01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 ŞUBAT 1986 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/3 4BDSSCB uçak seferleri başhyvr Sovyetler Birliği ile ABD arasında 4 yüdan beri durdurulan uçak seferlerinin başlaması için iki ülkenin anlaşmaya vardığt bildirildL ABD Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan görüşmelerde, ABD'yi Dışişleri Bakanı Yardımcısı John HTıitehead, Sovyetler Birliği'ni ise Washington''da görevü Büyükelçi Anatoli Dobrinin temsil ettiler. Görüşmelerde vanlan anlaşmaya göre, 27nisanda başlaması kararlaştınlan uçak seferlerini Sovyet Havayollan Aeroflot ile ABD Havayollan Şirketi PanAm gerçekleştirecek. Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki uçak seferleri, Afganistan'ın Sovyet işgalinden sonra stnıriandmlmış ve Polonya'da sıkıyönetimin uygulmmasından sonra 31 Aralık 19SVde tamamen durdurulmuştu. (a.a.) Meclise göre Filipinler diktatörü, ezici farkla önde Marcos'un kirli seçim zaferi Muhalefet ve Katolik Kilisesi, halkı direnişe çağırdı, kilisenin bildirisinde, seçimlerde yönRtimin görülmemiş derecede hile yaptığı vurgulandı. Dış Haberler Servisi Filipinler Meclisi dün yaptığı açıklamada, oylann °7o 97'sinin sayımının bittiğini ve Ferdinand Marcos'un ezici bir farkla önde gittiğini belirtti. Meclisin bu açıklarnasından sonra muhalefet liderleri ve kilise ayn ayrı, halkı Marcos yönetimine karşı direnmeye çağırdı. Kilisenin üst düzey din adamları kendi aralarında yaptıklan toplantı sonunda yayımladıklan bildiriyle halkı "şiddete dayanmayan bir raücadeleye" cağırırken muhalefet de ülke çapında protesto gösteriteri ve genel grev çağrısında bulundu. Ajans haberlerine göre, geçen cuma günü yapılan seçimi konu alan bir toplantı düzenleyen Katolik rahipler, Marcos'un seçimlere görülmemiş derecede hile karıştırdığmdan emin olduklarını belirterek, "Başkan Marcos hiçbir ahiaki değeri olmayan bir adamdır" dediler. Hileli seçimlere karşı tavır almanın bir "insanlık görevi" olduğu kaydedilen bildiride, halkın ülkeyi iç savaşa düşürecek kışkırtmalara karşı serinkanlı olması ama Marcos yonetimine karşı da şiddete başvurmadan mücadele etmesi istendi. Oy sayımını dün de sürdüren Filipinler Parlamentosu'nun şimdiye dek sayılan oylara göre, Marcos'un, rakibi Akino'nun 1.5 milyon oy farkıyla önünde gittiğini açıklamasından sonra muhalefet büyük tepki gösterdi. Marcos'çu milletvekillerinin çoğunlukta olduğu Meclisin zaferlerini çalmak istediğini belirten muhalefet sözculerinin halkı ülke çapında protesto gösterilerine ve genel greve çağırdığı bildiriliyor. Oylann yüzde 97'sinin sayım sonuçlannın belli olduğunu açıklayan Meclis Başkanına göre sonuçlar şöyle: Marcos 10 milyon 184 bin 710 oy aldı (%54), Bayan Akino ise 8 milyon 731 bin 999 oy kazandı (wo 46). Salı günü öldürülen muhalefet yöneticilerinden Evelio Javier'nin toprağa verildiği gün Bayan Akino'nun bir başka önde gelen yardımcısı daha pusuya düşürillerek öldürüldü. Kaçınlan oğlunun da öldurülmüş olduğu sanıhyor. Olüm Cezası SAMtM LÜTFÜ Ekin Dantşmanlık Bilar A.Ş. pazartesi Şan Tiyatrosu|nda "Ölüm Cezası ve Tıp" konulu bir tartışma düzenlemişti. Ülkemizin seçkin tıp adamları ve hukukçularının katıldığı toplantının çok yararlı olduğuna hiç kuşku yok. Çünkü ne yazık ki ülkemızde ölüm cezasının çevresindeki bağnazlık.bilgisizlik ya da konuya yüzeysel yaklaşma sürüp gitmektedir. Ustelik son günlerde "infazaf" tasarısının gündeme gelmiş olmasına karşın, ölüm cezaları sorununun nasıl çözüme bağlanacağı konusu yeterli açıktığa kavuşmadığından idam bir kez daha ön plana çıkmıştır, hem de yukarıda da beiirtliğimiz gibi olayın, bağnazlık ve bilgisizlikle çevrili olduğu bir dönemde. Ulkemizde ölüm cezası konusuna yüzeysel yaklaşımın canlı ve taze bir örneğini görmek için Metın Toker'in 30 Kasım 1985'te Milliyet'te yayımlanmış olan (s. 13) "Tarihe Nasıl Geçilir?" başlıklı yazısına göz atalım; "Miüerrand iktidannın işbaşına gelince insan hak ve hürriyetleri anlayışında yıllardır sosyalist edebiyat tarafından işlenmiş fabu/ann ters/ bir uygulamaya girişmesi beklenemezdi. Hatta bunları uygulamaya koymaması imkânsızdı. Bu edebiyatın esasını ınsanın devlete karşı korunması oluşturuyordu. Sosyalist edebiyata göre asıl suçlular o suçu işleyen değil, o suçu işleyenin içinde yer aldığı toplumdu, yani hepimizdik! Böyle olunca suçlu, bir kurbana dönüsüyordu. O kurbanı devletin, onun kurallannın, usullennin himaye etmesi, ödenmesi gereken birborçtu. Basta Adaiet Bakanı Badinter, yönetim bu garip mantığın ışığt altında harekete geçti... Ölüm cezası bu hava içinde kalktı." Toker'in ileri sürdüğü savlardan biri doğrudur, ama eksik anlatılmıştır ki, o da çağımızda insanın devlete karşı korunmasının gerekliliğidir. Yüzyılımızda yaşanan kanlı ve utanç verici bir sürü olay ki bazı benzerleri gelişme halindeki ülkelerde şu anda da çokça yaşanmaktadır bireyin ve de toplumun "devlef'e karşı korunmasının en önemli ve acil sorunlardan biri olduğunu göstermektedir. Tabıi Toker konuyu eksik biliyor ve olaya yüzeysel yaklaşıyor Her şeyden önce sözünü ettiğimiz zorunluluk, bütün dünyayı ateşe boğan olaylardan sonra yalnız sosyalistlerin değil, liberallerden başlayarak, siyasal yelpazenin çok geniş bir kanadının kaygısıdır. Kaldı ki, anayasa kavramının özünde yatan düşünce de budur ve çağdaş anayasaların en çarpıcı çağdaşlık kriterleri de bu konuda güçlü güvencelere sahip olmalandır. Olayın bu yönünü bir yana bırakalım da acaba Metin Tokerin Fransa'da ölüm cezalannın kalkmasına yol açan düşünce hakkında söyledikleri doğru mu, ona bakalım. Bu konuda sağlam bir görüş edinebilmek için ölüm cezasının kararlı bir karşıtı oiarak dirençlı bir mücadele vermiş olan Albert Camus'ye kulak verelim: "... Bir kez daha yinelemek isterim ki, ölüm cezasına karşı otmama yol açan neden ne insanların doğal iyilikleri, ne gelecektekı altın çağa inançtır... Ben dünyada hiçbir sorumluluktan söz edilemeyeceği kanısında değilim. Bu kavram kanşıklığı alicenaplıktan çok korkaklığın ifadesidir ve sonuç oiarak, yeryüzündeki en kötü seyleri bile hakh gösterir. Hoş görüp takdis etmek isterken, esir kamplarım, korkak güçlerl örgütlemiş cellatları, politik canavarların yüzsüzlüğünü de hoşgörmüş kardeşlerimize ihanet etmiş oluruz. Ama dünyanın bugünkü durumunda çağımızın adamı. kendisini yakmadan dizginleyecek, ezmeden yönetecek yasa ve kurumlar istemektedir. Tarihin engel tanımaz dinamizmi içine atılmış olan insanoğlu denge ve fizik yasalanna gerek duyuyor. Onun, devletin sonsuz yetkileriyle kendi öz kibrinin içine düşmesine yol açtığı bir anarşi toplumuna değil, ama mantık toplumuna gereksinimi var. (Camus/ Koestler, ölüm Cezası Üstüne Düşünceler, sayfa 6869) Fransa'da ölüm cezasına karşı çıkanların görüşlerini Camus örneğinde 3 ana grupta toplayabiliriz. Hemen belirtelim ki burada ölüm cezasının bir adli yanlışı tamır edilemez kılması gibi çok haklı olan bir sav, istisnai bir durum oiarak kabul edildiğinden ele alınmamıştır. Çok kısa bir biçimde özetlemek gerekirse Camus'nün anlamsız ve yersız bulduğu idam cezasına karşı çıkışının ilk nedeni, onun genellikle ileri sürüldüğünün aksine, toplum için bir "ibret", bir caydırıcı öğe oluşturamamasıdır. Nitekim İngiltere'de yankesic.lerin ölüm cezasına çarpttnldığı dönemlerde yankesıcilik olaylarına en çok bu cezaların intazı sırasındakı kalabalık arasında raslandığı çoğu kriminoloji kitaplarında yazılır. Kaldı ki, ölüm cezasının toplumda caydırıcı bir rolü olduğu savıyla devletin bunları, artık alanlarda alenen infaz etmemesi arasındaki çelişkiyi görmemek olanaksızdır. Madem ki, ölüm cezasının topluma ibret olması isteniyor, neden bunlar gizlice hapıshane avlularında, yalnızca çok sınırlı bir görevlıler topluluğu önünde yapılıyor? İdam cezalannın kişıyi suçtan alıkoyan bir caydırıcı etkisi olduğu söylenemez. Ustelik idamın yalnız toplumu değil, kişiyi, potansiyel suçluyu da suçtan alıkoyan caydırıcı bir etkîsi olduğunu söylemek de olanaksızdır. Her şeyden önce, birçok katil sabah evinden çıkarken o gün cinayet ışleyeceğini düşünden bile geçiremiyordur. Kaldı ki, istatıstıkler ölüm cezalarıyla suçluluk oranı arasında bir korelasyon olmadığını da göstermektedir. Ölüm cezasının suçun bedeli olmadığı "göze göz, dişe diş" diyen en kaba. en hoyrat kısas kuralıyla bile çeliştiği görülmektedir. Öyle ya! Hangi suçlu kurbanını önceden "seni şu gün belirlı ayinsel kurallan uygulayarak öldüreceğim" dıyerek adeta dinsel torenlerle öldüruyor ve nice geceler boyu en koyu ışkenceden daha büyük bir işkence olan belirsiz, ölümcül bir bekleyişe de mahkum ediyor? işte, Fransa'da idam cezasına karşı çıkanların Camus Ö2elındekı görüşleri çok, ama çok kısaca bunlar. Şimdi Metın Toker'in yazdıklarına bir kez daha göz atınca çok acı olan gerçeğı görürüz: Ülkemızde bilir bılmez çok kişi ölüm cezası sorununa çok büyük bir hafiflik, fütursuz bir yüzeysellıkle yaklaşmaktadır. Ve biraz da bu yüzdendir ki, ülkemiz şu anda Avrupa'da ölüm cezasının hâlâ yurürlükte olduğu tek ulkedir. Böyle bir ortamda ölüm cezasına karşı çıkan her girişimi, konuyu ciddi bir biçimde ele alan her toplantıyı sevinçle karşılamak gerekir. Aeroflot bürosunda bomba bulundu Brüksel'deki Sovyet Havayolları "Aeroflot" bürosunda patlamaya hazır bir bomba bulundu, Brüksel polis yetkililerinin vetdiği bilgiye göre, büro görevliieri tarafından bulunan ev yapımı bomba etkisiz hale getirildi. Yetkililer, olaya ilişkin araştırmaların sürdurüldüğünü ve eylemi henüz kimsenin üstlenmediğini belirttiler. (UBA) tngiltere'de grevci'polis çatışması Londra'da, basın krati Rupert Murdoch'a ait basım tesisleri önünde grevci işçiler ve polis arasında çıkan çatışmalarda 45 kişi tutuklandu 5 bin grevci işçi Murdoch'un tesislerinde basılan ünlü "TIMES" ve "SUN" gazetelerinin dağtttmını engellemeye çalıştdar. Geçen gün öldürülen muhalefet yöneticilerinden EvelioJavier'nin cenaze töreni Marcos aleyhine gosteriye dönüştü. (Telefoto: AP) T4SS: ABD, Libyu açıklarına bir uçak gemisi daha gönderiyor Sovyet ajansı, ABD'nin Libya'ya karşı davranışımn "görülmemiş bir saldırganlık örneği" olduğunu ileri sürdü. MOSKOVA, (a*.) Sovyetler Birliği, ABD'ye karşı son zamanlann en sert suçlamasını yöneltti. Sovyet resmi TASS Ajansı'nda Askold Biryukov imzası ile çıkan yorumda ABD'nin dünya çapında "yeni küresel egernenlik" politikası uyguladığı one sürüldü. TASS'ın iddiasına göre, Libya, Filipinler, Haiti ve diğer bazı ülkelerde olaylar NVashington'un isteklerine ters doğrultuda geliştiği takdirde ABD bu memleketlere askeri müdahalede bulunmayı planlıyor. TASS'ın yansında USS America uçak gemisinin Libya açıklarına doğru yol aldığı öne sürülerek şöyle dendi: "ABD, Libya'ya yeni bir uçak gemisi göndererek bu iilkeye silahlı mudahale için hazırlıklannı tatnamlamaktadır". Yorumda ABD'nin Libya'ya karşı davranışının görülmemiş bir saldırganlık örneği olduğu öne sürüldü. Bilindiği gibi Libya açıklannda halen Saratoga ve Coral Sea uçak gemileri bulunuyor. Yorumda şu görüşlere yer veriliyor: "Reagan yönetimi, savaşları gdrüşmeler >olu ile sona erdirmeye hazır olduğunu ilan ediyor, ama >oresel bunalımlan bertaraf edebilmek için sunulan sağlıklı onerileri reddediyor. Washington, son zamanlarda Nikaragua bunalımını sona erdirntek için sekiz Latin Amerika ülkesi tarafından sunulan barış planını reddetti. ABD aynca Kore ^nmadasında askeri tatbikatlardan vazgecmeyi de kabul etmedi. O>sa bu tatbîkatlar Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti için doğrudan tehdit oluşturmasının >^nı sıra tiim bölgede güvenligi tehlikeye sokabilecek niteliktedir". TASS'ın yorumunun son bolumünde ise şöyle deniyor: "Öteki ülkelerin yaşamsal çıkartannı gözardı etmek, başka halklann özlemlerine saygı göstermemek, VVashington'un uyguladıgı politikanın a>nlmaz parçası olmustur. Bu politikanın adı 'Yeni Küresel Egemenlik'tir. Bu politika, bunalımlan çözmek değil, bunalımlan körttklemek ilkesine dayanır. Bu politika, başka ülkelere silahlı müdahaleye kadar uzar". Güney Kore'de muhalefete baskı Güney Kore polisinin, dün gece ana muhalefet partisinin genel merkezine bir baskın düzenlediği bildirildi. Savcıhktan arama emri alan polisin, anayasada değişiklik yapılmasmt ve başkanhk seçimlerinin doğrudan gerçekleştirilmesM öngören imza listesine el koyduğu da haber verildi. Söz konusu operasyonun, muhalefetin surdürdüğü imza toplama kampanyası nedeniyle düzenlendiği sanüıyor. Hükumet, dün ve önceki gün de, ülkenin önde gelen hükümet karşıtı politikacıları Kim Dae Jung ve Kim Young Sam 'ı göz hapsine almıştı. Gorbaçov Batı'ya uyan Duvalier ortada kaldı JeanClaude Duvalier'yi kabul edecek ülke bulunamıyor. Fransız yetkililer, Du valier 'ye siyasi mülteci sayılamayacağı için sığınma hakkı verilemeyeceğini bildirdi Dış Haberler Servisi Haiti L de diktatorluk aleyhian ayaklanmalardan ve ABD'nin desteğini yitirmesinden sonra Fransa'ya kaçan JeanCJaude Duvalier, Paris'in kendisine resmen sığınma hakkı verilmesini istedi. Ancak Fransız yetkililer, Duvalier'nin siyasi multeci sayılamayacağı için bu isteğinin kabul edilemeyeceğini bildirdiler. Haiti diktatörü, ulkesini terk etmeden önce de Yunanistan, İsviçre ve İspanyadan da sığınma hakkı istemiş, ancak istekleri reddedilmişti. Haiti'de ise, Duvalier hanedanının devrilmesinden sonra iktidara gelen cuntaya karşı protesto eylemlen devam ediyor. AP Ajansı'nın haberine gore, Duvalier'lerin Fransa'ya geldikleri 7 şubat tarihinden beri kal Haiti diktatörünün sığınma isteğini Fransa da reddetti Gorbaçov, Avrupa'da Türk ve diğer yabancılara saldırıları kınadı Sovyet lıderi Batı Avrupa'daki Turklere yönelik şiddet harekeüerıni de eleştirdi MOSKOVA (ANKA) Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov, Avrupa ülkelerinde ırkçı ve şoven eğilimlerin güçlenmeye başladığına dikkati çekti ve Batı Avrupa'da yaşayan Turklere yönelik şiddet hareketlerini eleştirdi. Gorbaçov Fransız Komünist Partisi'nin yayın organı niteliğini taşıyan "L'Humanite" gazetesinin sorularını yanıtlarken, Sovyetler Birliği'nde yurürlükte olan yasalar uyarınca Yahudi aleyhtarlığı yapmanın yasak olduğunu belirtti. ANKARA M t M N U N öte yandan, Sovyet liderinin bu sözleri, Ankara'da memnunluk yarattı. Gorbaçov'un ırkçı tutumlarla, şiddet eylemlerine karşı olmasının memnuniyetle "not edildiğini" belirten yetkililer, "Moskova'nın göçmenlerle azınlıklara şiddet uygulanmasına karşı olduğu öteden beri biliniyordu. Böylece bir kez daha doğrulanmış oldu. Sovyet liderinin bu sözlerini aynı zamanda, Bulgaristan'a yönelik dolaylı bir uyan oiarak da değerlendirmek isteriz" yorumunu getirdiler. Liberya yönetiminden yanıt beklendiği bildirildi. Alfonsin: Cuntacılar aleyhinde davalar sürecek DİKTATÖRCS LCKS OTELt Devrik diklator Duvalier ve ailesi, Fransa nm Talloires kasabasında göl kenarındaki luks bir otelde kalıyor. Otelde geniş guvenlik onlemleri var. dıklan otelin sahibi Jean Tisenat, devrik diktatörün Fransız yetkililere gönderdiği telgrafın fotokopilerini önceki gün gazetecilere dağıttı. Yetkililer, resmi sığınma talebinin Duvalier tarafından mı, avukatı tarafından mı yapıldığı konusunda açıklama yapmadılar. Duvalier'nin, telgrafta kendisinin ve Fransa'ya gelen diğer hanedan ailesi uyelerinin Mültecileri Koruma Bürosuna kaydedilmesini istediği açıkmıştı. Duvalier'nin avukatı, aynı isteği Fransa Dışişleri Bakanhğı'na da iletmişti. Fransız hükümeti tarafından önceki gün yapılan acıklamada ise, Duvalier'ye sığınma hakkı tanıyıp tanımayacağı konusunda Arjantin Devlet Başkanı Paul Alfonsin, ülkede cuntacılar aleyhinde davalara devam edileceğini bildirdi. Amerikan NBC Televizyonu ile bir görüşme yapan Alfonsin, söz konusu cuntacı subayların, insan haklarım ihlal etmekle suçlandıklarım kaydetfi. Alfonsin, bir süre sonra bu davalara son verme zorunlutuğunun doğacağını belirterek, "Topluma sürekli geçmişini anunsatmak hiç hoş değil ve durmaksızm intikam duyguları ile de yaşayamayız" dedi. (a.a.) Haiti'de Duvalier hanedanı yerine iktidara gelen cunta yönetimine karşı protesto eylemleri surüyor. Ülkedeki oğretmen ve öğrenci kuruluşlarının, iktidara gelen 6 kişilik askeri konseyin Duvalierciliği devam ettirdikleri göruşünde birleştikleri haber veriliyor. Başkent PortauPrince'deki üniversite öğrencilerinin önceki gtın askeri cuntanın iki uyesinin istifa etmesi isteklerini belirttikleri bir dilekçeyi yeni yönetime sundukları açıklandı. Bu arada PortauPrince'de önceki gün hükümet sarayına yürüyen binlerce öğrenci, daha sonra yaptıklan acıklamada, bu gösterinin yeni yönetimi protesto etmek için değil, destek bildirmek için düzenlendiğini söylediler. Üniversite öğrencilerinin verdikleri dilekçe ile istifa etmesini istediği cunta üyelerinin Albay Prosper Avril ve Alix Cineas olduklan açıklandı. Cineas'ın Duvalier yönetiminde iki kez bakanlık yaptığı ve her iki cunta üyesinin de koyu Duvalier'ci oldukları bildiriliyor. Portekiz'de başkanhk seçiminin 2. turu yarın Yeni Delhi'de sokağa çıkma yasağı Hindistan'ın başkenti Yeni DelhVnin bir bölümünde dün Hindularla Müslümanlar arasında çıkan çatışmaiann ardından sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Görgü tanıkuvn, cuma namazmdan çıkan 3 bin dolayında Müslümanın bir mahkeme kararım protesto etmeleri ile Hindular arasında çıkan çatışmalarda en az 50 kişinin yaralandığını, 100 kadar kişinin tutuklandığını ve çevredeki birçok işyeri ve aracın tahrip edildiğini bildirdiler. Soares'le Amaral kozlarını paylaşacak Ponekiz Başbakanı Anibal Cavaco Silva, sağın adayı Freitas do Amaral'ı açıkçadestekliyor. Freitas'la Soares arasında söz düellosu kızıştı. Freitas, Soares'i Portekiz'i bölmekle suçlarken, Soares de Freitas için "32 yaşında demokrasiyi keşfetmiş bir adam" diyor ve cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturamayacağım söylüyor. NÎLGÜN CERRAHOĞLU LİZBON Portekiz Başbakanı ve Sosyal Demokrat Parti Lideri Anibal Cavaco Silva, sağın cumhurbaşkanı adayı Freitas do Amaral'ın yanında açıkça kampanya yapıyor. Ocak sonunda yapılan ilk turdaki mesafeli tutumunu bir kenara bırakan Başbakan Cavaco Silva, kendisinin ve hükümeünin türn prestijini ortaya koyarak Freitas'ın yanında seçim kampanyasına katılıyor. ilk turda oyların yüzde 46"sım aiarak rakibi Mario Soares uzerinde yuzde 21 puanlık bir avantaj sağlıyan Freitas'ın yanında Başbakan Cavaco Silva'nın da seçim arenasına inmesini, Soares sakin bir güvenle karşılıyor. Genel oiarak sezgilerine, şansına ve kendi olanaklarına cok güvenen bir adam olan. komünistlerin de desteklediği, sosyalist Mario Soares, "Eğer" diyor "Freitasçılar artık agır toplarını ortaya çıkanyoriarsa, işler sağın adayı için pek iyi gitmi>or demektir." Gerçekten de iki aday arasındaki farkın giderek kapandığını gösteren kamuoyu yoklamaları sonuçlanna bakılacak olursa, seçim kazansa da, zaferin Freitas için ilk turdaki kadar kolay olmayacağı anlaşılıyor. Bir buçuk saat boyunca televizyonda karşı karşıya gelen iki aday arasında pinpon topu gibi gidip gelen suclamalar, ikinci turun giderek kutuplaşan gergin atmosferini çok belirgin bir biçimde ortaya koyuyor. Düelloya Soares'in geçmiş yıllardaki çelişkilerini bir bir sayarak giren Freitas Do Amaral, sosyalist lideri, Portekiz toplumunu sol ve eden Soarez'e karşı, Freitas da sağ arasında ikiye bölmekle suçrakibinin başbakan oiarak bu luyor ve bu nedenle Soares'in söylediklerinin hiçbirini gerçekhiçbir zaman "tiim Portekizlilerin cumhurbaşkanı" olamayaca leştirmediğine ve en son geçtiğimiz ekim ayında sosyalistlerin ğını iddia ediyor. Hıristiyan deuğradığı ağır yenilgiye dikkati mokraüann ve tutucu sosya' deçekiyor. mokratların desteklediği 44 yaşındaki rakibini "diktatörlügün "Siyasi kari>erini cumhurbaşdüşüşünden sonra 32 >aşında dekanlığı ile noktalamak" duşünu mokrasiyi keşfetmiş bir adam" oiarak tanımlayan Soares ise, yakalıyabilmek için tüm enerjiPortekiz'de "karanfil devrimin sini ortaya koyan 62 yaşındaki den" 12 yıl sonra cumhurbaş Soares, Freitas'ın bu hatırlatmakanlığı koltuğunun "bu devrim larına kulak asmıyor. Cumhurle hiç ilgisi olmaımş birisi" tara başkanhğı koltuğuna sahip çıkafından işgal edilemeyeceğini soy bildiği takdirde, artık Lizbon, lüyor. Geçen hafta bir a> gibi kıCascais ve guneyde tatil yöresi sa süre içinde 2. kez greve Algarye'deki 3 evinin, kitapları, giderek tren ulaşımını felce uğ çocuklan, torunları ve uzun hafratan sosvalist ve komünist işçi ta sonlannın bol bol tadını çıkarsendikalarının tutumuna da dik mayı duşleyen, faşizmle mucakati çeken Soares, yann Freitas' delesi sırasında 12 kez tutuklanın kazanması halinde, sosyalist mış ve uzun yıllar da surgunde ve komünistlerin muhalefeti kar yaşamış olan Soares, kamşısında "sosyal çalkantıların" panyanın son gunlerinde şimdikaçınılmaz olacağını da ilave ye dek vurgulamadığı kadar ediyor. Kendisini işveren ve işçi"karanfil devrimi" günlerinden lerle diyalog kurabilecek ve böy ve ruhundan soz ediyor. Boylelece toplumun, ekonominin mo likle yarın tüm sol oylan arkadernleşmesi, ilerlemesi için gere sında birleştirmeyi hedef alan ken "sosyal barışı" sağlıyabile Soares'in elinde, sosyalistlerin cek, siyasi istikrarı garantileye son yıllarda solan gulu yeniden bilecek tek adam cılarak takdim kırmızı rengini alıyor. Kuveyt, SSCB'den petrol karşılıgı silah alacak KUVEYT. (a.a.) Kuveyt, Sovyetler Birliği'nden petrol karşılığında silah satın alacak. Kuveyt resmi kaynaklarımn verdikleri bilgilere göre, petrol karşılıgı silah takası konusu, Petrol ve Sanayi Bakanı Şeyh .Mi ElHalife EsSabah'ın geçen hafta Moskova'ya yaptığı ziyaret sırasında ele alındı. Çad'daki Fransız birlikleri alarma geçirildi Çad'ın kuzeyinde, hükümet giiçleriyle silahlı muhalefet örgütu "GL7VT" arasında pazartesi gününden bu yana süren çatışmaiann yoğunluk kazanması üzerine, Orta Amerika 'daki Fransız birlikleri alarma geçirildi. Fransa 'mn Çad'daki hükümet güçlerine gönderdiği askeri teçhizat başkente gelmeye başladı. Daha once uç kez başbakanlık yapmış olan Mario Soares bu kez cumhurbaşkanlığı yanşında solun tek adayı, Komünisı Partisi, Soares'i kerhen destekliyor. (Telefoıo: AP) Kaynaklar, takasın ikili işbirliği çerçevesinde gerçekleştirilmesinin düşünüldüğünü ve yakında kesin biçimini kazanacağını da açıkladılar. Kuveyt yetkilileri, Şeyh Ali'nin Moskova'da yaptığı görüşmelerde karşılıklı petrol, petrokimya maddeleri vt teknoloji mübadelesinin de ele alındığını, Arap ülkelerinde ortak yatırımlara girişilmesinin kararlaştırıldığını belirttiler. Geçen ay da Sovyet Savunma Bakan Yardımcısı General Vladimir Govorov, Kuveyt'i ziyaret etmiş ve Kuveyt Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdullah ElGanem ile görüşmelerde bulunmuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear