02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tırmak, gelir dağılınundaki dengesizliği ve bölgeler arasındaki gelişme farklılığını düzeltmek, ekonominin dışa bağımlılığmı azaltmak uzun vadeli ortak hedefler arasmda yer alıyordu. Birinci ve ikinci kalkınma pianlan daha çok altyapı ve hizmet yatırımlan ağırlıklı planlardı. Üçüncü Kalkınma Planı'nda ise sanayileşmenin hızlandırılmasına öncelik tanınmış bulunuyordu. Uygulama sonuçlannın genelbir değerlendirmesini yapmak gerekirse, özellikle ilk üç planın tüm olarak başarılı olduğu kolaylıkla söylenebilir. Gerçekten bugün eldeki verilere göre o yıllar, ülkemizde sürekli olarak değişik kalkınma hızının gerçekleştirildiği dönem olmuştur. ö t e yandan, sosyal güvenlik uygulaması yine o yıllarda geniş ölçüde yayüdığı gibi, gelir dağılımındaki dengesizliğin azaltılması, bölgeler arası farklılıklanmn giderilmesi ve istihdamm arttınlması konulannda da ilerlemeler olmuştur,. Bu alanlardaki gelişmelerin önemi ve o arada zaman zaman çok eleştirilmiş olan tanm ve sanayideki himayeci uygulamalann ekonomimize neler sağladığı son yıllarda daha açıklıkla görülmüş bulunuyor. 1979 yılında yürürlüğe giren ve daha önceki uygulamalan yeni bir aşamaya getirmeyi öngören bu plamn başhca özelliklerini oluşturuyordu. Ne var ki, dünya ekonomisini sarsan ikinci petrol^oku sonucunda, dış ödemeler alanında öteden beri var olan güçlükler daha büyük boyutlar kazanarak enflasyon baskısı hızlanınca plan uygulamasında enflasyonla savaşım, giderek öncelik kazanmaya başladı ve bir süre sonra, 24 Ocak kararlan olarak bilinen istikrar programımn, plan uygulamasının yerini aldığı görüldü. Beş yıldan beri uygulanmakta olan bu program döneminde plan hedefleri bir anlamda askıya alınımş olduğundan söz konusu dönem ülkemizde ilk kez kişi başına düşen reel gelirin azaldığı, gelir dağüımındaki dengesizlik ile bölgeler arasındaki gelişme farkmın daha da arttığı ve işsizliğin görülmemiş boyutlara ulaşüğı bir dönem olmuştur. O arada dışsatımda önemli sayılabilecek bir amş gerçekleşmiş olmakla birlikte özellikle kısa vadeli borçlanmalardaki artış nedeniyle ödemeler dengesi alanında bir iyüeşmedcn söz etmek güç görünüyor. 24 Ocak kararlanyla istikrar programı uygulamasının önemli bir sonucu da, bu uygulamaEN TALİHStZ PLAN ya giderek egemen olan "yaptını Uygulama açısından en talih oldu" anlayışının plan disiplisiz olan kuşkusuz Dördüncü Beş ninde yaptığı tahribat olmuştur. Yılhk Kalkınma Planı olmuştur. Gerçek gücünü plandan alan ö z yeterliliği pekiştirme, top DPT, geçmişteki gücünü bu yüzlumsal adaleti geliştirme ve sağ den bugün büyük ölçüde yitirmiş lıklı bir biçimde dünyaya açılma bulunuyor. Devlet müdahalesini öngören planlı kalkınma modelinin de, piyasa ekonomisine dayalı liberal modelin de çağımızda başanlı ve başansız uygulama örnekleri vardır. Son yıllardaki uygulamalar ile Türkiye, plan içinde plansızlık diye tanımlanabilecek, bir bakıma kendine özgü bir model yaratmış bulunuyor. Ashnda bugün Türkiye'de sıkı para politikası ve pazar ekonomisi uygulanmadığı gibi plan da uygulanmamaktadır. Enflasyon hızında bir ara görülen düşüşe ve dışsatımdaki artışa bakarak, bu durumu pragmatik bir yaklaşım olarak görmek ve değerlendirmek herhalde büyük yanılgı olur. Eldeki tüm veriler, planlı kalkınma modelinin bir alternatifî olarak ortaya çıkmasına rağmen alternatifsiz olduğu üeri sürülen ve ısrarla sürdürülen bu uygulamanın Türkiye'yi ekonomik ve toplumsal alanda yeni bir çıkmaza doğru hızla götürdüğünü açıkça göstermektedir. Demokrasi alanında bir geçiş dönemi sırasında bulunduğumuz bir sırada karşı karşıya bulunduğumuz bu duruma ve boyutlan gittikce büyüyen sorunlara bakarak, Devlet Pîanlama Teşkilatı'nın kuruluşunun 25'inci yılında ne kadar kaygı duysak azdır. Bu olumsuz ortam içinde yeniden gündeme gelen planlı kalkınma alternatifi yann için tek umut kaynağı olmaktadır. Geçmişteki yanılgılardan annmış, son yıllardaki uygulama sonuçlannı önyargısız değerlendiren, gerçekçi ve etken bir pîanlama... 30 EYLÜL 1985 DPT*niii Kuruliış Tıldönüniünde OKURLARA. OKAY GÖNENSİN Eldeki tüm veriler, bugünkü ekonomik uygulamanın Türkiye'yi hızla çıkmaza doğru götürdüğünü göstermektedir. Bu olumsuz ortam içinde yeniden gündeme gelen planlı kalkınma alternatifı yarın için tek umut kaynağı olmaktadır. Geçmişteki yanılgılardan arınmış, son yıllardaki uygulama sonuçlarını önyargısız değerlendiren, gerçekçi ve etkin bir pîanlama... İki Dosya Daha ZİYA MÜEZZİNOĞIAJ Eski Maliye Bakanı Demokrasi konusunda olduğu gibi kamu yönetimi konusunda da ülkemiz, zaman zaman ilginç uygulamalara sahne olmuştur. 25 yıllıl geçmişi olan pîanlama, dünü ve bugünü ile bu alanda Inışkusuz en çarpıcı öraeklerden biridir. 1950'ü yıllann sonunda ülkenin içine düştüğü ekonomik ve siyasal bunalımdan sonra özel bir kanunla Devlet Pîanlama Teşkilatı kurulduğu zaman bu olay, yurt içinde ve dışında önemli ve anlamlı bir karar olarak karşılanmıştı. Böylece Türkiye kalkınmasını yürütürken kesin bir tercih yapmış ve onu pazar ekonomisinin kurallanna bırakmak yerine, bir plan çerçevesinde gerçekleştinnek yolunu seçmiş oluyordu. Ashnda pîanlama Türkiye için o sırada tümüyle yeni bir konu değildi. Daha önce 1930'lu yıllarda iki plan uygulaması yaşanmışü. Ancak bunlar ekonominin bir kesimini ele alan sanayi planlanydı. Şimdi ekonomik ve sosyal yasamın tiimünü kavrayan bir yaklaşun ve sistem söz konusu oluyordu. Bu anlayış içinde yeni teşkilata, "Memleketin tabü, beşeri ve iktisadi her türiü kaynak ve imkfinlannı tam bir şeküde tespit ederek, iktisadi politikayı ve hedefleri tayinde taiikttmete yarduncı olmak... Hükümette kabul edilen hedefleri gercekkştirecek uznn ve lusa vadeli pianlan hazırfaunak... Plan uygulamasnu takip etmek ve degeriendirmek ve ilgili kunıluşlar arasmda koordinasyonu sagiamak" görev ve yetkileri verilmişti. Güçlü bir pîanlama öngörüldüğünden, bir süre sonra halk oylamasıyla yürürlüğe giren 1961 Anayasası'nda yer alan hükümlerle DPT Yasası'ndaki hükumler pekiştirildi, aynca plamn amacı ve nitelikleri de aynca belirlendi. Bu düzenlemelerle planlı kalkınma artık Türkiye'de vazgeçilmez bir yöntem niteliğini kazanırken, ekonomik ve sosyal politikalann yönetiminde de yeni bir dönem başlamış oluyordu. Zamanın Başbakanı tsmet tnönn, bir avuç idealist insanın iki yıllık bir çalışma sonunda hazırladığı ilk plamn birinci dilimi olarak yürürlüğe konulan 1963 yılı programının önsözünde bu olguyu vurgulayarak, "Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın yürürlüge girmesiyle ölkemizde yeni bir ekonomik dözen başlamıştır" diyor ve "ona inanıyornm ki, planlı kalkınmanın başansı aynı zamanda Türkiye'de demokratik düzenin de başansı olacaktır" diye ekliyordu. Planlı kalkınma dönemine girdikten sonra bilindiği gibi ülkemizde birbiri ardına dört plan uygulanmıştı. Bir yıllık bir aradan sonra bu yılın başında da eski plan yürürlüğe konulmuş bulunuyordu. Boyutlan değişik olmakla birlikte tüm planlarda yüksek bir kalkınma hızını gerçekleştirmek ana hedef olarak kabul edümişti. Bunun yanında istihdamı art S u haftaya iki önemli dosyayı açarak gihyoruz. Şahin Alpay'ın hazırladığı, dün başlayan YOK DOSYASI ve Erbil Tuşalp'in hazırladığı İNSAN HAKLARI DOSYASI. Her iki dosyâ da ülkemizin geleceğine ilişkin tartışmalarda temel olacak soruları ortaya atıyor, kaygıları sergiliyor, çözümleri araştırıyor. Önümüzdeki hafta da yeni bir olay dizimiz başlıyor. Cüneyt Arcayürek "Demokrasinin Sonbahan"n; yazdı. Bu dizide 19771978 yıllarını tüm bilinmeyen yönleriyle, olayların perde arkalarıyla izleyeceksiniz. Eylülle birlikte girdiğimiz yeni yayın programı geniş beğeni ve övgüyle karşılandı, karşılanmaya devam ediyor. Kasımpaşa'dan okurumuz Ömer Akcaoğlu'nun mektubundan küçük bir parça: "Böyle bir gazete çıkarmaya hakkınız yok. Evet tüm Cumhuriyet çalışanları olarak sizlerin bu kadar iyi ve güzel bir gazete çıkarmaya hakkınız yok.. İşe gidip gelme, çalışma, yemek ve uykudan arta kaian 34 saatteTV, kitap okuma.spor gibi etkinliklerden vazgeçip sadece ve sadece Cumhuriyet okuyorum. Ve isteyip de zaman bulamadığım için yapamadığım diğer uğraşılanma engel olduğunuz için böyle bir gazete çıkarmaya hakkınız yok." Tüm Cumhuriyet çalışanları adına biz de tüm okurlarımıza ilgileri için teşekkür ederiz. Alpaslan Berktay'dan "Cumhuriyet okuyucusu" başlıklı ilginç bir yazı geldi, aynen sunuyoruz: "Cumhuriyet", açtığı son anket ile, okuyuculannın, çeşitli yönlerden dökümünü yaptı, O. Akbal da, bu ilintiyle, bu okuyucunun sıradan bir okuyucu olmadığını bir daha vurguladı. OKTM AKBAL EVET/HAYIR Arpad'la Geçmişe Doğru... Maksim Bar yıldızı ve Istanbul Colaine Moore'u dansöz ve şantöz İrma Toto..." Kimdir, bilir misiniz? TV'deki programlardan, reklamlardan tanıdığınız Toto Karaca, ünlü şarkıcı Cem Karaca'nın annesi... "Otuz yıl bir an içinde siliniveriyor. Iri halka küpeli ve sıkma başlı genç bir dansözle havadan sudan konuşuyorum. 1927 ilkbaharında, Millet Tiyatrosu ikinci kat loca arkasında duran bu çok genç, çocuk denebilecek kadar genç kız, makine dairesinde film gösteren bir başka gençle, benimle, havadan sudan konuşuyor. Eski bir Gaumont makinenin takırtılarına karışan bu konuşmalar zaman zaman duyulmaz oluyor. Ben ışıkları yakıyotvm, o sahneye koşuyor. 1927 ilkbaharında Millet'i Ferah'ı, Şark'ı ve bütün öteki sahneleh, o günlerin ünlü şarkıları Ramona, Valansiya, Ça C'est Paris, Fleures d'Amour'laria çın çın öttüren, çartiston veya çardaş danslanyla koltuktan paradiye bütün salonu alkıştan kırıp geçiren İrma Toto, 1957 ilkbaharında Maksim gazinosunun kulis arasmda, yanı başımda durmakta..." Burhan Arpad 1957'de, otuz yıl önceyi anımsıyor, otuz yıl öncenin Toto'su ile konuşuyor. 1957'den bu yana 28 yıl daha geçmiş. Olmuş 58 yıl! Toto Karaca da, Burhan Arpad da yaşıyorlar, sanat yaşamlarını kendi alanlarında sürdürüyoriar. Bakıyorum Yazarlar Sözlüğü'ne, Arpad 75 yaşına gelmış. Toto da aşağı yukarı öyle olmalı... Zaman her zaman geçip gidecektir. Önemli oian güzel anılar, yapıtlar, unutulmaz ızlenimler bırakabilmekte... Burhan Arpad, yabancınız değil. Birkaç yıldır bu sütunda her salı günü geniş deneyimlerine, bilgisine, anı zenginliğine dayanan yazılarını okuyorsunuz. Arpad, çok nitelikli bir aydınımızdır. Tiyatroya, filmciliğe, gazeteciliğe, yazına, özellikle kısa öykü türüne önemli katkıları olan bir kişi... Özel işyerterinde memurluklar, gazetecilik, kitapçılık, yayıncılık, eleştiricilik, köşe yazarlığı ile geçen yetmiş beş yıl... Unutulmaması gereken bir önemli yönü de Alman ve Avusturya yazınından dilımize kazandırdığı çevıriler: Remarque'lar, Seghers'ler, Mann'lar, Zweig'lar... Şükran Kurdakul, Yazarlar Sözlüğü'nde şöyle yazmış: "Dümdüz bir anlatımla lirizm yapma olanağını gerçekleştirmek istediği öykülerinde/şehrin hareketine. kalabalığına karıştığı, okura yakın kahramanlar yarattığı..." Benim de şu sözlerimi almış Kıırdakut: "Toplumcu gerçekçi akımdan hiç sapmadı." Arpad için daha uzun, ayrıntılı bir tanıtma yazısı yazmak gereklidir. Yetmiş beş yılın en az altmış yılını sürekli çalışmayla, yazmayla, yaratmayla, değişik sanat alanlarında kişilikli yapıttarı ortaya koymakla harcayan bir yazarı kısacık bir yazıda gereğı gibi anlatmak, tanıtmak olanak dışı... Burhan Arpad'ı ben önce bir öykü yazarı olarak tanıdım: 'Şehir' adlı kitabıyla. Sonra 'Taşı Toprağı Altın', Tunadan Şimale Avrupa', 'Perde Arkası', Oyun', 'Hesaplaşma', 'Direklerarası' vb. kitaplarla... 'Vatan' ve Cumhunyet'teki beraberliklerimizle... Önümde yeni kitabı var, daha doğrusu tiyatro sanatı konusunda anılarını, izlenimlerini yansıtan birkaç kitabını bir araya getiripyeniden yayımladığı 'Direklerarası' Türk Tiyatrosundan Hikâyeler'i... Önsoz'de şöyle diyor: "Şehirlerin, semtlerin ve sokakların da hikâyeleri vardır. Bir olaylar zincirini, belirli bir dönemi, hatta bütün bir çağı anlatırlar. İstanbul'un birçok köşeleri ve semtleri böyledir. Ben bunlardan Dıreklerarası'nı seçtim." Direklerarası, 1930'larda eski görkemini yitiren BeyazıtVeznecilerŞehzadebaşıSaraçhane tramvay yolu... Ben Direklerarası dönemine yetişemedim. 1930'da ilkokula başladığımda bu sokağın anıları yine de canlıydı, dillerde geziyordu. Sinemalarla dolu bir sokaktı. İlginç bir yerdi; zengin, canlı bir semt köşesiydi. Arpad'ın 'Direklerarası'nı bir kez daha okurken kendimi o çocukluk günlerimde buluverdim. Bir kez daha tattım o anları; yeni bilgiler, gözlemlerle zenginleştiğimi duydum. Siz, okurlarıma da Turing Kulüp yayınlarında basılan bu kitabı öğütlemek isterim.Hembirbelgeselyayından yararlanmak, hem de usta öykülerin havasına girmeniz için... Arpad, bildiğiniz gibi, Alman dilinden yaptığı yararlı çevirilerden ötürü Alman Başkonsolosluğu'nda yapılan bir törenle madalya aldı. Sayısız çevirilerle Alman ve Avusturya yazınını Türkiye'de tanıtmış bir yazar böyle bir ödülü gereğince hak etmiştir. Dostum Arpad'ın yeni başarılı çalışmalarını bekleyerek... Garanri Bankası;nın Destekleriyle SERGt VE SEMİNERİ > 3Deykuk5eh.nl DDfiHıULE . Çağdaş bilim ve teknolojinin insanlığa hedıyesi olan bilgisayar uygulamalan ülkemizde de giderek yaygınlık kazanmaktadır. COMPEX'85 iş dünyasında. okulda ve evde kullanılan bilgisayarlardaki en son teknolojik gelişmelerin sergi ve seminerler aracılığı ile tanıtılacağı bir uzmanlık fuarıdır. BİLGİSAYAR RÖNESANS ULUSLARARASI PAZARLAMA HİZMETLERİ A.Ş. Şehit Muhtar Caddesl 41/45* TakslmİSTANBUL Tel«fon:i60 74 00 • 150 24 97 "Cumhuriyet"in, okuyucusunun aralanndaki ilişkilerin sıradan olmadığı doğrudur. Geçmişte, gazetenin el ve yön değiştirdiği günlerde, bir tek "Cumhuriyet" almayı da namussuzluk saymıştır bu okuyucu. "Aydınlanma Çağı"mızın "Ansiklopedi"sine benzetebiliriz "Cumhuriyet"i. Bu anketin en büyük eksiği, yurt sorunlan üzerinde bu okuyucunun ne düşündüğünün araştınlmamış olmasıdır Jkan\m\zca. Önemli, somut sorunlar üzerinde bu sessiz kitle acaba ne düşünmektedir? Örneğin (Sol'un Birleşmesi) konusunda, "Cumhuriyet", okuyucuları arasmda bir anket yapamaz mı? Partilerin seçim şanslarını araştıran son günlerin bir gazete anketinden daha az ilginç olmazdı böyle bir çalışma. Af, anayasa, insan hakları üzerindeki düşünceleri acaba nedir, partileri, demokrasiyi tartmada hangi ölçüleri, yargılamaları kullanacaktır? 2000 yılına ise sadece 15 yıl kalmıştır ve bu gerçeğin bugüne dek hiç sözü edilmemiştir. Bu herhangi bir yüzyıl başlangıcı, takvimin sıradan bir yaprağı değil, koskocaman bir (Bin Yıl)ın, onunla birlikte yeni bir çağın, atom ve uzay çağlannın, hepsinden önemlisi, insan onurunun, insan emeğinin çağının dönemeci, başlangıcıdır. 0nun havasına, bilincine şimdiden hazırlanmak, hiç de erken değildir. 2000 yılına hazırlanan Türkiye, nasıl bir Türkiye olmalıdır? (Yarının Türkiyesi) 21. yüzyıla, bu insan haklarıyla, bu işçi haklanyla, bu anayasa ile, bu demokrasi ile bu YÖK, Doğramacı, Vehbi Dinçerler, Özal'lar ile mi girmetidir? 21. yüzyıla girerken Türkiye, bu uygarlık keryanının kaçıncı „ * basamağında bulunacaktır? \bksa Hz. İsa'nın 2000 yılı, Hz. Nuh'un tipleriyle mi karşılanacaktır? Kısacası, bu yeni çağ, şimdiden konuşulmalı, tartışılmalıdır. Bu tartışmaların yapılacağı en uygun yer, "Cumhuriy&f'te iyi bir yönlendirme ve seçmeden geçecek bir "Okuyucuların Forumu"dur. Sessiz tutulmaya çalışılan, sessiz seçmen olarak görülen, partilerin oy arpalığı sayılan "taban"ın bilinçli bir kesimidir "Cumhuriyet" okuyucusu. Bu okuyucu, seçimlerdeki basit aldatmacalara meydanı boş bırakmayacak ve politika cambazlarının boş sözlerini sağlam mihenk taşına vurabilecek ölçüleri de daha önceden ortaya koyabilir. "Halk", "İşçi" sözcüklerini silmeye çalıştılar, "Orta direk" uydurmacasını salt bu amaçla, kalp para gibi ortaya sürdüler. "Tabari'ın konuşması, düşüncelerini gazete sayfalarına dökmesi, demokrasiyi, izinli, emirii, icazetli, fetvalı bir bombon şekeri olmaktan çıkaracak, yurtseverlik, üç beş muhteremin tekelinden kurtulacaktır. Böyle bir "Okuyucu Forumu", "Cumhuriyerin, okuyucusuyla bütünleşmesini pekiştirecektir. Bu, "Cumhuhyef okuyucusunun hakkıdır da!. • Cumhuriyet muhabirleri geçen hafta önemli siyasi gelişmelerin olduğu merkezlerde başarılı gazetecilik örneklerini verdiler. Sedat Ergin Dışişleri Bakanı'nın New York'taki temaslannı en ayrıntılı biçimde aktarırken Hadi Uluengin Strasbourg'da Avrupa Konseyi toplantısını izliyor, Cengiz Candar da Amman'da Ortadoğu'nun kaderini etkileyen gelişmeleri ayrıntılı tahlillerle yazıyordu. Cengiz Çandar bugün de Kahire'de görüşmelerine başlıyor ve bu önemli başkentten dünyanın nasıl görüldüğünü aktaracak. NİSALÜX FIRIN ÜSTÜ CİHAZI £TÎLLA ŞOFÖR OKULU Türkiye'de tek. Eğitim ve öğretimde tek. Uzman bayan kadrosuyla tek. Disiplin ve ciddiyetiyle tek. Ücrette çok ucuzluğuyla tek. Eğitmen olarak emekli subay veya öğretmen aranmaktadır. Fındıkzade/lst. 513 79 11 Genel Oağıtnn DELER A . Ş . Okçu Musa CaO Bankalar Saıayı Kat 4 Istanbul T.l 1454982149 16 30 İnsan Sevgisi BEYOĞLU 1. ŞULH HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Dosya No: 985/463 Mahkememiz 26.7.1985 tarihli ve 985/463860 sayılı ilamı ile, Sı\as Koyulhısar Subaşı Mah. de nufusa kayıtlı Selahattin ve Yıldız'dan olma 1962 d.lu TLGRLL TOKATLl'nın iş ve çalışma gucunu % 100 kayıp ettığinden vesa>et altına alınarak adı geçene annesi YILD1Z TOKATLI vası tavın edilmıştır. tlan olunur Basın: 11775 RUHİ SU AVRUPA ve ÂMERKA'DA GENÇLİK KAMPLARI GENÇTUR: gibi AHMET REMZİ BURSALI KAYITLARIMIZ 1 EKİM'DE BAŞLIYOR. • YecebotanCod. 15/3 Sultanahmcrf ISIANBUL • P.K. 1263 • Sirkeci İSTANBUL • T e f 526 54 09 TEKNOLOJI85 Fuan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Salonlan Tandoğan 30 Eyiüi6 Ekim 1985 Organizasyon: İMBAT FUARCILIK A.Ş. Selanik Cad. No: 41/13 KadayANKARA Tat: 18 02 7518 00 5017 06 0318 38 3425 78 79 BROSVR İSTEYİSİZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear