25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 EKtM 1986 CUMHURÎYET/7 Osman KöksaVın sandığından çıkan mektuplar Anıları çalanlan mektupları ıınuttu OSBMM Köksal'ın ölümünden önce büyük bir özenle hazırladığı ve sekiz klasörde topladığı anılan, ailesinin bütün aramalanna karşın bulunamadı. Anılar, bilinmeyen elierce çaiınmıştı. Bu anılan kim çalmıştı? Anılar ne amaçla çaiınmıştı? Köksal'ın eşi ve iki çocuğu bu sorulara henüz yanıt bulamamışlardır. Köksal'ın anılarım çalanlar, evdeki "manevre suodığı" içinde saklanan mektupları ve anıların ilk taslaklannı unutmuşlardı. tşte bu yazı dizisi, Köksal'ın geride bıraktığı ve anıları alıp götürenlerin de bulamadıklan anı taslaklan ve mektuplardan oluşuyor. Tarihe mal olmuş olaylann içinde yaşamış olan Köksal'ın sekiz klasörde topladığı anıları için düzerdediği "dizin"in bir kopyası da elimizdedir. Ancak ne yaak ki, anılann tümü bugün için bilinmeyen ellerdedir. Yakın tarihimize ışık tutan bu anı parçaları ile mektuplann önemini ve hepimize veTcceği dersieri sizler de bu yaz» dizisini okuyunca değerlendireceksiniz. Ihtilal örgütleri niçin kuruldu? tlk ihtilal örgutünü kuranJann duşünceleri nelerdi? Dünyaya ve Türkiye'nin sorunlarına nasıl bakıyorlardı? Nasıl örgütlenmis ve nasıl başarıya ulaşmışlardı? Bunlan bilmeden, sağlam temellere dayalı sağlıkü bir demokrasi kurmaya olanak yoktur. Bu bakımdan Köksal'dan arta katan mektup ve anıların önemi daha da artmaktadır. 1956 yıhnda kurulan gizli örgüt, 1960 ihtilalinde amacma erişiyor. Daha sonra eski ihtiialciTerin yollan birbirlerinden aynlıyor. DP'yi yıkmak için örgüt kuranlar, ihtilalden sonra karşı karşıya geliyorlar. "tbtUaUerin evlatlannı yemesi" kuralı Köksal ve çevresinde de egemen olmakta gecikmiyor. Osman Koksal, 12 Mart dönemınde de General Madanoğiu ve arkadaşlan ile biriikte yargılandı ve İstanbul'da Ziverbey köşkünde işkenceli sorgular yapılarak açılan bu dava sonunda aklandı. Bu tarihten ölümüne kadar bütün zamanını anılarım yazmaya*ayırdı. Köksal'ın son günleri çok sıkıntıh geçmişti. Oğlu, sol bir örgüt uyesi olarak gözaluna alınmış ve yargjlanmıştı. Yazı dizisinde görüleceği gibi bu olay nedeniyle Köksal ailesi çok acı günler de geçirmişti. Ancak, bu eski ihtilalci, bu sıkıntılan ile tek başma boğuşmayı seçti, kimseye başvurmadı. Eski dpstlannı aramadı. Kimseye yakınmadı. Bu yazı dizisinde yalruzca Köksal'dan elimizde kalan anı parçalan iie 27 Mayıs ihtilalinden sonra Köksal'a gönderilen "İnkılap Mekluplan "nı değil, aym zamanda bir ihtilalin ve bir ihtılalcinin yazgılarıru da okuyacaksıruz. Yazı dizisine neden "tnkılap Mektuplan" başlığını seçtiğimi sorarsanız, onu da söyleyeyim: Bu mektuplann çoğu eski yazı ile yazılmıştı. Ve çoğunda ihtilal için "inkdap" sözcüğü kullanılmaktaydı. Ve sonradan siyasal yasamınuzda değişik roüer üstlenecek olan mektup sahiplerı, o gün, "inkıiaptan yana" görünüyorlardı. Ve daha da önemlisi, bu mektupları yazanlar, "devrim" sözcüğü yerine bugün de "inkılap'" sözcüğünu kullamyorlardı. "Devrim" sözcüğü ile "inkılap" sözcüğü arasmda, eğer bir anlam farkı varsa, bu fark, herhalde, Köksal ile 12 Mart ve 12 Eylul yöneticüeri arasındaki siyasal düşünce ve eylem farkı kadardır! • 27 Mayıs, Cumhuriyet döneminde yaşanan " 2 . Meşrutiyel" gibidir. 27 Mayıs ihtilalcileri de "ittihatçı'lara benzerler. İttihatçılar için "yoksul öldiiler" derler. Köksal, eylemi iie "son ittihalçılardan biri"ydi. Ve onlar gibi yalnız ve yoksul öldü. Ve son sözlerini söyleyemeden bu dünyadan geçti, gitti. Son yıllarda devlet yönetiminde Osman Köksal gibi görevler üstlenen kaç kişi son günlerini sıkına ve yoksullukla pençeleserek geçirdi söyler misiniz? Köksal'dan geride kalan anı parçaları ile mektupları yayımlamakla bir tarihsel görevi yerine getirmenin mutluluğu içindey'zU.M. 'İnkılap Mektupları' Uğur Mumcu 'nun kaleminden 1 "thtilal evlatlannı yer." Osman Köksal'ın evinde manevra sandığının içinden çıkan mektup ve belgelere göz atınca aklıma birdenbire bu söz geldi. Sandıktar, çıkan mektupları okuyorum: General Faruk Guventürk... Kurmay Albay Kenan Evren... Kurmay AJbay Bedrettin Dcmirel... Kurmay Albay Sedat Celasun... Kurmay Albay Memduh Ünlütürk... Ve bir mektup lngiltere'den. Iraza ilginç: Sadi Koças . Tarih 1 Ağustos 1960. Bir tebrik mektubu da Moskova'daki Türk Büyükelçisi'nden. 1 Haziran 1961 tarihli mektup şöyle noktalanıyor: "... Ve bilvesüe sevgi ve saygılanmı gonderiyor, büyük davanın tahakkoku yolunda kıymeüi mesainizde başaniar diliyonım." lmza: Fahri KorutUrk... Osman Köksal ve Sadi Koças Yollar aynlmadan önce.., Koçaş'ın gizli örgüt adı: Avukat Oğuz Bir mektup daha. tmza çok ilginç. Hadi Hüsoıan... Menderes hükümetı nin GOmrük ve Tekel Bakanı. Bir mektup daha: Emekli Kurmay Albay A. Oriıan Suersan... Sonradan AP milletvekilı olan Süersan'ın 19 Kasım 1960 günu devlet ve hükUmet başkanı Gursel'e yazdığı mektup, "27 Mayıs inkılabının dinamizmi ve daima ifade buyurduğunuz müstesna prensipler..." diye noktalanıyor. Emekli Kurmay Albay Süersan, 13 Kasım 1960 günu Milli Birlik Komitesi'nce yurt dışına sürülen 14'lere "vatan hainleri" dedikten sonra, emeklıHk karannın geri alınmasını istiyor. Kurmay Albay Bedrettin Demirel'in 28 Haziran 1960 giınlü mektubuna şöyle bir gözatıyorum... 12 Eylüi döneminde 2. Ordu Komutanı ve eski cumhurbaşkanlığı danışmanlanndan Dcmirel. Demirel, Milli Birlik Komitesi'nin denetiminde bir Meclis kurulmasım istiyor ve bu meclisi şöyle tarumhyor: "Bu kukla meclis. biıyuk Atalürk ün kurdugu ilk Biiyuk Millel Meclisine benzetilebOir." "Aziz ve sevgili kardeşim Osman" diye başlamış mektup ve Yıldız'daki Yüksek Kumanda Akademisi'nden gönderilmiş. "Ağabeyin General Fanık Güventürk" imzalı mektup da ilginç. İhtilal hukümetinin devlet bakanlığına getirdiğı Yargıtay uyesi Amil Artus hakkında ağır eleştirilerini sıralıyor Güventürk. Tarih 28 Aralık 1960. Köksal'ın sandığından çıkan mektuplar, "ihtilal evlatlannı yer" sözünü hatırlatan birer tarihi belge gibL. KÖKSACIN SANDIĞCSDAN ÇIKAN MEKTUPLARDA KtMLERtN tMZASI VAR Osman Köksal kimdir? Kurmay Albay Kenan Evren, General Fanık Güventürk, Kurmay Albay Bedrettin Demirel, Kurmay Albay Sedat Celasun, Kurmay Albay Memduh Ünlütürk, Sadi Koçaş, Hadi Hüsman, Em. Kurmay Albay Orhan Süersan, Nüvide Başgil, eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun, eski Sıkıyönetim Komutanı Nurettin Aknoz» Prof. Aydın Yalçın, emekli Orgeneral Kemalettin Gökakın, 14 lerden Şefik Soyuyüce, Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Prof. Ali Nihat Tarlan Ilıtilalch senatör ve gizli örgüt davası sanığı Osman Köksal 1918 yılında Selânik'te doğdu. 1924 yıhnda ailesi ile biriikte Türkiye'ye geldi. İlk öğrenimini Çorum'da, orta öğrenimini Giresun'da yaptı. Liseyi Maltepe Askeri Lisesi'nde bitirdi. 1936 yıhnda Harp Okulu'na girdi. 1938 yılında teğmen rütbesi ile orduya katıldı. 1941 yıhnda İstanbul Topçu Okulu'nu bitirdi. Çeşitli birliklerde görev yaptıktan sonra 195253'te Kore Tugayı ile savaşa katıldı. 1955 yıhnda Harp Akademisi'ni bitirerek kurmay oldu. 1956 yıhnda, Sezai Okan ve Talat Aydemir ile biriikte ihtilal örgütü kurdu. 1959 yılında albayhğa yukseldi. Oaha sonra Kara Kuvvetleri Kurmay Şubesi Müdürlüğü yaptı. Bu görevdeyken 12 Aralık 1959 tarihinde Muhafız Komutanhğı'na atandı. 27 Mayıs 1960 ihtilaline katıldı. İhtilalden sonra oluşturulan MBK üyeliğine seçildi. Aynı gunlerde, Muhafız Alayı Komutanlığı görevini de üstlendi. Aynı dönemde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği de yaptı. 1961 genel seçimlerinden sonra kurulan TBMM'de tabii senatör olarak görev yaptı. İki yıl tabii senatorlükte bulunduktan sonra bu görevinden istifa etti. Bir süre de Cumhurbaşkanlığı kontenjan senatörlüğü yaptı. 12 Mart 1971 döneminde, emekli Korgeneral Cemal Madanoğiu ile biriikte gizli örgüt kurmak suçundan yargılandı. Dava sonunda butün arkadaşlarıyla buiikte beraat etti. Daha sonra biı sure Turizm BakanhğYnda çahştı. Evli ve iki çocuk babası olan Köksal, 1 Kasım 1982 günü oldu. "Eylul 1956'da bir cumartesi günü akşam üstü Sezai Okan'ın Meşrutiyet Caddesi'ndeki evinde Kurmay Binbaşı Osman Koksal, Kurmay Binbaşı Sezai Okan, Kurmay Binbaşı Talal Aydemir buluşuyoruz. Kurmay Binbaşı Ad, nan Çelikoglu gelemiyor. Bu dort subay tarafından gizli leşkilat kuruluyor." 27 Mayıs 1960'tan sonra yollar ayTilıyor. 60 ihtilalinde yuhdışında bulunan Aydemir, Türkiye'ye dönünce Harb Okulu Komutanlığı'na getiriliyot ve 22 Şubat 1%2 ve 21 Mayıs 1963 tarihlerinde ihtilal girişimlerinde bulunuyor. Birincisinde yargılanmaksızıc Inönu tarafından affediliyor, ikincisinde ölum cezasma çarptırılıyor. Ölüm cezasının yerine getirilmesi, MiUet Meclisi'nde 47 ret, 22 çekimser oya karşı 217 oyla kabul ediliyor. AP ve CHP miUetvekilleri "kabul oyu" veriyorlar. Aydemir için verilen ölüm cezasının yerine getirilmesi 26 ret, 9 çekimser oya karşılık 82 oy ile kabul ediliyor. Kabul oyu verenler arasmda Osman Köksal da var. Evet, "thtilal evlatlannı yiyor." Ret oyu verenler, Sezai Okan, Fahri Özdilek, Selahattin Özgür, Sıtkı Ulay ve Ahmet Yıldız... Mucip Atakh, Emanullah Çelebi. Suphi Gürsoytrak. Kadri Kaplan. Muzaffer Yurdakuler... Sonradan sordum, soruşturdum. Köksal; Bayar, Menderes, Zorlu vePolatkan'ın ıdamlanna Milli Birlik Komitesi içinde sekiz arkadaşı ile biriikte "ret oyu" vermiş. Idamlar 9 ret oyuna karşı 13 oy ile kabul edilmiş. Bu oturuma Cemal Madanoğiu katılmamış. Menderes ve arkadaşlan için Yüksek Adalet Divanı'nca verilen ölum cezalarımn yerine getirilmesi goruşmelerınde 13 kabul. 9 oy ret çıkmış. Ret oyu verenler: Cemal Gursel, Fahri ÖzdUek. Sıtkı Ulay, Sami Küçuk, Suphi Karaman, Suphi Gürsoytrak, Selahattin Özgur. Kâmil Karavelioğlu ve Osman Köksal. tdamlann infaz edilmesi için baskı yapan da Albay Talat Aydemir! Kök&al, Aydemir hakkında düşüncelerini de yazmış, okuyorum: "Talat, orta zekâlı, yapacagı işleri etraflıca düşiinmeyen. sabırsız, iktidar hırsı içinde kıvranan. kıskanç, tanıdığı kişilere önce saygılı, sonra saygısız, hep ön planda bulunmak isteyen, sır saklamasını bilmeyen bir kişi idi.". Köksal'ın "manevra sandığt" içinden Cemal Gursel'in, Cevdet Sunav'ın, Fahri Koruturk imzalı mekiuplar çıktı. Bir de "Kurmay Albay Kenan Evren 2. Ordu Harekât Başkanı" imzalı uç mektup! General Güventürk: Muzır eşhas işbaşında General Guventürk, bir başka mektubunu 25 Aralık 1960 larıhinde göndermiş. Şunları yazmış: "Milli Emniyel'e henuz el atılıp bir degişiklik yapılmadığına ve muzır eşhasın henüz iş başında bulunmasına karşı diyecegim şu ki, büyük ve tehlikeli bir yoldayız." Satırlarının altı kırmızı kalemle çizılmiş bir başka mektup da Prof. Ali Fuat Başgil'in karısı Fatma Niivide Başgil imzasını taşıyor. Bayan Başgil tutuklu bulunan kocasınm salıverilmesini istiyor. Mektup, Devlet Başkam Gursel'in eşi Melahat Gursel'e yazıLmış Bayan Başgil'in mektubuna da bakıyorum. "Milletim. tarihim, mukaddesatım namına sizden rica ediyorum. Muhterem devlet reisimizio vaktiyle hakkında teveccuh gosterdiği eşimin mullak hakkı olan hürriyetiai bagışlamalanm" istiyor. Sandıkta bir yığın mektup var. Mektuplan ayırmaya çalışıyorum. tşte bir tanesi: Tokyo'daki askeri ataşe Sedal Cdasun'dan geliyor. 19 Haziran 1960 tarihli mektup Tokyo'dan postalanmış, okuyorum. "Sevgili ve değerli kardeşim, memlekeumizde feUketli bir mahiytt almak istidadını gösteren hadiseter, Milli Birlik Komilesi'nin zamanında almış olduğu isabetli ve kudretli mudahaleleri ile lamamen onlenmiş, memlekelimiz tekrar huzur ve sükuna kavuşmuşlur." "Felekzede bir silab aıkadaşınız: Rıiştu Erdelhun" imzalı mektup da Kavseri Cezaevı'nden gelı>or. Erdelhun, ihtilalden önceki Genelkurmay Başkanı. Göz ucuyla mektubundaki son saıırlaıa bakıyorum: "Ben ne partici, ne de muhalifim. Bikes bir askerim. Bu sebeple meclb.lerde benim müdanim olacağınızı mertliginizden ümid ve temenni ederim." Erdelhun'un mektubunun hemen altında bir başka emekli orgeneralin mektubu var. SON 'ÎTTlHATÇl' Osman Köksal MBK uyesi olarak Mecİiste ant içerken. 27 Maytsçılann kaderi biraz 'tttihatçüara' benzer. duğu bir soruşturma komisyonu başkanı olacak! Eveı, "ihtilal evlatlannı yer"... Bir başka mektup. "Turkish Embaassy, 43 Belgrave Square S.VV.I" adresinden geliyor. Tarih 1 Ağusıos 1960. , lmza Sadi Koçaş. "Sayın Albayım. Çirkinligimi yuzıime vurmak için olsa gerek 'güzel kardeşim' diye başlayan mektubunu aldım. Biliyorum, "iyi ama. guzel kardeşim dıve başla>ıp. sevgili kardeşim dıye bıten bir mektuba 'sa>ınalba>ım' divemı cevapverirler" diyeceksin. Öyle bir mektuba değil ama 10 a> miiddetle eski dostlannı lam manası ile unutabilen bir albaya, bir yarbav ancak boyle hilap edebilir. Bu kadar olsun içimi doktükten sonra müsaadenle mrktuba "Avukal Oğu/" devam etsin..." Yarbay Koçaş'ın bu mektubundan Koçaş'ın gizli örgütteki adının "Avukat Oğuz" olduğu anlaşılıyor. "Avukat Oğuz" 12 Marl döneminde Nihat Erim hukümetinin "Başbakan Yardımcısı" oldu ve Madanoğiu ve Köksal'm aralannda bulunduğu sanıklarla ilgili dava Başbakanlığa bağlı istihbaraı birimlerınce hazırlandı! Eveı ihtilal evlatlannı yemeve devam ediyordu. 12 Mart döneminde lsıanbul Sıkıyoneıim Komutanlığı Askeri Savcılığı'na köksal'ın gonderdiği bir dilekçe gozume çarptı. Tarih 17 Ocak 1972 Şoyle başlıyor dilekçe: "27 Mayıs Anayasası, hak yaranna sosyal ve ekonomik bir düzen getirmişli. Bu duzcn 'sosyal adalet' işletilerek gercekleşecekti. Ancak kurulacak duzen "egemen guclerin" ç:karlarına ters duşüvordu. 1965 egemen sınıflar iklidan. bu tersliği, onceleri anayasatı bir tarafa itmek, suçlamak yolutla gidermeve çalıştı. Bu careler yufka kalınca da copa. sopava, silaha sarıldı. Böylece 12 Mart oncesi doğdu." Dilekçenın ikinci sayfasını çevirip okuyorum: "Ben. Atalürkçü, devrimci, 27 Majıs ihtilalinin odak noktasında yer almış kişilerden birivim. 12 Mart muhtırasının suçladığı kişilerin. bizlcr için uydurma dosya haurlamalarını normal savarım!" Düekçeyi okuyup, bir kenara koyuyorum. Mettuplar ilginç, çok ilginç. Prof Aydın Yalçın'ın bir mektubu çıkıvor. Tarih I Marl 1961. Şovle başlıvor mektup: "Muhterem Kardeşim, Dun bahsettiğim beyannameyi ilişik olarak lakdim ediyorum." Demek, bu sağcı profesorün 27 Mayısçılarla boyle bir ilişkisi var Şaşırmıyorum. "Sizi tekrar lelefon ile rahatsız ederim, sdam >e hürmeüerimin kabulüniı rica ederim" di>e bitiyor Prof. Yalçın'ın mektubu. Bir eski Turkçe mektup. lmza Kemalellin Gökakın. Milli Guvenlik Kurulu Genel Sekreıerlığı yapmış bir emekli orgeneral... Anayasa oylaması konusunda bilgi veriyor. Tabii koyu bir 27 Mayıscı general olarak. Erzurum ılındeki yüzde 70 evet oyunu az buluyor ve uzuluvor. Emekli Orgeneral Kemalettin Gökakın, Milli Guvenlik Kurulu Genel Sekreterliği yapııktan sonra AP'ye girmiş değil miydi? Evet, öyleydi. Köksal'ın "manevra sandıgı" 27 Mayıs 1960'tan bugünlere kadar uzanan bir tutanak gibiydi sanki. Koksal, anılarının son bolumune eklemevi duşunduğü bu mektuplara sıra numarası vermiş. " 1 6 . " sırada 14'lerden Soyuyüce'nin 13 kasım gunu yuadışına gonderilmek üzere tebliği alır almaz yazdığı mektup yer alıyor "Kıymetli Osman Ağabey, Bu sabah tebligatı aldım. Memleket için hayırlı olacagına kanaal gclirdiğim bu tebligatı gayet samimi olarak karşıladım. Daha sonra radyodaki lebligatı dinleyince kendi hesabıma uzüntu duydum." Şetlk Sovu.vucc'nin bir başka mektubu daha var. Soyuyüce, koksal'a yurtdışından da mekluplar ^azıyor. Yeşil murekkep ile yazılan mektubun bir bolumünu okuyorum: "Alpaslan Türkeş hakkında ilk çıkan dedikoduyu orlaya getiren >e Albay Tunçkanat, Binbaşı Özguneş, Albay Sami Küçuk ve arkadaşlara duvuran ben değil miyim? Sonın kendilerine" diye yakını>or ve boylece "Turke!>vi" olmadığını anlatmaya çalışıycr. Bir de ilginç onerisı var: Yurldışına kaçan DP Mıllelvekillerinden Muzaffer Kurbanoglu vediğeılerini yakalayıp, Turkıye'ye getirmek! Bu yolla hâkkındaki kararın geri alınmasını ısliyor. Mektubun dördunciı sayfasından bir bölüm okuyorum: "... Suçlu olanları dışarıda bırakmak. sucsuz ulanlan çagırmak suretivle..." Yani, 14'ler arasında "suçlu ve suçsuz" ayrımı yapılmasını onerıyor Soyuyüce. Şefik Soyuyüce, artık bu işlerden elıni ayağını çekmiş. Ünlü ve zengin bir işadamı olmuş. Bir başka meklup da Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'ndan getaıiş. Prof. Velidedeoğlu, 28.7.1961 günu Devlet ve Hükumet Başkanı Orgeneral Cemal Gursel'e gönderdiği mekıubu, Köksal'a da göndermiş. Velıdedeoğlu'nun Gursel'e yazdığı mektuptan bir parça okuyorum: "İki evlat «e iki lorun sahibi, idealist bir memleket çocuğu ve otuz yıllık bir üniversile hocası olarak. zatı devletlerinden islirhamım bugün memlekel dısmda bulunan diger beş evladımı, yani Orhan Erkanlı, Orhan Kabibay, Muzaffer Özdağ. Numan Esin ve İrfan Solmazer'i bana bagışlamanızdır." Bir başka mektup Prof. Ali Nihat Tarlan'dan geliyor. Tarih 20.11.1960 Mektup 147'ler olayı ile ilgili. Ünıversiteden çıkarılan 147 oğretim uyesi ile ilgili kararın geri alınması olasılığı uzerine şunları yazmış Prof. Tarlan: "Muhterem evladım: Bazı gazelelere bakılırsa universilede yapılan tasfiyeden rucu edilebileceği anlaşılıyor. Bu tasfiye zaruri idi ve oldukça başanhdır. Ancak icerde kalanlar için de daha suçlulan ve ehliyelsizler vardır..." Ziverbey paşast: Köksal'a mektup yazanlardan biri de Kurmay Albay Memduh Ünlütürk. Amerika'da eğitime gitmek için KöksaVdan destek isteyen Ünlütürk, daha sonra 12 Mart'ta Köksal aleyhine kanıt toplamak için işkence yapılan Ziverbey sorgulamalarının başındaki kişiydi. 67 eylul olaylarından sonra İstanbul'da ilan edılen sıkıyönetımın "kapattım... menettim" diye biten bildirileri ile ünlu Nureltin Aknoz imzasını taşıyor. Aknoz da Osman Köksal'a yazdığı mektupla af istiyor: "Delalet buyurarak ve diger uyelere dunımumu anlatarak af edilmemi yüksek vkdanlannızdan beklerim." Bu mektuplan tek tek ayınyorum. Erdelhun'un, Aknoz'un mektuplan bir de Bayan Erdelhun'un yeni ve eski yazı i]e yazdığı birkaç mektup daha var. Bunlan okuyacak ve sizlere aktaracağım. Küçuk sandık bir tarih aynası gibi olaylara ışık tutacak. Dune, önceki güne, bugune ve yanna! Sanki bir "zaman tiineli" içindeyim. Küçük "manevra sandığı" içinden bir mektup daha çıktı. Hemen imzaya bakıyorum: "Memduh Ünlütürk" O zamanki rütbesi ile "kurmay albay" ve Çerkezköy'deki 8. Piyade Alay Komutanı. "Çerkezkoy, 16 Kasım 1960" tarihli mektup, "Kardeşim Köksal" diye başlıyor. Ünluturk, 12 Mart döneminde Tumgeneral rütbesi ile İstanbul Sıkıyonetim Komutanlığ] emrinde kurulan "Tahkikat Komisvonu Başkanlıgı" yapmış. O, dillere destan Ziverbey'deki işkenceevi de bu komisyona bağlı. Madanoğiu davası sanıklan Ziverbey köşkünde işkence gördüler. Sıkıyonetim Komutanı Türün, Tahkıkat Komisyonu Başkanı Ünlutürk'ün bütün amaçları, işkenceli sorgulardan geçirdikleri seçkin aydınlar ve kurmay subaylardan Madanoğiu ve Koksal aleyhlerine ifadeler almaktı. Köksal da gözaltına alınıp, Ziverbey Koşküne geıirilseydi, 27 Mayıs günlerinde Osman Köksal'a bu mekıubu yazan Ünlütürk, acaba gozünu kırpmadan bu eski arkadaşım da işkenceli sorgulardan geçirecek miydi? Bu yuzden olacak mektubu yıldınm hızı ile okuyorum: "Kardeşim Koksal: Yeni kıtamdan selam ve sevgilerimi sunar, gözlerinden öperim. Milletimizin rahat ve saadeti için 27 Mayıs 1%0'tan itibaren giriştiğiniz milli davranışımıza karşı menfi duşünüşlere sahip olanlann temizlenmesi hususunda son yapılan ameliyeden dolayı başta değerli komutamm Sayın Orgeneral Cemal Giırsel oldugu halde, komitenin 23 kıymetli ve vıtansever arkadaşlanmı hararelle tebrik eder, milli davamıza bağlılığımı arz ederim. 8. Piyade Alayı'nın bütün mensupları, milli davamızı korumak uzere heran emre hazırdır." Ünlutürk'ün mektubu ilgimi çekiyor. Gozüm hep bu mektupta. "Ben bu mektubumla hem bu hususu arzetmek hem dt kendime ait bir •dileğimin yerine getirilmesi için alakanı istirham etmek için senin kıymetli zamanlannı alıyorum." Ünluturk, Amerika'ya "bir aylık müşahade eğitimine" gitmek istivormuş, bu nedenle KöksaPdan bu konuda aracı olmasını nca ediyor. "Netice olarak uygun goruldüğü takdirde aralık ayında muşahade eğitimine gidecekler arasına dahil ettirilmeme tavassutunozu arz eder, sevgi ve saygılanmı sunanm." Duşunuyorum, bu mektubu yazan Ünluturk, aradan daha on iki yıl geçmeden aynı Köksal hakkında suç kamtları toplayabilmek ıçın işkenceli sorguların yapıldıgı İstanbul "Ziverbey"deki o işkence evinin de bağlı bulun Her fakülteye bir tahkik heyeti Profesorün Köksal'a onerisi ise çok ilginç ve düşündürücudür: "Eğer munasip gorulurse her fakülteye bir lahkik heyeti gönderip icerde aleni lahkikat yürütunuz." Sonra da kuçuk bir oneride bulunuyor: ~ "Bir de buradaki mumessil benimle bir goruşsun." DP'IiIeri yahalarttn: 14'lerden Şefik Soyuyüce, Köksal'a yazdığı mektupta, Türkeşçi olmadığını belirtiyor ve hâkkındaki kararın geri alınması için ilginç bir öneri yapıyor: Yurtdışındaki DP lileri yakalayıp getirmek. Soyuyüce, daha sonra bu tür işlerden elini ayağını çekti ve zengin bir işadamı oldu. Prof. Tarlan'ın mekıubu olağanüstu dönemlerde yapılan "üniversile tasfiyeleri"nin nasıl gerçekleştiğini gösterıyor. 27 Mayıstaki " 147'ler tasfiyesi" gibi bugün üniversiıeden 1402 sayılı yasaya dayanılarak atılan oğrelim uyeleri ile ilgilı ihbarlarm universite içinden geldığini de. Köksal'ın sekiz klasörde topladığı anıları bilinmeyen elierce cenaze gunu o kargaşada alınıp göıurulmuştü. Kim almıştı, niçin almıştı, belli değildi. Sandık içinden Köksal'ın el yazılı anılan çıkıyordu. Bazılarının ustu çapraz işareti konularak ıptal edilmişti. Bir telgraf metni: Tarih 1 Mart 1962 ... 22 şubat gunu Harb Okulu Komutanı Albay Talat Aydemir ve arkadaşlannca başlatılan ihtilal girişiminin İnonü hükümetince bastırılmasından sonra Koksal tarafı Başbakan Ismet lnor.u'ye şu telgrafı göndermiş. "Sayın İsmel İnöniı Başbakan Ankara Sizleri çok severim. Fakal vatan ve milletimi daha çok severim. 22 şubal hadisesi hâkkındaki fikrimi arz etmeyi yararlı buldum. Turk ordusunda devam edegekn kaynaşmalann artmasında ve silahlı bir calışmava vardınlmasinda lıükumetin de buyük mesuliyeti vardır. 22 şubal hadisesi biiyuk miiletimizi ve şerefli ordumuzu daima rahatsız edecektir. Muval'fakiyet. hadiselerin vukuundan evvel onlenmesindedir. Son hadise iyi lahlil edilmcyerek tedbiriere başvurulur ise memleketimiz hoşa gilmeven yeni olaylara sahne olabilir. Hürmellerimle..." Hemen bu telgarafın yanında Köksal'ın el yazısı ile tululmus notları okuvorum: Kenan Evren'in 3 mektubu "Sevgüi kardeşim Osman" dıye başlayıp, "kardeşıu"' diye biten mektuplann ilki 17 Kasım 1960, ikincisi 24 Ocak 1961, uçiincusü de 2 Mayıs 1961 tarihlerini taşıyor. Osman Köksal'ın sandığından çıkan bu mektuplara hemen gö* atıyorum. İki silah arkadaşı arasındaki mektuplar bunlar. Bu mektuplar şimdiden "tarihsel belge" niteliği almış. Cuınhurbaşkaııı Evren'ın mektuplan ile biriikte sandıktan çıkan bütün mektupları tek tek okuyorum. Okurken de "Bunlann yayımlanması bir <!oneıııe ışık tutacak" diye duşunuyorum. " " Evet. Okuduğunuz zaman sizler de göreceksiniz, birer "larihsel belge' olmuş bu mektuplar. Şimdiden birer belge! 19Temmuz 1982 tarihinı düştüğü anıları, oğlu Kudret Köksal ı gözaltına almaya gelen poüslerle ilgili, bu bölümu okuyunca içim burkuldu. "... Bir gece yansı polisler eve Kudret'i almaya geldiler. Alamayınca be^ ni götüreceklerini soylediler. Olur' dedim. Ancak içlerinden birisi lelefon etmeyi uygun gördü. Kim bilmiyorum, telefon etti. Osnıin Koksal'ı alalım, mı' dedi. Oradan geien yanıt olumlu olmayınca evden çıktıü'. gittiler. Bn olay bana, benim ailemden birinin mutlaka rehin olarak alınacagını gösleriyordu." Osman Koksal'ı ilk kez, 27 Mayıs 1960 ihtilalinden birkaç gun sonra Muhafız Alayı'nın Ankara'da yaptığı gosteri yıirüyüşünde gördüğümu anımsadım. O, alaym başında yüruyordu, bizler de orduevinin karşısındaki kal, dınmlardan Köksal'ı ve alayını alkışlıyorduk. Nereden bilirdi Albay Köksal, yıllar sonra oğlunun sol örgütlerden birinin sanığı olarak yargılanaçağını ve kendisi.iin de en yakın arkadaşlarının yönettiği bir başka askeri yönetimde, oğlu yerine "rehin alınmak" istene^ ceğini? , Köksal 1 Kasım 1982 günü öldü. Kızgın ölmedi, kırgın öldü. Arkadaşlarına, oğlunun başına gelen olavlardan hiç >akınmadı! lhtilalviydi. lhtilallerin kuralla r.dan bırimn de "ihtilalin önce evlatlannıyiyecegi" kuralı olduğunu bilı>:.rd J belki de! SIRECFK "
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear