Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 MART 1987 CUMHURİYET/11 Çin kömürü t Ankara'da ANKARA <a.a.) Çin'den alınan yüksek kalorili kömürün Ankara'da dağuımına başiandı. Çin kömürü 45 bin üradan satılıyor. Edinilen bitgiye göre, daha önce İskenderun limanına getirilen 50 bin ton kömürün Ankara'ya sevkiyau başladt. Kömürü getiren şirketin yeıkilileri, Çin kömürunün Güney Afrika'dan ithal edilen kömtıre oranla daha fazla kalori taşsdığuıı, uygun buiunduğu takdirde ithalata devam edeceklerini bildirdiler. Çin kömiirünün kalori değeri 77 bin 500, Güney Afrika kömürunün kaiuri değeri de 66 bin 500 dolayında bulunuyor. Iki depoîannda 80 bin ton dolayında kömür stoğu bulunduğunu bildiren yetkilüer. kömür sıkmtısıtun söz konusu olmadığını kaydettüer. Pulluk, Roma mezanna takıldı AMASYA (a.a.) Amasya'da bir giftçi, tarla sürerken, Roma dönemine ait bir mezan ortaya çıkardı. Mezarın içinde değerli tarihi eşya bufuadu. Edinilen bilgiye göre, Amasya'nın Ağılönü köytinde Bekir Kose adlı çiftçi, tarlasını traktörle sürerken, pulluk bir taşa takıldı. Taşın eski bir mezara ait olduğunu anlayan çiftçi, durumu Amasya Müze Müdüriuğü'ne bildirdi. Yetkiiilerin gözetirninde açıian tarihi mezarhğın içinden, Romalılar dönemine ait 17 parça tarihi eşya çıkarıidı. Tarihi eşya arasınua, 7 gram ağıriığında Antalya'nuı Demre bucağında bu yıl altıncısı düzenlealtın yüzük, birgümüş sik»fhraçata yonelik turfanda sebzesergisi"nde 104 urenen tici yanştı. Derece alan üreticilere Antalya Valisi Bahaeddin Güney çeşitli hediyeler ke, üç bronz haika, camdan yapılmış gözyaşı sişeleverirken Demre'nin örtü altı sebzeciliğinde önemli yeri bulunduğunu beürtti. Sergi ri, bir adet bronz makas, sonunda domates dalında Çetin Coşkun, sivribiber dahnda Salih Kahya, patlıcan da kemik iğ ve çeşitli metal Itnda Ahmet Parlaksız, çarliston biber dahnda Hasan Alper, hıyar dabnda Turan Öner parçaları bulunuyor. ve dolmabiber dahnda Mustafa Tıraş birinci oldular. (Fotoğraf: B. ECEVtT) Boğa güreşinin cilvesi tspanya 'da boğa güreşi en sevilen ve en çok seyirci toplayan sporlardan biri olmasımn yanı sıra çok da tehlikeli. Boğa güreşinde matador bazen kızgın boğanın boynuzlarma hedef olup kanlar içinde can verebiliyor. Bazen de fotoğraf taki gibi sadece bir boynuz darbesiyle havada perende atabiliyor. Genç boğa güreşçisi Juan Cuellar gerçekten şanslı çıktı. Çünkü boğa onu bir boynuz darbesiyle havada döndürüp yere yıktı, ama Cuellar'm burnu bile kanamadı. (Fotoğraf: AP) Temiz bir Akdeniz için toplantı yann ANKARA (a.a.) Birleşmiş Mületler Çevre Programıfaaliyetleri arasmda yer alan ve ya&al temellerini "Akdeniz'in kirleameye karşı korunm&sı Barseiona SozJeşmesi"y İe protokollerinin oluşturduğu Akdeniz Eyiem Plam konusunda 1987 yüının ilk topiantısı, 2526 martta Istanbul'da yapılacak. Toplanuda, eylül aymda gerçekleştirilecek "OtafaB hükümetierarası toplantı''y a götürülecek teklifler eie abnacak. Ev sahipiiğini Devlet Bakanı Ahmet Karaevti'nin yapacağı îstanbul'daki toplantıya, îspanya Bayındırlık ve Şehircilik Bakaru Javfer Saenz Coscalltıelka, Fas Konut Bakanı Abberrahmane Bosfettas, Suriye Devlet Bakanı AbduJhamid Mufaajid ile Akdeniz Eyiem Plam Koordinatörii Aldo Manos katılacak. Plan, Akdeniz'de Kirlenrneyi izieme ve araştirma ağiran kurulmasıru, kalkınma öncelikleri ile sağiıklı bir Akdeniz çevresini bağdaştıracak bir sosyoekonomik programın hazırlanmasmı öngörüyor. Akdeniz'in kirlenmeye karşı korunmasına iliskin sözieşme ve eki protokolier, 12 Şubat 1978'de yunirlüğe girmişti. Akdeniz Eylem Planı'na Turkiye lie Arnavutluk dışında kaJan bütun Akdeniz ulkelen ve Avrupa Ekonomik Topluluğu taraf bulunuyor. . • • « . ; ; ı ' HABERLERİN DEVAMI "Maksat" Ne Ola ki?.. (Baştarafı 1. Sayfada) etmek yolunda ilginç tutum ve davrânışlara da rastlanıyor. Oysa olay son derece yalındır. 12 Eylül döneminin en sorumlu kişisi Sayın Kenan Evren'in imzasının bulunduğu bir kararnameyie "Rabıta"n\n Türk devleti memurlarına maaş ödemesidir. İşin özü budur. Bir devletin, kendi temel ilkelerinden en başta geienine aykırı faaliyet gösteren bir yabancı örgütten para alması ne demektir, söyler misiniz? Bunun üzerine gidilmeyecek midir? Böyle bir olayın nasıl meydana geldiği, sorumlularının kimler olduğu öncelikle araştırılmayacak mıdır? Makamlara ve kişilere saygıyla, boylesine vahim bir olayın didik didik edilip gün ışığına çıkarılması neden karıştırılıyor, söyler misiniz? Bu "kraldan çok kralcı" tutum nereden kaynaklanıyor?.. Bir türban, bir başörtüsü olayı meydana geldiği zaman çıkanlan gürültuyu lütfen şöyle bir anımsayıp gözierinizin önüne getirir misiniz? Peki öyleyse, Suudi kökenli bir "şeriat" örgütünün, Türk devletinin memurunu dolar üzerinden maaşa bağlaması, "başörtu" sorunundan daha mı az vahimdir? Biri görüntü ise, diğeri işin özü değil midir? Başörtü takmış takmamış, kara çarşaf giymiş giymemiş, sakal bırakıp bırakmamış, bütün bunlar bir yerde kişinin kendisini ilgilendirir; bir sınırın ötesinde karışamazsınız. Oysa Rabtta olayında, "irtica"nm devlet içinde tırmanmasına ilişkin çok vahim bir durum söz konusudur. İslami fikirleri isteyen istediği gibi savunabilmelidir; isteyen istediği gibi giyinip kuşanabilmelidir; buniar çoğulcu Batı demokrasisinin gereğidir. Ama şeriatçı eğilimler devlet içinde tırmanıp. günün birinde devlet düzeninin temel kuralı haline getirilirse, işte o zaman ortada ne cumhuriyet ne de demokrasi kalır. "Rabıta" olayının özü ve önemi budur; "irtica"n\n devlet içinde tırmanma çabasıdır. Bu özü kavrayarak sorumluları ortaya çtkaralım, hata ve suç varsa sergileyelim. Kapalı kapılar arkasında, denetimsiz bir ortamda "milli menfaatier'rm korunamadığı gün be gün açığa çıkmaktadır. Devlet hizmetinde başarı ya da başarısızlıkların cesaretle ortaya çıkarılması, demokrasinın gelişimiyle eşanlam taşır. Açık rejimin fazileti, her ara ya da askeri rejim döneminden sonra daha iyi ortaya çıkmaktadır. Açıklıktan ve demokrasiden korkmayalım. DSP: 12 Eylül dönemine ait kararnameler açıklansın DSP Genel Sekreteri Nuri Korkmaz, Başbakan özal tarafından yanıtlanmasmı istediği soru önergesinde 12 Eylül 1980'den bu yana îslam Ülkeleri Konferansı toplantılarında Türk delegasyonunun ne yönde oy kullandığının ve bunun laiklikle ilişkisinin açıklanmasını istedi. Korkmaz, yurtdışmda görevli din adamlarının aylıklarırun şeriatçı Rabıta Örgütü tarafından ödenmesine göz yummanın devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını belirterek, şoyle konuştu: "12 Eylül'den önce tslam Ülkeleri Konferansı çalışmalanna katdımı laiklikle bagdaşır ölçiıler içinde tutmaya özen gösterirken, Baü'da düştiiğii yalnızlığı gidermek amacıyla Türkiye tslam Ülkeleri Konferanslan'nda giiç aramaya başlamıştır ve laiklikle bagdaşmavan birtakım önergetere bu konferanslarda oy verme zonınluluğunu duymuştur. Ortadoğu iilkeleriyle ilişkileri elbette geliştirmek gerekir. Fakat bunu laiklikten ödün vermeden yapabilmek büyük önem taşımaktadır." Korkmaz, Türkiye'ye yöneiik en ciddi tehlikenin irtica olduğunu da ifade ederek, konunun geniş bir biçimde araştuıhnasım istedi. Korkmaz, şeriatçı örgüt ve tarikatlann ve bunlann arkasmdaki devletlerin yurtdışmda bulunan işçilerimiz ve KKTC'deki