23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER alan. Bu duman kokusu dağıldıaşılması gerekir. ğında havayı "aftershave lotion" ile gülsuyu karışımı ağır SONUÇ bir koku bürüyecek. Yoksul vatandaşın adım atmaya utandığı Bugün dozer homurtularında VARLIKLI KEStMLERE bir süper yaya bölgesinde dolar yakılan, açkapat altyapı ameliOLANAKLAR kol gezecek, oluk oluk akan döyatlarına gömülen, parke taşı üsvİ7, şıkır şıkır trafiğe karışıp giKime hi/met? Ne trafiği? Tartüne çekilen asfaltlarla kapladecek. Vatandaş yerinden olalabaşı Caddesi'nin genişletilmcnan, kıyılara dökülen, elli çeşit cak, hizmet yerini bulacak. si projesi 50'lerde Türkiye'de limüteahhite peşkeş çekilen kayEfendilerle fedailer buluşacak, beralizm rüzgârının yine estiği naklar, bu kentin çaresizlikleribize vidcosunu seyretmek kalabir dönemde ortaya çıktı ilk kez. nin ve doyumsuzluklarının yaşacak. lki temel amacı vardı: Kentin mını temizlemeye yöneltilmelivarlıkh kesinılerinin yayıldığı dir. Sağhklı konut projelerinin, Bunları görmek için biimedik Şişli yönünden havaalanına çacğitim ve sağlık kampanyalanbir filmin sonıınu bekler gibi mebuk gitmeyi sağlamak; trafiği nın, iş sağlamaya yönelik yatırakla yarınları bckleınek gerekBeyoğlu'ndan çekerek daha lüks rımların sonucu dört yılda alınme/. Gerçek bugün bile çok yabir alışveriş merkezi yaratmak. mayabilir; bugun yıkmaktan kında. Fedaılerın havaya üfürÇevre yolu, bu amaçlardan ilkibaşka bir başarı biçimini duşuduğu "hizmet" dumanının heni, 1950'lerde akla gelmeyecek nemeyen bir belediye örgütü, inmcn ardında, "lstanbul'a hizspekulasyon ve vurgun kapıları sanların yaşamını holdinglere met etmek" lafı, "bir koca, içi açarak, kat kat etkin bir biçimsatmadan kurtarmanın yolunu boş duman halkası"dır. İstande, sadece Şişli'yi değil, Suadigöremeyebilir; gerçek hizmet gebul, küçük bir topluluğun aynı ye'yi de memnun ederek gerçekreksinenlerin Belediye Sarayı giçıkarlan paylaştığı bir ortaçağ leştirdi. Bugün Tarlabaşı Cadderişinde ziyaretçi kartı almak için kasabası değil. Kimin fedaisi, kisi'nin genişletilmesi, bir ucu me hİ7met ediyor? Eğer gerçekbırakılabilecek bir kimlik kartı Taksim'de öbür ucu Unkapaolmayabilir. Ne var ki hizmetin ten Beyoğlu temizlenmek isteninı'nda büzülen bir uzun torbagerçeği de karşıhksız ve anıtsız yorsa, bunun yolu Napolyon'un dan başka bir şey yaratmayacak. olanıdır. fedaileri gibi yıkıp yerle bir etmek değil. İstanbul, sigara pakePaleolitik fedailerin gözdağı ti arkasına uygulama planı çizon bin yılın ardında kaldı. LibeGeriye kalıyor ikinci "büyük mek için üstündeki pislik, bir ralizmin iş ve hizmet teranelcrihizmet." Beyoğlu'nu çağdaş bir elin tersiyle öte yana itilen bir nin ömrü de dört yılı geçmiyor. yaya bölgesi ve alışveriş merkederbeder masa değil. Sefalet ve Dört yıl sonra yeni işler, yeni zi durumuna getirmek, bu araahlaksızlık, kaç sokak öteye kohizmetler, yeni yıkımlar. Sayın da yıllardır orada oluşrnuş ahlak Başkan, bu şöhret piyasasında çöküntüsünün pisliğini temizle valanınca Beyoğlu temizlenmiş yarışın sonu yoktur. Gel, sen cemek. Beyoğlu, belki sizin gözü sayılıyor? Eğer gövdesini satmak zorunda kalanlar, doyumsuzlukzanı falan çekme. Eğer gerçek nüzde öyle bir hoş cadde, ama larını köreltmek için son kuruşgereksinenlere hizmet getirmeyeişini bilenin gözünde, Yakındolarım Beyoğlu'nun bataklarına ceksen dozerlerini Tarlabaşı'nğu ve Balkanlar'ın en kârlı alışkaptıranlar gerçekten temizlendan çek. Biz tarihimizin bir tek veriş ve cğlence merkezi olmaya mek isteniyorsa, dört yıllık icraat kırık dökük yapısını bile sizin şıaday. Bugün bile, en ünlü giyim kır şıkır trafiğinize feda etmek mağazalannın en sefil batakha vitrinindc mutlaka boy gösterebilecek bir hi7met anlayışının istemiyoruz. nelere savaş açtığı bir dumanlı altmış tanesinin yıkılması, işi ucuza bitirivermektir. Tarih, trafiğe engel olamayacaktır. Tarih, Trafik ve Tarlabası İstanbul, küçük bir topluluğun aynı çıkarlan paylaştığı bir ortaçağ kasabası değil. Kimin fedaisi, kime hizmet ediyor? Eğer gerçekten •Beyoğlu temizlenmek isteniyorsa, bunun yolu Napolyon'un fedaileri gibi : yıkıp yerle bir etmek değil. PENCERE İleri Karakol? 23 KASIM 1986 ERHAN ACAR Mimar, eski öğretim üyesi Kentlerin kökenlerini tartışan "ünlü kent tarihçisi Lewis Mum" fork, eli silahlı paleolitik avcıların müstahkem tepesinin etekle• rine sığınmı; çaresiz bir neolitik köy görüntüsü çizer. Aslandan kaplandan, göçerden basardan ~ korumak için köyün haracını yiyen bu fedailer, gerçekte köyü kendi şerlerinden korumaktadır. Eline silah geçirenin dilediği çaresize boyun eğdirdiği her dönetnde halklar, en yakınlarındaki zorbanın tehdidine boyun büküp himayesine sığınmışlar, saldırganlıklannı başkalanna yöneltmeye çalışmıştır. Ortaçağ köylüsü, tarlasında çalışırken sırtındaki şatoyu hem bir güvence, hem de bir dehşet gölgesi olarak duymuş; vergisinde kusur eden her kentin sokakları beyin fedailerinin nal sesleri ve kılıv şakırtıları ile inlemiştir. Liberalizmin "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" felsefesinin mahşerinden de çağımızın zorbaları, mafya fedaileri doğmuştur. Uyuşturucu, kadın, silah, gayrimenkul, gıda piyasalarının "serbest" işleyişine, "Dur bakalım, burada ne oluy o r ? " demeyene her tür hizmet sağlanır; bu düzeni soruşturan ise karanhk çağları geri getirmeyi istemekle suçlanır. "Hizmeteengel olmaya kalkan"ın üzerine atlar, tanklar sürülür. Kentlerdumanlı savaş alanlarına döner, dumanın ardındaki gerçeği görmeye çalışan kim vurduya gider. Bugün de birçok kentimizi savaş dumanları bürüdü. Dozerler yürüdü, toz dumana katıldı; gecekondusundan çıkmayan masum çocukları öldürmenin adı yasayı uygulamak oldu; bir gecede üç bin gecekondu yıkmak zafer sayıldı. Kentin orasında burasında belediyenin hoşlanmadığı yapıların bir köşesi, oradan geçiverirken şöyle bir kepçe atan dozerin yanına kâr kaldı ve sonunda lstanbul'un Belediye Başkanı tam bir "hizmet fedaisi" ağzıyla, "Yıkarım, gerekirse cezamı çekerim!" dedi. Zaten Türkiye'de ne zaman liberalizmin işlek yelleri esse, hemen yeni fatihler, hizmet fedaileri belirir, lstanbul'a sefer açar, hizmet adına ortalığı birbirine katar. Ya her köşede bir milyoner yaratılacaktır; ya Beyoğlu temizlenip bir iffet yuvasına dönüştürülecektir, ya da lstanbul'un trafiği şıkır şıkır akacaktır! Aslında toz dumanın ardında >ıkır şıkır akan bir trafik vardır, ama bildiğimiz caddelerden geçmez. Liberalizm, tarihin sessiz kalıntılarını sevmez: Çünkü onlar gözünü kâr bürümüş burjuvadan önce de bir insan neslinin bu sokaklarda gezdiğine tanıktır; kentin her kapısının kazanç kapısı olmadığı, komşuluk diye bir garip ilişkinin yaşandığı, insanların yapılarını çürüklüğünü saklamak için değil, kendi zevkleri için süslediği karanhk çağları anımsatır bu kalıntılar. Hem zaten onlardan üç bin tane vardır, bir geniş cadde karşılığında elli ARADA BİR ETEM ÜTÜK Emekli tlköğretim Müfettişi Ulu önder Atatürk'ün, Ulus Okulları Başöğretmenliği'ni kabul buyurdukları 24 Kasım günü (1928) artık her yıl Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Bugün okullarda, eğitimle ilgili kurum ve kuruluşlarda toplantılar yapılıyor, öğretmenlerin hizmetleri dile getiriliyor, meslektaşlarımız anılarını anlatarak günün coşkusunu, sevincini paylaşıyorlar. Ben bugüne oldum olası ısınamadım. Bugün benim için buruk birgündür. Nedeni şu: Yılın 364 gününde unutulan öğretmen için yalnız bir gün büyük laflar etmek, övücü sözler söylemek neye yarar! Her gün horladığımız öğretmenlik mesleği salt bir günde yüceltilebilir mi? Biz neoense çok konuşan, çok konuşanı seven, alkışlayan bir toplumuz. Bir günde söylenen o güzel sözlerden başka öğretmene, öğretmen emeklisine ne verebildik, ne verebiliyoruz? , 21. yüzyıla çok yaklaşıldığı şu yıllarda bile Anadolu'da bin. lerce okulsuz köy, karanlığın pençesinde inlerken biz Atatürk öğretmenleri nasıl bayram yapabiliriz? 12 Mart deyip vurduğumuz, 12 Eylül deyip hiçbir sorgulama, yargılama yapmadan, "suçun şudur" bile demeden işinden, ekmeğinden ettiğimiz onca meslekdaşımız boyunları bü, kük olarak karşımızda dururken biz nasıl sevinç duyabiliriz? ilgililerin tüm verdikleri sözlere karşın çok sayıda karıkoca Öğretmenin birbirlerinden ayrı kalmak zorunda bırakıldığı bir ülkede, yalnız kendllerinin değil, öteki meslektaşlarının bile gön.ÜI rahatlığı içinde görev yapmaları beklenebilir mi? Gazetesini, dergisini okula getirip dersleri dışında, öğretmenler odasında açıp okuyamayan, kendisini yenilemesi gerektiği bilincinde olduğu halde bütçesi buna elvermeyen öğretmen, öğrencilerine ne denli yararlı olabilir? Bütün çalışanlarla birlikte öğretmenler de geçim sıkıntısı içindedirler. Yalnız İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde olmayıp, ilçelerde, kasabalarda da öğretmenler artık çalışma saatlerinin dışında garsonluk, şoförlük, şoför yardımcılığı, pazarcılık gibi işlerde çalışma zorunluğunu duymaktadırlar. Buna karşılık olarak yetkililer öğretmenlere ek ders ücreti verildiğini söyleyebilmektedirler. Oysa, bunun normal çalışma saatleri dışındaki hizmetleri karşılığında ödendiğini, fazla çalışma yapan her memura verildiğini bilmezlikten gelirler. Kaldı ki birçok orta dereceli okulda öğretmenler yasa gereği okutmak zorunda bulundukları ders saatlerini bile dolduramamaktadırlar. Ben kimi okullarda haftada 56 ders okutan öğretmenler bilirim. Böyle bir öğretmene ek ders ücreti verildiğinden söz edilebilir mi? Üstelik bu öğretmen haftada okutmakla yükümlü bulunduğu 18 saatlik sürenin ancak 56 saatini doldurabilmektedir. Anadolu'nun birçok yerinde öğretmensizlik yüzünden dersler boş geçerken, batı yörelerimizdeki okullarda öğretmenlerin yasal sürelerini dolduramamaları savurganlık değilse ne' dir? Teokratik düzenden laik cumhuriyet düzenine geçen ülkemizde bunun gereği olarak öğretimde birlik sağlanmıştı. Oysa şimdi ne görüyoruz? İlk, ortaokul, liselerde tüm ögrencilere zorunlu din dersleri okutulmaktadır. Bu, Atatürkçülüğün laiklik ilkesine ters düşmüyor mu? Bir cami ne denli büyük, ibadet edenleri ne denli çok olursa olsun, salt bir imama gerek bulunduğundan, yurttaki camilerin gereksinmelerinin çok üstünde imamhatip yetiştirme zorunluğu da olmadığından onca imamhatip lisesinin açılmasındaki gerçek amaç ne ola ki?.. Devletin yüksek katlarındaki yöneticileriyle varlıkh aile çocuklarının gitmeyip yoksul aile, köy çocuklarının okuduğu bu okulların yanıbaşlarında her mahallede, köyde, ilkokul 12'nci sınıf öğrencilerinin bile ahndığı izinli, izinsiz Kuran kurslarının bulunması, kimi illerde yaz aylarında bunlara devlet okullarının açılması, öğretimde birlik ilkesinden gittikçe uzaklaşıldığının bir göstergesi değil midir? Buruk Bir Gün II.ULUSLARARASI ANT1KA VE SANAT FUARI 2230 KASIM 1986 YILDIZ SARAYI Seçkin antikaların, değerli tabloların, nadide halı ve kilimlerin sergilendiği bugöz kamaştırıcı fuarı mutlaka ziyaret ediniz. Ziyaret Saatleri: 11.0021.00 arası ORGANİZASYON: GUNAYDIN PAZARLAMA AŞ. Cağaloğlu Hamamı Sok. No: 4 Günaydın Han Caflaloğlu İST. Tel: 527 79 50526 53 82528 52 61522 14 92522 64 03 II Visa Premier. 5übu| h Bllinçli bir yayın politikası izleyen "Alan Yayıncılık" iki yeni kitap çıkardı. ikisi de ilgi çeklci... Alain Rouqie'nin "Latin Amerlka'da Askeıi Devlet"\n\ Şirln Tekeli baskıya hazırlamış. Ernst VVerner'in "Büyük Bir Devletln Doğuşu"nu Orhan Esen ve Yılmaz Ûner Türkçeleştirmiş ler. Her iki kitap da Türkiye'nin günceltiğinde tartışılan konulara ilişkin. Birincisi askeri darbeleri Irdelemekle ülkemizde dumanı tüten bir soruna dolaylı biçimde yaklaşıyor, ikincisl "Osmanlı Feodallzmlnln Oluşma Süreci"r\\ ele aldığından geçmişimizden bugünümüze bir ayna tutuyor. iki kitaptan da ilerde ayrı ayn söz açmayı düşünüyorum; ama Ernst VVerner'i okurken altını çizdiğim bir tümcenin düşündürdüklerini bugün yazmak istiyorum. • Ernst VVerner 1980'ler Türkiye'sinde bol edebiyatı yapılan bir tarihsel olguyu ele almış; Türkler Anadolu'ya nasıl geldiler, nasıl yerleştiler, büyük bir devletin temellerini nasıl attılar? Kitapta bu konuların "hamasi" görüş dışında ele alındığını söylemeye gerek yok. Asya'dan kopan göcer Türkler, önce Anadolu'ya yönelik bir baskı odağına dönüşüyorlar. Bizans, kuşkulu ve kaygılıdır. Malazgirt Savaşı, Anadolu'nun yazgısını saptayan dönüm noktasını oluşturuyor. Türkler, Anadolu'ye yerleşiyorlar. Ama buna yerleşme denebilir ml? Kitabı okurken kırmızı kalemle şu tümcenin altını çizmek gereğini duydum: " R.A. Gusejnov, Malazgirt'i yeni bir devrin başlangıcı ve Konya Sultanlığını da Islamlığın Latin dünyası karşısında bir İleri karakolu olarak değeriendlriyor." • "İleri karakol" deyişi üzerinde düşünelim. Selçuklu'dan sonra Osmanlı da hep fetlh, sefer, savaş ortamında yaşadı. Asya'dan kopup gelen atalarımızın, göçerliğinden esinlenen bir dünya görüşü mü devlete egemen olmuştu. Türk "Islamın Kılıcı" idi. Osmanlı imparatorluğu'nun en geniş döneminde bile yerimizde duramadık. Cumhuriyet kurulana değin yurdumuzun sınırları belli değildi. "Osmanlı mülkü" nereden başlayıp nerede bitiyordu? Bu soruya kesin ve durağan bir yanıt yüzyıllar boyu verilememiştlr. Asya'dan gelen Türkler için "Anaddu" bir "llerl karakol" o\muştu. "Islamın llerl karakolu"; Avrupa'ya, Hıristiyan ülkelere, küffara yönelik seferlerin ileri karakolu. Böyle bir anlayışın zamane toplumunu tepeden tırnağa etkiledlğini ve düşüncelere yön verdiğini söylemeye gerek yok. Ulusal Kurtuluş Savaşı, Mustafa Kemal, Lozan ve Cumhuriyet'le birlikte bu tür çağdışı düşünceleri geride bıraktığımızı sanıyorduk. • Ne var ki İkinci Dünya Savaşı ertesinde Türk kamuoyunun bilincinde "ileri karakol"luk kavramı canlandırılmıştır. Daha geçen yıl temmuz ayında Türkiye'ye gelen Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl ülkemizde yaptığı konuşmada dedi ki: " Türklye, Avrupa için bir ileri karakoldur.' Batılı devlet adamlarının çoğu Türkiye'ye bu gözle bakıyor. Oysa ileri karakol bir savaş terimidir; özünde, durmuş oturmuşluk değil, göçerlik, hareket, değişkenlik vardır. Bu kez niçin ileri karakol oluyoruz? Kapitalizmin sosyalizme, Hıristiyan Batının Islama, Amerika'nın Ortadoğu'ya yönelik ileri karakolu muyuz? Dün Doğunun Batıya karşı ileri karakolu idik; bugün Batının Doğuya karşı ileri karakolu mu olacağız? Dün ümmet ideolojisinin ileri karakolu idik, bugün sermaye ideolojisinin ileri karakolu mu olduk? Tarihten süzülüp gelen ve lliklerimize sinen bir eğilimle böyle rolleri üstlenmeye teşneyiz; ama ileri karakol olmak hem Cumhuriyet devletinin temellerine hem de çağımıza ters düşmektedir; ellmizden geldlğince sakınalım. < SUADİYE ŞOFÖR OKULU Milli Eğitim Bakanlığı'nca onayh EHLİYETE hazırlık kursları. 357 21 35 4966 ORTAŞ ORTAŞ AVİZE SANAYİ Merkez Yuksekkaldırım, Galıpolede Cad No: 171 Bahar Han Kat 2 Karaköy Tel 1435512 Şube Şaır Arşı Cad No 76 (Ozel Anakenl Lısesı Karşısı) Merdıvenköy GÖZTEPE GAİPLtK İLANI T.C ŞtŞLİ 1. ASLtYK HUKUK HÂKİMLİGtNDEN Sayı: 1986/580 Davacılar Ismail Turan, Ka/ım TUran, Hamide Yıldırım, Hatice Çınar vekıli Av. Nıyazı Ceylan tarafından açılan gaıplık clavasının yapılan duruşması sııasında: Dava konusu Baruthanc Cad. Kııyulııbağ Sokak No: 28 Fcriköy/Şijli adresinde ikamel ederken davacıların murisi olan (halaları) Ant'e T\ıran'ın 1981 Şubat ayından beri kayıp olduğundan bahisle, bugüne kadar kendisinden bir haber alınaınadığını, akli dengciinin ycnndc bulunmadığını, kendisinin SOyaşlaıı civarında bulunduğu, ölümü de muhakkak na/.arı ile bakılabileccğı düşunülerek Arife TUran'ı lanıyan ve bilenlerin işbu ilan tarihinden ilibaren bir yıl ıçerisindc mahkememi/in 1986/580 sayılı dosyasıııa muracaatları M.K.nun 531 vc 532/2 maddeleri gereğince ilan olunur. Basın: 12794 satın alabilirsiniz. VİSA Premier, harcama standardı yüksek, seçkin zevkleri olan, zamanı değerli krşiler için düşünülmüş bir ayrıcalıktır. VİSA Premier, size başka hiçbir kredi kartının sağlamadıgı kolaylıklar sağlar. 1. VİSA Premier'in harcama limiti yoktur; 2.150,000 US Dolarlık kaza sigortası demektir; 3. Uluslararası otellerde ve oto kiralamalarda %40'a kadar indirim sağlar; 4. Kartınızı kaybettiğinizde 5000 US Dolara kadar nakit imkanı sağlar; 5. Dünyanın en büyük Seyahat Kulüplerinden biri olan FBTC'ye (Freçuent Business Travellers Club) üye olmanızı sağlar; 6. Dünyanın her yerinde bedava büro hizmeti (telefon, teleks ve fotokopi) demektir. VİSA Premier'in az sayıdaki sahibinden biri olmak isterseniz, iktisat Bankası Kredi Kartları Merkezi'ni ya da herhangi bir İktisat Şubesini arayın. VİSA Premier ayrıcahgmdan yararlanın. V I S A ' Y I kuutfl lal 176 bO40 Tenms ?768& nt>c iktb tr IkHul Banka« Mvrtoı « I İ M Tel 17? t f t i i Ttttahs ^ M I ' ı k B f t r r >: ANI Ebedi eşim, gerçek ve kıymetli hayat arkadaşım NECLA KÜÇÜKA'yı sonsuzluğa gidişinin 4. yılında artan hasret ve bitmeyen sevgiyle anıyorum. Av. VURAL KÜÇÜKA İ K T İ S A T V E R İ R «•a* H^^^^^^^^H^M H ^ ^ ^ ^ H ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ V H V ^HBHMHBIBI^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^? * l 'ıi? 0160 Tt.tf.Vi 2TflO4 ıklfı Ir yy ıl 1.11 1737 TvİMka 11OM ıkby 1> Iklhtat BankMi KMkhOy ŞubMJ 8 9838 Tulvhs 29014 ıktk lr y 9 145 ÎOb* TelekB 241^4 ıkka t . IktfMl •«*«« MtvıUty ŞubMİ &70 1680 TelehB 28676 nst I' = "İngiltere'de lısan egıtımi ıle ılgılı her turlu bılgı ıçın" =E : • Ingılterenın onde gelen lısan okulları.ve egıtım sıstemlerı, (Bir haftası okul, konaklama. yemeklerdahıl 90Cdan ılıbaren) • Ozel amaçlı ve meslekı kurslar • Sağlık hizmetleri ve sigortası • Karşılama ve yolcu etme servıslerı, • Ingıltere ye en uygun uçak ucretlerl ve rezervasyonu. (Londra gıdışdonuş 220 000 TL) tımk 9ut>MJ IkUMt Btrtııı Buru ŞubMl = (Kurslarımız Bntısn Councıl taralından onanmıstır ArelsFelcoBTA uyesıdır) 5s IkHul B M A M I Mmm Sub^i Tel 380 60 Tfriokı 67258 ıkrrKt ır İMkMİ BsnkMi Oulantvp Şub»«* Tol ^71 hS Iftlftkt baiiöıkgatr İKttMl BanfcMi D*nltH Şı***l tCI 10 l«lBk<i 'ı'j;^') ıkta lr > Baokam İMundsrun |ub*Bİ 24 b'> Telok? &B1'>7 ıiıh tr I SanhMt h n w « ı (ubMl BAINKASI Iktiut Kfdl Karttmn Mw*il leiehn Tt leki> İKTİSAT 172 b980 2 ?3 9 0 İLAN BAKIRKÖY 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas no: 1986/509 Karar no: 1986/1474 Edırne, Meıiç. Umurca köyü, C: 023/01 S: 46 K: 22'de nütusa kayılh Halıl kı/ı, 1963 d.lu Falnıa Gülek'in akıl hastalığına tutulması sebebıyle hacr altma alınarak kendisıne dayısı Isınaıl Kılıç'ın va.si olarak layinine 20.10.1986 larihinde karar verilmı^lır. Uuyukçjete Ladrfebt iıb MecıüıyvkOy 17Jb9öl * 'Kgtl "h İNGİLİZ LİSAN OKULLARI DANIŞMA MERKEZİ umhurıyel Cad 173/1 tlmadarjlslanbul 148 39 77118 79 43 (Hilton otelı karşısı) tVtM Chang* Offtc* K f "el *QTİ Teieks 56536 ıkku tr IkHMlVİM Changs 0Mc« Sodrum ~ 2831 Tolofahs 23 96 İ M u l V k » ChMtffs Omc* Urgüp 1H4() TfllAİakg 1/ ati M V ( M Changa Otftc* Mımwlı 4öJö Iel«h3 b,tı 49 ıvma lr i V I M Chang* Otfk» Anttfy* 1H0 44 Tfflnk* ^6083 .kan tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear