23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ER CUMHURİYET/9 Antik kentin adını taşıyan müze, 'yılın müzesi* olacak mı? Efes ödül bekliyor likleri de düzenli olarak sürdürülüyor. Yabana ve yerli uzmanlar arkeoloji ve sanat tarihi üe ilgiJi konularda konferanslar veriyor, Türkiye'nin ve komşu ülkelerin ünlü ressamlan, eserlerini Efes Müzesi'nde sergiliyor, okullararası kültürel yanşmalar düzenleniyor. Bu arada müze, kendi olanaklan ve arkeolog uzmanlan ile kazı calışmalannda da basanlı sonuçlar alıyor. Kazı ve restorasyon çalışmalannın yapıldığı antik alanı daha da güzelleştiren çevre düzenlemeleri Efes Müzesi'nin çalışmalannın bir diğer bölümünü oluşturuyor. Efes Müzesi'nde, gemilerle Kuşadası'na gelen, Efes antik kentini, Meryemana'yı, müzeyi gezdikten sonra geri dönen tu ANKARA'dan YALÇIN DOGAN Pentagon Gölgesinde Yenilmek ANKARA "Sevgili Vahit'"\ kündeye geTicaretin arrtınlmasının yanı sıra, özal yine tiren "Sevgili George", oyunun tuşla sonuç çok temel bir noktayı ele aldı. "Askeri yardım lanmasını Pentagon'a bıraktı. Şimdi "Tonton vereceglnize, bizim kuracağımız savunma Turgut", kendi ürettiği ilkelerin balon gibi na sanayiine katkıda bulunun" dedi. sıl söndüğünü mum ışığında herhalde kara kaKısaca, uzun dönemde Türkiye'nin Amerira düşünüyordur. ka'ya olan askeri ve ekonomik bağımlılığına Türk dış politikasını "yeni bir yorüngeye" son verecek bir plan hazırladı Özal. "Savunoturtmak ve bu amaçla özellikle TürkAmerikan ma ve Ekonomik isbirtiği Anlasmasım" da ilişkilerinde "yeni bir yapı" oluşturmak iste bu plan için kullanmaya karar verdi. yen Başbakan Özal, Amerika karsısında ağır Ne var ki, plan suya düştü. Tam birbuçuk yıl bir yenilgiye uğradı. Aslında iktidara geldikten desteklediğimiz düşüncelerinde ısrar eden sonra TürkAmerikan ilişkilerinde akıtcı ve çağ Özal, önceki gün "pesetti". Anlaşmayı geledaş önerileri sürekli gündemde tutan Başba cek ay imzalamaya karar verirken savunduğu kan özal, ne yazık ki, bu önerilerinin altında ilkelerden vazgeçti ve Amerika' ın istedtği nokkakjı. Amerika'ya hiçbir isteğini kabul ettireme taya geldi. di. Birbuçuk yıldır sürdürdüğü direnci PentaNeden böyle oldu? gon tarafından birbuçuk saatte kınldı. özal Amerika ile herhangi bir bunalıma girAmerikan Dışişleri Bakanı George Shultz ile mekten kaçınıyor. Öne sürdüğü ilketer ökpüsürv bizim Dışışlen Bakanı Vahlt Halefoglu sık sık de "ilkefi" davranamıyor. Çünkü dış politikada mektuplaşıriar. Mektuplannda birbirterinin hep Türkiye güçlükler içinde çırpınıyor. Dıştşteri Bailk isimleriyle hitap ederler. Yani mektuplann kanı Halefoglu Amerika ile ilişkileri kastederek da, "Sevgili Vahit" ile "Sevgili George" de her sefer "Btz müzakereyi yürüttükçe, arrtaşyişini kullanırlar. Halefoglu, ABD Dışişleri ma yürürlüktedir" diyor ve süresi 1985 eylüBakanı ile "boylesine sıcak lllskller İçerisin lünde sona ermiş olan anlaşmaya rağmen, de olmakla" hep övünür. Dış polrtikanın "in Türkiye'deki Amerikan üsleri faaliyetlerine yice bir sanat" olduğunu bu ilişki çercevesin ne devam edebiliyor. Soylenen büyük söziere de aktanr. rağmen ödün veren bu tavır Amerika'yı rahatİki gün önce gorüldü ki, "İnce sanat" bizle latıyor. Çünkü Amerika biliyor ki Türkiye'nin itgili değil "ince sanatı" Amerika dokuyor. Üs hem komşulanyla başı dertte hem de Avrupa telik "yaton dostu" Türkiye'nin istekierine "in ile sorunları var. Bu nedenle de özal, karşısına bir de "Amerikan cepheslnl" almak isceden inceye kazık atarak". temiyor. Türkiye ile Amerika Anlaşmamn imzalanmasına adım atılıyor. Bu arasmda 1980 yılında Özaf'ın ABD arada Dışişleri Bakanı Halefoğlu'nun sık sık imzalanan "Savunma vurguladığı "Türk ordusunun modemleşmeve Ekonomik Işbirllği karsısında bir slnl sağlamak, anlaşmamn diğer önemli Anlaşması"nın süresi buçuk yıldır kuralıdır" sözü yine askıda kalıyor. Amerika 1985 eylülünde sona sürdürdüğü bu yönde de, yine eskisi gibi, "Ihtlyaç fazlası erdi. Aynı zamanda direnci, malzemeyl" vermekle yetiniyor. Türkiye'deki Amerikan Pentagon üslerinin kullanım ku tarafından bir Halefoglu en az 1520 kez "1985 anlaşmarallannı da içeren bu buçuk saatte sı Türkiye'nin aleyhlnedlr" diye açıklamada anlaşmamn yenilenbulunuyor. Ne var ki Amerikan Savunma Bakınldı. SEİA mesi 1985 eylülünde kan Yardımcısı Perie, önceki gün düzenlediği gündeme gelince, Baş gelecek ay basın toplantısında "1980 anlasmasım Türkibakan Özal bu fırsattan Imzalanacak. ye de bizim gibi tatminkâr bulmaktadır" diyeyararlanmak istedi. Bu Neden böyle rek Halefoğlu'nu ciddi biçimde yaralıyor. isteğini çok gerçekçi oldu? Çünkü dış Bir bakanın "Bu anlaşma Türktye'nm kurallara dayandırdı: polltlkada aleyhlnedlr" dediği anlaşma, hemen hiç ilerTürkiye "Türkiye ile Amerileme olmaksızın yeniden yürürlüğe girebiliyor. ka arasındaki illşki güçlükler Burada ilginç bir başka nokta var. Türkiye sağlıksızdır. İlişkller İçinde. Çünkü ile Amerika arasındaki bu anlaşma aslında sihep askeri ya da eko süresi 1985 yasi bir nitelik taşıyor. Her iki ülkenin dışişleri nomik yardıma da eylülünde sona bakanlıklarınca yürütülüyor. Buna rağmen yandırılmaktadır. eren anlaşma Amerikan Savunma Bakanlığı, yani Oysa, Türkiye hem İçin hep Biz "Pentagon" son anda devreye giriyor ve ekonomisini hem de Türkiye ile Amerika adına uzlaşmayı sağlıyor. savunmasını güçlen müzakereyi Türkiye, anlaşmaya "Pentagon gölgesindirmek için her yıl yürüttükçe bu de" razı oluyor. Üstelik Özal'ın başlangtçta iteri Amerikan yardımını anlasma sürdüğü istekterinin hiçbirini gerçekleştigözleyeceğine, lllşkl yürürlüktedlr' denlldl. Ve ödün remeden... leri bir başka yapıya oturtmalıdır. Bu da veren bu tavır Şimdi ne olacak? Çok basit, bugüne kadar Türkiye'nin Amerika' ABOyi rahatlatU olan olacak. Türkiye yine Amerika'nın yardımıya olan ticaretini art • • na bakacak. Yine Kongre kapılannı aşındıratırmasına bağlıdır. cak. Ordu için savunma sanayii kurmak Gerçek şu ki, Amerika Türkrye'den ihraç edl düşüncesini erteleyerek yine "AmerHca'nın ihlen özellikle demirçellk ve tekstil ürünlerl ttyaç fazlası malzemesinl" merakla bekne kısıtlama koymaktadır. Eğer Amerika leyecek. Türkiye'nin lyiliğlnl istlyorsa, bu kısıtlamaIşin özünde Amerika'ya olan bağımlılığını lar katkmalı, Türkiye de her yıl yardım İçin geçmişteki gibi yine sürdürecek. "Üsler Amerikan Kongresi kapılannda dolaşmaktan pazarltğı" gibi bir kozu yitirmenin üzünlüsükurtulmalıdır". nü uzun süre içine sindirmeye çalışacak. özal'Gerek Özal, Gerekse Halefoglu, bu mantığı ın baştan beri savunduğu "lllşklnin yapısını belki bin defa açıkladılar. Amerikalılarla her gö deâistirmek" kuralını rafa kaldıracak. rüşmede ısraria bu düşünceyi savundular. BelOzal ve Halefoglu Amerika'ya ilişkin sozleki bin defa "Daha çok yardım yerine, daha rini yutacaklar, çiğneyerek içlerine sindlrecekçok ticaret llkesinl kabul edin, yoksa üsler ler ve bu arada Türkiye'deki Pentagon gökjesi anlaşması askıda kalır" dediler. daha çok koyulaşacak. 1929*da depo olarak hizmete sunulduktan sonra 1969'da genişletilen ve 1976'da yeni eklerle bugünkü durumuna getirilen Selçuk Efes Müzesi, her yıl 700 bin1 milyon kişi tarafından gezüiyor. En çok ilgiyi, dunyada tek örnek olduğu söylenen mezar buluntuları ve fildişi işlemeler köşesi oluşturuyor. VEYSEL EROL SELÇUK Selçuk Efes Müzesi'nin, yeni yapılan düzenlemeler ve kültürel etkinlikler ile Avrupa ve Türkiye'de yılın müzesi olmaya aday gösterilmesi bekleniyor. Dunya tarihinin üçte birinin yattığı Efes antik kentinin adını taşıyan Selçuk Efes Müzesi, ilk kez 1929 yılında depo olarak hizmete sunuldu, 40 yıl sonra 1969'da yapüan genişletme çalışmaları ile müze halini aldı ve 1976 yılında yeni eklerle bugünkü durumuna geldi. Efes Müzesi'nin antik değeri yiiksek, paha biçilmez eserlerle ve yeni buluntularla köşe düzenlemeleri son birkaç yıldır yoğunluk kazandı. Dünya müzelerinde eşine rastlanmayan eser ve buluntular da bu köşelerde ziyaretçilerin izlenimine sunuldu. Dunyada yalnızca Efes Müzesi'nde sergilenen mezar buluntuları salonu ve fildişi işlemeleri köşeleri ziyaretçilerin en fazla ilgisıni çeken bölümler oldu. Efes Müzesi'ni bir yüda gezen 700 bin ile 1 milyonu aşkm ziyaretçinin büyük bölümünü yabana turistler oluşturuyor. Bu nedenle yeni düzenlemelerle Türkiye'nin kültür değerlerinin en iyi tanıtılrnasına özen gösterilirken, yerli ziyaretçilerin de eğitimi göz ardı edilmiyor. Mezar buluntuları salonu, dünyanın en ünlü heykeli Efes Artemisi'nin Batı kökenli değil, Anadolu tannçası olduğunu kanıtlayan buluntularla dolu ohnası nedeniyle aynca önem taşıyor. Efes Müzesi'nin kültürel etkin ristlere Türkiye'nin diğer yör&lerindeki arkeolojik zenginükleri tanıtmak amaayla bir başka proje üzerinde çalışüıyor. Bu projeye göre, modern cihazlarla Pamukkale, Göreme, Nemrut Dağı gibi yörelerin çapraz reklamı yapılarak, turizmin bu yörelerde de gelişmesi sağlanacak. Avnıpalı uzmanlârın, Efes Müzesi'nin bu etkinliklerini incelediklerini ve gözlediklerini belirten yetkililer, Efes Müzesi'nin Avnıpa'da yılın müzesi olmaya aday gösterilmesinin söz konusu olduğunu söylediler. inde, biri arkastnda. V arasmda akışıp kalmış bu eski g konak kimdt nostaljik duygular uyandırmaz? Izmir'tn o ince, özene btteneyapümış, süslü mimarisiytrini, çarpık kentleşmeyle birlikte tekdüıe konutlara btrakmış. Artık insanlar rahat ve güzel ortamlarda yaşamak yerine üst uste yığılmış, birbirinin benzeri konutlara sığmmayı yeğtiyorlar. Her yanı zevksizlik ve beğenisizlik bürümüş. Hâlâ yaşayabilenler de, yukardaki güzelim konak gibi, iki beton arasmda tutuklu. (Fotoğraf: ZAFER AKNAR) de öğrenci •karpıızıı ışrnda. Evin 10 •eninden biri. önce gidip irip sandığının başma * dükkâna: Gün böyle \\ ağabeyiyle. Ahmet eve varır vartnaz op"a koşuyor hemen. Ne çok severmiş hmet top oynamayı; evlerinin yanınıki tarlada "Maradonalaşınm, kimse pamaz benim gibi, alırım topu arkaın öne doğru, tam o sırada vururum, k iyi kaleciler kurtanr ancak." Ahmet ısamları ödevlerini yapmayı unutmaz, baha "çakı" gibi kalkmak için erken:n uyur. Ahmet kazandığı paraları annesine riyor. Kendisine harçlık versin, evc yicek alsın diye. Büyüyünce doktor olak istiyor. Çünkü evlerinde biri haslandığında en çok para buna gidiyor. în çok neyin olmasını istersin" sorukarşısında biraz duraksıyor Ahmet nra "kitap" diyor. "Kitaplarımı boya parak aldun, hem de 5000 lira verdim, lutt için en çok kitabım olmasını isten?' Anadolu liseleri sınavı soruldumda, açıklama yapılıncaya kadar suyor Ahmet. llk kez haberi oluyormuş )yle bir sınavdan, "Ama soracagım ögtmenime, belki gelecek yıl beşinci sıfa gectigimde girerim" diyor. Yasıtlan yataklarmda mışü mışıl uyuığunda, kalkıp dükkânı açarken Ahet ^erinmiyor. Yaşıtlan tertemiz önlükr diyor diye de yerinmiyor Ahmet. rKadaşlanndan daha az top oynuyor. ye de... Olayın bütünüyle farkında bi. Üç tane Ahmet var. Üçü de on iki yanda. Bu Ahmetler çırak olur, boyacı ur, öğrenci olur... Üç tane Ahmet var. çü de birbirinden güzel. Acaba yarın : Ahmet nice olur, neci olur?.. IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA Ege'nin eski kentleri ve İZMtR Batı Anadolu kıyılan salt doğa cenneti değil; binlerce yıllık tarihin derinliklenndenfifkıran bir uygarlığm günümüze değin uzanan izlerini de taşır. Eski kentleri adım adım doiaşan, bir gun Kazdağt'ndan, ötekı gün Kozak Yaylası'ndan, Toroslar'dan soluk veren Erol Ozkan arkadaşımız, elinde dıalarla karşımıza dikildiğinde, keyifleniriz bir hayli. Hıç aklımıza geimeyen ıssıt köşelerde çok sayıda ören olduğunu Oğrenip, pek merak sardığımız eski kentleri dolaşmaya baslarız. Perperene kenti Ayvalık'ın arka yanında, Kozak Yaylası'nda, gunümuze değin ayakta kalan kalıntılara bakıiırsa, genif bir alana yayılmıs Onemli bir kent. Araştırmalara göre Bergama Krallığı dOneminin izlerini taşıyor. Erol özkan 'm anlattığma göre, adı pek duyulmamış Perperene kentinin. Doğa güzelliğinın içinde el değmemiş bir kültür kalıtı. Ulafim güçluğüne biraz da boşvermiflik eklenince, böyle Orenler yitip gidiyor. Hellenistik ve Roma çağlarınm kendine özgü mimari dokusu gerçekten görkemli bir görüntü çiziyor Perperene'de. Bir akropol, iç içt iki sur, iki bin kifilik tiyatro kahntısı kentin önemlı biryerlefim birimi olduğunu kamtlıyor. Insan binlerce yılın derinliklermde bir an için kayboluyor. Perperene, 5. yüıydın başlarından itibaren piskopcshıkkı yönetilmiş. Bugiin toprak altında bulunan tiyatro da bir kültür simgesı gOninumünde. Perperene'nin bulunduğu Kozak Yaylası ünlü çamfisnklanyla dolu. Kozak denilince akla fıstık geliyor. Bu yöredeki tüm köyler, uygarlık amtı antik kentler üzerine kurulmuf. llkçağm uygarlık kentleri Çanakkale'den baslayarak, tüm Ege'yi kapsar. Yine Teltphos söylencesi de Bergama kıyılannda geçer. Söylence föyledir: "Ardia Krau Aleos'a Heraklts konuk gittightde. Ange'yi baftan çıkanr. Mora Yanmadası'nm kreh Aeos'un genç ve guıel kııı Ange, Herakles'ten bir çocuk doğurur. Çocuğa Telephos adı verilir ve bir çınar ağacımn kovuğuna bırakıltr. Cetalandvnlan Ange ist, bir tabutun içine çivilenip denite attlır. Çocuk bir aslan tara/ından emıirilerek büyütülür." Tarıhçı Pausanias'm tsa'dan sonra ikinciyüzyılda Ange'nin mezannı görduğü öne stirülmektedir. Savagöre mezanmn üzerinde çıplak bir kadın heykeli bulunuyormuf. tyonaya'dan Roma'yadek uzanan değişik çağlar, bu yörede bir uygarlığı yansıtır. Bergama Akropolti 'ndeki liyatronun dünyanın en büyük anfitiyatrosu olduğunu söylemeye gerek var mı? Yine Bergama'dan götünilen Zeus Tapmağı'mn bugOn Berlin'deolduğunu bilmeyen var mı? Yunan TV'si on beş günde bir tzjnir ve Batı Anadolu'yu içeren programlar yayımlıyor. Yunanlılar, başta îzmir olmak üzere Baıı Anadolu kültür kalıtına konuyorlar. Bizim TV ıse inadına üzerinde yaşadığımız Anadolu uygarlıklanna sahip çıkan biryayın hazırlamıyor. Binlerce kifilik anfttiyatrotann sayısı bugiin Ege'de yaklaşık 20 kadardır. Onlü Aristo Kitaplığı, tzmir'in 40 kilometre ötesinde Sığacık yakınlarmdadır. Yunan TV'sinde Bergama'nın son kralı III. Attalos'un 1. ö. 133 'le ölümu ve ardmdan Aristonikos ayaklanmasını konu alan belgeseli izlerken, sasırıp kaldık. tzmir belgeseli adıyla Yunan TV'sinde gerçekten bizim için şaşırtıcı programlar yer alıyor. Bunlardan bir başkası da "Esklttmir Türküieri." Ege kıyılan, TV 1, TV2 ve ERT1, ERT2'yi izliyor. Yani dört kanal bırden evin içinde. Geçenyıl, Yunanislan'daki seçımleri köy kohvelerinden adım adım iztedi polilikaya meraklı Egelıler. Dikili'mn karsısında Mıdilli... Çesme'nin karsıyakası ise Sakız Turguireis'ten adımmı atsan tstanköy'e ulafirsın. Ayvalıklı Mehmet Sezen Kaptan, "Bu ulasımı sağlarken", Yunan makamlarınm "drahmlye karsı rekabet" suçlamastndan öturii 20 kasımda Midilli'de yargılanmaya başlanacak. Yunan gemikri, Midilli 'den Ayvalık 'a gidisgelişi 3 bin drahmiyeyaparlarken, Mehmet Sezen dampingyaptı... Gidisgelif $00 drahmi... Midilli Limanı 'nda, Yunan polisi, yeni Istanbul gemisine el koydu. Gerekçeieri ise Türk kaptamn Yunan Drahmisi'yle. rekabet etmesiydı. öyküyü Mehmet Sezen Kaptan'dan dinleyelim: "Midilli'den Türkiye'ye yaz kıs çok sayıda turist tastnıyor. Yunanlılar, A vrupa ülkelerinde turizm propagandalannı MidilBBergama olarak yapıyorlar. Midilli'den sabah Dikili'ye gelen gemiler, akşam tekrar dönuyorhtr. DiküiBergama 3040 kilometre. Karsthğında da 3 bin drahmi ahyorlar. Biz bu fiyatı $00 drahmiye indirdik. Yabancılar, Dikili'ye gelecekter, Bergama ve hatta Efes 'i gezdikten sonra, tekrar dönebileceklerdi. Ama Yunanalar, bu isvnize çomak soktu. Bizi drahmiyie rtkabet eltiğimiz gerekçesiyle mahkemeye verdL.." Bu küçük örnek, yazımıza konu olan "eski kentler" in Yunan turizmi için ne denli önemli olduğunu vurguluyor samnz... Mehmet Kaptan, şimdi Midilli'de yargılanacak. Yunanlılar Bergama'yı, Efes'i kullamp turizm propagandası yapacaklar. Üstelik şu kış basmda. Ya biz? Eh, elbet bize de Perperene'yı, Bergama Akropol'ünü anlaımak düşecek... Zaten Zeus Tapınağı Berlin'de... Uç polise işkence davası Ayyıldtz Yaymları sahibi Bektaş Ayyüdız, Ankara'da görevli üç polisin, aralannda husumet bulunan bir başka polis aleyhinde ifade vermesi için kendisine işkence yaptıkiannı söyledi. ANKARA, (Curahuriyet Bürosu) Ayyüdız Yayınlan sahibi Bektaş Ayyddız'a işkence yaptıkları gerekçesiyle üç polis memuru hakkında dava açıldı. Yenimahalle 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalanna başlanacak olan polis memurlan Lütfi Denizli, Nad Uğur ve Bekir Bostana'mn, Bektaş Ayyıldız'a, Ankara Emniyet MüdUrlüğü Film Şubesi'nde görevli Komiser Ayse Ergün'e rüşvet verdiği şekünde ifade vermesi için S gün süreyle işkence yaptıklan öne sürülüyor. Bektaş Ayyıldız, Yenimahalle Cumhuriyet SavcıhğVna verdiği şikâyet dilekçesinde, 5 Eylül 1986 günü işyerinde polis tarafından yapılan aramada bazı müstehcen yayınlar ele geçirildiğini beürterek, kendisini emniyete götüren polis memurlanndan Lütfi Denizli ile Naci Uğur'un, aralannda öteden beri husumet bulunan Film Şubesi'nde görevli Komiser Ayşe Ergün'e rüşvet verdiğini anlatması için üzerine su dökerek elektrik vermek suretiyle işkence yapöklannı bildirdi. ANKARA TAŞI Milli Savunma Bakanmdan özeleştiriler Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk'ün bakanlığmın bütçesinin TBMM PlanBütçe Komisyonu'nda görüşülmesi sırasında basınla ilişkiler ve kamuyoyu oluşturma konusunda sarfettiği sözler açık bir özeleştiri niteliğindeydi. Yavuztürk, genelde savunma konularında ve bu arada nükleer konularda kamuoyu oluşturulmadığını beürterek, "Bu konularında Batı gazetelerinde her gün boy boy makaleler çıkıyor. Biz bunlan kendi toplumumuza aktarmakta geclkiyoruz. Bunu basın ve TRT yapmalıdır" dedikten sonra, "Bizler de buna yardımcı olmak zorundayız" dedi. Yavuztürk, basına bilgi verme konusunda yardım vaadinile "hadl iyisiniz" gibisinden bakışlar attılar. Gazeteciler ise bu bakışa, "biz bu sözlerl çok duyduk" anlamma gelen bir yan bakışla karşılık verdiler. Daha sonra "Türk ordusunun kapalı kutu olmaktan çiküğını" belirten Milli Savunma Bakanı, özellikle lojmanlar konusunda askerlerin sahip oldukları avantajlardan diğer kamu görevlilerinin yararlanamadıkları şeklindeki eleştirileri yanıtlarken de, "Bunlar tasvip edilecek düşünceler değil. Devletimtz zenginleşmos öğretmene, savcıya da konut yaparız" dedi. Toplantıda, bundan bir süre önce Türkiye'de yapılan bir NATO manevrası sırasında Akhisar'da Türk ordusuna ait bir tesiste Türk erierinin 25 cent karşılığında Amerikalı erlerin ayakkabıiarını boyamalan da gündeme getirildi. SHP'li milletvekili emekli Kurmay Albay Erol Ağagit, gazetelerde çıkan bu fotoğrafı, özal hükümetinin ekonomik politikaiannın savunma alanına ve kışlaya yansıması olarak nrtelendirdi. Milli Savunma Bakanı Yavuztürk, Erol Ağagil'in eleştirisini yanıtlarken gazetede yayımlanan, 25 cente (yaklaşık 200) lira Amerikalı erin ayakkabısını boyayan Türk eri tablosunun " ü z ü c ü " olduğunu belirtmekle birlikte, savunmaya geçerek şöyle dedi: "Bizim de NATO'da erlerlmiz var. Orada bir manga er var. Onlar da ayakkabılannı Belçikalı ertere boyatıyorlar. Abartılmaması gereİcen bir konu..." Yavuztürk, "Ama biriik komutanı dlkkatli olabillrdi" diyerek sözlerini şöyle tamamladı: "Belki bir sivll elbise glydirllebilirdi. Belki bir lostra salonunda bu işleri yaptırabilirdi. Bir dikkatsizlik olmuştur. Onun tetkikini yapttracağız. Hoş bir resim değil, hoş bir manzara değüdhr. Onu kabul edemiyoruz" kkorkusu olayındaki işçi, •nel inşaatlarına sönmesinden korkuyorlar. ımı süren set inşaatı da, tavaş ilerliyor. 1986 ?ken setin ancak yüzde *şçiler, bu yavaş tempoya ercisi olarak bakıyor. jrken, şimdi ortaya çıkan söylentiler izi yıktı. Moral diye bir şey kalmadı. ışaat alamnda otunıyoruz. Üç aydır aaş alamadığımız için çalışamıyoruz. tururken, yanımıza yaklaşan bir yetII görsek, acaba bizi kovmaya mı geyor, diye bir düşünceye saplanıyoruz. e yapacağımızı şaşırdık" diyorlar. Bu arada, inşaatta çalışan bazı şoför : işçilerin açığa alındıkları öğrenildi. <ığa alınan işçilerin sayılanna ilişkin :rhangi bir bilgi alınamadı. Türkiye'nin en büytlk, Mısır'ın Assu\ Barajı'ndan sonra dünyanın ikinci jyük barajı durumunda olan Atatürk arajı'run ilk türbin jeneratörünün 1988 lında devreye girmesi planlanmışken, )86 yılı içerisinde ancak yüzde 70'ine ıkın bir bölümü tamamlanabildi. Devasyon tünellerinin tamamlanıp, su veIr yle değişecek Fırat Nehir yatağı *»..ıde yapımı süren set inşaatı ise yaış bir tempoda ilerliyor, barajın en icmli bölümü olarak nitelendirilen ve ivdcsinde 18 milyar metreküp su topyacak olan setin, 1986 yılı programınLtamamlanması gerektiği halde ancak jzde 10'u tamamlanmış bulunuyor. 25 KARTAL OTOMOBİL, KARAKARTAL'IN SPORSEVERLERE ARMAĞANI... leM Thmtiıfc • Bütçe görüşmelerinde özeleştiri. de bulunurken, oturan Milli Savunma Bakanlığının üst kademelerindeki paşalar, gazetecilerin oturduğu masalara dönerek, mütebessim bir eda ŞANS KARTAL'DA... KARTAL KAPIDA... BILETLERINIZI HEMEN ALIN, FIRSATI KAÇIRMAYIN. AYRICA, 5 0 0 ADET GRUNDIG ÖZEL RADYO. Yaşa ile Doğramacı YÖK Başkanı İhsan Doğramacı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı ile YÖK'ün bütçesi görüşülürken YÖK'ü övme görevini sürdürdü. Doğramacı, mutat görevini yaparken yine YÖK'e karşı olanları suçlamayı ihmal etmedi. Doğramacı "YÖK bir reform olmuştur. Elbette, iyi niyetli bite olsalar bazı ilim adamlarıntn çıkarlarına bir noktada dokunmuştur. Onlar feryat etmiştir " diye konuşunca, DYP İstanbul Milletvekili Prof. Memduh Yaşa, hemen itiraz etti. Bir gün önce komisyonda YÖK uygulamasını eleştiren ve ardında Doğramacı ile ayaküstü bir tartışma yapan Yaşa, YÖK başkanının suçlamalı konuşmasına alınarak, "Bizim çıkarlanmıza dokunduğunu mu söylemek istiyorsunuz?" sorusunu Doğramacı'ya yöneltti. Doğramacı, bir gün önceki tartışmayı sürdürmek istemiyordu ki, kıvrak bir davranışla sözlerine açıklık getirdi. "Sizin değil efendim sizin gibi değerli hocalar çıkarlara tenezzül etmezler." YÖK başkanının bu sözlerinden rahatladığı anlaşılan DYP'Iİ Ya^a, başka bir şey söylemeye gerek duymadan Doğramacı'nın ihsan Dojjramacı • YÖK'ü överken açıklamalarını dinlemeyi sürdürdü. Memduh Yaşa itiraz etti. ı BEŞIKTAŞ • ŞAMPIYONLAR IPİYANGOSU ÜÇ DEĞİL, Ü(MAK SUÇTUR... l'ni Güçlendirelim.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear