23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 KASIM 1986 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 DenktaşGoulding görüşmesi KKTC Cumhurbaskam Rauf Denktaş, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın 29 martta sunduğu çerçeve anlaşması taslapnda herhangi bir değifikttk obnadığını bildirdL Denktaş, dün akşam BM ust düzey yetkiUUrinden Harrack Goulding ve Gustav Feisseli kabul ederek bir süre görüstü. Denktaş görüşmeden sonra verdiği demeçte, BM çerçeve anJaşması taslağmda herhangi bir değisiklik otmadığını söyiedL Denktaş, Kıbns sorunu konusunda önerilen uluslararası konferansla ügili bir soru üzerine, "Onun hakkında bize Güventtk Konseyi'nde yaptığı temaslann neticesini vermiştir. Böyle bir kon/enms oy çoğunbığu kaıanmış değüdir" dedL Ozetle Rafsancani, ABD'li rehinelerin salıverilmesi için koşullarını açıkladı Silaha karşı rehineler Adının açıklanmasım istemeyen bir Amerikalı yetkili, Lübnan'daki rehinelerin serbest bırakılması karşılığında tran'a silah satıldığını doğruladı. Silah sevkiyatında îsrail'in aracılığından söz edilirken, uluslararası uzmanlar, Tel Aviv hükümetinin bu rolü oynaması için iiç neden bulunduğunu belirtiyorlar. mak için, 1979*daki silah ambargosu kararına rağmen Iran'a silah ve yedek parça sattığı yolunda, Los Angeles Tîmes ve Washington Post gazetelerinde yer alan haberler, adırun açıklanmasım istemeyen bir Amerikalı yetkili tarafından da doğrulandı. Amerika ile lran arasındaki görüşmelere katıjdığını belirten Amerikalı yetkili AP ajansına yaptığı açıklamada, silah karşılığinda Lübnan'daki üç Amerikalı'nın serbest bırakıldığını, silahlann ve F4, F5 savaş uçaklan yedek parçalannın tsrail üzerinden tran'a yollandığını da kaydetti. AP'nin haberine göre silahların Iran'a ulaştınlmasında aracı olduğu ileri sürülen Îsrail'in, özellikle Üçüncü Dünya Ülkelerine sattığı bazı hafîf silahların ve yedek parçaların şündi Iran'ın elinde olduğunu gösterir veriler bulunuyor. tsrail hükümeti resmi açıklamalannda tran'a doğrudan silah sattığı veya aracı olduğu iddialarını yalanlıyor. tsrailO uzmanlar ise Amerikan silah ambargosuna rağmen, baa Amerikan silahlarının lran'da bulunmasını başka ülkelerin aracıbğıyla açıklıyorlar. Ancak bu tür satışlar için ABD yönetiminin izninin alınması yolundaki anlaşma, silahlar bir kaç el değiştirse bile satışlann Washington yönetiminin bilgisi dahilinde olduğunu en azından olması gerektiğini ortaya koyuyor. Îsrail'in, tran'a silah nakliyatı yaptığı iddialannı reddetmesine rağmen, bu yıl içinde gemiyle tran'a silah yollandığını gösteren veriler bulunuyor. Eylül ayında Danimarka Denizciler Sendikası Gazetesi, bir Danimarka şilebinin son bir yıl içinde tsrail'in Eilat Limanından, Iran'ın Bander Abbas Limanına en az dört silah sevkiyatı seferi yapıldığını yazmıştı. Uluslararası uzmanlar, Îsrail'in tran'a silah satması veya nakletmesi için birçok neden sıralıyorlar. Bu nedenlerin ilki, tsrail'in yakın dostu ABD'den gelecek bir isteğe, yani rehineleri kurtarmak için tran'a silah verilmesi yolundaki bir "ricaya" kolay kolay "hayır" diyemeyeceği. tkinci neden, Îsrail'in tran'da yaşayan yaklaşık 70.000 Iranlı Yahudi ile yakından ilgilenmesi. Humeyni'nin iktidara geçmesinden sonra birçok Musevi'nin öldürüldUğünü hatırla DU1VKADA BUGUN ALİStRMEN Olmuş Bile... Türkiye'de yaşayan her on insandan biri istanbul'da oturur. İstanbul 5 miryon nüfusu ile yalnız ülkemizin en büyük kenti değil, aynı zamanda kultür, sanat, düşün ve sanayi merkezidir. Bakmayın siz, "Ben bir analiz yapayım da, analizim TürkJyetrim durumuna uymazsa bile, Turfdye benim analizime uysun" düşüncesiyle, aklına ilk geleni düşünmeden ortaya atanların bir zamanlar turturduğu "istanbul dükalığı" sözüne. Türkiye 1 nin en büyük işçi kenti ve üretim merkezi de büyük metropo) İstanbul'dur. Bu İstanbul'da son zamanlarda öyte olaylar oluyor ki, insan hayretten hayrete düşüyor. Tarihimizin ve kültürümüzün gözbebeği bu kenti "Beyrufa çevıreceğ/m" diye tutturan Belediye Başkanı Dalan nedendir bilinmez dış basından da destek gorüyor. Hatta zaman zaman, olaylan derinine inceleme zahmetine katlanmayan içerdeki bazı kişilerden de. Ardında bu desteği duyan, ANAP'ın işbitiricilik etiketine sanlan Sayın Dalan birbirinden ilginç uygulamalar koyuyor sahneye. Anadolu yakasında kıyılan halka açmak gibi çok olumlu bir gerekçeden hareket ederek, kıyı şeridini birikinti su ve lağım akıntısı kanşımı bir çirkef ile doidurup, deniz ile insanlann ilişkisini kesmek bu uygulamaiarın biri idi. Bir başka uygulama ise Haliç'te oldu. Haliç'in suyunu kıytsında ve içinde bulunduğu Marmara'nın pisliğine karşın tertemiz yapacağını ileri süren Dalan'ın bu girişiminin basarı şansına inanmak güç. Ama belirtmek gerekir ki, Haliç kıyılarındaki düzenleme, bu güçlüğe karşın güzel ve yararlı olurdu, eğer bu düzenleme yapılırken, Haliç'in kendisinden çok daha önemli olan hukuk ayaklar altına alınmamış olsaydı. Anılardadır, 1982 Anayasası'nın miman değil de, kalfası olarak hukuku ayaklar altına alma girişiminin öncülerinden olan Prof. Dr. ŞenerAkyol ile İstanbul Belediye Başkanı Dalan arasında Haliç kıyısındaki kamulaştırmalardaki usulsüzlükler ve yasaya aykırılıklar konusunda 1985 yılında oldukça ilginç tartışmalar çıkmıştı. Belki de Sayın Şener Akyol'un "hukukçu"\uğunun kamuoyunda bıraktığı izlenim sayesinde, Sayın Dalan bu tartışmadan doğrusu ya sanılanan aksıne az yara alarak çıkmıştı. Bu durumun salt Şener Akyol'un kişilığinin değil, aynı zamanda kamuoyunun geçirdiği şoktan doğru dürüst sıynlamamış olması sonucu, hukukun üstünlüğü kavramına yeterince aldırmaması ve haklann çiğnenmesi karşısında gerekJi duyarlılığı gösterememesinin ürünü olduğu da söylenebilir. Her neyse, Haliç'te hukuku ayaklar altına alırken Sayın Dalan, fazla tepki ve güçlükte karşılaşmamıştır. İşte belki de o kolaylık yüzündendir ki, bugün aynı Belediye Başkanı hukuku yine ayaklar altına almakta, üstelik bununla yetinmeyerek büyük bir pervasızlıkla hukuka meydan da okumaktadır. Bilindiği gibi, İstanbul Betediyesi Tartabaşı'nda yıkımlara başlamıştır. Bu yıkım kararlarının hukuki ve bilimsel dayanakları ise yoktur. Mimar Sınan Ünıversitesi Rektörü, Tarlabaşı için kendi onaylan oimadan plan yaptırılamayacağını ilere sürerken, M.Ü. döner sermayesine ısmarlanmış böyle bir plan olmadığını da belirtmektedir. öte yandan Essen Ünıversitesi tarafından hazırlanmadığı ortaya çıkmıştır. "Butun bunlardan daha efim ve daha vahim olarak", Anıtlar Yüksek Kurulu'nun şu anda yıkım alanına giren binalann yerini yapı alanı olarak koruma altına alan, sınıfların tesbiti ve karar verilene kadar her türlü yıkımı yasaklayan, 14.7.1978 tarihli kararı belediye tarafında hiçe sayılmaktadır. Bu karara ve 2863 sayılı yasaya göre SİT alanı olan bu bölgede kurulun izni oimadan imar planı da yapılamaz. Bu yasaya göre, Bedrettin Dalan'ın yaptırdığı iş dolayısıyla 5 ytla kadar hapis cezasına çarptırılması gerekir. Arkadaşımız Kemal Küçük'ün önceki gunkü Cumhuriyet'te yayımlanan son derece de ilginç yazısından öğreniyoruz ki kendlsi bu durumu Sayın Dalan'a sorduğunda Dalan, yanıt olarak, "Biz İstanbul'a hizmet için her türlü cezaya razıyız. 2863e aykın yapddığı söylenen yıkım için memlekBÖn yargt gücu vardır. Ben ytkarım cezama da raztyıtv" demiş. İstanbul Belediye Başkam'nın açıklaması tek sozcuKie Korkunçtur. Ve korkunç olduğu kadar da, kamu hizmeti kavramının zerresini doğru anlamadığınm kanrtıdır. Bir resmi göreviinin, hele hele 5 milyon insanı temsil eden bir kişinin, yasaları hiçe sayması ve "Ben yasaya aykın olanı yapanm, çunkü bunun bir hizmet olduğunu duşünüyorum, sonra isterierse ceza versinler" demesi hukukun ve devletin özüne aykırıdır. Aynı mantıkla bir başka görevli de kalkıp, "Ben karşıma getirUen sanığa işkence yapanm. Çunkü o sapık ideolojilidir, onlarla mücadele etmek vatana hizmettir. Ben vatana hizmet yolunda her şeyi göze alınm, cezayı bile" derse Sayın Dalan gibi davranmış olmaz mı? Şimdi diyeceksiniz ki, zaten böyle yapanlar oldu ve üstelik ülkeyi yönetenlerin kendilerini koruyup kollamalan sonucunda büyük bir bölümü de yakayı sıyırdı. Evet doğrudur. Ama bu olaylann utancını bütün dünyanın gözleri önünde yaşadık, hâlâ da yaşıyoruz ve bu gibi olaylar yüzünden, hâlâ insanlık ailesi içinde gelmemiz gereken yere gelemiyoruz. Kaldı ki, İstanbul'da hizmet lafı da, tevatürdür. Her şeyden önce şu noktayı belirtmek gerek, kamu hizmetinin ne olduğu nasıl ve hangi kurallara uyarak, hangi sınırtar içinde yapılacağı yasalaria belirtilmiştir. Yasalara aykın kamu hizmeti olmaz. Bunun aksini ileri süren k'ışi kamu hizmeti kavramının ne olduğundan bile habersiz demektir. Ve böyle bir kişinin, 5 milyonluk bir kentin başında bulunması ise büyük birtalihsizliktir. Bir noktayı daha vurgulamak isteriz. Okurların çoğu Sayın Dalan'ın ben yıkarım cezama razıyım çıkışındaki, yürekliliğin nereden geldiğini merak edebilirter. Hemen soyteyelim efendim: Garip bir emeklinin 2863 sayılı yasaya aykın davranması halinde hemen kovuşturulup cezaya çarptınlacak olmasına kar•şın, Sayın Dalan'ın aynı yasadan kovuşturulması "MemurinMih hakemat Kanunu"ndak\ hükümlere bağlıdır ki, bu da önce İçişleri Bakanhğı'ndan başlayan, uzun ve karmaşık bir süreç. Bu süreç sonunda dava açılması son derecede güçtür. "Acaba Sayın Dalan'ın yürekliliği ardında, hukukun sürekli çfr nendiği bir ortamda elde ettiği sözlu ya da üstü kapalı belirtilmiş başka güvenceler mi var?" sorusu geliyor tabii akla. Sayın Dalan'ın Kemal Küçük'e yaptığı açıklamaya bakınca, istanbul'un, hukukun her yönüyle çiğnendiği ve tam bir kargaşa içinde yaşayan Beyrut'a benzemesi için beklemeye gerek kalmadığını görüyoruz. Gerçekten Sayın Dalan ve sayın çalışma arkadaşları İstan. bul'u çoktan Beyrut'a benzetmişler bile. Yunanistari'a yunıt Dtşişleri Bakanhğı, Yunanistanm Türkiye'den tranülann seyohat hürriyetlerini kısıtlayıa önlemler almasmı istemesbü hayret verici bulduğunu bildirdL Dtsisleri Bakanhğı'ndan yapüan açıklamada, Türkiye'ye girmek için vizeye tabi obnayan tran vatandaslannm, demokratik bir ülke olan Türkiye içinde de diğer yabancılar gibi seyahat özgürluğüne sahip oldukları bUdirüdi. Halkların Kurtuluşu Kongresi tnsan Haklan ve Haiklarm Kurtuluşu Derneği'nin düzenlediği Uluslararası tnsan Haklan Kongresi dün Atina'da başladı. Açıhş konuşmastnı yapan Başbakan Andreas Papandreu ülkesinin bu konuda elinden geleni yapağını belirtti. Kongrede 711 kasım tarihleri arasında 4 ayn konuda seminerler düzenlenecek, bildiriler okunacak. Bu arada Ermeni ve Kurtler ile kaçak Türklerin de Türkiye aleyhinde konuşmalar yapmaları bekleniyor. Dış Haberler Servisi tran, ABD'nin uyguladığı silah ambargosuna son vermesi halinde Lübnan'da rehin tutulan ABDlilerin serbest bırakümaları için aracıhk yapabileceğini bildirdi. Iran Meclis Başkanı Haşimi Rafsancani, Tahran'da yaptığı konuşmada bunun için Şah döneminde ABD'ye nakledilen para ve mal varlığının da iade edilmesi gerektiğini söyledi. ABD'nin, Iran'la diyalog kurmak amacıyla rehineler konusundan yararlanmayı düşundüğünü öne süren Rafsancani, ABD yönetiminin geçmişte yaptığı hatalan telafı etmeye çahştığını söyledi. Rafsancanj, ABD'nin, Amerikalılan rehin tutan Lübnanlı gnıplarla doğrudan ilişki kurarak sorunu daha kolay çözebileceğini belirtti. Haşimi Rafsancani, ülkesinin Lübnan'da rehin tutulan Amerikaülann salıverilmeleri konusundaABD ile silah satışına ilişkin görüşmeler yaptığı yolundaki iddialan da yalanladı. ABD Başkanı Ronald Rcagan dün yaptığı açıklamada, Lübnan'a kaçınlan ve rehin tutulan Amerikalılann serbest bırakılmalannı sağlamak amacıyla Iran'la gizli görüşmeler yapıldığı yolundaki haberlerin asılsız olduğunu bildirmişti. Amerikan yönetiminin, LObnan'daki Amerikalı rehinelerin serbest bırakılmalannı sağla tan uzmanlar, 70.000 Yahudiye Iran'dan çıkış izni sağlamak için, Îsrail'in tran'la silah pazarlığına oturabileceği görüşündeler. Îsrail'in tran'a silah sattığına inanmak için uzmanların ileri surdüğü üçüncü neden ise, Tel Aviv hükümetinin lranlrak savaşının devamından yana olduğunun bilinmesi. tsrail, böylece iki Müsluman ülkenin, kendisiyle uğraşamayacak kadar meşgul olduğuna inanıyor. ABD'tıin rehineler karşılığında tran'a silah sattığı haberleri, tran Meclis Başkanı Rafsancani'nin Başkan Reagan'ın özel temsücisi Robert McFariane'nin rehineler konusunu görüşmeye geldiği Tahran'dan, sımrdışı edildiğinin açıklanmasından hemen sonra yayıldı. Robert McFarlane ise smırdışı edilmesi haberleri konusunda yorumlarını soran gazetecilere şöyle cevap verdi: "Aslında üzerinde yorum yapmakUn mutluluk duyacağım böylesine asılsız ve tiimüyle uydurulmuş haberier konusunda, elimin kolumun baglanması beni çok kızdınyor. Ancak önemli olan yönetimdir. Biz ABD olarak tran'ın teröriı desteklediğine inanıyoruz. Onlara tek parça silah vermeme politikamız devam edecektir" dedi. Serbest dolaşım için Ankara'ya yeni koşul tngiliz Dışişleri Bakan Yardımcısı, "Türkiye insan haklan konusunda olumlu adım attığı takdirde, Türk işçilerinin serbest dolaşımı gerçekleşecek." LONDRA, (a.a.) tngiltere Dışişleri Bakan Yardımcısı Bayan Lynda Ctaalker, Türkiye'nin insan haklan konusunda henüz bir Uerleme kaydetmediğini öne sürerek, bu gerçekleştiği takdirde AET'nin Türk işçilerinin serbest dolaşımına izin vereceğini söyledi. Londra'daki "Yabancı Gazeteciler Derne|i"nde düzenlediği basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakan Yardımcısı Bayan Chalker, Yunanistan'ın terörle mücadeleye karşı takındığı olumsuz tutumu da eleştirdi. Türk işçilerinin 1 arahk tarihinden itibaren Ortak Pazar ülkeleri içinde serbest dolaşımı konusunda AET'nin somut bir karara varamadığmı belirten Chalker, Türk işçilerinin serbest dolaşımının, Türkiye'nin insan haklanmn korunması ve kollanması yolunda atacağı olumlu adunlara bağlı olduğunu kaydederek, şunları söyledi: "11 arahktan önce, önümüzdeki iki hafta içinde AET Dışişleri Bakanlan Konseyi'nin bir toplanosı olacak. Bu konular bilindiği gibi genellikle siyasaJ işbiriigi görüşmelerinde ele alınıyor. Brüksel'de, eylulde vapılan en son toplantıda Türk işçilerinin serbest dolaşımı konusu göriışiildü. Bu toplantıda sona doğrâ yaklaşan müzakereler yapdryordu. Ancak bir sonınumuz var. O da yine Yunanistan'dır. Türkiye'nin, insan haklanyla ilgili iteriye yönelik atacağı adımlar arayışırun bilindndeyiz. Ama daha önce de defalarca söylediğimiz gibi, Türkiye, insan haklan konusunda henüz ileriye dognı yeterli adımlar atmadı. Buna rağmen 12'ler olarak, Türkiye'nın insan haklanmn düzelmesi için izieyecegi yolun sövlediğimiz yol olacağına karar verdiğine kuvvetle inanıyoruz. Türkiye, insan haklan meselesinde olumlu adımlar atarsa biz de, o zaman ortaklık anlaşmalartnın ileriemesini tamanuyla destekleriz. Türk işçilerinin serbest dolaşımı ile ilgili ortada bir sorun var. Federal Almanya'nın kaygılarından ötürii 1 arahktan önce bir anlaşmaya varılıp vanlmayacağıru bumiyorum. Sanıyorum, o zamana kadar bir anlaşmaya varabilmek için kapalı kapdar ardında pek çok çalışmalar yapacağız. Hepimiz (AET) şu anda Türk iscOerinin serbest dolaşımı hususunda ileri adımlar atıldığını görmek istiyoruz. Fakat bu arada, gerek Türkiye'nin insan haklan konusunda olumlu adımlar atacagından, gerekse AET ülkelerinin Türk işçilerini kabul etmeye hazır olduğundan ve her iki hususunda birbirlerine zarar vermeyeceginden kesinlikle emin olmak istiyoruz." "GÖZLERİ KAPALI" Avrupa lşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Bayan Lynda Chalker, Yunanistan'ın terorizme "göıleri kapalı" bir şekilde yaklaştığım belirterek, Yunanistan'm, bugüne kadar yapnğı hatalan yakında anlayacağını söyledi. Chalker şöyle konuştu: "Ülkemizle Suriye arasındaki son geüşmeleri ele alu*sak, Yunan halkı, toplulugun 11 üyesi ile aynı görüşü paylaşmakta ve kendi hükümetterinİB görüşünü paylaşmamaktadır. Hindawi davasında deliller böy iesine açık iken Yunanistan'ın hâlâ inanamaması hayret verici bir durum. Yunan hükümeti oiaylara 'gözleri kapalı' bakıyor. Sanınm birkaç ay sonra yaptıklan hatayı anlayacaklar." KohTungafif muhalefete seçim malzemesi oldu FRANKFURT (AP) Batı Almanya Başbakanı Helmut Kohl'un Amerikan "Newsweek" dergısinde ya>ımlanan bir roportajda, Sovyet lideri Mitaail Gorbaçov'u halkla ilişküerdeki başarısı açısmdan Hitler'in propaganda bakanı Joseph Goebbels'e benzetmesiyle başlayan olaylar, ulkedeki muhalefet partileri tarafından seçim malzemesi olarak kullanılıyor. Batı Alman Parlamentosunun önceki gunku toplantısında söz alan muhalefetteki Sosyal Demokratik Parti lideri Hans Jochen Vogel. bu benzetmenin Kohl'un tarihi anlamak konusunda ne kadar yetersiz kaldığının kanıtı olduğunu ve başbakanın 25 ocakta yapılacak genel seçimlerden sonra aynı koltuğa oturmaya devam etmesine olanak kalmadığını söyledi. Vogel, "Başbakanımızın değişmesi gerektiği konusunda kanıta ihtiyaç duyan varsa, işte size kanıt" dedi. Aynı toplantıda konuşan Başbakan Kohl ise, "Böyle bir izle SDP lideri Vogel, GorbaçovGoebbels benzetmesini eleştirdi Rumlara Arap yardımı Kuveyt, Kıbns Rum KesimVne, 14 tnilyon dolar kredi vereceğini açıkladı. Kıbns Rum Kesimi Maliye Bakanı Hristos Mavrellis ile Kuveyt Arap Ekonomik Kalkmma Fonu Genel Müdürü Bader Mişari El Humeydi arasında imzalanan anlaşmaya göre, söz konusu kredi, yeni yol yapımı projeleri alanında kullanılacak. Anlaşma toreninde bir konuşma yapan Humeydi, Kuveyttn Kıbns Rum Kesimi ile çok iyi ilişkileri olduğunu belirterek, çeşitli projeler için mali katkıda bulunmaya hazvr olduklarını söyiedL (a.a.) Bafbakm KohL pariamentodakt konufmaunda bir kez daha "çok üxfün" olduğunu söyiedL nim yarattıgım, konuşmamın yantış anlaşıldıgı için çok üzgüniim" dedi. Newsweek dergısinin söyleşisinde Kohl'un Sovyet lideri Gorbaçov için sarfettiği sözler şöyie aktarılıyordu. "Gorbaçov halkla ilişkilerde çok başanlı olan modern bir komıinist lider. Hitler döneminin suçlarının sorumlulanndan biri olan Goebbels de. Federal Almanya'da 25 ocakta yapılacak genel seçimler öncesinde Sovyetler Birliği ilişkilerinin gerginleşmesi, Başbakan Kohl hükumetini zor durumda bırakıyor. Sovyet yönetimi, Batı Almanya yönetiminin özurlerini kabul etti, ancak yeterli olup olmadığı konusunda hiçbir açıklama yapılmadu Sudan iç savaşı: ABD arabuluculuk önerdi ABD hükümeti, Sudan'ın güneyinde 3 yıldan bu yana süregelen iç savaşta arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Afiika işleri ile görevli Amerikan Dışişleri Bakan Yardancısı Chester Crocker, Kenya'mn başkenti Nairobi'de gazetecilere yaptığı açıklamada, Sudan'm ABD'den arabuluculuk yapmasım istemesi halinde, ülkesinin olumlu bir rol oynamaya hazır olduğunu bildirdL Hartum hükümeti ile siyasi görüşmeler yapmak üzere Sudan'a gidecek olan Crocker, üikesinin "Sudan Halk Kurtuluş Ordusu " gerillalan üe ilişki içinde olduğunu vurgulayarak, "Gerillalarla iletişimimizi korumaya devam edeceğiz dedL (a.a.) halkla ilişkilerde bir uzmandı."' Söyleşinin yayynlanmasında sonra Batı Almanya Sovyetler Birliği ilişkileri gerginleşmiş, Moskova bu benzetmeyi kınamıştı. Alman hükümetinin özürlerine ve diplomatik kanallar aracıhğıyla havayı yumuşatma çabalarına rağmen, Sovyetler Moskova'yı ziyaret edecek bir kultur heyeıinin gezisini iptal etmişti. Cam, tarihe karışıyvr Amerikan Dıı Pont şirketi, otomotiv ve elektronik endüstrisinde kullanılmak üzere cam, metal ve diğer maddelerin yerini alacak bir plastik türü gelistirildiğini açıkladı. Şirket, yeni plastik türünün, çok sert, ısıya çok dayanıklı ve diğer maddelere göre yüzde 20 oramnda ucuz olduğunu duyurdu. Reçine ile yapılan yeni plastik maddenin "urylon" adıyla anüdığmı bildiren finna yetkilileri, bu maddenin otomobiUerin her aksamında kullanılabileceğini ve çoğunlukla otomotiv sanayiine satış yapan metal sektörüne sekte vuracağını kaydediyorlar. (a.a.) Rambo 'nun Türevleri Sylvester Stallone 'tm oynadığı Rambo fîlmlerinin ve tipinin tutmasından sonra "Rambo" başka sanat dallannm da konusu oldu. Fluck and Law atölyesi heykeltırasları Stallone'un gerçek boyutlarında bir Rambo küklası yaptılar. İngiliz TVsinde de zaman zaman gösterilen Rambo kuklasımn ilgiyle izlendiği bildirildi: (Fotoğraf: Peter Francin/ABC Ajansı) Iran'ın iddiası: ABD, Suriye saldırısına Adana'da hazırlanıyor ADANA (Günev tlleri Bürosu) lncirlik'te bulunan ABD üssünde F16 uçaklarının yoğun hareketi dün sona ererken, tran, Adana'da bulunan ABD üssünde, Suriye'ye düzenlenecek olası bir harekâtın manevralarının yapıldığını öne sürdü. Bu hafta başında tncirlik Üssü'nde ABD uçaklanmn iniş ve kalkışlannm kentte ilgi uyandırması üzerine daha önce kasım ayı ortalannda yapılması planlandığı halde Mardin'deki radar üssüne bir süre önce yapılan saldın nedeniyle ABD'lilerin tek başına yapacaklan tatbikatın ay başına alındığı açıklandı. ABDnin Türkiye'de bulunan en yüksek rütbeli subayı olan Yardını Kurulu Başkanı Tumgeneral VViUiam Potts'un da Adana'ya gelerek tatbikata katılan F16 ve F14'lerle uçması da ABD'lilerin yaptığı tatbikat üzerinde ilgilerin yoğunlaşmasına yol açmıştı. Taşucu açıklarında belirlenen bir hedefe yönelik atışlann da düzenlendiği tatbikatın sona ermesinin ardından, önceki gece Tahran Radyosu, yaptığı haber yorumda harekâtın Suriye'ye yönelik bir manevra olduğunu savundu. Siirt muhabirimiz Cengiz Numay'ın bildirdiğine göre, Tahran Radyosu, Suriye'ye yönelik bir harekâtın provası olduğunu öne sürdüğü yayımnda şu görüşlere yer verdi: "tncirlik Üssü'nden bugttne kadar görülmemiş manevralar düzenleniyor. Bir askeri hazıriık izienimi veren bu manevralar Sariye'ye karşı yapılacak olası bir harekâtın tatbikatı izlenimini veriyor. Üste 32 adet F16 tipi ABD uçağı hazır bekliyor." Radyonun haber yorumunda, bunlann eğitim uçuşu olmadığı ve yoğun manevralar izlenimini verdiği, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan Türk vatandaşlannın da rahatsız edildiği savlandı. \utumistan, KDVye hazırlanıyor STELYO BERBERAKİS Filipinler'de ABD, Aquino'nun yanında Savunma Bakanı Enrile'nin, Aquino'ya karşı girişimleri Beyaz Saray'ın sert tepkisini çekti Dış Haberler Servisi Filipinier'de Devlet Başkanı Corazon Aquino ile Savunma Bat.^ nı Juan Ponce Enrile arasındaki açık çekişme, ABD'nin suskunluğunu bozarak belirgin bir biçimde Aquino'nun yanında /er almasıyla yeni bir aşamaya girdi. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri geçen hafta yaptıklan bir açıklamayla Aquino'yu desteklediklerini hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde dile getirdiler. Bundan kısa bir sure sonra da ABD Adalet Bakanlığı, Enrile ile ilgili bir yolsuzluk soruşturmast başlattı. Bilindiği gibi Savunma Bakanı Enrile. Marcos yönetiminde de yıllardır aynı görevi yürütmüştü. Şimdiki Genelkurmay Başkanı Ramos ise Marcos döneminde Genelkurmay Başkan Yardımcısı idi. Her ikisi de ülkede şubat ayında yapüan seçimler ertesinde Marcos ile Aquino arasında başgösteren çekişmede Marcos'a kazan kaldırmışlar ve Aquino'nun yanında yer almışlardı. Enrile ile Ramos'un bu saf değiştirmeleri sonucunda Marcos ve Genelkurmay Başkanı Fabian Ver Ulkeden kaçmışlardı. Ancak Bayan Aquino ile Marcos döneminin bu dönek iki has adamı arasında olaylann zoru ve ^daha çok ABD'nin bastırmasıyla meydana gelen fiili koalisyonun uzun ömürlü olamayacağı yolundaki öngorüler son haftalardaki geUşmelerle doğrulanmaya başladı. Anlaşmazlığın odak noktasında Aquino'nun ülkede iç banşı sağlamak üzere komünist Yeni Halk Ordusu gerillalan ile uzlaşma görüşmeleri yapmak istemesi bulunuyor. Koyu bir antikomünist olan Enrile ise bu yaklaşıma karşı çıkarak, "tek yol tenkil" diyor. Enrile, son olarak geçen hafta eski Marcos yanlılannın katıldığı büyük bir mitingte bu vönde konuştu. Aquino tarattarları da Enrile'nin hukümetten atılmasını istiyorlar. Ne var ki böyle bir şey Aquino'nun bu kez de Genelkurmay Başkanı Ramos'a daha fazla bağımlı olmasına.yol açacak. Oysa Enrile ile Ramos arasında rekabet bulunuyor ve her ikisi de Aquino'nun yerini almak uzere değişik stratejiler güdüyorlar. Ramos kendini daha geri planda tutarken, Enrile ile Aquino ön planda birbirlerine elense çekiyorlar. Birkaç gün önce onlan tutan askeri çevrelerin silahlı bir kapışmaya girmelerinin son anda önlendiği bildiriliyor. Siyasal gozlemciler, Aquino'nun durumunun ABD Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması ve ABD Adalet Bakanlığı'nın açtığı soruşturma ile güçlendiğini vurguluyorlar. Aynı çevreler, ABD'nin tutumunun, Enrile'yi herhangi bir serüvene kalkışmaktan alıkoyacak bir uyarı ve gözdağı anlamına geldiğini belirtiyorlar. Bu gelişmelerden sona Aquino'nun yeri şimdilik sağlamlaştı. Bundan sonrası, Yeni Halk Ordusu gerillalan ile uzlaşmakta ve ekonomik sorunların üstesinden gelmekte göstereceği başarıya bağlı. Enrile'nin ise çok geçmeden kendini hükümet dışında bulması ya da aynlmak zorunda kalması sürpriz olmaz. ATİNA Avrupa Ekonomik Toplulutu'nun tam öyesi olaa YUMIIİSUn, AET'nin ekonomik standartlanna uytrak 1 Ocak 1987 Urihladca itibaıca KaUna Dejer VergU nygulamaaıuı gtçiyor. Aaimda YanaustaB KDV uygoUmaana 1986 rmnda gcçecckti. Ancak Yonaa ekoaomUadc gözleııcn istikrarazlılüar uıtriat hakiimct, AET'ain hoşgdr*$«y»e (ccen yü bir diri sert ekonomik önlemkr almış vc KDV nygafaunasını bir yıl ertdemijtl. YqnausUo'ın bo ertdenıe hakkı 1 Ocak 1 1987'dc bitiyor. Dolayısyla kamaoymnı hazutema yotandaki kampanyahu 3 ay öncesiııdeıı yaai bof&adeB b«j', latıldı. YDnaabUıı'ııı iki önemli maliye bakaalıfcı var. Banlardan Ulnsal Ekono; mi Bakuhgı Ukenin geoet ekonomik siyasetini »pUr. Malijre Bakanhğı b c vergi dairelerinln denetinüni saglar. Ulnaal Ekooomi Bakam Kostaj Sbniüst ile Maliye Bakanı DimHris Tsovolas Yunan halkını KDV sistemine hazırla' mak amacıyla önceki gün bir basın toplantısı dilzenlediler. Yunan resmi ga! zetesinden duyurulan kararlara ışık tutmaya calışan her iki maliye bakanı* Yunanistan'daki ithal ve yerel bütün satılan mallann fıyatlanmn 31 Ocak) 1987 tarihine dek dondunılduğunu açıkladılar. | Bu fıyat dondurulması, 1 ocaktan itibaren uygulanacak olan ve yüzdeleriı 6 ile 36 arasında değişecek olan KDV'den yararlanmak isteyen karaborsacıJ lara karşı bir önlem olarak gösteriliyor. Yunanistan'da KDV yöntemi ilk» kez uygulanacak. Dolayısıyla halkın "Yeni vergfler ve daha çok pahahhk") fobisinden anndınlması için her iki maliye bakanı tüketiciye "Bir dfad» garanliler" verdi. Bu çerçevede tilketicinin bugüne dek ödediği tüm dolavlıî vergüer kaldınüyor. Bu vergilerin yerini KDV'nin dolduracagı açıklandı. Yu> nanistan'da tüketilen mallann yüzde 90'ı için geçerb olacak KDV yüzde 618Î ve yüzde 36 duzeyinde bulunacak. En çok tüketilen günJük mallarda (Tü« ketimin yüzde 47'si) yüzde 6, lüks mallarda (tüketimin yüzde 6'sı) yüzde 36ı ve geri kaJan tüketim mallanna (kumaş, giyim, kâjıt, sabun, vs. gibi) ise^ yüzde 18 oramnda KDV getirilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear