23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
MHURİYLT/10 27 KASIM 1986 Batı Yakası: Ne ilhak ne iade 5 El Al uçağı daha Filistin topraklanna varmadan Akdeniz gokyüzünde Jerusalem Post gazetesini okuyorum. "Heart of tbe conflict: The land of the Jews Çatışmanın özü: Yghudilerio topragı" başlıklı yazı, Israil'ır. Filistin topraklarındaki varlığının meşrudini gerekçeleriyle başlıyor. "(KitabıMukaddes'in) Tekvin (Yaradılış) Kiubı şa taradık ketimeierie açılır 'Başlangıçta Tann cenneti ve yeryüzünü yarattı'... Isrsil'in Yasa Kitabı olan Tevrat, E\odus (Hicret) yani 12. bölümdeki şu salırla da başlamalıydı: 'Bu ay şizlerin ilk ayı olsun, çünkü bu, lsrail'e verilen ilk cmirdir. Öyleyse, neden Tevrmt da yaradılışın bahsi ile başlıyor? Tevrat yaradılış bahsi Ue başlıyor çünkü eğer dünya halklan İsraü'e 'Sizler soyguncusunuz çünkü Kenan ulkesinin yedi ulusundan lopraklannı güç kullanarak aldınız' derierse, tsrail şu cevabı verebilir 'Tüm yeryüzü Yüce Tann'ya aillir. Onu yaratan ve onlara (dünya halklarına) veren O'dur, isledigi zaman onu onlardan (dünya halklanndan) aldı ve bize verdi.' .Tekvin, Patriarklann (tbrahim, İshak, Yakup) hikâyesidir. Tann bu topragı onlara ve onlann mirasçüanna söz veıtniştir. Exodus ve Rakamlar, Exodus'un ve Bnei Israil'in Eretz lsrail'in eşiğine gelişlerinin hikâyesidir. Joshua'nın kitabı tsrail vatanını tsrail halkı adına kazanmak için kabilelerin verdigi savaşlan anlatır. Yargıçlar kabilelerin nasıl putperestlige kapıldıklannı ve dolayısıyla Eretz tsrail yani kuzeyde Mezopotamya'dan güneyde Mısır'a uzanan ve Ibrahim (Abraham), İshak (tzak) ve Yakup'a (Jacob) vaat edilen toprak üzerindeki imliyazlannı lerk etliklerinden söz edcr. Yargıçlar Kilabı'nın yazanna göre, "Bnei tsrail babalanna Uettigim yasayı çignedikleri ve benim emirlerime itaal elmedikleri için, ben de kendi payıma amk Joshua'nın öldugü zaman ardında bırakugı uluslardan htçbirini önüme katıp sürrnrvecegim' (2:20, 21». Krallann Kitabı, Yargıçlar döneminin ardından gelen monarşi dönemini betimler ve Bnei tsrail'in ülkelerindea sünilmelerine yol açan gunahlannın muhasebesini yapar. Antik dönemin halklan arasında sadece tsrail halkı, daha yerleşip orada yaşamaya başlamadan oncesinden topraga baglayan böylesine bir tarihi belkge sahiptir. tbrahim'e Mezopolamya yı terk edip Kenan ülkesine (bugünkü Filistin) gitme erari Joshua'nın topragı zaptettigi tarihten yüzyıllarca öncedir. Dahası, Yahudi halkı istisna olmak üzere, insanlık tarihlerinin kayıtlannda hiçbir halk toprakta kalmayı bir zonınlu ön şart, Tann'nın yasalanna itaat anlamında görmemiştir. Bu şart en başında ifade edilmişti. Bnei lsrail'in Ürdün Nehri'nin geçtigi zaman degil, çok önce, İbrahim. Mezopotamya'yi Kenan ülkesine gitmek üzere geçliginde..." Yazı, "Araplar, Arap tarihinde kokleşmiş ve tstam inananda onilmüş olan, Basra Körfezi'nden Atlantik Okyanusu'na ve Tiirkiye'nin güney sınırlanndan Sudan'ın güney sınırlanna uzanan Arap Denizi'nde bir Yahudi devleline yer yoktur düşüncesine sıkı sıkıya baglı kaldıkça... Arap dunyası "Sizler soyguncusunuz" diyc bagırdıkça, Araptsrail çatışması için ufukta hiçbir çözüm ortaya cıkmayacaktır. FKO ve Red Cephesi'ndeki partnerieri Yahudi halkının atalannın topragına iliskin meşru ve tarihi haklannı tumuyle tanımalan halinde, bir çözüm bizim yaşam süremiz içinde dogabilir... Öyle bir ana tşgal edilen topraklar ve buradaki 1.5 milyon Filistinlinin kaderi konusunda tsraiVde görüş ayrılıkları var ANKARA NOTLARI MUSIAFA EKMEKÇİ Hadera Gelelim Bamyanın Faziletine... Cumhuriyet okuru Abidin Uyar, İstanbul'dan, Huseyin Rifafın şu dörtlüğünü yazıp göndermiş: "Domuzun yenmemesi mi, yenmesi mi evladırJDiye fetva arayan I seye insan bayılırJDüşünursek şu yenen haltlan insanltkta/Domuzun yenmesi bin kerre sevaptan sayılır" Hüseyin Rifat (Işıl)'ı, sözlüklerde bulamadım. Ünlü bir ozan olmadığı için girmemiş sözlüklere besbelli. Hüseyin Rifat, taşlamacı Eşrefe özenerek dörtlukler yazmış; çoktan ölüp gitmiş. Demek, onun sağln ğında da "domuz eti yenmeli mi, yenmemeli mi" diye tartışılıp durulmuş. Günümüzde de tartışılıyor... Yaban domuzunun kilosu yüz liradan beş yüz liraya fırlamış. Geçenlerde "Günaydın" Gazetesinde, Menteşoğlu'nun kocaman bir ilanı vardı. Şöyle diyordu Menteşoğlu ılanda: "Avcılann dikkatine, yaban domuzu satın alınır" filan. Yaban domuzu kocaman ılanlarla arandığına göre, değerlenmiş demek. Türkiye'deki yabancılar, evcil domuz bulamasalar da, yaban domuzunu rahatça bulabiliyorlar. Geçenlerde, Arnavut Elçiliği Müsteşarı Halil Fulafı görmüştüm. O söyledi. Yaban domuzu buluyoruz, daha güzel oluyor! dedi. Nereden buluyorsunuz? Kızılcahamam'dan Hlan, avcılar avlayıp getiriyorlar... Bir Arnavutlar mı? Öbürleri de öyle yapıyorlar anladığım. Yaban domuzu hem daha ucuz hem evcil domuza göre daha yagsız oluyor. Çiftlikte beslenen domuzcuklar, ne de olsa yağlı olur değil mi? Yaban domuzu dağlarda koşturduğu için yağ tutmaz... Ama, domuz "politik" hayvan oldu, çıktı... Geçenlerde tutucu bir gazete, bir kampanya başlattı. "Vaaay, yediğimiz sosislere domuz karıştınyorlar, domuz eti yediriyorlar bize!" diye. Bunu yapan firmaların adlarını da verdi. Kimlerin kanştırmadıklarını da. Beşiktaş, Galatasaray takımı tutar gibi, firmaların kimini tuttu, kimine karşı çıktı Sonra sustu! Böyle şeylerde hemen içime bir kurt düşer. Niye başlattı. niye sustu diye. Ktmler, neretle, ne vurdu diye. Kimler sus payı aldı diye... İstanbul'da bu arada, domuz salamı, sosisi yapan büyük bir fabrika, on beş gün kapatıldı. Bu kapatılma sırasında, domuz yetiştirilen çiftlikler. büyük ölçüde zarar gördüler. Sonra. fabrika yeniden açıldı... Okurlar, merak ettikleri için yazayım: Biga'daki domuz çiftliğine Çanakkale Valisi Erdinç Büyükakalırim baskıları sürüyor. Çiftliğin yöneticisi Yusuf Tavukçu, mühürleri bozma suçundan DGM'ye verildi. Kaç mühür bozulmuşsa, onca dava açıldı. Yusuf Tavukçu'nun başvurmadığı kapı kalmadı. Duvarlardan yiyecek atarak, domuzlarını beslemeyi sürdürmekte. Ouvardan nasıl beslenebilirse... Bu arada, Biga Kaymakamı başka yere atandı. Çanakkale Valisi de atanıyordu, kimi ANAPlılar, "domuzlara karşı çtkan" valinin atanmasının durdumlması için Ankara'lara değin geldıler. ANAP'lı milletvekillerı birbirlerıne duştuler. *• * TOPRAKTA Cengiz Çandar O zaman gelecek ne getirebılir? Albay Harari, "Daha fazla anlayış. daha fazla esneklik" diye cevaplıyor Ama hemen ardmdan eklemeyi ihmal etmiyor: "Önümüzdeki vıllar bu bölgede ne getirir? Kimbilir. Kim bilebilir? Bakarsınız. Türkiye, İsrail. l'rdiın. Mısır aynı safta tran'a karşı sataşıyor. Ortadogu'da olmaz olmaz. Bundan birkaç yıl önce lran'da Şah'ın yıkılacagı, Enver Sedat'ın Kudus'e gelecegi söylense kim inanırdı?" Netanya; I / 15 knT < SAMARIA Gazze> CL VESLÎK KA YGISI Batı Yakası'ndan asla çekilmemeyi savunan Israillilerin bir bölümü için, Batı Yakası, tsrail'in güvenliği açısındanhayatiönemde. Haritada, Batı Yakası'nın 1967sınırlarıiçindeki lsrail'e başlıca yerleşim merkezlerine yakınlığı gösteriliyor. Harari'nin "Amnon Kapeleouk gibileri taviz verilerek karşı larafı esneklige itebilecekleri düşuncesindeler. Ama gelişmeler tersini kanıtladı" sözcükleriyle kendisinden soz ettiği Amnon Kapeleouk. FKÖ lideri Yaser Arafat'la ilk \e usteük Beyrut kuşatması sırasında görüşen. Sabra ve Şatilla katliamı üzerine yazılmış en çarpıcı kiıabı kaleme alan ünlü gazeteci Amnon Kapeleouk. Amnon'un benim için bir ozellığı hayatımda tamdığım ve dosl olduğum ilk tsrailli olması. Cezayir'de başlayan tanışıklığımız Tunus'ta, Fas'ta ve Kıbns Rum kesimindeki karşılaşmalanmızda surdu. Bu kez doğup büyüdüğü ve yaşadığı Kudüs'te evinde konuşuyoruz. "1967 Savaşı, lsrail'in güvenliginin tehdit altında olmadıgını gösterdi. Sonuçlanndan belli" diyerek ilginç bir yaklaşım ortaya koyuyor. "Durum Şehrazat hikâyesine benziyor. Şimdi cini şişeye sokamıyoruz. Ya da Alaeddin'in lambasındaki de> örnegi. Dev, lamba}« geri donmuyor. Bu ülke birkaç sav^ş daha kaldıramaz. Bu ülke Yahudilere vatan olsun diye kuruldu. Aliya (lsrail'e Yahudi göçu) yok. Yordim (Israillilerin dışarı göçü) bazen ali>«dan daha fazla." Amnon Kapeleouk, çağdaş teknolojinin ürettiği muazzam tahrip silahlarının kullanılacağı yeni bir savaşın çıkmasından çok kaygıh Amnon Kapeleouk ile tam tersi bir yaklaşımın bir temsilcisi, İsrail Dışişleri yetkililerinden David Granit. Akka'dan Hayfa'ya doğru yol alırken. sürekli tartışmalanmızdan birini "Şu çevremizi düşünün" diyerek başlatıyordu. "Diktatörlük dolu. İsrail'de bugüne dek kaç kez başbakan degişli. Bir f •C Batı Yakası geri verilebilir mi? Şalom Harari'nin "Sertlik karşı tarafla esneklige >ol açar" dıye ifade etti gi lsrail'in Batı Yakası'nda ve Gazze'deki nihai amacı ne? Bu topraklardar bir gün çekilmeyi düşünüyor mu, düşünmüyor mu? Özellıkle Batı Yakası lsrail için ne anlam taşıyor? Dinci siyasi bloklar için sorunun cevabı basit. Batı Yakası yani Judea ve Samarıa, lsrail'in Kutsal Kitab'a dayalı kutsal hakkı. Israil'de bugün üçüncu parti durumunda bulunan Yuval Neeman ve Geula Cohen onderUğındekı Tehiya Partisi. Batı Yakasf nın ilhakından yana. Bu paninin bir de Rafael Eitan gibi bir ağır topu var. Eitan, 1982 Lübnan Savaşı'nda İsrail Genel Kurmay Başkanı idi ve lsrail'in savaş kahramanlanndan biri Uyeleri Likud'dan Agudaı lsrail gibı dinci orgütlere dağılan Gush Emu nim adlı miliıan grup ise Batı Yakası'nda yerleşim merkezleri kurmay; ve Batı Yakası'nı "Yahudileslirmeyi" Yahudilerin doğal hakkı olarak görüyor. tki ana partiden biri. devietin kurucusu tşçi Partisi, Batı Yakası'nın bazı bölumlerınin terkedilebileceğini duşunüyor, ama tumden çekilmenin mümkün olduğunu hiç telaffuz etmiyor. Işçi Panisi, atacağı her adımda en büyük rakibi ve şu andaki iktidar onagı Likud'un nefesinı ensesinde duyuyor. Likud, Batı Yakası'nı ilhaktan yana olduğunu ilan etmıyor ama Israil'in orada bir santim dahi terk etmemesınden yana. Likud lideri ve Başbakan tzak Şamir'in sağ kolu, Knesset uyesi Yossi B*nAharon, "Araplar. Batı Yakası ve Gazze'de sonsuza dek bulunacağımızı anlamalılar. Orada sürekli kal mak uzere bulunuyoruz. Araplann 1%7 sınırlannın gerisine gitmeyecegimi7İ kabullenmeleri. barısın sarantisi olacaktır. Bizi. bu bölgelerden çıkarma Aharon: Araplar, Batı Yakası ve Gazze'de sonsuza dek bulunacağımızı anlamahlar. Orâda sürekli kalmak üzere bulunuyoruz. Arapların 1967 sınırları gerisine gitmeyeceğimizi kabullenmeleri barışm garantisi olacak. Bizi bu bölgelerden çıkarma istekleri zamanla azalacak. kadar güçlu ve uyanık kalmaktan başka seçenegimiz yoktur." cümlesiyle bitiyor. lsrail devletine ayak basmadan havada okuduğumuz bu satırlara egemen anlayış ve duygu, ayağımızı yere bastıktan tekrar havalanana dek değişik biçimlerle karşılaşuğımız birçok tsraillinin ağzından ifade edildi. Tanınmak ve bölgenin bir ayrılmaz parçası olarak kabul görmek. tsrail'in en dindirilmez susuzluğu. Likud milletvekili Yossi Ben Ilhak da yok, geri vermek de? Ne var ki Israillilerin Kilabıı Mukaddes'e dayalı toprak üzerindeki hakları çağda; tarihin gerçekleriyle her zaman bağdaşmıyor. Tel Aviv'deki Savunma Bakanlığı'nda işgal altmdaki toprakların (Yahudilerin kulsal kitaptaki isimleriyle Judea, Samarıa ve Gazze diye tanımladığı Batı Yakası ve Gazze1 nin) yönetiminden sorumlu bolümde, İşgal Altmdaki Topraklar Koordinatörü'nün Arap lşleri Danışmanı ile konuşuyoruz.f Batı Yakası ve Gazze'nin işgal yönetimi sorumlulugu Savunma Bakanlığı'na ait). Albay rütbesindeki muhatabımızın Filistin lehçesiyie konuştuğu Arapça'sı mükemmel lngilizcesinden bile daha akıcı. "1967'de Batı Yakası'nı işgale hazır degildik. Çünkii Ürdün'le savaşmayı diişunmemiştik. Ürdün savaşa girdi ve yenildi. Batı Yakası işgalimiz allına girdi. Birden 1.5 milyon insanı idare etmek meselesi karşımıza dikildi. Hukümele sorduk: Politikamız nedir diye. Ona göre bir yonetim biçimı lutturacaklık"; 'Ilhak da etmeyecegiz; geri de vermeyecegiz. Ona göre bir yol tutturun' dendi." Düşünün, dile kolay 19 yıldır bu durumda bir tulum izliyonız." Şimon Peres ile Ezer VVeizman da yani lsrail'in iki onde gelen lideri, kendileriyle yaptığım görüşmelerde "tsrail'in 1%7'de L'rdün'le savaşmayı tasarlamadıgiDi, Ürdün'ün savaşa girip yenilmesi üzerine Batı Yakası'nın kendilerine kaldıgıru" belirtmişlerdi. SO!\'SL'ZA DEK SüRECEK Mİ? Kudüs 'te Eskişehir 7 saran surlann bir burcunda bir lsrail askeri, Doğu Kudüs 'ün en önemli merkezi Selahattin Caddesi'nin girişini denetliyor. Bu görüntü Batı Yakası, Gazze ve Kudüs 'te 20 senedir sürüyor. Daha ne kadar ve nasıl devam edeceği konusunda Israilliler arasında ciddi görüş ayrılıkları var. istekleri zamanla azalacaktır. 1967 sınırlanna dönüş, en güzel bir banş anlaşması çerçevesinde bile gercekleştirilse, Araplara zayıflıgımız konusunda bir isarel vermemiz anlamına gelecektir" diye konuşuyor. Şamir'in bir başka sağ kolu, Knesset üyesi Ehud Olmerl'e kah\altı masasında cazip teklifi iletiyorum: "Madem Batı Yakası \e Gazze'>e Likud olarak bakış açınız bu, ilhak edin o zaman. Neden ilhak ettiginizi açıklamıyorsunuz?" Olmerı. "Peki. ne yapacagım oradaki l.S milyon Arabı?" diye soruyor. "üışandan Yahudileri getirin yerleştirin. tsrail devletinin kurulma gerekçesi, tüm dünya Yahudilerine bir valan oluşturmak degil miydi?" Ehud Olmert, "Bakın" dıyor. "Bülün sorun burada. Gelmiyorlar. Egeı geleceklerini bilsem, bir saniye tereddüt ttmem. Ertesi sabah uyandıgımzda Batı Yakası'nın ilhak edildigini, ilhak ilanını dutnrsınız." de öbürlerine bakın. Çevremizdeki her ulkede neredeyse çeyrek yuzyıldır aynı >onetimler, aynı suratlar var. Böyle bir çevrede güven içinde bulunabilir miyiz?" Şoyle bir durup düşünuldüğunde. dünyaya bir de tsrail'den \e bir tsraillinin gozuyle bakıldıgında pek yabana atılamayacak bir duygu bu gu\ensizlik duy^usu. BenGurion'un stratejik rüyası lsrail için Kutsal Kitap'a göre dini anlam taşı/an Filistin köşelerinin neredeyse tümü Batı Yakası'ndaydı. Acaba, tsrail'in Batı Yakast'na yönelik emelleri hiç yok muydu? Israil'de geçirdiğimiz günler 1956 Savaşının 30. yıldönümüne denk geldiği için basın, devletin yakın tarihinde çok önemli bir yeri olan bu tarih sayfasına ilişkin anılar ve tartışmalarla doluydu. Üniversilelerde seminerler, açıkoturumlar düzenleniyordu. Şimon Peres 1956 yıhnda 33 yaşındaydı. Savunma Bakanlığı Genel Müdüru idi. Ancak, dönemin Başbakanı ve lsrail'in kurucusu David BenGurion'un özel himayesi altmdaki Peres'in oynadığı rol taşıdığı sıfann çok ötesindeydi. Peres, 1956 Savaşmda gerçekleşen Fransızlsrail işbirlığinin başlıca miman olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla, 1956 Savaşının ardındaki esrar perdesine en fazla vakıf olan birkaç kişiden biri. Ne var ki savaşın 30. yıldönümü nedeniyle 31 ekimde Jenısalem Post'ta "Mitla'nın Strian Açıga Çıkanldı" başlıklı bir yazıda, Peres'in, BenGurion'un Süvevş Savaşında Ortadoğu'daki durumu temelden değişürmek niyetiyle hareket ettiğini pek vurgulamak istemediğinden, bundan kaçındığından söz edilivor. Peres'in şu sırada yaşanılan siyasi ortam nedeniyle esgeçtiği BenGurion'un niyeti de şöyle açıklanıyor: "BenGurion, 'fantaslik' olarak nitelenen plan üzerinde düşündü. Plan, Ürdün'ün Irak ile tsrail arasında bölünmesini ve Lübnan'da kuçülmuş bir Hıristiyan devletinin kurulmasını öngöriiyordu. Lübnan'ın geri kalan bölumü, tsrail ile Suriye arasında bölünecekti. BenGurion, (günlüğüne) Nasırsız bir Ortadogu'da Fransa, Irak, tngiltere, Lübnan ve lsrail arasında bir çıkar Uişkisinin kurulabilecegini yazdı." Aynı gazetede aynı gün bu yazının çıktığı sayfanın yanıbaşındaki sayfada yer alan "Süveyş: Neydi?" başlıklı bir başka uzun yazıda ise şu cümleler göze çarpıyordu: "Lçlü Ittifak (tsrail, Fransa, tngiltere) tarafından Mısır'ın bozguna ugratıiması. BenGurion'un inancınca Ürdün'ün dagılmasına ve lsrail Ue Irak arasında bolünmesine yol açacaklı. Irak, Filistin mültecilerini kendi topraklannda yerieşlirmeye razı olacaktı. Nasır'ın devrilmesiyle bir 'Batılılaşmış Onadoğu' dogacaktı." Süveyş Savaşı olarak da anılan 1956 Savaşından bu yana Ortadoğu'da elbette koprülerin altından çok su akıı. Bugünkü Lübnan'a ve Batı Yakası' ndaki duruma bakıldıgında BenGurion'un stratejik yaklaşımındaki bazı unsurların belirii ölçülerde yerine getirildiği görüluyor. Ancak, lsrail yöneticilerini BenGurion'dan bu yana uğraştıran temel sorun hâlâ halledilebilmiş degil: tsrail'in kabulü ve tanınması. Gerçi, en büyük Arap ülkesi Mısır'la imzalanan banş, Arap ve Islam dunyası safiarında bu yönde kocaman bir gedik açtı ama durum İsrail için içaçıcı olmaktan uzak. Bir başka kaygı 6 Kasım 1986 günkü "Kalpiere VurBirZımba..."başlıklı "Ankara Notlarf'nda. bir olaya deginmiş, şöyle demiştim: "Nisan ayında Kastamonu'da 'Vaizler Semineri'nde, btr vaiz Diyanet Vakfı yetkilisine şu soruyu yoneltti: tfendim, üst düzeyde bir yetkilinin kızının düğününe Diyanet'i 15 miyon lira yolladığını öğrendik. Bu nasıl olur? Diyanet'in parasıyla, düğünde şarap içip eğlenmiyorlar mı? Diyanet Vakfı yetkilisi açıklamayı yaptı, özetle şöyle dedi: Bu para 'Muellefei Kulup' faslından gönderilmiştir. Müellefei Kulup ün Türçesi Kalpleri yumuşatma' demekti. Arabıstarida Müslümanlığın başlangıcında, kâfirlerin zararlannı azattmak, onlarm kalplerini yumuşatmak için, ınanrnayanlara da, toplanan zekâttan sadaka verilirdi. Rumba çalınıp, şarap içilen yere de, kalpleri yumuşatmak için böyle bir para gönderilmiş demek... Diyanet lşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç'ın emekliye aynlışı çok kişiyı şaşırtmadı. Emeklilik dilekçesi Kazım Oksay'tn masasının gözünde çoktan ben durmaktaydı. Yürüriüğe kondu, o kadar. Altıkulaç. emekli oldu, ama vakfın başından ayrılmış değil. Bir zamanlar mahkemeye verildiğı sırada, vakfın başından aynlmak zorunda kalmıştı. Sonra yeniden gekü.." Vazıdaki bölüm buydu. Diyanet Vakfı Genel Müdürü Kemal Güran, gönderdiğ! açıklamada, yukanya aldığım bölümün ilk paragrafını aktardıktan sonra şöyle diyor: "Bu yazıdaki bılgiler tamamen hayal mahsulüdur. Kendilehnin de inanmadığı bu yalanlan düzenleyenler, Sn. Ekmekçi'yi de yanıltmak suretiyle ve basın yolu ile vakfımızı kamuoyu önunde küçük düşürmek istemişlerdir. 1986 yılı nisan ayında Kastamonu'da bir Vaizler Semineri olmamışttr. Herhangi bir Diyanet Vakft yetkilisine yayınınızdaki gibi bir soru da yöneltilmemiştir. Soru da cevap da gerçek dışıdır. vakfımızın, üst düzeyde bir yetkilinin kızının düğünü için 75 milyon lira değil, 15 lira dahi göndermesi mümkün değildir" /Vjıklamayı gazetedeki yazı ile karşılaştırırken gözüme çarptı. Gazetede Müellefeı Kulup sözcüğü dizgi yanlışı sonucu Mükellefei Kulup biçiminde çıkmış, açıklamada ise doğrusu yazılmış! Açıklama hakkı, basın özgürlüğünün bir parçası olduğu için, okurlar bilirter, buna her zaman uymak isterim. Ancak, açıklama hakkı, gerçekleri örtmek için kullanılmamalı. Bu yıl. nisan ayında Kastamonu: da "Vaizler Semineri" yapılmamış. Doğru. 1985 nisan ayında da yapılmamış mı?. Yapılmış, yapılmııış. 22 Nisan 198515 Mayıs 1985tarihlerı arasında Kastamonu'da yapılmış. Bu da Diyanet lşleri Başkanlığının 3.4.1985 gün, E/2/33103/2107 sayılı oluru ile açılmış. Seminere 184 vaiz katılmış. Yazıda geçen bölüm, bir sınıfta, bir vaizin sorusu ile ılgili. ^ıklamayı gönderen Kemal Güran, belleğini bir yoklasın, kesinlikle anımsayacaktır Üst düzeyde btr yetkilinin kızının İstanbul'daki düğününe gönderilen para, 15 milyon değil, 16 milyon olacaktı. Bu yanlış. haber kaynaklarımın değil, benimdir Kaynaklarım şimdiye d$k beni hiç yanıltmadılar. 16 milyon, düğüne çek olarak gönderilmiş. Ust düzeydeki yetkilinin adını gereğinde açıklayacağım... "Gelelim bamyanın faziletine.." derler; gelelim bamyanın yararlarına! Diyanet Vakfı Genel Müdürü yeni bir açıklama yollarsa o da yayımlanacaktır. Ancak, yenisi için bir sorum var: Domuz etinin haram olduğuna ilişkin yazılar yazan Prof. Asaf Ataseven'm kitabı Diyanet Yayınları arasında çıktı Bu kitap için Asaf Ataseven'e ne ödendi? İsrail Parlamentosu'nun eğıtim ve sağlık komisyonlanna başkanlık etmi; olan Işçi Partisi uyesi bayan milletvekili Oren Amir. Knesseı kafeteryasında portakal suyu ve sandviçten oluşan mütevazı akşam yemeğini yerken, kafasını kaldırıp, "Evet dogru. Yahudiler artık bu ulkeye gelmez oldu. Gelip de ne yapsınlar bu gerginlik ortamında? " diyor. "Batı Yakası'nı ne >apacagız? Siyasi sorunu çözmek gerek. Kudüs hariç umurumda bile degil tumunün iade edilmesi. Daha önemli somnlanmız var. Gençlerimiz üniversiteye gitmeden askere gidiyor. Cç yıl askeriik. Daha sonra 55 y«şına kadar ihtiyat kalıyoıiar. Yahudi devletinin ulkusu bu mu olmalıydı? Bu mu ideal Yahudi toplumu? Her şey 1967'de degişti. Birden askeri güce da>anma\a basladık. 'Arap gerıdır, 'Arap'a guvenilmez' İnsanlanmız böyle düşünüyor. Bünyenin degişmesi lazım. Insanlanmızın ruhu çarpıldı" sözleri, kendisini Lübnan Sasaşı nın eıkisiyle bir dönüşüme uğramış "bir güvercin" olarak lanımlayan Bayan Oren Amir'in ağzından dökülüyor. Bır güvercın Batı Yakası'nda Filıstin ulusal hareketinin ve Islamcı akımın kalelerinden Hebron'da (ElHalil) halk tarafından seçilmiş ama İsrailliler tarafından azledilmiş eski Beledıye Başkanı Mustafa Natşe. "tsrail selam (banş) degil. istislam (teslimiyet) isliyor. Çevre Ulkelerinin hakkından lek tek gelmek niyetinde. tşte Camp David. Mısır saf dışı kaldı. Arkasından Lübnan ile ayn bir anlaşma imzalamak istediler. Yüriimedi. Aynı seyi şimdi Lrdün'le denemek istiyoriar" diye konuşuyor. Ya o da yürümezse? Bir gün Batı Yakası'nda yaşayan Filistin halkının kitle halinde Ürdün'e sürülmesi mümkün olur mu? İsrailli bakanlardan Ariel Şaron'un ve Knesset üyesi ırkçı haham Meir Kahhane'nin yönettiği Kach ad ÇALI3ANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "3 yıllık ikramiyeın'' 26 yıl 7 aylık çalışma süreci içerisinde. 12 yıl Emekli Sandıgı'na bağlı memur olarak, 11 yıl SSK'ye prim ödeyerek kamu kuruluşunda, 3 yıl da yine SSK'ye ve bu kez özel işyerinde prim ödeyerek çalıştım. Halen de 657'ye bağlı olarak 5 yıldan bu yana çaîışmaktayım. 1 Emekli olmam halinde 26 yıl üzerinden emekli ikramiyesi alabilir miyim? Verilebilirse 2/5 ve + 400 ek göstergeye göre toplam ikramiye ne tutar? 2 Özel işyerinde geçen 3 yıllık çalışma süreme ait emekli ikramiyemi bugünkü maaş üzerinde mi ya da SSK primi kesilen ücretim üzerinden mi ödenir, yoksa hiç ödenmez mi? H.K. KAYSERİ YANIT: 2829 sayılı yasanın uygulama esaslarına ilişkin yönetmelik uyannca "T.C. Emekli Sandıgı'na tabi görevlerden emekliye aynlan ve kendilerine emekli olmadan önce son yedi yıllık fiili hizmet süresi fazla olan" Emekli Sandığı ise ve aylık bağlanması için aranan koşullar da yeterliyse, emekli ayhğı Emekli Sandığı'nca ve çeşitli sosyal güvenlik kurumlarında geçen ve birleştirilen sürelerin toplamı üzerinden bağlanır. Emekli Sandığı'nca "aylık bağlananlara, sigorta primi veya emeklilik keseneği ödemek suretiyle geçen sürelerin toplamı Üzerinden T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun emeklilik ikramiyesi ödenmesine dair hükümleri gereğince ikramiye ödenir. Ancak sigortalı sürelerin ikramiye odenmesinde nazara alınabilmesi için bu sürelerin "kamu kurum ve kunıluşlannın" T.C. Emekli Sandıgı'na tabi daire, kuruluş ve ortakhklarda geçmiş olması gerekmektedir. Bu şekilde sigortalı geçen hizmetlerden dolayı ilgililere evvelce herhangi bir kıdem tazminatı veya emeklilik ikramiyesi ödenmiş süre var ise, emeklilik ikramiyesinin hesabında bu süre nazara alınmaz." Çeşitli sosyal güvenlik kurumlannda geçen ve "birleştirilen hizmet sureleri üzerinden son 7 yıllık sürenin yansından fazlasının T.C. Emekli Sandığı'nda geçmiş olması nedeniyle bu kummca aylık bağlanmış olsa dahi, son defa Emekli Sandıgı'na tabi görevden emekliye aynlmayanlara emeklilik ikramiyesi ödenmez." Yasada ancak kamu kesiminde sigortalı olarak geçen süreler için emeklilik ikramiyesi ödenmesi söz konusu edilmiştir. özel sektörde geçen süreler için ikramiye ödenmesi ise söz konusu değildir. Bu nedenle size ödenecek ikramiye 23 yıl Üzerinden hesaplanacaktır ve tutarı da bugünkü gösterge tablosu ve 62 katsayıya göre, 23 yıl üzerinden 2 milyon 395 bin 680 liradır. (1.280 2. derece 5. kademe göstergesi + 400 ek gösterge = 1.680 ikramiye göstergesi x 62 katsayı = 104.160 TL. 1 yıl karşılığı x 23 = 2.395.680 TL. 23 yıl karşılığı emekli ikramiyesi.) SORU: İsrail'iın açmazı 1967 Savaşı sırasında lsrail Dışişleri Bakanı olan Abba Eban ise şunlan yazıyor. "Bugün dünrada tsrail demokrasisi ile ve Judea, Samaria ve Gazze'de yönettiği nüfusun bileşimi kadar tutarsız hiçbir siyasi anlite yok. Tüm anılanmız, umutlanmız, ruyalanmız, tarihi hülyalanmız ve bağlılıklarımız farklı ve ters yönlere akıyor. . Böyle bir yönetimin ciddi ideolojik etkileri olacaktır. Eşit olmayan haklara ve statüye sahip bir başka ulusu denetim altında tutma geregi. ister istemez. üstünlüge dayalı ideolojileri besleyecektir. Müslumaniann kutsal ibadel yerlerini tahrip etmeyi içeren, eski metinlerden inlikam dolu pasajlan bulup çıkaran bu tür trendler, siyaset ve din sahnemizin merkezine çok yakın bir noktada. gerçek hayatta harekete geçmiş durumdadırlar. Ye bolunmemiş bir toprak üzerinde hiçbir çözüm bulunmuyor. Eger toprakların (işgal aitındaki) nüfusuna seçmeseçilme haklan verirsek, parlamento kararlanmız yabancı bir ulusun mensuplannca belirlenecek ve biz bir Yahudi de>leti olma vizyonunu yitireceğiz. Eger onlan bu haklardan mahrum edersek. demokratik camiadaki yerimizi >ilirecegiz ve kendimizi manevi sapma halinde bulacağız" diye yazıyor. Yahudiler bu gerginlik ortamında bu ülkeye gelip de ne yapsın? Batı Yakası'nı ne yapacağız? Siyasi sorunu çözmek gerek. Kudüs hariç umurumda bile değil tümünün iade edilmesi. Daha önemli sdrunlanmız var. Gençlerimiz üniversiteye gitmeden askere gidiyor. Bu mu ideal Yahudi toplumu? ' lı paninin bu niyetleri biliniyor. Tehiya Partisi de bu hesaplara uzak değil. Mustafa Natşe. "Burası Ortadoğu. Ortadogu'da her şey olabilir. Bu ülke, Filistin lopraklan zalen hep çatışma gördü. Haçlılardan bu yana bu böyle" cevabını veriyor. Şöyle bir durup duşünüldüğünde, manzaraya bir de Hebron'dan bakıldıgında, bu da hiç yabana atılacak bir duygu olmasa gerek. İfcİ Partisi milletvekili Oren Amir: Ordu sözcüsü ne diyor? Kudüs'te tsrail Ordu Sozcüsu Binbaşı Louis William°dan Batı Yakası'nın lsrail'in güvenliği açısından vazgeçilmezliğini, askeri açıdan değerlendirmesini istiyorum. İhtiyat Binbaşısı \Villiam, buraya 1951'de gelip yerleşen bir tngiliz Yahudisi. "Batı Yakası orduya yarıyor. Buna hiç kuşku yok" diye anlatmaya başlıyor, "L rdün'den tsrail'e beş >oldan girilir. Beş dar vadi. Hepsi Batı Yakası'nda. Bu vadileri elimizde oiduklan taklirde kolay tutanz. Aynca Samaria tepelerinde erken uyan istasyonlanmız v'ar. Amman'dan Batı Yakası'na uçuş süresi 30 saniye. Bu bakımdan, bu erken uyan istasyonlan ne kadar degerli, ortada. Ama içtenlikle söylemek gerekiyorsa, Balı Yakası lerkedilse bile, tsrail ordusunun yeterli caydırıcı gücü bulunuyor." Gelecek ne getirir? Bir siyaseı okuluna göre, İsrail, şu dönemde eline ahın bir fırsaı geçirmiş durumda. Eğer Batı Yakası ve Gazze'deki işgale son verirse, Golan tepelerini ilhak kararını iptal ederse Arap dunyası lsraıl'ı 1967 öncesi sınırları içinde tanıyacaktır. Araplar, tsrail'in varlığını içlerine sindirmeye hiçbir zaman bu dönemdeki kadar hazır olmadılar. Bu görüş, kaçınılmaz olarak Batı Yakası ve Gazze Şeridinde Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkmı da kullanmasını, bir başka deyişle tsrail devletinin yanıbaşında bir Filistin de^letinin kurulabileceği ihtimalini kapsıyor. İşıe tam bu nokta, İsrail siyaseı arenasını bölüyor. Israil'de sağ ve sol, sağın ve solur. çeşitli lonları işgal aitındaki toprakların kaderine ilişkin takınılan tutumla belirleniyor. Savunma Bakanlıgı'nda işgal aitındaki topraklardaki Araplara ilişkin konutarda danışmanlık yapan Albay Şalom Harari, hani neredeyse her bir Fılistinli Arapın hangi eğilimde oldugunu, dün ne yaptığım, nerede ne konuştuğunu, ne yiyip içtiğini bilircesine muazzarn bir istihbaraı bilgisi üzerine oturmuş tahlil getiriyor: "Ben baskı esneklik getirir görüşündeyim" diye konuşuyor, "Amnon Kapeleouk gibileri 'Taviz verirsek, ontan (Fılislınliien) esneklige iteriz' görüşündeler. Ama gelişmeler ilk göriişü dogruladı. FKÖ'nün geçen iki yıl içinde çözüme yatkın tavırlan, izledigimiz politikanın etkisi>ledir diyebiliriz." Albay Harari bununla birlikte FKÖ'nün yapısal nedenlerden çözürn doğrultusunda kararlar uretemeyeceği kanısında. Üstelik, FKÖ şimdı giıç koşullarda. Ve "Bir daha belini do£rultabilecegini" Harari sanmıyor. Güvenlik kaygısı Israillilerin Baıı Yakası ve Gazze'nin terk edilmemesi gerektığini sa\unanlar, eğer bunu söz konusu bolgelerin lsrail'in dini hakkı olduğundan yola çıkarak savunmuyorlarsa, mutlaka güvenlik zorunluluğuna işaret ediyorlar. Golan Tepeleri'nin 1967'den önce Yukarı Galile'ye nasıl bir guvensizlik aşıladığını. Yahudi Filistini'nin yüreği olan Tel Aviv'e sadece 1015 kilomctre uzaklıkta Batı Yakası şehirlerinin yeı aldığını, Gazze Şeridinin Yahudi nufusun temerkü/ ettiği kesimlere hiçbir cojrafi engel bulunmaksızın bitişliğini görünce, bu güvenlik kaygısını anlar gibivı/ Zaten lsrail'e geldiğimiz ilk gunün sabahı yine bir kahvaltı masasında bir araya geldiğimiz dışişleri yetkililerinden Izak Lior, 1967 sınırlanna geri döı.müş bir tsrail'in yambaşında bağımsız Filistin devleıinin kurulmasının mümkün olamayacağını, "Demilitarize. yani silahsızlandmlmış bir devlet çözümü filan lafta kalır. Bir bagımsız devlel olmavacak mı? Örnegin jann yanıbaşımıza Çinlileri getirir dikerse. kim kanşabilir?" diyerek güvenlik kaygısını bir başka yolla düe eeurmemiş mıydi? Ama Amnon Kapeleouk bu kaıuda değil. Hanı fel Aviv'de Albay Şalom Ve "bizden" biri Batı Yakası askeri açıdan vazgeçilme/ olmadığına göre. galiba en doğru sapıamayı Türklsrail Dostluk Derııeji Başkanı Avukat Yehuda Ediri yapıvor. Tel Aviv'de avukathk yapan Yehuda Ediri. bir Turkiye Yahudisi. Benim İsrail izlenimlerimi merakla dinledikten sonra, Israil'in 1.5 milyon Filistınliyi işgali altında yönetmesirin manevi ve ideolojik yüklerinın farkında olarak başını sallıyor ve "Vallahi bu işte bir mantık tutlurmak lazım" diyor. "Ne yapılacaksa yapılmalı artık. Tamam. Hebron bizim degil. Peki Yafa bizim miydi?" Yafa, jimdi Tel Avıv'in en çarpıcı, en tarihi, en guzel kesimi olarak Akdeniz'e üçgen hıci:ninde saplanan kuçük b;r burnun üzerinde. tsrail'e ayak basan turistlerin ve İsrailli bohem entelektüellerin vazgeçemediği bir yer SCRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear