23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER caksın Ayrılırsan kâfır olur ve ote dunyada sonsuza dek yanarsın Kısacası, hukuk duzenını de kapsavan dınsel kurallara, onları ırdelemeden, akıl suzgecınden geçırmeden, koru korune ınanacaksın ve o kuralları uvgulayacaksın Boyle bır goruşun egemen olduğu ulkede elbette çağdaş demokrası olmaz, olamaz Çağdaslık olmaz kı onun demokrasısı olsun Şerıatçıların demokrası dedıklerı "ıcma ı ummet" eskı çağın henuz ıierı teknığe ulaşmamış toplumları ıçın geçerlı ve yeterlı ıdı, çağdaş teknık toplumlar ıçın değıl' "Mecelleı Ahkâmı Adlıye"nın 39 maddesınde denıldıği gıbı, "Ezmanın tagayyurıyle ahkâmın tagayyuru ınkâr olunamaz" (yanı, çağlann değışmesı ıle kuralların da değışeceğı yadsınamaz) Işte Turkıye'dekı hukuk kuralları çağın ısterlenne (ıcaplarına) ve gereksınımlerıne gore değışmış, dınsel hukuk yerıne akılcı hukuk geçmıştır Laıklık budur Hukuk kurallarını ıçeren yasalar devlet organlarınca uygulandığı ıçın, laıklık kısaca, "Devlet ışlerıyle dın ışlerının bırbınnden ayrılması" olarak betımlenır Buna, "Dunya ışlerıyle dın ışlerının avnlması" demek belkı daha yerınde olur Çunku dın ışı, ınancı ve ote dunyayı ılgılendıren fızık otesı bır kavram, dunya ışı ıse değışık, değışken ve sayısız turu olan, gozlem ve deneyım ısteyen pozıtıf ve fızık bır kavramdır Bunlar bırbırıne kanştırıldığında gozlem ve deneyın, yanı aklın ışlevı ve egemenlığı ortadan kalkar Ustelık boyle bır toplumda millijetçilik (ulusal kardeşlık) değıl, ummetçilik (dınsel kardeşlık) ıdeolojısı egemen olur Bu nedenle de ummetçilik, tıpkı Marksçılık gıbı, uluslararası nıtelık taşıyan bır ıdeolojıdır Özun ozu Turk olan ıkı kışıden bırı şerıatçı otekı laık goruşlu ıse, Turk kokeniı şerıatçı, Pakıstan, Endonezya, Fılıpınler ya da Surıye gıbı ulkelerdekı yabancı kokeniı bır şerıatçıyı laık duşuncelı Turkten daha yakın bulur kendıne, tıpkı fanatık bır komunıstın butun dunyadakı komunıstlen kendısıne, mıllıyetçı yurttaşlarından daha yakın gorduğu gıbı Bu nııclığı dolayısıyladır kı, şenatçı ulkelerde olduğu gıbı, komunıst ulkelerde de ulusallığa dayanan ozgurlukçu çağdaş demokrası kurulamıyor Şerıatçılıkla komunızmı kıyas layınca, şenatçılar çok ofkelenıyorlar Ne yapalım kı, gerçek boyle Her ıkısı de, az once verdığım ornekte gorulduğu gıbı, uluslararası nııelık taşımaktadır Şımdı bır de makıne devrımınden berı gıttıkçe genışleyenuluslararası nıtelıkte sermaye şırketlerı turedı yeryuzunde Buniar Batı demokrasılerını genış ölçude denetım altında tutuyorlar Ne var kı, buralarda sermaye ıle emek arasında denge kurabılmek ıçın sendıka, bırlık ve dernek kurma hakları, basın ve duşun özgurluklerı kısıtlanmış değıldır Hak ve ozgurlukler çağdaş demokrasının ' olmazsa olmaz" nıtelıktekı oğelerıdır Bızde sağcı partıler, özellıkle halk yığınları ve bır kısım emekçıler, ozgurlukçu demokrasının bu yaşamsal koşulları konusunda henuz yeterınce bılınçlenmedığı ve dıkkatler özellıkle hep dın konularına kaydırıldığı ıçın, çağdaş demokrasıyı kuramıyoruz bır turlu Lfnıversıtelı kızlarımız ıierı surulerek başortusu konusunda yoğunlaştırılan şerıatçı dırenış ve propagandalarla kımı Anadolu ılçelennde tezgâhlanan pankartlı karşılama ve fokurdamalar hep bu bılmçlenmeyı onlemek ıçın dışta ve ıçte belırlı merkezlerce yıllardan berı harcanan sınsı çabaların acı mey\elerıdır Islam dunyasında koklu bir devrim geçirmis tek ulke olan ve bu nedenle onlar arasında laık bır ada gıbı kalan Turkıye'de yonetıcılerce verılen bır tek odun, devnmcı Ataturk Cumhurıyetı'nın bel kemığı olan laıklık ılkesını çurutup yok edecek bın tane acı ve zehırlı meyve verır Bızım uzun yıllardan berı bu sutunlarda neredevse haykırarak vurguladığımız bu sosyolojık gerçeğı, buyuk yeîkı sahıplerınden bazıları galıba anlamış gorunuvor Bunu, hep sı de Ataturkçu geçınen sağcı partılerımız ve özellıkle bugunku ıktıdar partısı de zorakı değıl, ıçtenlıkle anlamaya başlayabılse, henuz busbutun vok edılemedığıne ınandığımız Ataturkçu guçlerle şerıatçı gerıcıler arasında gıttıkçe yakınlaştığı gorulen ve butun ulkemız ıçın buyuk tehlıke doğuracak olan hesaplaşma belkı onlenebıiır Sayın Başbakan televızyonda yayımlanan bır meydan konuşmasında her köye telefon, elektnk, ılım ve ırfan goturuleceğını ve "gerılık" demek olan ırtıcaın bovle onleneceğını soyledı, ama "ılım ve ırfan"ın turunu soylemedı Hatırlatalım kı, şenatçılar ılım ve ırfan kavramını hep "dın ve şerıat bılgısı" olarak anlar ve oyle anlatırlar Oysa "ılım ve ırfan" ancak laık ve akılcı eğıtım ve oğretımle ve pozıtıf bılımle yaygınlaşır İrtica denen gerıcılık de ancak kafaların ıçını bu bıhmlerle aydınlatma yoluyla onlenebıiır, elektnk ampullerıyle değıl' Sayın Başbakan'ın Turk halkına bu gerçeklerı açık seçık ılan etmesı gerekır * * • 18 OCAK 198 Dem Bu Dem, Fırsat Bu Fırsat, Gün Bu Gün! HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Başlık yaptığım dızedekı bırkaç sözcuğu, aruz kalıbını bozmadan değıştırdığımm ayrımındasjnızdır herhalde Evet, "Dem bu dem, fırsat bu fırsat, gun bu gun" dızesı şenatçılara tam uyuyordu Ataturk'un laık cumhurıyetını yıkıp, Pakıstan, Suudı Arabıstan ya da komşumuz Iran'dakı gıbı bır Islam devletı kurmak uğrunda yıllardan ben yetıştırdıklerı Cumhurbaşkanı'na bıle akıl oğıetecek kertede fanatık kızü erkeklı genç mılıtanlan oncu saflannda yuruterek saldınya geçmenın tam zamanıydı Oyle ya • Madem kı 12 Eylul 1980 Harekâtı'ndan sonra vasama yetkısıne sahıp beş orgeneralden oluşan Mıllı Guvenlık Konsevı Ataturk Cumhun>etı'run temel ılkelennden bırı olan öğretım birlığı ılkesını yıkmış, ılk ve orta oğretım kurumlarına zorunlu dın derslerı koyup devlet okullarında pozıtıf ve deneysel bılımlere dayah laık öğretımın yanında metafızık ve değışmez dogmalara dayalı dınseJ oğretıme yer vererek Ösmanhnın teokratık devlet duzenınde olduğu gıbıöğretım ve eğıtım ıkılığı ılkesını getırmıştı, • Madem kı Ataturk'un manevı dokunulmazlığına el uzatarak onun vasıyetnamesını ıptale olanak sağlamak ıçın 12 Eylul Anayasası'na madde koydurmuş ve boylece o buyuk Turk evladının Turk (Jlusu'na kultur armağanı olan Turk Dıl ve Tanh Kurumları'nı devletleştırıp bırer resmı daıre durumuna getırerek or tadan kaldırmıştı; • Madem kı Ataturk'un Turkçeleştırmış olduğu ezanı, 1950'de ıktıdara geçer geçmez yenıden Arapçaya çevıren ve Ataturk'un çağdaş Turk toplumunu çekırdekten olgunlaştırmak ıçın kurup butun ulke duzeyıne yaygınlaştırdığı halkevlennı \e halkodalarmı kapatıp onların kıtaplıklarını tumuyle yok eden ve boylece Ataturkçuluğe ılk buyuk darbelerı vuran Demokrat Partı ıktıdarının lıderı Cela! Bayar'ın cenazesını ıop arabasına koydurup Harbıyelılere çektırerek tıp kı Ataturk'e yapılmış olan devlet torenıvle kaldırtmıştt O halde şerıatçıların en çok çekındıklerı \e hıç sevmedıklerı Sılahlı Kuvvetler yonunden bır "tenkıl" tehhkesı yok demektı, Ataturk'un devnmcı kurum ve kuruluşlarını \e en onemlı devrım ılkesını yıkanlar, Ataturkçuluğun yıkımı ışıne daha 1950'lerde başlayanlara lıderhk etmış olanın yalnız canlı kışılığını değıl, olusunu bıle en yuksek devlet torenıyle ağırlayanlar, Ataturk duşmanı olan şenatçılara nıçın karşı çıksındı 9 ! Ustelık \etolu ve yasaklı 1983 seçımlerıyle amaçlanan gudumlu hukumet kurulamayınca bır rastlantı sonucu ıktıdara gelen tslamcıırkçı karması bugunku hukumet, 1988 seçımlennı garantılemek ıçın gerıcı eylemlerı gormezlıkten gelmekteydı; sayın ve yasaklı Suleyman Demırel'ın manevı patronluk yaptığı DYP'nın "maddı ve fiıh" lıderı Cındoruk bır sure once yaptığı bır konuşmada, "lkıde bır ırtıcadan söz etmek, dındar vatandaslanmızı urkutmektedır" dıyerek ANAP ıktıdanyla aynı doğrultuda olduğunu gdstermıştı, manevı buyuk patronun ıse "Bana irtica vardır dedirtemezsinız" bıçımındekı duşuncesınde hıçbır değışıklık olmamiitı Kendılerı kuçuk, ama yurtdışmda bıle etkınhklen buyuk olan partılerden MÇP ve RP ıse butun guçlerıvle şerıatçıların arkasındaydı Demek kı şerıatçılar ıçın sıvıl kesım yonunden de bır tehlıke yoktu O halde "Dem bu dem, fırsat bu fırsat, gun bu gun'" dıyerek saldınya geçmenın tam zamanıydı Ama dıkkatlı olmak gerekırdı, ne olur ne olmaz, once kuçuk çapta bır taktık saldın yapılmalı, eğer o başarılı olursa, son ve ezıcı darbeyı ındırecek stratejık saldınya geçılmelıydı Eğer taktık saldın başarılı sonuç vermezse, masum pozunda gerı çekılmek, sabretmek, yenı planlar hazırlamak gerekirdı, lâ kı ortam kendılen ıçın daha elverışlı \e daha u>gun duruma gelsın Nıtekım Sayın Cumhurbaşkanfnın Adana'dakı sert çıkışından sonra şenatçılar ıçın yenı bır sabır ve bekleyış donemı, gerıcı ve tutucu sıyasaJ partıler ıçın de halkın dınsel duygularını gıcıklayarak ve taııkat babalannın sırtlannı sıvazlayarak şımdıkı ortamdan açık ya da gızlı yararlanma dönemı başlıyordu • * * Bılındığı gıbı, şerıat devletı totalıterdır; onda yalnız ınanç ve ıbadet değıl, toplumsal yaşamın her alanı dınsel kurallarla yonetılır; oyle kı, her davranışında bu kuralları duşuneceksın, bu dunya yalan ve geçıcı, ote dunya gerçek ve sureklıdır Sureklı olanda her turlu "nımete" erışmek ıçın bu dunyada 1400 yıl once konulnıuş olan kurallardan aynlmaya PENCERE Özlü Bir İnsanın Seriiveni... Bır vakıtler Beyoğlu'nda Baylan vardı. Şaırienn, yazarların sanatçıların buluştuklan pastahane; genış, kalabalık, uğultu lu, sevımsız Kırk yılda bır uğradığım Baylan'da bır gun Demır Özlu'ye rast ladım 1960'ların ılk yarısı O yıllarda bunalım edebıyatı suru yor Demır Özlü'nun ılk kıtabının adı "Bunaltı" Fransa'dan esın tılerle "varo/uşçuluk" akımtnın ddngulerınde bunalmak, Türkı ye'dekı aydına yatkın gelıyor Genelde bunalım saygıya değer ve yaygın bır egılımdir. Bıı kadın otuzlu yıllarının sonuna doğru bır sabah aynaya baktı ğında, çızgılerinin derınleştığını ayrımsarsa, bunalıma düşebılır Bır küçıik memur, ayın 10'unda aylığı tükendığı ıçın bunalımın anaiforuna kapılabılır Bir genç, karşı cınsle sağlıklı ılışkı kuramazsa, bunalımın kuyusundan su çekmeye başlar. Bir "aydın" toplumdakı derın adaletsızlığın çelışkısını gordükce bunalımın umarsızlığına yakalanabılır Çok kaba nedenler, anlamsız gorünen ayrıntılar ya da pek ınce gerekçelerle ınsan bunalıma dusebılır Ne var kı o sıralarda ben bunalımın edebıyatını da felsefesını de hafife alıyordum, "Bungunlar" uzerıne bır yazı yazmıştım Demır Özlü bu yazıya ofkelenmıstı, Baylan'da karşılaşınca kızgınlığını ıncelıkle dıle getırdı, sanatın dışında bır şey düşünmüyor gıbıydı • 12 Mart dönemınde Demır Özlü'yü adaletı savunan bır gerçekçı avukat olarak gördüm Sessız, gülümseyen ve aydın kışılığıyle avukattan çok sanatçı gıbıydı mahkeme salonunda, siyasal davalara gırmeseydı, cuppe kendısıne yakışmayacaktı, edebiyat ıle hukukçuluğun bırleştiğı yerde kımlığinı bulmuştu. Artık Baylan yılları gerıde kalmıştı Türkıye oyle bır sürükleniş ıçındeydı kı sonunda neler olacağı herkesin kafasında soru ışaretıydı Amerıka'nın süper ağırlığı altında ezılen toplumda fıkır namusunu savunmak çok pahalıydı. 12 Mari'ın balyozu aydınların kafasına inmış, karşıdevrımın buldozerı çıkarcılann yollannı asfaltlamıştı Toplumdakı olumsuz değışım acı ınsan manzaraları yaratıyor, kışılıklerdekı yıkıntılar ve doneklıkler acı göruntuler oluşturuyordu Demır özlu, yaşadıklarımızın paha bıçılmez deneyımlerınde edebıyatın gerçeklığını daha yakından mı duyumsuyordu? 12 Eylül'den önce yayımlanan romanının adı: "Bır Küçük Burjuvanın Gençlık Yıllan." 12 Eylül geldı . Dünyanın bır başka ülkesınde para babası yaratmak ıçın devlet gucuyle böyle bır tezgâh kurulmuş mudur? Bılemem Ama 12 Eylül'den sonra Turkıye'dekı yağma düzenı akıl durdurucu boyutlara ulastı Parasal patlama, ışadamı patlaması, soygun fırtınası toplumu sarstı Birkaç yıl ıçınde Türkıye'nın en büyük holdınglerı arasına gırenlerın birkaç yıl ıçınde batanların gürültusunde ve ınanılmaz bır altust oluş ıçınde her türlü moral ölçuyu parcalayıp toplumu tımarhaneye çevıren bır seruven yaşadık Hukuk, adalet, ahlak, sorumluluk, guzellık, her şey savruldu, ayaklar altına alındı ve her namuslu aydın, edebiyatçı, hukukçu; hangı meslekte olursa olsun dogruyu savunmak ısteyen her yurttaş, kendi payına duşen acıyı ustlendı Birkaç hafta önce avukat dostum Turgut Kazan gazetedeki odama gınp Demır özlü'nun yurttaşlıktan çıkarıldığını haber verınce hıç şaşmadım Verılen kararın yasal ara uygun olup olmadığını tartışmanın bıle yersız olacağına ınanıyorum Ozlü Türk yurttaşlığına layık değılse, kım layıktır'' Çoğu değer yargısı Turkıye'de tersine döndü Eskıden cezaevıne gırmek, mahkum olmak, yurttaşlıktan atılmak ayıp sayılırdı, şımdı onur verıcı say/lıyor Boyle gıderse cezaevıne gırmemek, mahkum olmamak ya da yurttaşlıktan atılmamak ayıp ve utanç verıcı sayılacak .. Şerıatçıların başortusu bahanesıyle gırıştıklerı taktık saldın şımdılık başarıya ulaşmamışgorunuyorsa da, 1950'den berı hıç ara vermeden hazırlanan stratejık saldın ve başarı ortamı ve umudu olduğu gıbı yerınde duruyor Bu stratejı ılerde bır gun başka bır yazıya konu olabılır Şımdılık, genç arkadasımız G«nca> Şa>lan'ın geçen pazar gunu başlayan "İslamcı Akımlar Ne tstijor?" başlıklı araştırma ve ınceieme dızısını dıkkatle okumanızı salık verırım EVET/HAYIR Sabahattin Ali'yi Okurken.. OKTtf AKBAL OKURLARDAN Siyasal iktidar ve bilim engelleyici tutum ve davramşlardan kaçmmaya ozen gostermesini engellemektedir. Her turden kazanımın hemen hemen yalnızca vurguncu tutum ve davranışlarla elde edılebıldiği, ustelik yonlendirict ve yonetici konumundakilerin de bu turden tutum ve davranışlan açıkça destekleyebildiği toplumlarda başka turlu bir gelişme olası mıdır? Oysa siyasal iktidar, ekonomik gelişmenin yonlendirilmesinde olduğu gibi yaşamın başka alanlarında da bilimsel araştırma bulgularına dayah uyarılan gormezlik ve duymazhktan gelerek ulusumuzu mutlu bir gelecekten yoksun kılarken, kısa donemde kendi variığımn temellerini de ortadan kaldınyor, ama ayrımında değil. Boylece onca ozveriyle uretilmiş ya da sağlanmış her turden kaynak, özellıkle de zaman savurganca harcanarak yitiriliyor, bilimsel yaratıcılıklar koreltiliyor. Guneydoğu Anadolu Projesi ile ılgili bilimsel çabalara söz gelimi son sempozyumda getirilen oneriüre yönelik ilgi duzeyi bu acı gerçeği açıkhkla ortaya koyuyor. A.Ü. Ziraat Fakultesi de, TÜBÎTAK ve TC Ziraat Bankası da varhklanm bu ulkede yaşayan herkesin aşından kesilenlerle surdurebilen kuruluşlardır. Bu kuruluşlanmtzın çağn ve uyanlanna bu denli ilgisiz kahnması, ne yazık ki yalnızca siyasal iktidann temsilcı ve yandaşlannı ilgilendiren bir sorun değildir. Hiç olmaz ise toplumun şimdikınden çok daha geniş bir kesimi bu gerçeği kavrayabilmeliydı... Dr YUCEL ÇAĞLAR ARAŞTIRMACI bulunmak, sonra da devlete guvenerek beklemek, gerekirse uyarmaktı. Yazışmalan takip etmek iştirakçilerin gorevi değiidi. Bu inançla tam ikı yıl bekledim, hıç ses çıkmayınca 22.11.1985 tarihinde Emekli Sandığı Ist. Şube Mud. 'ne bir mektup gondererek bu gecikmeden dolayı mağdur olduğumu bildirdim. Cevap olarak 13.12.1985 tarih ve 188964 sayılı bir yazı gondererek, "SSK ile yazışmalar yapıldığını" bildirdiler. Bu cevabın uzerinden bir yıl daha geçti. Emekli olalı uç yıl uç ay oldu. Fakat SSK'deki hizmetlerim bir turlu emekliliğime eklenemedi. Bu hizmetlerimden 690 gununu memur olarak çalıştığım kamu kuruluşunda, işçi statusunde çalışarak geçirdim. Bu hizmetlerim kıdem tazminatını almadığım için emekli ikramiyesi alacağım bulunmaktadır. Ayrıca, kamu ve ozel kuruluşta geçen toplam 890 gunluk iki hizmetimin karşılığı olan emekli maaş farkı alacaklarım da her ay artmaktadır. Emekli Sandığı'nın, sozlu ve yazılı uyanlarıma rağmen yasal haklarımı uç yıl geçtiği halde verememesi, beni mahkemeye başvurmaktan başka çaresi kalmayan bir iştirakçi durumuna duşurmektedir. EMİSE ALİYE EDİN SSK Sıc.No. 1896427 Son 56 yıldtr, başta universiteler olmak uzere bilim ve araştırma kuruluşlan ile bilim adamı ve araştıncılara ilişkin olarak son derece olumsuz yargılann one "Lozarfın en sereflı tarah bizı yabancı sermayenın kölelığınden surulmesi neredeyse kurtarması ıdı Arkastndan yırmı sene hep bu yabancı sermayeyı olağanlaştı. Çoğunluğu haklı sılkıp atmaya çalıştık Mını mını Belçıka'nın tramvay şırketındekı sertemeüere dayanan bu mayesınden kurtulunca bayram ettık Izmır su şırketı yabancı ser yargılardan kimilerine gore, mayeden kurtuldu drye tören yaptık Havagazını aldık, sevıncımız"Bugun unhersiteler işlemez den zıpladık, gazefe/ere sütun sütun yazılar yazdık Butun bunlann sonu buna mı varacaktf> El açıp davet edecek olduktan sonra duruma gelmış, araştırma bakımından da, oğretim yabancı sermayeyı ne dtye düğun bayramla kapı dışan ettık?" bakımmdan da gorevini yerine Sabahattin Alı'nın 2 Aralık 1946 da Markopaşa'da çıkan bır yagetirememek akıntısı ile karşı zısı. karşıya kalmıştır. " iTÜ'de bu Yabancı sermayeye lyıden lyıye kucak açıtdığı, yabancı ış saythn mart ayında yapılan bir hıplerının ülkemızebuyur edıldiğı, "tambağımsızlıkian "karşılıklı sempozyumda ise Rektör bağımlılık" anlayışına geçıldığı bır dönemde, Sabahattin Alı'nın kırk Sayın Kafalı şu saptamayı yıl öncekı yazısını okumak ınsanda ganp duygular uyandırryor Neyapmıştır: "GeneÛikle reden nereye gelmışız' mufredat programımızdaki Sabahattin Alı'nın yazısı şöyle sürüyor "Bu ıştB hangı menfaatlerın oyunu var9 Dünyayı bır ahtapot gıbı değişmeler gunun gelişen bilim sarmaya çalışan emperyalıst sermayenın kucağına atılmak, mılle ve teknolojileri açısından yetersizlik gostermektedir. Bu tın alıntennı doiara ve stertıne satmak ısteyenler kım? Göze doymaz yetersizliklerdeki temel paranın, bu korkunç taanvzu karsısında mılleOnı, vatanını seven her unsuru, oğretim uyelerinin bir namuslu ınsan sesını yükseltmeye mecburdur" bolumunun kendilerini Sabahattin Alı sesını yükselttı Yazarak, konuşarak yanlış bır yolyenilemektekı ısteksizlikleri ve da yurundüğünü bıldırdı Sonunda ne mı oldu? 2 Nısan 1948'de, bazılannın ıse unıversite dışı bugun bıle çözumlenmemış bır cınayete kurban gıttı Sözde onu yurtdışına kaçırmak ısteyen kışı son dakıkada ulusal coşkuya kaişlere fazlaca gırmiş pılmış da büyük yazarı öldürmüş1 Işın ıçınde başka güçler, başka olmalannda veya yeterli teşvik nedenler vardı En basta da yukarıdakı yazısı, bu yazı gıbı başka gormemelerinde aramak yazılar, kıtaplar gerekmektedir. "Yabancı Sermaye" başlıklı bu ılgınç yazı şu satırlarla bıtıyor Hem ekonomik hem de "Çünkü bır memlekete gınp yerieşen yabancı sermayeyı çıkanp at toplumsal ve kulturel manın yabancı ordulan surüp denıze dokmekten çok daha guç ol yapılanmanın dinamikleri duğunu bız Osmanlı Imparatoriuğu'nun mırasçılan herkesten tyı bı bilimsel araştırmalara Imz" gereksinme duyulmasma yol Cem Yayınları "Sabahattin Alı'nın Bütün Esenen"nm 9 kıtabını açabilecek bır işlerlik ve da çıkardı Bu cıltte Sabahattin Alı'nın "Markopasa yazıları ve etkenlıkten yoksundur. Bu ÖtBkıler" yer alıyor Yazıları derieyen Hıkmet Altınkaynak kıtaba yazyoksunluk, soz konusu dığı önsözde şöyle dıyor olumsuzluklan genişleterek "Sabahattin Alı'nın yasadığı dönem hâlâ bırçok yanıyla alacaka yeniden urettiği için siyasal ranlıktadır Karanlığı yırtılmamış bır döneme hıç el atmamak, gete iktidann toplumsal gelismeyi ceğımıze de bırtakım gölgeler düşürmek demektr" Bu anlayışla Sabahattin Alı tarafından yazıldığı bılınen, çeşitli dergılerde, özellıkle "Markopasa',' Malumpaşa", "Merhumpaşa" gazetelerındejyayımlanan ımzasız yazılar da bu kıtaba alınmıştır lyı de olmuş1 Unlu öykü yazarı Sabahattin Alı'nın toplumsal konularda yürekiı bır tutumla ortaya çıkmaktan kaçınmadığı, düşüncelerını kıtapla, dergıyle okurlarına sunmaktan çekınmedığı böylece ortaya çıkıyor Bu dedığım bızler ıçın, onu yazıları ve kışılığıyte tanımış olanlar ıçın değıl, çünku bızler Sabahattin Alı'yı, onun nıtelığını, gerçek mıllıyetçılıgını herkesten daha lyı bılıyoruz Ne var kı günumuzün kuşakları onu gereğı gıbı tanıyamamıstır, daha doğrusu bu büyük yazar bılerek, ısteyerek yanlış tanıtılmıştır Hem sağ hem de kımı sol çevreier bu yanlışlığı yapmışlardır 1935'te Sabahattin Alı 27 yaşındayken Yücel dergısınde bır soruşturmada "Edebıyata nasıl başladınız?" sorusuna şu yanıtı vermış "Okuyarak" Başka turlu de olmazdı zaten' Her yazar okuyarak gırer yazın alanına Genç yazar şöyle dıyor konuşmasının bır yerınde "Kıtle ıle anlaşmak ve bırleşmek ıçın yapılan her hareket güzel ve doğrudur" Yedek subay ögrencısı Sabahattin Alının okul bahçesınde tonuşan Umran Nazıf'e şıır konusunda söyledıklen de ılgınçtır "Bence sıınn eskısı ve yenısı yoktur. lyı şıır muhakkak kı ınsana bır şey ılave eder, bu şey bazen tez olur, bazen bızım manen daha genışlememızı temın eden bır heyecan olur Kötü şıır ıse ıçınde tez bulunsun bulunmasın bızı ya güldürür ya tıksındinr" Tevfık Fıkret'ın dınsızlıkle suçlandırılması konusunda da 1939'da "VfeD/ Adam" dergısınde şunları soylüyor "Fıkrefın ınsanıyetçı/ığı her kendını bılen ınsanda bulunması ıcap eden, hatta hakıkı mıllıyetperver olmak ıçın de esası şart teşkıl eden ınsanıyetçılıktır Laık bır memlekette bır ınsanın dınsızlıkle ıtham edılmesı henüz yobazlann kökunün kazınmadığını göstermekten başka bır şey ıfade etmez " Sabahattin Alı'yı bugünKÜ kuşakların yakından tanımaları gerekıyor "Bütün Eserfen" dızısı bunu sağlıyor 19 Ekim 1983 tarih ve 58360 saytiı genel kurul kararı ile Emekli Sandığı 'ndan etnekli oldum. Ancak 1970 ve 1974 yıllarında birieştirdiğim ve sicıl dosyamda da mevcut olan iki ayrı SSK hizmetim her nedense emekliliğime dahil edilmemişti. Bana bu konuda bilgi gonderilmediği için eksikliğin sebebini oğrenebilmek gayesi ile birkaç kere Emekli Sandığı Ist. Şube Mud. 'ne gittim. Orada bana "evvelce birleştirilen hızmetler için emekli olduktan sonra bir kere daha SSK'ye yazı yazıldığını, fakat SSK'den cevap gelmediğini, bunun biraz gecikebileceğini, beklemekten başka yapacak bir şey olmadığını, eğer istersem kendim SSK'ye giderek yazıntn cevabını alıp getirebileceğimi'' soyiediler. Yasalar, hizmetlerimin birleştirümesi ve emeklilik işlemlerimın yapıbnası gorevini Emekli Sandığı 'na vermişti. Benim iştirakçi olarak gorevim, dilekçe verip istekte SSK hizmetim emekliliğe eklenmedi bosfor turizm İSTANBULPARİS Butun Avrupa şehirleriyle bağlantılı muntazam otobus seferleri. Istanbul Mele Caddesı No 14 TaksımTel 143 25 25 Ankara Adem Yavuz Sokak No 3/1 Kızılay Tel 34 47 40 , bol proteinli, besleyici, yumuşak, yepyeni, nef is birşekerleme üretti... .^^Mmik^> PANEL "LAİKLÎK, ÎRTİCA VE KADIN" Düzenieyen SHP Kartal tlçesi Açış konuşması: SHP ll Başkanı Hasan Fehmı Güneş ve llçe Başkaru Kamer Gök. Konuşmacılar: Prof. Bahriye Üçok SHP Ordu Mılletvekıli, Prof. Türkân Akyol SHP MKYK üyesı, Mebmet Mogoltay SHP MKYK üyesı, Ali Sirmen yazar Toplantıyı yöneten: Ayla Akbal, SHP ll Yönetım Kunılu üyesı. 18 Ocak 1987 Pazar saat 11.00'de Kartal Belediye Sineması'nda
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear