22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 \ 29 EYLÜL 1985 YÖK'e eleştiri yağmuru KİM NE DtYOR. POIİTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Ikıncı Dunya Savası nı gormus olan benım kusağımdakı ınsanlar arasında, savaş sonrasında, bıt ve pırenın özlemını duymamış olanlar ıçın Turk değıl denırdı Öylesı bır bıt mıllıyetçıiığı vardı kı, atasözlerımıze bıle gırmıştı "Bıt yığıtte bulunur" denırdı Pekı ya pıre 7 Ona da bır yer bulunmuştu, pıre de ıtte barınırdı Bereket CDT dıye bır ılaç tıbbın ımdadına yetıştı de bıtın kokunu kestı Ama pıreye elleşmedı, pıre, gene adını ıt koduğumuz kopeklenn kabullenmedığı bır yaratık koynunda barınıyordu Selımıye Kışlası'nda tutuklu bulunduğumuz gunlerde bıt ve pıre ıle yenıden "muşerref" olduk llgılıler bıtın kendılerının becerısı olmadığını soyluyorlardı Turlu karakollara alınan ve oralarda bellı bır sure barındırıldıktan sonra Selımıye'ye gönderılen sanıklar bıtı sırtlarında buraya tasıyorlarnıs Bıt konusunda buradakı sorumlulann suç ve gunahı yokmuş Pıreye gelınce, ona dıyecek bır şey yoktu, o yaratık kendılığınden turuyordu Pıslık toz, toprak pırenın başlıca besınıydı Pıslık, toz, toprak nerede varsa pıre de oradaydı Bıtten kurtulmanın çaresı de bulunmuştu Sımdı adını anımsayamayacağım yenı bır ılac sırta goğse kola, bacağa surulüyor, bıtın koku kazınıyordu Kantınde oldukça pahalı satılan bu ılaç, bazı kışıler ıçın de oldukça verımlı bır gelır kaynağı ıdı Çok kalabalık koğuşlarda kullanılmıyordu. ama kuçuk, beş altı kışının yerleştırıldığı koğuşlarda bıtın koku kazınıyordu Koğuş arkadaşlarım bunu denemışler bıtten kurtulmuşlardı Ben geldıkten sonra ılaçtan bır tertıp daha aldık, bıtten kurtulduk Kendılerıne ne kadar dua etsem azdır Çunku ben bıt kurutucu bır ılacın varlığını o koğuşa gelınceye ve arkadaşları tanıyıncaya değın bılmıyordum Gıyılen ç'amaşırların dıkış aralarında saklânan ve ortamı uygun gorduğunde oradan çıkıp, yağlı tembel ağır adımlarla vucudu dolaşan, damara geçırdığı ığnesıyle bellı etmeden dıledığı kam emen bıtın yanında pıre, başka turlu bır yaratıktır Pırenın gozle pek gorulemeyen ınce uzun ayakları vardır Rengı kapkara gövdesı dıkınedır Insan vucudundan kanı emeceğı zaman ınce bır sızıyla acı verır Kışı can acısı ıle elını yaratığın ustune doğru attığında, pıre, beklenmeyen bır çevıklıkle kendını boşluğa fırlatır Fırladığı yer govdesının yuzlerce katından çoktur Bu kucucuk yaratık vucudundan yuzlerce kat uzaklığa atlamak ıçın gereklı enerjıyı nereden bulur"? Gerçekten ustunde durmak gerekır Selımıye Kışlası'nda her pıre ısırığında bu konuyu aramızda çok tartışmışızdır O sırada elıme bır Mıllıyet Gazetesı gectı Burhan Felek ustadımız sağdı ve o yazıyordu Baktım yazısının bır bölumunde Selımıye'den soz edıyordu Hıç bozmadan buraya alayım "Bınncı Cıhan Hartı'nde Istanbulışgaledıldığı zaman, Selımıye Kışlası'na Hınt askerlerı gelmıştı Bunların atları vardı ve atlar arada bır 'beylık ahır dedığımız tavladan kaçartardı Bızım topçu krtaları da atlarını burada barındırırdı Onların atları da kaçardı Bızım atları yakaladığımız zaman burnuna yuzune vurup canını yakardık Hıntlıler atı yakaladıkları zaman şeker venrlerdı Onun ıçın bızım atları tutmak çok zor olurdu Kaçan at Hıntlıyı gorunce şeker yemek ıçın kendi ayağı ıle gelırdı " Selımıye Kışlası'nda gunumuzde, şımde atlar yok Atların eyieştığı tavlalara sıkıyonetım yasağını cığnemış ınsanlan dolduruyorlar Arada bır demır parmaklıklı kapılar gorevlılerce açılsa bıle kaçmanın, atlar gibı sıvışmanın ımkânı yok Ne yana baksanız demırferle oyle bolmuşier, oyle pekıştırmışler kı kımsenın aklına kaçma gelmiyor Istanbul ışgalınde buraya konulan atlar daha mutlu ımış Hıç olmazsa arada bır kaçar temız hava alabılırlermış Kaçanlar bızım atlarsa yakalandığında yumruk, Hıntlı atlarsa şeker yerlermış Aralarında bunca ayrım olacak Bır de yıkanma derdı vardı Yıkanma gunu ıse sular ınsanı haşlayacak kadar çok sıcak akar, otekı gunlerde ıse kesılırdı Ikısının ortası aktığına bır gun tanık olamadım Belkı bıt, pıre sorunu da bu susuzluktan kaynaklanıyordu Yıllar sonra bıt pıre ozlemı mıllıyetçılığımızı yenıden yaşamıştık Dışarıdakıler bılmezler Canları oğrenmek ısteyenlerın ıse yasaklardan bırını ışleyıp buralara duşmelen gerekır Belkı bıt de pıre de artık kalmamıştır Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldef Velidedeogla: Ben, özerk üniversitede yetişmiş, akademik kariyerinin her aşamasını o ortamda yaşamış, özerk hukuk fakultesinin dekanlığım yapmış bir bilim adamı olarak, bugünkiı YÖK sistemıne kökünden karşıyım. Durumu değiştırmek için elimden bir şey gelmiyor, ama gönlum, son yolculuğuma bu üniversitenin holunden başlamayı istemiyor. \ Prof. Dr. Memduh Yaşa: Üniversite fıkrini öldurmek kolay olmayacaktır. Bu tepki kanununa Türkiye'de çok şıddetli tepkiler çıkacaktır. 1 1970'lenn sonJanna geundıgınde, üJkemızde yükseköğretım sıstemı şöyle bır görünüm kazanmıştı Değışık ışlevlere sahıp, farldj statülerde yüksekögretım kunımlan oluşmuş, bunlar oldukça genıs bır ıdan ve bıkmsel (akademik) özeridığe kavusmuştu Sıstemın bu yapısı, yükseköğretım kunımlan arasında bır koordınasyon eksıkbği hıssedılmcsıne yol açıyordu ö t e yandanyuksek öğretımın ulke ıhüyaçlan gözetüerek planianması ıhtıyacı duyuluyordu O güne kadar, yükseköğretım e olan yoğun talebı karşılamak amacıyla yeterlı hazırlık yapılmaksızın açılmış olan yenı ünıversıtelenn çeşıtlı sorunlan çözum beklemekteydı. Bu koşullar altında üniversite kanununda yapılması gereken değısıklıkler, uzun süre unıversıtelerde ve kamuoyunda tartışıldı Sonunda, 1978 yıknda yenı bır ünrversıteler yasa tasansı hazırlandı Bu tasan Ünıversıtelerarası Kunıl'u Yükseköğretım kunımlan arasında ışbırlığı ve eşgüdumUn sağlanması ve yüksek eğrtımın planlanmasıyla görevb bır organ halıne getırmeyı amaçlıyordu Bu tasan yasaiasmadı. 12 Eylül 1980'de kurulan yönetım, ülkeyı bır ıç savaşın eşıgme getırerek, orduyu ıdareye el koymak zorunda bırakan anarşı ve terör olaylannın ba$ sorumlulan arasında özerk ünıversıteyı görüyordu. Ünıversıteyı "anarşi ynvası" olmaktan çıkanp, dısıplın altına almak, yenı yönetımın benımsedığı baslıca hedeflerden bın oldu 2547 sayüı Yukseköğretım Kanunu, 12 Eylül öncesi ve sonrasmın yukanda özetledığımız gelışmelennın bır ürünü olarak ortaya çıktı Kanun 4 Kasım 1981'de, henüz Danışma Meclısı'nın dahı oluşmadığı bır sırada kabul edılerek 6 Kasım 1981'de yürürlüğe kondu. Başlarken Kasım 1981'de kabul edüen Yuksek öğretım Kanunu, unıversıtelerımıze yenı bır duzen getırdı Bu kanunla oluşturulan Yuksek öğretım Kurulu'na göre bu duzen, yükseköğretım ala nında 1935'ten sonrakı ıkıncı btiyuk reformdu Oysa, YÖK, başından ıtıbaren, üniversite özerklığını ortadan kaldıran, aşınmerkezıyetçı, aşınotonter ve bıhmsel gelışmeyı köstekleyıcı bır duzen getırdığı gerekçesıyle yoğun elestırılerle karşılandı YÖK'un ıslahat anlamında bır reform değıl, bır gerıleme olduğu öne sunildil YÖK düzenmı eleştırenler hemen tum sıyasal eğılımlere yayüıyor ve genış bır çevreyı kapsıyordu. YÖK, yakmda dörduncü yılını tamamlıyor. Ümversıtelenmız bu yasa altında ılk mezunlarını vermeye başladu Dört yıllık uygulamaları sonunda, YÖK'u savunanların değıl eleştıren Son dort yılda gazete ve dergılerde yer alan lerın saflarının kalabalıklaştığı, üniversite oğ YÖK'le ılgılı haber veyorumlan taradık Eleşretım üyelerı arasında huzursuzluğun yaygıntınler konusundakı görüşlerım almak üzere laştığı gözlenıyor Ama YÖK'le bırhkte getırı YÖK yönetıcılerıne başvurduk ten dısıplın yönetmelığı, üniversite öğretım tiye Gelışmış ülkeler, sanayı devrımı kadar btilennın ulkemızde yukseköğremmın durumuyla yuk bır toplumsal değışmeyı, sanayı toplumunılgılı görüşlerım açıklamalarını engellemekte dan bılgı toplumuna geçış surecını yaşıyor SaBu koşullar altında "YÖK bir reform mudur?" nayı toplumlannın temel kuruluşları nasüfabsorusunu tartışmaya açmak basımmıza dtişen nkalar ıse, bılgı toplumlannın temel kuruluşbır görev olmakta. Nitekım, YÖK Başkanı, bu ları da ünıversıteler Bılgı toplumlannın en bugtinkti yasalara göre hükümetı denetleyen or yuk sermayesı ve en btiyuk guç kaynağı, ganlar olduğu halde, YÖK'u denetleyecek hıçbıhmsel bılgı Bız de bır bılgı toplumu olmak, bır makamın bulunmadığına dıkkatı çekerek, çağdaş uygarlık dtizeyım yakalamak ıstıyorsak, "Bizi denetleyecek olanbasuıdır" demektedır. öncehkle untversıtelerımızı çağdaş ve ılerı bır (Bkz. Mıllıyet, 15.1984). düzeye ulaştırmak zorundayız. ÜmversıtelenBu yazı dızısınde, YÖK'ün dört yıllık uygumız eğıtım ve bılım alanında ılerlıyorsa ancak, lamalannı ve bunlarla ılgılı artan eleştırılerı ka ışçısıyle ışverenıyle, kentlısıyle köylusuyle, asmuoyumuzun dıkkatıne getırmeyı amaçhyoruz. kerıyle sıvılıyle geleceğe guvenle bakabıhnz. Bu amaçla, çeşıtlı ust duzey görevlerde bulun Ümversıtelenmız genlemekte ıse, demokrasımuş olanların da dahıl olduğu, halen üniver nın elverdığı olanaklarla bu durumu dtizeltmesitede çalışmakta veya çeşıtlı nedenlerle ayrıl lıyız, Bu dızıyı hazırlarken bızı ydnlendıren temış olan çok sayıda bılım adamtyla görüştük mel ınanç bu olmuştur dıgmı açıkladı (Bkz. Cumhunyet, 13.6 1984). Pire Üstüne. ••• "Beform mn T9 Kamuoyunda YÖK'e karşı eleştınler sürdü. Ankara Ünıversıtesı Hukuk Fakultesı eskı öğretım üyesı Prof Dr Münci Kapani, Nokta dergısınde (511.3 1984) çıkan bır makalesınde şöyle yaayordu "Eger nniversitelerde şımdiye kadar göralmemiş bir karg.asa ve buzursuzlnk yaratmak bir reformsa, YÖK bu reformu gerçekieştırmıştır. Eğer yurierce ogretim uyesinı şu ya da bu yoldan oniverateden uzaklaştırmak, bınlerce oğrendyi sokaga bırakmak bir reformsa, bu da yapılmıştır. Eğer ozerkligi yok etmek, egitimln kalitesini dnşurmek, universitderi oknl duzeyine indirmek, bilimsel araştırmalan ve yaratıcüıgı kısırlaştırmak bir reform sayüıyorsa, YÖK bunu da başarmışOr." Nisan 1984'te YÖK üzenne bu açıkoturumda' ODTÜ eskı rektörü Kemal Kurdaş şöyle dıyordu "YÖK sistemi, Yüksekögretim Kanunu Turkiye'ye, aşın reaksiyondan dogan; disiplini, otoriteyi, berşeye tercih eden; bu anlayışla hem idari, hem akademik ozgurlükleri ortadan kakhran; aşın merkeziyetçı, aşın mudahaieci, tek şekilci bir duzen getinnıştir. Sistemin işleyış prensıpleri her açıdan modern bir toplumun yuksekoğretim anlayışına ters du^mektedır. Bu astera, uzennde vakıt geçırmeksızin bir tartışma açümalıdır. Mevcut sistem yuruyemez. Bu sistem Turkiye'nin onune kara bir perde getirmiştir. Turkiye bu sistemle on $ene sonra telafi edilemeyecek durumlara duşecektır. Birkaç ogretim uyesinı cezalandıracağız diye bilimi, teknolojik geuşmeyi cezalandınr gibı bir dunımumuz var. Turkiye beş yıl öncesıne kadar Oıtadogu'non bir bilim merkeri, teknolojı geliştirme merkezi olma ıstidadında Mi. Bn kanunla Turkiye butun bu liderlik umitlenni kaybedecekbr." Aynı açıkoturuma katılan Prof Dr Memduh Yasa da YÖK konusunda şu sonuca ulaşıyordu "Üniversitenin Türkiye'de oldukça eski bir gelenegi vardır. Onun için bu fikri öldurmek o kadar kolay olmayacaktır. Ve bu tepki kanununa da Turkıye'de çok şıddetli tepkiler çıkacaktır. Bu tepkileri onlemek için dahi kanunun bir an evvel tadiline gitmek, mucadeleyi sıyasi zemine kaydırmamak lazımdır. Sonuç olarak bu ışi bitirmek lazımdır." (Bkz Banka ve Ekonomik Yorumlar dergısı, Nısan 1984) Ağustos ve eylül aylannda üniversitede halen çalışmakta olan ya da çeşıtlı nedenlerle unıversıteden aynlan bılım adamlan arasında yaptığımız sonışturma, dörduncü yılını tamamlarken ünıversıtelerımızde YÖK duzenıne karşı tepkılenn gıderek guçlendığını, özellıkle eskı ve belırh bır geleneğı olan ünıversıtelerımızdekı öğretım üyelerı arasındakı huzursuzluğun belırgın bu hal aldığını göstenyor TUm bu gelışmeler 2547 sayılı kanunla gelen YÖK düzemmn yükseköğretun alanında bır reform olup olmadığj sorusunu gündemde tutuyor Bu yazı dızısınde bız, bılım adamlannın YÖK duzenıne karşı eleştınlennı, belırh ana noktalarda toplayarak ve mümkün olduğu kadar kendı ıfaaelenyle kamuoyumuzun dıkkatıne sunuyoruz ASI Şahin Alpay tlk tepkiler Çıkanlacağına ılışkın haberlerle bırhkte YÖK, ümversıte çevrelerınde tepkıyle karşılandı Danışma Mecbsı'nde de tartışmalara >ol açtı Anayasa Komısyonu Başkanı Prof. Dr Orhan AJdıkaçtı, yasayı üniversite özerklığıne aykın buluyor, "YÖK olaganustu donemin kanunudur. Zamanla ortadan kslktna>a mahkumdur," dıyordu Zamanla Yukseköğretım Kanunu ve bu kanunun öngördüğü vönetım hıyerarşısının tepesmde yeralan Yükseköğretım Kurulu'nun uygulamaları, YÖK duzenıne karşı eleştınlenn gıderek yayılması ve yoğunlasmasına yol açtı Ord Prof Dr Hıfzı Vddet Velıdedeoğlu Cumhuriyet'te 28 Kasım 1982 günü yayımlanan makalesını şöyle bıtırıyordu "Ben, özerk üniversitede yetişmiş ve akademik kariyerin ber aşamasını o ortamda yaşamış, ozerk huknk fakultesinin dekanlığını yapmış bir bılim adamı olarak, bugnnku YÖK sistemine kokunden karsıyım. Durumu degiştirmek içın eumden bır şey gelmiyor ama, gönlum, son yolculuğuma bu üniversitenin bolunden başlamayı islemıvor. Bu nedenle yalanlanma şunu vasi>et ettim: Lutfen beni, hiçbir yere yollamadan, Kadıkoy'deki camiden yolcu ediniz son duragıma." YÖK Yasası'nda değışıklık talebı 6 Kasım 1983 seçımlenvle kurulan yenı parlamentoda hemen gundeme geldı ANAP'tan mılletvekıh seçılen Prof Dr. Ercumenı Konukman, çeşıtlı vesıleler le YÖK uygulamalannı ağır bu" dılle eleştınyor ve ıktıdar partısı ıçmde bır gnıbun YÖK üzenne meclıs araştırması açılması ıçuı hazırhklar yaptığını söylüyordu (Bkz Cumhurıyet, 30 1 1984) Şubat 1984'te HP'h Enver Özcan ve 12 arkadaşt YÖK uygulamasından doğan sorunlann saptanması amacıyla Meclıs araştırması açılması ıçın önerge verdıler önergenın tartışılması sırasında MDP grubu adına konuşan Istanbul Üruversıtesı eskı öğretım üyesı ve Istanbul Mılletvekıh Prof Dr Memdnb Yaşa şunları söylüyordu "YÖK Yasası Anayasadakı hukumk de çanşma haHndedir. Anayasa idan ozerklıgı kaldırmış, ilmi ozerklıği konımuştur. Ancak, yasa bunu da kokunden sümıştir. Üniversite hocalanmn bayatla ügılen kesUmiş, YOK'un mutlak hâkimrvetı altına gırmeleri istenmiştir... Bn durumda ilmı ozerkhkten soz edflemez. Totaliter rejımler dışında hiçbir rejımde bu uygulama yoktur" (Bkz Cumhurıyet 2 2 1984) önerge. ANAP oylanyla, "YÖK'u cıddi bir incelemeye almak için" henüz erken olduğu gerekçesıyle reddedıldı Ercüment Konukman da ümversıteden gelen şıkâyetlerın azaldığını ılen sürerek Meclıs araştırması ıçm hazırlıklarını ertele Yarın: YÖK kendi yarattıgı soranları çözneye çalışıyor YÖK'ün oluşumu Tüm yetkiler YÖK'te 2" Rekt6r+Genel Kurmay Prof«sönı+ 27 ProhBflr <^~| 2547 sayılı Yükseköğretım Kanunu ıle ünıversıteler merkezıyetçı ve tek tıp bır yapıya kavuşturuluyordu Kanunun amacı, ılk maddesınde de açıkça belırtıldığı uzere tüm yuksekoğretim kurumlarını tepeden tırnağa ve Bu "butunü" örgutleme ve denetleme ışlevı de olaganustu genış yetkı ve guçlerle donatılmış tek bır merkeze (YÖK) bırakılmaktaydı Yalnızca sılahiı kuvvetler ve emnıyet teşkılatır.a bağlı yükseköğretım kurumları bu total duzenlemenın dışında tutulmaktaydı Üniversite ve yuksekokullara getırılen yenı düzenın bellı baslı özellıklerını ortaya koymak amacıyla Y Ö Kanunu'nu, buna önemlı değışıklıkler ve ılaveler getıren kanunları {14 4 1982 tanhlı 2563 sayılı kanun, 17 8 1983 tanhlı 2880 sayılı kanun) ve bırbırı ardından çıkarılan çok sayıda yönetmelığı taradık Temef metınler uzerınden yuruttuğümüz bu tarama, sıstemın koyu merkezıyetçı, aşın otortter, mudahaieci ve denetleyıcı bır yapıya sahıp olduğunu ortaya koyuyor Sadece bır "plan ve koordinasyon organı" olduğu ılerı surulen YÖK'un yetkılerıne bakıldığında da bu organın sıstemın temel taşı olduğu goruluyor Idan ve Mali Yetkiler: Tum üniversite yuksekokulların kurulup gelışmesı ıçın planlar yapmak, unıversıtelerın kaynaklarını kontrpl altında tutmak, yaz oğretım', gece oğretımı, ikili oğretım gibı tedbırler almak, tek tek unıversıtelerin profesor docent ve yardımcı doçent kadrolannı tespıt etmek unıversıtelerın oğrenci kapasıtesinı saptamak; öğrencı seçim ve kabul esaslarını belırlemek, oğrenci harçlarını karara bağlamak, üniversite ve yuksekokul vb bütçelerini ıncelemek ve onaylamak, üniversite rektorlerini belirlemek ve Cumhurbaşkanı'na onermek, rektörlerin disiplın ışlerını kovuşturmak, gerektığınde eğitime ara vermek ve sonrayenıden başlatılmasına doğrudan' karar vermek oğretım elemanlanndan (Prof, doç yrd doç , oğr görevlısı okutman, uzman) 'görevını yapmakta yetersız' gorduklerının veya yuksekoğretımın ongorduğu duzene aykırı harekette bulunduğuna kanaat getırdıklerının 'doğrudan' kurumlarıyla 'ilişkilerıni kesmek'; vakıflarca kurulacak yük [Seçılmış uyelef asnlıkta her açıdan "bir butunluk içinde duzenlemek" ıdı YOK (Yuksek ÛOretım Kurulu) |Sectlırw; uyeler aanlıkta] ÜNİVERSİTE SENATOSU (Akademik Organ) Rektor (Bşk)+3 Reklftr Yd + » DekantanEnst ve YOkul Mudur)en+ Ûjretım Uyetefi (Seçıimrs uyeler UYK (Untversrte Yönetım Kurulu) Rektör j FAKULTE KURULU (Akadefnık Organ) • Dekan+Bolom Bşk + I Protesör |S«Ç*T«Ş uytter aaoJıMa; Enst ve Y Okul Muduhenf 3 Profesör+2 Doçent+1 Yd Doçen! |B«um Ensi re Y Okul sayıa 5 ten a JeCılse seçlmıs uyeer az nlıkta] seköğretım kurumlarını (özel universiteleri) gozetım ve denetım altında tutmak Akademik Yetkılerı. Butun demokratık ulkelerde kesınlıkle üniversitenin akademik (yanı eğıtım ve bıhmsel araştırma ıle ılgılı) or ganlarına bırakılan yetkiler de bızde YuKseköğretım Kurulu'na verılıyor Orneğın Üniversite içi bırımlerı (fakulte enstıtü, yuksekokul) açma, bırleştırme veya kapatma konusunda 'doğrudan' karar almak, bölum, araştırma merkezi ve anabılım dalı (eskıden kursu) gibı en ait bınmlere vanncaya kadar tum birimlen açmak, bırleştıımek ya da kapatmak. Yükseköğretım kurumlarında doçentlık ve profesorluğe yukseltılme ve haftalık ders yuku çalışma esaslarına ılışkın yonetmeiıklerı hazırlamak Öğrencılerın ders geçme notlarını, yüksek oğretım kurumları arasında geçış esaslarını fakulte ve bolumierın ders programlanndan buyuk botumunu, hangı unıversıtenın hangı bılım dalında kaç oğretım uyesıyle hızmetın surduruleceğını saptamak Lısans programlannın eşdeğerlığını duzenlemek, universiteleri ustun başarılıbaşansız" dıye değerlendırıp, 'önlemler" almak Ozel haklar: Kanun ve yonetmelıkleıie neredeyse sınırsız yetkılerte donatılan Yükseköğretım Kurulu'na, 'ozel' hak ve ayrıcalıklar tanındığı da goruluyor 1) Ucretler: Yükseköğretım Kanunu 6 maddesı, YÖK uyelerının en yuksek devlet memuruna' odenen aylığın fki katı kadar ucret venlebıleceğını öngöruyor Ayrıca, emeklı olarak seçılmış YOK uyelerı bu "en yukseğın 2 katı" ucrete ılaveten emeklı maaşlarını almaya da devam edıyor 2) Yaşta Sınırsızlık: Kanun, oğretım uyelerının 67 yaşını doldurdukları anda gorevlenyle ılışkılennın kesılmesını zorunlu kılmakta (m 30) Oysa üniversite hocalarına getırılen bu yaş sınırlaması, YOK uyelerı ıçın geçerlı değıl Hatta, aksıne, 8 yıllık görev suresı bıten uyelerın yenıden seçılmelerı mumkun Yam, 67 yaş ve yukarısı, unıversıtede ders vermek ve araştırma yapmak ıçın "fazla" kabul edılırken, universiteleri yönetmek ıçın ' makul' goruluyor Bu ayncalık, Yükseköğretım Kurulu nu, eskı bır rektörun deyışıyle, bır "ıhtıyarlar meclısı" görünumune sokmakta Doğtnmocı 4 yd daha YÖK'ün başında AN KARA, (a.a.) Profesor Dr. lhsan Doğramaçı, 1 Ocak 1986 tanhınden başlayarak 4 yıl süreyle yenıden \ OK başkanlığına atandı Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından ımizalanan atama karanyla, Hukuk Fakultesı eskı dekanlarından Prof Dr Turgut Akınturk ve Hacettepe Unıversıtesı tktısadı ve Idan Bıhmler Fakultesı Dekanı Prof Dr Kâmıl Mutluer, Cumhurbaşkanlığı kontenjanından, YOK Genel Sekreten Lygur Tazebay da Mıllı Eğıtım Bakanhğı temsılası olarak YOK uvelıklerıne getınldıler. Halen ^ OK uvesı olan Prof Dr Dogan Karan, Prof. Dr. Tahsm Ozguç ve Durmuş Yalcın da yenıden YOK uvesı olarak atandılar ÎLKNUR ALTINAY Dr. ZAFER İŞCAN nışanlandılar Koru Motel 28 9 1985 Bolu ıle VEFAT Manastırh merhum Cemal Sabrıye Çoksu'nun kızlan, merhum Anf Tezıç'ın eşı, Fatma Nazıf Çoksu'nun ablaları, Nuran Şeref Kolçak, Denız Erdogan Tezıç, VJeraJErol Baskan, ŞukranErdogan Özel'ın anne ve kayınvalıdelen, DenızOmur Ozıaşkın'ın, Burak, Şule, Kerem, Ahmet Banu ve Nehır'ın bu>ukannelen MÜNİRE TEZİÇ 27 9 1985 gunu Hakkın rahmetıne kavuşrnuştur Naajı 29 9 1985 pazar gunu oğle namazını muteakıp Fatıh Camıı nden alınarak Aşıyan Mezarlığı na defnedılecektır Not Çelenk gondenlmemesı nca olunur Atamalar zinciri Yuksek Öğretım Kanunu'na göre tumu bır çatı altında toplanan üniversite ve yuksekokullar, pıramıt şeklınde bır sısteme oturtuluyor Pıramıdın en tepesınde, son derece genış >etkılerle donatılmış Yuksek Öğretım Kurulu (YÖK) bulunuyor Bu, merkezi bır karar yurutme \e dısıplın organı U>elennın sadece 1/3'u unı\ersıtelerce seçılebılmekte Seçımı >apan Ünıversıtelerarası Kurul'un (U \ k) kendısmde de atanma yoluyla gelen uyeler çoğunlukta UAK'm atanmamış uyelerını seçen Üniversite Senatosu'nda da durum a>nı Unı versıte sıstemımn ıkı akademik organından bın olan Senato'nun çoğunluk uyelerını atanmış rektörler atıyor Senatonun gerı kalan u>elerını seçen fakulte kurullarında da hemen her zaman atanmış dekan ve rektorlerın atadıklan kışıler çoğunlukta Yanı, butun sistem, tepeden tırnağa bır atamalar zıncırıne da>anıyor seçımle oluşturulmuş tek bır organ dahı yok Dolayısı^la, aka demık (yanı oğretım ve bıhmsel araştırmayla ılgılı) organları dahı üniversite kendısı seçemı>or Üniversitenin temel unsurunu oluşturan oğretım uyelerının tum sistem ıçındedoğrudan seçım yoluyla seçtıklerı yegâne temsılcıler de, fakulte kurullanndakı 3 profesor, 2 do çent ve 1 yardımcı doçentten ıbaret PAZARLAMA MÜDÜRU ALINACAKTIR Büyük bir pazarlama şirketinin yurt çapındaki dağıtımını koordine edebilecek deneyim ve yetenekte eleman alınacaktır. ARANAN NİTELİKLER • Yüksek okul mezunu olmak (Boğaziçi Işletmecilik tercih edilir) • • • • Pazarlama konusunda deneyimli olmak Lisan bilir olmak 35 yaşını geçmemiş olmak Askerliğini yapmış olmak I YÖK'ün Kuruluş Şeması Cumhurtaşkmı I I Batanlar Kuıukı Gendkumay Baştan. I | MM EJrtm Balonı I | Unvefsfcfcr An» Kunjl I I Cesaret ve kişilik yoksunları Bu dızıyı hazırlarken, halen unıversıtelerde ça lışmakta olan ve aralarında en ust duzeyde ıdan gorevler yapmış kımselerın de bulunduğu çok sayıda bılım adamının göruşierıne başvurduk Soz konusu bılım adamlannın ıkısı dışında gen kalan tümu, YÖK'ün getırmış olduğu dısıplın yönetmelı ğme atıfta bufunarak kımlıklerının açıklanmama sını ıstedıler YÖK le ılgılı eleştınlennı başka bazı vesılelerle dıle getırmış otan dığer bazı oğretım uyelerı ıse dısıplın yonetmelığının kendılerıne beya nat vermeyı yasakladığını bıldırerek goruşme talebımızı reddettıler Araştırmamız sırasında ken dılığınden gazetemıze gelıp kımlıklennı açıklamak sızın YÖK'le ılgılı şıkâyetlerını dıle getıren bazı öğretım uyelerı de oldu Kendısıyle göruşmemız sırasında YOK basın sozcusu Prof Dr Kemal Kartıan a bu durumun YOK un kurduğu ıddıa edılen baskı duzenının bır tezahuru olarak gorulup gorulerneyecegını sorduk Prof Karhan eleştırılerı olup da kımlıklennı saklayan öğretım uyelerınde cesaret ve kışılık yoksuniuğu' olduğunu soyledı Öğretım uyelerının kımlıklennın saklanmasını ısterken atıfta bulundukları YÖK dısıplın yönetmelığı 9 maddesının g f'krasında Bıhmsel tartışma ve açıklamalar dışında yetkılı olmadığı halde basına haber a/anslanna veya radyo ve televızyon kurvmlanna resmı konularda bılgı veya demeç ' verenlerın 'Kademe ılenemesmm durdurvlması' ıle cezalandırılmalan ongoruluyor YÖK Basın Sözcüsü'ne göre eleştirip de adlarını açıklamayanlar: Cumhurbjşkaıı Orayı •> o r Jc * stçmtKi hr ay ıpade aoy YÛK Saşiunı I yuksek ÛJrelım Kun*j t. M« E«*n 8 * » gerddı gtrfty h*td*tanAMto ve t u « M * «dar' * «. aaalnnBy Bato*» anafca janç btt)n y()K tiBHnan *m mta « t e r**r n imtem G«Mkmnay MmMtaMa sAn* *•*»» * yMr Kunıl RMOrkr Mr Unntntt SaralD»'ıı«M tmr » ' »InMtdıaHri * U lnnı ıçnde yaf»tnadı» Mdn*ı.C(in«iıııt>t$t Geniş bir dağıtım mekanizmasını sevk ve idare edebilecek, yeni öneriler getirebilecek görüş ve kabiliyeti olan isteklılerin P.K.727 Sirkeci adresine kısa özgeçmişleri ile bir fotoğraflarını göndermeleri.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear