Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/12 20 NİSAN 1987 Karpuz 10, kavıın 5 bin lira 124 milyon yıl "Uhtsal Tarih Müzesi"nde sergiUnen restmler arasmda 124 milyon •pü öncesine ait bir dinozorun karakalem rtsmi de yer ahyor. Sanatçuun, dinozorun, yıUar önce bulunan iskeletinden yola çıkarak yapağı bu hayali resim, milyonlarca yıl önce yeryüzündeki yaşam konusunda muze ziyaretçilerine tipik bir izlenim yansıtıyor. ANTALYA («.*.> Antalya'da, turfanda karpuz 10 bin liradan piyasaya çıktı. Sezonun ilk kavunu da kilosu 5 bin liradan satdıyor. Halk pazanna gelen 500 kilo sera kavunu, turistik tesis ve restoranlar tarafından satın alıncü. Bu arada $ezonun ilk erik ürünü de Antalya'da kilosu bin 500 liradan satılmaya baslandı. Pazara getirilen 15 * kilo erik, 2 saat içinde saüldı. Antalya'da, pazarlarda çilek 3 bin, domates 500, fasutye 1500, kabak 450, paüıcan 1200, saiatalık 600, biber 1000, elma da 350 liradan satıhyor. Kedi mayo Mayo gösterüeri arasmda son yıüarda en çok ilgi görenleri hiç kuşkusuz mayo defUeleri. özeUikle erkek izleyicilerin çok rağbet ettikieri böyte bir mayo defüesinde de "kedi" esprili bir mayo sergilendi. tsraü'in TelAviv kentinde, modacı Cideon Oberson'un yarattığı modellerin sergüendiği defUede, çizgilerinden, mankenin yüzündeki deri "kedi" maskma kadar tam bir kediyi andıran mayo, Israil plajlannda bu yaz çok ilgi göreceğe benziyor. İşçi ikramiyeleri ANKARA <a.a.) tşçi ikramiyelehnin birinci bolümünün ilk dUimi bugün ödenccek. Ikinci dilim ödemeler ise 28 mayısta yapılacak. Ikramiyderin, ikinci bölumünun birinci dilimi 4 ağustosta, son böîümü de 25 aralıkta ödenecek. Yeraltında çahşanlar da ikramiyelerini 25 aralıkta alacaklar. Yetlrilifcr, işçi ikramiyekrinin odenznesi konusunda, bayram ve belirli günlerin göz önüne alındığını söylediler. Kesin dönüş yardımı ANKARA (ANKA) Fransa'da işsiz kalarak kendi isteğiyle dönüs yapan Turk i$çüeri 4 ay içinde Fransız Göç Ofta'nin tstanbul'daki irtibat bOrosuna trizzat başvurmalan halinde 20 bin frank tutannda yardım alabikcekler. Çalışma ve Sosyal Güvenİik Bakanbğı bir açıklama yaparak, söz konusu 4 aylık sürenin. isçilerin oturaıa ve çauşma kanlannı Fransa'daki yetkili makamlara Ude ettikieri tarihten itibaren başiadığıru hatırlaitı. Söz konusu sOreyi geçirtnlerin bu hakkıru kaybedecegi konusunda uyanda bulundu. l I\,UJJU.IIUUI sisieri'nde mağaza açacak olan Fransa 'nın ünlü Printemps zincirinin mankenleri, dün Boğaz Köprüsü'nü trajlğe bir süre kapatarak poz verdüer. 11 manken bugün Atatürk Kültur Merkezi'nde bir defile düzenleyecekler. Aynca Printemps ile aynı tesisler içinde otei inşasına başlayacak olan Amerikan Oteicilik tşletmesi Holiday tnn ile ortakhk ve işletme anlasmalan da imzalanacak. (Fotoğraf: SlNA KOLOĞLU) Terme'yi sel aldı TERME (a.a.) Samsun'un Terme ilçesinde son günlerde sürekli yağan yağmur sonucu, ekim için hazırlanan binlerce dönüm arazi sular altında kaldı. Terme ilçesi Hüseyinmescit, Inebeyli, Cangallar, Gölyazı, Balkamlı köyleriyle Evci kasabasında sürekli yağmurlur sonucu, çeltik, mısır ve sebze için hazırlanan tarlalan sel bastı. HABERLERIN DEVAMI Tüıfcİslam Sentezi (2) (Bastarafi 1. Sayfada) küttür" içinde kendini gösterebilecekiir. Tarih tezi boyle tanımlanınca, her şey ona göre biçimlenecektir. ömeğin Aydınlar Ocağı "demokrasi"u&n yana olduğunu belirtirken, aynı zamanda demokrasinin ve milli iradenin "milli kültürce betinenmesi"nden söz edebilmektedır. Yani bir "grup" kim olduğu belli olmayan "zümre" bir "milli küttür" tanımı yapacaktır ve bu bütün Türkleri bağlayacaktır. Orneğin bir grup, bu tanıma karşı çıksa ve başka bir 'milli küttür" tanımı yapsa ve bu tanım toplumda çoğunluğu sağlasa bile meşru sayılamayacaktır; çünkü "basif demokratik çoğunluklar, "tarih içinde oluşan Türklük ülküsünü ve şuurunu tayin edemez"; peki kim eder; Aydınlar Ocağı eder ve bu ülkünün dışında kalan herkes, her hareket ya da örgüt yanlıştır, zararlıdır ve meşru sayılamaz. Böylece Aydınlar Ocağı, otoriter toplum özlemcileri için ve değişime tümüyle karşı muhafazakârlar için gerekli "ideolojiyi" üretmiş olmaktadır. Aydınlar Ocağı'nın savunduğu sentezin, kendi içinde de tutarsız olduğu soytenebilir. Senteze giren unsurlardan biri Türklerin "Orta Asya'dan getirdiği değenerdir"; ama bu değerlerin ne olduğu tam olarak belli değildir. Buna karşılık sentezin ötekı öğesi İslamiyet ise başlı başına, kapsamlı ve ne olduğu belli bir bütündür. Ancak Aydınlar Ocağı için akademik tutarlılık önemli değildir; önemli olan ülkemizdeki belli stratejik gruplara hoş gelebilecek bir "ideoloji" üretmektir. Ortayaatılan "milli kültür"ün değişmezliği savunulmaktadır; çünkü ideoloji değişime karşKJır ve değişmez bir "milliküttür" ile toplumsal yapının değişmezliği savunulmaktadır. Oysa hızia degişen bir dünyada ulusal küjtürü değişmeden tutmak olanaksızdır, aksine bu kültürü geliştirmek gerekir. Gelişmenin önkoşulu ise yaratıcılığı sağlamaktır. Yaratıcılık, hiç kuşkusuz, demokrasiye, hoşgörüye, özgürlüğe, çoğulculuğa ve laiklik ile vicdan özgürlüğüne bağiıdır. Bunlar sağlanamazsa yaratıcılık da olmaz. Buna karşılık Türkislam Sentezi açısmdan demokrasi, değişmeyen bir "milli küttür" anlayışı ile sınırlı ve kısıtlıdır; aynı sentez, hümanizma ve hoşgörüyü yadsımaktadır. Türk tarihinin hiçbir döneminde ciddi bir özgürlük sorunu olmadığını, bu görüş öne sürebilmektedir. Çünkü, eğer "özgürlük sorunu vardır" dese, korumak ve sürdürmek istediği düzenin değişmesi gerektiğini de kabul etmiş olacaktır. Türkİslam Sentezinde egemen unsur olarak "din" gözükmektedir. Zaten başka türlüsü de beklenemezdi. Din, Türk kültürünün özü olarak kabul edilmiştir. Böylece "ideotojiye" "kitle tabanı" sağlanacağı düşünülmüştür. Din, ideolojinin özünü oluşturunca, her şeyi ona göre yorumlamak gerekir. Örneğin, 12 Eylül sonrası resmi belgelerine göre (DPT Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 1983), Atatürk, "TevhidTedrisaf (öğretim birliği) yasasını çıkanrken, "herkese zorunlu olarak İslamiyeti öğretmeyi" düşünmüştür; ancak bu uygulanamamış ve söz konusu rapora göre, Atatürk'ün bu "isteği" 12 Eylül askeri yönetimi tarafmdan gerçekleştirilmiştir. Işte böyle! Türkİslam Sentezinin ne olduğu ve özellikle 12 Eylül döneminde nerelere kadar tırmanabildiği açıkça ortadadır. Demokrasinin toplumun hemen her kesiminde çokça lafının edildiği şu günlerde, çoğulcu toplum düzeninden, hosgörü, laiklik ve vicdan özgürlüğünden içtenlikle yana olan herkesin, ciddi biçimde "Demokrasi ne yapdırda lafta fca/maz"diyedüşünmesinidileriz. ÖzaPın karar sancısı (Bastarafi 1. Sayfada) kafasındaki genel seçim tarihinin henuz netleşmemesine bağlanıyor. Ozal'ın seçımı normal tarihinde yapması ya da 1 yıl erkene alarak 1987'de erken se^ime gitmesi seçeneklerinin her ikisi de yanıt aranan denklemlerin çözümunü sağlayacak. Basbakanın acfl direktifini bekleyen politik ve ekonomik sorunlar şöyle sıralanıyor: 1. Siyasal yasaklann kaidınlması: EJaşbakan Ozal'ın siyasi yasakları kaldırma konusundaki kararını vermesi, bunu izleyen tum siyasi duğümlerin çözülebılraesi açısmdan büyük önem taşıyor. Ozal'ın yasaklann kaidınlması karannı vermesi, bir anlamda bu yıl erken genel seçime gitmesi sonucuna yol açacak. AT'ye başvurunun gerçekleştirilmesi, demokratikleşmeyi savunan bir lider imajını vermeye çalısması, siyasi istikrann üzerinde sürekb "bir tehdil" olarak durması, siyasi yasaklann bir an önce kaldırüması için Basbakan özal'ı zorluyor. Ama bir yandan da yasaklan kaldırdıktan sonra ginlecek bir seçimin belirsizliği, Özal'ı kararsızlığa itiyor. Üstelik 1988 seçünlerinden kısa süre önce kaldınlacak siyasi yasaklann eski liderlere, bu arada özeUikle Süleyman Demirel'in grafiğinin ani yukselmesine neden olması tehlikesi de surekli olarak göz önünde tutulan bir etken. Siyasi yasaklann kaldırılma zamanını özal, özellikle Demirel'i "alternatif olmaktan çıkaracak" bir biçimde kullanabileceği bir silah olarak elinde tutmak ve hedefi gercekleştirecek zamanda ateşlemek istiyor. 2. Milletvekillerinin telaşı: ANAP'ın 255 mületvekili bulunmasına karşın, zaman zaman Meclis Genel Kunılu'nda 101 sayısına bile ulaşılamaması. özal için önemli bir gösterge olarak beliriyor. ANAP'lı milletvekillerini Meclisten uzaklaştıran iki önemli etken giderek yoğunlaşmaya başladı: Yeniden seçilme tela$ı, yeniden seçilme olasıhğı uzak olarilann da seçime fazla zaman kalmaması nedeniyle umursamaz hava içine girmesi. Bu umursamaz havanın bazı milletvekillerinin önümüzdeki yasama döneminde Meclise uğramaması tehlikesi yaratmasından kuşku duyuluyor. Yeniden seçilme telaşı olanların bir gözünün surekli DYP'de olması da Özal'ı, önümüzdeki yasama döneminde TBMM'de istediği kararlan aldırmasında epeyce zorlayacak. ozal'ın seçim konusunda vereceği bir kararda bu noktanın da etkili olması söz konusu. Üstelik bu karan verirken seçilme kaygısı olanlara Meclise dönme güvencesini verecek bir formülü de beraberinde onermesi gerekiyor. 3. Parti yöoetiminde değişiklik: Her şeye zaten kendisinin karar vermesi nedeniyle çok da önemli olmayan kabine değişikliği özal'ı fazla düşündürmüyor. Ama ozal'ın parti ust yönetimindeki değişiklikleri kongreye bıraktığı da netleşti. Partinin üst yönetımine yansıyan kavganın değişiklik beklentisi ile askıya alınmasmın ardından kavga büyük kongrede noktalanacağı belli clan bir ivme kazandı. özal için bu sürecin uzamasının partiye verecegı zararlardan korunmarun bir yolu da erken seçim kararı olarak belirebüir. özal, örneğin ağustos ayına alacağı bir kongreyi, partinin dinamizminin buyük bir reklam kampanyasına dönüştürüleceği buyük bir olay yapmaya karar verebilir. Böylece erken seçim için dezavantaj olarak düşünulen kongre, avantaj olarak kabul edilebilir. 4. DYP'nin yükselen grangi: DYP'nin yükselen grafiğinin seçim sandığında oya dönuşmesi kaygısı, erken seçim karannın verilmesinde önemli bir etker olacak. özal için önemli olan bu grafiğin kesintiye uğradığı ya da yükselişin alçalışa dönuştürulduğü bir zamanlamayı yakalamak. Özal'ı karar için düşündüren nokta gelecek yılı beklemenin getireceğinin bilinmeyişi ve bunun siyasi yasama yansımalannın gıderek artması. Özal için bu etkeni siyasal yaşamdan bir an önce silmek ya da doğruluğu ilerde de hiç tartışılmayacak biçimde bir mücadeleye girmek konusunda bir karar vermek soz konusu. 5. SoW«Li toparianma: Her ne kadar DSP'nin SriP'ye karşı güçlenmesi için Ha^ne yardımı gibi formüller aransa da önümüzdeki yılın genel olarak soldaki bir toparlanmaya dönuşmesi kaygısı, sadece özal'da değil, ANAP yöneticilerinde de giderek artan bir kaygı. öğrenci olaylarının patlayışı, demokratik kıpırdanmalar, işçi kesiminde tabandan yansıyan huzursuzluklar bu kaygının ilk somut işaretleri olarak algılamyor. Solun toparlanmasımn, oylann DSP ya da SHP'ye doğru akmasırun, bu seçim sıstemi ile iktidar yolunu, ANAP ve DYP mücadelesinin arasından açması, sağdaki tüm yöneticilerin özel sohbetlerde yüksek sesle duşündükleri bir soru işareti. ozal'ın bu işaretleri dikkatli biçimde gözden geçirdikten sonra kendisine yeni bir politik takvim hazırlaması kaçımlmaz gözflküyor. EKONOMtK SORUNLAR 6. Ekonomik ısınma: Hükümet, 1987 programı ile bu yıl bir isükrar programı izlemeyi, biriken kaynakİarla 1988'de seçime gitmeyi hedefliyordu. Ancak kamu yatınmlannın geçen yılki temposunu koruması, hem enflasyonu hem de bütçe açıklannı olumsuz yönde etkiledi. Ekonomi yönetiminden "istikrar programı"nda politik sapmalar olduğu yakınmalan yükseldi. Ekonomi kurmayları, Basbakan Turgut özal'dan en yüksek "siyasi otorite" olarak soruna el koymasım ve sıkı para politikasına dönülmesi direktifini vermesini bekliyorlar. Oysa Özal henüz soruna yönelik bir uygulama direktifı vermedi. Eğer seçimler bir yıl erkene alımrsa ekonomideki var olan gidişin korunacağı, seçimlerin 1988'de yapılmasının karara bağlanması halinde de istikrar programına geri dönüleceği sanılıyor. 7. Reformlar Basbakan Turgut Özal'ın memura, tanm üreticisine ve kuçük esnafa yönelik reform vaatleri bulunuyor. Her üç konuda da teknisyen kesim hazırlıklarını tamamlamış durumda. Ancak memura verilecek zammın, tanm ureticisine yönelik sübvansiyonun, esnafa yönelik desteğin ekonomik faturasına siyasi bir onay gerekiyor. Hangi kesime ne kadar kaynak aktarılacağına ancak Özal karar verecek. Geniş boyutlu düzenlemeler getiren bu paketlerin uygulamaya konuş tarihini de, hangi bölümlerin ne zaman yürurlüğe gireceğini de yine Özal belirleyecek. Oya dönük bu reformların takvimi de seçimlere göre saptanacak. 8. Faider, katsayı ve taban fiyatlan: Ekonominin surekli gözden geçirilen bazı göstergelerine ilişkin belirsizlik de sürüyor. Hükümet bir yandan sanayici kesime verdiği kredi faızlcrindeki indirim sözünü yerine getirmeye çalışıyor, diğer yandan da küçük tasarrufçuyu enflasyon karşışmda koruma gayreti gösteriyor. Bu ikilemin nasıl çözüleceği seçim takvimine bağlı bulunuyor. Ayın takvim yine memura temmuz ayında verilecek katsayı artışı ve taban fiyaılannın yükseltilmesi karannı da etkileyecek. (Bastarafi 1. Sayfada) de buluştular. Açlık grevinin sürdürüldüğü alan dün tam bir şenlik yerine dönuştü. Yeni katılmalarla birlikte, 1 işçi, 1 öğretmen ve 6 veli olmak uzere toplam 288 kişi kendilerini karşılayan arkadaşlan.yakınları ve değişik fabrikalardan gelen işçilerle akşama kadar saz çalıp, şarkılar söyleyip, horon teptiler. Cuma gününden bu yana devam eden açlık grevi süresince katılanlann, yalruzca su ve sigara içtikleri görüldu. Başta Otomobillş ohnak üzere çeşitli'sendikalardan gelen üyeler, işçiler, grevcilere çiçek verdiler. Eminönü, Eyüp SHP ilçe başkanlıklan, Kredi ve Yurtlar Kurumu'na bağlı Abdi lpekci Erkek Öğrenci Yurdu ile Edirnekapı Erkek Öğrenci Yurdu ve Ardahan Lisesi'nden gönderilen mesajlar okundu ve alkışlarla karşılandı. Grevci öğrenciler adına bir açıkiama yapan Marmara BYYO Öğrenci Derneği geçici başkanı Naü Çavuş, "Önceki gun gozaltına alınan Siyasal Bilgiler Fakultesi ogrencileri Fuat Yağız >e Mehmet Arslan'ın durumlanndan endişeliyiz. Ne olduğunu bilmiyoruz. Demokratik özerk bir üniversitenin oluşturulması ve gozalündaki tüm arkadaşianmızın en kısa zamanda salıverilmesini istijoruz " şeklinde konuştu. Bu arada Ankara'da açlık grevini surduren öğrencilere evini açan eski öğretim üyelerinden Doç. Dr. Yalçın Küçük, gönderdiği mesajda "Demokratik özerk üniversite için >aptıgınız açlık grevinizi sonuna kadar destekliyorum" dedi. Grevci öğrencilere mesaj ve çiçeklerin yanında SHP, çeşitli sendika ve vatandaşlar tarafmdan da para yardımında bulunuluyor. Grevciler, saz çalıp türku söyleyip halay çekerek vakit geçiriyorlar. ANKARA'DAKt EYLEM Ankara'daki 12 öğrenci derneğinin üyelerinden 32 öğrencinin önceki gün başlattığı açlık grevi sürüyor. Yazar Yalçın Knçük'ün evinde açlık grevini surduren 20 öğrenci ile yazar VeriM Timuroglu'nun evinde grevi surduren 12 öğrenci, birlikte yaptıkları acıklamada, gözaiıına alınan arkadaşlarının serbesı bırakılması ve tek tip öğrenci derneğinin kurulmasını öngören yasa tasansırun tümüyle geri çekilmesi için açlık grevi yaptıklarını belirttiler. Grevci öğrenciler, bugün Basbakan Turgut Özal'dan randevu almak için girijimde bulunacaklannı belirterek, telefonla Özal'a ulaşamamaları durumunda greve katılmayan bir arkadaşlarını sözcü olarak göndereceklerini bildirdiler. Grevci öğrenciler, Basbakan özal'ın öğrencilerle diyalog çağnsını olumlu bulduklarını vurgulayarak, Özal'ın açıklamasında kullandığı "Gençlikle diyaloga hazınm. Sorunlannı diyalogla çözeceğiz" biçimindeki sözleri uzerine randevu isteyeceklerini kaydettiler. öğrenciler, Basbakan Özal'dan randevu almalan durumunda, isteklerini, kaygılannı, birtakım yanlış anlamalan dile getireceklerini ifade ederek, gözaltındaki arkadaşları hakkında bilgi isteyeceklerini belirttiler. Öğrenciler gozaltına alınan arkadaşlarırun durumundan endişe duyduklanru söyleyerek, Özal'a dış güçlerin etkisinin söz konusu olmadığını anlatmak istediklerini vurguladılar. öte yandan gozaltına alınan oğrencilerden Falma Yöksel'in annesi Cemile Yuksel ile babası Numan Yüksel, dun Tokat'tan Ankara'ya gelerek Yalçın Küçük 'ün evinde açlık grevi yapan oîrencileri ziyaret ettiler. Numan Yüksel, öğrencileri kışkırtan kişinin yasa lasansını hazırlayan ANAP Milletvekili Ismail Da>ı olduğunu savunarak, kızlannın serbest bırakılmasına dek Ankara'da DSP'yi ziyaret cdeceklerini söyledi. Akşam üze; grevci öğrenciler adına yapılan aç ..lamada, 7 öğrencinin daha açlık g. evine katıldığı bildirildi. Böylece Ankara'da açlık grevini yürüten öğrenci sayısı 39'a yükseldi. Grevci öğrenciler daha sonra Metropol Tiyatrosu'nun çağrılısı olarak Bilgesu Erenus'un yazdığı "555 K" adlı oyunu izlediler. Grevci öğrenciler açlık grevinin ne zaman bitirileceği konusunda, açlık grevi yapan öğrencilerin ortak bir karar alabileceklerini, şimdilik bir süre düşünülmediğini kaydettiler. öğrencilere evini açan Yalçın Küçük ise, açlık grevinin bir eylem olmadığını kaydederek, bir dil haline geldiğini söyledi. Kuçuk, "Açlık grevi, banşçıl silahlann en şiddetlisi. tnsanın kendisine acı \ererek derdini anlatması, çok şiddetli bir ola> \e tylulist donemde sık sık kullanılan bir dil haline geldi" diye konuştu. 225 ÖĞRE1NCİ GÖZALT1NDA Ankara DGM SavcıhgVmn, derneklerle ilgili yasa önerisine karşı düzenlenen eylemler nedeniyle gozaltına alınan 225 öğrenciyle ilgili karannı bugün açıklaması bekleniyor. 153'ü savcılıkta, I4'u emniyet miıdürlüğünde sorgulan alınan öğrencilerden sonra gozaltına alınan 58 öğrencinin emniyet ifadelerinin alınmakalacaklanm, AİNIAP, DYP, SHP ve Ozal'la diyalog * m sına da devam edılıyor DGM Savcılığı'nca haklarında 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na aykın hareket ederek "izinsiz yüruyUş yapmak" suçundan soruşturma açılan öğrenciler, 15 nisan gununden beri gözaltında tutuluyor. öğrencilerden 72'si, eylemleri yönlendirmekle suçlanıyor. TRABZONDA AÇLIK GREVİ SONA ERDİ Trabzon Karadeniz Ünivcrsitesi öğrencilerinin 6 kişi ile başlattıklan, 14 kişi ile sUrdurdükleri açlık grevi dün sona erdirildi. Öğrenciler Mehmet Kemeç, Nurbay Yıldınm, Bedretün Araslan, Ali Özbek, tbrahim Mutlu, tbrahim Özbek, Fikret Çoban, Şerafeltin Mintemur, Erol Tüyluoğlu, Serdar Aksaray, Ufuk Keleş, Tuğnıl Aydemir, Şahin Akman, Akif Kırbaç. dün açlık grevini sürdürdükleri evden aynlarak dağıldılar. Öğrenciler bir sure siyasi şube ekiplerince izlendi, mahalle giriş ve çıkısı kontrol altında bulunduruldu. Dağılmadan önce başına kısa acıklamada bulunan öğrenciler, eylem amaçlarının hedefîne ulaştığını, bu nedenle açlık grevine son verdiklerini bildirdiler. MtTtNG HAZIRLIKLARI ANKA'nın bildirdiğine göre eylemci öğrenciler, Izmir'de yasal bir yürüyuş yapmak amacıyla hazırlıkİara başladılar. Miting için bu hafta içinde fzmir Valiliğı'ne başvuru yapılması bekleniyor. Başvuruya olumlu yanıt verilmesi durumunda ise ay sonunda ' 'öğrenci gençliginin sorunlan"nın dile getirileceği bir miting düzenlenecek. Bu arada Türkiye genelindeki öğrenci dernekleri tarafmdan yapılması düşünülen "Özerk ve Demokratik Üniversile Kurultayı" nın alt çalışmalanna başiandı. Yüksekokullann tatile girmesinden sonra yapılması planlanan kurultayda, "bugunku üniversile ve egitim sistemine alternatif olarak önerilecek moddin" tartışılacağı büdiriliyor. Okullarda vaaz (Bastarafi 1. Sayfada) Yardımcısı Fevzi Güney'in imzasının bulunduğu ve konu bölümünde, "MiUI Birlik ve Beraberlik" ifadesi yer alan bir yazıyla geldı. Üniversite Rektörü Prof. Dr. Nihat Baysu, üniversitedeki bu dini toplantının, "valilikten gelen bir emir geregi" gerçekleşürildiğini belinerek, "Bu loplantılann yapdmasında gerçekten yarar var. Burası hassas bir bölge. MiUi birltgin saglanmasında dinin toplayıcı etkisi vardır" dedi. Üniversitede bulundukları sırada kendileriyle göruştüğumuz Van irşat eübi ılyelerinin verdiği bilgiye göre çalışmalar, Diyanet lşleri Başkanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı'run işbirliğiyle yapılıyor. Ekipler, Diyanet tşleri Başkanhğı tarafmdan oluşturuluyor ve bir program uyannca Doğu, Güneydoğu Anadolu ve Trakya iüerine dağıtılıyor. Faaliyetler, 1982 yılından bu yana yurutülmekte, ancaV ün'versitelerdeki vaazlara geçen yı naslandı. Çalışmalar bundan böyU lıızı<uKİırılaraı. üç ayda bir tekrarlanacak. Van Valisi Özdemir Hanoglu, irşat ekibi için 100. Yıl Üniversitesi' Puşkin, Sovyetler için başlı başına (Bostarafı 16. Sayfada) müdahele hep olabilir. Ama sonuç farkh biçimlerde ortaya çıkar. Peki, bu filmin günümüz Rnsyası'ndaki aileyi, kadınerkek ilişkilerini, Puşkin'e özgu kavramlar çerçevesinde yeniden ele alan bir fılm olduğu söytenebiUrmi? Şöyle diyebiliriz: Rus çocukları, daha alfabeyi öğrenmeden Puşkin'i duyar, dinlerler.. O Sovyet toplumu için bir vicdan, bir ahlaktır kendi başına... Onun yaşadığı bir düello olayına benzer çağdaş bir öyküyle, onun hîkayesini yansıtma çabası var fılmde... Puşkin, inandığı bazı değerler uğruna öldü. Oysa bizim kahramanımızın bu cesareti yok. Bu, Puşkin aracılığıyla günümüz Rus insanına alaycı bir bakış deneyidir.. Kadın zayıftır.. Ama erkek daha da zayıftır.. Ve sonunda kadını bağışlar.. Sanırım ki, bir Türk erkeği böyle yapamazdı!.. ne bir emir verilmesinin söz konusu olmadığını, "talebin üaiversitedcn gelmiş olabilecegini" söyledi. Hanoğlu, "trşat ekipleri var, ana Genelkurmay 'la bir ilgisi yok. Bu çalışmalar yıllardır surer. Vaazlann liselerde de verildiğini bilmiyordum. Amatalep ol»n ber yere gidilebilir" şeklinde konuştu. İrşat ekipleri konusunda bilgisine başvurduğumuz Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasına göre, "Böyle bir uygulama, Sflahlı Kuvvetler için bahis konusu degil." Diyanet tşleri Başkan Yardımcısı Abdülbaki Keskin'in yapuğı açıkiama i*e aynen şöyle: "Diyanet tşleri Başkanhğı'nca laman zaman ozel vaaz ve ir9at ekipleri, 633 savılı kanunun biriüci maddesi geregince. toplumu din konusunda aydınlatmak amacıyla teşkil edilmekte ve kalkınmada oncelikli illere ağırlık verilmek suretiyle, ülkemizİD muhtelif bolgelerine gonderttmektedir. Gorevlendirilen bu ekiplerin yolluk ve yevmiyeleri. 6245 sayılı Harcırah Kanununun dorduncu maddesi geregince. Diyanet tşleri Başkanlıgı butçesinin ilgili bolümünden karşılanmaktadır." EVET/HMm (Baştarafi2. Sayfada) Sayın hocamız şöyle diyordu: "Kalkınma her şeyden önce her düzeydeki halkın kafasının içinde gerçekleştirilir ve ulus kendi geleceğini ancak böyle oluşacak bilgili, özgür düşünceli, gerektiğinde atılgan gençler yetiştirmekle güvence altına alabilir. Tek tornadan çıkmış topaçlar gibi kafalar taşıyan bir gençlik bu güvenceyi sağlayamaz." Hürrem Arman toplantıdaydı. Yaşlanmayan bir düşün savasçısı... Rauf İnan bir bildiri yollamıştı. "Atatürk'un amaçladığı aydınlık çağı Köy Enstitüleriyle başlamıştır" diyordu. Foça'da yerieşen bir başka öncü, Ferit Oğuz Bayır da çevresine Talipleri, Başaranları topluyor, köy davasına gönülden bağlı yazarian ödüllendiriyordu 17 Nisan günlerinde... Anadolu'nun pek çok yerinde Köy Enstitüleri anılıyor, ilerici öğretmenler Türkiye'nin yeniden aydınlanma çağına girilmesini özlüyoıiardı. SHP toplantısında İl Başkanı Güneş anılarını anlattı. Son yılına yetişmiş enstitülerin... Ama yetmiş o kadarı! Talip Apaydın "Insanı gelişprmek için yaptlacak her şey mutluluk verir" dedi. Başaran,"Insan araç olmamalı, enstituler insana amaç olarakbakmışlardır" dedi. Prof. Savcı bu enstitülerin Mustafa •Kemal'in pozitivizminin ürünü, "çağdaşlaşma felsefesinden hafeket eden kitiesel bir eylem olduğunu" belirtti. Hızır Ekşi de yöneticilerinden biri olduğu SHP'nin görüşünü anlattı. ' Arkadaşımız Sirmen, bugünkü gençliğin "YÖK, yok, yasak, ayıp, günah ve suç" açmazları içinde çırpındığını yine de her türtü kötü yetiştirmeye, koşullandırmaya karşın "Biz kul değil yurttaşız" diyebikjiğini belirtti, "Bu da bizim geleceğe umutla takmamızı sağlamaktadır" dedi. ' İlginç bir toplantıydı. Gece, Beşiktaş'ta hep birlikte yenen yemek, yapılan çoşkulu konuşmalar, söylenen türküler; aradan kırk yıl geçmesine karşın o gençlik mutluluğunun, dünyayt, yaşamı değiştirme çabasından kaynaklanan o ölümsüz gücün yok olmadığını, yeni kuşaklara aktanlarak yaşatılacağını gösterdi. SHP bildirisinde, "Tum Atatürk devrimcileri, demokrat güçler, bugünkü yanlış eğitime 'dur' demekle görevli olmalıdır. Banşa, adalete, demokrasiye inananlann güçlerinin bu kötü gidişe 'dur' demeye yeteceğine inanıyoruz" deniliyor... Türkiye'nin aydınlık yannları böyle inançlı cabalarla, savaşımlaria kurulacaktır. Başka yolu yoktur. 478 bin kişi açıkta kalacak (Bastarafi 1. Sayfada) zanacaklar. Bu adaylardan 250 bini yükseköğretim kurumları na yerleştirilirken, 478 bini aşkın bolümü de açıkta kalacak. Birinci basamak sınavında bu yıl bazı yenilikler de uygulandı. Buna gore, birinci ve ikinci basamak sınavları birbirinden bağımsız iki ayn sınav halinde ele ahnacak. Böylece bundan sonraki yülarda, birinci basamakta başarılı olan adaylar, ikinci basamağa girmek için tekrar bu sınavı kazanmak zonında kalmayarak doğrudan ikinci basamaga girebilecekler. Dığer yeni bir uygulama da oğrend seçme sınavı sonuçlanna göre, bazı yükseköğretim kunımlarma merkezi yerleştirme, ön kayıt veya özel yetenek sınavı yapüması suretiyle öğrenci alınacak olması. Bu yıl getirilen önemli diğer bir yenilik ise, 28 haziranda yapılacak ve "ögreaci yerleştirme sınavı" adı verilen ikinci basamak sınavı ile ilgili. Bu sınavda uygulanacak testler, fen ve mühendislik bölümleri, iktisadi ve sosyal bilimler ve beşeri bilimler adı altında uç ana grupta toplandı. öte yandan, dün yapılan birinci basamak sınavında sorulan sorulardan sözel bölumün nispeten kolay, sayısal bölümde de özellikle fîzik sorulanmn zor olduğu, adaylar tarafından belirtildi. Urdün'le anlaşma (Bastarafi 1. Sayfada) kanadı olan ElFelih örgütü ve Arafat önderliğını de ÜrdunFKÖ ilişkisini sona erdirmeye ve Mısır'dan uzaklaşmaya zorluyor. Aynı zamanda, FKÖ ile Suriye arasmda da bir diyalog başlatüması çabalan ön plana çıktı. Cezayir'üı aynı ismi taşıyan başkentinde bu yöndeki girişimler son iki gunde doruğa çıktı. Cezayir Dışişleri Bakaru Ahmel Talip fbrahimi, Şam'a gitti \<e döndu. tbrahimi, Şam'dan Cezayir'e döndukten sonra Demokratik Cephe lideri Nayif Havatme ve George Habbaş ile gorüştu. Bu arada, Hafız Esad, Habbaş'ı 24 saatltğine Şam'a çağırdı. Habbaş, Cezayir Cumhurbaşkanı Şadli Bincedid ile goriıştükten sonra Şam'a gitmekten vazgeçti. Bu arada kulislere yayılan haberlere göre, Hafız Esad, FKÖ yönetimine Mısır ile Uişkileri kesme şartıyla Şam'a geri dönebilecekleri ve merkez karargâhlannı Şam'da kurabilecekleri önerisini iletti. Buna karşılık FKÖ lideri Arafat, Fılistin Ulusal Meclisi'nin Suriye yanlısı eski Başkanı, Şam'da bulunan Halil ElFahum ile bir telefon görüşmesi yaparak, bu konulan göruşebilmek için Hafız Esad'ı Cezayir'e davet etti. Cezayir'de bulunan gözlemciler, FKÖ ile Suriye arasında esas çekişme konusunun Lübnan uzerindeki nüfuz mücadelesi olduğuna işaret ediyorlar. Taslak Komitesi'nin hazırladığı metin büyük ölcude Sovyet politikasını tatmin edici ve Suriye ile FKÖ arasmda kanallan açık tut ;L bir üslupla yazıldı. Kararlar metın ta^lagında FKÖ ile Ürdün arasındaki mesafenin bir hayli açıldığı, hatta koptuğu dikkati çekiyor. Suriye ile ilişkiler konusunda ise FKÖ'nün Filistin halkının tek temsilcisi olarak kabul edildiği 1974 Rabat Arap Zirvesi ve 1982 Fez Zirvesi kararlanna atıf yapılarak, bu kararlann ve taraflar arasında eşitliğin, ilişkilerin geliştirilmesine zemin oluşturacağı belirtiHyor. Pürüzlu Mısır FKÖ ilişkileri konusunun ise meclis oturumlannda ele aünması için Arafat manevra yapıyor. FKÖ lideri "Tüm yumurtalannı tek bir tavaya koymamak" için gayret gösteriyor. Ancak tum belirtiler, FKÖ'nün Sovyet yanlısı muhalif kesimi ile iktidardaki ElFetih'in bu egilimdeki kanadırun Cezayir toplantısına damgasım vurduğu yönünde. Geçen yıl ABD saldınsına uğrayan ve Çad'da yenik düşen Libya lideri Kaddafi de Sovyet politikasına uygun yeni gruplaşmada yerini almak için muhalif Filistinli grupların Cezayir toplantısına katılmasında aktif rol aldı. Abu Nidal grubunun Suriye tarafından terk edildiği ve Libya kanahyla burada devreye sokulduğu öne surulüyor. Zalen, Abu Nidal grubunun burada bulunması genellikle iki nedene bağlanıyor: 1. Yoğun ABD baskısı sonucu Suriye tarafmdan terk edilmesi ve sahipsiz kalması. 2. Lübnan'daki son kamplar savaşında zaten pek geniş olmayan tabanırun erimesi. Cezayir'de Filistinliler arası birliğin yeniden oluşmasında Sovyetler'in ne ölçude teknik ve diplomatik rolü varsa da bunun kadar önemli pay sahibi olan kamplar savaşında tum Filistinli fraksiyonların Filistin halkının yekvücuı davrandığı bir savaşta siperlerde birleşmiş olmalan. Lubnan'da siperlerde kurulan birlik şimdi Akdeniz'in bir başka köşesinde kongre sıralannda 1983'ten beri ilk kez Filistin arenasının hemen tüm figürlerinin yan yana gelmesi ile sürüyor. Bunların arasmda 1985'te Achille Lauro gemisınin kaçınlmasından sorumlu tutularak ABD'nin yakalanması için butün dünyayı ayağa kaldırdığı, İtalya, Yugosla\ya ve Mısır ile ilişkilerinde sorunlar yarattığı Filistin Kurtuluş Cephesi adlı küçük f raksiyonun lideri Abu Abbas da var. OKT\Y AKBAL Destek var Türbana (Bastarafi 1. Sayfada) tiler. Istanbul'da bir kısım sınav salonlannda turbanlı öğrencüer içeri kesinlikle alınmazken, kimi merkezlerde de içeri alındıktan sonra uyanldılar. Uyanya rağmen türbanını çıkanmayan öğrencilerin kâğıtlarına gerekçe de belirtilerek, "Başanlı olsa dahi sınavı geçersizdir" ibaresi yazılarak zabıt tutuldu. Ancak bu öğrencilerin sınavlannın bâsansız olup olmayacağı konusunda kesin kararı Ankara'da ÖSYM Başkanlığı verecek. ÖSYM yetkilileri, dünkü "türban kargaşası"m, "tütn salonlan denetleyeraeyiz ya" şeklinde açıklarken, tstanbul'da bu şekilde girmek isteyen Nurgiil Aktiilün ile Şule Yentur adlı iki adayın avukatlan olay yerinde tutanak tutturdu. Doc. Dr. Erdal Selrai, bu konuda, "Zalen onlar direniş yapacaklarmış. Goriıyorsunuz, avukatlan yantannda gehnişler" şeklinde konuştu. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Altan Günalp bu konudaki soruları yanıtlarken şöyle konuştu: "Herhangi bir büyük olay intikal etmedi. Bazı sınav salonlannda türban tartışmalan olmuş. Ancak biz mevcut kurallara uyulmasını istedik. Yani, başortulu siyah gozlıiklü, sakallı, sınava girmek, kimlik tespiti açısmdan olumlu olmayacağına işaret ettim. Bu zaten her )il yaptığınıız bir uygulamadır. Bizim için kimlik tespitinin saelıklı yapılması önemlidir." (Bastarafi 1. Sayfada) lışmalar da yapabüiyorlar. Üstelik bu derneklere doğrudan üniversite yönetimi ya da devletten mali destek yapılıyor. Gazetemiz muhabiri Hadi Uluengin'in Brüksel'den bildirdiğine göre, Belçika'da bir araya gelen her 20 öğrenci bir halka kurabilir. Ancak halkayı oluşturan her bir öğrenci diğer öğrencilerin fikirlerine saygı göstermek zorundadır. Bu halkalar fakulte ve üniversite düzeyinde veya ülke capında çalışma yapma hakkına sahipler. Öğrenciler, kendi fakülteleriyle sınırlı bir halka kurabildikleri gibi, liberal, komünist veya sosyal Hıristiyan öğrencilerin, defişik fakültelerin olusturması mümkün. Muhabirimiz Yavuz Baydar'ın Stockholm'den bildirdiğine göre, Isveç'te de durum farklı değil. Şiddet yanlılan dışında her türlü öğrenci örgütünün kunıluşu anayasa güvencesi altında. Isveç'te öğrenciler fakülte, bölüm ve sınıflar düzeyinde ideal ve ideolojik temelli örgütler olusturabilirler. Örgüt kurma için iki öğrencinin bir araya gelmesi ve bir program yayımlaması yeterli. Isveç'teki üniversitelerde çeşitb ideolojik görüşler üzerine kurulu bağımsız öğrenci örgütlerinin yılda bir kez kapalı oy sistemiyle seçtiği merkezi öğrenci örgütleri bulunuyor. Üniversitede kayıt kabul işlemlerini yürüten bu merkezi öğrenci örgıitleri. guçlü ekonomilere sahip. Paris muhabirimiz Sabetay Varol'un bildirdiğine göre ise, Fransa'da da lise ve üniversite öğrencilerinin dernek veya örgüt kurmasını kısıtlayacak herhangi engelleyici bir hükiim bulunmuyor. Fransa'da 1968 öğrenci olaylanndan sonra büyük güç kazanan ve kendilerini "sendika" sayan örgütler ortaya çıktı. Üniversite öğrencilerinden uyelerinin az olmasına karşılık söz konusu sendikalann fakülte ve yüksekokulların yönetim kurulu temsilcilerinin seçiminde ve geçen yılın sonunda meydana gelen eylemlerde önemli roller oynadı. Aidat odeyen her öğrenci, bu "öğrenci sendikalan"na uye olabiliyor. Çok sevgili eşim, canımız babamız, erdernli insan, değerli egıtimci AHMET MARUF BUZCUGİL'İ yitirdik. Onurlu yaşamı rehberimiz olacaktır. TEŞEKKÜR Safra kesesı amehyaOrru başan üe geıçekleştuen arkadaşım, dost ınsan Doç.Dr. ye ekip arkadaşlan Dr. Abud Kebudı'ye, Dr.Fatıh Ata Genç'e, Dr.Alp Bozbora'ya ve Narkozitör Dr Seran Şimşir'e Çapa Trp Fakultesi Genel Cerrahı servısınde yattığım surece yalon ılgılenru eksık etmeyen dığer doktor arkadaşlara, hemşırelere ve personele; nyareüme gelen, telefonla arayan. çıçek gönderen akraba arkadaş ve dostlanma bir kez daha teşekkür edenm. ALI EMRE' Eşi ve çocukları