Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHÜRİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 12 OCAK 1987 Tarihi, Yaşarken Yakalayabilmek... (Baştarafı 1. sayfada) lalara taviz verdi. Yanıldığımızı şimdi anlayabiliyoruz, ama iş işten geçti. Ûlkemiz bugön tam bir karanlık içinde." Tarihi, yaşarken yakalayabilmenin olanaksızlığı mı, diyeceğiz şimdi? Dersek, çok kaderci bir yaklaşım olmaz mı bu? Kuşkusuz evet. Çünkü bir de tarihten ders çıkarmak, ders almak vardır; bir şeyi ille de yaşayarak öğrenmek herhalde gerekmiyor. Ama ne var ki bu da söylendiği kadar kolay bir iş değil. Bugün Mısır, Tunus gibi bazı Arap ülkelerinde de siyasal ikiidarlar, Humeyni hareketini etkisiz kılabilmek amacıyla "din silahı"na başvurmaktadırlar; dinsel duyguları bir devlet politikası olarak okşamaktadırlar. Tipkı bir zamanlar Şah'ın iran'da tahtını korumak için birtakım mollalan kendinden çok emin biçimde okşamış olduğu gibi... • Din, vicdanlara bırakılmalıdır. Herkesin inanç özgürlüğü tam olmalıdır; bu ancak laik bir toplum ve devlet düzeninde gerçekleşebilir. Birliği dinde değil, demokraside aramak gerekir; ulusal bırlik ancak çoksesli demokratik bir çerçevede sağlanabilir. Nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir İslam ülkesinde "irticaa karşı" ya da "sola karşı" dini bir silah olarak kullanmaya kalkışmak çok tehlikelidir; zira bu süah gün gelir geri teper. En iyisi, laiklik ilkesine sıkı sıkıya sarılmak, "dini polltikaya alet etme/r'ten vazgeçmektir. • Türkiye'de özellikle yelpazenin sağ kanadında yer alan partiler dinle politikayı birlikte götürmeye öteden beri özen göstermişlerdir; bugün de göstermektedirler. Bu tırtumun temelinde oy hesabı yatar. Bu hesap, 12 Eylüi damgasım taşıyan yüzde 10 barajlı seçim sistemi nedeniyle daha da önem kazanmıştır. Üstünde "laiklik dinsizlik değildir, dine saygı" sloganı yazılı perdeyi şöyle bir araladığınız zaman sahnenin orta yerinde seçim sandığını görebilirsiniz. özellikle bu oy hesabıdır ki, bir şeriat düzeninin özlemi içinde olan güçlerin siyasal tırmanışını, örgütlenmelerini birtakım dış desteklerin de devreye girmesiyle kolaylaştırmıştır. Yanlış anlaşılmasın! "irtica" ile mücadele edebilmek için, seçim sandıgının otmadığı bir siyasal rejimin özlemi içinde kesinlikle değiliz. Gericiliğe karşı en etkili savaşımın çoğulcu bir demokratik düzende yapılacağına inanıyoruz. Bu gorüşümüzü destekleyen birçok kanıt yakın tarihimizden verilebilir. "Seçim sandığı" gibi herhangi bir kaygısı olmadığı varsayılan 12 Eylül askeri yönetimi de dinle politikayı yer yer birbirine karıştırmıştır. Hızlı bir toplumsal değişimi yaşamakta olan Türkiye'de 12 Eylül yönetimi, din kuoımuna İslami akımların kaç parça olduğunu da unutarak "birlik ve beraberlik" adına yaklaşmıştır. Bunu yapar ken, hem şeriat özlemcilerini silahsız bırakacağına hem de sola duvar çekeceğine inanmıştır. Aynı zamanda kitle desteğini güçlendirmek için dinsel duyguları okşamayı inmal etmemiştir. 12 Eylül döneminde din dersinin anayasal bir ilke olarak zorunlu kılınması da işte bu çerçeve içinde yerini bulmuştur. Bir başka deyişle, "oy hesabı" olmadığı varsayılan bir askeri yönetimde, bir yandan laiklik ilkesi büyük bir darbe yerken, öte yandan "irtica", dış desteklerin de itişiyle büyük bir ivme kazanmıştır. Gerçek budur. • O halde ne yapmalı? Çareyi demokrasi içinde ve birtakım sloganlann kolaycıhğına kendimizi kaptırmadan aramalıyız. Sabah akşam "Biz Atatürkçüyüz" demekle biryere varılamayacağı çoktan anlaşılmış olmalıdır. Din dersi eskisi gibi zorunlu olmaktan çıkartılmalıdır. özellikle ilk ve orta öğretimde ders kitapları laiklik ilkesinin ışığında gözden geçirilrrteli ve çoğu yeniden yazılmalıdır. Ulusal eğitim ve ögretim programları Cumhuriyet devletinin kuruluş ilkelerine tam olarak uygun hale getirilmelidir. imam hatip okulları ile Kuran kursları laiklik ilkesi açısından kesinlikle devlet denetimine alınmalıdır; gerekenin üstünde çoğalmaları da önlenmelidir. Aynı denetim Diyanet işleri Başkanlığı'na dönük olarak da yapılmalıdır; bu örgütün tarikat ve mezheplerin kavga alanı olmamasına dikkat edilmelidir. Bilimin yol göstericiliğinde aydınlık ve özgür kafalı genç kuşaklar yetiştirebilmek için öğretmenlerimize gerekli özen gösterilmelidir. Radyo ve televizyon laik ve özgür düşünce adına bir an önce seferber edilmelidir. Programlar, "Türkİslam sentezi"n\n izlerini değil, laik düşüncenin damgasım taşımalı, demokrasinin yaygınlaşmasına katkıda bulunmalıdır. Gericiliğin dış destekleriyle etkili mücadelenin yolları bulunmalı ve bu desteği sağlayan ülkeler kesin olarak uyarılmalıdır. Gericiliğin devlete sızması ve onun içinde tırmanması önlenmelidir. Evet, "irtica" vardır; devlet ve toplum düzeninde laiklik ilkesini yok etmek isteyenler vardır. Fakat bununla mücadele, sloganların rehavetine kapılarak yapılamaz. Çare "kafa ezmek" değil, "kafaları değiştirmek" için devleti demokratik yoldan akıllıca harekete geçirmektir. Dine, inançlara saygı da, ancak bu yolla gerçekleşebilir. Yoksa atı alan Üsküdar'ı geçiverir. • Tarihi, yaşarken yakalamak olanaksızsa da ondan ders çıkarmak mümkündür. MEHMED KEMAL POUTIKA VE OTESI Mebus Dalgalanmaları Alanın boşluğunda yapılan seçimlerde kevgirden nasılsa geçebilenler 12 Eylül'ün solcu milletvekili oldular. Gerçi 12 Eylül seçimini yaptıranlar solcu da, sağcı da istemiyorlardı, ama seçimler öyle sonuçlandı; sağ ve sol! Sunalp Paşa'nın sağı da Necdet Calp'in solu da uzun sürmedi, hemen daha yılında parça parça oldu. Şimdi o partiden bu partiye dalgalanıp duran bu mebuslara sağ da, sol da dıyebilir misiniz? Gitseler bu yana ne olacak, ötekine yamansalar ne çıkacak! Hadi sağdakiler bizi ilgilendirmez, soldakilere kızılmaz mı? Kızıp duruyoruz, elbette taban bunu anlayacaktır. Anlamazsa kendi bilir! Üstat Nazım Hikmet şairliğinin yanıbaşında her türlü yazı sanatını denemiş, roman, hikâye, oyun yazmış, sinemacılık, köşe yazarlığı etmiştir. Yeni Gün, Akşam, Tan, Milliyet gazetelerinde 1931'den 1936ya değin kâh Orhan Selim, kâh Nazım Hikmet adıyla yazmıştır. Bunlardan birinde halka kızışını şöyle dile getirir: "Bir sirkte bir aslan gördümdü. Uzun tüylü sapsan yelesiyle başı bir güneşe, ince beli çelik bir yaya ve pençeleri koskocaman iki tunç parçasına benziyordu. Bana öyle geldiydi ki, ölİefirlnm1nri\l/1 Başbakan Titrgut Özat, ANAP Istanbul tl örgütü'nce çulmez ölçuleriyle bir kuvvet anıtı gibi duran bu hayvanın böyIŞUUU'lllll&l IJ 11* düzenlenen yemekU toplantıda 100'eyakın işadamıylademir bir kafes içinde bulunması bir yalandır. Onu buraya le l S OU*d düzenlenen yemekli toplantıda, 1986 yılınm kli ltd bir araya gtldi. Basına kapalı olarak Sheraton OteU*nde dül 1986 l afyonlayıp çıkarmışlardır. Neredeyse sersemliğinden ayılacak, ekonomik açıdan değerlendirilmesi ve 1987 ile ilgili beklentilerin ele ahndığı öğrenildi. Devlet Bakanı demirlerini kıracak ve saldıracak üstümüze. İçim titreyerek bekHasan Celal Güzel'in de bulunduğu toplantıya katılanlar arasmda Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, Nejat ledim. Bekleyişim boşa çıktı. Sırmalı etbiseler giyinmiş, kısa boyEczjacıbaşı, Halit Narin, Nurullah Gezgin, Vitali Hakko, Astm Kocabıytk, Ali Koçman, Erol Simavi, lu, çizmeli bir adam elindeki uzun kırbacı şaklatarak, aslanın Dinç Bilgin, Mustafa Süzer, Şank Tara, Mustafa Topbaş, ömer Dinçkök, Tevflk Ercan, Aü Rıza Çaryanına girdi. Aslan bu adamı görür görmez şöyle bir hınldadı, mıklı, Hüsnü Özyeğin, Şaban Çavuşoğlu, tbrahim Bodur ve ErolAksoy da bulunuyordu. Yemekte işasonra ilk kamçı şaklayışıyla bir küçük maymunun göstereceği damlannın yerleri kura ile beürlenirken, Özal'ın sağında oturan Vehbi Koç, Evmen Tbpbaş, Sakıp Saustalıkları yapmaya başladı." bancı, Nejat Eczacıbaşı ve Nuh Kuşçulu ile solunda oturan Dinç Bilgin ve ömer Dinçkök kura dışt Nazım Hikmet, aslanın davranışını yılgınlık diye tanımlıyor. bırakılddar. (Fotoğraf: UĞUR CÜNYÜZ) Bir toplumun üstüne yılgınlık çöktü mü, onu aymaz ve bezgin uykularından uyandırmak çok zordur. Onu sevseniz de, kızsanız da artık boştur! Halka kızılıyor, mebuslara kızılıyor, bir oyuna gelindiği de belıriyor. Can ister ki, oyuna gelme, oyuna getirilme, iyice bikonusunu ilk kez gündeme getiriyor. alınacak. (Baştarafı 1. Sayfada) Tasarıya göre yeni ilaçlar insan üzelinsin, bunun da bilinci olduğu anlaşılsın! Kenan Somer dosHastaya bakan doktor, ameliyatı si için düzenlenecek olan kurslara, rinde denenmeden Sağlık ve Sosyal yapan operatör, verilen sağlık hizmetumuzun, yeni çıkan "Görüş" dergisinde tarihsel oyunları beseminerlere, sempozvumlara katılYardım Bakanlığı'mn ön izninin tinden dolayı alınan ücretten pay alamayan sağlık pesoneli geçici veya sulirleyen ömekleri var; ondan yararlanmak isterim, şöyle diyor: alınması gerekecek. İlacın vücuduncaklar. Diğer yardımcı sağlık persorekli olarak mesleğinden uzaklaştı"... Ulusal muhafız örgütü Thier'nin oyununa gelmese, Pada denendiği kişinin yazılı izni de zoneli de prim sisteminden yararlandırılacak. ris Komünü olur muydu? Alman genelkurmayının oyununa gelrunlu olacak. rılacak. Özal'ın açıkladığı tasanya göre, meyi göze almasa, Lenin mühürlü trene biner miydi?" sağlık sigortası sisteminde değişik Özal, getirilen yeni duzen içinde Tasan, sağlık ve yardımcı sağlık Oyuna getirirler, oyuna gelmek ya da gelmemek gerekir. tercihli sigorta planlan yapılacak doktorlann muayenehanelerini kapersonelinin ucret konusundaki şikâOyuna gelirsem ne kazanınm, gelmezsem ne kazanırım. Şimdi Bazı prim odeme planlannda yuksek patmak isteyeceklerini söyledi. Özel yetlerine karşılık, hastanelerde işletprim ödeyen kişiler, devlet hastanepartileri de yok olan mebuslar, ne yapacaklannı bilmeden bir muayenehanelerin zorla kapaıılmame hesaplarının oluşturulmasını önlerinin yanı sıra ozel hastanelerde de sına karşı olduğunu soyleyen Özal'a gorüyor. tşletme hesabı kurulan hasyerden ötekine koşar gibi yer değiştiriyoriar. Çünkü tabanları tedavi görebilecekler. Sağlık primigöre, yeni çalışma duzeni doktoru tanelerde tum personel sözleşmeli yok, çünkü yeniden mebus olmanın çılgınlığı içindeler. Ancak ni daha az odemek isteyen vatandaşgerçek anlamda doyuracak. Muayekadroya geçirilerek ücret düzeyinin bir partiye yamalanırlarsa olurlar. lar, ilacın ve tedavi masraflannın benehanelerde 45 saatten fazla kullayukseltilmesinin yanı sıra sözleşme Serbest Fırka'nın kurulduğu günlerden kalma bir karikatür lirli bir bölümünü veya ytizdesini nılamayan aygıtların da ucuz fiyata ücretlenne ek olarak teşvik primi siskendileri odeyecekler. isteyenler çok anımsarım. Mebuslar bir kümesten (CHP), öteki kümese (Serhastanelere satılabilmesi olanağı dotemi getiriliyor. daha geniş kapsamlı sağlık sigortası ğurularak hem doktorlann muayebest Fırka) koşuşan tavuklarb benzetiliyordu. İki de horoz vardı Özal, ücret konusundatasarıdaki için ek ozel sağlık sigortası yaptıranehanelerini kapatmalanna kolaylık göruşmeleri anlatırken "Biz çalışakümeslerin üstünde. Biri İsmet Paşa, öteki Fethi Bey!.. Haorabilecekler. gösterilecek, hem de hastanelerin aynı ve hastaya iyi muamele eden kişiya geçmişsin, ha bu kapıya, hiçbir aynm yoktu. Gerçi ismet Yasa tasarısı, sağlık sigortalarını gıt eksiSi karşılanacak. yi koruma taraftanyız" diyerek, çaPaşa demiryolu politikasını benimseyerek solda, adına Serbirleştirmeyi ve daha güçlü bir sağlışan ve hastaya iyi davranan kişinin Yeni sağlık yasa tasarısının getırbest Fırka (liberal) diyerek Fethi Bey sagda görünüyordu, ama lık sigorta sistemi yanı sıra özel sisözleşmeye geçtiğinde daha çok padiği en önemli değişikliklerden biri, Çankaya'da da Gazi Paşa vardı. gortacılığın da guçlendirilmesini gunra alacağını söyledi. Sözleşmeye gehükümete bazı hastaneleri özelleştirdeme getiriyor. Özel sigorta kurumBurada demiryolu için bir parantez açalım. Yıllar sonra muçen personel, isterse Emekli Sandığı me yetkisi vermesinden kaynaklar.ılarının prim ödemeleri vergi iadesi ile ilişkisini sürdürebilecek. yor. Özelleştirme yetkisinin neden halefete düştüğünde İsmet Paşa'ya sorarlar, "Demiryolu pokapsamına alınıyor. Orta \e uzun vaalındığını anlatan Özal, hastane perTasanya göre bir hastanın başvulitikasını izlerken gerçekten solcu muydunuz?" Verdiği yanıt dede sigortasız insarun kalmayacağısoneli \e vatandaşın zamanını evrak racağı sağlık kuruluşları saptanmış şöyledir: nı soyleyen Özal, "Muhtaç durumdüzenlemesiyle geçirdiklerini belinebir sıra izleyecek. Hasta önce evine "Birinci Dünya Savaşı'nda, askeri bir yerden bir yere taşırda olaniara da Sosyal Yardımlaşma rek şunları söyledi: en yakın sağlık ocagına gidecek. Bu ve Dayanışma Vakıflan her zaman ken çok güçlük çektik. Güney cephesindeki askeri Sankamış "Biz ne kadar uğraşırsak uğraşasağlık ocağı ön muayeneden geçireyardım edecektir" dedi. önlerine üç ayda zor getirebildik. Ben demiryolunun erdemine hm hastaneleri belirli denetim mekacek, ciddi gördüğü bir konuda en yaYeni tasarıya göre, sigortası ve panizmalanndan kurtaramayu. Halbukın hastaneye gönderecek. Sağlık o zaman inanmıştım." ismet Paşa bir askerdi, halktan çok, orrası olmadan hastaneye gelen kişiler ki bazı hastanelerin çok özel ameliocaklan, hastanelerin bir bakıma poduyu düşünürdü. Orduyu düşünmek de biraz halkı düşünmek sağlık kütuğüne kaydedilecek. bu kiyatlarda ihtisaslaşmalan ve çok yuklikliniği gibi çahşacak. Böylece sağdeğil midir? şi sigorta kapsamına alınacak \e sisek ucretle, belki de yurtdışından da lık ocaklannda çalışanlann da çalışŞimdi bu mebuslar bir yerden bir yere akıp duruyorlar. Ne gorta priminin bir bölumünu devlet uzman istihdam etmeleri gertkecekmalanna orantılı prim alabilmeleri solcudurlar, ne de sağcı... Tarihsel gelişi içinde sınıf savaşıödeyecek. tir. Bu lip hastaneleri de ozelleştirsağlanacak. Önümüzdeki gunlerde TBMM'ye rae yetkisi alıyoruz. Tabü ki sigormından ve çatışmasından yoksun, kendilerini hem halkçı hem Sağlık ocağında hastanın bir dossunulacağı açıklanan tasan, yenı ilaçtalı vatandaş bu bastanelerden özelsolcu sanarak demokrasi oynuyorlar. Hepsinin oyunu sezdikyası olacak ve dosya hastanın sağlıhasıalar uzerinde dercnmesı leştirme sonrası da rahatkkla yararğı ile ilgili bilgjlerı jçerecek. Hasta, lerini sanmıyorum. Ama tepedeki güçler; yerli olsun, yabancı lanacaktır." hastaneye giderken bu dosyamn özeolsun bu oyunu çok iyi kavramışlardır. Demokrasinin kotarılYasa tasarısına göre, sağlık sigortini de yanında götürecek. Hastane, ması ve gecikmesi belki de biraz bu yüzdendir. Bütün tuzaktası olan hasta ister işçi, ister memur sağlık ocağından daha yakınsa hasları aşıp tepeye nasıl ulaşacağız? Ulaşanlar bir bilseler! Çok olsun özel hastanelerde bile tedavi ta doğrudan hastaneye gidebilecek. sıkıntıyı döneminde atlatırız. Şimdi gecike gecike kör topal ilerolabüecek. Sigorta, giderlerin bir bö(Baştarafı 1. Sayfada) Yeni sisteme uymayıp doğrudan haslümunü ödevecek. liyoruz. lerinin altında hakikalen kara irtica taneye gidenlerden daha fazla ucret Sağlık hizmetlerine Tahrarfa stirpriz bir mesajını gölürdü. Başbakan Özal'ın bu raesajda, Musavi'yi resmi bir ziyaret için yakın bir taribte Ankara'ya davet ettiği bildiriliyor. Haurlanacagı gibi, Musavi'nin bu kış Ankara'ya gelişi ilke olarak kararlaşnnlmıştı. Ancak Musavi, Özal'ın kcndJsUi bekJemerine karphk Türkij * ziyaretmi heniiz açıkbk kazanmavan nedenlerie arka arkaya ertelemiş1i. Musavi'nin gelişini crtetemesi üzerine Başbakan Özal, ozel bir mesajla bu ziyarele verdiği önemi bdirtti ve bir an önce kendisini Ankara'da bekledigini duyurdu. 2 Büyukelci Kandemir'in ziyaretinin aynı zamanda, Iran'ın körfez savaşının sona erdirilmesine ilişkin koşullarında bir değişiklik olup olmadığını aıaştırmaya dönük bir nabız yoklamasını da amaçladığı belirtiliyor. Hatırlanacağı gibi, geçen hafta Ankara'ya gelen Iran Dışişleri Bakanlığı özel temsilcısi Muhammed Cafer Mahallati, bu ay sonunda Kuveyt'te yapılacak İslam zirvesinin tarafsız bir ülkeye taşınması halinde lran'ın körfez savaşı karşısında daha "esnek" bir tutum takınabileceğine ilişkin işaretler vermişti. Mahallati, bu durumda Iran'ın İslam Zirvesi'ne en ust düzeyde katılacağını belirtmiş, ayrıca zirvenin yer değiştirmesinin savaşa ilişkin bazı konulann çözume kavuşturulmasını kolaylaştıracağını ima etmişti. Geçmişte İslam Konferansı'na "alerjik" bir şekilde bakan ve İslam lyiniyet Komitesi'nin arabulucuğuna kapıyı kapalı tutan tran'ın, zirvenin Kuveyt'ten taşınması koşuluyla İslam Rahşan Ecevit: (Baştarafı 1. Sayfada) Haber Merkezi Universitelerde derslere ve sınavlara türbanla girilip girilmeyeceği tarü^ması sürerken, Hacettepe Üniversitesi rektörü Prof. Yiıksel Bozer, çağdaş giyimde başın açık olması gerektiğini söyledi. Prof. Bozer, Hacettepe Ünhersitesi Yonetim Kurulu'nun da çağdaş giyimi yorumlamak ve karara varmak uzere hafta içinde loplanacağını açıkladı. Prof. Bozer bazı öğrencilerin başlarına örttükleri örtünun "türban" veya başörtüsü olmadığını, genel olarak bir "mesaj" kaygısı guttüğünü dile getirdi. Öte yandan a.a'run haberine göre, Ankara Üniversitesi'nde dün yapüan sınavlara, başlan örtülü kız öğrenciler alınmadı. .\ra sınavlara girmek için universiteye gelen öğrencüer kapıda polis tarafmdan kontrolden geçirildi. Sınava girmeyen başörtülü bir kız öğrenci, a.a. muhabirine, "Kapıda polis, 'bu kıhkta binaya giremezsiniz' dedi. Bunun üzerine geri dondük. Biz 70 kadar arkadaştık. 50 kadar arkadaşımız başlanm açtı ve sınava girdi" şeklinde konuştu. Hukuk Fakültesi Genel Sekreteri Tursn Ateş de türbanlı öğrencilerin binaya alınmadıklarını, girmeyi başaranlar hakkında da zabıt tutulduğunu söyledi. Bursa Cumhuriyet Bürosu'nun haberine göre, YÖK'un geçen cuma gunü aldığı "cagdaş giyim" kararını protesto etmek amacıyla Bursa'da açlık grevine giden öğrenci sayısı 10'a yukseldi. Grevci öğrencüer eylemlerini dün de Ulucami yanındaki Orhangazi Parkı'nda sürdürduler. Türbancı öğrencüer sınava sokıdmadı Konferansı karşısında daha ılımlı bir yaklaşım benimsenmesi ilk bakışta önernli bir tuium değişikliği izlenimi veriyor. Iran'ın verdiği bu mesaj, zirvenin Kuveyt'te toplanmasını engellemeye yönelik bir taktik, bir manevra mı; yoksa özlü bir tutum değişikliğini de yansıtıyor mu? Bu çerçevede Ankara'nın Buyükelçi Kandemir'i Tahran'a yollama kararının, Iran'ın gerçek niyetini araştırmaya dönük bir sondaj niteliği taşıdığı savlamyor. 3 Bu haliyle kandemir'in ziyareti, Türkiye'nin lranlrak savaşı karşıanda olası bir arabuluculuk için daha aktif bir tutuma yöneldiğini gösleriyor. Kandemir'in iki ay once Ankara'ya döniişüne kadar beş yıl süreyle Türkiye'nin Bagdat Buyükelçiligini yiirütup Irak yönetimi>le yakın Uişkiler kunnuş olması. Dışişleri'nin yeni müsleşanna Turk diplomasisinin körfez s»aşında yuruteceği girişimJerde kilil bir rol kazandınyor. Savaşı beş yıl süreyle Irak cepbesinden izleyen Kandemir. Tahran ziyaretiyle kendisini, cephenin Iran tarafının göruşleriyle de yakinlaştınnış oluyor. 4 Iran'ın, tslam Zirvesi'nin Kuveyt'ten Pakistan'a taşınması yolundaki girişimlerinin sonuç getirmesi güç bir olasılık olarak görülüyor. Zirvenin daha önceden kararlaştınldığı gibi Kuveyt'te yapılması ve Iran'ın katılmaması halinde, Türk diplomasisinin Kandemir'in Tahran'da topladığı verilerin ışığında Kuveyt'te körfez savaşına ilişkin bazı inisiyatifler üstleneceğı savlanabilir. 5 Buyükelçi Kandemir'in Tahran^ daki temaslannda İran yönetiminin Batıya ve özellikle ABD'ye bakışında bir degişiklik olup olmadığını da araştırmış olması güçlu bir olasılık olarak görülüyor. Hatırlanacağı gibi. ABD Dışişleri Bakanı George ShulU, geçen hafla yaptığı bir açıklamada, Türkiye ve Pakistan'ın ABD ile tran arasında aracüık yaptıklannı açıklamıştı. DışisJeri yetkiiileri, Shultz'un bu açıklaması karşısında sessiz kalmayı yeğleyerek 'aracıhk rolü'nu uslu kapalı bir şekilde doğnılamışiardı. 6 Bu ziyaret sırasında Ankara'iüE Iran İslam Cumhuriyeti'nin Türkiye^ de laikliği hedef alan bazı uygulamaları konusundaki hassasiyetini Tahran'a aktarmış olması da beklenebilir. Öte yandan aj'nın haberine göre Iran Başbakanı Mir Hüseyin Musavi, Buyükelçi Nüzhet Kandemir'e Türkiyelran ilişkilerinin geuştirilmesi gerektiğini belirtirken, "Müslumanlann inançlanna ve değerlerine saygı, iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesinde anahtar rol ovnayabilir" dedi. Musavi'nin ikili ilişkilenn gelışmesini Türkiye'de lslamiyet'e saygı gosterilmesi koşuluna bağladığı anlamı çıkan bu sözleri, Ankara'da "hassasiyet" yarattı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, irtica ve eğitim sorununa gerçekçi teşhislerin ve somut çözümlerin aranmadığı sürece bugün yapılan tartışmaların boşlukta kalacağı görüşunü savundu. Rahşan Ecevit açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Aslında dinine bağlı halkımızın büyük çogunluğunda irtica egilimi, yani Türk toplumunu geri götürme istegi yoktur. Fakat birçok yurttaşımız, o arada özellikle de dar gelirli aileler, çocuklannı sırf çaresizlikten. bazı karanlık amaçlı derneklere, kunıluşlara, bunların yurtlarına, kurslanna tesJim etmektediıier. Bu yurtlan, kurslan destekleyip yönlendirenler de ele geçirebildikleri çocuklan, devşirme sistemiode oldugu gibi, ailelerinden ve doğal çevTeierinden koparabümektedirler ve çocuklann kafalannı, ruhlannı. kendi siyasal amaçlan doğrultusunda diledikleri gibi yogurabilraektedirler." Rahşan Ecevit, acıklamasının çözüme ilişkin öneriler bölümünde ise şunlara yer verdi: "Buna karşı öncelikle şu önerileri savunuyoruz: Bütün devlet okullan, akşamlan ve geceleri ders saatlerinden sonra, bulunduklan semtlerin çocuklan, gençleri için, okuma ve çalıştırma ve sosyal faaliyet merkezleri olarak kullanılmalıdır. İsteyen öğretmenler. ek ücret verilerek bu merkezlerde, çocuklann derslerine ve sosyal faaliyetine >ardımcı olmak üzere görevlendirilmelidir. Bu merkezlerde çocuklar, gençler, üniversite giriş sınavlarına, uzman öğretmenlerin rehberliğinde hazırlanabilmelidir. Kamu kunıluşlanna ait otobüsler, geceleri, merkezlerin kapanma saatlerinde, öğrenci ve ögretmenleri evlerine bırakmak için kullanılmalıdır. Ortaöğretim kunımlarından birçoğuna, küçük düzenlemelerle ve gereken yerierde bazı küçük ek inşaatla yatılı öğrenci bölümleri eklcnmelidir." irtica tartışması boşlukta • Ozal: Geriye nın reklamı yapılmaktadır. beriye giden bir Türkiye'de geriye dönüşun imkânı ve ihtimali yoktur. Bunu sö>leyenler gelsinler, Türkiye'nin nereye gittigine baksınlar ve asnn sonunda nereye varacağını görsünler. İrtica ile mücadele, ileri ve medeni bir ülkeye erişmek suretiyle. geriye donüş kapılannın tamamen kapatılmasıyla olur. Yoksa sade lafla olmaz." lktidara geldikleri donemde sıkıyönetim bulunduğunu, sıkıyonetımin kalkması durumunda huzursuzluğun geri geleceği korkusunun var olduğunu soyleyen Başbakan Turgut özal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birçok yere. Isunbul'da polis, asker giremiyordu. Kurtanlmış bölgeler vardı İstanbul'da. Biz bu yerlere Uimle, irfanla girdik. Girilemeyen yerlere girdik. Bu yerlere medeniyeti göturduk. Anavatan Partisi İstanbul'da. Ankara'da, İzmir'de sopasız. ama Uimle. irfanla. medeniyetle geriliği tamamen ortadan kaldırdı. En fazla rey aldığırn:z yerler de bu eski kurtanlmış bölgeler oldu. İrtica ile mücadele etmenin \olu sadece laf söylemekle değil, ilimle. irfanla. icraatladır. Türkiye'yi ileri, modem bir ulke haline getirdigimiz zaman. geriye dönup baktıgımızda bugun konuştuğumuz mesetelerin ne kadar haksız, boşuna olduğu açık seçik meydana çıkacaktır." Özal, konuşmasından sonra 172 bin metrekarelik alan uzerine kurulacak ve 70 milyar liraya mal olacak turizm kompleksinin temelini "Allah hayırlar versin" diyerek attı. Beş yıldızh ve 2 bin 200 yataklı bir otel, 450 yat kapasiteli marina. 1.500 kişilik konferans salonu. iş. eğlence ve dinlence merkezleri ile plajı içeren turizm kompleksi 1990 yılı yaz sezonunda tamamlanacak. Başbakan Özal daha sonra da Bakırköy Devlet Hastanesi'ni hizmete açtı. 10 Müyar TL Tanvil Tecrit odasından kaçtı % 54 brüt faiz, 2 yıl vade. Otosan Otoyol Bekoteknik Türk Demirdöküm Bozkurt Tat Koç Holding garantisiyle, Uluslararası Bireysel Bankacılık Birimlerinde Koç Grubu TEŞEKKUR Doğum öncesi ve sonrası yakın ilgi ve alakalarıyla oğlumuz FtKRET ULAŞ SAYMAN'ı bize kazandıran, Sayın Dr. Can DAVER'e Dr. AHMET TANIR'a, Dr. SEVtM NEBtoGLU'na, Anestezist Dr. SAİM YAZAN'a, Hemşire SERPtL UÇAR'a, hemşire SALİHA ŞENLİK'e, hemşire ŞÜKRAN AZARGÜN'e hemşire SEMA ÇELİK'e ve tüm Can Kliniği personeline teşekkür ederiz. FÜSUNAYDIN SAYMAN laşık bir ay kadar once iki ayrı köpek tarafından ısırıldığı için pMalisçe yakalanarak kuduz teşhisiyle Haydarpaşa Numune Hastanesi tecrit odasında gözetim altmda tutulan YUksel Yeşil (24) adlı bir hasta dün akşam hastaneden kaçtı. İlk olarak Çankırının Ilgaz ilçesinde ardından da Tekirdağ'da kuduz olduklan belirlenen iki köpeğın ısırdığı Yiıksel Yeşil ailesinin başvurusu üzerine dün saat 15.00 sıralarında yakalanarak hastaneye kaldırıldı. Yeşil'in yaklaşık iki saat sonra tecrit odasının pannaklık dcmirlerini kırarak kaçtığı belirtildi. lîsîz olduğ belirlenen Yuksel Yeşil'in (24) hastaneden kaçması nedeniyle İstanbul polisi alarma geçirildi. İstanbul Haber Servisi Yak INTERBANK ^ ULUSIARARASI hirdünvn luıııkasıdır. L'l.VSl.ARARASl BİREYSEL BANKAC1UK BİRİMLFRİ Ivır.ıktft Kjnluljr Ckl Vı Kar.ık' ı\ Kt.ınlnıl Tcl M 4.^ M.ıı.k.1 ^ı IİH^M MjckJ Cjıl No 2~ 1)2 M.K'k.1 Isunlnıl Tol MI 1 ^1 1^ 2o 21 1 l« U "H 1 ^1 (II J l l l O h a t l .\ıık.ır.ı şulx".ı I/nur O d \ D 2t> 28 YıMiiM'hır \NK.\R.A lı'l W 11 =,(, ^ l/mır ŞUIX*M C'ıınıİHirrvet Buhar \o ll»İ/mır Icl 2^ 8^ (w h«)