23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/8 HAVA DURUMU Aıttra Y 20°13°0iyarb9lar HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN Y W 7" B Y Y 2"8°Uuflla B 3°Muş Y 8° Y «• 7°WMa Y irHPOrdu Y 7» 2>na 10» IPSamun Y 4»S«1 Y n° 7"Sinop Y 10» Y 14° 7 ° S n « B 2" 7»«M>0 7° 2°"tahZD*ı Y 11» V\ma» Y B r 3 ° U ş * Y 9° 2°vm Y 7° 2° ^ABDM 2°Zongutok Y J Anvıun DÜNYA'DA BU6ÜN Y B B B B B Boel Y Y Y Y Y C«tM< Y CMU/I B Cttk A A Rmkturi Y B Y tohn B Kop«n.«g Y Y B 10° 20° 15° 22° 17° 17° 12° 10° 10° 10° 7* C° 19° 21° 22° 10° 20° 4° 14° 8° 10° 20° Londra Y Y B B B K Y B Y B B A B Y Y B B Y B B Y B 2° 10° 17° 17° 15° 2° 10° 14° 8° 12° 8° 22° 19° 8° 7° 24° 20° 8» 14° 9° 3° 15° Metoofotaj G m i MOdOriuOundMi B 8° 4°Edkm B Y Myaran Y 16° 7»Er*ıc*ı ahnan bigiye gdre, büttn bolaalerimiz Y Myon B *> 4°Eranın parçalı çok buhıflu, Karadmiz, Iç AnaY 2° «»EttffMr B *»ı dotrnun doflusu, Atateniz ile Oojju ve Y 10» 3°GBünftp Y M n GOneydoOu Anadokı kesimleri yatyştı fcıttya Y 21* M^ Gkısjn Y gaçank. YaWar yurdun ıç w doju toB lY AMyı stonhMinde sabah saaflarinds ds goruV o» 7»HrtUrt Y AıMn kmfc. HAft SCAKLIĞİ: Biraz azalacak. B 15° 7»tspırB Y BıMssir B 9» 5°lsbntxıl B RÛ2BAR: Yurdun tacsy bab tesmtorin4°bnir Btodk B 8° B de kuzsy ve dofrı, MBM yarierde gOney Y 8" i°Kın Y ve bab yöntaroan hafff ara an orta kuvY r 1°Kastımonu Y vett» yurdun bad kesimlertnde zaman hızla esec*. OENC: MutedV dalgalı olup oöruş uaklıflı 10 km. BHSs Y 8° 3°Kay9ari Y aman kııvvvficfl asecak. DBnizlefde, yafltş anmda 25 km. dobymda bukınacak. Van Götö'mto hava BMu Bursa B 10° S°KırM»i B Marmara Kuzsy Eo> ve Bab Karadeniz' çok bulutkı M yaOmuriu gsçecak. Ruzgar kuzey v« bab yönler Ç ı r a i ı Mı Y 11° 5° Konya B de yiMız ve gündo<|ı«unaa MBM daniz den hafif ara sra orta kuvvsaa eseeek (jörö$ uzakbâı 10 km. ya Çotum Y 8° 2° KOtriM B lerirrKbe laUe ve gOnbabandan M za 0« anında 25 km. dotayında olacak. Y Dnbl B n» 7°ltaMyı man aman &7 kuwe«nde saatk 1021, aman aman 2833 (fcniz mR " yajmunu A agk B CukjOu K kartı S ssk Yacık S°Mnsa 3°K.U»$ 9° 2°M«sn 13° 6" 18° 10° 20» M» M° 8» 8» 1° 8» 0» 14° 10» M°10» K° W 15» 8° 13° 9° MUŞERREF HEKİMOGLU ANKARA>..ANKA Boyut... 20 KASIM 1987 8° 2° 9° B° M°10° 7° 0° 8° 2° 10° 3° 10° 3° w> 7° £ Mur* NmYorfc Oskj Pms Sotya $vn UAm Imus Viym ZOrfh UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM TKİ Genef Müdürtüğü'ndeki yetkililere soruyoruz. North'un Ttirkiye (Baftarafi 1. Sayfada) 690 sayfalık rapora göre, Hawk füzelerinin Israil'den tran'a doğrudan gönderilmesi dikkati çekeceğinden, raporda "15. iOke" adıyla anılan, ancak Avrupa Topluluğu üyesi olduğu vurgulandığı için, Türkiye olması mümkün olmayan bir Akdeniz ülkesinin (Portekiz olduğu ileri sürülüyor) hükümetine yaklaşımda bulunuldu. Buna göre, Israil'den gelen uçağın kargosu 15. ülkenin başkentinde başka bir uçağa nakledildikten sonra tran'a hareket edilecekti. General Secord, 20 kasımda beraberinde Avrupalı bir silah tüccarı olduğu halde bu ülkeye geldi ve gerekli izinleri alabilmek için rüşvet dağıtmaya başladı. Bu faaliyetten rahatsız olan 15. ülke makamlan, ABD Büyükelçiliği'nden resmen bilgi isteyince, bu faaliyetin ABD makamlannın inisiyatifi dahilinde cereyan ettiginden habersiz olan elçilik, dışışlerine, "ABD hükümetinin olaydan bitgisi olmadığı" yanıtını verdi. Ykrbay North, meydana gelen bu kilitlenme üzerine Başkanın Güvenlik îşleri Danışmanı McFarlane'e 15. üikenin dışişleri bakanını arattırdı. Ancak yine başan elde edemedi. yaşamsal bazı parçalar" taşıdığını söylemelerini istedi. ISPARTA'dan YALÇIN D06AN (Baştarafı 1. Sayfada) haline geliyor. Aynı imam hatip lisesinde "siyasal görüşleri" nedeniyle öğretmenlere yapılan baskı da cabası. Afyon ve Isparta yöresinde Erdal Inönü'yü karşılayan pankartların çoğunluğu belki bu nedenle "Laik Türkiye" kavramına sanlıyor. Bu taraflarda nereye gitsek, küçük bir kasabada bile, belki bu nedenle "Laik Türkiye" pankartları ön plana çıkıyor. Nakşibendilik... Süleymancıhk... Nurculuk... Sandıklı'dan Keçiborlu üzerinden Isparta'ya yaklaştıkça "ruhani felsefelerin" polıtıkadaki ağırlığına tanık oluyoruz. Seçim öncesinde AfyonlspartaDenizli üçgeninde en etkin politika Nakşilerden, Süleymanalardan ve Nurculardan geçiyor. Nakşiler ve Süleymancılar "tarbşmaya yer btrakmadan" ANAP'ı destekliyor. Bu yörede ANAP'ın en büyük gücünü Nakşi ve Süleymancı gruplar oluşturuyor. Nurcular ise, öne sürüldüğüne göre, ANAP ile Refah Partisi arasında bölünüyor. "Laik, demokrat, çağdaş" bir SHP'nin bu yörede aradığı oy miktarına ulaşması, çizdiğimiz tablo içinde oldukça güçleşiyor. Buna rağmen, "parti ruhunun sarsılmaz inanayla" SHP'liler ilçe ilçe oy miktarım alt alta yazıp, kendileri için uygun gelebilecek sayıda milletvekili çıkaracaklannı belırtıyorlar "Laik Türkiye" kavramı tarikatların gücünü kırmak amacına yörtelirken, aynı anda çok konuşulan, ama bir türiü tam anlamıyla erişilmeyen başka bir kavram halkın dilinde çeşrtlı biçimlerde dile geliyor: "Ak akçe karagün içindir, İnönü demokrasi içindir". Sosyal demokratların demokrasiye ağırlıklarını koyabilmelerı "bütünleşmelerinden" geçiyor. Her yerde aynı yakınma! "Ecevit bizi bölüyor"... "Ben Ecevifi severim, ama oyumu çamura çalmam"... Yani, "boşa kullanmam" anlamında... Ecevit iki gündür gezdiğimiz bu yörede sadece "solu bölmüyor", aynı zamanda "kendi içinde de bölünüyor". Öne sürüldüğüne göre, Eskişehir'den başlayarak Afyon ve Isparta taraflarında "partiiehnden aynlan DSP'Iİ yönetciler ve taraflann" sayısı artıyor. Zaten DSP'nin en zayıf bulunduğu yerler arasında Anadolu'nun bu yöresi başta geliyor. "Oyunu çamura çalmamak"... Bir anlamda, tjosa kullanmamak" gerçekte çok net matematik bir hesaptan kaynaklanıyor Yeni seçim sistemi tüm illerde "çevre barajını" yükseltiyor. Eskişehir, Afyon, Isparta dolaylarında sadece tek bir milletvekili çıkartabilmek için en azından 6570 bin dolayında oy almak gerekiyor. Baraj 60 binden aşağı düşmüyor. Bu durumda değil birkaç bin oyun, birkaç yüz oyun bile değeri var. Onun içindir ki, yörede sosyal demokratların ağzında hep aynı söz: "Oyumu çamura çalmam"... Otobüste giderken bir ara Erdai İnönü ile sohbet ediyoruz İzmir'de yeni açılan havaalanına Adnan Menderes adıntn verilmesini nasıl karşılıyorsunuz? İNÖNÜ Çok fazla önemsemiyorum. Naşıl yani? İNÖNÜ Bana kalırsa, eski devlet adamlarının isimlerinin çeşitli yerlere verilmesi iyi bir şeydir. Bunu nasıl karsılıyorsunuz? İNÖNÜ Sayın Özal bunu oy kazanmak için yapıyor. Eski devlet adamlarının ısımlennden yararlanmaya kalkıyor ve seçim öncesinde bunu da propaganda malzemesi olarak kullanıyor "Tarikatçılık" mutlaka Nakşilikten, Nurculuktan, Sü'.eymancılıktan geçmiyor! "Eski devlet adamlannın" isjmleri çeşitli yerlerde kullanılabilir. Ama, tam seçim öncesine bu tür açılışları rastlatmak ve "eski isimierden yararlanmak" aynı zamanda "bir tür tarikatçılık" olmuyor mu? Sorun çıkıyor 24 kasım günü uçak, 17. ülkeden direkt bir uçuşla 16. ülkeye gelince sorun çıktı ve kargonun ne olduğu yeniden gündeme geldi. Pilot, askeri malzeme oldugunu söyledi. Oysa manifestoda petrol sondaj araçları kaydı vardı. Ayrıca Tebriz'e gideceği belirtilen uçak, 16. ülke hava sahası içinde bir süre değişik irtifalarda radarlarla köşe kapmaca oynadıkıan sonra Tahran'a yöneldi. Bunun üzerine Clarridge'e bir mesaj gönderen 16. ülke CIA istasyon şefi, "16. ülkenin çok kızdığını, gerçi hâlâ işbirliği yapmaya devam edeceğini, ama giderek güvenini yitirdiğini" vurguladı. den iflasın eşiğine sürüklenmiş. Kömür dışalımı gerçekten gerekli midir? Güney Afrika1 1 dan getirtilen kömür kalitesinde kömür yok mudur Türkiye de? Uzmanlar "Var" diyorlar. Termik santrallara dayalı olmayan üretim yerierinde (Doğu linyrtteri, AlpagutDodurga linyitleri, Konya linyitleri, Çanakkale, Bursa Orhaneli, Keles ve Saray linyitleri) bu kaliteymiş... Buralarda milyartarca liralık linyit rezervleri yatn yormuş... Bu kömür dışalımında ayrıca bu dışalımı yapan şirkete de kazanç sağlayıcı yollar da bulunmuş... Neymiş bu yollar? 5.6.1986 tarih ve 86/10717 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesine göre dışalım yoluyla gelen kömürden ton başına 10 dolar "ftyr" ödenmesi gerekmektedir. Kararnamede "Demirçelik ümtiminde kullanılmak üzere ithal edilen" kömürde bu tiflerinden biri olan, "Tavşanlı Taşıyıcılar Kooperatifi" bu yüz Nedir bu kömür sorunu? TKİ yetkilileri de konu ile ancak sizler ve bizler kadar ilpililer! Vallahi biz de pek bilmiyoruz... diyorlar. Peki kim bilecek? Belediyenin kurduğu "Bel Kom" adlı kooperatif yoneticileri... Bunları bulmak kömür bulmaktan daha güç! Türkiye'de 8 buçuk milyar tona yaklaşık kömür rezervleri bulunuyor. Geçen yılki linyit kömürü üretimi 41 milyon tona ulaşmış... Bu 41 milyon tonun 37 milyon tonunu devlet sektörü, 4 milyon tonunu da özel sektör üretmiş... Bu kaynakların kullanım oranı da çok düşükmüş... Ne kadarmış? Yüzde yarım kadar... Yüzde bir bile değil... Yapılan kömür dışalımı, Türkiye'deki kömür üretimini geriletmiş. Örneğin TKİ'ye bağlı Tavşanlı'da üretimde kısıtlama kararı alınmıştır. Türkiye'nin en büyük ulaşım koopera Bir banka, bir gateri, bir işyeri sokağa açılan kapı gibi günlerce, haftalarca açılamazsa ne yapar, kime başvurur, kapalı dönemde zedeler>en çıkarlarının hesabını kimden sorar? Ya da bir kalp hastası, doğum bekleyen bir kadın ambülans çağıramazsa, taksi bulamazsa, hastanın kalbi durur, ya da beklenen çocuk doğmadan ölurse kim sorumlu olur? Ya da köstebek yuvasına dönüşen bir caddede, su borulanna kanalizasyon borulan karışırsa, o caddede oturan çocuklar bağırsaklarından hastalanır, sarılığa yakalanırsa başkentin göbeğinde yaşanar bu olaydan kimin yüzü kızanr, sorulannı yanıtlamak kolay değil. Çünkü hiçbir olayın sorumlusu belli değil ülkemizde. Her şey bir ilkellik, dağınıklık içinde gelışiyor. Başbakan "çağ atlamak"Xar\ söz ede dursun başkent Ankara'nın sözümona en seçkin caddesinde çukur atlan>yor ayiardır. Sonu gelmez kazıların ne zaman brteceğini kimse bilmiyor. Ana cadde böyle de yan sokakların durumu iyi mi acaba? Yerel yöneticiler vatandaşın direnme gücünü dener gibi bir davranıştan hoşlanıyor nerdeyse . Tüm sokakların krldırımlan sökülüyor.. Bir otel yapısı nedeniyle sokak felce uğruyor. Kim kimin yararına çalışıyor, kimlerin çıkan güçleniyor, bulmaca gibi bir olayl Bir gün Uğur Mumcu çözer elbet. Başka ülkelerde yol onanlmaz mı, yeraltı çalışmaları yapılmaz mı, ve de nasıl yapılır, yerel yöneticilenn bilmesi, ogrenmesi gerekır değil mi? Sayın yöneticiler bunca dış yolculuk yapıyor, adı arastırma, inceleme ama neyi inceliyorlar meraka değer. Yol onarımını incelemediler besbelli. Bir yol niçin onarılır, insanlar daha rahat yürüsün, trafik hızlansın, altyapı duzelsin diye değil mi? Oysa ülkemizde insana en küçük ikji, saygı yok bu olaylarda. Yabancı ülkelere gittiğim zaman onarılan yollar, yeraltı geçitleri, yeni metro yapımlarına da rastladım kimi zaman. Ama o kentte yasayanlar bu yapılardan hiç etkilenmiyor. Çünkü orada insanın önceliği var Her şeyin insanı tedirgin etmeden yapılmasına özen gösteriliyor. Ülkemizde tam tersine, özen de yok, saygı da... Yalnız yerel yöneticilerde değil, tüm yoneticilerde. Her dalda, her alanda büyük bir saygısızlık, umursamazlık var. Şu yaşadığımız dönem uygarlık tarihinde nasıl yer alacak acaba? Kimi olayları karabasan gibi düşunüyor insan. Nazım'ın deyimiyie "Asya'dan Avrupa'ya bir kısrak gibi uzanan bu memleketin" tarihi de, coğrafyası da bozuluyor giderek. Turizm patlaması uğruna nice güzellikler, zengınlikler bombalanryor. Oysa turistler asıl doğaJ guzellikleri, zerv ginlikleri görmeye geliyor değil mi? Istanbul'un güzel tepelerini parsellerseniz, dantel kıyılarını doldurursanız, eski mahallelerde beton yığınları yükseltirseniz, geçmış uygarlıkları korumaya özen göstermezseniz luristlere ne verecek, ne gostereceksiniz? Çok şasırtıcı bir olay, kimi çevreler doğal guzellikleri bozmak, geçmiş uygarlıkları yıkmak hakkını rahatça bulabiliyortar. Hükümette ya da bir ilin yerel yönetiminde görev almak, ülkenin ya da o ilin geçmişinde, geleceğinde tek 1 söz sahibi olmakmış gibi bir davranış içindeler Oysa doğal güzellikler de, tarihsel zenginlikler de bir iktidarın, hatta bir kuşağın tekelinde değil. Bu topraklarda kaç uygarlık yaşıyor, açıkçası bizden önce yasayanlar da var, bizden sonra yasayanlar da olacak. Bizim dönemimiz, uygariık tarihinde bir bölüm olacak ancak. Kuşkusuz ilginç bir bötüm. Belki her şeyin yozlaştığı bir dönem diye anılacak, belki arabesk bir dönem diye... Okuyarak ve de yaşayarak biliyoruz, tarih yanlışlan affetmiyor hiç. Bugünkü tekelci davranışları, geçmiş uygariıklara saygı duymayan, gelecek kuşaklan doğal güzetliklerden yoksun bırakan uygulamaları da affetmeyecek... Durmadan vurguluyorum, sanatçılara bu nedenle büyük saygı duyuyorum. Yozlaşmaya karşı güzel direnişleri için, çirkinliğe karşı güzel savaşlarını sürdürebildikleri için, çağdaş düzeylerini koruyabildikleri için... Kimi politıkacılar da sanatçılara benziyor bir bakıma. Çünkü onlar da çağdışı davranışlara karşı direniyortar, çağdaş bir toplum olabilmenin yollannı zortuyortar, örümcekli kafaJarı aydınlatmaya savaşıyorlar. Demokratik haklar ve özgürlüklere bakış açısını genişletmeye, tek sesliliği çok sesliliğe dönüştürmeye çalışıyoriar. Gelecek kuşaklar bu açıdan da yorumlayacak yaşadığımız dönemi. Kimbilir nasıl yorumlayacaklar? Demokrasinin altyapısını oluşturanlann davranışını nasıl adlandıracaklar. bugün koruyucu melek yerine giren kimi kişilerin ya da grupların gerçek rollerini nasıl saptayacaklar. O zaman bu dönemin çağdışı özellikleri daha çok belirecek kuşkusuz. Çağdaş bir toplumda koruyucu melek olur mu? Bir kitabın okunmasına, bir filmin, biroyunun seyredilmesine koruyucu melekler mi karar verir? Kimi yayınlan denetleyen, yasaklayan, toplayan, yakan kurumlar çağdaş toplumla bağdaşır ını? O toplumun özgurlüklerinin, haklarının sınırtarını koruyucu melekler mi çizer? Bu soruya ulaşınca gelecek kusaklar başka sorulara da yanrt arayacaklar elbet. Bu dönemin gerçek savaşçılarını da tanıyacaklar o arayışta. Karanlığı delmek için savaşanları, demokratik haklar ve özgürlükler için ödenen acı faturaları. yanlışlara karşı doğruları, çirkine karşı güzeli savunanlan da yakından tanıyacaklar. Her şey yerli yerine oturacak, bugünku değer yargıları da kimbilir nasıl değisecek o zaman. • •* Fıliz Basararfın sergisine g'ıttim geçen sabah. Kimi tabtolanoda yontu havası var. Yine bir boyut anyorum, dedi. Bu sözlerin de bir boyutu var bence. Galiba her dakda yeni bir boyut gerekiyor. Ama kimi kişiler ve kuruluşlar boyut yitirmekten boyut aramaya olanak bulamıyor galiba. Üstelik boy verenleri de budamaya çalışıyoriar. Gelecek kusaklar bu dönemi Guliver'in ülkesine benzetebilirler belki. Neden Türkiye? Amerikan Gümrük Bakanlığı İstihbarat Dairesi'nin'30 Ekim 1985 tarihınde Gümrük Dairesi Baskanı VVUIiam Von Raab'a gönderdiği bir belgeden de, 16. ülkenin Türkiye olduğu anlaşılıyor. Belgede, tıpkı raporda verilen bilgüerde olduğu gibi "nçağın Türk hava sahası üzerinde ortadan kaybolduğu" anlatılıyor ve daha sonra Telaviv'in Ben Gurion Havaalanı'na indiği ve 48 saat orada kaldığı açıklanıyor. Belgede, "olayın Türk bavacılık makamlannın DC8'in uçuş haklannı ödememesi nedeniyle Amerika'ya uçağın hangi şirkete aif oldugunu sorması" ile pallak verdiği bildiriliyor. 16. ülke Türkiye mi? Bunun üzerine 16. ülkeye (Türkiye olduğu öne sürülüyor) yaklaşımda bulunulması kararlaştınldı. 16. ülkeden istenen, iniş kolaylığı değil, sadece hava sahasından yararlanmaktı. Bölgeden sorumlu CIA yetkilisi Duane Ciarridge, 16. ülke CIA istasyon şefine bir mesaj göndererek üç adet sivil DC8 uçağının Tebriz'e gidip gelirken hava sahasını kullanabilmesi için girişimde bulunmasını istedi. Rapora göre, Clarridge, istasyon şefînden "seferlerin terorizme karşı insancıl amaçlar için gercekleştirildigini" vurgulamasını ve büyükelçinin kesinlikle bu olaydan haberdar edilmemesini istedi. Clarridge ayrıca, 17. ülkedeki (Kıbrıs Rum kesimi olduğu sanılıyor) CIA istasyonuna bir mesaj göndererek uçaklara transit izni alınmasını istedi. 16. ülke, uçağın kargosu hakkında bilgi verilmesi halinde izin vereceğini, ancak uçakların direkt olarak 17. ülkeden gelemeyeceğini vurguladı. Clarridge vsnıtında, istasyonda uçakların "petrol endüstrisi için New York Times'ın haberi Yarbay North'un Tahran'daki rehineler krizi sırasında emrindeki özel bir birlikle Türkiye'ye girdiği ve operasyonun başansızlıkla sonuçlanması üzerine de geldiği gibi gizlice ülkesine döndüğü New York Times gazetesine atfen Cumhuriyel'te 10 Kasım 1986'da yayımlanmıştı. "Operasyonda Türkiye kullanıku" başlığı ile vcr diğimiz habere dönemin Dışişleri Bakanı Hayrellin Erkmen açıklama getirmişti. Erkmen, "ABD rica elti, ama kabul elmedik" demişti. Erkmen 11 Kasım I986'da Cumhuriyel'te yayımlanan demecinde bir soru üzerine "Kesinlikle İncirlik'in kullanılması diye bir şey olmamısiır" yanıtını vermişti. fonun kesilmeyeceği de yazılmıştır. Dışalım şirketleri, acaba "linyit getiriyoruz" diye 60007000 kcal/kg.'lık steamcoal adı altında koklaşmayan "taşkömüru" getiriyor olmasınlar? mtş 55 sayılı yayımında "steamcoal"un linyit olmadığı belirtilmişti. Araştırılması gereken konulardan biridir bu konu... Ankara'nın linyit gereksinmesi 15 milyon ton dolayındadır. Bu gereksinme yıllardır Tavşanh'dan sağlanmaktadır. Güney Afrika'dan getirtilen kömürün, Tavşanlı kömüründen daha kaliteli olduğu da pek söyienemiyor. "Kalori" olarak biraz yüksekmiş Güney Afrika kömürü... Uzmanlar, "Kömür toz olarak geldiğinden kalori de düşmektedir" diyorlar... "Maden Tetkik Arama Enstitüsü"nün 1960 yılında basıl CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) inandığı insanlara konuşmayı yeğler. Demirel, hem kalabalık ister hem de geniş iletişim organlanndan yoksun olduğu için alanda kendisinı dinleyenlere verdiği mesajlann köylere, kasabalara dağıtılmasına meraklıdır. Kalabalık mutlu edor Demirel'i, ama bu kalabalığın çevrelerinde dalgalanmalar yapmasına daha isteklidir. Sabah saatleri Demirel havadan, bir gazeteci grubu karadan Bursa'ya doğru gidiyor. Ben ne havadayım, ne de DYP'nin otobüsünde. Demirel'i karadan izliyorum. Ankara'dan başlayarak arkadan iz sürüyor. Demirel'i kovalıyor, bıraktığı ayak izlerinin önemini, büyüklüğünü saptamaya çalışıyorum. inegöl'de miting alanında toplanan 3 bin kişilik canlı, heyecanlı olduğu söylenen kalabalık, "baöa "larından gelen "tanmsalsıkmtılar, pahalılıkla ilgili toplumsal sıkıntılar" üzerine söylediklerini, dinsel kimi yakıştırmalaria yaptığı irdelemeleri dinlemiş, kimilerinin söylediklerine göre beğenmiş. Hava puslu, ama Demirel'in bırakmak istediği ayak izlerinin çizgileri sağda solda kpnuşuluyor, karşıtı partiler eleştiriyor, DYP'liler ise övüp duruyorlar. Demirel'in Bursa programı ilk bakışta değişik bir biçim içerdiği gibi bir izlenim doğabilir insanda Oysa düzenlenmiş, hesaplanmış bir seçim kampanyası. Bursa kenti için Fomara yani Şehreküstü alanında konuşmaya istekli olmadığı söyleniyor. Nedeni basit ve açık. Çünkü Demirel, 6 eylülden önce bu alana geldi, kalabalık da vardı, ne çare hayır oyu çıktı. Bu, işin yorumsal yani. Oysa Demirel asıl Bursa'da 2. bölgeye asılmak istiyor, planını da buna göre yapmış. iki büyük helikopteri buyruğuna veren sanayici Cavıt Çağlar'la Sönmez Holding hukuk müşavirliğinden gelen ikinci aday Mehmet Gazioğlu'nun bölgesine ağırlık vermek niyetinde. Bir garip bölge uygulaması gibi gelebilir. Ancak 2. bölge Bursa'nın bütün ılçelerini kapsıyor. 1. bölge, yani Şehreküstü alanının da içinde bulunduğu böiüm ise birinci.. Demirel, umudunu, kazanma şansını, bu nedenle beş adaylı 2. bölgeye yatırıyor. Ve gene bu nedenle iki günlük Bursa gezisini tümüyle ilçelere ayırıyor. Beş adaydan üç, hatta dört milletvekilliği koparmak niyetinde. Tabii niyet bu. Böylece Çağlar'ın, Gazioğlu'nun bugüne dek DYP'ye, tabii Demirel'e gösterdiği "engin, maddi ve manevi muhabbet" ödüllendırılmiş olacak. DYP'liye sorarsanız, aslında güçierinin ilçelerde, köylerde oldugunu öne sürecek, Demirel'in bu taktiğini bu yönüyle öve öve göklere çıkaracak. İnegöl'de ve öteki ilçelerde dün büyük kalabalıkların Demirel'i dinlemediğini söyleyenler "baba "nın burada partisini kurtaramayacağını vurguluyorlar. Ne var ki, olaya şöyle de bakabiliriz: Demirel isteseydi Bursa'da sadece bir yerde miting yapar, örgütüyle yandaşlarıyla bütün ilçeleri burada toplar. engin kalabalıkları bir araya getirdiğini kanıtlayarak Bursa'da öteki partilere fark attığını kanıtlamaya çalışabilirdi. Tersini yapıyor Demirel. Her ilçenin insanını belirli bir noktaya yoğunlaştıracağına, o ilçenin gücünü gösterecek küçük mitinglerle oy avcılığını sürdürüyor. Demirel'in galiba 42 numara ayakkabı giyiyor bıraktığı ayak izlerini sürerek Bursa'ya doğru giderken, DYP liderinin kendine özgü bir taktikle kampanya da sürdürdüğü gibi bir izlenim doğuyor. Örneğin cumartesi günü Sakarya'da konuşacak. Tek bir alan tek bir miting yapacak. Bu görüntü Demirel'in Bursa'ya Sakarya'dan daha çok umut bağladığı gibi bir kanıya yol açmaz mı? Böyle düşündüğünü kuşku yok söyleyenler çıkabilir. Geç vakit Bursa'ya geldiğimde Şehreküstü meydanında Demirel'in yağmur altında, halkoylaması kampanyasındaki kalabalıktan daha az bir insan topluluğuna seslendiğini öğrendim. Tabii burada daha çok Bursa'da ağırlıklı olan göçmen oylarına seslenen bir siyasal şov yaptığı anlaşılıyor. Tabii gene burada daha önceki seçim gezilerinde söylediklerini bir aşağı üç yukarısıyla hemen aynısıyla söylemiş. Demirel, bugün Mudanya'ya, oradan da umut bağladığı Karacabey'e gidecek. Bakalım gerisinde ne gibi izler bırakacak? Öyle ya da böyie... Ankara şu anda kömürsüzdür. Linyit kömürü bu koşullarla Güney Afrika'dan getirtilmiş. Bağlantı zamanında yapılmadığından gelen kömür gereksinmeyi karşılamıyor. Bir başka sorun da taşımacılık yüzünden çıkmış... Neden mi? İşin o tarafı da çok ikjinç. Kömürün İskenderun'dan Ankara'ya taşınması için bir ihale açılmış. Bu ihaleyi de rastlantı bu ya Gaziantep ANAP itçe Başkanı'nın kardeşi kazanmış... At binenin, kılıç kuşananın, ihale de bu ihaleyi aianındır. ihale, alınmasına alınmış; alınmış ama bu arada bir de küçük sorun çıkmış. Karayolları Genel Müdüriüğü, bu kömürü Ankara'ya taşıyacak kamyonlar için "tonaj sınırlaması" koymuş... Kamyon beş tonluk mu? Kamyon ancak beş ton taşıyacak. Beş tonluk kamyona yedi ton, sekiz ton yüklenmeyecek... Karayolları Genel Müduriüğü'nün "tonaj sınırlaması" ile ilgili genelgesi, tayışıcı şirketin zaranna yol açmış... Sonuç bu... Sonuç, kömürsüzlük... Sonuç, kış ortasında apartman dairelerinde tir tir titremek... Peki soralım: Ne yapryoruz titreyerek? Sorulur mu hiç? Çağ atlryoruz!.. ÖzaTa seçimde sağlık (Baştarafı 1. Sayfada) Cengiz Aslan da Başbakanhk Basın Müşavirliği araahğıyla bir açıklama yaparak, Özal'ın sağlık durumunun iyi oldugunu bildirdi. Aslan açıklamastnda Başbakan Özal'ın önceki gece Gülhane Askeri Hastanesi'ne giderek göz ultrasonografi cihazı ile kontrolünün yapıldığı ve kanamanın durduğunun beliriendiği bildirildi. Aslan açıklamasında, Başbakanın nabzının 85, tansiyonunun ise 147 oldugunu da belirterek, ateşinin düştügünü, gripal enfeksiyonun da tamamen geçtiğini kaydetti. Cengiz Aslan açıklamasında şöyle dedi: "Sayın Başbakanımız Izmir'den Ankara'ya döndukten sonra, özel göz doktoru Bulent Barlas'ın muayenehanesine gidildi. Burada yapılan tetkiklerden sonra, kanamanın tamamen durmuş olduğu, gözde mudabeleyi icap ettirecek bir durumun olmadığı anlaşıldı. Ancak, Dr. Bulent Barlas, göz ultrasonografi cihazıyla lelkiki de gerekli gördüğünden, bu cihaza sahip Gülhane Askeri Tıp Akedemisi Göz ServisFne gidildi. Bu serviste yetkili uzmanlarca vapılan ultrasonografik tetkikte kanamanın önemsiz olduğu ve tamamen durmuş olduğu, ameliyatı gerektirecek herhangi bir dunım olmadığı tesbit edildi. Sayın Başbakanımızın herhangi bir ilacı kullanmasına gerek olmadığı da kendisine soylendi ve normal hayatına devam edebileceği bildiriierek istirahat verilmedi. Ancak uzmanlar, Sayın Başbakanımıza bir süre aşın yorgunluktan kaçınmasını tavsiye ettiler. Bunun üzerine, seyahatlerin mümkün olduğu kadar azaltılmasına Sayın Başbakanımız karar verdi. Sonuç olarak, Sayın Başbakanımızın çok sıhhatli oldugunu herkesin bilmesinde yarar görmekteyim." ANAP'ın seçim gezisi programının bir bolumü iptal edildi. Başkanlık divanı ayrıca seçim propaganda dönemi süresince televizyon propagandasına ağırlık veriuTiesini kararlaştırdı ve Başbakan Özal'a parti adına tek konuşmacı olarak yetki verdi. Elektriksiz (Baştarafı 1. Sayfada) KebanAnkara arasındaki hattın, Keban çıkışındaki "tıkaç bobini" olarak adlandırılan Line Trap'.n içindeki fîber takozlann yanması sonucu ortaya çıkan arıza, uzun süre saptanamadı. TEK yetkilileri, öğle saatlerine kadar anzanın neden kaynaklandığını araştırdılar. Daha sonra "ükaç bobini"nin anzalandığı anlaşıldı ve Keban'daki iki yedekten biri yerine takıldı. Bu parçanın muhabere sisteminde kullanılan bir bobin olduğu ve değerinin 4050 bin lirayı bulduğu kaydedildi. Keban santralında bu bobinler yerli olarak yapılabiliyor. TEK Genel Müdürü Remzi Yücebaş, koruyucu sistemin Keban'ı devreden çıkarmasındarı sonra önce hidrolik santrallar olmak üzere termik ve jeotermal santrallann devreye sokulduğunu da kaydetti. Yücebaş, şımları söyledi: "Anza, tehlikeli bir anza değildir. Olabilecek bir anzadır. Cihaz inceleoecek ve bu anzanın nedeni anlaşılacaktır. Ancak bir elektrik sıkıntısı söz konusu değildir ve saat 13.00'ten itibaren bütün illerimize elektrik verilmiştir." Dün öğleye kadar elektriksiz kalan iller şunlar: Elazıg. Adana, Ankara, Kütahya, Afyon, Kırşehir, Kayseri. Yozgat. Bikrik, Bursa, Adapazan, Eskişehir, Istanbul, Bolu, Çankm, Balıkesir. Çanakkale, Konya, Niğde, Malatya, Diyarbakır, Tunceti, Tokat, Amasya, Gaziantep, K.Maraş. Zonguidak, Isparta, Burdur, Bingöl. Bitlis, (Jrfa, Siirt, Mardin, Zonguldak, Kastamonu, Çorum, Antalya, İçel, Adıyaman, Antakya. ARADA BİR Prof. Dr. TURKAN SAYLAIV (Baştarafı 2. Sayfada) ha fazla oy getirir" diyemeyecekti değil mi? Ağalar, beyter, reisler, bu vatan hepimizın; üzerindeyaşayan tüm insanlarıyla, dağlarıyla, taşlarıyla, çağıldayan sulanyla, çatır çatır çatlayan bozkırlarıyla ve herbirimiz sorumiuyuz birbirimizden. Şu ölümlü, kısacık dünyada herkesin bizim gibi, sizin gibi insan olmaya, insan sayılmaya hakkı vardır. Gelin çok geç olmadan sizi seven , size oyunu, canını, kanını veren cahil insanlanmızın başlanna bir kez daha gidip "hatırım için" deyin, "başım için" deyin, "hakkımı helal etmem" deyin "kız, erkek, tüm çocukları..." Hiçbir şey için çok geç kalınmış sayılmaz! Provokasyon (Baştarafı 1. Sayfada) Türkiye'de seçimlerin demokratik bir ortamda cereyan etmediği görüşünü savundu. Konuşmalardan sonra oylamaya geçildi ve tasarı, önce bölümler halinde, sonra da tümüyle kabul edildi. Nereden nereye geldiğimizin çok iyi besap edilmesi lazım." Iktidar düşecek (Baştarafı 1. Sayfada) tarafından karşılandı. Cumhuriyet alanında halka hitap eden SHP Genel Başkanı. gül ve halı sorunlarına değindikten sonra Sümerbank'ın özelleştirilmesi konusunda, "Halka hizmet veren kuruluşlar birkaç kişiye devredilemez" dedi. Isparta'dan Denizli'ye geçen tnönü'nün otobüsünün önü Alikurt köyünde kadınlar tarafından kesildi. tnönü'yü araçtan indiren kadınlar, kendisini tek tek öptükten sonra yolcu ettiler. Denizli'ye yüzlerce araçıan oluşan konvoyla giren İnönü, sev'gi gösterileri yüzünden mitingin yapıldığı Kurban Pazan'na 45 dakikada ulaşabildi. Inönü'nün son günlerdeki mitinglerinin en görkemlisi olan Denizli'de. kendisini biraz daha yakından görebilmek için partililer adeta birbirlerini ezdiler. İnönü konuşmasma, "Çatır çatır bu iktidan alacağız. Bu miting bunun başlangıcıdır. Bu kez gençlerin istediği parti iklidara gelecek. Gençler, biz sizinle dünyalar kuracağız. Gerçek çağın atlandığını göstereceğiz" sözleriyle başladı. Konusması sık sık "Başbakan İnönü" sloganıyla kesilen SHP Genel Başkanı, Özal'ın 4 yıl önce verdiği sözleri unuttuğunu belirterek. şöyle dedi: "Hani fiyat arüşlannı durduracaklı? Enflasyon bugün yüzde 50°lerin üzerinde. Nerede şimdi o yalancı kahramanlar? 'KlT'leri halka satacağım" diyor Özal. Halk evine ekmek götüremezken, hangi parayla hangi KİT'i alacak. Halkın ekmeğini haraç mezat sallırmayın. Özal aslında masal anlatıyor. Karşısındakileri de çocuk yerine koyuyor. Şimdi de film oynatmaya başladı. Devlet idaresini oyun gibi görüyor. Ama, başbakanlık rol icabı yapılmaz. Devleti çoluk çocuğun elinden kurfarmanın zamanı gelmiştir." "Halkın parasını vurguncuya, soyguncuya dağıtan banka sisteminin" devletin denetimine alınacağını söyleyen İnönü, "Holding bankacılığına son verecefiiz" dedi. îşsizlik sigortasını mutlaka kuracaklannı, emeklilik yaşını düşüreceklerini, kadınların 20 yılda emekli olmalannı sağlayacaklarım, vergi reformu yapacaklannı, dengeli gelir dağılım sorununu çözeceklerini, çiftçinin borçlarını bir defa>*a mahsus affedeceklerini ve genel af çıkartacaklarını yineleyen İnönü, "Biz vaatlerimizi yerine getirir, yapamayacağımız şeyleri de vaat etmeyiz. Yaplığımız tüm vaatler programı mızda >ar. Biz başbakan gibi lelevizyona çıkıp, 'İyisiniz iyısiniz. Siz farkında değilsiniz ama iyisiniz' demeyeceğiz. Biz bu enfiasyonu kontrol altına almadan kadınlanmızın ve halkınuzın yiızune bakamayız. 'Sosyai demokratlar gelince anarşi çıkar' diyoriar. Hiç korkmayın, biz banştan yanayız. Size huztırlu ve mutlu günler vaat ediyoruz" dedi. Memurlara ve tüm çalışanlara "sendikal özgürlük" verecekleri vaadinde de bulunan İnönü, DSP Genel Başkanı Bulent Ecevit'in "SHP gölge etmese biz yüzde 50 oy alınz" sözleriyle ilgili olarak şöyle dedi: "Kamuoyu yoklamalanna göre DSP'nin yüzde 8 oy potansiyeli var. Demek ki bizim gölgemiz yüzde 42. O zaman SHP iktidar olur. DSP'yi seven kişiler olabilir Ama DSP'ye verilen oylar ziyan olacak, AN AP'a yarayacak. Kimse kızmasın, gerçek bu. Ecevit gölge etmesin, yüzde 50 oyla iktidar oluruz." Gözaltı süresi uzar Ankara DGM Savcılığı yetkilileri, TBKP Genel Sekreterleri Yağcı ve Sargın için 4 ayrı yönden somşturma yapıldığına işaret ederek, "Her bir soruşturma konusu için polise I5'er günlük gözetim izni verilebilir. Bu, soruşlurmanın seyrine bağlı" dediler. Yetkililer, bunun daha önce yapılan bazı soruşturmalarda uygıılandığını da belintiler. KKTC'ye (Baştarafı 1. Sayfada) daki silah dengesi Kıbrıs Rumları lehine gelişmeye başlamıştı. Silah dengesini kendi lehine dönüştürmek amacıyla adaya gizlice tank sevkiyatına girişen ve Fransız yapısı AMX30 B tanklan alan Yunanistan, ilk panide Kıbns Rum kesimine 20 adet tank göndermişti. SilahU kuvvetlerin hazırladığı 5 yıllık stratejik harekât planı çerçevesinde, adada KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'nın elinde bulunan 69 adet 81 mm'lik geliştirilmiş havan, 69 adet daha arttınlarak 133'e çıkarılacak. Adada şu anda bulunmayan Milan tanksavar füzeleri de 19871992 yılları arasında kademeli olarak yerleştirilmeye başlanacak ve bu sayı 1992 yılında 36'ya ulaşacak. Adadaki Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizesi çerçevesinde yapılacak silah ahmının dökümü ise şöyle: "MG3 makineli tüfek (mevcut: 349, 1992 yılı sonuna kadar ulaşıla cak miktar 649, artış: 269), grce görüş gözlüğü (mevcul: Hiç yoİt, 1992 yılı sonunda ulaşılacak miktar: 4, artış: 4), hedef işarelleyicisi (mevcut: Hiç yok, 1992 yılı sonunda ulaşılacak miktar: 2, artış: 2), gece göriiş el dürbünü (mevcul: Hiç yok, 1992 yılı sonunda ulaşılacak miktar: 13, artış: 13), el dürbünü (mevcut 420, 1992 yılı sonunda ulaşılacak miktar: 1396. artış: 976), makaslı batarya dürbünü (mevcul: Hiç yok. 1992 yılı sonunda ulaşılacak miktar: 38, artış: 38), 106 mm'lik geri tepmesiz top (mevcut: 2, 1992 yılı sonunda ulaşılacak miktar: 2, artış: Yok), 81 mm'lik geliştirilmiş havan (mevcut: 69, 1992 yılı sonunda ulaşılacak miktar: 133, artış: 64), Milan tanksavar silahı (mevcut: Hiç yok, 1992 yılı sonunda ulaşılacak miklar: 36, artış: 36)." Özal'ın sözleri Dün Çankaya'daki haftalık olağan gOriişmeden sonra gazetecilere bir açıklama yapan Başbakan Özal, görujmede Yağcı ve Sargın olayının ele alınıp alınmadığı sorusu üzerine şunlan söyledi: "Dikkat ederseniz. bu konuda görişlerimiz birbirine paraleldir. Biz. bo işin bir provokasyon olduğu kanaatindejiz. Avrupa'da bazı gruplar, Türkiye'nin Avrupa ile bir araya gelmesini arzu etmiyorlar. Bunlan da tam seçim zamanı öne sürdüler ki hadise çıkanlsın. Bu suretle, Tiirkiye1 de şu yok, bu yok, laflan getirilsin. Türkiye'nin kanunlannı dışanda kimse bilmiyor. Tamamıyla bir provokasyon işidir. Zarnanb değildir. Bu kanunlanmız mevcut iken, onlann legal faaliyet yapmalan mümkün değil. Bıitun faaliyetleri UlegaJdir. Mabkeffle ne karar verecekse öyle olacaktir." Özal, Evren'in de "olayın provokasyoö olduğu göriişünde oldugunu" belirtti. "Türkiye çağ atladığına göre her türiü göruşün savunulmasının mümkün olup olmadığım" soran bir gazeteciye de Özal, bir süre önce "trtica kokusu vercn harekele karşı lüyleri diken diken olan basın ve insanlara karşı bir komünisl partisinin faaliyete geçmesi konusunda da fevkalade lüyleri diken diken olan insaniar bulunduğu" yanıtını verdi. Özal. şöyle devam etti: "Bu, bir zaman meselesidir. Bldm istememi/. uygun görmemiz kâfi degildir. Tcplumun alışması, korkmaması kap eder. Türkiye'nin şartlan şu anda böyle bir parlinin kurulmasma müsail değildir. Belki beş sene sonra olabilir. ona bir şey diyemem. Avukatlann tepkisi Öte yandan Yağcı ve Sargın'ın avukatları, Cumhurbaşkanı Evren ile Başbakan özal'm müvekkÛlerine yönelik sözlerini, soruşturmayı etkileyebilecek türden olarak değerlendirerek buna tepki gösterdüer. Yağcı ve Sargın'ın avukatlarırun bugün DGM Savcılığı'na başvurarak müvekkillerinin salıverilmelerini isteyecekleri öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, avukatlar olarak 6070 imzalı bir dilekçe DGM Savcılığı'na verilecek ve Kutlu ile Sargın'ın bir an önce yargı önüne çıkarılarak salıverilmeleri istenecek. Yağcı ve Sargın'ın durumları önümüzdeki hafta cuma günü Fransa'da yapılacak Türkiye'nin Dostları Derneği'nin ilk toplantısında ele alınacak. Bu arada dün AT Dönem Başkanı Danimarka Dışişleri Bakam UffeElleraann Jensen'in, Yağcı ve Sargının serbest bırakılmalannı Türk hükümetinden isteyen bir mektubu Türkiye'nin AT Temsilcisi Özdem Sanberk'e gönderdiği Ingiliz so^yalist milletvekili Richard Balfe taralındaıı duyuruldu. Ancak Sanberk böyle bir mektup almadığını bildirdi. Almanya'nın Köln kentinde oluran ve önceki gün Heinrich Böll Vakfını kurmak için bir araya gelen 400 kadar sanatçı, bilim adamı ve siyasi parti temsilcisi iki genel sekreterin serbest bırakılmasını istedi. Programda değişiklik Bu arada ANAP Başkanlık Divanı önceki gece Başbakanhk Konutu1 nda olağanustü bir toplantı yaptı. Başkanlık divanında Başbakan Özal'ın sağlık durumu görüşüldü ve Ifalana son verîn (Baştarafı 1. Sayfada) sında konuşan Demirel'e Bursa'da büyük sevgi gösterilerinde bulunuldu. Demirel, Bursa'da ve ilçelerinde yaptığı konuşmalarda, Başbakanın cemalinin Taksim meydanında göründüğüne işaret ederek, "Bu icraat mı?" diyesordu. Demirel, "Yolsuzluğu icraat sayarsanız, icraatlan vardır" diye konuştu. Demirel, Bursa ve ilçelerinde seçmenlere yeni vaatlerde bulundu. İlaçtan ve sağlık hizmetlerinden alınan tüm vergileri kaldıracaklannı anlatan Demirel, emekli aylıklarını süper emeklilik oranında yükselteceklerini söyledi. "Devlet, emekliliği satışa çıkarmışür" diyen Demirel, şöyle devam etti: "Süper emeklilik, parası olana emeklilik satmaktan başka bir şey değildir. Şayet emekli ödenekleri kifayetli ise süper şerhine hacet yoktur. Değilse herkesinkini kifayetli bale getiraıek lazımdır. Doğru Yol iktidan emekli aylıklarını süper nispctinde yuksellecek. böylece haksızlıklan ortadan kaldıracaktır." Demirel, Bursa'da Fomara alanında sürekli yağari yağmur altında canlı bir topluluğa konuştu. DYP Bursa örgütünün gösterdiği tepki sonucu adaylıktan çekilen İhsan Sabri Çağlayangil'in, Demirel'in yanında olmaması dikkati çekti. Demirel " 3 ay önce yasaklı Türkiye'ydi. BugUn yasaksız Türkiye'dir. Bundan kim zarar gördü?" diye sorduktan sonra şöyle devam etti: "Türkiye battı mı? Öyleysc Türkiye ANAPIı Turkiye'den AN AP'sız Tîırkiye'ye de gelmelidir. Demirel, gece onuruna verilen yemekte yaptığı konuşmada ise "Bu seçim güdümlü bir dönemin devamını meşrulaştırmamalıdır" dedi. Demirel, bugün Mudanya. Karacabey, Mustafakemalpaşa, Büyükorhan, Orhaneli, Harmancık ve Kales'te konuşacak. AÇIKLAMA S.S. Silahlı Kuvvetler Subay, Astsubay, Memur Yapı Kooperatifinin Müteahhit firması olarak adı geçen MOLA İnşaat A.Ş. ile isim benzerliğimiz dışında hiçbir ilişkimiz yoktur. MOLA tNŞAAT VE TURtZM A.Ş. Tic. Sic. 23 47 45 182311 Kuruluş: 12.6.1987
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear