23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 13 KASIM 1985 4 1979 nisanın ilk çarşambası geldi. özel "çaylı toplantıya" girdik. Çeşitli konular ele alında. Fakat, bu toplantımn atardaman, soförlerin kontak kapama eylemine başladıkları gün, "kamu otobiislerinin trafige girmesini" hukümetin gerçekleştirmesiydi. Ecevit'e kontak kapama eylemiyle beraber ytjriirlüğe konulan kamu otobüslerinin hizmete girmesinin olumlu karşüandığını herkes söyledi. Ecevit, bu sonuçları gözlemiş, öyle görünüyor ama şöyle dedi: ".. Bir sıkıntıtn vardı benim, muhayyele üe bazj aynntılann bir araya gelip uygulamaya girecek sonuçlara gitmesi... Bir türlii beeeremiyorduk. Motor kapama olayı buna neden oldu, arkadaşlar Başbakanlıktaki eski bakanlar kurulu odasını eşgüdiiın odası haline getirdiler, planlan. projeleri masanın üzerine yaydılar, cumartesi pazar demeyip çalıştılar ve bu planı uyguladılar. Biz kontak kapama eylemi olmasaydı da bu planı > ürutecektik. Bakınız benim yedi yil niyasım gördüğüm, hayal ettigim tercihli yol meseJesi vardı. Bir turiii hayal ile gerçegi bir araya getirememiştik, o da oldu.. Belki bu volda demirkre ihtiyaç voktu, kaldınmlaria aynm yapdabilirdi, ama oldu ve yürtiyor işte..." 1 Kürtçülüğü hem FKÖ hem İsrail kışkırtıyor CÜNEYT ARCAYÜREK 12 EYLÜL'e giden günleri yazdı ^ANLATIYOR «•(19781979) VE Başbakanlık günlerini BÜLENT ECEVİT Kendisine üreticiden tüketiciye gelcn mallarda aracıyı kaldırmanın bir pilot bölge seçilerek yerleştirüirse ve bunun yararlarını halk görürse Tansalann da isteyeceğioi anlattık, ama ilk önce bir ilde bunun iyi yürüdüğünü halkın görmesinin gerektiğirü söyledik, hak verdi ve not aldı, "mesela Ankara'da" olabilir. MUDAHALENIN AYAK SESLERİ (1978 1979) riske edecek vaziyet alamayız. Çok gergin günlerde bile bundan kaçındık. Şimdi ise tıalkı kışkırtıyorlar. Büyük muhalefet yapacak ortam var Türkiye'de. Ben 1974'te 'Siz muhalefet bile yapamazsınız' demiştim, çok kızmışlardı. Toplumdaki kuvvet dengesine uygun muhalefet yapılırsa muhalefet olur, sertleşmekle. bağırmakla olmaz muhalefet. Bugün Demirel'in uıtumuyla toplumun özlemlerine uymayan muhalefet çıktı..." "CHP'nin şoförler derneğinde etkinliği yok, örgütte etkinliği yok?" "Dognı. ama eger bizim gibi düşünen şoförler olmasaydı, kontak kapama eylemi başanya ulaşabüirdi. Bugunku yoneticilerin elinde guçlü silahlar var, ehliyet alma, ciizdan gibi..." Ecevit, Demirel'i demokrasiyi riske atmakla suçluyordu: "Biz muhalefette iken eleştirdik, fakat sokağa çıkmadık. Hatta beni arkadaşlarım, neden sokağa çıkmıyoruz diye kınıyorlardı. Rejimi riske edecek vaziyet alamayız. Çok gergin günlerde bile bundan kaçındık. Şimdi ise halkı Kişkırtıyorlar." Sokağa çıkmadık tu: 'Kontak kapama' eylemi hakkında şöyle konuş"... Tiyenşan öteden bcri böyle bir eylem yapmayı istiyordu. Bruksel'de iken bir AP bildirisi çıktı ve arkasından bana Tiyenşan'dan bir mektup geldi, "somnlan konoşalım' diyordu. Konuşmaya haardım, fakat mektup eğer istelderimiz yapılmazsa şöyle yapanz, böyle yapanz gibi tehdit edici bir hava içinde bitiyordu, tabii konuşmadun. Mektubu da kendüeri açıkladı, sonra Cumhurbaşkanına da göndermişler. .. Demirel demokrasiyi ve rejimi riske edecek muhalefetten halkın hoşlanmadıgını hesaplamamıştır. Biz muhalefette iken buna dikkat ettik. Eleştirdik, fakat sokaga çıkmadık, hatta beni arkadaşlanm 'Neden sokağa çıkmıyonız' diye kınıyortardı, 'hayır' diyordum, 'Eleştirecegiz, her şey söyleyecegiz, fakat sokaga çıkmayacağız'. Rejimi Almanya karşı çıkıyor. Ve hepsi (Avrupa'yı arka bahçelerinden ibaret görüyor). Ama dış krediler konusunda hepsi angaje. ABD konunun üzerine yürume kararına varmış gibi görünüyor. Bir iki ay içinde konunun aydınlanrnasını bekliyor. Dediğim gibi AET ile işler kötü gidiyor, iyice kiiçük hesaplara saplanıp bekliyorlar..." IMF ile ilişkiler "IMF ile ilişkileri bir araya koymak sorunu varortada?" "... IMF ile ilgili olarak Uginç bir gelişme oldu. Biz dün>a kamuoyu öniinde, onlan incitmemeye dikkat ederek. özen göstererek... bir kampanya açtık. Tutundu. IMF yeni politikasımn esaslannı açıkladı. Bunlar bizim söylediklerimiz. Vleselelere o çerçeve içinde yaklaşıyor. Düne kadar ayağını sürtmek isteyenler IMF ile anlaşın derdi, şimdi yumuşama oldu. Daha sonra ABD'yi öne sürüyorlardı. Şimdi de 'Eh bakalım tngiltere ne diyecek' diyorlar. Almanlar'a işçiler konusundaki bir haksızlığı söylüyoruz. Çocuk zamlannı burada ödemeleri ve emeklilik primleri gibi..." Sonra yeni bir politika açıkladı: "... Bölge ülkelerine şunu hatırlatıyoruz: tran olaylarından ve Mısır İsrail anlaşmasından sonra bölgenin sorunlanm dışardan ilham edilen, dışardan destek arayan çözumlerle çözmek geçerli değil artık. Kendi aramızda sorunlan çözmeli>iz. Böyle olursa bu bölge en giiçlu bölge olur. Siyasi etkenligi artar. Kiirt işi, tsrail işi. FKÖ işi hep dışardan. En iyi degerlendirmeyi kendi aramızda yapabiliriz. Şimdi biz bu girişimleri yapıyoruz. Körfez ülkelerine ilk önce teknik bir heyet ve sonra siyasal bir heyetimiz gidecek. İran'la diyalog kurmayaçalışıyoraz. muhatap bulamıyoruz. Merkezi otoritenin kurulmaması nedeniyle başka sorunlar ortaya çıkıyor..." Dış konularda ilerleme var tçerde üretilen petrolün varil başma fıyatının dış fiyatlara uydurulacağıru söyledi. GUmrükteki mallarm bir an önce tasfıye edileceğini bildirdi. Dedim ki: "Bu mallar, otomobiller, teyp. TV' ve radyo gibi mallar gene galerilere gidecek ve karaborsaya sürülecek. Bunu nasıl onleyeeeksiniz?" O diyor ki, "Gttmrükteki mallann en önemlisi sanayi ile ilgili olanlan, bunlan halk ne yapsın..." Ve dediğim noktaya cevap vermiyor bir türlü. Halbuki bunun karaborsası yapılacak. Dövizle satışa ise yanaşmıyor, 'Elindeki dövizi çıkarmayacak yine dışardan arayacak' diyor. "... Lütfen ağzımdan yazmayınız, ama dış konularda ivedi sorunda epey ilerleme var. Umutluyum, fakat somut sonuç alınmadan bunu yazmayınız, benim ağzımdan yazmayınız..." Şoyle başlıyor konuya girmeye: "... Batı bazen çok kiiçük hesaplann içinde göriâluyor. Yararlar tek tek devletlere geUnce işler degişryor. AET'de işler düzgiin degil. Tarım indirimlerine ttalya, tekstüe tngiltere, işçi dolaşımına Batıda DemireVin hiçbir kredisi yok Ana ılkeleri "bırakm yapamasuüar, bırakın çekip gtisinlerdi..." Bürokrasinin yükseklerinde bu anlayış ıçmde "büyük slyasel" merakt siirüp gidi! yordu. Dışişleri Bakanlığı Genel I Sekreteri Büytikelçı Şükrü Elekdağ, Ecevit'in ipin ucu1 nu tumuyle kaçırdığım söylerI ken, "Batıda Demirel'in de I hiçbir kredisi yok" diyordu. Acaba Balıttlar ivedi kredı yerine, "ivedi kredili adam" gönderemezler miydi? Burokrasideki "ezeli kural" işlemeye başlamışn. tktidara geldiği ilk gunler, aylarEcevit'inpeşinden koşturanlann, CHP önderinm işlerintistesindengelemeyeçeğıni sezdıklerı, yeni bir hükümet kokusunu aldıklan zaman, nasılyüz seksen derecelik bir dönüşle karşıya geçtıklerini birer birer goruyorduk. Demirel'in ıktidar dönemlerinde de benzeri olgulan, kışitik çizgilenm görmuştük. Benzeri oyun, bir kez daha sahneye gıriyordu. Karşı partinin iktidara, hangi milletvekilının bakanlığa geleceği hesaplan yapıltyor, hesaplann Otesine taşan bir bencillikle bılgiler toptamyor, bunlann ışığında siyasetçilere yanaşmalar gözetiliyordu. tşin tuhaf tarafı, parti önderleri, partilerin önde gidenleri bu olgulara alışmışlardı. Kişiliklerdekı bu yanılgılan, bu çarpıkhklan gülerek karşılıyorlardı. Onlar ıçin bu olaylar "siyaset çarkuun" doğal uzantısıydı. Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Elekdağ: "Kürt sorununda İran'la bir işbirliği..." "... Yok böyle bir şey. Yetkili yok ortada, diyalog kuramıyoruz..." "... Peki bölge ile bu dayanışma bir siyasal anlaşmaya gitmez mi?"... "... Bunu siyasal diye düşünmemek lanm. Ekonomik kalkınmamız için bütün unsurlar var. Para var, işgücü var. Bir miktar Batı teknigini ithal ederiz, ama büyük unsurlar bizden olur bölgede. Kalkınmaya geçmiş olan ülkeler tek tek çözemez bu sorunu, beraberce halledebilirler. Mesela Türkiye'de bazı sanayi unsurlan kurulur ki, bazı Ortadogu ülkelerinin geleceğini petrol tükendiği hesabına göre garantiye alabilir. Bizim parti programımızda bir madde vardır. sermayesinin yüzde yüzii bile başka bir ülkenin bir Arap ülkesinin olabilir yatınm yaparlarsa. Hiçbir sakınca yok bunda. Ekonomik dayanışma birbirimizi tamamlar..." "Siyasi askeri yön vermek bu girişime?..." "... Giderek olacaktır ve bunun yapdması gelecek kuşaklann işidir..." "Batı ile ilişkilerimizi bu yeni politika engellemez mi?" "... Hayır. neden etkilesin. Birçok Arap ülkesinin Batı ile ilişkisi bizden fazla. Bizim Batıyla ilişkilerimizde çok değişiklik oldu. Bölge ülkeleriyle ittifak arasındaki ilişkileri tanımladık. Batıda buna bile kuşku ile bakanlar var. RCD'nin benzeri bir dayanışma. Biliyorsunuz bir CENTO ipoteği vardı. Bu kalktı. Araplann pek çogu RCD'yi CENTO sanıyorlar ve hâlâ bize gelen bazı yetkiHlerine böyle olmadığmı söylediğimiz zaman hayret ediyorlar. Şimdi CENTO ipoteği kalktığı için RCD bünyesinde ekonomik işbirliği yapanz diyorlar. Şimdiden bunun olanaklan biraz daha açıldı..." "Acaba Amerika, tıpkı Mısır îsrail sorununda olduğu gibi Türkiye'yi de Yunanistan'la aynı biçimde bir araya getirmek isteyecek mi? Daha önce böyle bir $eye yanaşmadığınızı söylemiştiniz bize..." "... Böyle bir girişim olmadı Amerika'dan. Biliyorlar ki biz dışandan müdahale edilmesini istemiyoruz. Hiçbir teşebbüs yapmadılar. Sanınm Karamanlis de istemez bunu. Hiç değilse böyle bir girişim >apmadan bir zemin voklaması yaparlar ki bu da olmadı..." "Belgeli ihbarcıya ceza indirimi uygulayacaktık" 4 Yargı organlannın görevlerini geregi gibi yapabilmeleri için önlem alındı mı? BÜLENT ECEVtT Almaya çalıştık. Gerekli tüm hazırhklan yaptık. Ama iş yasalarda değişiklik aşamasına gelince, Mecliste tıkanıp kaldık. Ne gibi yasa tasanlan hazırlamtştınız? BÜLENT ECEVtT Bunlardan Özellikle ikisi çok önemliydi. Hazırladığımız tasanlardan biriyle, yurdu bölgelere ayınp her bölgedeki terör eylemlerine belli bir ağır ceza mahkemesinin bakması öngörülüyordu. Bu düzenleme şu yararlan sağlayacaktı: Belli ağır ceza mahkemeleri, örgütlü terör eylemleri konusunda uzmanlaşabileceklerdi. Eylem dosyalannı birbirinden kopuk olarak ele almayacaklardı. Görevli mahkemelerden her biri, kendi yetki bölgesindeki 1015 ilde işlenen eylem suçları arasındaki bağlantıları saptayabılecekti. Böylece de, bu kez CHP'nin engeltedigi öne süriildü. BÜLENT ECEVtT Bu doğru değil. Tasanlarda yapılan değişiklikleri gözden geçirmek koşunıyla, yardımcı olmaya çalıştık. Ne var ki o sırada, Meclis cumhurbaşkanı seçimiyle trkandı kaldı. Sözünüettiğiniz paketin içinde de, 'cephe' ortaklanndan birinin karşı çıktığı tasan yer almıyordu. Terörü topluma yaydılar Alabildiğiniz kadanyla önlemlerin ne gibi sonuçlan oldu? BÜLENT ECEVtT Yargı aşamasında sonuç alınmasa bile, bazı örgütlü terör odaklarının izi sürülebilir, hiç değilse bir kısım sorumlulan saptanabilir duruma geldi. YUkseköğrenim kurumlanndan ve okullardan birçoğunda, eğitim yapılmaya başlandı. Eğitim enstitülerinden birçc ğundabarış sağlandı. 1978 ders Dördüncü Ordu "Dördüncü Orduda bir değişiklik?..." "... Bazı kuvvet kaydınnalan, ama kesinleşmedi. Şimdilik yazılmaması daha doğru olur. Fransa anlayısla karşılıyor eskisine oranla bizi. Çok daha anlayışla... ... IMF ile bir yeni standby anlaşması, sanmıyorum. Ama IMF'nin fonundan yararlanabiliriz. Yeni ilişkiler kurulabilir. Anarşide ölüm olayları azaldı. öğrenci olayları tırmandı ve gasp soygun çoğalırken sonradan aşağıya indi. Adana'da ciddi aksaklık var, oranın sıkıyönetim kumandanı bir vesile ile gelecek, onunla bu sorunu konuşacagım..." Sonra Kürtçülük meselesine girildi. Pek fazla konuşmuyor. İsrail, 'Bu sorunu tahrik ediyor' diyor. "Kürtçülügü hem FKÖ, hem de tsrail kışkırtıyor' diyor. (2 Nisan 1979'da FKÖ liderlerinden Hani El Hasan bir dergiye verdiği demeçte kendilenni zor gunlerin beklediğini söylemiş. Radyo haberleri, VAO galiba. Tahran temsilcisi.Türkiye, lran Şa^ıırun başına gelenleri kaale almazsa bunun bedelini çok ağır şekilde ödeyecektir, demiş.) "... Batının her biri bu işin içinde. Akıllıca bir tutum degil. Batı, Kürt sorunundan kazançlı çıkmaz..." "... Eğer bir yerde başlarsa Türkiye'de her yerde de başlar deniliyor?..." " . . . O kadar kolay değil. Bizim de tedbirlerimiz var..." "... Kürt komünistlen ile Kürt Demokrat Partisi arasında savaş, kavga var?" "... Eğer başlarsa Kürt hareketi, radikal sol harekete dönüşür. Batının yanılgısı işte burada..." Ecevit'e şöyle denildi: "... lran sefareti burada ele geçirildiği zaman bir yığın evrak çıktı, bana MlT'teki bir arkadaşım söyledi. Savak ile ilgili olanlar da varmış ve bu arada Hayat dergisi Şevket Rado diye aldığı paraya ait belge. Türkiye'de Savak'tan kimlerin para aldığının listesi de bulunmuş ve bu MtT'te..." "Bu listeyi beyefendi görmüştür, ama söylemez.." dedim. Ecevit, "Hayır görmedim, ama istersem göritriim" dedi. Doğu sorunu üzerinde duyarh, fakat konuşmak istemiyor. Eğer muhalefete düşerse gelecek iktidann Ecevit'ten çekeceği var. Öylesine bir muhalefet depo ediyor ki, bence gelecek olan kimse, çok çeker bu işten. Ancak bu toplantımn en ılginç yanı başlangıcı. Hayalle ayrıntıyı bir araya getirerek gerçekleştirmek. İşte Ecevit'in eylem biçimi bu galiba. Hayal etmek, gerçek ayrmtılar bulmak ve bunlan bir araya getirip sonuç elde etmek. Bu biçimin bugüne kadar sadece tercihli yolda uygulandığını gördük, öyle diyor kendisi de, geriye kalanlar bakalım... Ne olacak?... Halk olayların dışındaydı, eylemcilere hiçbir zaman destek olmuyordu. Ama sağlı sollu eylemci gruplar, mahalleleri, sokakları bölüşmeye ve halkı adeta tutsak almaya koyuldular. ayn ayrı eylemlerin ortak kaynaklarına yönelebilecekti. Terör eylemleriyle ilgili davalarda, yargıçlann, savcılann, avukatların, samklann, tamkların can güvenlikleri kalmamıştı. Bu da davalarda gerçekten ortaya çıkmasını veya gereken yaptırımlann uygulanmasını büyük ölçüde engelliyordu. Davalar yıllarca surüncemede kalıyordu. Devlet tum ağır ceza mahkemelerinde yeterli güvenlik önlemleri alamazdı. Ama şiddet eylemleriyle ilgili mahkemelerin sayısı sınırlanınca, o mahkemelerle ilgili güvenlik önlemlerini etkili duruma getirmek kolaylaşacaktı. Terör eylemleriyle görevlendirilecek mahkemeler, başka davalara bakmayacakları için, eylemlerle ilgili davalar daha süratle yürüyecekti. Yargı bağımsızlığıyla çelişir yonleri bulunan Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kurulması için ısrar edenlerin gerekçeleri ortadan kalkmış olacaktı. Aynı etkinlikte bir yargılama yılına girerken de tüm devlet yurtlannda öğrencilerin canlan güvence altına alınmıştı. Fakat alınan önlemlerle eğitim kuruluşlannda şiddet eylemciliği güçleştirilince, bu eylemleri yönlendirenler, terörü topluma yaymaya başladılar. Öylece, şiddet eylemleri, eğitim kuruluşlanndan çok, toplum içinde tırmanışa geçirildi. Gerçi halk olayların dışındaydı, eylemcilere hiçbir zaman destek olmuyordu. Ama sağlı sollu eylemci gruplar, mahalleleri, sokakları bölüşmey ve halkı adeta tutsak almayt. koyuldular. Cumhuriyet Halk Partilileri eylemlerin içine sürüklemek için, sağlı sollu, büyük çaba gösterildi. Ama CHP'liler bu çabalara, kışkırtmalara karşı sonuna kadar direndiler. Bu direnişi kırmak isteyenler şu yönteme başvurdular: CHP yanhlarının çoğunlukta bulunduğu sokaklara, mahallelere, sağcı eylemciler saldınlar düzenliyorlardı. Canlara kıyıyor, evleri, dükkânları yakıp yıkıyorlardı. Ardından, SÜKANDAN ECEVİTE MEKTUP 'Mataracı derhal hükümetten ayrılmalı' T.C. DEVLET BAKANLIĞI BAŞBAKAN YARDIMCILIĞI ANKARA 7/9/1979 I Sayı: 91743/Ö.S.K. 356 Saym [ Bulent ECEVtT < Başbakan ! ANKARA Gumrük ve Tekel Bakam Saym Tuncay Mataracı ıle ilDEMİRELİN MUHALEFETİ Ecevit, şoforlerin kontak kapama eylemine değinerek Demirel'i "sogilı bir ihbar mekıubunu bundan once 22.8.1979 takağa çıkmakla" suçluyordu. Ecevit, "Toplumdaki kuvvet dengesine uygun muhalefet yapılırsa muharihinde takdim etmiştım. lefet olur, sertleşmekle, bağırmakla olmaz muhalefet" diyordu... Bu defa bazı milletvekilleri ile Gumrük ve Tekel Bakam görevliieri tarajından Bakanlığıma yapılan ihbar ve intikal ettirilen bilgilerle Yuksek Denetleme Kurulu'nun birara raporunu ekli olarak sunuyorum. Saym Malaraa hakkında vaki isnat ve iddialarla mevcut bilgıler muvacehesinde; Kulisin gündeminden hiç çıkmayan "Doğu" Orhan 1. Durumun aydmtığa kavuşturulması ve gerçekgene konuşuyordu. lerin ortaya çıkarılabilmesi içın yetkili denetim eleEyuboğlu: manlanndan oluşturulacak bir Tahkikat KomisyoBaşbakan Yardımcısı Orhan Eyüboğlu'na "Eğer nunun derhal kurulmasmda zorunluluk bulunduğu MGK'de "Doğu"sorunu üzerinde konttşulangöriişündeyim. Türkiye'de iki iarı sorduğumda, 2. Saym Mataracı kamuoyunda da çok ağır şaı"Gidiniz Diyarbaku^a pasaport sorarlar" deil ayağa kalkar, be, iddia ve ithamlar attında bulunmaktadır. di. direnirse, Dolaymyla, hukümetimiz de suçlanmakta, lekeMGK'de "Doğu" konusunun ele alındığını lenmekte ve zaafa uğramaktadır. arkası çok ağır doğruluyordu. Saym Mataracı içın öne siinilen ciddi ve ağır suçHayretimi görunce, gelir. Hemen lamalar hiçbir şüphe ve tereddüde imkân bırakma"Bunlar 'ciddi kaynaklann' bilgileri" dedi. yacak tarzda incelenmeti, araşlınlmalı ve kovuştuher yerde "Oradan çıkıp Tunceli'ye gidiniz, manzarayı görulmahdır. Bu maksadm sağlanabilmesı ve tahkıkatın gerillalar ayağa selametk yurutulebılmesi içın Saym Mataracı'nın receksiniz. Eğer Türkiye 'de iki il ayağa kalkar, kalkacaktır. Bu derhal Hukumetten ayntmasmın şart ve zaruri oldirenirse, arkası çok ağır gelir, Hemen her yerduğu ve bunda sayılamayacak kadar faydalar bulunde olan gerillalar ayağa kalkacaktır. Bu kadar kadar yaygın duğu inancım ve vicdam kanaatinı taşımaklayım. yaygın bir harekete hangi kuvvetle karşı koyabir harekete hangi kuvvetle karşı Keyfıyeti yüksek takdirlerimze saygıtanmla arz cağız?" koyacağız." ederim. Eyuboğlu kuşkuluydu. Cizre'de beş bine yaDr. Faruk SÜKAN tutar artık "diyordu. Söze karışan Bes'tm Ustükın peşmergenin uluorta görulmesi yeni bir paDevlet Bakam ve Başbakan Yardımcısı nel, niğin ortaya çıkmasına yol açmıştı. "tstanbul'da gecekondularda şimdi Diyanet Orhan Eyuboğlu, Celal Paydaş'ın Diyanet IşNOT: Anadolu Basm Birliği ve Rizespor'a yapıtşleri Başkanına tabanca çekilmeai olayı konuleri Başkanına tabanca çekmesini "felaket" dilan çay satışları hakkında Başbakanltk Yuksek Deşuluyor. En aztndan bize 500 bin oy kaybettirir netleme Kurulu'nca hazırlanan ara raporu, ayncasuye niteledi. "60 bin kadrosu var, imamıyla din nulacaktır... bu olay" dedi. adamıyla. Bin tanesinden ancak bir tanesi bizi StRECEK Hazırladığımız bir tasarı, örgütlü terör eylemlerinin perde arkasındaki asıl sorumlularını kanıtlı belgeli olarak açıklayan eylemcilerin cezalarında indirim öngörüyordu. Benzer bir yasa gerçi bu dönemde çıktı. Fakat yeni yasanın asılsız ihbarcılığı özendirmesinden kaygı duyuluyor. Biz bu olasılığı asgariye indirmeye özen göstermiştik. düzeni, demokratik hukuk devleti kurallan içinde ve yargı bağımsızüğı zedelenmeksizin kurulmuş olacaktı. Hazırladığımız bir başka tasan ise, Örgütlü teror eylemlerinin perde arkasındaki asıl sorumlularını kanıtlı belgeli olarak açıklayan eylemcilerin cezalarında indirim öngörüyordu. Benzer bir yasa gerçi bu donemde çıktı. Fakat yeni yasanın asılsız ihbarcıhğı özendirmesinden kaygı duyuluyor. Biz bu olasılığı asgariye indirmeye özen göstermiştik. Fakat hazırladığımız bu tasanlardan hiçbirini Meclisten geçiremedik. Özellikle değindiğim ikinci tasarıya, yani örgütlü terörün perde arkası sorumlularını ortaya çıkarmayı kolaylaştıracak tasarıya. 'cephe' ortaklanndan birinin kesin itırazı vardı. Sonradan Adalet Parlisi httkümeti aynı tasanlar paketini Medisi getirdiğinsolcu eylemciler, aynı semtlerin halkına gidip, 'Goriiyorsunuz, sağcılar size saldınyor; CHP'de banşçı, pasifist olduğu için sizi koruyamıyor. Onun için bizim konımamız altına girmeye mecbursunuz" diyor lar dı ve halk bu oyuna gelmek istemediği halde, zorbahkla ve fiilen oralarda yuvalanıyorlardı. Terörü topluma sıçratırke. başvurulan en tehlikeli taktik de, mezhep aynlıklarını kışkırtmaktı. Osmanlı dönemi boyunca süren ve Türk halkını kendi içinde bölen, fakat laiklikle ve birleştirici Ataturk milliyetçiliğiyle büyük ölçüde sona eren, mezhep aynmcılığı, bu şekilde yeniden alevlendirilmeye başladı. Bu, ateşle oynamaktı. Ama ulkeyi ateşe ver mek isteyenlerin umurunda de ğildi." Cizre'de görülen peşmergeler panik yarattı Demirel, olayın varacağı yeri, hedefı kendiliğinden bulacağmı o kadar iyi biliyordu ki, sorduğumda "Çok terbiyesizUk"demekleyetinmis, üzerine fazla gitmemişti. Bir girdabın içine düşmüş gidlyorduk. "Doğudaki bölücülük" olaylarından "tedirgin" olduğu söylenen Korutürk^ün, Başbakanla yaptığı konuşmada bu konuya ağırlık verdiğinden söz edildiği saatlerde Ecevit, "Türk devletinin ve ulusunun bütünlüğünü demokratik hukuk devleti kurallan içinde komyacağız. Türk devletinin bütünlüğünü korurken de hukuk devleti kurallarına bağlı kalacağız, ama kesin, kararlı davranacağız... Bazı ülkelerde son zamanlarda meydana gelen hareketlere özenip aynı hareketleri Türkiye'deyapacaklarını sananlar da hayal kınkhğına uğrayacaktır. Bu tür girişimlerde bulunanlara ...müsamahasız olacağız..." Konunun üzerine gidiyordu. Fakat Doğu sorununun Türkiye'yiyönetenler, daha çok askeri kesim için duyarlığtnı koruduğu açıktı. Genelkurmay Başkanı Bağdat 'a gitmiştı. Hayli ilginç gelişmelerin başlangıcmdaydık. y e StRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear