Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 2 EYLÜL 1986 UGUR MÜMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM OLAYLAREV Atarıııı 3 ay içeri akh başına 1. ARDINDAKI (BaştarafıgünküSayfada) de tiım bu aletleri olay yerinde cezaevine gönderildi. Geçen maç öncesinde GERCEK Bugün Turgut Özal siyasal yasaklann kaldınlması için ne ölçüde içten davranıyorsa, işte Demirel de "Yassıada mahkumlan"n\n affedilmeleri için o günlerde böyle içten davranıyordu.. Demirel'in Özal'a kızması da eski müsteşarının "ustasından öğrendiğini ustasına satması" yüzündendir. Demirel ")fassıada mahkumlan"nm affedilip siyaset sahnesinde eski yerlerini almalarını niçin istememişse, Başbakan Özal da 12 Eylül öncesi siyasal kadrolarının işte bunun için siyasete dönmelerini istemiyor. Hem Demirel, bugün "cinayet kurbanlan" olarak gördüğü Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın mezarlarını, söyler misiniz, niçin, o güçlü başbakanlık günlerinde Imrah'dan alıp ailelerine teslim etmemiş ya da edememiştir? Şimdi sorarsanız: Ordu izin vermezdi... diyecektir. Olağan dönemlerde ordu sivil hükümetlerin emrindedir. Sivil hükümet neye karar verirse ordu bu kararı uygular. Tersi başbakanlann ordu emrinde olduğu gibi bir sonuç doğurur ki, bu da demokratik sistem ile bağdaşmaz. 27 Mayıs İhtilalifnin "kudretli albayı" ile hükümet kurup, Oıtıan Erkanh ve Orhan Kabibay gibi ihtilalcileri devlet arpalıklannda aylığa bağlayan, buniar yetmezmiş gibi bir de Yassıada'da Bayar ve arkadaşlarmı mahkum eden "Yüksek Adalet Divam"nm Başkan Yardımcısı Ferruh Adalı'yı törenle AP : ye kaydeden Süleymen Demirel, belki siyasal yasammdaki hakettiği yanıtların en anlamlısını Bayar'ın torunundan almıştır. 27 Mayıs İhtilali'nde yarbay ve binbaşı rütbesinde olanlar bugün orgeneral olarak görev başındadır. 27 Mayıs'ın usteğmenleri, yüzbaşıları ve binbaşıları da bugün general rütbesindedirier. 27 Mayıs sabahının Harp Okulu öğrencileri ise bugünün albaylandır. 1960'tan bu yana bunca olay yasamış bu subaylar, 27 Mayıs 1960 sabahından Ankara'da ve Umurbey'deki devlet törenlerine kadar uzanan zaman diliminde "siyasal suç" denen kavramın ne kadar değişken olduğunu görmüşlerdir. Bayar'ın ölümünü bir siyasal sömürü kaynağı olarak kullanmaya kalkanlar, Silahlı Kuvvetleri yeniden bir siyasal tartışma içine sürüklemek istiyorlar. 12 Eylül dönemi kapandıktan sonra yeniden "asli görevine" dönmeye çalışan Silahlı Kuvvetleri bu gibi tartışmalarla siyasetin içine sokmanın kimseye yarar sağlamayacağını, yaşanan olaylar yeterince kanıtlamış olmalıdır. Ordu, yasalar gereğince sivil hükümetin emrindedir. "Devlet töreni''ne sivil hükümet karar vermiş, general ve amiralter de bu yüzden bu törende görev almışlardır. Yoksa 27 Mayıs nedeniyle Bayar'dan özür dilemek için değil. Ordu bir siyasal kurum değil ki, cenaze törenine katılmak için general ve amiraller arasında bir oylama yapılsın... Silahlı Kuvvetlerin sivil hükümetlerin emrine girmesi ne kadar yadırgatıcı bir olay olmuş şu "sivil toplum" özlemcileri için!. Sivil siyasetçiler, Bayar'ın torunları gibi tutarlı, Bayar'ın torunları gibi ilkeli ve onurlu olmalıdırlar. Bayar'ın cenaze töreninde "ıskatçı bahşişi" toplarcasına gösteri yapıp bundan siyasal kazanç sağlamaya çalışanlara, 1960'larda Bayar'ın, Çankaya Köşkü'nden almıp imralı'da idam sehpasına götürülürken ne yaptıklarını sormak gerekir. Nerelerdeydiniz o günlerde beyler, paşalar, beyefendiler, beyoğlubeyler? Evet, nerelerdeydiniz? (Baştarafı 1. Sayfada) meraklılann ve mcraklan tutkuya dönüşmüş butunanların oluşturduğu büyük bir taban söz konusudur. Buna karşm spordaki geriliğimizi nasıl açıklayacağız? Kiıleleri yönlendirecek, harekete geçirecek ve spor yaşamını gerilimli, olumsuz, tepkili ve kırık bir süreçten; neşeli, yaratıcı, başarılı bir sürece dönüştürecek atılımı Türkiye ne zaman gerçekleştirebılecektir? Afrika toplumlannın gelişerek spor alanlarmda adlarım duyurdukları günlere ulaştık. Türkiye ise İkinci Dünya Savaşı'ndan önceki spor dünyasmda bugünkünden çok daha iyi düzeyde bulunuyordu. Aradan geçen sürede geriledik, morai çöküntüsüne uğradık, sesimiz soluğumuz duyulmaz oldu. Türkiye'de birbirimizle kıran kırana çatışsak bite, bu kapışmamn değeri yoktur. Eskişehir'de olduğu gibi yandaşların kavgalaşması, bir spor gerilimini değil, bir olumsuzluğun ruhsal dışa vurumunu gösterir. Öyle sanıyoruz ki, ilk iş (demokrasiyi inşa planı gibi), Türkiye sporunu yeni baştan diizenleyip yaratmak yolunda birfikir birliği ve üretimiyle başlayacaktır. Ne yapacağını bilemeyen, hiçbir şey yapamaz. ttiraf edeliın ki, ne yapacağımızı ve işi neresinden tutacağımızı bilemiyoruz. Bunun için spor basınmm öncülük etmesi gerekiyor. Bir spor kurultayı mı toplamr? Açıkorurumlar mı düzenlenir? Kongreler mi yapılır? Ülkenin sağduyu sahibi ve deneyimli spor adamlarının bir araya gelip çıkış yolunu, yordamını aramaları belki spor dünyamıza bir aydın/ık getirebilir. Spor basınmm da yarışmaları ve maçlan izleyen gazetecilerin yanı sıra, yaratıcı eleştiriyı, düşünmeyi ve yol göstermeyi görevleri arasında sayması yararlı olacaktır. Cumhuriyet'in haftalık Spor dergisi, sorunlarımızm küçük de olsa bir tartışma forumudur. Buforuma okurlarımızm katkıs: ne olacaktır? Zaman içinde bu sorunun yanıtınt da görmek istiyoruz. •k • • sabaha karşı birbirlerine giren taraftarlar geceyi çeşitli karakoUarda geçirdikten sonra dün öğleden sonra adliyeye götürülerek sorgularına başlandı. Eskişehir Cumhuriyet Savcılığı yetkilileri, sorgulama sonunda 9'u Istanbul'dan gelen Fenerbahçe taraftan sanıklar hakkında, "Toplu izrar, mütecaviz sarhoşluk, görevli memura hakaret ve devlet malına zarar vermek" suçlanndan dava açılabileceğini belirttiler. 2 KtŞİ TUTUKLANDI Akşam geç saatlere kadar süren sorgulama sırasında Eskişehirli boşta gezer Selahattin Dayaıı polise mukavemetten, lstanbullu Musa Bilmez olaya fiilen iştirak ve tahrikten tutuklanarak ISiksar faciası ile ilgili 3 kişi tutuklandı TOKAT (Cumhuriyet) Niksar'da Köklüce hidroelektrik barajının cebri boru hattı tünelinde meydana gelen gaz kaçağında 18 kişinin ölümü ile ilgili soruşturma devam ederken, olayda kusurlu görülen inşaatın iki mühendisi ile emniyet görevlisi tutuklandı. Yüksek İnşaat Mühendisi Kâmuran Okyar, İnşaat Mühendisi Kemal Yıldız ve şantiyenin emniyet görevlisi Yaşar Tozbulut'un mahkemece tutuklandığını bildirdi. Sorgusu yapılanlardan 86 kişi serbest bırakıldı. Fenerbahçe taraftarı olan 46 kişinin sorgusu ist bugüne kaldı. Fenerbahçe'l taraftarlardan bir grup, Cumhuriyet muhabirine vaptıkları açıklamada, "Bizi buraya larat'lar olarak gönderdiler ve gördüğünüz gibi karakollara terk edip gittiler. Kendi takımımızı bu nedenle protesto ediyor ve Fenerbahçe yöneticilerinin insafsız tutumlannı kınıyonız. Dönüş için otobiis vereceklerini vaat eden bu kişilerden hesap soracagız. Paramız olmadığı için İstanbul'a da yürüyerek gidecegiz" şeklinde konustular. Öte yandan Eskişehir Emniyet Müdürlüğü yetkililerinden sızan bilgilere göre İstanbul'dan gelen Fenerbahçeli taraftarların bulunduğu bir otobüsteki 40 kişinin üzerinden toplam 5 bin 40 lira para çıktığı öğrenildi. Bu arada İsmail Ayaz otobüs şirketinin Bilecik terminalinde yemek yiyen 3 otobüs taraftarının da 350 İira para bırakarak gittikleri açıklandı. FENERBAHÇE KINADI Fenerbahçe Yönetim Kurulu, dün akşam bir bildiri yayımlayarak, Eskişehir'de meydana gelen olayların sorumlularını kınadı. Bildiride, kavgayı çıkaranların sporu anarşiye araç yapmak düşüncesinde olduklan belirtildi. Eskişehirspor Kulüp Başkanı Aydın Begiter de yaptığı açıklamada, olayları çıkaran kişilerin Fenerbahçeli taraftarlar arasına sızdırılmış hazırlıklı bir ekip crlduklannı iddia etti. Begiter, "Yanında zincir, şiş. uzun demir ve bıçak bulunan kişiler, her hal tesadüfen bulmadılar" dedi. Eskişehirspor Kulüp Başkanı Begiter, Eskişehir Valisi Hanefi Demirkol ve güvenlik kuvvetlerinin Türk futbolunun gidişatına ışık tutacak büyük bir faciayı önledikjerini belirıti. HÜKÜMETİN UYARISI Başbakan Özal, dün TBMM'den ayrılırken, gazetecilerin EskişehirsporFenerbahçe maçıyla ilgili sorularını yanıtladı. Özal, sahalardaki olaylarla ilgili gerekli uyarıların yapıldığını söyledi ve, "Siz de dahil, sizler de meseleyi fazla şey yapmayın. Bilakis teskinleştirici tavır alınız. Gazeteciler meselenin üzerine giderse iyi olur" dedi. Özal, bir grup seyircinin olay çıkarma amacıyla geldiğinin hatırlatılması üzerine de, "Bunlara emniyet giiçleri bakacak. Gerekirse daha fazla polis ve emniyet güçlerini sahaya yıganz. Ama benim tahminim gene sporun heyecanıdır. Fazla heyecanlanmasınlar. Daha işin başındayız" dedi. MilliEğitimGençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroğlu ise, kuliste gazetecilerin sorusu üzerine sahalardaki olaylara karşın çok sert tedbirler alınacağını söyledi. Oldukça sinirli bir biçimde gazeteciterin sorularını yanıtlayan Emiroğlu şöyle konuştu: MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI İsmet Paşa'dan Alınacak Dersler... Ibrahim Saffet Omay, CHP'nin eski milletvekillerinden, eski bakanlardan. Şimdilerde İnönü ile ilgili anılarını yazıyor. Omay, 76 yaşında.dinç, dipdiri. Cumarteşi akşamı İbrahim Saffet Omay'la Bulvar Palas'ta buluştuk. İbrahim Saffet Omay, BülentEcevifi politikaya ilk atan adam. O yıllar, 1957, Ecevit, dünyada milletvekili olmak istemiyor. Omay ise kafasına koymuş, Ulus'ta yazılar yazan bu genci Meclise göndermek istiyor. Başvuru mektubuna imzasını bin güçlükle alıyor. Omay, o zaman CHP Ankara İl Başkanı. Bunun öyküsü uzun, benim kafamda, İsmet Paşa'nın Celal Bayarla ilgili olarak özel toplantılarda, konuşmalarda neler söylediği, ne düşündüğü. Omay, 1953'te geçen bir olayı şöyle anlattı: (Osmanlıca sözcüklerin Türkçelerini ayraç arasında ben yazdım) "1953'te, 9 Eylül'de, CHP'nin kuruluş yıldönümü vardı. Rüzgârlı Sokak'taki genel merkezde törenle kutluyorduk. ismet Paşa var, Kasım Gülek var. Başkalan da var. Sakallı bir adam geldi, Paşa'nın elini öpmek istedi. Sonra kenara çekilerek Paşa'ya bakıp, başını sallamaya başladı. Paşa sordu: Nerelisin? Kaman'dan geldim, dedi adam, sonra mırıldandı: Şeytan ne diyor, biliyor musun Paşam? Ne diyor? Eline bir odun al, şu İsmet Pasa'yı çevire çevire döv! diyor.. Ne kabahatini gördün İsmet Paşa'nın? Paşam, senin elinden zorla alan mı vardı ki, bu adamlara iktidarı teslim ettin? Sen bunca yıl bunları tanımaz mıydın? Paşa güldü, sakallı adamın yüzünü okşadı. Birkaç gün sonra Paşa'nın evinde ikimiz satranç oynuyorduk. Partide köylünün söylediklerine değindim; "Ne oluyor Paşam böyle?" diye sordum. Nasıl? Vatandaşlar arasında söylenenler, köylünün söyledikleri. Bak sana bir şey söyleyeyim; Atatürk'ün sağlığında çok partili hayata gitmek emelimizdi. Yapılan denemeler başarılı olmadı. Sonunda çok partili hayata geçmiş bulunuyoruz. Ingilizler, demokrasiyi yerleştirebilmek içn iki yüzyıl uğraştılar. Bizim demokrasiye geçme süremiz çok tazedir. Ama ne oldu biliyor musun? Mesafe aldık. Diyelim ki, çok partili hayata geçiş otuz yıl sonra olsaydı, bu tecrübeleri geçirecek, yeni baştan başlayacaktık. Kamanlı köylünün sözleri, İsmet Paşa'yı da etkilemişti. Şöyle dedi: Ben bu işi yaparken üzerinde çok durdum. Celal Bayar'a muvafakatımı (onayımı) söylerken, kendisine üç soru sordum; Hay hay! Partiyi kurunuz, ancak: 1 İnkılaplardan taviz (ödün) verecek misiniz? 2 ilkögretim seferberliğine devam edecek misiniz? 3 Din propagandası yapacak mısınız? Bayar, 'Aman paşam, ben Atatürk'ün mektebinden geldim, benden şüphe mi ediyorsunuz?' dedi. Ben de kendisinin bu sözleri üzerine, partiyi kurmasına muvafakat ettim.." ismet Paşa, çok geçmeden düşkırıklığına uğrayacak, Celal Bey'in verdiği sözde durmadığını görecekti. İlk ödün, daha iktidara geçer geçmez, ezanın Arapçaya çevrilmesiyle verilmişti. ibrahim Saffet Omay'ı dinliyorum: "7956 yılıydı. Taşlık'a, ismet Paşa'nın evine gittim. Beni görünce: Oooo, ge! bâkalım, dedi. Biraz önce Kasım (Gülek) geldi, girti. Şimdi sen geldin iyi oldu.. Ben biraz oturup kalkmak istedim. Yooo, dedi, birlikte yemek yiyeceğiz. Yemek hazırlanana kadar terasta dolaşalım.. Terasa çıktık. inönü, düşünceli. Koluma girdi, ileri geri gidip geliyoruz. Arasıra dudakları kımıldıyor, bıyıklanna dokunduğu oluyor. Paşa, İstanbul'da Taşlık'ta koruma bahanesiyle gözaltında gibi. Iktidann gözaltında. Bir aralık, birdenbire terasın ortasında durdu. Kolumdan çıktı, hırçın bir sesle; üç kez bir sözü söyledi. inönü1 den bunu ilk kez duyuyordum. Şöyle sürdurdü: Adam, İsmet Paşa ile politika yarışma çıktım, onu mağlup ettim sanıyor! Sağ elini açıp ileri doğru havayı döverek: Nah sana! diye ekledi. Böyle konuşurken, ad vermedi; Celal Bayar demedi, ama bence Celal Bayar'ı kastetti (erekledi) tabii.." İbrahim Saffet Omay, anılarını yazarken, İnönü'nün söylediği, benim de aktarmadığım o sözcüğü nasıl kaleme alacağını düşünüp duruyor.. İbrahim Saffet Omay, vaktiyle tuttuğu notlara bakarak konuşuyor. Bir anısını da şöyle anlatıyor: "Bayar, 1958'te bize çok hücum etmişti. Bunu CHP Grup Yönetim Kurulu'nda konuşup, tartışıyorduk. 'Parti olarak bir tavır almalıyız' diyorduk. inönü, herkesi dinledikten sonra şöyle dedi: Devlet reisinin beyanatı (demeci) üzerinde şimdiye kadar münakaşa (tartışma) açılması adet olmamıştır. Bunun için, bu da şimdiye kadar yaptığı beyanat gibi, onun üzerinde hükümet açıklama yapıncaya kadar söz söylemeyiz. Fakat hükümet de bunu radyodan istismar ediyor (sömürüyor). Reisicumhur konuşurken hatırıma şu cümle geldi: Buniar orduyu milletten ayrı unsur zannetmektedirler, Babalarını insan haklarından mahrum (yoksun) ederek, sefalet içinde yaşattıkları insanların yüzüne gülmekle, bütün fena hareketlerini setredeceklerini (örteceklerini) zannetmektedirler..." İsmet Paşa 12.4.1956'da CHP Genel Merkezi'nde bir konuşma yapar. Bugün de dersler çıkanlması gereken yerleri var kon'jşmanın. ibrahim Saffet Omay'ın notlarından aktardığım konuşmastnda, İsmet Paşa, şöyle der: "Siyasi parti kanaatim, fikre kıymete istinat eder (dayanır). Manevi kıymet, tecrübeli insanların çokluğuna dayanır. Oy çokluğunu temin edecek (sağlayacak) olan, kıymet sahibi heyetin teminidir. Siyasi cemiyetler, içlerindeki kıymetlerle (değerlerle) 67çülür. Kısa vadeli, hemen netice (sonuç) almak isteyen hayat, siyasi hayat değildir. Pahalılığın da, siyasi huzurun da tedavisi, çaresi iyi bir murakabeye (denetime), vatandaşın emniyeti içinde, iyi bir seçim sistemine, seçim sisteminin emniyet altında bulunmasına bağlıdır. Meselemiz (sorunumuz) rejimin eksikliklerini tamamlamaktır. Bunun için muhalefet partileri arasında işbirliği istiyoruz. Rejimin teminat (güvence) altına almmasını istiyoruz. Müspet neticeye (olumlu sonuca) varacağız. Neticeyi tahakkuktan (gerçekleşmekten) men etmek için sarfedilen gayretler (harcanan çabalar) mutlaka kısır kalacaktır. Müspet neticeye olan itimadım, zerre kadar sarsılmış değildir. On bir senelik rejim kolay kolay geri çevrilemez. Kim çevirmek isterse ve mesela buna sabahleyin karar verirse, akşamında dünya başına zından olacaktır. Kendisini ve arkadaşlarmı, ve idare sistemini kabus (karabasan) içine atacaktır. Ters istikamette, demokrasi rejimi aleyhinde gayretler sarfı lüzumsuzdur. Ve teşebbüs edenler için son derece zararlıdır Büyük bir millet olarak, demokratik rejim içinde, demokrat, medeni milletler içinde ehliyetli bir mevki işgal etmekteyiz. Bu mevkiin itibarını tehlikeye atacak hiçbir teşebbüste en ufak bir iyi niyet tasavvur olunamaz (tasarlanamaz). Bu, yeni hayat tarzıdır. Buna alışmak kolay olmamıştır. Asırlardan beri bu hayata girmeye çalışmaktayız. Nihayet girmişizdir. Milletin malı olan yeni hayat tağyir edilemez (zorla değiştirilemez). Millet, bunun lezzetini tattıktan sonra, bunun elinden gitmesini çok fena telakki edecektir..." "Kulüp başkanlan da beyanatlarına dikkal etsinler. Herkes aklını başına toplasın. Kimse kimseyi kışkırtmasın. Seyirciler dikkatli olsunlar. İki iiç şişe bira içip gidip olay çıkarmalanna izin vermeyiz. Çok sert tedbirler alırız. Burası İngiltere değil. Olay çıkaranı atarız içeri. Üç ay yatar aklı başına gelir" Alkolün etkisi Prof. Dr. ÖZCAN KÖKNEL tstaabol Tıp Fakiiltcsi "Olaylı KayserisporSıvasspor ve LiverpoolJuventus maçlanndan sonra yaptığımız araştırmalara dayanarak bu olaylar için de bir şeyler söylenebilir. Görünüşte olay iki takımm taraftarları arasındakı kulüp ve renk bağlılığmdan kaynaklanan basit olaylar gibi gözüküyorsa da, bu tür olayların arkasmda genellikle bireysel ve toplumsal saldırganlık duyguları yatmaktadır. özellikle gençlerde, basunlmış, engellenmiş cinse! içgüdüler başta olmak üzere, her alanda hareket ve duyguları basımlmış, engellenmiş kişiler, bu tür olaylara karışabilmektedir. Kişiliklerini anlatabilmek, kabul ettirebilmek için birtakım toplumsal ve bedenset yollar butamayan bu kişilerin, baskı ve engellemeyle karşılaşmala Uzman gözüyle rı bu tür saldırganlıkiara yol açabilmektedir. Bu tür saldırganlıklar, bazen kulüpler arasmdaki bir maç nedeniyle ortaya çıktığı gibi, bazen de küçücük bir tartışma ya da düşünce ayrılığt yüzünden de çıkabilmektedir. SıvassporKayserispor olaylı maçından sonra yaptığımız incelemelerden sonra gördük ki, kavganın temelinde salt kulüp ve kent taraftartığı yatmamaktadır. /ki kent arasında yıllara dayanan dinsel inanç, gelenek ve görenek farklılıkları ve bundan kaynaklanan birikintler vardır. Kavgada bu duygulann önemli rolü olmuştur. Bu olayda, alkollü taraftarların etkisinin de olduğu anlaşılmaktadır. Alkol, bu tür olaylarda, gizli kalmış, bastırılmış duygulann ortaya çıkmasında işi çabuklaştıncı, cesaret verici bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır." TBMM yeni yasama yılına başladı (Baştarafı 1. Sayfada) nan Evren ile Cumhurbaşkanlıfı Konseyi üyeleri de katıldılar. Evren ve Konsey üyeleri TBMM Başkanı Necmettin Karaduman 1 ı'n yasama yılının açış konuşmasını dinledikten ve Celal Bayar ile eski Kahramanmaraş Milletvekili Rıfat Bayazıt için yapılan saygı duruşunda bulunduktan sonra Genel Kuruldan ayrıldılar. TBMM Genel Kurulu dün saat 15.00'te Başkan Necmettin Karaduman'ın yönetiminde toplandı.Genel Kurul toplantısından önce, dün sabah saat 10.00'da Meclis bahçesindeki Atatürk anıtı önünde de tören yapıldı. Karaduman, Atatürk anıtına çelenk koyduktan sonra Başkanhk Divanı üyeleri ile birlikte saygı duruşunda bulundu. Daha sonra da Belediye Orkestrası konser verdi, folklor ekipleri gösteri yaptı. Genel Kurulda Başbakan Turgut Özal, Bakanlar Kurulu üyeleri ve milletvekilleri yer aldılar. Başkanlık Divanı'nın sağındaki İocada kordiplomatik, solundaki İocada ise Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri, Genelkurmay Başkanı, Genelkurmay İkinci Başkanı ve Kuvvet Komutanları da hazır bulundular. Aynı İocada yüksek yargı organlarının başkanlan, anamuhalefet partisi genel başkanı Erdal inönıi, YÖK Başkanı İhsan Doğramacı, ve MÇP Genel Başkanı Ali Koç da yer aldılar. Meclis görevlileri Ali Koç"un yerinin divanın karşısındaki İocada olduğunu belirterek, Koç*u kaldırmak istediler. Ali Koç, kısa bir süre için görevlilerle tartıştıktan sonra açıhşın sonlarına doğru locayı terk etti. Başkan Karaduman, saat 15.00'te birleşimi açarken şeref locasına gelen Cumhurbaşkanı Kenan Evren, üyeler tarafından ayakta alkışlarla karşılandı. Ayağa kalkan kordiplomatlığa mensup kişiler de Evren'i alkışladılar. KARADUMAN: REJİMİ KORUMAK TBMM Başkanı Necmettin Karaduman, açış konuşmasında, "demokratik pariamenter rejimin, milletimizin yüksek bir ideal saydığı onurlu bir yönetim ve yaşama düzeni olduğunu" belirterek, "Bu rejimin her türlü sarsıntıdan korunarak vazgeçilmez bir .vaşama biçimi halinde kesintisiz surdurülmesi milletimizin bizlere yüklediği yiıce ve kutsal bir görevdir" dedi. TBMM Başkanı Necmettin Karaduman açış konuşmasını yaptıktan sonra, eski cumhurbaşkanlarından Celal Bayar'ın vefat ettiğini belirterek, şunlan söyledi: "Sayın Bayar, Atatürk'ün fikir ve dava arkadaşı olarak ülkemize değerli hizmetler vermiş bir devlet adamıdır. Kurtuluş savaşımızda gosterdiği kahramanlıklar unutulmamıştır. Çok partili ha>*ata geçilirken yaplığı hizmetler de takdire şaj^ndır. Sayın Bayar, 40 yıl Meclisimizde üyelik >apmışlır"Bayar'ın hatırası önünde Genel Kurulu bir dakikalık saygı duruşuna çağıran Karaduman, daha sonra da bir süre önce ölen bağımsız Kahramanmaraş Milletvekili Rıfat Bayazıt için bir dakikalık saygı duruşuna çağırdı. Saygı duruşlarının yapılmasından sonra Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve Konsey üyeleri saat 15.15'te Meclisten ayrıldılar. KOCABAŞ'IN DOSYALARI Genel Kurulda daha sonra başbakanlık tezkereleri okundu. Içel Milletvekili Mehmet Kocabaş'ın ANAP'a transfer olmadan önce İçişleri Bakanı Müşteşan ile Emniyet Genel Müdürüne hakaret ettiği iddiası ile yasama dokunulmazhğının kaldınlmasına ilişkin dosyaları hükümet tarafından geri ahndı. Kocabaş, kamuoyu önünde bir süre önce müsteşar ve genel müdürden özür dilemişti. Konuya ilişkin başbakanlık tezkereleri muhalefet milletvekillerinin anlamlı alkışlarıyla karşılandı. Hükümet TBMM gündeminde bulunan tütün ve tütün tekeli hakkındaki yasa tasarısını da geri aldı. Bir süre önce Irak'ta girişilen askeri harekât hakkında Meclise bilgi sunmak amacıyla Başba kan Turgut Özal tarafından verilen genel görüşme önergesinin öngörüşmesi Meclisin bugünkü birleşiminde ele alınacak. SHP'li İdris Gürpınar ve arkadaşlarının "kıyı yağmacılığı" konusunda verdikleri Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin öngörüşmesi de Meclisin bugünkü birleşiminde yapılacak. Grup psikolojisi güçlü, beğenilen ve üstün olarak hissetmesinin ge i Dr. YILDIRIM AKTUNA tirdiği doyumu yitirmesi. Beğendtği ve özdeşleşBakırköy Ruh ve Sinir Haslalıklan tiği futbolcu ya da takımm başarısız olması haHastanesi Başhekimi linde izleyicinin kendine olan güven ve saygısım "Futbol seyircilerinin agresiv (salgırgan) dür kaybetmek durumunda kaiması nedeniyle ortatülerinin boşalımı, günümüzde sayıları giderek ya çıkan öfkesini, kendi takımma, karşı tarafya artan fanatik futbol izleyicilerinin davranış bi da hakeme yöneltmesi. Bu değerîendirmelerin doğrultusunda, kişileçimleri sonucu ortaya çıkan olaylarda izlenebilrin günün yorgunluğunu, bilinçaltı bunalım ve mektedir Söz konusu fanatik, saldırgan kişilerin psiko sosyo ekonomik koşullardan kaynaklanan streslojik durumlannı üç şekilde açıklamak mümkiin lerin yol açtığı öfke birikimini bu şekilde (tezahürat yaparak, bağırıp çağırarak) boşaltması faydür. 1. Agresiv dürtülerin deşarjt (saldırgan dünü dalı ve uygun görülebilir. Ancak bu dürtülerin lerin boşalımı): Kişilerin yapılan ve mizaçlarınm grup psikolojisi içinde bazı üzücü olaylara yol yanı sıra, bazı sosyal koşultar ve ekonomik güç açması çok önemlidir. Bu konuda futbol izleyilüklerin yarattığt streslerden (yüklenme ve zor cilerine önderlik eden kişilere (kulüp yöneticisi, lanmalardan) kaynaklanan saldırgan dürtülerin, amigo vs.) ve güvenlik güçlerine büyük görevler isteklerin boşalımı için futbol sahalarınm en uy düşmektedir. özellikle güvenlik görevlilerinin eğitim ve örgütlenmesini gözden geçirmek suretiygun yer olması. 2. Crupla bütünleşme: Bu tür kişilerin bir gru le üzücü olayların önlenmesi mümkün olabilir. Bir de alkol olayı var. Futbol maçı sportifbir bun içinde ve o grupla bütunleşerek, ortaklaşa hareket ederek saldırgan dürtülerini daha rahat olaydır. Alkolün bu olayda olmaması gerekir. Ben alkollü izleyici/erin sahalara girmelerini ve lıkla boşaltabilmesi. 3. Özdeşleşme: Izleyicilerin futbolcu ya da ta sahalarda içki içilmesini doğnı bulmuyorum. Bir kımla bütunleşerek, bir süre de olsa kendisini an önce bu da önlenmelidir." HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD (Baştarafı 2. Sayfada) ca yönetmiş yetkili politikacılar olduklarına kimse inanmazdı Boyte davranmayan tek kişi, Celal Bayar'dı (Fatin Rüştü Zorlu için de böyle düşünebiliriz.) Bayar, ilk sıranın sol başında oturuyordu. Basın tribününün çok yakınında. Yerine oturduktan sonra başını kaldırdı ve kaşlannı hafif çatarak basın tribününü uzun uzun süzdü. Unutamayacağım bir bakışla, çoğunu çok yakından tanıdığı gazetecilere; "Sizleri iyi tanırım, hepinizi yakından tanırım!" der gibiydi. 1950 seçimlerini ezici bir çoğunlukla kazanmış olan Demokrat Parti dış borçlanmaların geçici iyimserliğiyle bir süre işleri yürütmüştü. 1954 seçimlerinın ağırlık merkezi "Yabancı sermaye ve petrol yasası" tartışmalarıydı. Bayar savunuyor ve kimi gazetecilerden destek görüyordu. inönü şiddetle karşı çıkıyordu. Bayar'ın o yıllarda söylediği "Türkiye'yi Küçük Amerika yapacağız!" sözü acı bir gerçek olarak unutulmamalıdır. Bayar ve izinde yürüyenler 'Küçük Amerika'laşmış günümüz Türkiyesini yaşadıiar! (Baştarafı 1. Sayfada) sıyasi şube tarafından yapılan operasyonlar sonunda ele geçirilen bir kişinin üzerinde DevSol'un bazı dokümanlarının çıktığı belirlendi. Bu belgelerde örgütün yönetim kadrosunun kendi aralarındaki buluşmaları, aldıkları kimi kararların yanı sıra İstanbul emniyet örgütüne ilişkin bazı önemli bilgilerin de bulunduğu öğrenilince, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar, 1 Eylül 1986 tarihli bir genelge yayımlayarak İstanbul polis örgütünü uyardı. Mehmet Agar'ın yazısında, Kadıköy ANAP ilçe binasına saldırıyla ilgili olarak yapılan operasyonlar sonunda ele geçirilen bazı DevSol militanlarının üzerinden, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün bazı tesisleri, karakollan ve emniyet amirlikleri ile çok sayıda görevlisi hakkında geniş bilgıleri içeren belgelerin çıktığı belirtildi. Genelgede "Militanların üzerinden çıkan dokumanlardan. bazı tesislerimize ve elemanlanmıza suikastlerin planlandığı öğrenilmiştir" denilerek, poMse ait bütün binalarda güvenlik önlemlerinin arttırılması istendi. Tesisler, karakollar ve emniyet amirliklerinde ahnması istenen önlemlerden başka, bütün emniyet görevlilerinin herhangi bir saldınya karşı dikkatli olmalarır.ın istenildiği genelgede, "Büliin görevlilerimizin özel hayatlarına dikkat etmeleri ve yeniden diizenlemeleri" gerektiği vurgulandı. Kadıköy ANAP ilçe binasına yapılan saldırıdan sonra 4 gün arka arkaya yapılan operasyonlarda siyasi şube ekipleri tarafından 26 kişinin yakalandığı, önceki gün Küçükçekmece ve Kanarya bölgesinde gerçekleştirilen operasyonda ise 18 kişinin daha gözaltına alındığı belirlendi. Emniyet yetkilileri, yakalanan 44 kişiden hiçbirtnin ANAP binasına saldırı olayıyla ilgileri olmadığını, iki kişinin Göztepe'de polisle silahlı çatışmaya giren kişiler olarak saptandığını, bazılannın ise DevSol ile örgütsel bağlarının belirlendiğini söylediler. Polis saldırı olayından hemen sonra, elinde DevSol örgütünün sempatizanlarının ev adreslerini ve evlerin yerleşim planlarını içeren listelerle çeşitli evlere baskınlar düzenlemişti. Gözaltına alınan kişilerin ANAP'a saldırı olayıyla ilişkileri olmadığı belirlenince, siyasi şube yetkilileri, saldırıyı gerçekleştiren kişilerin yakalanmalarının bundan sonra zorlajtığını vurguladılar. Poliste TBMM'de orkestralı kokteyl Başkanı Karaduman'ın yeni yasama yılı nedeniyle verdiği kokteylde Evren, gazetecilere hiçbir konuda konuşmayacağını söyledi. Özal, "ANAP'm gücünü Cumhuriyet bile kabul etti" deyince SHP'li Canver, Özal'a, "İşinize geldiği zaman dayanak olarak Cumhuriyet'i gösteriyorsunuz" dedi. A.NKARA, (Cumhuriyel Bürosu) mayacağımı söylüyorum" karşılığını verdi. TBMM Başkanı Necmettin Karaduman Meclisin yeni yasama yılına Başbakan Özal. kokteylde bir ara başlaması dolayısıyla dün akşam bir kofcteyl verdi. TBMM'nin bahçesin DSP Genel Sekreteri INuri Korkmaz deki kokteylde Cumhurbaşkanı Ke ile de samimi bir havada sohbet etti. Korkmaz. Özal'a "Sayın Başbanan Evren gazetecilere hiçbir konukanım sizden oy alacağız" dedi. da konuşmayacağını söylerken, BajKorkmaz'ın "28 eylülden sonra herbakan Turgut Özal. seçim sonuçları kes gözlük numarasını bile değiştiiçin bir tahmin yapmaktan kaçındı. recek" sözleri üzerine Özal, "Kimin Ankara Belediyesi Kent Orkestra acısından, bu belli olmaz şüphesiz" sı'nın çaldığı müzik eşliğinde geçen diye konuştu. Özal, Korkmaz'a "Biz kokteyle Cumhurbaşkanı Kenan E\eskinin devamı değiliz, eski bir liderren ve Başbakan Turgut Özal'ın yaden de destek almıyoruz" deyince nı sıra bakanlar, milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necde« Üruğ, kuvvet komutanları ve çok sayıda davetli katıldı. Gazetecilere hiçbir konuda konuşmayacağını söy(Baştarafı 14. Sayfada) leyen Cumhurbaşkanı Evren, kokS.E., "Burada verilen annhtar teylde bahçede hazırlanan bir masada TBMM Başkanı Karaduman ve cümleleri alıp bir pub'd^ ı:yguBaşbakan Özal ile bir sure sohbet et lamaya çalışmak her zaman işe ti. Sohbete bir ara Milli Savunma yaramayabilir" diyor ve "Bu işte esas, her duruma göre değişik Bakanı Zeki Yavuztürk de katıldı. Başbakan Özal ise, gazetecilerle ve tutum almak, güleryüzlii, espriçeşitli parlamenterlerle yaptığı soh li, değişik olmak ve karşıdakini betlerde ara seçim sonuçları için sempatik bir biçimde 'challenge' bir tahmin yapmaktan kaçınırken, (meydan okumak) edebilmektir" ANAP'ın seçımlerden başarı ile çı diye ekliyordu. kacağını söyledi. Özal, "Sayın İnöBir liste yapmak gerekirse, en nü Meclise girebüir mi?" biçimindeki kolay diyalog kurulanlar şu sırabir soruya yalnızca, "Biz adayımıan secilmesi için uğraşıyoruz" yanı yı takip ediyordu. tını verdi. Kanadahlar, Pasifik HavzasınBaşbakan Özal, İstanbul'a yaptı dan gelenler (Avustralya, Yeni ğı gezide partisinin durumunu 25 Zelanda), Amerikalılar, Güney marttakinden daha iyi gördüğünü Afrikalılar, İngiliz, Fransız ve söylemesi üzerine kendisine yönelti Almanlar. len, "Oy oranınız mı artacak bu duGelelim çeşitli durumlara. rumda?" sorusu uzerine tahmin yapÖrneğin bir barda oturan iki mak istemediğini söyledi. Özal, "Sizce en kölü oy oranı ne olur?" soru kız ve bir erkek turiste nasıl yaksuna ise, "Bu konularda tahmin vap laşılacaktı? DSP Genel Sekreteri, "Biz de yepyeni bir partiyiz, eski lider bu düsüncenin öncüsü olduğu için destek veriyor" biçiminde konuştu. Başbakan Özal, bir ara sohbetini SHP milletvekilleri Cüneyt Canver, Ali İhsan Elgin ve Korkmaz arasında sürdurdü. Özal, "ANAP'ın gücünü sonunda Cumhuriyet bile kabul etti. Onun ankelinde olay orlaya çıktı" diye konuşunca Camer, "İşinize geldiği zaman dayanak olarak Cumhuriyet'i gösteriyorsunuz. İşinize gelmediği zaman da Babıali'nin Pravdası diyorsunuz" dedi. DSP Genel Sekreteri Korkmaz'ın bu sırada. "Sayın Başbakanım bizim rakibimiz ANAP, bunu içlenlikle söylüjorum" sözleri üzerine de Canver. "Bizim rakimiz de DSP değil, DSP bizim bölenimiz" dedi. Özal, bu sozlere gülerek. "Kim kimin böleni o belli değil" karşılığını verdi. Türk papagenyalar Bu durumda masaya gidildiğinde kızlarla değil, erkekle konuşmaya başlamak gerekiyordu. Buniar genellikle yalnız seyahat ederken, yolda tanışan insanlar olduğu için masada bir erkek bulunmasının, S.E.'ye göre, "kıymeti harbiyesi" yoktu. Ancak turist gruplarında, iş her zaman güçleşiyordu. Çünkü grup mensupları uzunca bir süredir beraber seyahat edip, birbirlerini lanıdıkları için, gruptan birisinin yaptığı kaçamak ertesi sabah otobüste alay konusu olabileceğinden kaçamağı caydırıcı etkisi olabiliyordu. S.E. bunları anlatmakla kalmıyor, yıllara dayanan tecrübesiyle de "Ama onların asıl lanışmak istedikleri, hiçbir zaman (uristlerle tanışmak için teşebbiiste bulunmajacak olanlardır" diye de ekliyordu. Milli Eğitimimizin kıymetli mensubu, 6 yıldır İstanbul Erkek Lisesi Müdür Başyardımcısı, 2 aydır Özel Anakent Lisesi Müdürlüğü görevini yapan BAŞSAGLIGI ŞÜKRÜ BÂYRAM 25 Ağustos 1986 tarihinde elim bir kaza sonucu vefat etmiştir. 17 yıldır üstün bir görev anlayışı, liyakat ve başarı ile Milli Eğitimimizin çeşitli kademelerinde hizmet vermiş olan can dostuma Tann'dan rahmet diler, kederli ailesinin bütün mensuplanna taziyetlerimi sunanm. MAHİR YEĞMEN İSTANBUL LİSESİ MÜDÜRL