Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Çankaya da yasak diyaloğu ANKARA Bayar'ın cenaze töreni için "btttün zevat" TBMM'nin geniş alanında bir araya gelmişti... Bayar'ın ölümüyle birlikte cenaze töreni için "her şeyi yapmaya hazırlanan" Siileyman Demirel o giin de TBMM'nin geniş alanında ön sıralarda kendine bir yer bulmuştu... Gerçi geçmiş dönemlerde, Adalet Partisi'nin kongrelerinde, bir gece öncesinden asılan Bayar ve Menderes posterlerinin kongrenin yapılacağı saionda "indlıilmeslni" istemiş olabilirdi.. Ama o dönem geride kalmıştı. "Bayar ve Menderes posterlerinin Indirilmesl" AP kongresinin o yıllardaki koşulları altında Demirel için belki "zonınlu" görülebilirdi.. Yakınlar AP kongresinden bir gece önce kongrenin yapılacağı salonu inceden inceye araştırıyor, eksiklikleri gideriyor fakat bu arada, "fazlalıklan" da salonun dışına taşıyordu... Işte Bayar ve Menderes posterleri de AP kongresinin dışına çıkartılıyor ve sadece Demirel'in dev posterleri kongre salonunda duvarlara asılıyordu. O yıllar geride kalmıştı. Şimdi Bayar'ın cenazesi için AP kadroları elinden geleni ardına koymamalı ve Bayar'a karşı "son CUMHURİYET/8 9 1 EKÎM 1986 POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL 3 Seçimden yarına ne kaldı ? YALÇINDOĞAN Ara seçim sonuçları, Çankaya'da "demokratik" olarak kabul edildi ve Doğru Yol Partisi'nin aldığı sonuç saygı ve demokrasi anlayışı ile kabul gördü. Ama siyasal yasaklann kalkması yönünde Çankaya'da "eskisi gibi bir arzu" şu anda pek görülmüyor. Demirel, seçim öncesi DYP yönetimine talimatım verdi: "Siz seçimi parti olarak götürürsünüz. Ben de size yardım edeceğim. Ama anayasa meselesini bana bırakın."Demirel'in bana bırakın dediği "anayasa meselesi", siyasi yasakları kapsayan 4. geçici maddeydi. Siyasi yasaklılann konuşması konusunu özal, Evren'e de açtı. Evren'in düşüncesi, "Yeniden partilerin başlarına geçecekler. 12 Eylül öncesine dönülecek. Meydanlarda konuşacaklar" şeklindeydi. özal konuya yumuşak yaklaştı: "Sayın Cumhurbaşkanım eteklerindeki taşı döksünler. Halkın onları benimsediğini zannetmiyorum." görevlerini" yerinegetirmeliydi. Işte bu "son görev" için Demirel erkenden kalkmış ve kendi arkadaşları ile birlikte yerini almıştı. Bayar'ın cenaze töreni için hazırlık yapanlar arasında Başbakan Ibrgut Özal da vardı. Törcnden bir gece önce Başbakanhk konutunda özal, tören sırasında "nelerle karsılaşabilecegini" hesaplarken, bu arada "Demirel ile karşılaşma olasılığını" da unutmamıştı. Aklından geçenleri çevresine sade bir dille aktardı: "Yarın ejer bir fırsatını bulursam Siileyman Bey'in elini sıkmaya çalısacagım. Bunu böyle düşüniiyorum. Ama bakalım olur mu olmaz mı? Onu bilmiyorum" Ertesi gün Tlırgut özal Başbakanlık arabasından indi. TBMM'nin alanına doğru yürüdü. Kendisinin solunda, topluluğun ön tarafında Siileyman Demirel duruyordu. özal çevresine şöyle bir baktı, Demirel'i gördü ve bir gece önce düşündüğü gibi "elini sıkmak iizere" Demirel'e doğru yürüdu. Aaa, o da ne? Demirel kafasını çevirdi. Tlırgut Özal'ın kendisine doğru yürüdüğünü görünce, Demirel kafasını çevirmişti. özal da hiç bozmadı sanki bizim bir kusurumuz ya da dahlimiz yok. Bununla birlikte bizim diişiincemize göre yasaklar 1988 seçimlerinden önce kalkmaz. SeçiınliT yapılır, yasaklar ancak ortdan sonra kalkar" Bu çarpıcı ve kararlı yanıt karşısında biz sorumuzu sürdürmcden edemedik: "Peki şu anda Mecliste bir önerge var anayasa degişikligi konusunda, aynca da bu yönde hemen hemen bütiin çevrelerde diişünce birliği oluşmuş görüliiyor. Siz Meclisten, kamuoyundan, basından gelen baskılar karşısında iki yıl süreyle siyasal yasakları kaldırmadan nasıl direnebileceksiniz? tki yıl süreyle bunu nasıl oyalayacaksınız?" Bu kez çok üst düzey ANAP yetkilisinden aldığımız yanıt daha da çarpıcı oldu: "Yasaklann seçimlerden sonresına kalması için elimizden geleni yapanz. Hatta gerekirse bunun için erken seçime bile gideriz" Ara seçimlerin sonuçlarının belli olmasından sonra gündemde siyasal yasaklarla birlikte bir de erken seçim olgusu var. Ancak Başbakan Özal'ın erken seçime de karşı olduğu biliniyor. Erken seçim çok güç gerçekleşir. Ancak buradaışu çelişki yatıyor: Yasaklar kalkmayacak, yasaklann kalkmaması için erken seçim bile göze alınacak. Ama ara seçim sonuçları ANAP'ı iyice yıpratmış olduğundan yasaklann Çelebi Böyle Olur Ara seçimlerin kârlısı iki darbeyle gitmiş olan Demirel'dir. özal oy yitirdi, inönü yerinde saydı. Çevresindeki solcuları dışlayan Ecevit ise örgütsüz hiçbir şey yapılamadığını, örgütünü bırakmamış Demirel'den öğrenmiş olur. Demirel'in başarısı nereden geliyor? Generaller bütün partilerı kapatırlarken Demirel, tencereslni sıcakta, örgütünü ayakta tutmasını bildi. illegal bir örgüt Demirel ne yana gitse yanındaydı. Genel idare kurulu ile, genel sekreteri ile, Meclis gru bunda görev alanları ve kabinesi ile her şeyi gözden sürm çalar gibi yanında taşıyordu. Nişana mı, düğüne mi, cenazeye mi, nereye gitse örgütü yani başındaydı. Sanırım en önemli yani budur. İnönü'nün yönetimindeki solun ilk seçimleri idi, çok acemilikler yapılmıştır. Herkesin bir mantığı olur, ama seçimlerin mantığı kendine özgüdür. Söylediklerimizi anlatamadık demek özür değildir. Zaten söylemek istediklerini anlatabılmek ıçın seçimler icat edilmiştir. Ecevit solu bölme gibi bir mızıkçılığa oynuyordu, rolünde eşi ile birlikte başarı sağlamıştır. Bu başarı çok mu büyüktür? Hayır! İkisinin oyunu toplasan gene çok bir anlamı yok. Yerinde sayıyor. Bir şey daha var, pahalılık. bugünkü ekonomik gidiş, demek halkın gözünde bizim sandığımız kadar büyük değer taşımıyormuş. Hem para pula dönecek, hem de onu yapana oy vereceksinl.. Şair, 'Bin yıl yağacak zannedilen kar sesidlr bu...' demiyor mu, sanki bütün seçimler de böyle gidiyor. Ekonomik etkenlerin hiçbir etkisi yok, bildiğinı okuyor seçmen... Seçimleri ekonomik çıkarı değil de FenerbahçeGalatasaray maçı gibi görürsek daha çok böyle gider. Seçimlerde halka çatılmaz deniyor. Böyle sonuçlar alınırsa halka çatılır. Kendi çıkarını dışlayan ve holdingler için politika izleyen bir partıye hâlâ oy verilir mi? Demirel, desteklediği partiye oy aldı. Demirel'le Özal'ın partisl arasında ne ayrım var? Yann oyları birleştirip bir potada ısıttıkları zaman kim iktidar olacak? Ha Demirel, ha özall.. Holdingçiler bunu bilmiyorlar mı? Tavşana kaç, tazıya tut derken perde ardında oyunu oynayanlar gene holdingçilerdir. Ayranı kabaran halk da şunu tutuyorum, şunu koyveriyorum diye heveslenedursun. Soldaki oylar şöyle de olsa, böyle de olsa yerinde saydı. Acemilikler edilmedi değil, çok edildi. Ama acemilikleri azaltsanız bile sağdaki oylar, soldaki oylardan daha çoktur. Sol birleşik gidebilse gücünü gösterirdi, o kadar. İktidar olamazdı. Zaten hiçbir zaman iktidar yapmamışlardır. Yapmak da istemezler. Hatta şöyle küçümencik bir denemeyi bile göze alamazlar. 74 ve 77 seçimlerinde alabildiler mi? Zaten bu seçimlerde de oyları çarçur edenin kim olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor. Örnekleri dışarıda doludur. ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra yapılan İtalyan seçimleriı de Komunist Partisi'nin faşizm baskısının karşısında iktidara geleceği bekleniyordu. Herkesin sandığı buydu. Faşizmin baskısı gitmiş, demokrasi gelmiş olacaktı. Bunu da ancak solcular getirir kanısı vardı. Gerçi Komunist Partisi seçimler sonunda en çok oyu almıştı, ama bu oylar tek başına bir iktidarı oluşturmuyordu. Bir Amerikan gazetecisi partinin Genel Sekreteri Togliyatti'yi ziyaret eder. "Sinyor Togliyatti, sizi kutlarım. Partiniz bu seçimlerde en çok oyu aldı" der. Togliyatti'nin yanıtı şöyledir: "Boşuna kutluyorsunuz. Aldığım oylar bir hükümet kurabilmek için azdır. Bırleşirler, hükümeti gene kurarlar. Bir devrim diyorsanız, bir devrim için de bu oylar pek çoktur." Bakmayın siz bugün Demirel, özal diye oyların parça parça göründüğüne, eğer ufukta bir iktidar tehlikesi görünse ikisine de böyle bir oyunu oynatırlar mı? Perde gerisindekiler 'höt' derler, ikisini de hizaya getirirler. Seçimlerde hiçbir yere gitmedim. Bana 'ne diye gitmedin' diyenler oldu. Gitsem böyle şeyleri yazacaktım. Yazınca neler demeyeceklerdi? Demokrasiyi bile ciddiye almadığımı söyleyenler çıkacaktı. Demokrasiyi, hele halkla birlikte yapılacak bir demokrasiyi önerenlerin başına gelenleri gördünüz, ciddiyetlerine tanık oldunuz. Şimdilik bu konser de bu kadar... Yasaklann kaldınlması konusunu SHP lideri tnönü de Evren'e götürdü. înönü'yü dinleyen Evren, "Benim düşüncem belli bu konuda. Ama Meclisin işine karışamam" dedi. özal, Bayar'ın cenazesinde Demirel'le karşılasacağını hesaplamış ve yakın çevresine de cenazede karşılaşırsa, Demirel'in elini sıkacağını söylemlsti. Ama törende özal, Demirel'in kafasını çevirdiğinigörunce "bir şey olmamıs gibi" isrifini bozmadan geçtl. Demirel'e doğru gitmiyormus da, zaten o yöne doğru yürüyormuş gibi yaparak Demirel'in yanından geçti. EI sıkışmış olsalardı, acaba siyasal yasaklann kalkması yonünde bugun daha kolay bir adım atılmış olabilir miydi? Tarih, zaman zaman çesitlı olasılıkları göz öııündc lutup, bu olasılıklardan hareket ederek "Şöyle olsaydı böyle olurdu, böyle olsaydı şöyle olurdu" gibi yargılara varır. Onun için tarihe dönuldüğünde yine de hep bu tur sorularla karşılaşıri7. Yaşadığımız bir tarih olduğuna göre bugün dc bu soruları sormaktan çekinmemek gerek. Şimdi tarihi bir yana bırakalım ve fakat tarihi oluşturacak bir başka gerçeğin perdesini aralayalım. Seçim öncesinde Demirel çevresine bir talimat verdı: "Siz seçimi parti olarak götürüyorsunuz. Ben de size yardım edeceğim. Ama anayasa meselesini bana bırakın" Demirel'in Doğru Yol Paıtisi kadrolarına verdiği bu talimat, seçim kampanyası boyunca vurgulandı. Gerçi kampanya sırasında kendisi de her türlü konuya rahatlıkla girerek düşüncelerini açıkladı. Ama kendilerinin "Anayasa meselesini bana bırakın" dediği konu anayasanın geçici 4. maddesinde dile gelen "eski politikacıların siyasal yasakları" idi. Siyasal yasaklann kalkması için yürütülecek politikayı tümüyle Demirel belirleyecek ve kendisi bunu kamuoyuna mal ederek kaldınlması yönünde uygulamanın yollarını arayacaktı. Yani bunu tek başına üstlenecekti. Demirel'in ara seçim kampanyası sırasında DYP adına meydanlara çıkacağı kesinleştiği 7aman Başbakan Turgut Özal biı özel göruşme sırasında konuyu Cumhurbaşkanı Kcnan Evren'e aktardı. Evrcıı ayncn şöyle dcdi: "Şimdi bizim yasakladıgımız liderler yeniden partilerin başına geçecekler, yine 12 Eylül öncesine dönülecek. Şimdi liderlerin hepsi eskiden oldugu gibi meydanlarda konuşacak" özal, Cumhurbaşkanı Evren'in bu sözlerini buytlk bir sükunetle dinledi ve şu karşılığı verdi: "Sayın Cumhurbaşkanı, liderler eteklerindeki taşı döksünler. Halkın eski liderleri ne kadar istedigi ortaya çıkar. Ben onların artık halk tarafından eskisi gibi benimsendiğini zannetmiyorum. Çıksınlar, konussunlar, orada kalır bu iş ve konuşmalanndan da Tiirkiye'ye bir zarar gelmez. Ama bu arada şu referandum meselesi bir siire ortadan kaldırılmalı, buzdolabına konulmalı. Ara seçimler sonııçlanıncaya kadar yasaklann kaldınlması için referanduma gidilmesi meselesi bu/dolabına konulmalı" Buııun üzerine Cumhurbaşkanı Kenan Evren, "yasaklann kaldınlması" ile ilgili halkoyuna başvurulup vurulmaması yolundaki düşüncesini sadece kendi danışmanlanna vc hukukçularına inceletmekle yetindi. Zaten araya seçimler girince de konu kendiliğinden ertelenmiş oldu. Şimdi 28 Eylül ara seçimlerinden sonra karşılaşılan durum siyasal yasaklann kaldınlması yönünde orlaya çıkacak girişimleri yeniden hızlandırabilir. Bu yöndeki hızlanmaya sadece "eski liderler" katkıda bulunmakla kalmayacak, ama bu aynı zamanda "Meclisin gıindemine" de gelecek. Çünkü ortada seçim öncesinde SHP ile DYP tarafından ortaklaşa verilen bir önerge var. Anayasanın geçici 4. maddesinin kaldınlması ve bu işleın ile birlikte anayasa değişikliğine gidilmesi. Aslında hem DYP hem de SHP, bu yöndc çok üst düzeydc zaman zaman nabız yoklamalarında bulundular. Gerçi Cumhurbaşkanı Fivren "anayasa degişikligine karşı" olmasına rağmen geride bıraktığımız bahar aylarında siyasal yasaklann kaldınlması konusunun "halka sorulmasım" önerdi. Başbakan özal ise anayasa değişikiiğinin önce Meclisin içinde, yani halka gitmeden gerçekleşmesi gerektiği düşüncesini savundu. Çok üst düzeyde çeşitli göruşmeler yapıldı. örneğin bunlardan birinde SHP Genel Başkanı Erdal tnönü Cumhurbaşkanı Evren'i muhalefet lideri olarak ziyaret ettiğindc konuyu kendisine açtı. Tam o günlerde SHPDYP anayasa değişikiiğinin Mecliste yerine getirilmesini istiyor ve bunun "eğer Özal isterse çok çabuk gerceklesebilecegini" savunuyordu. SHP liderıni uzun uzun dinleyen Cumhurbaşkanı Evren, çok kısa bir karşılık verdi: "Beninı diışııncem belli bu konuda. Ama Meclisin isine de elbette karışamam" Siyasal yasaklann kaldınlması konusunda çok çeşitli çevrelerde farklı tartışmalar birbirini izliyor, daha da izleyecek. Tartışmalar elbette çözüm için bir yol gösterecek; ancak, burada Başbakan özal ile ANAP grubunun tutumu önemli. Çünkü çoğunhık onlarda, çünkü Mecliste l!Ozara ve ANAP'a rağmen" herhangi bir karar almak mümkün değil. Hele de anayasa değişikliği konusunda... Konuyu son birkaç gün içinde yeniden arastırdık. Siyasal yasaklar kalkar mı, kalkmaz mı?... Adının açıklanmasını istemeyen çok ust düzeyde bir ANAP yetkilisi bu konudaki sorularımıu, daha doğrusu ipucu yakalamak için gösterdiğimiz çabayı görünce işi somuta döktü ve çok çarpıcı bir yanıt verdi: "Bu yasaklar elbette çok lartışılır. Yasakları biz getirmedik ama bugün bir vakıa olarak da karsımızda duruyor. Bunların giderilıııesinde ve uygulanmasında surmesi uğruna erken seçim nasıl gündeme gelecek? Bu çelişkiyi ANAP nasıl çözecek? Görünen o ki Türkiye ne kolay kolay erken seçime gidebilecek ne de, eski politikacılar siyasal haklarını önümüzdeki genel seçim öncesinde elde edebilecekler. Bu yönde büyük bir baskı oluşsa dahi ANAP sonuna dek oyalama taktiğini uygulayacak. Bu yönde bir başka olguya daha dikkat çekmek gerekiyor. Bundan bir iki ay önce Cumhurbaşkanı Evren kendi hukuk danışmanlanna "Referanduma gidilir mi gidilmez ml, bunu arastırın" yönünde bir talimat verdi. Hukuk danışmanları 1982 Anayasası doğrultusunda yaptık ları inceleme sonucunda "Referanduma gidilemez" sonucuna vardılar ve bu kararı Cumhurbaşkanına ilettiler. Bu birinci nokta... lkinci nokta ise ara seçimden sonra Çankaya'da esen hava ile ilgili. Cumhurbaşkanı Evren ara seçim sonuçlarını ve özellikle Doğru Yol Partisi'nin seçimlerde aldığı büyük sonucu "demokratik olarak" kabul etti ve öyle karşıladı. Zaten olağan olanı da bu. Zaten başka türlü bir tavır da beklenemez. Seçim yapıldı, sonuç belli oldu. Sonucu Çankaya da aynı saygı ve demokrasi anlayışıyla kabul ediyor. Ama siyasal yasaklann kalkması yönünde Çankaya'da "eskisi gibi bir arzu" şu anda pek görülmüyor.. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL "Yurtdışında ç a h ş m a n ı n bir yılı" 1945 dogumluyum ve 1968 yılında slgorlalı olarak çalifmaya başladım. 1981 yılından bu yana da yurtdısında bir Tiirk firmasında çalısıyorum. 1) Yurtdı$ında çalışmanın bir yılı, iki yıl sayılıyor mu? 2) Yurtdısı çalısma giinii döviz karşılığı mıdır? M.S,İSTANBUL YANIT: 1) Yurtdışındaki çalışmaların bir yılının, iki yıl olarak geçerli sayılması söz konusu değildir. Ancak, Sosyal Sigortalar Yasası uyannca "maden işyerlerinin yer altı ve yer altı münavebeli işyerinde en az 1.800 gün çaJıymıs bulunan sigortalılann prim odeme giin sayılan toplamına dörtte biri" eklenmektedir. Bir başka anlatımla bir yıl (360 gün) çalışan ve çaüşması 1.800 günü doldurmuş bir yeraltında çalışan maden işçisi 1 yıl 3 ay prim ödemiş gibi kabul edilecektir. her yıl için 3 ay olarak belirlenen bu "itibari hlzmet zammı"run, yurtdışında maden işyerlerinin yer altı işlerinde çalışanlara da uygulanmasına ilişkin Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 10.5.1983 tarih, 1909 esas ve 2488 kararı şöyledir: (...) Ifibari hizmet zamnunın verilişindeki amaç, özendlrme düşttncesiyle birlikte, bu gibi yerlerde çalısanların her an öliim tehlikesiyle karşı karsıya bulunmalarına, bedence ve nıhca anzaya ujrama olasılıgının yiiksek oluşuna ve benzeri nedenlere dayanmaktadır. Gerçekten, Belçika'da aynı nitelikteki işyerlerinde çalışan sigortalılara da bu hakkın tanınması yerindedir. Zira, Sosyal GUvenlik hukukunun, aynı kosullara sahip şahıslara eşit bir biçimde uygulanması bu hukuk dalının temel ilkelerindendir. Tersl bir yoruma gitmek, Belçika'da çalışan sigortalmın Türkiye'de aynı nitelikte olan işyerinin yer altında çalışan ve yaşlılık aylığı almakta olan sigortalılardan daha az yaşlılık aylığı alması sonucunu doğurur. Gerek Belçika'da, gerekse diger ülkelerde çalışan isçilerimizin çöziimlenmemiş agır sorunlarının uldu£u, buna raftmen ekonomimizin giiçlenmesine önemli olçude katkıda bulundukları gerçegl inkflr edUemez. O halde, biitiin bu faktörler birlikte degerlendirildiginde mahkemenin, itibari hizmetf kabul etmesinde herhangi bir isabetsizlik gorulmemiştir. (...)" Yurtdışındaki çalışmanız bir maden işyerinin, yer altındaki işlerinde geçmiş ise 1 çalışma yılınız, 1 yıl 3 ay olarak değerlendirilebilir. 2) Yurtdışında geçen çalışmalar "borçlanılacak her gün için "1 dolar. karşılığı" döviz ile ödenecektir. SORU: Sürecek .ve işte olay yaratacak Ekim sayısı 60 YILJJK KAN DAVASI 11 CAN AIDI Ama arkası getecek Çünku Dağmarmara katliomıntn ardındakı tultan, henüz kana doymadı • "Türkıya'den bir Humeynı çıfcmoz' lilami bayalın galtfmeunden kımsı* korkmamatt ' Mıllı Gazete Başyazan Zakı Ceyhan, Türkiye'dekı dinı gruplann gelifmelerim değifik bir bakif açısıyla değerhndirdi • • N« Yafar Kemol ne Azız Nesın Adı duyulmamif yazarlann dını kilaplan, satı} rekorları kınyor. • Uçak korumayo evet ama, havaalanlannı korumak adına yolculara ısfcence etmeye hayırl Uzmanlann, nalkın ve Brkekçe nin görufu.. Suç/u olduğunu bıle bile bir caniyı savunur musunuz? TOrkiy'nm *n ttksi 10 kadınını 100 ünlü »rkek seçtı • "Bazı programları hiç ieyrelmiyorum" dıyen Televızyon Daırt Bafkanı Mehmel Turan Akkbprülü, ıkıncı kanalı anlattı. ERKEKÇE ERKEKCE Yusuf Namoğlu var" Çağdaş insanın dergisi DUŞUN AYLIK DERGİ EKİM'86 400 TL Toplu Söyleşj: Arif Damar, Can Yücel, Kemal Ozer ve görüşleriyleRcfik Durbaş, Memet Fuat, Scnnur Sezer, Afşar Timuçin, Hilmi Yavuz VE SPOR BÖLÜMÜ Bu sayıdan ıhbaren spora daha da ağırlık veren Erkekçe'de: 1986/87 ÖĞRENİM YILINA GİRERKEN Prof.Dr. Veli Lök ve Prof.Dr. Tayyar Bora ile Söyleşi İlk ve Ortaöğretimin Bugiinkü Durumu/Ahmet Ince Ataol Behramoğlu, Reşit Ergener, Allen Ginsbcrg, Tuğrul Tanyol, Afşar Timuçin Kostas Varnalis, Can Yücel, Necati Zckeriya Muzaffer Abayhan, Isaac Asimov, Adnan Ccmgil, Julio Garcia Espinosa, Arslan Başer Kafaoğlu, Tank Dursun K., Celal A.Kanat, Sabahattin Kerim, Uğur Kökden, Fcthi Naci, Uluğ Nutku, Oğuz Özügül, Urban Tavares Rodrigues, Serol Teber, Baki Uğur, Yakup Şahan. protıtyonellen, amalör ıdarecıler yönetiyor Galatasaray'ın ıçyuzu.. "Vaj 35, yolun yarnı otmezl" diyen Ahmet Ceyhan, ıubıleye hazırlamrken takımmın nasıl değnmez oyuncusu oldu? Kuşe kağıda basılmif muhtefem Galatasaray poslen "Bentm de bir fıyatım ETtBANK KIRKA BORAKS İŞLETMESİ MÜESSESESİ NfÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Müessesemizce, Kırka Bölgesi cevher stok sahalanndan Değirmenözü'ne damperli kamyonlarla + , % 50 toleranslı 180.000 ton konsantre tinkal cevheri naklettirilip, tahliye ve vagonlara yüklettirilecektir. 2 Bu işın ihalesi 14.10.1986 tarihine rastlayan salı günü saat 15.00'te Müessesemizin Kırka'daki idare binasında toplanacak, Satınalma ve lhale Komisyonu hu/urunda kapalı zarf usulü ile yapılacaktır. 3 Bu işin muvakkat tcminatı 3.500.000.TL.'dir. 4 Bu işc ait ihale evrakı Ankara'da Etibank Genel Müdürlüğü Satınalma Daıresi Başkanlığı'ndan, Isianbul'da Etibank Alım Satım Müessesesi'nden, lzmir'dc Etibank AlımSatım Müdürlüğü'nden, Eskişehir, Bursa, Kutahya, Afyon ve Konya illerınde Etibank Bankacıhk şube mUdUrlüklerinden ve Kırka'da Müessesemizin Ticaret Müdürlügu'nden parasız temin edilır. 5 Müessesemız 2886 sayılı kanuna labi değildir. Basın: 28570 YAZILARIYLA Isaac Anmov'dan soluk kesen bir hıköye "Iktıdar Hırtı" • Guney Menteş'm beyın ıımnostiği • "Akrep Burcu" hakkında merak etiıkleriniz • "Saç dökuimetı" konutunda yanhf bıldiklerınız.. ERKEKÇE her şeyi yazmaz. Ama yazdığı her şeyi okutur! BÜTÜN BAYİLERDE Pasomu ve şcbekemi kaybettim. Geçersizdir. AYHAN SIRT1OÖLU Eski tablolarınız tuğralı gümüşleriniz ve elyazma escrleriniz için Troy 140 79 36