02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 15 ŞUBAT 1986 Aziz Nesin: Türkiyede (Baştarafı 1. Sayfada) katnacak Mehmet Ali Aybar, Uğur Mumcu ile Ahmet Abakay'ın da katıldığı toplantıda Aziz Nesin, "Bu benim kişisel göriişümdür Sıkıyönetim kalkü diyenler yalan söylüyor. Avrupa'yı kandırmak için sıkıyönetim kalktı diyoriar. Vatandaşm yasal haklan kısıtlanarak demokrasi olmaz" dedikten sonra şunlan söyledi: "Turkiye'de tasanlar yasal yollardan şirket kurup iş yapmak istiyor. Ama o yasaları yapan ve uygulayanlar buna uymuyor. Bu çok açık bir tersliktir. Şirketimiz her türlü yasaya uygundur. Ama etkinliklerimiz başından beri engellenmeye çahşıldı. Biz Ankarada bu durunu Başbakanhk Danışmanı Adaan Kahveci aracılıgıyla Başbakan'a ilettik. Başbakan da izin verdi. Ama demek Başbakan'ı da aşan bir giiç var ve gösterilerimiz engelleniyor. Bizim gucümuzu bilmiyorlar. Biz gücümüzü. yurdumuzu sevdiğimiz için kullanacağız. Çiinkii Tiirkiye aşağılanıyor. Üstelik iktidann ayağı da kendinden yana değil. Ben biliyorum ve inanıyonım ki Vali Nevzat Ayaz da bizim yaptıklanmıza karşı degil. Ama açtklamaktan korkuyorlar." Ekin DanışmanlıkBilar A.Ş'nin Genel Müdürü Yalçın Küçük de "Yapılanlann yasaklama degil engelleme olduğunu, çünkii hukuki dayanaklan olmadığını" vurgulayarak, "Önce bizi, sonra seyircimizi korkutmaya çalıştılar. BakOİar olmuyor, bu sefer tiyatro, sinema sahiplerine baskı yapmaya çalıştılar. 20. yüzyılın son döneminde Türkiye'de aydının, işçinin, halkııt bir araya gelmesini engellemeye çalışıyorlar. Getirdikleri sistem buydu. Ama bizim modelimiz bu sistemi altüst etti. Bunun için bizi engellemeye çalışıyorlar" dedi. Yalçın Küçük, "Ekin DamşmanlıkBilar A.Ş diye bir şirket yok" gerekçesiyle gösterilerinin engellendiğini hatırlatarak şu bilgileri verdi: "Ekin Danışmanlık Organizasyon, bir kişi firması olup Ankara Mithatpaşa Vergi Dairesine GA52071 numarayla kayıtlıdır. Vergisini ödemektedir. Bilar A.Ş ise 13 Haziran 1985 tarihi iie tescili yapılıp ana sözleşmesi 25 Haziran 1985 günlü Tnrkiye Ticarel Sicili Gazetesi'nde yayımlanmış ve KA54602 vergi numarasıyla Mithatpaşa Vergi Dairesi'ne kayıtlı bir şirketlir. TC Ankara 11. Noterinin 3479 sayılı 16 Ocak 1986 tarihli. tasdikli imza sirküleri bu durumu göstermektedir". Daha sonra, önceki gün Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'ndaki "Basın ve Toplum" paneli iptal edildiği için konuşma yapamayan Mehmet Ali Aybar, "Benim şirketle bir ilgim yok. Konuşma yapmak için çagnldım ama konuşamadım. Bu muameleyi protesto ediyonım" dedi. Aynı panelde konuşmacı olan gazetemiz yazarlarından Uğur Mumcu da hükümetin ekonomide liberalizmi savunmasına karşın, yasal şirketterin hakkını vermediğine, tamamen yasalara göre kurulmuş olan Ekin DanışmanlıkBilar A.Ş'nin gösterilen için izin almasına bile gerek olmadığına değinerek şunlan söyledi: "Şirketler, tiizttklerindeki amaç raaddelerine uygun gösteriler, toplantılar düzenlerler. Şiradi Başbakan'a soruyorum: Kendisinin de 16 şubatta konuşmacı olarak katılacağı Marmara Etap Oteli'ndeki Taksim Toplantılan için izin alınmış mıdır? Diizenleyenler vilayet önünde bekletilmişler midir? Aydınlar Ocağı'nın toplantılannı Başbakan şereflendiriyor, toplantılar televizyonda yayımlanıyor. Aynı şekilde TÜSİAD'm toplantılan ' televizyondan veriliyor. Soruyorum: Aydınlar Ocağı ve TÜSİAD yasalarüstü kuruluşlar mıdır? Son olarak, acaba Ekin DanışmanlıkBilar A.Ş. Abdülhamit'le ilgili panel düzenleseydi yine engellenir miydi?" "ACINACAK DURUMDA" Yine aynı panelin konuşmacılarından Ahmet Abakay da, Başbakan Turgut Özal'ın "Türkiye'de gazeteciler istedigini yszıyor" sözünu hatırlatarak tlhan Selçuk hakkında dava açıltnasınm, Erbil Tuşalp'in "Bin tnsan" adlı kitabı için soruşturma açılmasının, Nokta dergisinin iki sayısının toplatılmasının, İktibas dergisinden üç kişinin DGM'ce hapis cezasına çarptırümasının, Başbakan'ın sözleriyle çeliştiğini belirtti. Şirketin yöneticilerinden Bilgesu Erenus da tüm engellemelere karşın gösterilere ilginin çokluğundan söz ederek, son ertelenen panelde bir izleyicinin, "Bu panelleri bundan sonra hapishanelerde diizenleyin de oralar kapansın" dediğini aktardı. Yalçın Küçük ise, bugün (cuma günü) 17 şubat pazartesi Şan Tiyatrosu'nda yapacaklan "Barış Türküleri" gecesi için izin almaya çalışacaklarını, "Asıl isteaenin bu geceyi ertclemek" olduğunu söyledi. ANKARA NOTLARI Olay, MUSTAFA EKMEKg yayından Politikanın Yazgısı... kaldırıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uğur Dtındar tarafından hazırlanan "Olay" programının yapımı yasaklandı. Geçensalı gecesi yayımlanan Bakırköy Ruh ve Sinir Hastahklan Hastanesi'nin dünü ve bugününü konu alan son programın basında yarattığı tartışmalann sona ermesinden sonra, TRT yetkilileri tarafından yapımcı Uğur Dündar hakkında idari soruşturma açılacağı bildirildi. Yetkililer, Uğur Dündar'ın yaptığı son "Olay" programında TRT'yi tazminat yükümlülüğü altına sokacak bölümler bulunduğunu belirterek, "Bu durumun ortaya çıkmaması için bu bölümleri keserek yayımladık" derken, Dündar'ın y'aptığı her programın tatsızlığa neden olup TRT'yi zor duruma düşürdüğünü ileri sürdüler. Daha önce de "Vatandaş Soruyor" adlı, üniversitelerin sorunlarını konu alan programı da TRT yonetimi tarafından yayından kaldırılmış bulunan Uğur Dündar'ın, son "Olay" programından önce program metnini yönetime ulaştırmadığını, çekimleri yaptıktan sonra filmi teslim ettiğini söyleyen TRT yetkilileri, son programda yer alan bazı bölümlerin çıkanldığını da belirttiler. Cumhuriyet muhabirinin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan TRT yetkilileri, "Son program nedeniyle çıkan olaylar, Genel Müdürümüz Tunca Toskay'ı da rahatsız etti. tdari soruşturma sonucunda Uğur Dündar suçlu bulunursa. sözleşmeli olduğundan kendisine ceza verilmeyip TRT'deki görevine son verMebilir. Zaten kendisi de vazgeçemeyeceğimiz bir yapımcı değil. Ona tanınan imkânlar. kime tanınsa aynı programları yapabilirdi" şekl'nde konuştular. FAOALEVLER ÎÇtNDE lran\n eline geçtiği doğrulanan lrak'ın Fao limanı körfezdekisavaf sında en şiddeıli çarpışmalara sanne olan yörelerden biri. sıra lrak, Irarfı çıkartamıyor (Baştarafı 1. Sayfada) berde uydular tarafından çekilen fotoğrafların, Iran'ın Fao kentini aldıklan yolundaki iddiasını doğruladığını bildirdi. ON BtNLERCE ÖLÜ VE YAIt^H lrak, dün yaptığı açıklamada pazar gecesi İran saldınsının başİamasından bu yana, 25 bin İran askerinin öldürüldüğünü ya da yaralandığını öne sürdü. İran ise, beş gün içinde 10 bin lrak askerinin öldürüldüğünü ya da yaralandığını iddia etti. lrak Komutanlığı önceki gece yaptığı açıklamada, İran birliklerinin, Irak'ın Körfeze tek çıkış yolu olan Har Abdullah Kanayaralandığını söyledi. Horasani, lrak kimyasal silah kullanmaya devam ettiği takdirde, İran'ın da aynı yola başvuracağını sözlerine ekledi. Irak'ın, iran birliklerini ele geçirdikleri topraklardan sökebilmek için yoğun saldınlarda bulunduğu bildirilivor. lrak Genelkurmay Başkanhğı'ndan dün sabah yapılan açıklamada, lrak savaş gemilerinin Fao Limanı'nın 20 km. doğusunda İran'a ait bir füzeatar hücumbotu ve komuta gemisi ile Nevruz açıklarında başka bir İran tüzeatar hücumbotunu batırdığı öne sürüldü. Siyasal gözlemciler, Bağdat'ın son 24 saat içinde ikinci kez deniz savaşını açıklamasına dikkat çekiyorlar. lrak, önceki gün de Fao Limanı'nın güneyindeki yüzer iki petrol dolum yacımız >iır"' başhğıyla verilme tesisine saldıran yedi İran hüsi piyasada panik yaratmış ve dö cumbotunu batırdığını açıklaviz fiyatlannı yukarı doğru çek mıştı. miştir. İran askeri bildirisinde, lrak • Merkez Bankası Baskan Yar ku\vetlerinin Şattülarap suyolunun batı yakasında önceki gece dımcısı Yıldırım'ın, kısa vadeli borç yiikünün kaygı verici boyTJt giriştikleri saldınnın geri püskürlarda olmadığını belirtmesıne tüldüğü öne sürüldü. Bildiride lrak askerlerinin kaçtığı ve İran'karşın, kısa vadeli dış borçlann ın Şattülarap'ın batı yakasında toplam dış borçlar içindeki payının yüzde 28'i aşmış bulunmaelde ettiği toprakların 750 kilosı, Türkiye'nin uluslararası kremetre kareye çıktığı iddia edildi. di piyasalarındaki değerlendirilTahran radyosu da önceki gecemesini etkilemekte, Türkiye'nin ki saldın sırasında 300 lrak asdış ödemeleri açısından rahat bir kerinin daha esir alındığını böyyıl geçiremeyeceği ve Merkez lece pazar gecesinden bu yana alBankası'nın döviz lalebinin arta dıklan esirlerin sayısının 1800'e cağı beklentisi de döviz fiyatları ulaştığım kaydetti. Ayrıca çarpışüzerinde olumsuz bir etki yap mada çok sayıda düşman askemaktadır. rinin de öldürüldüğünü belirten • Petrol fiyatlarının ani düşü radyo, lrak cephanesinin çoğuşü sonrasında Türkiye'nin ihra nun imha edildiğini ya da ele gecatında büyük pay alan İran ve çirildiğini duyurdu. İran televizyonu da önceki aklrak gibi ülkelere >cipılan ihracaşam Fao kenti çevresinde ahnan tın zorlaşacağı ve Türkiye'nin 1986'da ihracatını antırmakta yerleri ve Iraklı esirleri gösteren zorlanacağı beklentisi, döviz bir film yayımladı. kurlarında yeniden hızh ayarlama beklenüsini gündeme getirmiştir. (Baştarafı 1. Sayfada) Bu yorum ve açıklamalann 264 liraya indi. özellikle ilk dört tanesi, TahtakaBöylece dolar ve markın hafle'deki son fiyat artışlannı açıkta içindeki 810 liralık değer alılamaya yardımcı olacak nitelik şv bir günde kaybedilmiş oldu. te görünmektedir. Diğer açıklaHer iki paranın da Merkez Banmalar ise, daha genelde bir dökası'nın piyasaya müdahale edeviz sıkışıkhğı beklentisini ve bu ceği haberiyle hızlı bir şekilde beklentinin yarattığı psikolojik düşmesiyle, Tahtakale'deki döviz hava içinde akla gelebilen olasısimsarlarının hafta içinde G22 lilıkları yansıtmaktadır. Tahtaka raya topladıkları dolarlar ellerinle'de döviz fiyatlannın dün iniş de kaldı. Ancak, "Zaten anoreğilimine geçmesi, geçen günlermal yükselmişti. Şimdi gerçek de gözlenen fiyat tırmanışının degerine indi" tünindeki görügeçici olabileceğini ve Merkez şün Tahtakale'ye egemen olmaBankası'nın müdahalesinin, hat sına karşın, düşüşün daha da süta müdahale olasılığının bile rebileceği korkusu döviz simsarTahtakale'deki günlük artışları larım ellerindeki dolar ve markı dizginleyebileceğini düşündür67 lira zarara satmak zorunda mektedir. Ancak Türkiye'nin bıraktı. 1986 yılındaki döviz dengesini Başbakan Özal, dün Ankara'tutturmakta ve öngördüğü ithada ABD dolarının yükselmesinin latı gerçekleştirmekte zorlanacageçici bir olay olduğunu vurguğı konusundaki tereddütlerin layarak "Önemli degil, o da biartması halinde olayın farklı boter, serbest ekonomilerde böyle yutlar kazanması ve Türk paraşeyler ara sıra olur" dedi. Özal, sının hızh bir değer kaybı sürepiyasaya dolar sürüleceği yoluncine girmesi kaçınılmaz olabiledaki soylentilerin doğru olup olcektir. madığı sorusunu yanıtsız bıraktı. lı'nı işgal ettiklerini doğrulanuştı. Böylece, İran, Irak'ın Körfezle olan bağlantısını kesmiş oluyor. İran'la lrak arasındaki çarpışmalar dün de tüm şiddeti ile devam ederken İran yine Irak'ın kimyasal silah kullandığını ileri sürdü. AP'nin haberine göre, İran'ın BM temsilcisi Recai Horasani, New York'ta düzenlediği basın toplantısmda Abadan kentine önceki gün lraklılar tarafından kimyasal bombalar atıldığını öne sürdü. Horasani, kentteki kâyıplar hakkında elinde bir rakam olmadığını, ancak Irakın cephenin diğer kesimlerinde kullandığı kimyasal süahlar yüzünden şimdiye kadar 20 îranlının öldüğünü, 2500 İranlının da İstanbul'dan iki mektup, biri A. Aşıcı'dan; şöyle diyor: "Sayın Mustafa Ekmekçi, Domuz hakkında yeni şeyler öğrendim; domuz, yiyecek aramak için burnundaki köpek dişleriyle ve ayaklarıyla orman toprağmı sürekli olarak eşeter. Yani çok iyi bir orman sürucüsüdür. Sürdüğü toprak hem havalanır hem de bu yerlere düşen ağaç ve bitki tohumları oralarda çimlenme ve yeşerme olanağına kavuşurlar. Voksa toprağın üzerine duşen bu tohumlar orada kururlar. Fransa'da okurken, çiftçiler ormanda mantariarın yerini saptamak için domuzlardan yararlandıklannı söytemiş/erdı. Vnni domuzlar dünyanın en çok ve en yararlı etini vererek ir sanlan ve doğayı keçilerden kurtarmakia kalmazlar, ağaçlan c çoğaltarak erozyonu, dolayısıyla çölleşmeyi önlerler. Domuz yiyen ülkelerin hiçhirisi çöl değildir. Buna karşıhk yemeyenlerin hepsi çölleşmiş ya da çöileşme yolundadırlar. Eski Türkler domuzu çok sevenerdi ve ona 'tonguz' deıierdi. Domuzu ilk yasaklayanlar Yahudilerdir. Musa, herhalde sıcak ülkesinde bes/nce çok zengin domuz etine gereksinme duymamışbr. Fakat çölleşmeyi başlatmıştır. Domuzun yeşerttiği ağaçlar yağmur sulannın akıp gitmesini engelleıier ve toprak tarafından hızla emilmesini sağlarlar. Ağaçlık yörelerde akarsulann ve yeraltı sulannın kurumamasının nedeni budur. Ayrıca yaygın bir tur karganın, bulduğu ağaç ve bitki torıumlarını sonradan yemek üzere içgüdüsel olarak toprağa gömdüğü, fakat bu yerleri unuttuğu, ya da bunları çıkarmaya gerek görmediği için çokyıllık bitkileri çoğalttığı saptanmıştır. Selam'«••" İkinci mektup, İstanbul'da Yıldız Üniversitesi Elektrik Mühen OLAYLARIN ARDINDAKI GERCEK (Ba$tarafı 1. Sayfada) busiyaseti kolay anlayabilir. tşadamları derneklerinin rahatça toplantı yaptığı bir ülkede yaşadığımız kuşkusuzdur. tküdann yörüngesindeki "Aydınlar Ocağı" admdaki derneğin de bol siyaset yaptığı ve bu politika üretiminin devletin TRT'sinde propaganda niteliğine varacak biçimde yayımlandığı bilinen birşeydir. Sağ kesime gösterilen bu kolayhklar ortada iken; sol kesimdeki aydmlarm örgütlenmeleri, kültür ve sanat etkinlikleri göstermeteri yasaklanmaktadır. Bu yasaklar valiliklerce gündeme getihliyor, yürürlüğe konuyor. Sözgelimi son günlerde kurulan "EkinBüar" kısa adıyla anılan kurumun toplantılan valiliklerce engellenmektedir. Kullamlan yöntemler yeni icat edilmiş değildir. Böyle toplantılara ya izin verilmemekte ya da EkinBilar'a salonunu kiralayan tiyatro veya sinemalara kapatma yasağı uyguianmaktadır. Uygulanan politikaya göre, bir süre sonra sinema ve tiyatro salonlarının sahipleri korkacaklar, kültür ve sanat şenliği yapmak isteyen aydınlara kapılarım kapatacaklardır. tktidarın isteklerine uyan vali beyler, bu eskimiş yöntemin uygulayıcısı durumuna düşmektedirler. Bu tür siyasetin geçmişte olumsuz örnekleri yaşanmış, sonuç Türkiye'ye hayırlı oltnamıştır. Anlaşılıyor ki huylu huyundan vazgeçemiyor; yasalar, aydınlara ve solculara başka türlü, sağcılara ve iktidar yanlılarına başka türlü uygulamyor. Sonra da bu haksızlıkların pompalanmasından doğan huzursuzluk büıün ülkeyi kapsadtğında ara rejimlere doğru giden kapılar aralanıyor. Yazık ki Özal yonetimi hem liberalizm etiketini muska gibi boynunda taşımakta, hem antidemokratik uygulamalara başvurmaktadır. Paniğe gerek var mı? (Baştarafı 1. Sayfada) larını şöylece sıralamak mümkün: • T.C. Merkez Bankası'nın, bankalann döviz işlemlerini disipline almak amacıyla geçen yıl sonunda yürürlüğe koyduğu uygularnalar, döviz yükümlülükleriyle döviz varlıklan ve döviz girdileri arasındaki dengeyi tutturmakta zorluk çeken bazı küçük ve orta boy bankaları köşeye sıkıştırmış ve bu bankalar döviz temini için Tahtakale'ye başvurmak zorunda kalmıştır. Bankalann bu talebi, işlem hacmi zaten sınırlı olan Tahtakale piyasasında fiyatların bir anda yükselmesine neden olmuştur. • Giderek hız kazanan ithalatın yarattığı döviz talebi, bankalardan döviz talebini arttırmış ve ithalatçıya döviz satarken nazlanan bankaların fiyau yükseltmesi Tahtakale piyasasına da yansımıştır. • Geçen yd doların daha önceki yıllar gibi hızla değer kazanacağı beklentisiyle dolara oynayan ve ellerinde dolar tutan kişi ve kuruluşlar, bazı bankalar ve ihracatçılar, dolarda özledikleri değer artışını sağlamak, yani hızlandırılmış bir kur ayarlamasını gündeme getirmek için spekülasyonu körüklemişlerdir. • Mevsim olarak döviz girişlerinin düşük düzeyde bulunduğu bir dönemde bulunulmaktadır ve döviz taleplerinin arttığı bu dönemde, döviz arzırun sınırlı kalması da fiyatlan yukarı doğru çekmiştir. • Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Zekeriya Yıldınm'ın, bir özel kuruluşun yayın organında yer alan, "Bu yıl ödemeler dengesi finansmanı için uluslararası piyasalardan 400 milyon dolarlık bir borçlanmaya ihtiyaç duyulmakta ve bunun da yılın ilk üç ayında temin edilmesi beklenmektedir. Kısacası, 1986 için öngörülen finansman ihtiyacı, yılın ilk üç ayında karşılanmış olmaktadır" yolundaki beyanının bazı gazetelerde çarpıtılarak, "Acilen 400 milyon dolara ihti Sovyet doğal (Baştarafı 1. Sayfada) Bu konudaki anlaşma dün Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Sovyetler Birliği Dış Ekonomik İlişkiler Deviet Komitesi Başkanı Konstanrin Katushev arasında imzalandı. Çetin bir şekilde seyreden ve Maliye Bakanı Alptemoçin' in geçen ay Moskova'ya yaptığı ziyarette de tarafların müzakere posizyonlarında ısrar etmeleri nedeniyle tam bir tıkanıkhğa giren doğal gaz pazarlığının dün süpriz bir şeklide anlaşmaya bağlanması geniş yankılar yarattı. Bu arada, Sovyet heyeti başkanı Konstantin Katushev'in önceki gün Başbakan Turgut Özal. Maliye Bakanı Alptemoçin iie yaptığı görüşmelerde de bir ilerleme sağlanamazken ertesi sabah S o ^ e t tarafının farklı bir tutum benimsemesi ilginç bir durum yarattı. Önceki gün yapılan görüşmelerde Türk tarafı doğal gazın bedelinin malla Sovyet tarafı ise dövizle ödenmesini savunmuş, Türk yetkililer önceki akşam gazetecilere bilgi verirken, "tlerleme y o k " demişlerdi. Dünkü gazetelerde çıkan haberlerin tümünde de görüşmelerin çıkmazda olduğu belirtilmişti. Buna karşıhk görüşmelerin dün sabahki bölümünün açılmasmdan sonra Sovyet tarafının doğal gazın yüzde 70'inin malla ödenmesini İcabul ettiğini bildirmesi ile hava birden değişti. Sovyet bakan Katushev. dün anlaşma töreninde yaptığı konuşmada, "Basında çıkan haberler endişeli bir hava yansıtıyordu. Ancak kötümserlerin değil iyimseıierin dediği çıktı" şeklinde konuştu. Maliye Bakanı Alptemoçin de dün anlaşma töreninde yaptığı konuşmada varılan anlaşmayı TürkSovyet ilişkileri açısından bir kilometre taşı olarak nitelendirdi. Alptemoçin, anlaşma hakkında gazetecilere bilgi verirken de, 1987 yıhndan başlamak uzere ilk üç yıl içinde Sovyetler Birliği'nden ithal edilecek doğal gazın karşıhğının malla ödeneceğini bildirdi. Alptemoçin, üç yıldan sonra bu miktarın yükseltileceğini de belirterek, "Anlaşmada ticari ilişkilerin denge içinde yürütüleceği belirtilmiştir" dedi. Alptemoçin'e göre, 1987 yılında alınacak doğal gaz karşılığı satılacak mallar nisan ayında belirlenecek. Dolar disliği'nden Seyfi Özbay'dan. O, "Köy Enstitüleri ile İmamHatip Okulları..." yazısına takılmış. Şöyle diyor o da: "Sayın Mustafa Ekmekçi, 5.2.7986 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazınızt okudum. Fakat kafama dedikleriniz pek yatmadı. Kuran kurslarından, imamhatip okullarından pek hoşlanmadığınız belli. Ben şimdi olaya biraz değişik açıdan yaklaşacağım. Yani demeyeceğim ki, Kuran kurslan söyle faydahdır, böyle iyidir; şunu yapmadılar, bunu yaptılar, değil. Yalnız gayem size bir iki şey söylemek. Bundan sonra söyleyeceğim kelimelere hazır olun. Basit gibi gelir fakat çok dehşetlidir: 'Insan nereden geliyor, nereye gidiyor, necidir?' Düşünüyorum da, dünyada bir tane başıboş hareketyok. Vücudumuz ise bir harika. Biz sadece yemeği ağzımıza götüruyoruz o kadar. Gerisi, herşey nizam içerisinde. Kalsiyum kemiklere, fosfor göze gidiyor. Tam tersi olsa göz kemikleşir. Kemikler yumuşar. $imdi biz bunlara kendiliğinden olabilir diyebilir miyiz? Diyemeyiz. O halde diyebiliriz ki, 'Dünya bir m safirhanedir. insan ise onda az kalacaktır. Ve vazifesi çok bir misafirdir. Az bir ömürde ebedi ahiret hayatına lazım olanları tedarik etmekle mükelleftir.' İşte Mustafa Ağabey, kabiri, ölumü kapatırsan o yazıları yaz, fakat o kapı kapanmıyor. O halde öy/e yazmaktan vazgeç. Dünya hakikaten fanidir Şimdi sana güler yüzlü gözukür, fakat imtihandayız... Öyle gerçekler varki; işte Prof. Arthur Ellison, yeni Müslüman oldu. Hem de 500 kişinin önünde. Mahşerde görüşmek üzere hoşça kalın.." O yazdıklarırn, kimsenin inancıyla ilgili değil, dinin sömürüsü ile ilgilidir. Önce bunun açıklıkla anlaşılması gerekir. Seyfi Sadi Pencap, Kurtul Altuğ'a anlatmış, o da "AjansTürk" dergisinde yazmış. İsmet Paşa, laiklik konusunda çok titizdi. Din sömürüsüne dünyada katlanamazdı. Bir gün Seyfi Sadi Pencap İsmet Paşa'ya sorar: Paşam biz Cumhuriyet nesliyiz. Bizim için artık Atatürk ile İnönü eşdeğerlidir. Size bir soru sormak istiyorum. İrtica meselesi (gericilik sorunu) gerçekten korkunç, ama siz bu konuda niçin bu kadar reaksiyonersiniz (tepkilisiniz)? Katil, hırsız, komünist, faşist, hepsi canından korkar; ama bu öleceği zaman kendisinin Hazreti Peygamber'in yanına gömüleceğini sanır... Bunlarda ölüm korkusu yoktur...Her şeyi yapar... Sabahattin Selek de, inönü ile ilgili "Hatıra/ar" yapıtında aktanr İnönü'nün sözlerini. İttihatTerakki dönemini anlatan İnönü, anılarının bir yerinde şöyle der: "... Osmanlı Imparatorluğu'nda irtica, zamanın tabiatına uygun olarak, her hükümet devrinde seriat elden gidiyor diye ayağa kalkar; ondan sonra gelen iktidar, şeriatın asıl sahibinin kendisi olduğunu ispat etmek için daha çok yarış yapar. İdarede hiçbir zaman temelli bir değişiklik olmaz. Cumhuriyet devrinde biz laikliği koyduğumuzda, o zaman şeriatla aramız esasından açılmış oldu. Daha başka bir tabirle, Türkiye'de ilk defa şeriata biz karşı çıktık. Fakat esefle belirtmek gerekir ki, bizim zamanımızda ve bizden sonra gelenler arasında da şeriata sahip çıkanlar oldu. Bugün hâlâ şeriata dayanarak politika yapmak istiyorlar..." (Sabahattin Selek, İsmet İnönü, "Hatıralar", Bilgi Yayınevi) Milliyet'te, Yener Sösoy'un 9 şubat günü Süleyman Bey'le yapılmış bir röportajı yayımlandı. Süleyman Bey'in "uğur" diye yanından ayırmadığı üç şeyi de resimaltında gösteriyordu. Bunlar, kırat, an, bir de minik Kuranı Kerim'di Süleyman Bey, Kuranı Kerim'i gösterirken de Yener Süsoy'a "Bunu yazma" demiş, ama o yazmış! İyi etmemiş, din sömürüsüne çanak tutmuş! Gazeteci olduğu için iğneyi önce arkadaşıma batırmalıyım. Süleyman Bey, Yener Süsoy'un "Ölümden korkar m/s/n/2?"sorusuna da şu yanıtı veriyor: Kuranı Kerımüe var. Hz. Peygamber "Ölümü herkes tadacak" diyor Ölüm bir yerde kurtuluştur. Ölümden korkmam diyen olmaz. Ama inanç sahibi insanlar için ölüm mukadderdir... Süleyman Demirel'le eşinin çağrılannda şöyle yazıyordu: "11 Şubat 1986 tarihinde Dedeman Oteli'nde tertiplemiş bulundukları davete teşriflerinizi rica ederler" O saarte eşimle birlikte gittik. içeri girmek olanağı var mı? Bir anababa günü. Eşimi bir arabayla geri gönderip olayı izlemek istedım. Atatürk Spor Salonu'nun beş bin kişılik kurultay kalabalığını, Dedeman Oteli'ne yerleştirmeye çalışın, öyle. Merdıven trabzanları sallanıyor. Bir kaza çıktı çıkacak! Dışarıda bekleşenler, "Yasaklar kalksın!" diye bağrışıyorlar. Beş yıldır susan Süleyman Bey'e de kapatılan AP yetkililerininsevgi gösterilen bunlar. Polis görevlilerinin davranışı ilginçtı; Ekin A.Ş.'ye gösterdiklen asık yüz burada yoktu. lllerden. ilçelerden gelmışler, onca yolu tepmişler AP'lıler... Birine sordum: 6 Kasım'da kime oy verdiniz? ANAP'a oy verdim! Yine verir misiniz? Vermem! Bir yeniden doğuş mu var? Nahit Mentese'ye: Analıbabalı büyüsün! dedim, kalabalıkta. Bu birinin çok hoşuna gitti Nahit Menteşe'ye sordu, "Ne demek istiyor" gibisine. Menteşe: Bizim yeni torun oldu, herhalde onu kutluyor! yanıtını verdi. Deneyimli. eski bir politıkacıya, Dedeman olayı ile ilgili yorumlarını sordum. Şöyle dedi: İktidara giden yol bu değil. Bu, Süleyman Bey'in kendisine karşı gösterilmış değerbilirlik olarak iyi bir şey. Ama bunu "politik güç" diye yorumlamak yanlış. Oraya gelenler çok "profesyonet" kadrolardır. Onlar kendi doğrularını söylerter. Profesyonel kadrolaıia halk arasında, seçmen arasında büyük uçurum var. Zaten parti liderlerini yanıltanlar da profesyonel kadrolar. Karşıdaki profesyonel kadroyu yenik düşüreceğiz diye, habıre liderlerini yanlış doğrultuda oluştururlar. Halk başka bir olaydır. Türkiye'deki politik dramın biri de bu. Profesyonel parti yönetım kadroları ile o partınin seçmen kitlesı arasında bir kopukluk var. Dram burada yatıyor... Dedeman'dan Müşerref Hekimoğlu, Teoman Erel'\e birlikte çıktık. Bir taksiye bindik. Şoför ANAP'a oy vermişti, yine ANAP'a oy vereceğini söyledi! Türkiye'de kaç perdelik bir dram yaşanıyor? Aydıniar Dılekçesi Davası'nın aklanmayla sonuçlanan son duruşmasına Amerikan B. Elçiliği Basın Ataşesi Marcie Berman Ries ile çevirmenı Çağpar Fıkırkoca'run da geldiğini yazmıştım. O duruşmada Fransız Basın Ataşesi de varmış, adı Laurence Rist. Çağpar Fıkırkoca, Amerikalının değil Fransızın çevirmeniymiş. Duyurur, özür dilerim... VEEAT FAKÜLTEMİZ KIYMETLt EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYELERİNDEN Ord. Prof. Dr. SÜHEYL ÜNVER hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenaze löreni 17.2.1986 pazartesi günü saat 10.00'da Burhanettin Toker anfisinde yapılacaktır. Aziz naaşı Fatih Camii'nde öğle namazını müteakip Edirnekap. Cevizlik Şehitliği'nde defnedilecekıir. Ailesine ve tüm camiamıza başsağlığı dıleriz. Mevduat faizleri düşme yolunda (Baştarafı 1. Sayfada) naklannı aşan öiçüde dış borç altına giren bankalann talebi şişirdiğini, ayrıca spekülasyon niyetlerinin de talebin artmasında etken olduğunu belirtti. Canevi, bankalara döviz satışına ilişkin uygulamaya önümüzdeki günlerde açıkhk getirileceğini de ifade etti. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem ise toplantıya saat 16.00 sularında katıldı. Erdem, yaklaşık 1.5 saatlik konuşmasının yarım saatlik bolümünü, bankacılara "ketumiyet" öğütlemeye ayırdı. Erdemin "Sizin basınla konuşmanızı tabii ki )asaklayamam. Ama bankacı ketum olmalı. az konuşmalıdır. Eğer konuşacaksanız, enflasyonun düşeceğini, ekonominin iyiye gideceğini söyleyin" dediği öğrenildi. Toplantıya katılan bankacılar, Erdem'in banka yöneticilerinin özellikle son döviz düzenlemelerine ilişkin basında yayımlanan görüşlerinden duyduğu tedirginliğin konuşma üslubuna ve ses tonuna da yansıdığını ileri sürdüler. Toplantının devamında söz alan bankacılar, mevduat faizlerindeki düşüş taleplerini Erdem'e de ilettiler. Erdem, öneriyi değerlendirirken, "Sokaklaki adamın enflasyon beklentisini uyandırmamak gerektiği" noktasına işaret ettiği belirtildi. Ancak bankacılar buna "Faizlerin düşüriilmesinin, enflasyonun da aşağı çekileceği beklentisini y^ıratabileceği" biçiminde bir görüşle karşı cıktılar. Merkez Bankası bu konuda bir görüş bildirmedi. Toplantıda yaygın görüş, faizlerin şubat ayı sonunda düşürülebileceği biçiminde ağır bastı. Büyük kamu bankalarından birinin yöneticisi ise, Merkez Bankası'nın mevduat yasal karşılıkh faizlerinin sıfırlanmasını eleştirdi. Aynı bankacı sektördeki kârlılık oranındaki düşüşe işaret etti. Erdem, kamu bankası yöneticisinin bu cıkışı karşısında, "Elimden gelen desteği veririm. Ama siz de elinizdeki kaynakları risksiz ve tehlikesiz kullamn. Gereksiz tehlikelere girraeyin" dedi. Bankalar Birliği toplantısmda, Hazine tahvilleri sorunu ise hiç ele alınmadı. ERDEM'İN SÖZLERİ Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, toplantıdan ayrılırken gazetecilerin soruları üzerine, "Bundan böyle belirli aralarla Bankalar Birliği toplantılanna başkanlık edeceğini" söyledi. Erdem, bir soru üzerine, "bankalann mevduat faizterini düşürme arzusunda olduklarım" da kaydetti. "Faizlere Merkez Bankası karar verir. Ama Bankalar Birliği de çeşitli konularda öneriler getiren bir kuruluş. Size, faizler düşse bile pozitif, yani enflasyonun üzerinde faiz uygulamasının süreceğini söyleyebilirim" diye konuştu. Erdem diğer bir soru üzerine, son 1 aydır Hazine tarafından açılan tahvil ihalelerindeki satışların duşüklüğunü şöyle açıkladı: "Fiyatların düşme eğilimine girdiği dönemde uzun vadeli ve yüksek faizli tahvil çıkarılamaz. Çünkü bu borçluyu zarara sokar. Eğer düşük faizli tahvil çıkarırsanız, satamazsınız."' Erdem, bu yıl fazla iç borçlanmaya gitme>|eceklerini ve enflasyon hedefinin tutacağı yolundaki inancını da dile getirdi. YANAN PARMAK Merkez Bankası Başkanı Yavuz Cane\i ise, toplantı öncesınde basın mensupları ile sohbet ederken, döviz satışlannın "serbest ekonomi" çerçevesinde ele alınmasını istedi. Merkez Bankası'nın da bu serbest piyasanın güçlerinden biri olduğunu anımsatan Canevi, döviz satışlarını daha önce de zaman zaman yaptıklarını belirtti. Döviz arz ve talebinin spekülatif birtakım tahminlerden etkilendiğini de kaydederek, döviz satışlarında sadece "gerçek talepleri" karşılayacaklannı ifade etti. Merkez Bankası Başkanı Canevi, döviz fiyatlannın ekonomik aktivite ve ihtiyaç dışındaki nedenlerden tırmandığını ima ederek, "Başka parmak varsa bunlar bir iki hafta içinde yanar. O zaman gelin, kimin parmağı yanmış konuşalım" dedi. Canevi, bu yılki ödemeler dengesi açığının finansmanına yönelik 575 milyon dolarlık kredinin sağlanmış olduğunu da bildirdi. İSTANBUL ÜNtVERSİTESİ CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ DEKANLlCl OMURAYHAN YEĞINSU Oğulları VEDAT CAN'm Kardesı doğduğunu akraba ve kardeşienne muıdeler Amenkan Hastanesı 14 2 1986 Mı ELİFCEYLAN'ın i "• ım ntç "Galatasarayhlar Evi" KALBİNİZİ KORUYUNUZ 15 Şubat 1986 d K m e s i günü saat 17'den itibaren üyelerimujn'kşpıetine açılacaktır. Sayın üyelerimfe duyundur. GalaUuaraylüar Derneği Yomtirn Kundu Çalıkuşu Sok. No.7 LLeventİst. Tel. 164 10 97 TÜRK KALPVAKR Topa<5acı Poyracılc Sk. No 1 D 5 NtŞANTAŞI !ST Muoy«n» Ifin Randevu : UtSSM
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear