Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 EYLÜL 1985 CUMHURÎYET/13 Haig çok net konuştu: A, BD Özal'ı destekliyor Haig şaşırdı ve çok önemli bir şey söyledi: "Amerika Sunalp'i desteklemiyor?" Şaşırma sırası bu kez Alman Sosyal Demokratlarındaydı: "Peki kimi destekliyorsunuz?" Haig çok net bir karşıltk verdi: "Amerika Özal'ı destekliyor." Almanlar oturdukları yerden şoyle bir doğruldular. Çünkü, kendilerine verilen bilgilere göre, önce Türkiye'deki askeri yönetim Sunalp'i destekliyordır. Sonra da Amerika yine Sunalp'ten yana bir tavır almıştı. Bu nedenle de şaşırmışlardı. Haig'e hemen bir soru daha yönelttiler. "Siz niçin Ankara'ya gittiniz, böyle beklenmedik bir biçimde?" 12 Eyiül'den sonra Türkiye'deki askeri yönetimi destekleyenlerin başında NATO eski Başkomutanı Alexander Haig geliyordu. Evren'i Genelkurmay Başkanlığı'ndan tanıyor, aralarında iyi bir dostluk kurulduğuna inanıyordu. Amerikan yönetimine Evren'le ilgili olarak sürekli sıcak sözler söylemiş ve ne zaman sorulsa, "Türkiye'de askerler demokrasiye mutlaka döneceklerdlr" karşılığını vermışti. Hatta, llter Türkmen Dışişleri Bakanı olarak Amerika'ya ne zaman gitse, mutlaka Haıg'le görüşmüş ve Türkiye adına girişimlerde bulunmasını istemişti. Alexander Haig Kime destek Jman Sosyal Demokratları Ankara'dan Amerika'ya dönüşünde eski ABD Dışişleri Bakanı Haig'i Frankfurt'ta bir akşam yemeğine çağırdılar. Almanlar da Türkiye'deki gelışmelerı Amerıkan yönetımi ölçüsünde izliyor, kulislere yayılan sözlere, dedikodulara ve doğru sandıkları bazı olaylara ilişkin değerlendirmede bulunmak istiyorlardı. Üstelik Haig işte Ankara'dan geliyordu. Hem ondan bilgi almak hem de Amerika'nın en son bakış açısını öğrenmek mümkündü. SDP'nin lideri VVİIIy Brandt, partisindeki arkadaşlarına durumu aktarmış, onlar da Haig'i Frankfurt'ta akşam yemeğine çağırmışlardı. Yemekte ağırlık taşıyan konu, Türkiye ve Türkiye'de 6 Kasım'da yapılacak seçimlerdi. Almanlar Haig'e tepeden ınme bir soru yönelttiler: "Amerika neden Turgut Sunalp'i destekliyor?" Haig neden gelmişti?.. all Street Journal'da çıkan yazıyla Amerika neden yetinmemiş ve Haig'i Ankara'ya gönderme gereğini duymuştu?.. Özal'ı desteklemekte olduğu artık bu ölçüde net iken, bir de neden Haig Ankara'ya gelmiş ve "birinci elden" bir görüşme yapmıştı?. Amerikalıları kuşkuya düşüren, Almanya'da yayımlanan "Die Welt" gazetesinde çıkan bir w yazıydı. Gazetenin verdiği bir habere göre, Türkiye'deki askeri yönetim Turgut Özal'a baskı yaparak Turgut Sunalp'le birleşmesini istemiş, Özal da bunu kabul etmemişti. Ama, birleşmeyı kabul etmesi yönünde isteklerin yoğunlaştığı öne sürülüyordu. Gazetede bu yazı, 26 temmuzda çıkmış, ardından Amerika bunun araştınlmasını Ankara'daki Büyükelçiliğinden istemişti. Ankara'dan giden raporlar da bu yöndeydi. Bu arada eylül ayı gelmiş, bu kez ortaya bir "dosya" konusu çıkmıştı. Ankara'da kulislerde "özal hakkında bir dosya hazırlandığı ve bunun işleme konulacağı" öne sürülüyordu. Hatta, bu haberi alan Ozal önce hemen Cumhurbaşkanına çıkmış, ardından da on gün hiç sesi çıkmadan Çeşme'de dinlenmeye gitmişti. Seçim öncesındeki bu suskunluk Amerikalılara garip geliyordu. Haig, Amerika'nın desteğini özal lehine koyduğunu Evren'e açıkça söylemişti. A B D yönetimi,THE WALL STREET JOURNAL'la Özal'ı işaret ediyordu A. merikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Burt, Wall Street Journal Yazı İşleri Müdürüyle temas kuruyor ve Özal'ın seçimlerde engellenmemesini isteyen başyazı 26 Ağustos 1983 günü yayımlanıyordu. TIIH W\LL STREET JDl RNAL VVashington'un göriişünü yansıtıyordu A 13 ..merika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Burt, sekreterine seslendi. Sekreter New York'daki (212285 5000) numarah telefonu çevirirken, genç bakan yardıması koltuğuna iyice gömüldü. Daktilodan yeni çıkmış kâğıdı bir kez daha dikkatlice okudu, derin bir soluk aldı. "Artık yapacak başka şey yok, bunu mutlaka denememiz gerekiyordu" diye mırıldandı. Kendisinin bizzat kaleme aldığı yazı acaba hedefıne ulaşabilecek miydi? Üzerinde uzun uzun düşünmuş, ustlerine danışmış, sonunda oturup yazmıştı. (212285 5000) numaralı telefon açıldı: "WaH Street". Dışişleri Bakan Yardımcısı Burt'un sekreteri "Burası Wasbington, Dışişleri Bakanlıgı. Bakan yardımcısı Burt yazı işleri müdüriı ile göruşmek istiyor" dedi. Amerika'nın en etkin gazetelerinden, aynı zamanda Amerikan yönetiminin sesini diğer ülkelere yansıtan "Wall Street Journal"ın yazı işleri mudürünü, Dışişleri Bakan Yardıması Burt bu kez neden anyordu acaba?.. Amerikan Yönetimi ile "Wall Street Joumal" yıllar yılı işbirliği halinde çalışmışlar, yönetimin istekleri ünlü gazetede çoğunlukla dile gelmiş ve yayımlanan haberler, yorumlar sadece Amerika içinde değil, tum dünyada yankılar yaratabilmiş, Amerika'nın istekleri bu gazete aracıbğıyla diğer ülkelere kolayca iletilebümişti. Bu nedenledır ki, Amerika ile ilişkıde olsun olmasm, ülkeler "Wall Street Journal" ı dikkatle izler, burada yayımlanan yazıları inceden inceye kendi politikalarından süzerlerdi. Washington'daki çalışma odasmda Burt'un telefonu sinyal verdiğinde, karşısmda "Wall Street JournaT'ın Yazı İşleri Müdürü vardı. ABD Dışişleri Bakan Yardıması Richard Burt konuya girdi. ABD yönetimi kendileri tarafından yazılan bir yazmın gazetede yayımını istiyordu. Yaaişleri Müdürü, son üç yıldır Türkiye'yi yakından izliyor ve zaman zaman da Türkiye'nin çeşitli sorunlarına ilişkin yazılar yayımlıyordu. Türkiye'nin bazen ekonomik, bazen siyasal sorunlan "Wall Street Journal" sayfalanna yansıyor, bundan gerek Avrupa hükümetleri, gerekse uluslararası mali piyasalar geniş bir biçimde etkileniyordu. Hele de, özal adı gazete için çok aşinaydı. DAR SOKAKTA SİYASEKg kilerine yönelik bilgiler, Türkiye'nin dış dünyada nasıl görülmekte olduğuna ilişkin haberler, Özal açısından, olumlu değerlendirilmiş ve öyle yayımlanmıştı. Gazete 24 Ocak ekonomik kararlarını "d©grn" buluyor, bu kararlar Amerikan yönetiminden başlayarak Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve diğer uluslararası bankalar tarafından hararetle destekleniyordu. 24 Ocak kararlarımn miman, 12 Eylül döneminde 22 ay kadar başbakan yardımcılığını yürütmüş ve o sırada bu politika aynı kararlılıkla uygulanmıştı. 24 Ocak kararlarımn mimarı, 12 Eylül'ün ekonomik işlerden sorumlu başbakan yardıması şimdi nasıl olur da seçimlerde engellenirdi?. Yazı İşleri Müdürü, Bakan Yardımcısı Burt'u dinlerken son uç yılın olayları bir fılm şeridi gibi hızla gözunün önünden geçti. Tarih 24 Ağustos 1983'tü. Yalçın Doğan 12 EylüPlü günleri yazdı Urkiye, şu anda daha başka önemli gelişmelere sahne oluyor. Beş kişiden oluşan askeri konsey, on iki partiyi veto etti. Kasım seçimlerine sadece Uç partinin girmesine izin verdi. Generaller, Milliyetçi Demokrasi Partisi'ni desteklerken, Halkçı Parti'yi de resmi muhalefet partisi olarak görüyorlar. Ancak Halkçı Parti'nin böyle bir ortamda, solda muhalefeti nasıl yürüteceği ve gerçek bir ıruhalefet yapıp yapamayacağı şu anda belli değil. eçimlere katılan üçüncü ve bizim hesaplarımıza en uygun parti ise, eski Başbakan Yardımcısı Turgut Özal'ın liderliğindeki Anavatan Partisi'dir... Amerikan diplomasisinin Türk generallerinden bilmelerini kesinlikle istedikleri nokta şudur: Toplumda bir gerginlik yaratılmadan seçimlerde Özal'ın partisinin kazanması, demokrasiye erken dönüş için esen bir ümit rüzgârıdır. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, bu işin üstesinden gelinmesini dikkatle izlemektedir. Ancak geçmiş dönemdeki olaylar, Amerikan yönetimini bu konuda kaygılandırmaktadır... Olayların akışı içinde Amerikan dış politikası, herhangi bir bunalım ortaya çıktığında kendisine taktikler bulabilir. varlığı gösterilmekte ve bu partinin generallerce desteklendiği bilinmektedir. özal'ın veto edilme ihtimaline bir başka gerekçe olarak da Askeri Konsey Başkanı Kenan Evren'in seçimlerin iki parti arasında geçmesini istemesi gösterilmektedir. Ancak özal'ın geçmiş dönemdeki ekonomik başanları, bu tür dedikoduları geride bırakmaktadır. Bu söylentiler, belki de, seçimİTİn meşruluğunu yok etmek için ortaya atılıyor olabilir. Kaldı ki, böyle bir seçimden çıkacak hükümeti şimdiden zayıflatmak amacmı da taşıyor olabilir. Çünkü unutmamak gerekir ki Türkiye'de geride kalmış dönemin geleneksel partilerinin siyasal yaşamdaki etkinlikleri ağırlığını hâlâ korumaktadır. Washington'dan aranıyordu: "Ankara Büyükelçiligi'ne ve İstanbul Konsolosluğu"na, acele" kaydını taşıyan VVashington'dan gelen teleks, bir gün önce Wall Street Journal'da yayımlanan yazıyı Türkiye'ye aynen geçiyor ve "Ugililerin dikkaüne" sunuyordu. 1 T A Ocak ekonomik kararlanndan sonra gazete, özal'ın politikalannı ve bizzat kendisini her türlü eleştiriye karşı savunmuş, izlediği ekonomik politikalan her zaman desteklemişti. Özal'ın son üçdört yılında, gerek başbakanlık müştesarlığında, gerekse başbakan yardımcılığında dış ekonomik iliş 24 Ağustos 1983 tarihinde, yani Türkiye'deki 6 Kasım seçimlerinden yaklaşık iki ay kadar önce "Wall Street Journal" da iki sütun üzerine bir başyazı yayımlandı. "Türldye'nin Dönüm Noktası" başlığını taşıyan yazı özetle şöyle: "Turkler, güç anlaşılır ve karmaşık insanlardır. Onlar Amerikan dış politikasının son 10 yıldaki beceriksizliğinin kurbanlarıdır. Yunanistan'da Albaylar Cuntası tarafından başlatılan Kıbrıs olaylarından dolayı Türkiye'ye uyguladığımız ambargo, bu beceriksizliğin en çarpıcı örneklerinden biridir. Türkler aynı zamanda Sovyetler Birliği tarafından finanse edilen terörist grupların da kurbanı olmuşlardır. Söz konusu terörist eylemler Türk Silahü Kuvvetleri'nin 1980 yılında ülke yönetimine el koymasıyla son bulmuştur. Yönetime el koyan ordu en kısa sürede demokrasiye yeniden dönüleceği sözünü vermiş ve burada hemen özellikle belirtmek gerekir ki, sözünü tutmuştur. 26 ' eçimlere katılan üçüncü ve bizim hesaplarımıza en uygun parti ise, eski başbakan yardımcısı Turgut özal'ın liderliğindeki Anavatan Partisidir. özal, 12 Eyiül'den önce sivil hükümet tarafından Turkiye'nin ekonomik sorunlarım çözmek amacıyla görevlendirilen bir bürokrattı. Yönetime el koymalarından sonra askerler, Özal'ı unutmadılar ve hükumete aldılar. özal başbakan yardımcüığına getirilince büyük bir başarı gösterdi. Son on yılda uluslararası ekonomi piyasasının en önemli ekonomik kararlarını aldı. Ordunun desteklediği parti ile bütünleşmeyi reddederek bugünku partisini kurdu. Partisini kurarken çeşitli güçluklerle karşılaştı. Şu anda generallerin, Özal'ın kurmuş olduğu bu partiyi veto ederek seçimlere sokmamalan için geçerli herhangi bir nedenleri olduğunu sanmıyoruz. s Törk generalleri A. k.ynı anda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın teleksi de aynı amaçla tıkırdıyordu. Türkiye'nin VVashington Büyükeîçiliği, Wall Street Juornal'da çıkan yazıyı Turkçeye çevirip, makaleyi "Türk DışişJerinin dikkaüne" sunuyordu. Ancak Dışişlerine VVashington'dan gelen telekste önemli bir not düşülmüştü: "Gönderdiğimiz yazı tümiiyle Amerikan yönetiminin göruşunü yansıtmakta, bu nedenle de yetkililerin mutlaka dikkatine sunulması istenmektedir." ürkiye'de şu anda yaygm olan bir kanı da, özal'ın partisinin 6 Kasım seçimlerine katılmasının engellenebileceğidir. Buna gerekçe olarak generallerin desteklediği Milliyetçi Demokrasi Partisi'nin T .merikan diplomasisinin Türk generallerinden bilmelerini kesinlikle istedikleri nokta şudur: Toplumda bir gerginlik yaratılmadan, seçimlerde, özal'ın partisinin kazanması, demokrasiye erken dönüş için esen bir ümit rüzgârıdır. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, bu işin üstesinden gelinmesini dikkatle izlemektedir. Ancak geçmiş dönemdeki olaylar Amerikan yönetimini bu konuda kaygılandırmaktadır. Olaylann akışı içinde Amerikan dış politikası, herhangi bir bunalım ortaya çıktığında, kendisine etkili taktikler bulabilir. İnsan haklan üzerinde etkili konuşma sanatını kullanarak diplomasi taktiklerini geüştirebilir. Amerikalılar, bir ulusun gerçekten oluşumunu beklerken pek fazla sabırlı olmadıklannı da unutmazlar." Ankara'daki Amerikan Büyükelçiliği'nin teleksi hergünkü gibi 27 Ağustos 1983 tarihinde, yani "Wail Street JournaT'da Türkiye ile ilgili yayımlanan yazıdan bir gün sonra, yeniden tıkırdamaya başladı. Ankara'daki Amerikan Büyükeîçiliği, Washington9dan teleks nkara'daki Amerikan Büyükelçiliği'ne son bir haftada NVashington'dan gönderilen iki önemli teleks daha vardı. Yine "Acele" kaydıyla ve "Yayımlanması" koşuluyla gönderilen telekslerden ilki 20 Ağustos 1983 tarihini taşıyordu. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Amerikan basını tarafından yöneltilen iki soruyu yanıtlıyordu. Bu soruların Amerikan basını tarafından kendilerine yöneltilmesi istenmişti. Telekste tek bir soru vardı:"Son gunlerde Türkiye'de kapatılan Tercüman ve MUIiyet gazetelerinin yayından alıkonulmasını nasıl karşüiyorsunuz?" Yanıt: "Amerikan yönetimi demokratik siirecin bir geregi olarak basın özgıiriügünün her zaman yanındadır. Türkiye'deki askeri yönetim kasım ayında yeniden demokrasiye dönüş için seçimlere gidileceğini açıklamıştır. Seçimlere giderken askeri yönetimin basını da yanına alarak daha yapıcı bir diyaloğa gireceğini ümit ediyonız." 24 Ağustos 1983 tarihini taşıyan diğer teleks ise Amerikan basını tarafından Amerikan Dışişleri Bakanlığı 'na yöneltilen tek bir soru ve onun yanıtından oluşuyordu: "Türkiye'deki siyasal partilerin veto edilmelerine karşı Amerikan yönetimi herhangi bic tepki gösterdi mi?" sorusuna verilen yanıt telekste aynen şöyle yer aiıyordu: A. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Burt, Orgeneral Şahinkaya'nın sözünü anımsıyordu: Önürnüzdeki 48 saat içinde Türkiye'nin bir Cumhurbaşkanı olacakş STLMM MW Dışişleri Bakan Yardımcısı Burt, önünde uzanan geniş yeşü alanı penceresinden seyrederken, belleğini şöyle biryokladı. Türkiye'de 12 Eylül 1980 tarihinde askerler ülke yönetimine el koydukları zaman dünyada çeşitli tepküer ortaya çıkmış, Amerikan yönetimi ise "harekâtı anlayışla karşıladıklanru" bildiren bir açıklamada bulunmustu. O açıklamayı o tarihlerde yönetime yaktnlığı ile bilinen Paul Henze kaleme almıştı. O tarihteki açıklama, TürkAmerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcına neden olmuş ve üç yıl boyunca Türkiye'ye gelen çeşitli düzey ve görevdeki Amerikalılar, yaptıklan her ziyaretin ardından "Türkiye ile Amerika iliskileri tarihin en iyi dönemini yaşamaktadır'' cümlesini sık sık kullanmışlardı. İşte, daha dün gibi hatırlıyordu. 10 Eylül 1980'de Amerika'yı ziyaret eden Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya onuruna Türkiye'nin fVashington Büyükelçiliğinde bir kokteyl verilmişti. Konu, Türkiye'dekianarşi, siyasal çözümsüzlük, ekonomik tıkantklık ve de Cumhurbaşkanının TBMM'de aylardır bir türlü seçilemeyışi idi. Bu yönde kendisine yöneltilen bir soruya Şahinkaya aynen şu cevabı verecekti: "Merak etmeyin. Önümüzdeki 48 saat içinde Türkiye'nin bir Cumhurbaşkanı olacak." Kokteyl ve o günkü hava Burt'un gözlerinin önünden hızla geçti. Evet, askerler verdikleri sözde durmuşlar, ülke yönetimine el koyduktan sonra adım adım demokrasiye geçiş sürecine dönmüşlerdi. Amerikalı: Sizin seçimlerde işiniz kolaylasır o zaman ama... Sunalp: Ben önce Türkiye'nin çıkarlannı düşünürüm. Amerika'nın çıkarlarından şimdi durup dururken bana ne?.. Amerikalı: O zaman muhalefette nasıl bir tavtr izlersiniz?.. Muhalefet görevini yerine getirirken Amerika 'nm yürüttüğü politikaya dikkatinizi yöneltirsiniz herhalde... Turgut Sunalp bu konuşmanm etkisinde uzun süre kaldı. Hatta o kadar ki, Wall Street Journal'da yayımlanan yazıdan sonra Amerika'nın Ankara Büyükelçisi Hupe, Sunalp'i ziyaret için MDP Genel Merkezı 'ne geldiğinde, Sunalp dupedüz saldırdı: Sizin sefaretinizde çahşanlar Özal lehine propaganda yapıyorlar. Hupe sordu: 4 Ne yaptılar? Sunalp çok kızgındı: Daha ne yapacaklar, gelip bana muhalefet göreyi veriyorlar kendi kendilerine, sonra da beni Washington'a kotülemek için ellerinden geleni söylüyorlar. Ben Kore'degc'revyeptım. NATO'da Sunalp kızgındı, Büyükelcı Hupe'ye, "Sızin sefaretinizde ABO Büyükelçısı StrauszHupe, ziyarete geldiğine pışman görev yaptım. Sizin orgeneraüerinizin dörtte üçü beçalışanlar bana muhalefet görevi veriyorlar" dedı. rJı. Bir şey söytemek ıstemedı ve kalktı. nim iyi arkadaşundır. Bağımsızlığını koruması için Türkiye'nin askeri ittifaklara girmesinden elbetteyanayım. NATO'yu elzem görüyorum. Bu ittifaklarM. arih, 1983 Nisan. İstanbul'dayız... da Amerika'nın Türkiye'yi desteklemekte olduğuna Parti kurulma çalışmalan sürerken İstanbul Ame da inanıyorum. Fakat sizin poa'tikalannıza karşıyım. rikan Konsolosluğundan bir görevli Turgut Sunalp'i Siz bu memleketin iç politikasına karışamazsınız. Moda'dakı evinde ziyaret etmişti. Amerikalı: Hupe önce karşılık verecek oldu, ama Sunalp 'in izim de basın özetlerinden izlediğimiz kadarıyla Türk hükümeti son olarak iki siyasi partinin kasım seçimlerine girmesini engellemiştir. Buna rağmen önumuzdeki dönem içinde askeri yönetimin siyasal partilerle, basınla ve diğer kamuoyu odaklarıyla daha yapıcı bir işbirliğine döneceğini ümit ediyoruz. Türkiye'nin yeniden parlamenter demokrasiye donrne>e başladığı şu gunlerde Türk toplurhunun butun kesimlerinin duşuncelerinin dile gelmesine önem veriyoruz. Ve bunun mumkun olduğu ölçude geniş bir biçimde parlamentoya yansıvacağına inanıyoruz!' Wall Street'te çıkan yazıyla birlikte bu iki notun da VVashingtonAnkara haberleşmeleri sırasında Türk kanallarından doğrudan Çankaya'ya yansıtıldığma, Amerikalılann yine hiçbir kuşkusu yoktu. B Sunalp, StrauszHupe'ye çıkışıyor • Sizin sefaretiniz Özal lehine propaganda yapıyor... Wall Street'teki yazıyı da siz yazdırttınız...m Amerika'nın Ortadoğu'daki çıkarlan üzerine ne düşünuyorsunuz?.. tktidara geUrseniz bu yönde ne yapacaksımz?.. Bu yönde bir açıklama yapmayı düşünür müsünüz? Sunalp: Bunu şimdiden sormanın ne âlemi var?.. Ben ^Amerika'nın Ottadoğu politikasını desteküyorum' diye bir açıklama yapmaya kalksam herkes arkamdan yuh çeker... gözu hiçbir şey görmüyordu. Hepsini biliyorum. WaU Street Joumal 'da yayımlanan yazıyı da siz yazdırdmız. Benim memleketimde bir başka ülke ya da beynelmilel bir dernek böyle rahatça at koşturamaz. Bunun, sizin tespit ettiğiniz dış politikayla da hiçbir bağlantısını göremîyorum. ABD Buyukelçisi Hupe, ziyarete geldiğine pişman olmuştu. Pek birşey söylemek ıstemedı ve kalktı. Ağustos 1983 tarihi, 12 Eylül 1980 askeri harekâtıyla başlayan bir dönemin çeşitli aşamalarının en arüamlılarından birisiydi. Çunku 6 Kasım 1983'te yapılacak seçimlere hangi partilerin katılacağının en son belirleneceği tarih 24 Ağustostu. Bu tarihe kadar 30 kurucu üyesi Milli Güvenlik Konseyi'nce onaylanmış ve 34 ilde ve bu illere bağlı ilçelerin en az yansında orgüt kurabilmiş olan siyasal partiler, seçimlere girmeye hak kazanıyordu. Amerikan Buyukelçiliğine gelen telekslerden ikincisinin "24 Ağustos" tarihini taşıması ve hemen o gün Türkiye'deki siyasi gelişmelere ilişkin Amerikan yönetimine soru sorulması herhalde basit bir rastlantıdan ibaret değildi. Bürün dünyadaki olayları izlemeye alışkın olan Amerikan basını böylesine ince bir noktayı elbette ki gözden kaçırmamıştı. Ama bu ince noktayı gözunden kaçırmasını engelleyen sadece kendi çalışma yöntemi değil, Amerikan Dışişlerinin Ortadoğu uzmanlanydı aynı zamanda. 24 YARIN: Evren'in konuşması