanüstü dönemlerin mantığı yatmaktadır. Anayasa gibi bir konuda, muhalefet partileri ile hiçbir mutabakat arayışına gitmeksizin, Meclis çoğunluğuna dayanıp bildiğini okumaya kalkışmak, herhalde, başka türlü yorumlanamaz. Tarihten ders almak ne zormuş! Kötii niyet sırıtıyor ANKARA (Cnmhuriyet Bürosu) Eski başbakanlardan Süleyman Demird, anayasa değişikligiyle ilgili olarak "175. madde bahaaedir. Eğer bu değişiklik başan kazanırsa korkanm 1982 Anayasası omnınü tamamlayabilecektir" dedi. Demirel, anayasa değişikUğine Uişkin girişimlere dönük olarak "Dttşünce sahiplerinin kötü niyeti sıntıyor. Madem ki yasaklan koyan halktır, o halde halk nasıl koyduysa öy\t kaldırmalıdır ve 1982 referandumunun şartlan bellidir. Şimdi itham altında kalanlara savunma haklannın saglanması lazımdu" degerlendirmesinde bulundu. Süleyman Demirel'in konuya ilişkin gazetemize verdiği demeç aynen şöyle: "Türkiyede Urtışdan konu a«ayasanın nasıl degistirilecegi degildi. Çunkü. 1982 Anayasası'nın nasıl değiştirileceği bu anayasanın içinde mevctıttu. Anayassnın tümü referandamdan gtçtişint görc, bu maddde de anayasayla birltkte o giinkü şartlar altında yapılan referandumdan geçmişti. Türkiye'deki rejimi tartışılır hale getlren bu madde degidir. Buoun dışındaki maddelerdir. Bu arada geçici dördüncü madde milletin istedigJni seçmesine mani. siyasete giivensizlik getirmiş bulunması ve suçsuz cezaya sebep olması dolayisıyla en önde Urtışıfauı ve en ervel dıizeltUmesi gereken bir konu olarak kamuoyuna mal olmuştur. Şimdi İnsan Haklan Beyannamesi'ne de aykın bulunan bu maddenin kahhnlmasuun veya btrakılmasının halka sorulması diişüniiluyor. Aslında halkın kendi kendisini cezalandırmış olması halinin veya kendisine hizraet edenleri cezalandırmış olması halinin veya bunlar olamayacağına göre bu duruma duşünılmüş olması halinin devam «tip etmemesmi halka sormak, abeslen bafka bir şey degUdir. Velev ki, halk koydu, halk kaldır9H, ne var halktan korkacak gibi, bir düşünce dogru olsun. Madem ki koyan haJktır, nasd koyduysa öyle kaldınlmalıdır. 1982 rtferandumunun hangi şartlar altında yapıldığı bellidir. Referandumda oy vermek mecburiyeti vardır. Oy vermeyene ctza vardır. Aynca, o gunkü şartlar da betlidiT. Şimdi yvzde «0 katüma olmazsa, referandumun neticesiz sayılacajjı gibi bir şart getiriliyor. Bu birinci referandumla ikinci refenuıdomu tamamen değişik şekle getirir. Bu arada bu duşunce sahiplerinin kötu niyeti sıntıyor. Devlet elltrindedir. EUerindeki butün imkârüarla, korkuyla, tazyikk, her çeşit vasıtayla halkın referanduma işürak etmcmesine gayret edecekkrdir. Başarabilirlerse, yüzde 60'tan aşağı iştirak oldu, halk kabul etmedi. diyecekierdir. (>yun budur. Yurekleri varsa, radyo ve TV'yi açsınlar, istedikleri şartı da getirsinler. Aslında bunlann maksadı Turk demokrasisinin ustundeki kambunı ve ayıbı kaldırmak degil, halkı bu ayıba iştirak etmiş hale getirmektir. Yani, bu kamburun devamı ayıbına iştirak etmiş hale getirmektir. Böylece bunalım sayesinde ekk ettikleri sandalye ve kohuğu muhafaza edebilme. orlaya çıkmama, siitrenin gerisinde kalma gibi bir hileye başvurmaktadıriar. Mület böylece oturduklan koltugu da, başvurduklan hileyi de başlanna geçirecektir. Bir taraftan 12 Eylül'un Urtışmasına mani 2%9 sayıh kanun duruyor. Öbur taraftan her gün 12 Eylül öncesi ocu gibi mMletin önüne konuluyor ve kısır çekişmeterden, kavgadan kaçınahm deniliyor, ama tarüşmasız referandum nasıl olacak? Sagıriar diyaloğundan nasıl netict almacak? Halk neyi, ncden yaptıgını, ne bilecek? Eger referanduma gidilecekse, her şevin konuşulması lazım, halka izah edilmcsi lazım. İtham altında kalanlann savunma haklannın tanınması lazım. Böyle yapılmadıkça. ne referandumu yapılmış olur? 175. madde babanedir. Korkanm ki, böyle bir degişiklikte başan kazanıhrsa, çok kısa zamanda ulke bunalıma sürüklcnecektir ve 1982 Anayasası da omrunu tamamlayabUecektir. tsükrar hile üzerine, haksızlık üzerine, eşitsizlik üzerine, adaletsizlik üzerine kurulamaz. Hele bugun ülkeyi nasıl vönettikleri malum, milleti canından bezdirmiş bu iktidann oturdugu veri saglamlamasına alet olunmasının vebali büyük olacaktır. l manz ki. ne yapUmak istendigi berkes tarafından görülsun. Rejimi dejenere etmek anlamına gelen bu 175. madde değişikUğine engel olunsun." HABERLERtN DEVAMI UĞURMUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM .Ve ortak çağrı (Baştarafı 1. Sayfada) zoriaştmr. Teklifin ba şekliyle'MecBsimizden geçmesini demokrasimizin yerieşmesi ve siirekliligi açısından son derece zarariı buluyoruz. Başbakan, bu teklif konusunda Sayın Cumburbaşkam'yla mutabık bulunduğunu ifade etmektedir. Bu nedenle Sayın Cumburbaşkam'mn bu mutabakatın mahiyeti hakkında bir açıklamada bulunması gerekli olmnşlur. Biz muhalefet partileri olarak bir demokratik geleneği başlaubilmek için bu teklif Anayasa Komisyonu'nda görüşülmeden önce Mecliste grubu bulunan partiier arasmda ortak bir çözüm yolu aranmasını bekliyor ve istiyoruz." Muhalefet liderleri, önerilerinin kabul edilmemesi durumunda yapacakları engellemenin yöntemini he nüz görüşmediklerini bildirerek, gelişmeleri bekleyeceklerini belirttiler. EVREN "KONVŞMAK İSTEMIYORUM" Cumhurbaşkatu Evren, Anamur'daki temasları sırasında anayasa deJışıkliğı hazırlıklarında Başbakan'la aralanndaki muıabakat konusundaki basın mensuplarının ısrarlı soruian üzerine, "Bu konuda konuşmak islemiyorum" dedi. BARANSELtN AÇIKLAMAS1 Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla llişkıler Muşaviri Ali Baransel, üç parti Hderinın ortak açıklamasında yer alan "Cumhurbaskanbgı açıklama yapmalıdır" ifadesi konusunda gazetecilerce yonelülen soruya şu yanıtı verdi. "6 mayıs günii Sayın Cumhurbaşkanımtz parlanaentoda grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlan ile iki aylık olagan goruşmelerini >apacaklardır. Bu göruşmeterde genellikJe iç ve dış politikadaki gelişmeler ve güncel konular ele alınmaktadır. Bu konu da bu göruşmeler sırasında gundemc gelebilir." DSP Gen«l Başkanı Rahşan Ecevit'in oncekı gun yapiığı çağrı sonrasında gerçekleştirilen muhalefet liderleri toplanlısı, Ecevit'in TBMM'deki çalışma odasında yapıldı. Önceden toplantımn SHP Genel Başkanı Erdal tnönu'nün odasında yapüacağımn duyurulmasına karşın, Rahşan Ecevit'in buna itiraz ettiği büdiriliyor. Ecevit'in dür> sabah Int>nu ile yapuğı lelefon goruşmesinin ardından toplantı Ecevit'in odasma alındı. j ' tnönu'nün "Muhalefet partilerinin bir araya gelebileceğini göstermek için muhalefet zirvesinin DSP Genel Başkanı Ecevit'in odasında yapdmasını kabul ettigj" öğrenildi. İki saat suren göruşmeler sırasında İnönü, DSP'nin anayasa değişikliğine karşı başlangıçtan beri izlcdiği tutumu eleştirdi. tnönu, anayasanın 175. maddesihin degişürilmesine karşı çıkılması gerektiğini, Başbakan Özal'ın kafasında farklı düşünceler olduğunu belirtti veörnekler verdi. tnönu'nün bu düşüncelerini Cindonık da destekledi. İki liderin bu tutumu karşısındabir ara 175. madde değişikliği konusunda alternaüf teklif hazırlanması duşüncesinde olan Rahşan Ecevit, gerilemek zorunda kaldı. Toplantıda mületvekiti sayısı ve seçmerı yaşıyla ilgili değişiklik önerilerinin olumlu olduğu göruşünJ k;iiiai CUtiEYT ARCAYUREK yazıyor yönler ve birçok hatalar mevcnt. Bunlann hepsinin TBMM'de duzellilmesini temenni ederiz. Biz yalnızca nerede, ne tür hatalar oldnfcunu açıklanz. Asıl görtv TBMM'nindir. İnşallah müzakerelenie makul şeylere kulak verilecek ve hatalar duzHtHecektir." Necmettin Erbakan RPMÇP birleşmesinin mttmkOn olup olmadığı yolundaki bir soruya ise, "Benim bu konuda bir bilgim yok" yanıtını verdi. "Yiizde 10 barajıru aşmak için iki partinin birleşme olasılığından bahsediliyor. Bu konuda ne diyorsun u z ? " şeklindeki soruya ise Erbakan, "MüliGöiMşnnTürkiyVde her zaman en az )üzde 20 oy potansiyeli vardır" karşılıgını verdi. (Baştarafı I. Sayfada) melerle basladt. Rahşan Ecevit, muhatefete çagn çtkaran iider olarak toplantmm DSP odasında yapılmasmda direndiğini dokundurdu. Fazla açıklama yapmadı, ama bu kasulun üzerinde durduğu antaşılıyordu. Dün sabah Rahşan Hanımm, SHP lideri tnönu 'ntin odasında buluşmayı reddettiği Oğrenilmişti. Tabii "maıeret" haklıydı, liderler toplantısı çağnyı yapamn odasında gerçekleşebilirdi. Aslında Ecevit'in "lopltattı yeri üzerinde direnmesi" SHP'yi ana muhalefet partisi, solun asıl merkezi kabul etmemekten ileri geliyordu. Erdal İnönü, önceki gün çağnyı duyunca olumlu yamt vermiş, "ana muhalefet partisinin odaianndan birînde toplanmayı" öne surmuştu. Siyasal almganltkların çoğu kez On plana geçtigi ulkemızde tnönu'nün "maltn gerçek sahipliği"ni yaptnaya yönelmesi Rahşan Hantmı en azından sinirlendirebilirdi. Böylece, dün sabah erken saatlerden başlayarak liderler toplanttsmm gerçekleşmesinı isteyenler aracıhğıyk iki parti arasmda "loplantuun yeriyle ttgiU'" kuçuk bir savaşım gözlendi. DYP liden Cindoruk, birbirini ktskanan iki solparti arasındaki "yer savefonını", kuskuyok, gülümseyerek izliyordu. Oysa genel beklemi üç muhalefet partisinin özal'ın siyasal manevralannı boşa çıkaracak güç birliği yolunu açmaları, önemli sorunlarda yıüardır özlenen işbirliğini gerçekleştirmeleriydı., Dün öğle saatlerinde DSP liderinin odasında başlayan toplantıdan anayasanın özal formülü dışmda nasıl değiştirileceğî ya da yeni bir 175. maddenin yazılması gibi kesin bir "mutabakat" çıkması beklenmiyordu. örneğin tnönu, 175. maddenin değişıirilmesine kesinlikle karşıydı, oysa DSP anayasa değişikliği yönteminin yumuşalılmasını istiyordu. DYP ise 175. maddenin değiştirilmesine karşı değildi, ama Özal'ın Meclis odacılannın daha iyi yazacağtnı söylediği yasa metnini, ilkelerini kabul edemiyordu. SHP ile DYP'nin ilk basta 175. maddeden önce yasaklann var olan anayasa kurallan çerçevesinde kaldınlmasını istemeleri, Rahşan Hanımm "Eşinin durumu nedeniyle geçici 4. maddeyle pek ilgili görunmez "tutumu, Özal paketinin ayrıntılarına bu toplantımn "müsterek bir çözüm" gelirmesini engelleyebilirdi. Zaten muhalefet partileri arasındaki ince ayrımlı gorüşlerin ilk toplantıda çözümlenmesi beklenemezdi. Bu toplantı hiçdeğilse Özal'a karşı, özal 'ın ulkeyi yeni siyasal bunalımlara gölüren, daha çok kişisel ihtirasları doyuran önerilerine karşı loplu bir direnmeyi sağlayabilirdi. 175. madde değişikliği Meclise geldiğinde Özal'ın oyunlanna karşı muhalefetin aynı amaçla birleşmesine, Başbakamn gerçek siyasat çehresini tümuyle sergilemesine yol açabilirdi. Bu toplantıdan sonra muhalefelin Mecliste sonucu etkilemese bile oybirliği yapmalan olanağı doğabilir. Bu sonuç, yeni gelismelere gebe olan siyasal orlama olumlu katkılar yapabilirdi. Gelecek hafta Cumhurbaşkanı, muhalefeı liderleriyle Çankaya'da aylık otağan goruşmelerini yapacuk. Dunkü ioplanlıda birbirlerim yakından tanıma ve anlama fırsatını yakalayan liderler, Cumhurbaşkanımn önüne özal'ın anayasa marifetlerim götürecekler. Tabii Çankaya'da Özal'ın her yerde sürekii vurgulayarak yaygınlaştırmaya çalışlığı önemli birsorunu, "ÇankayaBaşbakanUk arasındaki kesin mulabakatı" irdeleyecekler. Eğer Çankaya, turizm mevsimini açarken özal'ın söylediği "Çankaya ile kesin mutabakal"ia ilgili gelişmeleri, tepkilerı inceliyorsa, eğer Cumhurbaşkanı gelecek hafta liderlerle yapacağı görüşmelerden önce bir açıklamayla "mutabakatın özunii" açığa çıkarmazsa, gelecek hafta anayasa sorunu doruğa tırmanacak. özal'ın anayasadaki (arpık amaçh önerileri hazırlamrken, Çankaya 'dan kimi uzmanlann Başbakaniığa, Başbakanlıktan kimilerinin Çankaya'ya taşındığı, öneri metninin bu "birtikte çahfma sonucu" hazırlandtğı söylentileri gıderek yaygınlasıyor. Cumhurbaşkanı ise gelecekıe bütün siyasal tartışmalann odak nokıasına dönüşecek "Başbakanla tam muıabakat" konusunda konuşmamakta, aniaşmanın özünti açıklayıcı bir davranış göstermemekte direniyor. Cumhurbaşkanı, 175. madde ve yasakiar konusunda özal'ın söylediği biçimde "tam mutabakat" verdiyse, tartışmalar çok yeni boyullara ulaşacak, kuşku yok, siyasel cumhurbaşkanlığı makamını da içine alan yeni biçimlere girecek. Tersine bir varsayımla Çankaya, 175. maddeyi yasaklardan ayıran bir tutum içinde göriindüyse tartışmalar gene başka yönlerde aievlenecek. Daha onemlisi, Çankaya'nın demokratik tum kurumian dıştayarak siyasal bir iktidarla aynı cephede buluştuğunun orıaya çıkması, politikayı bu kez Meclisten altp Çankaya'ya dek tırmandıracak. Sert rüzgârlar Çankaya'ya doğru esecek. Böylece olaylar, Özal'ın önerileriyle devletin larafsız kurumlannı içine alarak giderek büyüyecek. Acaba Cumhurbaşkanı, durduk yerde günlük siyasal lartışmalarda 12 Eylül'de olduğu gibi "taraf olmayı" mı istiyor, yoksa geleceğin kimı gelişmekrinde kimi güvenceler mi arıyor? Akla gelebilecek çeşilli sorular, geleceği dönük varsayımlar arlıyor, kaygılar büyüyor. Siyasal tartışmalardan pek hazzetmediğini sürekii söyleyen Cumhurbaşkanı Evren ise susuyor. özal'ın anayasa önerilerinin odak noktası "mutabakann özünde nelerin yattığmdan"geçiyor, tartışmaların asıl mecrasına girebilmesi için Çankaya 'nın bu önemli konuda konuşması gerekli. En küçuk söylentiyi bile halk önünde yanıtlayan Cumhurbaşkanımn, boylesine yaşamsai bir sorunda suskun kalması, doğrusu yadtrgamyor. Dünkü liderler loplaniısı beklenilen sonucu verdi. Üç parti, Cumhurbaşkanından alınan "mutabakatın içeriğini"açıklamasını isıedilcr, 175. madde üzerinde demokratik direnmeye birlikıe geçeceklerini açıkladılar. Böylece, gelecek günlerin lartışma ortamı ve unsurları yavaşça belirmeye başladt. Bu gelismelere olumlu ya da olumsuz kalkıda bulunmak Çankaya'nın elinde. Konuşma sırası Cumhurbaşkantnda. odasında biraraya gden muhalefet liderleri, kısa bir süre ayaküstiı sohbet ettiler. Foto muhabirlerinin olayı göruatiilemek istekleri üzerine birkac kez tokalasmak zorunda kalan muhalefet liderleri, bu duruma gülduler. İnönü bu sırada "Bizinüe matrak gecivoriar. Ama biz de onlara yapanz. Sırayla" dedi. Cındoruk ise. "Biz de sabahlan gazeteleri açtıgımız zamanlar güliiyonız" diye konuştu. Bir gazetecinin "Sizi toplu halde gülerken ilk keı göriiyoruz" sözleri üzerine, Cindoruk, "Ağlayacak bir şey mi v«r? tkü'dar ağlasın. Önemli olan mületin gülmesidir" karşılı|ım verdi. İnönü de, "Biz milletin haline bakıp suruümızı aayorduk" dedi. DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, görüşme öncesi yaptığı açıklamada Başbakan'm anayasa değişikliği önerileri için muhalefet partilerivle de göruşeceğıni soylemesine karşın, bu sözünde durmadığını belirterek, "DSP olarak biz de rejimin bir bunalıma gittiğinidiişunerek, mubalefet partikrine çağnda bulunduk" dedi. Erdal İnönü ise, Özal'ın anayasa değişikliği önerileri ile uzun ve kanşık bir surecin başladığım bildirerek, "Basbakan'ın ne istediği bir türlü anlaşümadı. Biz basından beri Sayın Basbakan'ın güven verici bir tutum içinde olmadıgını. bu süreçten bir şey çıkmayacağını ifade ettik. Şimdi ortaya çıkan teklif. soytedigimizi doğrular şekildedir" diye konuştu. Basbakan'ın vatandaşlara güven vermeyen tutumu karşısında muhalefet partilerinin ortak tutum takmması gereküğini belirten Inönu, hukümeün ve iktidar panisinin anayasaya, devletin rejim meselelerinde sahip cıkmaması durumunda muhalefet partilerinin bu görevi yerine geürdiğini gostereceğini söyledi. Inonıı. toplantımn kendi odasmdan Rahşan Ecevit'in odasına alınmasına deginerek, "Sayın Rahşan Ecevit, 'Bu sabah toplantıyı bizim odada yapsak daha iyi olur. Çağrıyı ben yapmışum' dedi. Ben de mernnuniyetle kabul ettim. Mesele bir protokol meselesi şeklinde ele almacak kadar ufak değUdir" dedi. Hüsamettin Cindomk ise, Rahşan Ecevit'in çağnsı üzerine biraraya geldiklerini bildirerek, Basbakan'ın ulkenin ve milletin meselelerini çözemediğini, kendi meselesini, aılesinin meselesini, panisinin meselesini çozmeye çahştığını söyledi. Cindoruk, Başbakan"ı "demokrasi kasabı" olarak niteledi ve "Bu konuda kim kendisine vardımci olur, mutabakat verirse. pişman olacaktır" dedi. Cindoruk, şöyle konuştu: "Sayın Başbakan demokrasinin içinden gclmediği ve demokrasi kaynağında Başbakan olmadığı için demokrasi düşmanıdır. Ben ona 'demokrasi kasabı' dedim. Bu işleri vapabümek ve tekrar seçimle iktidar olabilmevi demokrasinin tahribine baglamak için boylesine bir ana>asal değişikliği orlava çıkarıp getirebüiyor. Söziinde durmuyor." ERBAKAN VETÜRKEŞ, ÖZAfIN ÖNERİSİNE KARŞI Kapaıılan MSP'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Başbakan Turgut Özal'ın anayasa değişikliği ile ilgili formulunü "mantıksız" diye nitiledi ve "Bu mantıksızlıkların ni temenni cderiı" dedi. Kapatılan MHP'nin Genel Başkanı Alparslan Türkeş, ANAP'm yasakların kaldınlması önerisınde samimi olmadıgını bildirerek, "Teklif, işi yokuşa sürmekten başka birşey değil" dedi. Erbakan, "Anayasa değişikliği ile ilgili olarak Başbakan Özal'ın sundugu formülü nasıl degeriendiriyorsunuz?" yolundaki soruya ise şu karşılığı verdi: "Aielacele yapılmtş bir teklif. Hukuki bakırodan birçok hatalarla )ükHi bir teklif. Temenni ederiz ki, süratle bu hatalar duzeltilsin ve memleket varmak isledigi hedefe giderken luzumsuz yere zaman kaybetmesin. Bu teklifte çok mantıksız ANKARA'dan YALÇIN DOfeAM (Baştarafı 1. Sayfada) tığınuz salı günü partisinin Meclis grubunda kamuoyuna da açık bir biçimde yapılan toplantısında açıkladığı "unayasa değişikliği planını", bundan bir gün önce Bakanlar Kurulu toplantısmda anlatıyor. "Cumhurbaşkanı ile mutabıkız" dedikten sonra, her bakanın kafasında aynı soru beliriyor: "Acaba, 267'yi bulabilir mi>/;.»" Bu soru üzerine, dün baktık, hemen her ANAP'lı ister bakan, ister milletvekili olsun 267'yi bulabilmek amaayla "kottan sıvıyor". ANAPyetkUilerinin verdiği bilgiye göre, "26Tyi sağlamak için tek tek temaslar yürutülüyor, belki parti düzeyince değil bu temaslar, ama tek tek herkes üzerine düşen görevi yerine getiriyor". ANAP kaynaklı bu bilgiyi yine de "ihtiyatlı" değerlendirmek gerekiyor. Cumhurbaşkanı Evren "bu sefer yapılacak referandumda da halkın oy vermesinin mecburi tutulmasmı" istiyor. özal ise, buna isteksiz görünuyor. tsteksizliğini de "Referanduma halkın en az yüzde 6ö'ı kattlmalıdır'" gibi bir ilke getirerek belli ediyor. Eğer Cumhurbaşkanı 'na bu noktada katılsaydı, özal yüzde 60 gibi bir rakamı nereden bulabillrdi?.. Eğer katılım "mecburi'" olacaksa, o zaman "Yüzde 60 katılım sağlanrnalı" kuralma eerek yok ki! incak bizim edindiğimiz izlenitp, önumüzdeki günlerde referanduma ilişkin öneri gündeme geldiğinde, "Özalhn yeniden Evrenie mutabakat arayacağı" yönünde. Bir başka anlatımla, Özal her ne kadar "Evren'le mutabüuz" diyorsa da açıkta kalan nokta "referanduma katılmanın mecburi tutulup tutulmayacağı". böyle bir tutum farklılığı, Ev"Evren'le mutabakat" aslmda ren'in "yasaklan mutlaka kaldıröyle boyutlara uzanıyor ki, örnemak istediği, Özal'ın mutlaka ğin anayasa değişikUğine ilişkin kaldırmak istemediği" yolunda "hukuksal ilkeler Cumhurbaşyorumlanamaz Her ne kadar kanlığı ve Başbakanhk elemanyasaklan kaldırma yoluna girillannın ortak çausmastyla'' hazırmiş otsa bile, gerek Evren'in, gelanıyor. Hukukçulara verilen tarekse Özal'ın "bu işte pek fazla timat doğrultusunda '•'ortak istekli olmadıklarvun" çok sayıçalışma" yürutülüyor. da işareti var. Ancak, kamuoyu baskısı, buna ek olarak "yasakÖzal anayasa değişikliğini lannfıilen deünmiş bulunması", açıkiıyor. Ancak, bu arada Erdal ister istemez Evren'i ve Özal'ı yatnönu'nün dikkatini bir konu çesaklarm kaldınlması yönünde kiyor. "Değişiktik sonrasında "güişimde bulunmaya z.orhıyor'". Cumhurbaşkanlığımn görev ve Yoksa, kendilerinin "istekli olyetkilerini düzenleyen 104. madmalarından kaynaklanmıyor". de ne olacak?" sorusu İnönü taraftndan dile getirilince, BaşbaTüm bu manevralara açıklık kan Özrt bu kez Evren'i telefongetirecek ilk gün, önumüzdeki la arıyor. Telefon görüşmesinde, pazartesi. Anayasa Komisyonu"•104. maddenin değiştirilmesine nun toplanarak konuyu görüşegerek olmadığı" nokıasında göceği gün. Ancak, ondan önce rüş birliği sağlıyorlar ve "ortak dün İnönü, Cindoruk, Rahşan metin"de bir duzeltmeye gitrniEcevit toplantısmdan sonra yayorlar. yımlanan bildiri doğrultusunda "partiier arası ortak görüşün "Mutabakata" rağmen, Cumaranabileceği" bir toplantı yapıhurbaşkanı ile Başbakamn "aralır mı, o şu anda askıda. larında henüz anlaşmaya varamadıklan" önemli konu şu: Açıklık getirebilecek ikinci 1982 Anayasası referanduma sugün, 6 mayıs çarşamba. Cumnulurken halkın oylamaya katılhurbaşkanı Evren'in siyasal parti ması "mecburi" kıltnmıştı. Şimdi Hderlerini aylık olağan görüşmede "mecburi'" olanıaz mı?.. ye çağıracağı gün... lı Mesa/ Ftrkasr", "Müstakil Amete Fırkası" "Türkiye /şçı Sosyalist Fırkası" gibi örgütler kurulmuş, 1919 yılında "Osmanlı Mesaı Fırkası" tarafından desteklenen "Numan Usta" İstanbul milletvekili olarak "MGCIİSİ Mebusan"a girmiştir. Türkiye'de ilk 1 Mayıs. 1909 yılında kutlanmıştır. 1921 yılında Ankara'da, izmir'de ve İstanbul'da 1 Mayıs gösterileri yapılmıştır. 1922 yılında tstanbul Saraçhanebaşf nda, 1924'te de Ankara'da 1 Mayıs yürüyüşleri düzenlendi. Kurtuluş Savaşı yıllarında, İstanbul'da, tramvay, tunel ve Haliç işçileri örgütledikleri siyasal grevler ile istanbui hükümetine karşı savastılar. 1 Mayıs, 1925 yılında çıkanlan bir yasa ile "Bahar Bayramı" sayıldı. 1 Mayıs, 1886 yılında, Amerika'nın Chicago kentinde sendikacıların, günde sekiz saat çalışma koşulunun işverenlerce benimsenmesi amacıyla yaptıkları toplantı ve bu toplantımn polisçe kalabalığa ateş edilerek dağıtılmasının tarirtidir. 0 tarihten bugüne kadar 1 Mayıs, gerek kapitalist gerek sosyalist ülkelerde "İsçi Bayramı" olarak kutlanmaktadır. Türkiye'de ise 1 Mayıs'ın işçi bayramı olarak kutlanması yasaktır. 1 Mayıs, 1976 yılında DİSK'in öncülüğü ile işçi bayramı olarak kutlanmış; 19771 Mayısı'nda da İstanbui Taksim alanında 34 yurttaşımızın ölümü ile sonuçlanan ve hâlâ bugün de aydınlanmayan bir toplukırım yaşanmıştı. 0 gün, şimdiki adı "Etap Marmara" olan "Intercontinental Ofe//"nin 510 ve 511 numaralı odalarında kimler kalmıştı? Oteltn beşinci katındaki bu odalardan kalabalığa ateş açanlar kimlerdi? Olaydan önce otelde kaç yabancı uyruklu kişi kalmaktaydı? Neydi bu yabancılann meslekleri? Olaydan yarım saat sonra, kimler, oteldeki odaianndan uluslararası görüşmeler yaptılar? Otelin önündeki beyaz Renault arabadan kalabalığa doğru ateş eden Alaattin'in resmi görevi neydi? Bu konutar bugüne kadar aydınlatılamadı. Tabii, bunlar ile birtikte, 29 mayıs günü, İzmir Çiğli Havaalam'nda CHP Genel Başkanı Sayın Bülent Ecevit'e karşı düzenlenen suikast girişimi de aydınlatılamadı. Dönemın Başbakanı Sayın Demirel'in, 2 Haziran 1977 günü, CHP Genel Başkanı Sayın Ecevit'e "suikast yapılacağmt" bildiren rnektubunda yer alan "5 Haziran 1977 tarihinde yapılacak olan seçimlerden bir fayda ummayan, seçirnleri arzulamayan veya seçimlere gölge düşürmek isteyen illegal komünistterörist örgütletin yanı sıra milleöm'ızi iç meselelerie uğraştırmak isteyen yabancı kuruluşlann ve uluslararası îedhiş tesekküllerinin muhtemel suikast ve sabotaj eylemleri İle özellikle vazrfelandirilmiş kimseler tarafmdan yapılmak istendiğini" tümceleri ile neyi anlatmak istediği de anlaşılamamıştır. Türkiye, 1 Mayıs 1977 tarihinden sonra, planlı biçimde, bir içsavaşa surüklenmiştir. Anlaşılan budur. 20. yüzyılın son çeyreğinde, Türkiye'de, 1 Mayıs'ın İşçi Bayramı olarak, alanlarda, caddelerde kutlanamaması, Osmanlı imparatorluğu'nun son zamanlanndaki haklardan da geri gidildiğini göstermektedir. 1 Mayıs, küçük burjuva anarşizrrrinin gösteri günü de değildir. işçi haklannın Amerika'da devlet terörü ile bastırılmak istendiği 1 Mayıs 1886'dah bu yana 101 yıl geçmiş... Bu 101 yıl, insanlığa bir deney hazinesi armağan etmiştir. Bu deney hazinesi, işçi haklannın ancak ve ancak, demokratik yol ve yontemlerle kazanılacağını, bu çileii ve dikenli yolda "kurtkapanlannın" kurulu olduğunu da göstermektedir. Işçiler, emekçiler, emeğl ile geçinenler "işçinin, emekçinin bayramı" hepimize kutlu olsun. • * * Güneydoğuda ayrımcı teröristlerin son alçakça saidırıları sonunda, bir binbaşımız, iki üsteğmenimiz ve 10 erimiz şehit olmuştur. Şehitlerin yakınlanna başsağlığı dileriz. Evren: 12 Eylül'ü (Bcj tarafı 1. Sayfada) Cumhurbaşkanlığı makamımn tarafsız olduğunu vurgulayan Evren, "Ama ne'yaparsak yapalım devlel •damlannm ahn yazısı bu. Mutlaka tenkit yiyeceksiniz" biç'uninde konuştu. Cumhurbaşkanı 12 Eylül ile ilgili önumüzdeki günlerde açıklama yapacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren dün sabah Antalya'dan Side'ye gecerek inşaat çalışmalan tamamlanmamış olan Pamfılya tatil köyünü hizmete açtı. Evren daha sonra Alanya'da Atatürk'un 1937 yılında kaldığı evi "Alalurk Evi" olarak acn. Evde bir süre gezen Evren bir ara da eski bir dikiş makinesinin başına oturarak poz verdi. Kenan Evren daha sonra Gazipaşa ilçesinden geçerek Anamur'a geldi. Vol boyunca kendisini sevgi ile karşJayan yurttaşlarla zaman zaman sohbet eden Evren muz ürünunün nasıl yetiştirildiğini sordu. Anamurda Cumhuriyet Alanı'nda toplanan kalabalık ve coşkulu bir topluluğa hiwben bir konuşma yapan Evren özelHkle 12 Eylul Harekâtı'na yonelik eleştirüere yakın bir larih içinde yamt verecegini açıkladı. Evren mecbur kalmadıkca konuşmak istemediğini ammsatarak, Cumhurbaşkanlığının tarafsız olduğunu vurguladı. Evren, herhangi bir konuda bir şeyi övmeleri durumunda karşı tarafıan eleşliri aldıklarını kaydederek şunları söyledi: "Böylesi durumda 'efendim Cumhurbaşkanı taraf tuıuyor. Filan parliyi deslekledi' derler. Aksini soylersiniz. bu sefer 'efendim obur falan partivi destekliyor' derler diye. mümkün olduğunca ağzımı çok açmamay» dikkat ediyorum. Ne yapsak lenkil ediyoriar. devlel adamlannın ahn yansı ba, mutlaka tenkit yiyeceksiniz. Ben şahsıma yönelen tenkitlerden fazla rahatsız olmuyorum. Bir insanın tenkit edilecek yönleri olabilir. Bazı konular var ki bu konularda binu iasaf sahibi olunması lazım. Eger insaf damarian kurumamışsa o tenkidi yapmaması lanm. 12 Eylül Harekâtı'nı tenkit ettikleri zaman ben durarruyorum. İnsaf ile konuşmak Uam. Acaba 12 Eylül Harekâtı >apılmasaydı, düşünebüiyor musunuz Türkiye'nin hali ne olurdu? Bu lopluluğu burada gorumıüydük. Acaba kaç tane »aıanda» hayatııu kaybetmiş olurdu. 12 Eylul Harekâtı tenkil edilince ben buna lahammul ederniyonım. Bunun cevabını vakında verccegim. Bu konuda soyleyeceklerim var. Ama biraz daha bekliyorum. Azcık daha konuşsunlar ondan sonra elbette bana bazı şeyler söyieme fırsalı diişecektir." Evren, Anamur'da yaptığı konuşmasından sonra Silifke'ye giderken Bozyazı köyünde halka hitaben yaptığı kısa konuşmasında, "Yulkunuyorum, sineye çekiyorum. yine de konuşmuyonım. Sebebi ise sizlerin huzur ve güveni ve bir de birbirinize diişmenize mani olmak için konuşmuyonım" dedi. Evren, "Ne çektikse birbirimize düşme yüzünden çektik. Ama böyle olmayalım. Bunun acı tecriıbelerini biz geçirdik. Çok kan aktı. Çok gozyaşı döktük. Birçok vatandaşımız gozyaşı doklüler. Yine öyle olmayalım." dedi. Biricik oğlumuz A. UMUT'umuz 1 yaşmda. A>şe NurŞahit Kanuni