Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/8 HABFRLERİN DEVAMI 31 OCAK 1985 Madalyonun Iki Yüzü... (Baştarafı 1. Sayfada) POLİTİKA VE ÖTESİ yın Özal, konunun kamuoyunda birdenbire böylesine patlak vermesine bir anlam veremediklerini dile getirdi. Başbakan şunu söylemek ister gibiydi: Ağca olayı ile silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yüzünden gerek Batı'da gerekse Türkiye1 de imajı son derece kötüleşmiş olan bir Bulgaristan, böyle bir dönemde neden bu sorunun alevlenmesini istesindi... Türkiye'ye gelince... Güneyinde İranlrak savaşı; Suriye ve aynlıkçı güçlerin faaliyetleh... Ertneni terörü... Kıbrıs... Ve sürekli silahlanarak Ege'de gerginliği tehlikeli bir biçimde tırmandıran Papandreu... Sovyetiefden doğal gaz almaya ve dış ticaret hacmini arttırmaya yönelen; Sovyetlek den ve Bulgaristan'dan elektrik alan bir Türkiye, böyle bir konjonktürde bu sorunu kamuoyunda alevlendirerek çözüm aramaya ne diye kalkışsındı... Sanırım, Sayın Özal'ın mantığı böyle işliyordu... Madalyonun bir yüzü, komşu'öa Türklere yıllardan beri sistemli bir biçimde uygulanan baskılardır. Bir olgudur bu. Türkiye, bu olgunun bilincinde olarak geçmişte olduğu gibi bugün de diyalogla, ilişkilere zarar vermeksizin bu sorunla iigilenmeye, soydaşlanna insani açıdan sahip çıkmaya haklı olarak devam etmektedir ve etmelidir de. Madalyonun öteki yüzü ise biraz bulanık gibidir. Sanki bir gizli, üçüncü e/ortalığı, resmi iradelerin dışında karıştırmaktadır... Acaba yanılıyor muyum?.. Bilemem ama, ince tuzaklara karşı uyanık olmak, özellikle devlet hayatında büyük önem taşır... Dikkatli olmakta yarar var. MEHMED KEMAL doğanlara Bulgar adı verilmesi için baskılar uygulanmıştır. Türk kimliğinden vazgeçenlere veya öyle gözükenlere, toplumda daha geniş olanaklar, daha büyük fırsatlar tanınmıştır. Bugün de bu durum geçerliğini korumak> tadır. Yugoslavya'daki Türklerie karşılaştırıldığı iaman, yüz seksen derece ters olan bu durumu bir gazeteci olarak, ben de yerinde gözlemiştim. Bir kez Cumhurbaşkanı Evren'le, biri ana muhalefet lideriiği, öbürü Başbakanlığı sırasında iki kez Bülerrt Ecevit'le, bir defa da turisf olarak gittiğim Bulgaristan'da soydaşlanmızın rahat bırakılmadıklarına yakından tanık olmuştum. Dün olduğu gibi bugün de rahat bırakılmadıklan bir olgudur. Kişi olarak, devlet olarak, bir başka ülkede yaşayan soydaşlarla ilgilenmek, o ülkenin iç işlerine karışmak anlamına gelmez. Türkiye de öteden beri Bulgaristan'daki Türkterin durumu ile yakından ilgilenmiş ve Sofya'yla diyalog içinde sorunlara çözüm bulmaya çalışmıştır. Bunu yaparken de iyi komşuluk ilişkilerine zarar gelmemesi için gerekli özeni göstermiştir. Ankara'daki hava bugün de farklı değildir. Sofya ile en üst düzeyde bir diyalog kurulduğu söylenebilir. Gökova sefen sırasında konuştuğum Başbakan Özal da örülecek diyaloglaria, yumuşak bir biçimde sorunlara çözüm aranmasından yana olduğunu söyledi. Hatta bu amaçla Bulgaristan'ı haziran ayında resmen ziyaret edebileceğini belirtti. Sa Yiten Tarafsızlık TRT Genel Müdürü, İktisadi Coğrafya Doçenti, eski Yön dergisi solcularından Tunca Toskay, "milliyetçi' yazar Nazlı llıcak'a, "Biz sağcıyız, neden bize arka çıkmıyorsunuz?" diyor. (Nokta Dergisi sayı: 45, sayfa 29). Toskay'ın sözü bugüne değin yalanlanmadığına göre demek ki söylenmiştir. Tunca Toskay TRT'nin değil de Dil Kurumu'nun da başına gelmiş dille oynamaya başladı. Sadece, bu oynamalar Joskay'ın işi değildir, onu perde ardından destekleyenler vardır, Ömeğin Dil Kurumu'ndan onur kurulu kararı ile atılmasına tek parmak kalmış olan Prof. Zeynep Korkmaz, bunlardan biridir. Toskay'ın durumunu Edirne Milletvekili Türkân Ankan'a soruyorlar: "TRT Genel Müdürü Sayın Toskay, yazar Nazlı llıcak'la görüşürken, kendisinin sağcı olduğunu, sağcı bir yazar olarak da llıcak'ın kendisini desteklemesi gerektiğini söylüyor Tarafsız olması gereken TRT'nin bu genel müdürünü nasıl değerlendiriyorsunuz?" Türkân Arıkan'ın verdiği yanıt şöyledir: "Kendisi ile aynı fakültede çalışmaktaydım. Çok yetenekli bir hocamızdı. Yalnız Anayasamız TRTnin tarafsız olmasını belirtmiştir. Obeyanatı verirken yanında olmadığım için ne kastettiğini bilemiyorum. Ama şunu söylemek isterim ki, bir TRT müdürünün her şeyden önce tarafsız olması gerektiği inancındayım. Ama son günlerde TRTde gerçekten birtakım konularda tarafsızlığı aşan birtakım uygulamalar var." Anayasaya göre tarafsız olması gereken TRT Genel Müdürü son günlerdeki bazı eylemleri ile tarafsızlığını yitirmiş görünüyor. Tarafsızlığı yitirme eylemi sadece belli bir çevrede değil, bütün çevrelerde gözlemleniyor. Sağda olanı, solda olanı bütün muhalefet partileri TRT'den yakınıyor. Ülke siyasetinde tarafsızlığı ilke edinmiş milletvekilleri de bu yakınmalara katılıyorlar. Sonunda SODEP 'Toskay'ın görevden alınmasını' istedi. SODEP Genel Başkanı bir mektupla Radyo Televizyon Yüksek Kurulu'ndan Toskay'ın görevden alınmasını önerdi. Bu konudaki mektup, Yüksek Kurul Genel Sekreteri Nuri Dündar'ın eline ulaşmıştır. Mektupta 2954 sayılı yasaya göre TRT'nin tarafsızlığı bozulduğu zaman Yüksek Kurul bununla ilgilenmek zorundadır. Eğer gerçekten tarafsızlık bozulmuş ise TRT Yasası'nın 7. maddesi uyarınca genel müdür görevden alınır. Bir genel müdür, bir gazeteciye 'ben sağcıyım, beni destekle' diyor. Sağcı olmayanları da karşısına alıyor. Böyle bir genel müdüre tarafsız denilebilir mi? Görevi olmadığı halde dille oynuyor. Hiçbir dilde özingilizce özitalyanca, özalmanca gibi bir deyim yoktur. Ama bizim dilimizde öztürkçe diye bir deyim vardır. Bu deyim Atatürk devrimleri arasında geçmektedir. Dili özleştirmeyi, arılaştırmayı, sadeleştirmeyi amaçlar. An Türk dilini Osmanlıcadan kurtarmak ister. Dildeki öztürkçe sözcükleri atmak, yerine Osmanlıcalarını getirmek, düpedüz Osmanlıcılık olmaz mı? TRT Genel Müdürünün dil üstündeki oyunları Osmanlıcılıktır. Gerçi kendine sağcılık süsü veriyor ama, bu eylemin sağcılıkla ilgisi yoktur Osmanlıcılık yapıyor, Abdülhamit sağ olsaydı buna çok sevinirdi. Atatürk sağ olsaydı, genel müdür bu sözcüklerin kılına dokunmaya cesaret edemezdi. Türkçe sözcükler dile öylesine oturmuştur ki, Genel Müdürün diktası işleyememektedir. Nitekim Turgut Özal İcraatın içinden' programında konuşurken Genel Müdürün yasakladığı birçok sözcüğü kullanmıştır. Bunları Özal'ın konuşmasından çıkarmaya gücü yetmemiştir. Dahası var, Başbakana, "Şu şu kelimeleri lütfen kullanmayın!" da diyememiştir. Devletin yüce katlarında oturanlar konuşurken de, onların konuşmalannı sansür edemeyecektir. Öyle ise nedir genel müdürün yapmak istediği? Atatürk devrimleri düşmanlığı desek, bu, son zamanlarda bazı çevrelerde moda oldu. Kendini sağcı diye ilan ederek bulunduğu makamın tarafsızlığını bozmuş, dille yetkisi dışında oynamaya kalkışmış bir genel müdürün bulunduğu makamda oturmasında, devletin işlevi bakımından sayısız sakıncalar vardır. Çünkü Anayasaya göre bu makamda özellikle tarafsız bir kimsenin oturması gerekir. Anayasa işliyor mu, işlemiyor mu? Toskay'ın durumu belirleyecektir. Türkiye'de yasalar var diyenler haklı çıkmalıdır. Tiİrkİ\rp'>flf> *DVdahilS bin lira ödeyip, karşıhğmdayaklaJ ± Ul MJ/K UV Şlk b i r s a a f tngUitcesi^e "Topless", Türkçesiyle "sutyensiz"altı Ingiliz kızını dans ederken izlemek isteyenler için "Ritzy Girls" dans grubu htanbul'da gösterilerine başladı. Etap Marmara OtelVnde sahneye çıkmaya başlayan topluluk, "Paris Champs Elysees Show" isimli bir gösteri sunuyor. Gösteri 55 dakika sürüyor. İngiltere'nin ünlü bale ve tiyatro okullanndan metun altı kız ve bir erkek dansçıdan oluşan grup elemanlarınm özellikleri dağtnlan bildiriye göre, 3'ünün yeşil, 2'sinin mavi, 2'sinin ela gözlü olması, doğum tarihlerinin 196166 arasında değişmesi. (Fotoğraf: MEHMET AKİF) OzaL, bugünÖzal: 2 milyon kişi Davosh gidiyor Bu akşam düzenlenecek yemekte, Özal'ın F.Almanya Başbakanı Kohl ve Kanada Başbakanı Mulroney ile bir araya gelmesi bekleniyor. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal, uluslararası bir seminere katılmak üzere bugün İsviçre'nin Davos kentine gidiyor. Özal'ın Davos'ta düzenlenen akşam yemeğinde Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl ve Kanada'nın yeni Başbakanı Mulroney ile bir araya gelmesi bekleniyor. Yemekte ayrıca Körfez ülkelerinden bazı bakanlar da bulunacak. Davos'ta 4 şubat pazartesi gününe dek kalacak olan Başbakan Özal, daha sonra Cezayir'e geçecek. Özal, iki gün Cezayir'de kaldıktan sonra 6 şubat çarşamba akşamı Türkiye'ye dönecek. Öte yandan, üç gündür tstanbul'da bulunan Başbakan Turgut Özal dün Bakırköy Belediyesinde incelemelerde bulundu. Sabah Bakırköy Belediyesi'ne gelen Özal'a Belediye Başkanı Dr. Kemal Naci Ekşi çalışmaları konusunda bilgi verdi. Ekşi'den Bakırköy'ün sorunlarının çözümü için 100 milyar liralık kaynağa gereksinim olduğunu öğrenen Özal, "Bu kaynağın nereden bulunacağı" sorusuna "sizden" karşılığını verdi. Özal, şunları söyledi: "Suyu, otobüsü, yolu, kanalizasyonu olmayan yerler de var. Olan yerier de var. Bir memleketin kaynagı nasıl saglanın Ya. vergi sistemi ona göredir ya da şehirde biraz daha iyi sartlarda yaşayanlar hizmetin gitmediği yerlere hizmet götürülmesine yardımcı olurlar. Mesela zengin olanlar hemen telefon alabiliyorlar. Öteklkr 1015 yıl bekli\orlar. Telefonu olmayana telefon verebilmek için yatırım gerekli. Yatınmı nasıl yapacagız. Telefonu olandan alacağız. öyle yapacağız." (Baştarafı 1. Sayfada) TIR şoförleriyle.." yanıtını aldıktan sonra Başbakan bu kez "Türkiye'ye getirmek istediğiniz, durumu ciddi olan ne kadar akrabanız var?" diye bir soru yöneltti. Bu soruya goçmen yurttaşların tümü "iki milyon" yanıtını verdiler. Özal, iki elini birden kaldırarak " O kadarını alamayız, getiremeyiz" dedi. Daha sonra yazılı metni Mehmet Çavuş'un elinden alarak "bakacağız, zaten bakıyoruz" diye ekledi. Goçmen yurttaşlar, isteklerini Bulgaristan'dan ve Türk hükümetinden olarak iki bölüm halinde sıraladılar. Bulgaristan'dan 2 milyon soydaşımızın ad ve soyadlarının geri verilmesi, her türlü muhaberatın serbestçe yapılması, Türk okulları açılması, baskılara son verilmesi, Turkiye'den de sorunun ivedi olarak Meclis'e getirilmesi, bir parla mento heyetinin gönderilmesi, konunun BM ve Avrupa Konseyi'ne götürülmesi, TRT'de Bulgaristan'a yönelik yayınlar yapılması isteniyor. HASTÜRK'ÜN SÖZLERİ Gökova'yu DPT de yerleşiyor MUÛLA, (a.a.) Devlet Planlama Teşkilatı'nın Muğla'nın Gökova Körfezi'nin Karacasöğül köyü yakınlarında eğitim tesisleri yaptıracağı açıklandı. Muğla Bayındırlık ve lskân Müdürlüğü'nden verilen bilgiye göre, 1984 yılında programa alınan ve yapımına bu yıl başlanacak olan tesisler için 1985 bütçesinden 320 milyon liralık ödenek aynldı. Gökova Körfezi'nde Karacasöğüt köyıi yakınlarında 40 bin metrekarelik bir alan üzerine inşa edilecek olan DPT eğitim tesislerinin 1987 yılı sonunda tamamlanmasının planlandığı haber verildi. Yetkililer, yaklaşık 10 milyar liraya mal olacak olan sitede büyük bir konferans salonu, misafirhaneler, gazino, kafeterya ve çeşitli hizmet ünitelerinin yer alacağını, inşaata önümüzdeki mart ayında başlanacağını haber verdiler. DPT'nin Göko\a eğitim tesislerinde uluslararası düzeyde toplantı ve seminerler yapılacağı da belirtildi. UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM MDPTi Bozer: Gökova için hükümeti uyarıyoruz ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) MDP Meclis Grubu Başkan Vekili Ali Bozer, Gökova Kemerköy santralı projesinin ciddi bir etüde tabi tutulmadan icrasına geçilmemesi konusunda hükümeti yeniden uyardı. Bozer, dün yaptığı yazılı açıklamada, Gökova Kemerköy santralının doğayı tahrip edeceğini, bitki örtüsünü zarara uğıatacağıru ve deniz kirlenmesine neden olacağını belirterek, "Bu sorunlar yeterince incelenmeden önemli bir proje acele olarak gttndeme getirilmiş ve tiim ikazlanmıza rağmen uygulamaya geçilmek istenmiştir" dedi. Bozer, sorunun açık seçik ortada bulunduğunu 800 milyon ton rezevli havzada ancak bunun 60 milyonluk kısmının işlenebileceğini kaydetti. ulaşmıştır. Alınacak önlemlerin zehirlenmeyi önlemesi de olanaksızdır. Kemerköy'de yapılması düşünülen termik santral, Yatağan ve kurulmakta olan Yeniköy santralları yanında üçüncü santral olarak devreye girecektir. Bu üç kuruluştan çıkacak zehirti gazların çevreyi kısa sürede kirieteceği de bellidir. Bu kirliliğin en sakıncalı sonuçlarından biri bacadan çıkacak "SO2" gazının yöredeki nem durumu, yağış ve sis ile birlikte "asıîyağısa" dönüşmesi olasılığıdır Bu asit yağışın çevredeki iğne yapraklı ormanlar yok etmesi kaçınılmazdır. Murgul Göktaş bucağı yakınındaki bakır fabrikası çevresinde yeşil alanlar tümüyle yok olmuştur. Samsun'daki bakır ve azot fabrikaları yöredeki tarım ürünlerine kalıcı zarariar vermiştir. "SÖ2" gazı yalnızca ağaçlara değil, insanlara da zarar vermektedir. Bu gaz belli yoğunlukta solunum hastalıklarına ve ölümlere yol açmaktadır. Bütün bunlara karşın bacaiarın yüksek yapılacağı, bu yüzden zehirli gazın atmosfere karışarak emileceği yolundaki savtar da hiç tutarlı değildir. Çevrenin topoğrafik özellikleri zehirli gazın atmosfer tarafından emilmesine engeldir. Teknik veriler, santralın bu yörede kurulması ile Gökova Körfezi'nin insanı, ağacı ve balığı ile zehirleneceğini göstermektedir. Bunca teknik veriye ve uzman raporlanna karşın termik santralının yapımında direnmek ileride çok büyük sorumluluklar doğurur. Bunca olaya karşın yıne de yörede santral yapımı için direnilirse o zaman sorulur: Yüklenici Polonya firması "Elektrim" kendi ülkesinde benzer bir yörede termik santral kurabiliyor mu? Polonya'da doğanın korunması için ülke çeşitli bölgelere ayrılır. Özel olarak korunması gerekli bölgelere bu gibi santrallar kurulmaz. Bunu sayın hükümet başkanı da bilir, Polonya firması yetkilileri de. aracı şirketler de: Bu soruya yanıt alındıktan sonra bir başka soru daha sorulur: Termik santral ile hangi ünlü holding yakından ilgilidir? Bu soruya da yanıt verilirse bir üçüncü soru daha sorarız. Termik santralın bu yörede kurulmasına karar verildiği günlerdeki DPT Müstesan bugün hangi holdingdedir? Aynı günlerin TEK Genel Müdürü bugün hangi yabancı firmanın temsilciliğınde çalışmaktadır. Enerji açığının kapatılması için hiç kuşkusuz yeni yeni santralların kurulması gerekir. Ancak enerji açığı doğanın ve insanın yok olması karşılığmda mı kapatılacaktır? Özal'a göre "evef".Gökovaiı yurttaşlar ve bir kısım uzmanlara göre "hayır". Bunca teknik veriye karşı termik santralı bu bölgede kurmaya çalışanlar büyük bir sorumluluk altına giriyorlar. Bu konuda bir konuşup bin düşünmek gerekiyor. Gökova'da üçüncü santralın kurulması için ne gibi zorunluluklar vardır? Aynı santral elverişli bir yörede daha da geniş önlemler alınarak kurulamaz mı? Nedir bu inat? Trakya bölgesinde dört gündür incelemeler yapan HP Genel Sekreteri Yılmaz Hastürk hükümetin Bulgaristan'da Türklere yapılan baskılara karşı daha etkili ve onurlu bir politika izlemesi gerektiğini söyledi. Edirne'de bir basın toplantısı düzenleyen Hastürk, bu konuda ellerinde çok önemli belge ve filmler olduğunu belirterek, "Bulgaristan'da bir soykınm ve eritme hareketi gündemdedir. Konunun ilgililer tarafından değerlendirilmesi ve dunya kamuoyunda tartışılması gerekmektedir. Bulgaristan'da yaşayan so>daşlanmızın yalnız olmadıklannı bilmeleri gerekir" dedi. Kenan Evren: Atatürkçülüğü (Baştarafı 1. Sayfada) dımlan ile gerçekleştirilmiş, bundan dolayı da sizleri tekrar kutluyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Evren alanı dolduran halka hitaben şunları söyledi: "İçimizdeki bazı hainler Türk milletine Atatürk'ü unutturmaya çalışmaktadırlar. Türk milletinin en bü>ük dahisi ulu ör.der Atatürk'ü bu millet unutamaz. Hele hele bu bolge halkı hiçbir zaman unutamaz. Biraz evvel kaymakamınızın da ifade ettiği gibi 40 asırlık olan bu Türk toprakları başkalarına bırakılamazdı. Atatürk'ü millet olarak, fert olarak daima kalplerimizde yaşatacağız. Atatürkçülüğü herkesin kafasına sokacağız." Birçok ülkenin Atatürk'ü saygı ile andığını, Türk milletine, Atatürk gibi bir önderi olduğu için gıpta ile baktığını anlatan Cumhurbaşkanı Evren, şöyle devam etti: "Birçok mazlum ülkeler bize gıpta ile bakmaktadırlar. Bunlara kalkınamamış olduklarının nedenlerini sorduğumuzda bizde bir Atatürk yetişmedi ki. sizin gibi kalkınalım diye bize dert yanmaktadırlar. Başka ulkeier dahi bizim bu büyük onderimize gıpta ile bakarken, içimizden çıkanlar bize bunu unutturmaya çalışmaktadırlar." "Atatürk'ün dediği gibi Türklüğümüzle övüneceğiz. kendimize güveneceğiz ve her sahada çok çalışacağız" diyen Cumhurbaşkanı Kenan Evren, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Henüz kalkınmış ülkelerin seviyesine erişemedik. Erişemedik çünkü cehalet içerisinde ytizdük. Cahil insanlann çok olduğu ülkelerin kalkınması da o kadar güç oluyor. Okumuşluk düzeyimizi diger ülkeler seviyesine yükseltmedikçe kültür seviyemizi onların kültür seviyesinin üzerine çıkarmadıkça, kalkınmış ülkelerin safında yer almamız mümkün değildir. Onun için her gittiğim yerde milli eğitim davamıza büyük önem vermemiz gerektiğine işaret etmekteyim. Burada da aynı şeyi bir defa daha tekrarlıyorum. Vatandaşlanmızın devlet ile el ele vererek milli eğitim davasında devlete yardımcı olduklarını gördükçe gururlanıyorum." Cumhurbaşkanı Evren, konuşmasından sonra Kaymakam Durmuş Koç'u makamında ziyaret ederek ilçenin sorunları hakkında bilgi aldı. Kaymakam Koç ilçede meslek lisesi bulunmadığını, bir endüstri meslek lisesi ile bir kız meslek lisesi'nin kurulması çalışmaları bulunduğunu anlattı. Cumhurbaşkanı Evren, bu arada Samandağ Belediye Başkanı Ganim Canpolat'tan da kentin ne gibi sorunları olduğunu sordu. Belediye Başkanı en büyük sorunun belediye açısından kaynak yetersizliği, burada yaşayanlar açısından da işsizlik olduğunu söyledi. Belediye Başkanı Canpolat, kent nüfusunun hemen yansına yakınının yurt dışında çalıştığını da anlatınca, Cumhurbaşkanı Evren, burada her ailenin kaç çocuk sahibi olduğunu sordu. Belediye Başkanı, bu sayının 45 arasında değişti^ni söylerken, Cumhurbaşkanı "Çık çık, daha >ukarı çık. Bu bölgede bazı ailelerin 10 çocuklu olduğunu biliyorum. işsizlik nüfusun çokluğundan doğuyor onun için nüfus artış hızını mutlaka azaltmak gerek" dedi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Samandağ ilçesindeki ziyaretinden sonra helikopterle Adana'ya geldi. Şeref salonunda torunu Elifcan Alparslan'la şakalaştı. Karşılamada bulunan kızı Gülay ile damadı Mehmet Ali Alparslan ile de kısa sohbetler yapan Evren, bu arada küçük torunu Elifcanla da şakalaşarak "dede" demesini istedi. Evren daha sonra uçakla Ankara'ya döndü. Tank (Baştarafı 1. Sayfada) nizi'nin uluslararası su ve hava sahasında devam ediyor. Tatbikat elverişsiz hava şartlarına rağmen planlandığı şekilde icra ediliyor. Vergi için başvuruda son gün Telafi Edici İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Uluslararası piyango düzenleyen bir Alman kuruluşu, "devlet giivenceli" çekilişlere katılım sağiamak için Türkiye'ye formlar gönderiyor. Toplam olarak 70 milyon 770 bin Alman Markı'nm dağıtılacağı bildirilen açıklayıcı broşürde, 78 bin 335 çekiliş yapılacağı ve isteyenlere ikramiyelerin İsviçre Frangı, Alman Markı, Amerikan Dolan ya da sterlin olarak verileceği belirtiliyor. H. G. Schulze imzasıyla'gönderilen katılım formunda, çekilişlere kaulmak isteyenlerin biletleri aldıktan sonra ödemeyi banka çeki ya da seyahat çeki ile yapabilecekleri belirtildi. Formda, isteyenler için Schulze adına Hamburg'ta bir banka hesabı gösteriliyor. Piyangoda bir kişiye 2 milyon Alman Markı, bir kişiye 1 milyon Alman Markı ve 240 kişiye 100 bin Alman Markı dağıtılacağı belirtilerek, buna ek olarak 145 bin kişiye de 240 Alman Markı'ndan 50 bin Alman Markı'na kadar odüller dağıtılacağı açıklanıyor. Tüm ödullerin Alman hükümeti tarafından garanti edildiği belirtilerek, bir milyon liralık ödülün 4 Nisan 1985'te çekileceği duyuruluyor. "Her kazanan ile özel olarak kendisinin ilgileneceğini" ifade eden H. G. Schulze, ödüllerin hiçbir vergi kesintisi yapılmadan nakit olarak istenileh para birimi ile ödeneceğini belirtiyor. 400 bin çekiliş numarası olan biletlerde ödüllerin mikta Tiyangocu Türkiye' Almanları da heveslendirdi rının biletlerin sınıfına göre arttığı belirtilen açıklamada, altıncı sınıf biletlerin en büyük ödüle denk geldiği vurgulanıyor. Çekilişte tam biletlerin fiyatı 120 Alman Markı ve 41 ABD Doları. Tam seriler ise 720 Alman Markı ve 246 dolar. Yarım biletler 60 Alman Markı ve 21 Amerikan Dolan. Yanm biletlerin serisi ise 360 Alman Markı ve 126 Amerikan Dolan. Tam ve yarım biletlerin yanı sıra dörtte bir ve sekizde bir biletler de alınabiliyor. "Doğan Bey" tatbikatıyla irtibatlı olarak gelişen dünkü bölümde, anfibi hedef sahası içinde ve dışında uygulanacak taktik harekât çeşitleri denendi. Bu arada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada da Deniz Kurdu1 tatbikaüna katılan Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklarm 6 millik Yunan hava sahasını ihlal ettiği yolundaki iddialann gerçek dışı olduğu bildirildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yalım Eralp, Yunan iddialannın incelendiğini ve bunların da daha öncekiler gibi gerçek dışı olduğunun belirlendiğini kaydederek, durumun Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği tarafından Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'na iletildiğini bildirdi. Eralp, açıklamasında şöyle dedi: "Büyiikelçimiz bu girişim sırasında Yunan tarafının uluslararası hukukun ve Şikago sözleşmesinin açık kurallarını ihlal ederek, sorunlara yol açtığını belirtmiş ve Yunan makamlarından Ege'nin uluslararası hava sahasındaki haklarımızı kullanmamıza, hayal mahsulu ihlal iddialarıyla, sürekli karşı çıkılmasında gerisinde yatan düşünce hakkında izahat vermiştir. Büyiikelçimiz ayrıca Ege'deki statiikonun aşındırılmasını kabul edemeyeceğimizi, uluslararası sivil havacüık teşkilatının mevcut sorunlara çözüm bulraak yolundaki girişimlerinin Türkiye tarafından kabul ve Yunanistan tarafından reddedilmtş olduğuna dikkati çekmiştir." • B.Ü. İETT kanımı kaybettim. Hükümsüzdür. MURAT TASMAN (Baştarafı 1. Sayfada) 7072 randımanlı undan yapılan ekmek, yanndan başlayarak 50 liradan satılacak. Istanbul Anakent Belediye Encumeni karanna göre, 5055 randımanlı undan yapılacak yüzde 35 rutubetli francalanın şekli, gramajı ve fiyatı serbest bırakıldı. Buna göre 5055 randımanlı undan ekmek çıkarmak.isteyen fırınlar ya da fabrikalar 7072 randımanlı ekmek çıkarmak isterlerse bağlı bulundukları İlçe Belediye Başkanlığı'ndan izin alacaklar. 7072 randımanlı undan ekmek imal edenler ise 5055 randımanlı undan ekmek üretemeyecek ve satamayacaklar. 7072 randımanlı undan yüzde 35 rutubetli fenni maya katılarak imal edilecek 230 gram ağırlığındaki ekmek ise 30 liradan satılacak. Fırınlar küçük ekmeği normal imalatın 1/4 oranında çıkaracaklar ve büyük ekmekle birlikte satışa hazır bulunduracaklar. Ayrıca ekmek fabrikalannın 5055 ve 7072 randımanlı undan ekmek yapmalarına izin veriliyor. Ekmek ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL "Ben ilkokulu okuduğum zaman" ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Katma Değer Vergili fatura düzenlemek yerine Telafi Edici Vergi mükellefi olmak isteyenler en geç bugün akşam mesai saati bitimine kadar bağh bulunduklan vergi dairelerine başvuracaklar. Yıllık satış hacmi 80 milyon liranın altında kalan, bakkal, kasap, manav. gazete satanlar hariç olmak üzere büfeler, kuruyemişçiler, tuhafıyeciler, oyuncakçılar. giyim eşyası ve ayakkabı satıaları. Itriyat ve tuvalet malzetnesi satıcıları ile oyuncakçılar, sauşlarından doğacak Katma Değer Vergisi'ni de peşin olarak toptancı aşamasında ödeyecekler. Bu tür satış birimleri mal alım:nda yüzde 10 yerine, yüzde 13 oramnda Katma Değer Vergisi'n« tabi olacaklar. Satıcılar KDV'yi ayrıca düzenledikleri faturada göstermeyecek, fiyatlannın içine koyacaklar, telafi edici vffgi mükellefieri bu yoldaki aaklayıcı bir levhayı işyerlerine asacaklar. 9 zayıflı öğrenci intihara kalkıştı KOCAELİ, (a.a.) Okulların yanyıl tatiline girmesiyle birlikte çoğalan intihar olaylarının biri de Kocaeli'de meydana geldi. Karnesine dokuz zayıfgetiren bir kız öğrenci, hap içerek canına kıymak istedi. Plaj Yolu Mahallesi Papatya apartmanında oturan 17 yaşındaki Elif Yaman, dokuz zayıflı karnesini ailesine göstermemek için, bir süre sakladı. Ancak karnesini ailesine daha sonra da göstermeye cesaret edemeyen genç kız, 29 hap içti. Elif Yaman hastaneye kaldırıldı. (Baştarafı 1. Sayfada) için doğmuş bulunan elverişli >eni şartların dikkate alınması. b) Türki>e'de yapılacak makine ve malzemenin >erli olacağı hususunda gereken ihtimamın göstcrilmesi, c) Türkiye'de sağlanabilecek işgücünün dışardan getirilmemesine dikkat edilmesi, d) Krediye karşı mal almak şartının mukaveleye dercedilebilmesi şartlan ile, anılan termik santralın her biri 210 MVV'lık iki Unitesi ile opsi>onlu olarak 3. unitesi için bölgede muhtelif diğer termik sanlrallann rnuteahhidi bulunan Elektrim (Polonya) firması ile sözleşme tanzimi ve akdi hususunda ve diğer yasal zorunlulukları >erine getirmek üzere TEK Genel Müdürlüğü'ne yetki >erilmesine... karar verilmiştir." Gökova'da SORU: Ben bir şeker fabrikasında otuz altı sene oldu çalışıyorum. Yardımcı Hizmetler Sınıfında, ilkokul mezunuyum yani hizmetliyim. 1 Ek göstergeden yararlanacak mıyım? 2 Otuz altı hizmet yılım var, ikramiye otuz maaş mı alacağım? 3 Ben ilkokulu okuduğum zaman benim ilçemde lise değil, ortaokul bile yoktu. 4 Benim köyümde üç sınıf vardı. Ben beşi okumak için her gün üç saat yol gittim. Mısır ekmeğini has ekmekle katık yaptım. 5 Şimdi "okuyun" deniyor. İşte ben bu şartlarla okudum ve karşılığı ek gösterge yok, yan ödeme yok, derece yok, otuz maaştan fazla ikramiye yok. CŞ. YANIT: Devlet Memurları Yasası'nda Yardımcı Hizmetler Sınıfı, "Kurumlarda her turlü yazı ve dosya dağıtmak ve toplamak, müracaat sahiplerini karşılamak ve yol göstermek; hizmet yerlerini temizleme, aydınlatma ve ısıtma işlerinde çahşmak veya besit iklim rasatlarını yapmak; ilaçlama >apmak veya yaptırmak veya tedavi kurumlarında hastaların ve hastanelerin temizliği ve basit bakımı ile ilgili hizmetleri yapmak veya kurumlarda, çarşı ve mahallelerde koruma ve muhafaza hizmetleri gibi ana hizmetlerle yardımcı mahiyetteki görevlerde" çahşanları kapsamaktadır. Ancak bütün hizmet sınıflannda yapılan ek gösterge uygulaması yalnızca "Yardımcı Hizmetler Sınıff'nda çalışanlara yapılmamaktadır. Bu sınıflarda çahşanların memur mu, işçi mi olduklarının saptanması gerektiği 1975 yılında yürürlüğe giren 1897 sayılı yasa ile öngörülmüştür. On yıldan bu yana bu konuda bir gelişme olmamış ve konuyu açıklığa kavuşturmak için kurulmuş olan komisyon henüz çalışmalarını bitirememiştir. Konunun çözüme kavuşması pek çok çalışanı yakından ilgilendirmektedir. Bugün için otuz yıl hizmetin üstünde emekli ikramiyesi ödenmemektedir. Bu nedenle de otuz altı yıl hizmeünizin karşılığı alacağınız ikramiye en çok 30 maaş tutarında olacaktır. Dileğimiz, ek gösterge ve yan ödemeden yoksun "Yardımcı Hizmetler Sınıfı"na da bu uygulama yapılsm. Odenmeyen (Baştarafı 1. Sayfada) başlayınca sadece 1984 yılında 1 trilyon liraya yaklaşan KİT zamlannın yanı sıra akla gelen ikinci çare bir süredir hazırlığı yapılan Katma Değer Vergisi oldu. Her iki önlem de "bozuk" gelir dağılımını daha da kötüleştiriyor. (Baştarafı 2. Sayfada) 'Türk Sanat Müziği" adı verilen musiki' Bizans'tan alınmıştır. Türklükle hiçbir ilgisi yoktur; 'ulusal' bir nitelik de taşımaz. Halk Müziği ise tekdüzelikten bir türlü kurtulamamıştır. Gerçek müzik, çoksesli olanıdır. Atatürk döneminde çoksesli müzik yaygınlaştırılmak, ulusumuza sevdirilmek, benimsetilmek istenmiştir. Açılan konservatuvarlar, radyoda 'açıklamalı müzik saatleri', konserler (bu konserlere devlet büyüklerinin giderek ötekilere örnek olması) çoksesli müzik alanında yetişen değerlere öğretim olanaklannın sağlanması; hepsi Türkiye'de çoksesli müziği yerleştirmek, Bizans artığı 'Türk Sanat Müziği' ile tekdüzeli halk türkülerinin etkisini azaltmak amacını taşır. Ne var ki 1950'den bu yana çoksesli müzik düşmanlığı güçlendirilmistir. İlkel, beğeni yoksunu politikacıların çabasıyla çoksesli müzik radyolardan, TV'den uzaklaştırılmaya başlanmıştır. Geçen gün radyo programlannı inceledim; TRT 1'de tam 220, 2'de tam 528, TRT 3'te tam 90 dakika 'Türk Sanat Müziği', Türk Klasik Müziği, Türk Halk Müziği' yayınları var. Çoksesli sanat müziğine ayrılan zaman parçası ise üç istasyonda toplam 175 dakika.. Geri kalan bölümü hafif müzik kaplıyor... TV'de ise çoksesli müziğe ancak geceyarısına doğru yer veriyorlar, onu da dinleyen pek az... Evet, Atatürk'ü bir kez daha dinleyelim, "Bugün dinletmeye yeltendiğimiz musiki yüz ağartıcı olmaktan uzaktır." Bu sözü 1928'de söylemiş, şimdi 1985!.. OKTM AKBAL EVET/HAyiR