faaliyetlerinin araştınlması gerektiğini de vurgulayarak, 12 Eylül döneminde çıkan, ancak Resmi Gazete'de yayımlanmayan karar ve kararnamelerın kuşku ile bakümasını önlemek açısmdan, derhal yayımlanmasını istedi. Korkmaz, bir soru üzerine Cumhurbaşkanı'nın anayasada sonımsuz olsa bile sorumluluğunun olduğunu belirterek, "Olaya bir kişinin istifası olarak bakılamaz. Laiklikk idare ediliyorsak, tehlikenin boyutlarını bilmeliyiz" dedi. Korkmaz, olayın tüm boyutlarıyla ele alınıp alınmayacağının sorulması üzerine de, "Başbakan aktif göreve başlamadığı için sozlerini ciddiye almıvoruz. Kendisi raporludur. Raporlu insalann görüşleri geçerii değildir. Eğer bukuk devletine inanıyorsak, hasta insanın sözleri ciddiye ahnamaz" karşılığını verdi. Canver: Rabıta Özgüneş'e 1982de ihbar edflmişti SHP'li Ciineyt Canver'e göre, 198182 yıllarında bir vatandaş tarafından Rabıta konusunda uyarılan yetkililer şunlar: Devlet Bakanı Mehmet özguneş, Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam, Orgeneral Süreyya Yüksel ve Korgeneral Selahattin Canbazoğlu. UFUKTEKİN ADANA "Rabıta olayı"nı 1981 yılında devletin üst düzey yetkililerine ihbar eden bir yurttaşın, o tarihlerde Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'na verdiği dilekçenin metni apklandı. Yuntaşın komutanlığa yaptığı başvuruda olayı o zamanın Devlet Bakanı Mehmet Özgnneş'in bildiğini belirttiği, yurtdışına gidecek görevülerin pasaportlannın iptal edilmesini ve adli işlem yapılmasını istediği öğrenildi. SHP Adana Milletvekili ve MKYK üyesi Cüneyt Canver adını açıklamadığı bir yurttaşın dilekçeyle, telefonla ve bizzat göriiserek Rabıta'yı ihbar ettiği yetkililer arasında dönemin Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş, Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam, Orgeneral Süreyya Yüksel ve Korgeneral Selahattin Canbazoğlu olduğunu bildirerek, "Rabıta'dan Devlet Başkanı ve Başbakan'a bilgi verilmemiş ve kararname, Resmi Gazete'de yayımhthmadan imzalanmışsa bu durum o dönemde şeriat düzeni savunuculannın devlet içinde ne kadar ciddi örgütlendiklerinin kanıtı değil midir?" diye sordu. SHP Adana Milletvekili Canver yurttaşın Rabıta olayına ilk kez 14 Ağustos 1981'de Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'na ihbar ettiğini ve sonradan MİT tarafından hakkında "şeriatçıdır" raporunu almasından sonra konuyu dönemin üst düzey yetkililerine de bildirdiğini söyledi. Canver, halen devlet memunı olduğu için adını açıklamakta sakmca gördüğü kişinin, hakkında verilen bir idari cezaya karşı Ankara îkinci îdare Mahkemesi'nde savunma yaparken dile getirdiği Rabıta örgütu hakkında, devletin üst düzey yetkililerine de ayrıntılı açıklamalar yaptığını söyledi. Canver'in, Rabıta'dan 1982 yıhnda haberi olduğunu belirttiği üst düzey yetkililer şunlar: "tadeli taahhütlü mektuplarla 10 Mayıs 1982de Orgeneral Süreyya Yüksel ve Korgeneral Selahattin Canbazoğlu'na. Sonradan Genelkurmay İstihbarat Başkanı olan Korgeneral Canbazoğlu'nu bizzat makamında ziyaret eden yurttaş Rabıta'yı elden verdiği mektupla da anlatmış. Aynı dilekçelerin (mektuplann) sureti 28 Ekim 1982'de dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam'a verilmek üzere bakanhkta görev li Hava Pilot Kurmay AIbay Gürer Kurtuluş'a iletildi. Rabıta konusunda yapılan bir diğer ihbar da telefonla dönemin Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş'e yapıldı." ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN için. Buna karşılık, Suudi Arabistan firmaları 6224 sayılı YaDevletin sahip olduğu bilgileSermaye Yasası regöre, "şeriat, şirketler ve va bancı çerçevesinde giriyor Türkiye'ye. kıflar yoluyla örgütleniyor tran ve Suudi Arabistan serTürkiye'de". Bu çok temel bilgiye dikkat çeken yetkiiilerin sa mayeli fırma sayısı arttıkça, Türkiye'de "tran ve Suudi Arayıst hızla artıyor başkentte. bistan yanMannuC da sayıları Mantar gibi türeyen "tran ve Suudi Arabistan kökenli" şirket artıyor. Firmalar kendi aralannlerle Türkiye'de son ydlarda yay da rekabete girerken, "onlarm gınlık kazanan "•şeriat"arasmdayanhlan" da yine kendi aralannda "siyasal rekabete" giriyor. bağlantıyı kuran yine devletin Neden böyle bir duküm verönemli görevlerinde bulunan mek gereğini duyuyoruz? yetkililer. "Rabıta" olayı denilince, koKtsaca, sayıları artan tran ve nu sadece "Rabıta 'nın şu kuruSuudi Arabistan şirketleri "sa(Baştarafı 1. Sayfada) dece ticaretle ve ekonomik faaliyetle uğraşmıyor!' * Dolayısıyla, son haftanın "flaş olayı" Rabı(Baştarafı 1. Sayfada) ta örgutünden imamlarm para istifa etmeleri gerektiği yoalması, "sadece para almakla sınırlı kalmıyor". Bunun çok öte lundaki yorumlann anımsatılması üzerine, şunları söyledi: sinde, ekilen tohumlara çok, "Herkes istediği yorumu yapama pek çok dikkat etmek gemakta serbest. Demokraside yarekiyor. Rakamsal verilere bakıldığın şadığımız. kendini her tiırlü yoda, tran ve Suudi Arabistan kö nnnun yapılmasıyla gösterir. Herkes için, her turlü yorum yakenli sermaye gruplarınm 19831987 arasmdaki gelismele pılmalı ki, demokraside yaşadığımız, fikirierin serbestçe soylenri insanı gerçekten şaşırtıyor. diği anlaşılsın. Siyasetçi olarak 1983 yılında tran kökenli tek birfirma var Türkiye'de. Bunun esas dikkat edilmesi gereken şey, sermayesi iki milyar lira. 1987'ye davalann savunulması, bunların basan kazanması doğnıltusunda gelindiğınde, tran kökenli yatiıtariı olmak. Bugün Rabıta adlı bancı sermaye fırma sayısının örgütün eylemleri tartışdıyor. Bi34'e yükseldiği görülüyor. 34 am soyledigimiz şey, bunlar tranlıfırmanm Türkiyedekisermaye miktarı 4 milyar 873 mil açıkça ortaya çıksın. Görevliler yon lira. Buna ek olarak tranlı bunlann yapümış olduğunu ve yanltş olduğunu sdylesin. Bir daşirketlerin Türk firmalanyla ha yapılmaması için onlem alın"ortaklıklan" da bulunuyor. Ortaklıklan da sayarsak, tranlı dığı anlaşılsın. Heniiz bu yapılfırmalann Türkiye'de toplam 5 mış değildir. Bugüne kadar söymilyar liralık bir sermayeyi de lenenler 'Hatırlanuyonım', 'İşim netlediği belirleniyor. çoktu', 'Dikkatle incelemiyorum! Mesele bu değil. rnesele doğru 1983 yılında Suudi Arabismudur, yanhş mıdır? So'ylesinler, tan 'ın da tek bir fırması faaliyet 'Yapılan şey yanlıştır, laikliğe aygösteriyor Türkiye'de. Sermaye miktarı 360 milyon lira olan bu kın davranıştır. Katiyen böyle şey firmanın aslında toplam serma yapılmayacaktır! Bunu söylesinyesi bir Türk ortakla birlikte 400 ler bir defa, ondan sonra bir damilyon lira dolayında. 1987 yı ha yapılmaması için gereken nelına gelindiğınde, Suudi Arabis dir, devletin kademeleri nasıl böyle bir şeye girmişlerdir, buntan kökenli fırma sayısı 17'ye dan sonra yine girebilirler mi, o yükseliyor. Bunlar doğrudan doğruya 9 milyar 800 milyon li belirlensin" ralık sermayeyi kendileri getiriSHP Genel Başkanı, "Rabıta yor. Ancak, Turk ortaklarıyla Örgütü'nden para alınması birlikte sermaye miktarı toplam yanlıştır' açıklamasını Cumhur19 milyar 200 milyon liraya yük başkam'ndan mı bekliyorsuseliyor ve Suudi kökenli firmannz?" sorusunu >ranıtlarken ise, lar 19 milyar lirayı denetliyor. "Sayın Cumhurbaşkanı'nı özel olarak karşunıza almanın bir antran fırmaları hangi alanda faaliyet gösteriyor? Genellikle ti lamı yok. Ne benim, ne genel caret alamnda... Tek bir banka sekreterimin öyle bir amacı yok. var. Kalanı, büyük ölçüde tica Başından beri bu davranış biitiin ret... tlginç birnokta, tranlı fir görevliler sorumluluklarını yiikmaların çoğunluğu Güneydoğu lenmeli, açıklama yapmahdır bölgemizde ve sınırlanmızda şeklinde oldu. Bunu kisiseUeştirmek bizim, benim isteğim değil. "faaliyet halinde". Çoğu "ticari" fırma, ama Güneydo Tabii kamuoyunda kişiselleştirğu 'da... Garip biraz değil mi? Sı mek başka bir ilgi topluyor ama, o işin yorum tarafı. tşin esası nırda hangi "ticari faaliyeti" önemlidir. Esasında T.C'nin layürütüyorlar acaba? Suudi Arabistan kökenli fır ikligini konımada tüm siyasetçilerin dikkatli davranması gerekmalar ise bir banka yanında, otel, tekstil, kâğıt, dikiş makine lidir. Biz onu savunuyoruz. Valleri, demirçelik alanlarma "ya nız kalınca da bunu yapmaktan çekinmiyoruz" diye konuştu. tırtm yapmış" bulunuyor. tranlı fırmalar Yabancı SerInönü, öteki partilerin laiklimaye Yasası çerçevesinde gelmi ği savunmak konusunda kendiyor. "Ticaretle uğraştıkları" Ieriyle birlikte hareket etmedik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Sekreteri Nuri Korkmaz, 12 Eylul 1980'den günümüze kadar Resmi Gazete'de yayımlanmamış kararname ve kararları sordu. Korkmaz, Başbakan Özal tarafından yamtlanmasını istediği soru önergesinde Türkiye'nin 12 Eylül 1980'den bu yana katıldıği tslam Ülkeleri Konferansı toplantüannda alınan kararların ve bu kararlarda Türk delegasyonunun hangi yönde oy kullandığırun açıklanmasını istedi. Korkmaz, önergesinde şunları söyledi: "Kamuoyunu ilgUendinniyor diye yayunlaıunayan, Rabıta Örgütü ile varılan anlaşmayı içeren kararnamenin orta>a çıkanlması, kamuoyunu ve devleti ne büyük boyutta ilgilendirdiğini açıkça göstenniştir. Bu noktadan haluş ya da kişilere yardım rekeüe 12 Eylül 1980 tarihinden etmesiyle sınırh kalmıyor". OD günümüze kadar yayımlanmaTÜ'de cami yapımı ya da imam mış kaç adet kararname ve kalarm ayhklannın ödenmesi işin rar vardır? Kararname ve karar"tek bir boyutu". lar hangi konulan içermektedir? Olayın can alıcı noktası, tran Bu kararname ve kararları Resve Suudi Arabistan kökenli firmi Gazete'nin özel sayısında ivemaların Türkiye'de son dörtyıl dilikle yayımlamayı düşünüyor da, yani ANAP iktidarı musunuz?" döneminde, neden hızla yaygınDSP Genel Sekreteri ve Adalaştıkları? na Milletvekili Nuri Korkmaz Devletin elindeki bilgilere gö dün TBMM'de düzenlediği bare, "şeriat şirketler yoluyla sın toplantısında, hükümetin ve örgütleniyor" ise, o zaman bu devletin bazı uygulamalannın layaygınlaşma daha da dikkat çe iklik ilkesini tahrip ettiğini kici hale gelmiyor mu? söyledi. Dosyah (Baştarafı I. Sayfada) leşme şerhi" koyarak, Orman Idaresi'ne bagh bir taşınmaz malın davacı adına tapuya kaydına yol açması nedeniyle yargılandığı öğrenildi. Adalet Bakanlığı Ceza Işleri Genel Müdürü Kenan Fahri Çanga'nın 9.9.1983 günlü yazısında, Yargıç Yüksel'in "göreve başladığı sırada zaman zaman fakir bir aileye mensup olduğunu" söylediği kaydedih'yor. Söz konusu yazıda, Yargıç Yüksel ve eşi üzerine kayıth dört arsa, biri Istanbul, biri Antalya'da iki daire ve yine Antalya Side Sırma Tatil Sitesi'nde de bir yazlık olduğu belirtilerek, Yargıç Arif Yüksel'in "mesleğe girdiği tarihte verdiği mal bildirimine mallann iktisap tarihindeki aldıklan maaş durumuna, yüklü sayılacak borçları dolayısıyla verdikleri taksitlere göre edindikkri mallann geüri ile mütenasip olmadığı" görüşüne yer verildi. Arif Yüksel'in, Antalya Sırma Tatil Köyü'nde Başbakan ÖzaTın komşusu olduğu belirlendi. Arif Yüksel'i Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı'na getiren kararname Bakan tarafından hazırlanarak Köşk'e sunuldu. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu tarafından "vekaleten" müsteşarlık görevine başlatılan Arif Yüksel ile ilgili kararnamenin henüz Cumhurbaşkam Evren tarafından imzalanmadığı öğrenildi. DYP Genel Başkanı Cindoruk: Inönü geri adım atmıyor lerini belirterek, ara dönemde alınan ve Resmi Gazete'de yayımlanmayan Bakanlar Kurulu kararlan ile ilgili Meclis araştırması isteyebileceklerini bildirerek, son günlerde SHP'nin dine karşı olduğu yolunda geçersiz ve insafsız suçlamalar yapıldığını anlattı. Inönü, Cumhurbaşkanlığı'nın açıklamasının doyunıcu olmadığını kaydederken, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanrnın çok yakında etraflı bir açıklama yapacağı söyleniyor. Bu açıklama doyunıcu olacaktır sanıyorum. Benim doyuruculuktan kaslım. kişisel davranışlan açıklaması değil. Dava karşısında Sayın Cumhurbaşkam'nın tavrının açıklıkla söylenmesi. Cumhurbaşkanı laikliği korumak için daha evvel vaziyet almıştı. Şimdi gene alacaktır. Bunu açıkhkla söylemesinde yarar var. Çünkü o kadar ısrarla bizi laiklikten uzaklaştırmayı çalışan çevreler ve örgiitler var ki, insaniarın sürekli fikirlerinin degişmiş olabileceği gibi, sapürmalaria uğraşı halindeler." SHP Genel Başkanı, "Cumhurbaşkanı'nı niçin istifaya çağırdımz? İstifa ederse, sorunnn çözümü için SHP'nin önerisi ne olacakbr?" sorusunu yanıtlarken de, "Bizim yaptığımız bir tepki göstermektir. Laikliği korumak gibi temel bir davada tepki gösterirken, bundan sonra ne olacak diye düşünülmez" dedi. İnönu, yetkililerin ve sorumluların Rabıta'dan maaş alma olayının yanhş olduğnnu açıklamalarının olayın sonuca bağlanması için yeterli olup olmayacağınm sorulması üzerine ise, bunun büyük bir aşama olacağını, bundan sonra herkesin sorumluluğunun yasalar içinde aranacağını söyledi. Inönü, kişilere karşı savaş halinde olrnadıklannı bildirerek, yasalar içinde sorumluluk aranmasına o kadar önem vermediğini, bunun kendiliğinden olacağını beürtti. Erdal tnönü, üst düzey yöneticilerin olayın yanlış olduğu yolunda açıklama yaptıktan sonra görevlerinde kalmayı sürdürmeleri durumunda ne olacağı yolundaki bir soruya ise, şu yanıtı verdi: "Bizim meselemiz insanlan degiştirmek değil, tepki gösteri (Baştarafı I. Sayfada) riz. Yapılanlann ağırlığına göre Prof. Dr. Önder Pamuk, tepkimiz ağır olur, ama insanlar ODTÜ Rektör Yardımcısı, görevden alınmazsa ahnmaz. Bü 3.6.1983" tün bu seyler, belirli bir usule gö"Mimari projelere ev^elki safre olur. Yoksa anayasanın için halarda öngöriilen değişiklikleden kimse çıkamaz. Bunun için rin yapılarak isteğe uygun biçimsonımluluklar da orada bellidir. de düzeltilmiş olduğu tespit edilŞimdiki anayasa\a göre Cum diği cihetle tasdik edilmiştir. Bilhurbaşkanı sorumsuzdur. Bizim gilerinizi ve gereğinin buna göbekledigimiz, her görevlinin ye re yaptırılmasını rica ederim. rine göre sorumluluğunu kabul Prof. Dr. Erol Tümer, etmesi. Mesela bu yapılanlann ODTÜ Rektör Yardımcısı, yanlış olduğunu Sayın Hasan 6.8.1984" Celal Güzel kabul etmiyor. Sa"ODTÜ cami ve tslam Kültür yın Cindoruk, bizi tasvip etmi Merkezi stank tesisat ve elektrik yor. Yapılacak şey, tüm parti li mühendisliği uygulama projelederleri ve yöneticilerin Rabıta rinin ihale yoluyla yaptınlmasıÖrgütü'nden iicret almanın yan nı öngören 25 Ağustos 1983 talış olduğunu söylemesidir. O ol rihli protokol uyarınca madan 'Birtakım insanlan değiş 23.2.1984 günü yapılan ihale, setirirseniz, bu iş çözülür. Değiştir çilen firma ve hazırlanan sözieşmezseniz çözülmez. Dolayısıyla me incelenerek uygun görülmüssiz niye onları değiştirmek isti tür. Bilgilerinizi rica ederim. yorsunuz? Bu sefer siz yerinizden Prof. Dr. Ahmet Gönlübol, a>Tilın' gibi yaklaşımlar tamaODTÜ Rektörü, 6.3.1984" men tozu dumana katıp, bulut"Yapılan koordinasyon toplarla ortalıgı kanştınp gene laik lantısında görüş birliğine vanlaliğe aykırı davranışlan devam et rak ekteki taahhütnamelerle katirmek sonucunu verir. Bizim rarlaştınlan üniversitemiz İslam gösterdiğimiz tepkidir. Biz mu Kültür Merkezi yapılan statik halefetiz. tstedigimiz tepkiyi gös projeleri için gerekli zemin etMtteririz. Yeter ki tepkimizin bir lerini yaptırmak üzere Karayolesası olsun. Durup dururken tep lan Genel Müdürlüğü ile ekli ki göstermiyoruz. Bir sabah uya protokol yapılmış ve arazide çanıp başımız ağndığı için şu adam İışmalara derhal başlanümıştır. çekilsin demiyoruz." tlgili protokol 7.2 maddesinde ve Inönü, kamuoyunda Cumhur ilgi y azıda belirtilen birinci keşif başkanı'nm istifasım genel sek özeti tutan olan 772 bin 200 reter Sağlar istediği için kendisi Türk lirasının üniversitemiz adınin de buna katılmak zorunda na Merkez Bankası Ankara Şukaldığı biçiminde yorumlar yabesi 23 nolu hesaba yatınlmasıpıldığımn anımsatılması üzerine, nı ve dekontun Karayollan Ge"Bu yorumlar hakkında konuş nel Müdürlüğü'ne ibraz edilmek mak, yanlış yöne götüriir. Genel üzere tarafımıza gönderilmesini sekreterim de, ben de söylediği önemle rica ederim. mizi bilen insanlarız. Biz söyleProf. Dr. Önder Pamuk, mişsek, onu herhalde inanarak ODTÜ Rektör Yardımcısı, söylemişizdir. Mesele o değildir" 1985" dedi. Öte yandan, ODTÜ eski Rektör Yardımcısı ve halen Bilkent Rektör Yardımcılığı görevini sürdüren Özey Oral, bir soru üzerine şu açıklamayı yaptı: Bir reklam ajansında "ODTÜ'de rektör yardımcısı olarak 2 yıl kadar gorev yaptım. çalışacak, motosıktet Cami ve tslam Kültür Merkezi kullanabılen, İstanbul'u projesi üniversite yönetimine iniyi bılen kurye tikal etmiş durumdaydı. Dolayısıyla finansman sıkıntısına işaret aranıyor. eden yazım, kisisel görüşümden Tel: 147 73 16 kaynaklanmayıp, yönetimin görüşünü ypnsitmaktadır." ODTÜ Geçmişteki bazı kusurlar geride haldı DYP Genel Başkanı, "Geçmişte demokratik hayatta çeşitli kusurlar ve demokrasiden sapmalar olmuştur. Ancak temel meseleleri gözardı ederek bazı şekil meseleleriyle uğraşmak bizi bir yere götürmez" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bu lenmenin gereği olmadığıru belirrosu) DYP Genel Başkanı ten Cindoruk, gozlerin geleceğe Hüsamettin Cindoruk, 7 hazi çevrilmesi gerektiğini ileri surdu. randa yapılacak olan 82 beledi Cindoruk, şöyle konuştu: ye başkanlığı seçiminin hepsine "Geçmişte demokratik hayatkatılacaklarıru açıkladı. ta çeşitli kusurlar ve demokrasiCindoruk, haziranda yapıla den sapmalar olmuştur. Ancak. cak belediye başkanlığı seçimle temel meseleleri göz ardı ederek riyle ilgili toplanan MKYK'den bazı şekil meseleleriyle uğraşmak önce düzenlediği basın toplantı bizi bir yere götürmez. Bugün sında muhalefetin görevinin bu Türk işçi hareketi bir kıskacın tün seçimlere katılarak parti po içerisindedir. İsçiler bir aylık malitikasını açıklamak olduğunu aşlanyla ancak bir hafta geçinesöyledi. Cindoruk, "tktidar şim bilmektedirier. Toplusözleşme işdiden bu seçimler için devletin ler halde olmaktan çıkmıştır. bütün imkânlannı kullanmakta Sözleşmeli personel baskı aracı dır. Valiler, kaymakamlar ve dev olarak kullanılmaktadır. Ülkenin let memurları parti militanı gibi çok büyük meseleleri ortada dudavranmaktadırlar" dedi. rurken, birtakım hukuk meseleCindoruk, 82 beledive başkan lerine ağırlık verilmesini bir zalığına da aday göstereceklerini af sayıyorum. 4 yılda Türkiye debelirterek, amaçlanrun vatandaşı mokratiklesme yolunda bir meantidemokratik bir yönetimle safe almamıştır. Ayrınttlarla vakarşı karşıya bırakmamak oldu kit geçirip bir kararnamenin heğunu bildirdi. Halkın \ ıpranmış sabını sormak boşa kürek çekolan ANAP iktidanna oy verme mektir." yeceğini de belirten Cindoruk, Cindoruk. siyasi parti liderlegenel seçimlerde DYP'nin iktidar rini bir zirve toplantısına da çaolacağını tekrarlayarak, erken se ğırarak, butün sorunların çözüçim çağrısını yineledi. münün erken seçim olduğunu Geçmişteki bazı olaylarla ilgi 'tekrarladı. WiUy Brandt istifa etti ULYA ÜÇER BONN Federal Alman Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Wily Brandt görevinden istifa etti. Dün ögleden sonra yapılan parti yönetim kurulu toplantısında karan açıklayan Brandt 24 yüı aşkın süredir Alman sosyal demokratlannı yönetmekteydi. Brandt'ın istifasıyla boşalan genel başkanhğa genel başkan yardımcılanndan Hans Jochen Vogel getiriliyor. Willy Brandt'ın görev süresinin dolmasını beklemeden parti başkanbğından aynlma karannı basına Sosyal Demokrat Parti başkan yardımcılarmdan Jobannes Rau açıkladı. Ran'un belirttiğine göre Genel Başkan, Margarita Malhiopoulos olayını kendine yöneiik suçlamalann ve parti örgütüyle arasmdaki süregelen sürtuşmenin son bir örnegi olarak değerlendirerek, istifasıyla panisini eyalet seçimleri arifesinde yönetim tartışmalanndan kunarmak istedi. SPD Genel Merkezi'nden verüen bilgilere göre 16 haziranda yapılacak olağanüstü bir genel kurul toplantısında SPD yeni genel başkanını seçecek. WUly Brandt'ın normal olarak 1988 yılındaki olağan genel kurulda görevini bırakması planlanmıştı. Partinin dun akşam geç saatlerde yapılan yönetim kurulu toplantısındaki oylamada, Vogel'in gelecek haziranda yapılacak parti kurultayında genel baskanlığa aday gösterilmesı 24'e karşı 32 oyla benimsendi. Böylece Vogel kurultayda genel başkanlık için tek aday olacak. Vogel'den boşalan genel başkan yardımcılığına da Saarland Eyalet Başbakanı Oscar Lafontaine'in aday gösterilmesi kararlastınldı. Brandt tarafından SPD sözcülüğune getirilen Rutn asıllı Margarita Mathiopoulos'un da bir açıklama yaparak görevinden istifa ettiği bildirildi. Evren aleyhine konuşan 2 imam KKTC'den çıkarıidı LEFKOŞA (Cumhuriyet) Türkiye Cumhurbaşkanı Kenan Evren aleyhine, Kuzey Kıbrıs'ta konuşma yapan iki imam, KKTC'den sınır dışı edildi. Türkiye'den gelen Mehmet Kutlay ile Salih Kalkan adlı hocalar, emniyet görevlilerince izlenerek önceki pazar günü Kuzey Kıbns'tan çıkarıidı. Mehmet Kutlay'ın, Gazi Magosa'da Ataturk aleyhtarı ve gerici, Salih Kalkan'ın da Güzelyurt Fatih Camü'nde Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in irtica aleyhindeki konuşmalarına yanıt verici konuşmalar yaptığı saptandı. Bu yöndeki haberler, Atatürk aleyhtarı olaylara karıştıktan sonra Kıbns'a gelen Abdülmennan Hoca'nın KKTC yurttaşlığına alındığı ve Atatürk düşmanı şeriatçı Rabıta örgütünün yurtdışmda ödediği din görevlilerin den biri olduğunu da ortaya çı kardı. Lefkoşa'da Kafesii Camü'nde imamlık yapan hoca, maaşını bugun de Suudi Arabistan'dan alıyor. KKTC makamlarının 12 Eyiül 1980'den önce Konya'da Atatürk aleyhtarı gösteriiere katıldığı için tutuklanan ve Kıbns'a geldikten sonra KKTC vurttaşlığına aldırılarak, BRT Müdürü'nce Kıbrıs Türk İslam Cemiyeti'nin üyesi olarak, BRT'de üç buçuk yıl denetimsiz irticai yayın yaptırılan Abdülmennan Çulha'nın da adadan çıkarılmak uzere durumunun incelendiği öğrenildi. KURYE