29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 KASIM 1985 Ozetle HABERLER CUMHURİYET/7 Batı Karadeniz gezisini sürdüren Cindoruk: Kalemlif gazetecileri dışarı attırdı Çalıştna ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kalemli, ASAP Edinte tl Teşkilatı'nda son günlerde meydana gelen aynhklan ortadan kaldırmak amacıyla gittiği Edirne'de düzenlenen istişare toplantmnda basın mensuplaruıı dışarı attırdı. Edirne H Yönetim Kurulu'ndaki ikinci başkan Mesut Yavuz ve arkadaşlannın tasfîyesinden sonra ortaya çıkan ayrüıklann giderümesi için düzenlenen istişare toplantısuıda Bakan Kalemli, tl Başkanı Ali Ayağla emir vererek basın mensuplannı zor kullanarak dışarı attırdı. Ozal, Almanya'ya değü DemirePe akıl damssın Cindoruk, "İnsan utanır. Türkiye'de kırk yıldır partiler vardır. Soracağı varsa gelsin bizden sorsun. CSU'dan ders almaya gidiyorum diyor. Sormadan önce bir baksın bakalım Almanyaya, orada kırk yıldır partiler kapatılmadı. Demokrasi askıya ahnmadı. Kimse asılmadı. ANAP gibi uyduruk partiler kurulmadı. 10 yılda bir ihtilal olmadı" dedi. HASAN UYSAL ZONGULDAK DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Başbakan Turgut Özal'ın Federal Almanya zıyareti sırasında CSU'nun 40. yıldönümü dolayısıyla parti genel başkanı Strauss ile görüşmesini eleştirerek, "Tiirkiye'de de kırk yıllık partiler var. Soracağı varsa. oraya gitmeye gerek yok. Güniz Sokakta yıllardır başbakanlık yapmış Demirel var ondan akıl alsın" dedi. Batı Karadeniz'deki yurt içi gezisini sürdüren DYP Genel ye haklan yoktur. Kâzım Oksa> Yiiksek Hakem Kurulu ve işveren, loplu sözleşmelerden sonra, sevinçie kucaklaşır hale gelmiştir. Sendika çatır çatır hakkını alabilecek giiçte değilse, yalancı sendika olur. Bu demokrasiden geriye dönülmek anlamını taşır." Başkanı Hüsamettin Cindoruk, DYP'nin hür sendikacılıktan yana olduğunu, ancak sıntf sendikacılığına, san ve kızıl sendikaya karşı olduğunu belirterek, bugünkü sendikaların "göstermeiik" ve "rejimin dekoru" olduğunu söyledi. Grev hakkının etkisiz ve gülünç hale getirildiğini, Yiiksek Hakem Kurulu'nun bir taraf halinde çalıştığını, işçinin mağdur edildiğini kaydetti. Cindoruk şöyle dedi: "Toplu sözleşmelerdeki ücrel artışını Kâzım Oksay ve Yiiksek Hakem Kurulu befiriivorsa, sendikalar ne işe yarar? tşçiyi ezmeTARTIŞMA ÇIKTI Bartın'uı Alpaslan Sineması'nda 300 kadar yurttaşa hitap eden Cindoruk, Başbakan Ozal'ı eleştirirken, üç kişilik bir grup salonu terketti. Çıkışta, "Bunların hepsi aynı soy. Özal, Demirel'in tayfası değil miydi? Hepsi aynı: yalandan birbirlerine bağınyorlar" dediler. Kapıdan bazı partililer bu sözler üzerine müdahale ettiler, itişme ve* kakışma sürerken bir emniyet görevlisinin rnüdahalesiyle kavga çıkması önlendi. Özal'ı ağır biçimde eleştiren DYP Genel Başkanı Cindoruk, Başbakan Özal'ın Almanya'da ANKARA'dan Hesapsız Borçlanma,Hesapsız Enflasyon Devlet, haberı olmadan olağanüstü borclanıyor. Devlet, dışarıya her gün borçlanıyor. Haberi olmadan. büyük miktarlarda dışarıya her gün borçlanıyor. Türkiye, tarihinin en büyük borçlanma döneminı yaşıyor. Ve işin çarpıcı yanı. devlet kime, ne kadar borçlanıyor, borcun vadesi ne zaman doluyor, bunu da bilmiyor. Herhangi bir firma dışardan kredı buluyor. Bulduğu kredi için herhangi bir Türk bankasından güvence alıyor. Yerli firma ile yerli banka ve yabancı kredi kuruluşu arasındaki bu basii borçlanma işleminden devletin haberi olmuyor. Ama borç devletin borcu. Çünkü, zamanı gelınce bu borç, Merkez Bankası tarafından döviz olarak ödenecek. Bunun gibi son iki yıl içinde piyasada binlerce borç ışlemı yürütüldüğü öne sürülüyor. 10 milyon, 50 milyon, 100 milyon, 150 milyon dolarlık küçük küçük borç işlemleri alabildiğine hızlanıyor.Devlet yarın binlerce borç ödeme işlemi ile karşı karşıya kalacak, ama bundan haberi yok. Son iki yıl ıçinde kimin, nereye, ne kadar borçlandığını bilen yok. Bunun hesabı konusunda, Merkez Bankası dahil, hiçbir yerde net bir kayıt ya da bilgi yok. Tıpkı yıllar önce dövize çevrılebılir mevduat (DÇM) hesaplarında olduğu gibi. 1978 yılında Ecevit hükümeti işbaşına geldiğınde, Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu, bir yıl sonra Londra'da "yüzyılın en büyük borç ödeme planını" imzalamıştı. Yaklaşık 220 banka ile aşağı yukarı 2.5 milyar dolar tutarında borç erteleme ve ödeme anlaşması ımzalanmış ve 2.5 milyarın tümünün beş ile yedi yıl arasında ödeneceğine Türkiye Cumhuriyeti Devleti söz vermişti. Böylesine bir anlaşmayı Batı dünyası, Osmanlı'dan kalan "Düyunu Umumiye" (Genel Borçlar) döneminden sonra ılk kez görüyordu. 70' li yılların sonunda Müezzinoğlu tarafından imzalanan bu anlaşma, uluslararası piyasada derin yankılar uyandırmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Osmanlı Imparatorluğu'nu "borç yönetimi" açısından karşılaştırmak, Batı dünyasının günlük tartışmaları arasına gırmışti. İşte, 1979 yılında ^ ^ ^ ^ ödenmesi 5 ile 7 yıl Deilet, içerde ve arasında ertelenen dışarıda ve I984yılından itialabildiğine baren ödenmeye borçlanıyor. başlanan DÇM'ler, bugün enflasyonun Öylesine kaynağı olarak gösborçlanıyor ki, teriliyor. hem iç hem de Peki, iki yıldır gıdış borçlanma nşilen hesapsız iç rakamlarını artık ve dış borçlanma. bütçenın dışına bugün savunulan çıkarıyor. mantıkla, acaba yaCumhuriyet nn hangi enflasyotarihinde ilk kez na kaynaklık edibir bütçede yor? 197576 yıllannda borçlanma tüdevletin borçları rüne DÇM adı verılayrı bir bölümde, di. Bu günkü gerçekte "bütçe borçlanmanm ise dışında" ne adı var, ne yöngösteriliyor. temi, ne de hesabı... Devlet, içerde ve dışarda alabildiğine borçlanıyor. Öylesine borçlanıyor ki. hem iç hem de dış borçlanma rakamlarını artık bütçenın dışına çıkarıyor. Cumhuriyet tarihinde iik kez bir bütçede, devletin borçları ayrı bir bölümde, gerçekte "bütçe dışında" gösteriliyor. Özal hükümeti nasıl ki getirdiği çeşitli fonlarla harcamalarını bütçe dışına taşıyorsa ve bütçe denetimi dışına kaçırıyorsa, iç ve dış borçlanmayı da yine bütçe dışında bırakıyor. Bugün Türkiye'de "ne kadar fon hesabı" olduğu pek bılinmiyor. Bir araştırmaya göre, şu anda 66 ayrı fon hesabı bulunuyor. Bir başka araştırmaya göre, belli ölçüler dikkate alındığında, bu kez şu andaki fon sayısı 58'e düşüyor. Tam sayısı ne olursa olsun, Özal hükümeti çok büyük miktarlarda bütçe dışına çıkardığı harcama kalemlerıyle hesapsız bir enflasyonun körükleyıcisi oluyor. içerde fonlarla yaratılan bu enflasyon, kendi mantıklarıyla bütünleştiğinde dış borçlanmayla bırlikte daha da katmerientyor. Özal hükümetinin mantığıyla madem ıç ve dış borçlanma "enflasyona kaynak teşkil ediyor", o zaman Özal hükümeti iç ve dış borçlanmada neden böyle hesapsız davranışlara giriyor? Bu ilk soru, Özal hükümetinin mantığından kaynaklanan bir soru. Bir de ikinci bir soru var. İç ve dış borçlanma enflasyonun gerçekte ne ölçüde kaynağını oluşturuyor? Arka arkaya yapılan zamlar, doların hiçbir durak tanımadan her geçen gün tırmanarak 600 lira sınırına ulaşması, devletin zamlarının dışında irili ufaklı yüzlerce firmanın her gün kendiliğinden ürettiği mal ve hizmete belirli yüzdelerle zam yapması enflasyonda hiç mı rol oynamıyor? Merkez Bankası'nın "sıkı para politikasından" bir türlü rayına oturamayan para miktarını denetleyememesi, enflasyon artışında hiç mi gerekçe oluşturmuyor? Kaldı ki Özal hükümeti madem ki bu öğelerı fiyat artışı nedenı olarak görmuyor. o zaman ister istemez bu hükümetin savunduğu temel nedene dönmek zorunlu oluyor: Neden bu ölçüde içerde ve dışarda hesapsız borçlanmaya gidiliyor? Neden? • • • 20 kasım tarihli "OSP'de sürpriz olmaz" yaztmıza bir zamanlar, Demokratik Sol Parti'nin kuruiuş hazırtıkları bürosunda görev yapmış olan İsmail Hakkı Aydınoğlu ile Cahit Ulkü, birer açıklama gönderdi. Aydınoğlu ile Ülkü'nün açıklamaları aynen şöyle: "Sayın Yalçın Doğan, 20 Kasım 1985 günlü 'Cumhuriyet'te' yayımlanan yazınızdan, yazışma merkezinde görev yaptığım dönemlerde de yapılmış açıklamaların sadece yazılı olduğu belirtılmiştir. Bu anlatımdan açıklamalarımızın, ancak izin ve onayla yapıldığı anlamı çıkabilır. Ayrıca. 'izinsiz açıklama yapılmaz' gibi hiç tanık olmadığım bir kurala uymadığım için bunalıp ayrıldığım' ifade edilmektedir. Geçici yazışma merkezinde görev üstlendiğim dönemlerde hiç kuşkusuz ki, karşılıklı öneri, danışma ve görüş alışverişi ile hazırlanan ve altında çift imza bulunan 'geçici yazışma merkezi ve yazılı açıklamaları' yapılmıştır. Ama bu açıklamalardan daha çok, basınla ilgili koleksiyonlar kısaca karıştırıldığında koiayca görüleceği gibi çeşitli ajans, dergi ve gazeteler aracılığı ile söyleşı ve demeç yoluyla kendı düşüncelerimi özgürce açıkladım ve bu nedenlerden kaynaklanan herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Bu kısa açıklamamdan da anlaşılıyordur ki, "geçeıii olan sadece yazılı açıklamalardır" şeklınde hiç tanık olmadığım bir kurala uymadığımdan dolayı ayrılmam söz konusu edılemez. Ayrılmaya karar verişımiz, 15 Ekim 1984 günüdür. Ancak, ayrılışımızı duyurmadan önce "geçici yazışma merkezinin kesin görüş ve tutumunu" kamuoyuna duyurmayı görev addettik. O açıklamalarımızın ılk iki paragrafında bu hususlar özellikle vurgulanmıştır. Açıklamayı basına dağıttıktan sonra bu açıklamanın tam metni ile ayrılış ısteğımiz Sayın Ecevit'e iletilmiştir. İçinde bulunduğum program çalışmalarına katkımı sürdürmek için ve kendi ricalarına da uyarak ekim ayı sonuna kadar çalışmalara katıldım. Daha sonra da, görevimin bittiğini söyledim. O günlerde aynlışım, basında kendiliğinden duyurulmuş olduğu için de yeni bir açıklama gereğinı görmedım. Sayın Doğan, Durumun berraklaşması için bu açıklamamın gazetenizde yayımlanmasını saygılarımla rica ederim. İsmail Hakkı Aydınoğlu" * * * "Sayın Yalçın Doğan 20 Kasım 1985 günlü 'Cumhuriyet'te yayımlanan yazınızın bir bölümünde, görev ve sorumluluk üstlendiğim dönemlerde de DSP'ye ilışkin açıklamalann 'sadece' yazılı ve hatta izinli olduğu, bu kurala 'ters düşünce', 'ertesi gün bunalarak hareketten ayrılmış' ya da ayrılmak zorunda bırakılmış olduğum anlamı çıkmaktadır. Koiayca kanıtlanacağı gibi başlangıçtan ayrılışıma kadar pek çok kez, herhangi bir 'yetkj* kavramına yer bırakmayacak şekilde, söyleşi, demeç ve yazılı açıklamalarla 'kendi düşüncelerimi' açıkladım. Örneğin, 23 Temmuz 1984 günlü 'Cumhuriyet' gazetesinın ekınde yayımlanan bir söyleşimizin sunuş yazısında şoyle belırtilmışti: '...Aydınoğlu ve Ülkü ile yapılan söyleşiler, siyasette butünleşmenin yeni örnekleri gözleniyor... Soru ortaya soruluyor. yanıt ya Aydınoğlu'ndan ya Ülkü'den geliyor. Bir sonra söz alan bir öncekinin eksikliklerini tamamlayarak konuşmasını sürdürüyor.' Bu yazıdan da anlaşılacaktır kı, görev ve sorumluluk üstlendiğim dönemde 'yazılı' ve izinli demeç vermek zorunda kalmadım. Ayrıca, ayrılışımın nedenı ve biçimi geçerli olan sadece yazılı açıklamalardır' gibi olmayan bir kurala ters düşerek demeç vermek ve 'ertesi gün' bunalıp ayrılmak ya da ayrılmaya zorlanmak değildir. Hareketle ilgili düşüncelerimizi söyleşi yoluyla son açıklamamız, 10 Eylül 1984 günlü Yankı dergisinde yer almıştır. Sözcülük görevinden ve dolayısıyla da demokratik sol hareketin partileşme aşamasından tümüyle çekilmeye karar verişimiz, bu söyleşiden 35 gün sonradır. Karanmızı açıklamadan önce, "kamuoyuna karşı yükümlendiğimiz sorumluluktan kaynaklanan doğal bir görevin yerine getirilmesi" amacıyla, geçici yazışma merkezinin son "yazılı" duyurusu hazırlanmış ve 15 Ekim 1984 günü basına dağıtılmıştır. Aynı gün, bu açıklamanın tam metni ile ayrılık kararımız. Sayın Ecevit'e iletilmiştir. Ayrılışımı kamuoyuna iki gün sonra duyurmamın nedeni, bir günü de görevin devriyle ilgili olası ısteklerı karşılamaya ayırışımdır. Bu kısa tarıhçe bile açıkça göstermektedir ki, aynlışımızın nedenleri arasında 'izinsiz demeç vermek' yoktur Sayın Doğan, Yanlış anlamalara neden olmaması için, bu açıklamamın gazetenizde yer almasını diler, saygılarımı sunarım. Cahit Ülkü" SHPden ÖzaVa tepki SHP Genel Sekreteri Cahit Angın, diin Akşehir'de öğretmen, öğrenci ve memurlar ile muhıarlann Başbakan ÖzaTı karşüamaya ve dinlemeye zorlandığuu bildircrek, temel atnta töreninin ANAP için propaganda törenine dönüştürüldüğünü söyltdL kırk yıllık parti CSU partisi Genel Başkanı Strauss'tan bilgi almaya gittiğini soylediğini anımsatarak, şunları söyledi: "İnsan utanır. Türkiye'de de kırk yıldır partiler vardır. Soracağı varsa gelsin bizden sorsun. CSU'dan ders almaya gidiyorum diyor. Sormadan önce, bir baksın bakalım Almanya'ya orda kırk yıldır partiler kapatılmadı. Demokrasi askıya ahnmadı. Kimse asılmadı. ANAP gibi uyduruk partiler kurulmadı. 10 yılda bir ihtilal olmadı" dedi. Demokrasinin doyurmayacağını sövleyenlere de seslenen Cindoruk, "Eğer kırk yıldır demokrasi ile yönetilseydik, Türkiye bugün, İtalya ve Almanya'nın diizeyinde olurdu"ded\. DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Baıı Karadeniz gezisinde sık sık dinsel temalara da konuşmalarında yer verdi. Cindoruk söyle dedi: "Biz Müslüman insanlarız. Türkiye'deki insanlann yuzde %'sı Müslümandır. Tiirklerin !slamiyete hizmeti büyuktür. Cenabı Allah onun için Türk milletini sever, Türkiye'yi sahipsiz bırakmaz. Kurtuluş Savaşı'nda da Cenabı Hakkın melekleri askerin arkasındaydı. Onun için savaşı kazandık." DYP olarak sadece milletten ve Cenabı Haktan güç aldıklarını, milleı ve Allah dışında kimseden korkmadıklarını kaydeden Cindoruk, Safranboiu'da verilen öğle yemeğinde yemekten sonra yapılan yemek duasına katıldı, daha sonra da fatiha okudu. Ancak gece Bartın'da DYP'liler tarafından verilen yemekte rakı içilmesi dikkat çekti. Konuşmalarında sık sık hukümeti ve Özal'ı eleştiren Cindoruk, Özal'ı "altı aylık çocuk" olarak niteledi ve "Altı aylık çocuğu okula bile göndermezler, oysa Türkiye'de Başbakan yaptılar. Kırk yıllık kıymelli politikacıları ise köşeye koydular. Menderes başbakan olduğunda 20 yıllık politikacıvdı. Demirel başbakan olmadan önce birçok iist düzey görevi yaptı. Genel başkan yardımcılığı yaptı ve etrafında kadrosu vardı" dedi. MİLLİ ŞEF DÖNEMÎ Cindoruk 1945'Ierde Türkiye'nin Milli Şef dönemi yaşad'ğını tek partili bu dönemde ülkenin geleceğinin karanhk ve geri olduğunu. bunun üzerine MenderesBayar hareketi başladığını ve milletin yönetime el koyduğunu söyleyen Cindoruk, "Şimdi milletin iktidara el koyma zamanı gelmiştir" dedi \e şöyle devam etti: "Bir günlük hapis için bile mahkeme kararı gerekirken, değerli siyasetçilere mahkemesiz yasak kondu. 12 yıl başbakanlık vapmış Demirel'e iki satırlık gerekçe göstermeden konulan yasak, aslında millete konmuştur. Adil ve hukuk devletinde böyle karariar alınmaz. Biz bunları Demirel için değil, bugünkü politikacılar ve Başbakan aynı duruma düşmesin diye söylüyoruz." Bayrak Partisi 26 kurucusunu toplayumadı Bayrak Partisi dün ilk büyük kongresini yapmak için yeter çoğunluğu olan 26 kişiyi bir araya getiremedt Bunun üzerine toplantı 21 araük tarihine ertelendi. BP Genel Başkanı Yaşar Yurtöven, ANKA'yayaptığı açıklamada, 10 ilde örgüt kurabilecek durumda olduklarım ifade ederek, "Türk milkti bunalımlı dönemini Bayrak POrtisi'nin iktidan ile yenecektir" dedi. 21 Köseoğlu, Madrid'e gitti Anavatan Partisi tstanbul Milletvekili Uyla Yeniay Köseoğlu, Avrupa Konseyi toplantılarma katılmak üzere dün hpanya'yv gitti. Uçakla Madrid'e giden Leyla Yeniay Köseoğlu, oradaki toplantüara katüdıktan sonra, Strasbourg'a geçecek. Köseoğlu, Strasbourg'da bir süre temaslar yapacak ve tekrar Ispanya'ya dönecek. '24 Ocak iflas ettV Refah Partisi'nin Ankara, Adana ve Samsun'da bölge toplantüan yapudu Adana'daki 3. grup bölge toplantısuıda konuşan Genel Başkan Ahmet Tekdal, "24 Ocak Kararları iflas etmiş ve memleketi de ne yazık ki iflas ettirmişıir" dedi. ı Fenerbahçe Stadı önünde dün Mercedes ile çarpışan bir BMW marka otomobil, hurda yığını haline gelirken, 5 yaralıdan biri arabadan ancak çekici aracılığıyla 15 dakikada çıkanlabildi. Kaza, Bağdat Caddesi'ne gitmekte olan Ömer Çenesiz 'in kullandığı 06 TÇ 229 plakalı Mercedes 'in Nazan Sakoğlu yönetimindeki 34 LK 005 plakalı BMW ile çarpısmast sonucu meydana geldi. Kazada ağır hasar gören arabalarda bulunan Güler Çenesiz (19), Hacer özer Çenesiz (47), Ömer Çenesiz (50), \azan Sakoğlu (24) kolaylıkla kurtarılarak hastaneye kaldırıldılar. Ancak 22 yaşındaki Ayşe Yemeniciler (küçük fotoğraf), tam ponun içeri geçmesiyle sıkışıp kaldı. Maç dolayısıyla büyük bir kalabahğm oluştuğu kaza yerinde hurda haline gelen BMH'nin kapısı açılamaymca çekici istendi. Aracm kapısı çekiciyle açıldı ve Ayşe Yemeniciler koma halinde hastaneye kaldınldı. (Fotoğraflar: TURGA Y ÖRME) KarRadial ile yola çıkanlar geçen kış yolda kalmadılar. Özel desenli Goodyear Kar Radial, ıslak yolda, çamurda, karda, üstün çekiş ve fren güvenliği, kuru yolda sessiz sürüş sağlar. Goodyear Kar Radial, Goodyear teknolojisinin yeni bir ürünüdür. Aracınıza Kar Radial takın, bu kış siz de yolda kalmayın. Çaycuma, Zonguldak ve Ereğli'de yaptığı konuşmalardan sonra Cindoruk. Ankara'ya döndu. Söylemezoğlu, Bingöl ve Muş'ta konuştu: Ozal, siyasi oyun peşinde SEMİR YALÇIN BİNGÖL/MLŞ MDP Ge nel Başkanı Ülkü Söylemezoğlu, Özal hükümetinin, anayasanın 84. maddesi konusundaki tavrının anayasayı siyasi manevra aleti haline getirmek olduğunu, af konusundaki politikasının da siyasi bir oyun anlamına geldiğini söyledi. Beraberinde Bitlis Milletvekili Faik Tarımcıoğlu >.£ Diyarbakır Milletvekili Ahmet Sarap ile Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Aydar ile Diyarbakır, Bingöl ve Muş illerini kapsayan bir geziye çıkan Söylemezoğlu, karayoluyla Bingöl'e geçti. Geceyi burada geçiren Söylemezoğlu, çeşitli gazetecilerin anayasanın 84. maddesi ve genel af konusundaki sorulannı cevaplandırdı. Söylemezoğlu, 510 milletvekili alma pahasına ANAP'ın, Meclisi ve milletvckillerini siyasi ahlaksızhğa uygun görecek bir teklif hazırladığını söyleyerek, "Ana>jsj. siyasi manevra aleti değildir. Bir kere hukuk sisteminde askıya alma diye bir şcy ..oktur. Ben, hiçbir millelvekilinin metni imzala>acağına inanmıyorum. Özal bile bu konuda grubuyla goruş avrılığına düşüyur. Biz de aldığımız grup kararıyla bu tasarıva ret oyu vercceS=i/" seklindc konustu. ÂNAPhn Beşiktoş Olağanüstü KongresVne muhatifler ahnmadı İSTANBUL, (LBA) ANAP Beşiktaş ilçesinin olağanüstü kongresi dün yapıldı. Başkanlığa Hiiseyin Anlar getirildi. Kongreye feshedilen eski ilçe başkanı Yalçın Bayraktar ve yandaşları alınmadı. ANAP'ın İstanbul'daki en sancılı örgütü olan Beşiktaş İlçe Kongresi, Genel Başkan Yardımcısı Ali Tanrıyar'uı başkanlığında açıldı. Tanrıyar, kongrenin birlik ve berabcrîik içinde yapılmasını islerken, "Çatlak ses çıkarsa içtüzüğün 21. maddesini uygutnmak zurunda kalırım" diye uyarıda bulundu. Kongrenin yapıldığı gazinonun önünde toplanan Yalçın Bayraktar ve arkadaşları, "Makam için değil, hizmet için van z " , "Beşiktaş bimindür, bölünmez", "Ne zuliım, IK ıııerhamet. yalnız adalet", " D u r . teşkilat dinle", " A n kovanına çomak sokanlar ulansın". "İşgalcîler içerde. ANAl'Mılar dışarda", "Gerçek delege. gerçek başkan" gibi yazılı pankanlar laşıdılar. Gazetecilere, 31 Aralık 1984'teki kongreyi kazandığını. ancak bir ay sonra feshedildiğini bildiren Yalçın Bayraktar, "İlçeyi başka bir partiye satacağımız dedikodusuyla Genel Merkeze şikâyel edildik. Bizim yerimize gelirilen Talat İçöz başkanlığındaki geçici yönetimi de görevden aldılar. İ'çiincii grup olarak Hiiseyin Anlar'ı getirdiler" diye yakındı. Bayraktar. "partiye gizli olarak masa başında 10001500 delege kaydedildiğini, eski delegeliklerin iplal edilerek yeni delege seçimi yapıldığını. kendilerine de haber verilmediğini" so\ledi. Kongreye alınmamalarını protesto etti. Seçimlere tek liste halinde gidildi. Hüseyin Anlar, ilçe başkanı olurken yönetim kurulu üyeliklerine Köksal Kuçukaltı. Nihat Çebi, Necmettin Kaya. Kâzım Akyüz, İsmail Çimen. Ali Kemal Özcan, Yunus Uca, Ali Karacalar getirildi. Avcılar'da öğrenciye eşyalı, kaloriferli oda. 585 39 94 • Hava Limarı Komutanlığı'ndan aldığım )2?54 no'lu Apron Terminai kartımı kaybettiın. Hukumsu.'dur. HÜYi UA/ »\ KAYIP ÇANTA Bundan 1 ay önce Şişhaneden Eıiler'e gitmek uzere bindığinı takside çanıamı unuttum. İçinde nulu>, lıü\iyetinı. SSK kartını, 3 adet çek. muccvhcr \c param \avdı. Çantaını ınılanın. insaıılık adına >u tolet'ondan anr.v".!": ri.'a oıiiy.uurı A I İ \ i ; BARK Tel: N3 "/ .">" GOODrYEAR ' lastik teknolojisinde dünya lideri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear