23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 KASIM 1987 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SİNEMA ATTLLADORSAY HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ Gerçek bir grevden edebiyata, edebiyaîtan beyazperdeye "Çark" Bir îşçi sineması örneği KİM KİME DUM DUMA nEHiç AK <J6 hmp, şofore. 'tf dki arabauı, faktp Çark / Yönetmen: Muzaffer Hiçdurmaz / Yapıt: Bekir Yıldız / Senaryo: Haşmet Zeybek / Oyuncular: Tarık Akan, Müge Akyamaç, Savaş Yurttaş, Erol Demiröz, Oktay Sözbir, Günay Girik, îhsan Yüce, Muazzez Kurdoğlu/Pangaltı lnci. "Çark", günümüzün emekçi kesiminin yaşamından, sorunlarından ses getiren bir film... Uzun sure asistanlık yaptıktan sonra ilk filmini gerçekleştiren Muzaffer Hiçdurmaz, bize günümüz tstanbul'unun bir de işçi gözüyle görülmüş durumunu yansıtıyor. Kahramanlanmız, oldukça yoksul bir çevreden gelme, değişik yaşlarda 4 kafadar emekçi... önce cam sanayiinde çalışıyorlar. Ancak emeklerinin gerçek karşılığını aimak istediklerinde, "plastik rekabeti" dolayısıyla camcıhğın öldüğünü soyleyen patron tarafından kapı önüne konuluveriyorlar... Daha sonra gemi onarımında çalışmayı deniyorlar, ama bu kez de patron tarafından, tıpkı kendilerinin de başına geldiği gibi, "grev kıncı" olarak kullanıldıklarını fark ediyorlar. Bir sonraki aşama ise Kazlıçeşme'deki deri atelyelerinde çalışmaktır. Burada Istanbulun göbeğinde, inanılmaz, akıl almaz sağlık koşulları içinde çalışırken meydana gelen bir kaza, kahramanlanmızın öncü olduğu haklı bir gre\ri başlatacaktır... "Çark", aslında pek başanlı bir film değil. Hiçdurmaz son derece hızlı, adeta soluk almaya vakti olmayan işlevsel bir anlatımla, kimi sorunların üstüne gitmeye, kimi bildiriler vermeye çalışıyor. Bunu yaparken, fılminin yaşamla ozdesleşmesine, hayatın nabzını yakalamasına fırsat bı bı' vtraıda, i£nm O ZAMfiN! 12 EYLDVDEN BU VftNA İLK Başrolunde Tarık Akan'ın oynadığı "Çark", çeşitli eksıkliklerıne karşın. 12 Eylül'rJen bu yana yapılmış belki de ilk işçi fılmi olması açısından önem taşıyor. "Çark", günümüz emekçi kesiminin yaşamından ses getiren bir film. rakmıyor. Her şey yalnızca olması gerektiği gibi, tüm diyaloglar en klasik türden, filmin tüm kalabalık sahnelerinde yönetmenin "haydi" diyen sesini işitiyor gibi oluyorsunuz. Duğünde hep birlikte "La Cumparsita"ya veya halaya kalkılıyor, grev sahnelerinde hep birlikte kalkıhyor veya çökülüyor, arada hiçbir değişik, bireysel, "aynksı" davranış yok. Adeta komutlarla yönetilmiş, bir kitle filmi olmasına biraz aşın çaba gösterilmiş bir film "Çark..." Ancak bu eksiklikler, filmin belli bir güç içermesine de engel olamıyor. Çünkü sinemamızda özellikle 12 Eylul'den ve Yılmaz Güney'le Yavuz Özkan'm kimi filmlerinden beri yokluğu duyumsanan işçi sinemasına bir örnek bu füm... 1980'li yıllarda, Atıf Yılmaz'ın fılmleri veya Basar Sabuncu'nun "Kupa Kızı", "Asdacak Kadın" vb.filmleridolayısıyla, "İşte gerçek burjuva fdmleri" nitelemesini yaptığımız, manşetler aitığımız okurlanmızın hatırındadır. Çünkü sinemayı sarıp sarmalamış olan "hımpen" örtünün kalkmasını, daha değişik kategoriler oluşmasını, eğer Türkiye'de bir küçük büyük burjuvazi oluşmuşsa, bunun kendi filmlerini yapmasını ve izlemesini doğal buluyoruz. Ama aynı biçimde, emekçi sınıflann da, emekçi kökenli yönetmenler aracıhğıyla kendi filmlerini yapması ve seyretmesi olanaklarmın varolması koşuluyla.. İşte "Çark", 12 Eylül'den beri yapılmış belki ilk işçi filmi olma önemini taşıyor. Filmin çeşitli aksaklıklan, kaiabalık sahnelerde, özellikle finalde elde edilen etki gücüyle sanki unutuluyor, geriye günümüz Turkiyesinde kimi zaman hâlâ "vahşi" dönemi yaşayan bir kapitalizmin, sağhksız bir kentleşmenin, dengesiz bir sanayileşmenin hâlâ mümkün kıldığı emek sömürüsünden hazin görünümler kalıyor. Özellikle yineleyelim, Istanbul'un göbeğinde Kazhçeşme rezaletinin sürüp gitmesi gerçek bir utançtır. Film, kimi belgesel tadında bolümleriyle bu tür saptamaları yapıyor. Gerisi, yani bir emekçi sınıfı sinemasının Ayzeoştayn veya Yılmaz Güney sineması düzeyine ulaşması ise, belki ilerde gelecek... PtKNtK PtYALE MADRA ı. AL1P BAŞIM sı'DiyoauM TMA... LE4KLACA UZAkTLARA HIZLI GAZETECİ KECDET ŞE^ ONÇA ARADIKTAN 5ARIL 0MMA KOCACUM Al &BNı &UÇLU AR&SlUA 0EN Otı Mı PURZU ? Kahire'de Atıf Yümaz filmleri KAHlRE (AA) Kahire Film Festivali 30 kasımda başlayacak. Festival Organizasyon Komitesi Başkanı Saadeddin Vehbi, konuyla ilgili olarak düzenlediği basın toplantısında, 57 ülkeden yaklaşık 200 filmin katılacağı festivalde, dört yönetmen ve bir oyuncunun filmleri için özel gösteriler düzenleneceğini açıkladı. Ünlü İtalyan film yönetmeni Federico Fellini'nin beş yapıtının sinemaseverlere tanıtılacağı festival sırasında Turk yönetmen Atıf Ydmaz'ın da altı filmi özel bir bölum olarak gösterime girecek. Atıf Yılmaz'ın festivalde gösterilecek filmleri, "Adı Vasfiye", "Aaahh Belinda", "Asiye Nasıl Kurtulur", "Değirmen", "Bir Yudum Sevgi" ve "Selvi Boylum Al Yazmalım." Festivale onur konuğu olarak katılacak Amerikalı yönetmen Kobert Wise da, Oscar almasını sağlayan "Batı Yakasının Hikâyesi" ve "Müziğin Sesi" filmlerinin gösteriminde hazır bulunacak. Kahire Uluslararası Film Festivali'nde, yapıtlan özel bolümde halka sunulacak olan dordüncü yönetmen ise İsveçli Mai Zetterling olacak. Yine festivalde hazır bulunacak olan Fransız sinema oyuncusu Michel Piçcoli'nin 5 filmi özel bir gosteride beyazperdeye yansıtılacak. Bu arada festivalde, "Ülkeleri dışında çalışan vönetmenler" kategorisinde, Türk yönetmen Tevfik BaşerMn Batı Berlin'de çektiği "40 Mefrekare Almanya" filmi de gösterime girecek. 57 ülkenin filmlerinin art arda gösterileceği festivalde FKÖ de üç filmle temsil ediliyor. İYİ Ml O\SE YOKTU BlBET \sret? ESMA KAlDIRtlA S£Qc£<;, f NfiSlL \ 0BN KUlu KuZu 0İLPIĞ/N1Z 6101 TAM eı OPERdSI ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI OTHELLO h J DESDEMMU italyan yönetmen Franco Zeffirellı, Othello'da günümuzün ünlü tenortanndan Placido Domingo'nun sesinden, Desdemona'da da Katia Ricciareli'nin sesınin yanı sıra "sarışın" guzelliğinden bir hayli yaraıianıyor Franco ZeffırellVnin Verdi uyarlaması "Othello" Bir sinemaopera deneyi Othello I Yönetmen: Franco Zeffırelli / Senaryo: Boito'nun livresinden Giuseppe Verdi'nin bestelediği operadan hareketle F. Zeffırelli ve Masolino Damico / Müzik: G. Verdi / Görüntü: Ennio Guarnieri / Oyuncular: Placido Domingo, Katia Ricciarelli, Justino Diaz / Cannon Films yapımı (Ortaköy). Sinemaopera arasındaki yoğun, karmaşık ve tarihsel ilişkiler üzerinde fazlaca durmaksızın Franco Zeffirelli'nin Verdi uyarlaması "Othello" (İtalyancada "Otello") filmi uzerine şu söylenebilir: Bu görkemli, gösterişli, hareketli operafilm, operayı sinemalaştırmak konusundaki geleneksel tartışmalan çözumleyecek değil. Ama yalnız opera ve genelde müzik âşıklarına değil, sinemada her türlü deneye ilgi duyanlara da seslenen yanları çok... Verdi, operası için Shakespeare'in yazmış olduğu ünlü trajediyi bir yana bırakıp, Shakespeare'e de esin kaynağı olmuş bulunan eski bir İtalyan metnine başvurmuştu. Zeffırelli, aslında tüm opera repertuvarfnın sinemaya en yatkın, kişilikleri en ilginç sayılacak operalanndan biri olan "Otbello"yu sinemalaştırırken, gerek oyuncuşarkıcı seçiminde, gerekse sinemalaştırma çabasında, alabildiğine zengin ve cömert davranmış... Yapılan işlem, aslında ZeffireUi'nin daha önceleri kimi Shakespeare oyunlanna ("Romeo ve Jülyet" ve "Hırçın Kız") uyguladığı işlemden çok farklı değil: Zengin dekor, kostüm ve aksesuarlar içinde sinemanın tum hareket yeteneğini, kameranın yaklaşma olanaklarını, teknik yenilikleri, klasik bir eserin modernleştirilmesine, tozlarının silkelenmesine araç olarak kullanmak... Bu açıdan Zeffirelli, "La Traviata" ile yaptığı deneyi bu filmde daha da ileri goturüyor, giderek esere, operada hiç olmayan tipik sinemasal "flashback" (geriye dönüş) bölümleri bile ekliyor. (Özellikle ilk perdede, Othello ve Desdemona'nın aryasında). Bu arada, kimi bölümleri kullanmıyor, operayı biraz kısaltıyor, günümuzun unlü seslerinden Pladdo Domingo'nun sesinden, Katia Riceiarelli'nin ise sesinin yanı sıra sarışın güzelliğinden iyice yararlanıyor, Justino Diaz sayesinde Iago'ya da az görülmüş bir inandıncılık kazandınyor. Bu arada bir sahneye oldukça estetik bir "nü" (çıplak) eklemeyi de unuımuyor (ne var ki, hazretin "nıeşrebi" gereği, bu bir erkek "nü"südur!..) Tüm bu öğeler, filmi belki operaseverlerin dışında da, biraz muzik kulağı olan seyirci için ilginç kılabiliyor. "Othello", kuşkusuz görulmeye ve tartışmaya değer bir film, Türkiye'de çok az gösterilen bir film türunde meraklıları için küçük bir şölen... AGAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHA\ o O o o yJÜ ^ • ^ o " o O O o o O O ° * o bu kaft.li sabants ı\eti&\$& ~^»/~ JÖpOrtWt^^^', s o o o TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA\ 8Ü6ÜV, 20 Kasım KÂBE'YE YAPILAN SİLÂNU BASKfN! EA1 'Anayurt Oteli' Londra'da EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA Londra Film Şenliği'nin altıncı günunde gösterilen Ömer Kavur'un "Anayurt Oteli" adlı filmi gerek seyirciler, gerek eleştirmenler tarafından hem ilgiyle karşılandı hem de beğenildi. İki ayn gosterimden sonra yönetmen Ömer Kavur, seyircilerin sorulannı yanıtladı. Izleyiciler, Kavur'a ilk önce, filmde hangi Batılı sanatçmın hangi yapıtından esinlendiğini sordular. Konuyu Georges Simenon'nun cinayet romanlanna bcn/oienler çıktığı gibi, Alfred Hitchcock'un "Sapık" adlı filmine benzetenler de oldu. Öte yandan Öırcr Kavur'un Yusuf Atılgan'ın aynı adlı ro> jnından uyarladığı filmin, "Türk filmine bettt ı yen bir film oldugu"da vurgulandı. Kavur, b'. . karşılık "Türk sinemasını Batı'da tanılmada ,>:;a güçliiklerle karşı karşı>a>ız. Yılmaz Güne>':. ianıttıgı türden Turk sineması bence muktmrm mi. Ancak Güney'in filmlerinden sonra Batı'da sürekli olarak Türk filmlerinde onun izleri aranır oldu. Benim filmim ilk kez Venedik Şenliği'nde gosterildiğinde İtalyan basını filmi nasıl değerlendireceğini bilemedi. Başka filmlere benzettiler. Türkiye'nin toplurnsal ve tarihsel geçmişini pek bilmeyen bir yabancı için bu film belirsizlik yüklü olabilir. Amacım yerel renklere bağlı olmayan bir film yapmaktı" dedi. Seyirciler arasında görüşlerini aidığımız sanaiçı ve sinema adamları, gösterilen kopyanın o kadar lyi olmadığını, altyazılann teknik açıdan yetersİ7 kaldığını belirttiler. Ancak filmin içerik yönünden tutarlı olduğunu, yalnızlık ve yabancılaşma olgularını iyi yakaladığını, çevre düzeninin yer yer çok başarıh olduğunu da söylemeden edemediler. Venedik Film Şenliği'nde Sinema Yazarları Odulu'nu kazanan, Valencia Film Şenliği'nde "!. olan "Anayurt Oteli" yakında Nantes Şenliği'nc katılacak, oradan da Rio de Janeiro, Kahire ve Hindistan'a gidecek. f4OO. YAP(LMlŞ7~l"• 6SRÇEKLEÇMESİ 0£ /DEKİ, Zf Xf "MEHDİ " OLDUGUNU NAC YSIS.I Ol/IM Ş OLAOGSl'LDİ. £L. IZil/eGyşi, EPİyoeDu'.. MBS•' 8ÜYÜK BıR gi/SÇOfc ALA/SAK. , OTTD A ÂgE'Y £L£ G£Ç*ie.MİŞrİ.. İŞGAL 12. GUU SUtSECeK, /K(YÜ£E YAKIM OLUMUE SOMUÇt/IA/ACA/b: ve OLAYf YARATKULAB. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet TiirkYuııaıı hınlıulııınla işhri fîiuııriik Yıınanıslan arasındaki dostluğa ııygıın bir şekılde lanzhn etmek ıızere cereyan edeıı muzakereler tam bir anlaşmayla neiıcelenmişiır. Öğrendiğinıize gore Türk ve Yunan hukuıneileri larajındaıt lasdık edilen proje 20 Kasım 1937 onıınıuzdekı haftadan ıtibaren nıvvkii ıneriyele girecekiır. Yeııi anlaşmayı Yunanisian nanıtna ımzalayacak olan Yunan ınurahhası A7. Slasinopu/os dıın kendisıle çoruşen bir arkadaşınııza bu ınesele hakkında şu izahalı 19371987 vernııştır: "Malunıuıuız olduğu ıızere Lozan ınuahedesının 107'ci nıaddesi Tıırkiye'den Yunanistanu ve }unanıstwıdan Tıırkıyeye gıren treıı yokulannı bazı hıısıısı fıınlura lııbi lliıiıvordıı. Trakyada Turk ve Yunan lopraklanndan geçen ircnlcrde güınruk ve polis muamelelerinı Turkiye ve
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear