23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 MART 1985* HABERLERÎN DEVAMI CUMHURİYET/B Boğaziçi'ne Sahip Çıkmak. (Baştarafı 1. Sayfada) lerini ve doğal güzelliklerini kamu yaran gözetilerek korumak ve geliştirmek ve bu alandaki nüfus yoğunluğunu artıracak yapılanmayı sınırlamak için uygulanacak imar mevzuatını belirlemek ve düzenlemektir." Görüleceği gibi. 2960 sayılı yasanın temel hedefi, "Boğaz yağması"na son verebilmektir. Boğaziçi yıllar boyu çirkinleştirilmiş, her geçen yıl kamuya daha da kapalı duruma getirilmiştir. SİT karaıianna karşın bu talihsiz gelişmelerin önü bir türlü alınamamıştır. Bu ihtiyaçtan doğduğu söyienebilecek Boğaziçi Yasası'nın öngördüğü bağlayıcı ilkelerine son derece açıktır: • Boğaziçi'nde nüfus yoğunluğunu artıracak yapılanma durdurulmuştur. • Boğaziçi alanında mevcuıplanda nüfus ve yapı yoğunluğunu artırıcı niteJikte plan değişikliği yapılamaz. • Boğaziçi kıyı ve sahil seridinde ve öngörünüm bölgesinde konut yapılamaz. • Kıyı ve öngörünüm bölgesindeki arsalar biheştirilemez ve ayrılamaz. • Kıyı ve öngörünüm bölgesinde plana göre konut kullanımına ayrılmış, ancak henüz bina yapılmamış yerler de yeşil alan kapsamına girer. Boğaziçi'ne hiçbir yapı yapılamaz mı? Yapılır. Fakat bunun da bir koşulu vardır. Yasanın üçüncü maddesinin (h) fıkrasında bu koşul şöyle tanımlanmıştır: "Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesinde turizm ve rekreasyon amacı ile aynlan aianiara toplumun yararlanmasına aynlan yapı yapılır ve bu husus tapu sicillerine işlenir. Toplumun yararlanmasına aynlan bu yapılar amaç dışı kullanılamaz." Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu'nun deyişiyle "turistik saray" yaparak da olsa Boğaziçi Yasası'nı delmek olanaksızdır. "Turistik amaçlı sarayı yaparım, sonrada şeyh ya da prens hazretlerinin kullanımına sunarım" şeklinde özetlenebılecek bir kurnazlık da yasanm, yukanda aktardığımız, "Toplumun yararlanmasına aynlan bu yapılar amaç dışı kullanılamaz" hükmüne ters düşmektedir. Ne var ki Özal yönetimi. Boğaziçi Yasası'nı delmek, olmazsa, değiştirmek konusunda kesin kararlı gözükmektedir. Boğaziçi'nin güzelim tepelerinin birer birer Suudi dostlarımıza sunulmaya başlaması bu kararlılığın en açık işaretidir. İmar Yasası'nda yapılacak bir değişiklikle Boğaziçi Yasası'nı delmek gibi bazı hazırlıklardan söz edilmektedir Ankara'da. Yazık... Boğaziçi yeterince yağmalanmış, çirkinleştirilmiştir bugüne değin. Boğaziçi'nin güzelliklerini, örneğin ulusal park olarak insanlarımızın ortak hizmetine açmak varken, Suudi prenslerin saraytarı için kapatmak girişimleri büyük bir talıhsizlik sayılmalıdır. Boğazın güzelüklerinde insanlarımızın artık zaman zaman da olsa soluk alabilmelerini sağlamak, bize kaltrsa, çağımıza daha yaraşır bir hizmet olur. Arap dostlarımıza yazlık saray için Boğaziçi'nden daha başka yerler de bulunabilir. Ülkemiz büyüktür yeterince. Üstelik, petrodolardan daha değerli moral ölçüler de vardır yaşamda... "Milliyetçimuhafazakâr" dostlara bir kez daha anımsatıyoruz. (Baştarafı 2. Sayfada) Ne yaziK Kı emekçi halkın sorunlarını cözebilecek bir sol iktidar. tüm ağırlığıyla yönetıme oturamadı; dış ve iç sermaye güçleri karşısında tam yengiye ulaşamadı. Şımdi emekçi halkın tam anlamında geriletildıği ve Türkiye'nin "ucuz emek cenneti"ne dönüştürüldüğü bir dönem yaşıyoruz. • Peki ne yapmalı? Davayı bir yanından tutmalı, bir el vermeli, ilk adımı atmalı. . Önce yapılacak iş, solda dağınık ve şaşkın bulunanları ya da birbirıyle uğraşaniarı, bir tek partide buiuşmaya zorlamaktır. Bunu yapamazsak boşuna yakınmayalım. Kimsenin elinde sıhirli değnek yoktur ve dünyada bundan başka bir yol yordam icat edılmemıştır PENCERE UGUR MUMCU M\Stl K Bu akşam yapılacak Eurovision Sarkı Yarışması Türkiye Finali'ne renk katması amacıyla TRT tarafından çağırılan "Dolly Dots" topluluğu ülkemize geldi. "Leila"isimli hafif arabesk parçalarıyla dünya müıik listelerindeyer alan 6 kişilik topluluğun 5 üyesi başına tanıtıldı. 6. üyeleri Anita, üç hafta sonra doğum yapacağı için Türkiye 'ye gelmemişti. 6 yıl önce kurulan ve Antalya Festivali sırasmda da ülkemize gelen "Dolly Dots"un bu gece son uzunçalarlan "Thirst"ten 7parça söyleyeceği açıklandı. (Foıoğraf: MERT ALİ) (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Eurovision Türkiye finali bu gece TVde Magazin Servisi Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye finali, bu akşam Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılıyor. Ajda Pekkan, Dolly Dots ve Beş Yıl Önce On Yıl Sonra Topluluğu 'nun da katıtacağı program saat 21,30'dan itibaren televizyonlardan naklen yayımlanacak. Kazanan parça Isveç'te yapılacak olan Eurovision finalinde Türkiye'yi temsil edecek. Orhan Boran ve Başak Duru'nun sunacağı program, haberlerin hemen ardından başlayacak. Sunucular, ilk olarak Ajda Pekkan ve Beş Yıl Önce, On Yıl Sonra Topluluğu'nu sahneye çağıracak. Konserde, sanatçılar 25 dakika boyunca "playback"ten şarkılar söyleyecekler. Ardından saat 22.00"de yarışmaya geçilecek. 1985 Eurovision Şarkı Yarışması için hazırlıklar, 1984 kasımında başlamış, ilk eleme için başvuran 89 şarkıdan 10'u finalde yanşmaya değer bulunmuştu. Ancak finalistlerden Banş Manço, sonuçların açıklanmasından bir süre sonra yarışmaya değer bulmadığını belirterek çekilince, finalist sayısı 9'a indi. 9 finalist şarkıcının yarışacağı bölüm 45 dakika sürecek. Bu süre içinde Nükhet DuruNeco ikilisi dört kez, MazharFuatÖzkan üçlüsü, Sezen AksuÖzdemir Erdoğan, Nil Burak, amatör yanşmacılardan Feza Tok ve Pınar Seyhun da sahneye birer kez gelecekler. Yarışmanın hemen ardından " L e i l a " şarkısı ile tanman, Dolly Dots Topluluğu sahneyi alacak. 6 kızdan oluşan toplu Kim hangi şarkıyı sbyleyecek Parçanın Adı 1) Bir Sevgi Yeter 2) Aşık Oldum 3) Boşver (Üç maymun) 4) Bakışlar 5) KüçUk Bir Aşk Masalı 6) ÖzJem 7)Sev 8) Gıineş Bir Kere Dogdu 9) Yıllardan Sonra Seslendiren NecoNükhet Duru Beste ve söz vazarı Selmi Andak Ayse Manioğlu MazharFuatÖzkan Uğur Başar Nükhet Duru C. Ömer Göksel Tamer AykaçP. Seyhun Ali Kocatepe Sezen Aksu Beyza Tok Olcayto Ahmet Tuğsuz Selmi Andak Aysel Fürel Olcayto Ahmet Tuğsuz (Boştorufı 1. Sayfada) bilmesi için ocak ayına göre 1500 iira daha fazla harcaması gerekti. tstanbul'da ekmek fıyatlannın 40 liradan 50 liraya yükseltilmesi de, mutfak masraflarına 720 liralık bir yük getirdi. Yaklaşık 1 yıldan beri hemen her ay zarn gören tüpgaz, güdük şubat ayında da bu geleneğini bozmadı ve aile bütçelerinden bir 100 İira daha kaptı. Et, sebze, meyve, ekmek ve tüpgazın dışında, un, pirinç, bakliyat, patates ve soğan fiyat lan da bol karlı şubat ayı boyunca tırmandı. Zavallı İSTANBUL'DA DÖRT kİSİÜk AtLENEV ŞUBAT AYI MUTFAK GÎDERİ / Şubat 1985 .^.900 T 700 ..140 1150 1300 40 180 250 30 165 240 350 380 130 135 170 200 580 480 700 1800 .2050 fiyaü (Kg.Adet) MazharFuatÖzkan NecoNükhet Duru Pınar Seyhun Sezen AksuÖzdemir Erdoğan Feza Tok NecoNükhet Duru Nil Burak NecoNükhet Duru Btymzpeynir Zeytia Şeker ty Ekmek. SSt Yofurt Yaararta Vn Makaraa Phtaç Bakliyat Patates Sofan Setne Meyve Margaria Ayciçek yafı. Zcytinyajtı Tereyagı Tüpgaz TOPLAM (Baştarafı 1. Sayfada) rumlarda sanık avukatlan savunma yapacaklar. Daha sonra "Son söz sanığındır" kurahna uygun olarak, üç sanık, Varujan Garbicyan, Ohannes Semerci ve Soner Nayır söz alarak kendilerini savunacaklar. Fransız Ceza Kanunu'na göre jürinin savcının isteğine uyarak sanıklara ömür boyu hapis cezasına hükmetmemesi halinde, verilebilecek en ağır ceza 20 yıl hapis cezasını geçmiyor. Savcının bu isteminden önce mağdur tarafın avukatları mütalaalannı okudular. Dün sabah ilk konuşmayı 20 Türk mağdur ve THY adına duruşmalarda bulunan ve bir anlamda müdahil tarafın yönlendiricisi olan avukat Jean Loyrette yaptı. Loyrette konuşmasının başında terorizmin psikolojik ve sosyolojik tahlilini yaptı. Teröristlerin tarihin akışını şiddet yoluyla değiştirmeye çalışan, zeki olsalar dahi katı ve dar görüşlü kişiler olduklannı belirtti. Ve bu konuda şöyle devam etti: "Çeşitli lerörist örgütler arasında girift ilişkiler mevcuttur. Bazı Filislinli gruplar. Şii terorizmi ve Ermeni terörizminin ortak hedefi, F.rmeni terörizminin eylemleri için sıgındığı mazeret soykırım olsa dahi, Batı demokrasilerini istikrardan yoksun bırakmaktır." Avukat Loyreue konuşmasını şu sözlerle tamatnladı: "Ohannes Semerci ve Soner Nayır Kudüs'teki Ermeni Seminerinde tarihi kendi duygulan doğrultusunda yeniden yazmak ve atasal nefretlerinin sesini dinlemek yerine, tek tanrılı üç dinin kutsal saydığı Kudüs şehrinde bu dinlerin barış ve kardeşlik çağrısına kulak kabartsalardı, bu olaylar meydana gelmeyecekti." Loyrette'den sonra, 6 Fransız mağdur adına davaya katılan Pierre Gentille mütaalasını okudu. 3 sanık için 1 Mart 1985 Ayhk miktar 900 4 kilo 700. 1.5 kilo 140 6 kilo 1150 0.8 „ 1400. 15 kilo 50. 72 adet 180. 15 litre 250 15 kilo 29. 90 adet 170. 3 kilo 240. 2 kilo 375 4 kilo 400 4.5 kilo 150. 8 kilo 170 6 kilo 250 30 kilo 250. 30 kilo 580. 2 kilo 480. 2 kilo 700. 1 kilo 7500 0.5 kilo 2150. 1 adet Tutan (TL) 3600 1050 840 920 21.000 3600 2700 3750 2610 510 480 1500 1820 1200 1020 7500 7500 1160 960 700 900 2150 67.740 Asgari ücret, yarım kilo ete (Baştarafı I. Sayfada) asgari ücret, ancak 1 kilo 619 gramı karşılıyor. Yine 1983 yıhnda fıyatı 155 İira olan pirinçten bir günlük çalışmayla 2 kilo 348 gram alınabilmesine karşın, bugün fiyatı 380 lira olan pirinçten 1 kilo 491 gram alınabiliyor. Ücretlerdeki artışın, fiyat artışlarının gerisinde kalması sonucu, son bir yılda karşılaştırması yapılan mallardan asgari ücretİinin sofrasından 68 gram et, 857 gram pirinç, 315 gram peynir, 2 kilo 810 gram portakal, 201 gram kurufasulye eksildi. Bugün bir günlük asgari ücret, ancak 452 gram ete karşılık oluşuyor. O da, hepsi harcanırsa. Asgari ücretle geçinmek zorunda kalanların sofrasından bir ekmeğin eksildiği görülüyor. 20 Aralık 1983 yılında 450 gram olan ve 80 randımanlı undan yapdan ekmeğin Fıyatı 30 lira iken, bugün gramajı 440'a düştü ve fiyatı 50 lira oidu. Gramaj düşüşü ve fiyat artışı dikkate ahndığında, 1983 yılında günlük asgari ücretle 12 ekmek alınabilirken. bugün bu miktar 1 l'e düştü. Öte yandan, 1983 yılında 9 asgari ücretli bir araya gelip bir buzdolabı satın alabilirken, bugün bir buzdolabı için 10 asgari ücret gerekiyor. 1983 yılında asgari ücretli bir günlük çalışmasıyla 20 yumurta satın alabilirken, bugün de aynı alım gucüne sahip bulunuyor. luk, izleyicileri, sonuçların açıklanacağı 23.35'e kadar oyalayacak. Bu ara alışkın olduğumuz bir müzik duyulacak ve kapanış haberleri ekrana gelecek. Ancak bu kez haberlerin ardından televizyon kapanmayıp, birinci olan parça ekrana yeniden gelecek. Eurovision yarışmalarına ilk kez 1975 yılında Semiha Yankı'nın seslendirdiği "Seninle Bir Dakika" isimli parça ile katıldık. Hollanda adına yarışan "Teach In" grubunun birinci olduğu yarışmada 3 puan ile sonuncu olduk. Bu başarısızlık üzerine iki yıl katılmadık. 1978 yılında Grup Nazar'ın seslendirdiği "Sevince" ile yarışük ve 2 puan ile 19. olduk. 1979 yılı elemelerinde Maria Rita Epik birinciliği kazandı. Ancak o yıl İsrail'i protesto et tiğimiz için yarışmaya gitmedik. 1980 yılında Ajda Pekkan'ın seslendirdiği " P e t r o l " ile Hollanda'nın Lahey kentine gittik. Johnny Logan, "What's Another Year" ile birinci olurken, ilk kez 20 puanı aştık, 19 ülke arasında 15. olduk. 1981'de Irlanda'nın Dublin kentine "Dönme Dolap" ile Modern Folk Üçlüsü ve Ayşegül Aldinç gitti. 9 puan alarak 19 ülke arasında 18'incili^e yerleştik. 1982'de " H a n i " ile yarışan Neco 23 puan toplayarak 15. oldu. 1983'te " O p e r a " ile yarıştık. Çetin Alp'in söylediği parça ile ilk kez puansız dönduk. 1984 yılında Eurovision tarihimizdeki en iyi dereceyi elde ettik. Beş Yıl Önce On Yıl Sonra Topluluğu'nun seslendirdiği " H a l a y " ile 39 puan topladık. 20 ülke arasında 12. olduk. \argıtay: Ses bandı tek delil olamaz (Baştarafı 1. Sayfada) ması ile ilgili karannda, konuva esas MİT elemanlarının ses bantlarının "kanıt" olamayacağı konusu "urgulanarak şöyle deniliyor: "Ses aima alanındaki ilerleme ve gelişmeler bugün o evrededir ki, bir sesin belirli bir kişiye ilişkin bulunduğunuıi hâlâ parmak izlerinde olduğu gibi. kuşkusuzca ve kesinlikle saptanamamasına karşılık, birtakım monlaj yolları ile ve gerekirse ses taklit etmede usta kişilerin yardımlarından da yararlanılarak. bantlar istenildiği gibi doldurulabilraektedir. Bir toplantıda hazır bulunanlar, zamanında ve usuliince tutanaklarla saptanarak, o toplanüya ilişkin bulunduğu ileri süriilen ses bantlarına böylece destek ve giiç kazandırılmadıkça, bant çevirilerine hukuk vönünden tam bir güvente bağlanıp dayanılamayacağı ortadadır." Öte yandan, çalışmalan durdurulan DİSK Genel Sekreteri Fehmi Işıklar ile ilgili olarak Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 5.10.1983 tarih, 1983/1835 esas ve 19832346 sayılı karannda da, "Teyp bantlannın tek başına delil vasfına haiz olamayacağı diişünülmeden ve dosyada sanıkiann suça konu sözleri sarfettiklerine dair banttan başka hiçbir delil konulamadığı gözelilmeden, mahkumiyeline hüküm verilmesi kanuna aykındır" kararı verilmişti. BABA ÖZDAĞLAR DİNLENDİ TBMM Soruşturma Komisyonu'nda dün UM Denizcilik yönetici ve ortaklan olan dört kişi ile Ismail Özdağlar'ın babası Ali Özdaglar dinlendiler. Komisyonun dün saat 10.00' da başlayan toplantısında ilk olarak UM Denizcilik Şirketi'nin ortak ve yöneticilerinden Aydın Şahinoğlu, Enver Toprak. Aytekin Ozansoy ve İhsan Beşiktepe'nin sırayla ifadelerine başvuruldu. Bu tanıkların ifade alınma işlemi yaklaşık 5 saat, bunların içinden Aytekin Ozansoy'un ise 3,5 saat sürdü. Ali özdaglar komisyondan ayrılırken gazetecilere "hejecanlanmadıgım" söyledi. Baba Özdağlar'ın komisyonda savcılıkta verdiği ifadeyi yinelediği belirtiliyor. Komisyon Başkanı Mustafa Uğur Ener, çalışmalarının 810 mart gününe kadar tamamlanacağını ve raporun da önümüzdeki hafta yazılmaya başlanacağını açıkladı. BİLGE KİTAP KULÜBÜ'NE; BİRKEZÜYEOLUNUR. 1 Nısan 1983'te kunjian ve yakında 3 yılına girecek olan Kitap Kulübümüz günden güne artan üyelerıne hizmetlerini sürdürmektedir 100'ü aşkın yayınevınin işbirliğıyle etkmlıklenni sürdüren Bılge Kitap Kulübünün hizmet servısteri güçlendirilıp geliştirilerek yenı üye kayttlanna hazır hale getırilmiştir. Bu malzemenin gümrük tarife pozisyonu sayısı 85.21.11 'miş. Bu malzemelerın Gümrük ve Istihsal Vergilerinin karşılarına da iki sıfır konmuştur. Dışalımcı argosu ile bu malzemenin Gümrük ve İstihsal Vergısi "sıfırlanmıştır." Yani anlayacağınız bu malzemeleri yurt dışından getirecek şirket vergi ödemeyecektir. Bu gibi kararlar kimya formüllerine benzerler. Bu yüzden bu kararları ancak konu ile ilgilenenler anlar. Bizim "holding profesörü" dediklerimiz holdınglerin emrindedir, bunların ne anlama geldiğini açıklamazlar. "Solcu" sayılan ekonomi profesörlerinin bir kısmı da "burjuvazi" ve "proletarya" gibi kavramları "tekil şahıs" sayıp, teori üretmekten böyle konulara pek zaman ayıramazlar. İşin içyüzünü bilen birkaç dürüst öğretim üyesi de günlük basında seslerinı duyuramazlar. 30 Kasım 1984 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan ve renkli televizyon tüpünde toplam yüzde 30 olan Gümrük ve İstihsal Vergılerini bir anda sıfıra indıren kararı, gelin yorumlamaya çalışalım. Türkiye'de hiçbir konunun doğru dürüst planı ve programı yoktur. Plansız ve programsız ışlerden bıri de televizyon konusudur. Türkiye ne zaman sıyah beyaz televizyon yayınlarına başlamalıydı? Renkli yayınlara ne zaman geçilmeliydi? Bunlar hiçbir karara, hiçbir programa bağlanmamıştır. İşte bu "85.21.77 gümrük tarife pozisyoniu" renkli tüpün dışalımındaki vergi oranları, tamamen bu plansızlığın ve programsızlığın sonuçlarından biri olarak önümüze gelmiştir. Nasıl mı? Anlatalım. Televizyonda sıyah beyaz yayınlar sürerken, zamanın hükümeti televizyon camı üretmesi için İş Bankası'na bağlı ŞişeCam Şirketler Grubu'na yatırım yapmasını ıster Emır, emirdir; ne yapsın ŞişeCam yöneticileri? Trakya'da böyle bir yatırımı gerçekleştırirler. Bu alanda 67 milyar liralık yatırım yapılır. Bu arada, Koç, Sabancı ve Profilo sermaye grupları bir araya gelerek siyah beyaz televizyon tüpü üretimi için bir fabrika kurmak isterler. Bu kuruluşa, Sanayi Yatırım Bankası ile ŞişeCam da ortak edilir. Bu kuruluş da yaklaşık 4 milyar liralık bir yatırım yapar. Kaba bir hesapla, etti mi 10 milyar lira? Etti... Olanlar bundan sonra olur; Türkiye, hiçbir plana, hiçbir programa bağlı olmaksızın "bir gece ansızın" renkli yayına giriverir. Girince ne olur? Girince, gerek ŞişeCam'ın gerekse Koç, Sabancı ve Profilo sermaye gruplannın öncülüğünde kurulan "Tüpko" adlı kuruluşun siyah beyaz televizyon üretimi için yaptıkları televizyon camı ve tüp yatırımları boşa gider. Şişe Cam, televizyon camı için kurduğu tesisleri "tasfiye" etmeye çalışır. Renkli televizyon tüpü çok ayrt teknolojiyi gerektirdiğinden siyah beyaz televizyon için yapılan bütün yarıtımlar boşa gitmiş olur. Plansızlığın sonucu budur. Ne yapsın o zaman Tüpko? Batsın mı? Hayır. batmasın. Tüpko için bir yol aranır Aranır ve bulunur. İşte bu 30 Kasım 1984 gunlü Resmi Gazete'de yayımlanan "85.21.11 gümrük tarife pozisyoniu" başlığı ile sunulan ve renkli televizyon tüpünde vergileri sıfıra indiren karar, "Tüpko" şirketine olanak sağlamak için çıkarılır Tüpko, bu karardan sonra. hiç vergi ödemeden, renkli televizyon tüpü için malzeme getirme olanağına kavuşur. Bu işte tüp başına 7 bin lira Kazanç sağlandığını düşünün, çarpın bunu, örneğin 500 bin ile... Sonuç nedir? Üç dört milyar lira para... Bunun mali dildeki adı "sübvansiyon", günlük dildeki adı da "şirketkurtarma operasyonu'öur Şirket kurtarma operasyonlarının üstü örtülü yollardan bin de işte böyle vergileri "sıfırlandırma" formülüdür. Resmi Gazeteleri inceleyin bakalım. daha neler çıkar. neler... Bilmem, Türkiye'de "serbesî rekabete" dayali olduğu söylenen "//bera/"düzenin. nasıl liberal olduğunu, "devletmüdahaleciliği"ne şiddetle karşı koyan "pıyasa ekonomisi" âşıklarına bu basit gerçekleri anlatabiliyor muyuz? Devlet desteğindekt "liberatlik" doğrusu dostlar başına! İstanbul Haber Servisi Türk Sanat Tarihçisi Ord. Prof. Mazbar Şevket tpşiroğlu dün İstanbul'da öldü. İpşiroğlu, 77 yaşındaydı. İlk ve orta öğrenimini Jstanbul'da, yüksek öğrenimini de AImanya'da Hamburg, Berlin ve Bonn Üniversiteleri'nde yapan İpşiroğlu, 1933'te "Tarihi Bağlan tçinde Hegel'in Estetiği" konulu doktorasını verdi. lstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde 194849 ve 195859 devrelerinde dekanhk yaptı. lstanbul Üniversitesi Film Merkezi'ni kurarak, Anadolu'daki sanat eserlerini değerlendiren birçok belge fîlmi çevirdi. Bunlar arasında "Hitil Giineşi, Surname, Ahtamar, Karakalem" de bulunuyor. Başlıca eserleri arasında; Avrupa Sanatı ve Problemleri, Avrupa Sanatında Gerçek Duygusu. Fatih Albümüne Bir Bakış, Saklı Kilise yer alıyor. Mazhar İpşiroğlu öldü > Üyeliğin başlamasıyla birlikte gönderilen. kapsamlı GENEL KİTAP KATALOĞU i Her ay düzenli yayınlanıp üyelere ulaştırılan YAYIN BÜLTENLERİ, • Kulüp Merkezinde, 5.000'i aşkın kitabın sergilendiği sürekli açık "KİTAP SERGİ SALONIARI" • Kitap siparişlerinde günü gününe POSTA SERVİSİ • Peşin ödeme yerine, üyelerin siparişleri ellerine ulaştıktan sonra tutarını göndermeleri, > Toplu alımlarda TAKSİTLE ö d e m e uygulaması, • Bir kez alınan üyelik giriş ödentisiyle sağlanan SÜREKLİ ÜYELİK HAKKI, (1 Mayıs 1985'e kadar 1.300.TL) • İNDİRİMLİ satış ve değerli kitap ARMAĞANLARI, Tek odunlarını babalarma saklıyorlar ba yavaş yavaş yanıyordu. 35 tahta kalmış evde. Bir tenekenin içinde de komşu tabutçudan, yalvar yakar alınan talaş var. 19 yaşındaki Hüseyin ile 11 yaşındaki Serdar sırtlarına teneke bağlayıp. sıtelerde tahta parçası ile kıymık toplamaya giımişler. Garsondan sonra evini ziyaret ettiğimiz Saniye Yavuzoğlu'nun eşi geride 5 çocuk bırakıp, 5 para bırakmadan 2 ay önce ölmuş. Soğuklar dayanılmaz hale gelince ellerindeki son 5 bin liranın 2 bin lirası ile 3 teneke kömür alabilmişler. Ağlamamak için çaba gosteren Saniye Yavuzoğlu son kömür parçalanna bakıp. "Artık dayanacak halimiz. kuvvetimiz kalmadı. Ölsek de kurtulsak" dedi. ZATÜRREELİ ÇOCUK Yurümesi imkânsız sokakta ilerlerken arabacı Hüseyin Akkaya kolumuzdan çekerek e\ini gösterdi. "Bir aydıreve «iremiyoruz soğuklan" dedi ve devam etti: "Evin camlarına perde istemez buzlardan, al arabasının tekerleği kırıldı, 7 bin istiyorlar. Atlar için 4 nal 2500 lira diyorlar. Alamadım çalışamıyorıım. Atlara da bakamıyorum. Yakacak. yi\ecek yok. Komşular Allah razı ol»un, evinde soba >akanın yanında kalıyoruz." Sonra karısını çağırdı, kucağında baılaniycve sarılı bir çocukla geldi karısı. Taner, henüz 1 \aşında. Zattürree olmuş parasızlıktan hastaneve bilc götürememiş babası. Anasının kucağında Mirekli ağlıyor I yaşındaki Taner. (,'inçinbağlarında son durağımız EGO'da elcktrikçi Bilal Uysal'ın e\i. daha doğrusıı " i n " i . dı.'nileıı bannağa yerleşiirilmi^ U>>al ailesi. Yoksulluğun buram buram kokiuğu >ozdc o de, eşya olarak canılan kırık kuçıık bir koıııodiıı. iki yer yatağı, birkaç kilinı ile onada biı kjv ı.ıbakçanak var. Soba >anınıyor. Sobayı u ' 2 ıcııckc komürü Merke/ Bankası ile Halk liaıık:ı>ı IIICÜHSI lan aralarında para ıopla\ıp jlıııı^ljr. Sob.ı.i!1. onuııde lek biı odun durıı>oı. Koııuir bilmis. 1:0 co evin erkeüi aeldiğiııdc ıck odun yakılıp. \aıa caklaıni!> SATRANÇ NEVZAT (Baştarafı 4. Sayfada) Af3 bo 4 d4 Fb4 5 Vc2 Fb7 6 a3 F x c3 + 7 V x c3 00 8 Fg5 h6 9 Fh4 d6 10 Ad2 Abd7 11 f3 c5 12 e3 Kc8 13 b4 x c5 b6 x c5 14 Fe2 Ke8 15 Ff2 a? 16 00 a4 17 kfdı d5 18 Yc2 Ya5 19 Abı Ab6 20 Ac3 Fc6 21 c4 x d5 e6 x d5 22 > d2 Va7 23 Ab5 Ye7 24 Ya5 Kb8 25 Ffı Kb7 26 Kaeı Keb8 27 Fg3 Ka8 28 > d2 Abd7 29 Ae3 Kb3 30 Keı Ab6 31 e4 d5 x e4 32 A x e4 A x e4 ii f3 x e4 > b7 34 Berabere (Öneri: MananoMç). c5 4 d5 Fg7 5 Ac3 00 6 e4 d6 7 Fd3 a6 8 a4 e5 9 00 Ae8 10 Aeı f5 11 a5 f4 12 Fd2 g5 13 Aa4 Ad7 14 b4 Kf6 15 Fe2 Kh6 16 Fg4 Adf6 17 F x c8 K x c8 18 f3 e5 x b4 19 Ab6 Kc7 20 F x b4 Ff8 21 Kcı g4 22 f3 x g4 Kg7 23 h3 A x e4 24 Ad3 A8f6 25 Keı Ag5 26 c5 A x h3 + 27 g2 x h3 A x g4 28 h3 x g4 > h4 29 Af2 V 8 3 + 30 Slı Kh2 31 Ke2 f3 32 Yd3 > x f2+ İ2, Terk. Trompovski: SPIROPLLOGulunıser ÖNEY (Y1LMAZ): 1 d4 d5 2 Fg5 Af6 3 F x f6 e7 x f6 4 e3 c6 5 Fd3 Fe6 6 Ad2 Ad7 7 c3 Fd6 8 Ae2 \ c7 9 Ag3 g6 10 e4 00 11 00 Ii5 12 e4 x d5 c6 x d5 13 AI3 Fg4 14 h3 Fe6 15 ^e2 Şg7 16 > d2 Kh8 17 Ah4 Kag8 18 Kfeı ^»8 19 Kacı f5 20 > c2 \ d8 21 AO Yf6 22 c4 d5 x c4 23 F x e4 F x c4 24 N x c4 Ab6 25 \ b5 Şg7 26 Ac3 g5 27 Ad5 A x d5 28 \ x d5 «4 29 Ae5 «4 x h3 30 g2 x h3 Kh7 31 Ke3 f4 32 Kf3 Şh8 + 33 Şfı Khg7 34 Se2 Ke8 35 Sd3 F x e5 36 d4 x e5 K x e5 37 > d4 Kg8 38 \ xU Kd8 + 39 Sc2 \ 06 + 40 Şb3 Kb5 + 41 Sa3 \ a6 + 42 > a4 ka5 43 Terk. ŞahHint: S O Y L L V E L I M İ R O V İ Ç : 1 Af3 g6 2 d4 Af6 3 c4 'Kitapla okuru buluşturan kuruluş' ^ bilge kitap kulübü Valikonağı Cad. 73/2 NIŞANTAŞI Tel 141 51 24 141 51 25 I Ayrmtılı bılgı ıçın aşoğıaak' kuponu kesıp yollavınız i | I MERHABA YAŞAMMt •CuzamÇa«*$'B>Hast3lM» Kortunk SadeÇaSdm K * ı i « n ı S . llçe (Baştarafı 1. Sayfada) layıp yaktık. Az kalsın dumandan zehirleniyord u k " dedi. Kahveyi ısıtmanın yolunu bahçe duvarının tahtalarını parçalayıp yakmakta bulmuşlar. Köşede iki yaşlı adam sohbet ediyor. 62 yaşındaki Satılmış Aydoğmuşoğlu, eski sütçü yeni işsiz. 25 gündür kömür alamamış. " 3 göz odalı evde 16 nüfus yaşıyoruz. Torunlar, çocuklar... Akşam oldu mu hep beraber yalıyoruz. yorganlan çekiyoruz soguk yüzunden. Çocuklann hepsi öksürmeye başladılar. Eskiden teneke ile kömur satılırdı 300 liradan, ama hava soğuyunca tenekesi 500700'e çıklı alamadık. Allah göstermeye havalar biraz daha soğursa yataklarımızda ölür kalırız." Satılmış Aydoğmuşoğlu göz pınarlannda birıken yaşlannı elinin tersiyle silerken lastikçi Hamza Akdemir söze karıştı. Fötr şapkalı Hamza Akdemir'in mahallenin "babası" olduğunu az sonra öğreniyoruz. Kimin evinde ekmek yok, kimin kömüru yok elinden geldiğince yardıma koşuyor. Akdemir. "Belediyenin eskiden mahallelerde satış yerteri vardı. Yoksul vatandaş buradan elindeki para kadar 150200 kilo kömür alıp birkaç gününü kurtanyordu. îjimdi satışlar merkeze alındı. 1 tondan aşağı kömür satmıyoriar. Belediyeler halktan kopuk olduğu için, muracaatlanmızı da kaale almıyorlar. Yok vali, yok Enerji Bakanlığı diye suçu başkalanna atıyorlar' dedi \e "Hiç olmazsa bir kamyon gelsin, kiloyla mahalle içine satsınlar. Vallahi halk suğuklan ölecek, herkesin eli yüzü a>ağı mosmur dolaşıyorlar" diyc ekledi. Ardından ortada dolaşan, bir deri bir kemik kalmış garson İzzet Kızılay'ıkolundan yakalayıp yanımıza çekti: "Evde odun kömür var m ı ? " diye sordu, garsoıı ' Agabe> gunde Dın lira aiıvorum. Bir ton kömür parası 18 bin lirayı biriktirip eve nasıl kömür alırını? Geçen yıl bir ton aimıştım, bu >ıl hiv alamadım. 5 çocuk ve ailem perişan durumda. Gelin de e\imi gorun" yanıtını verdikten sonra kalıvenin biraz altında dokunsan yıkılacak, kohne mi köhnc. iki göz odalı evine götürdü. Bizi zayıl" bir kadın ürkek gozlerle "buyur" etti içeri. So 400 bin işçiye 1985 zanımı (Baştarafı 1. S • I'elrolİş: 13 bin 500 işçi (Pcuol Ofisi, Azot Genel Müdurlukleri). • 1 urk Hurhİş. 34 bin ij s i (Milli SaMinuuı lîakaııhuı'na bağlı i,\C!İcri) loplııso/loıııc go1 rıitıiK'lı'iiıiL' ^ııba . avı ortahırında bu^landı. • Şekerİş: > akla>ık 3S bin i>çı (îjoker Fabrik.ılan tîencl Mudtırluüırıu' Kıüı sckcr 'ab:iLı lan). • IıkGıda İş,: V:k!a}ik ! : bin ı>si (Tekel Genel Mudürluğu'nde v'alışan 70 bin ışçinin göruşnıelerine başlandı Çayk'ur için hazıılıklar Mirdürııluvor.) SARI\KR SLLH Hl k l k HAKİMLİĞİNDF.N S.ı\ı: 9S5 Sl 9S5 ( S.IMII kara; ile Rı.'.i l u ı I aıııuı liu.'cv iıı \a>i îi ü.ııı ^ !..r,i" .
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear