25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 9 MA YIS 1984 "Al bu kulübü sırtına yükle o gün bu gün kulüp b e i BABA HAKKI ANLATIYOR "Zeki Rıza beni istemiş. Gittim, Zeki Rıza'nın dükkânına. Geleni gideni çoktu, benimle o gün konuşamaaı. Ben de çektim gittim. Fenerbahçe işi böylece yattı.' "Taksim Stadı'na maç seyretmeye gittik. Kabataş Lisesi tarih öğretmeni bir Şeref Bey vardı, Beşıktaş'la da ilgiliydi. O gün 'gel seni oynatahm' ded'. O gün bugün Beşiktaşlıyım." Kulubüyle kendini böylesine özleştiren, böylesine içiçe kılan başka bir futbolcu var mıdır? Baba Hakkı deyince Beşiktaş, Beşiktaş deyince Baba Hakkı anımsanır. Elbette topa ilk ayak vurduğunda Baba Hakkı değil di, Hakkı Ağabeydi. Hakkı Ağabey de değil Vodinalı Hakkı'ydı. Bunu şimdı kaç kişi bilir, kaç kişi anımsar? Çok gerilerde, ince, uzun bir duman perdesı ardında kalmış, kendi de anımsamıyor, gülüyor. Bir zamanlar Baba Hakkı denitince akla Beşiktaş getirdi AYAK MEHMED KEMAL ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ İstanbul'da... ımdacbr 1 72 > 4ŞLSD4 Ünlü "Baba Hakkı" $imdi 72 yaşında. Hakkı'yı seyrediyorlar. "Bu çocnk büyük bir futbolcu olacak!" Böyle düşunenler yanılmıyorlar. Hakkı, sınıflararası maçlarda takımda olduğu gibi, liselerarası maçlarda da takımda. Bir liselerarası maçta oynarken Zeki Rıza'nın dikkatini çekiyor. Zeki Rıza, bu maça hakem olarak çağnlmıştır. Hakemlik ederken bir de görüyor ki, geleceği çok parlak bir futbolcu var. Maçtan sonra Hakkı ile ilgileniyor. "Seni Fenerbahçe'ye alalım" diyor. Bundan sonrasını Baba Hakkı'dan dinleyelim: Vodinalı Hakkı Babası imparatorluk döneminde Vcxlina'da askerlik şubesi başkanı iken doğmuş. Doğum yeri Vodina oluyor. Sonra askeri okula verilince, her oğrenci gibi doğum yeri ile anılıyor Hakkı Vodina!... Halıcıoğlu'nda, Maltepe'de, Kuleli'de okurken hep Vodinalı Hakkı'dır. Dördü kız, dördu erkek, sekiz kardeşten biri... Şimdi uç kardeş kalmışlar. Kendine sorarsanız, asıl yerleri Vodina değil, Beşiktaş, Muradiye Mahallesi, Karakol Sokağı... Kendini hep Beşiktaşlı sayıyor. Hep askeri okulda okumuyor, işgal sırasında bir giriyor, bir çıkıyor; sivil okullarda da okuyor. 1415 yaşlannda askeri okuldadır. Çok iyi futbol oynuyor. Futbol onun için eskilerin deyimiyle bir "Dadı hak"tır. Yani doğarken futbolcu doğmuştur. Okulda derslerden çok iyidir. Sınıfın hep dordüncü, beşincisidir. Ama futbolda, daha o yıllarda büyük bir unu vardır. Sınıflararası yapılan maçlarda meraklılar gelip maçları izliyorlar. Vodinalı Az daha Fenerli olacaktı "Ben o zamanlar kulüp tutmuyordum. Sadece futbol oynamıyonım, bütun sporlan yapı>orum. Okul müdürümüz bir Halil Bey vardı spora çok meraklıydı. Beni de çok severdi. Ben okulu bitirmek istiyorum, kulüp falan istemiyonım. Bir gün Hafız Yaşar var, onu bana Zeki Rıza gondermiş. Git konuş, bu çocuğun ağzını bir ara, demiş. Bir cuma günü bana randeviı verdi. Şimdi postane olan eski Adliye binasının karşısında Zeki Rıza'nın spor malzemesi satan bir dukkânı vardı. Oraya gittik. Dükkân çok kalabalıktı, müşteriler, sporcular falan filan... Bu yuzden mi, başka nedenlerden rni, Zeki benimle o gun konuşmadı. Ben de kızdım, çektim, giltim. Boylece Fenerbahçe işi Baba Hakkı sahadan adam kovalamasıyla da ünlüydü Biz Baba Hakkı ile konuşurken Çengel Huseyin de geldi. Zaten sohbet sırasında masada, Beşiktaşlı Ilhami, Fenerli Halit (Deringör), Avukat Erdal da (Beşiktaşlı) var. Anılar zinciri, herkesin belleğinde bulunduğu kadar birbirine ekleniyor. Beşiktaş'ta iskeleye yakın bir lokantada oturuyoruz. Hakkı, akşamlan bu iokantada olurmuş. Gundüz oturduğumuz için, masada, şişeler mişeler var. "Içki içiyoruz gündüz sanırlar, bu şiseleri kaldırın" dedi. Kaldırdılar. Bana döndu, "Gazeteciler her şeyi yazarlar, bir de adımız günduz içkicisine çıkmasın." "Spor yaparken içki içer miydin?" "Sık değil, seyrek." "Sigara?" "Sigara içerdim ama, maçtan bir iki gün önce bırakırdım, nefesi keser." Şimdi çok sigara içiyor. Oturduğumuz sürece belki dört beş kez ağızlığını temizledi. Temizlerken kâğıtlar, kürdanlar kullanıyor, birikmiş zifiri ayıklıyor. Sonra ağızlığa bir sigara takıp tüttürüyor. Ilhami soruyor: ALTINORDL BEŞİKTAŞ MAÇI "Hani Galatasaraylı Melih'i sahada kovalamışın?" "Oldu öyle bir şej... Bizim kaleci Mehmet Ali çok guzel oynuyör. Atıyorlar kurtanyor, atıyorlar kurtarıyor. Derken >atarak topu kurtardı. Melih de gelip bir tekme vurdu. Çok kızdım, ben de onu kovaladım." "İzmir'deki Altınordu Beşiktaş maçı nasıldı?" "Altınordu ile İzmir'de oynuyoruz. Vahap (Arap) da bizim takımda ama oynamıyor. Bizim değil, ne olsa, İzmirlilcrin kazanmasını istiyor. Sahaya çıktık, hakemler İzmir'den. Belli hakemleri ayariamışlar. Topu ayağımıza alıyonız, bir türlü santrayı geçemiyoruz, hemen ofsayt çalıyor. Bir türlü yaramıyoruz. Birinci dönemde üç sıfır yenik düştük. Dönem arası çocukları topladım. Çocuklar böyle olmayacak, taktiği de değiştireceğiz, dedim. Sağaçık, solaçık taktiği uvgulayacağız. Bir sağdan, bir sol "Gelip tekme vurdu^ ben de kov BABA HAKKI ŞÜKRÜ GÜLESİNİ ANLATIYOR Bir maçta ona bir pas verdim. sürdü, sürdü gidiyor, ben bana pas verecek diye bakıyorum. Vermedi, birşutattt, gol oldu. Olmaz böyle gol ama, oldu. Biz buna sıfırdan gol deriz. Hemen yanına koştum, 'ulan neden pas vermedin!' diye sordum. 'baba gol oldu ya'dedi. 'istemem böyle gol' dedim. 'Baba sana da kendimizi beğendiremeyiz' dedi. 'gol atarız olmaz dersin, atmayız gol nerde dersin!'Işte Şükrii böyle bir futboicuydu. 1944 YILINDA BEŞİKTAŞ 1944yılmın fırtına takımt tieşıktaf futbol takımı soldan sağa Faruk, Omer, Çengel Huseyin, \ecdi Çapa, Baba Hakkı, Yavuz, Faruk, Hristo. Takımın diğer üç futbolcusunu objeküf almamış. çevresinde türlü dükkânlar var. lar. İyi oynamış olacağım ki, olacak'.' Al bu kulübü sırtına yattı." Tenekeci, aşçı, ne bileyim her maçtan sonra yöneticiler çevre yükle, gotür bakalım, dediler. O Baba Hakkı'nın en önemli yatürlü dükkân. Ortalık da bir ça mi sardılar, kutladılar. Beni son gün bugun kulup benim sırtımnı; duruş, oturuş, bakış, davramur deryası... Meğer Ha>ri da ra Eminönu'ne goturduler, bir dadır. Biz o yıllarda kulübe yönış nesi varsa, onunla kişiliğini ha önce oradakilere beni getire terziye, bir takım elbise, ipek netici bulamazdık, gel dedikleriortaya koyması. Bu yaşa gelmiş ceğini söylemiş. Sozleşmişler, gömlek, kravat, pabııç aldılar. miz kaçardı. Şimdi parası olan (72), bu özelliğini koruyor. Kim benim hiçbir şeyden haberim Resim çektirdiler. Böylece Beşik yönetici olarak kulüplerin başıolursa olsun yanında, kişıliğıyle yok. Nasıl oldu, bilmem içeri taş'a kaydırmak istiyorlar." na geçiyor. O zaman para yoketkisi altına alıyor. Yere bakar girdik. İçeride bizi karşıladılar. tu kuluplerde, her şey angarya "Yakınları, "ne yapıyorsun?" gibi yapışları, başını ağır ağır idi." döndüruşü, boynu ve gözleri ile Şeref Bey var. Kabataş Lisesi'nde diyorlar. "Sen devlet okulunda okuyorsun. tleride subay olacakkonuşur gibi oluşlan, hep ağır tarih öğretmeni, spora çok Liseden sonra, hukuka yazılıbasan kişiliğinın belirtisi. Bellı kı meraklı bir kişi. Beşıktaş'la ilgisi sın. Hiç devlet okulu bırakılır yorlar. Teyerağ Nuri, hem maZeki Rıza'mn o gun, onunla kovar. Durup dururken bana, 'si da, bir futbol takımına güveni halle, hem takım, hem de okul nuşmamış olması da, kişiliğine zi bu maçta oynatmak istiyoruz' lir mi? Takım bugün var, yann arkadaşı. Yedikleri, içtikleri ayrı olan saygısına dokunmuştur. demez mi? Ben şaşırdım, yok. Ama devlet her zaman gitmiyor. Birbirlerinin evinde "Adam sen de" deyip Fenerbah'olmaz' dedim. Ben askeri okul var." Hakkı da bu kanıda, okul yatıp kalkıyorlar. Derken, Teredan ayrılmak istemiyor. Futbolçeli olmaktan caymıştır. da maçlarda oynuyorum, okuluyag Nuri, hukukta, Sıddık Samuz başka yerlerde oynamayı la kann doyurulamayacağını bi mi'nin dersinden kalıyor. "Beyasaklamış. Biz sivil kuluplerde liyor. Onun için okul da futbol "Gel maça gidelim" ni bu hoca geçirmez, gel seninle oynayamayız. Hepsini anlattım. kadar önemli. Neyse, araya ağa Ankara'ya gidelim, Ankara HuFenerbahçeli olmadı, ama Bebeysi Muhtar giriyor. Aılede her'Ben hallederım, merak etmeyın' kuku'nda okuyalım" diyor. Arşiktaşlı oluşu da bir rastlantı, ya dedi. Merkez Komutanı Şükrü kesin subay olduğunu, hiç sivil kadaşını kıramıyor. Birlikte Anda bir tertip. Askeri okuldan arbulunmadığını, kardeşlerden biNaili Paşa'ya telefon edecegini, kara Hukuk'a yazılıyorlar. Herkadaşı bir Hayri var. Bir gün izin alacağını söyledi. Bir verle rinin de sivil olması gerektiğini gele Meydanı'nda pis, kulustür Hakkı'ya geliyor: re gidip telefon ettiğini söyledi, soylüyor. ağzından girıyor, bur bir otelde kalıyorlar. Para yok, "Gel maça gidelim" diyor. dondu. İzin aldı mı, almadı mı nundan çıkıyor. Sonunda Hak sıkıntı içindeler. Tereyag Nuri'kı zar zor razı oluyor, okuldan "Ne maçı?" bilmiyorum. 'Sana izin aldınv ye, yoneticılerden Kolera Selaayrılmaya karar veriyor. Şimdiki lnonu gezisi olan dedi. Ayakkabı, çorap, forma, hattin musallat oluyor. Bir sure Taksim Stadı'nda maç var. Orakilot, şunu bunu verdiler, ben "Parasını verdiler (tazminatı) Tereyağ Nuri bu takımda oynuya gitmeyi öneriyor. Maç para soyundum. Takıma boylece gir okuldan aldılar. Peki, diyerek yor. Üç beş kuruş harçlık alıyorlı, bunlar öğrenci maç parasını dim. Takımda sağ iç ovnadım. okuldan çıktım. Komutan beni lar. Nuri pek ders çalışmadığı nereden bulacaklar? Hakkı soAskeri okul öğrencisi olduğum bırakmak istemedi, derslerden için derslere çalışmak da Hakkı'ruyor: için saçlanm uç numara traşlı... de çok iyiyim. Cagaloğlu'nda ya düşüyor. Bir yandan kitaplan "Paramız yok, zaten harçhğıSanıyorum takımda İmam Ha özel tnkılap Lisesi var, oraya yaokuyor, bir yandan özetler çıkamız da ona yetmez. Biz maça na yati, Şeref vardı. Top ayaklan zıldım." rıyor. Daha önceki bir maçta sıl gideriz?" na geliyor, adamlar bana çocuk tekme yediği için ayağı müthiş "Sen orasını bana bırak." diye pas vermiyorlar. Ama ben ağrıyor. Bu sırada Ankara'da Anlatıyor: "Çocuğuz, Taksim topu bir kapınca alıp götüruyo "Al bu kulübü sırtına" FenerBeşiktaş maçı oynanaStadı'na gittik. O zaman böyle rum. Sonra bana da pas verme"Sonra ne oldu?" diyecek olcak... Kupa maçı... Hakkı oynadeğil orası... Kocaman bir arsa. ye başladılar, oyuncudan saydı dum. Kahkaha ile guldü: " N e mak istemiyor. Çunkü sınava girecek, o yıl okulu bıtirecek. Eğer çalışamaz, giremezse, sınıfta kalacak... Fenerbahçe'nin başkanı Adliye Başkanı Şükrü Saraçoğlu'dur. Beşiktaş'ın başkanı Halk Partisi Genel Sekreteri Recep Peker... Haber salıyorlar. "İlle de bu maçta oynayacaksın..." Hakkı oynamak istemiyor. Saraçoğlu'nun karşısına çıkarıyorlar. "tmtihanım var" diyorsada Saraçoğlu, "Ben imtihan işini hallederim" diyor. İnanıyor. Saraçoğlu ile Recep Peker iddialaşmışlar, senin takım kazanır, benim takım kazanır... Neyse Hakkı, bir yandan sakat ayağı, bir yandan sınav duşüncesi, maçı oynuyor. Fenerbahçe'ye dört gol atıyorlar, maçı dort bir kazanıyorlar. Kupayı da Saraçoğlu'nun elinden ahyorlar. Prof. Sadun Aren'e: Cezaevinın nesi iyi? diye sordum, "tahliyesi" dedi. Hani, Yahya Kemal'e sormuşlar: Ankara 'nın neresıni beğenıyorsun? İstasyonunu, diye karşılık vermiş, Istanbul'a dönmek için... Sadun Aren'in evi, geçmiş olsuna gelenlerle, dostlarıyla d o lup boşalıyordu. Ayrtlırken: Artık, bol bol Cumhuriyet okuyacağız! dedi. Bir şey söylemedi ama, satır arasından anladığım, ceza ve tutukevınde kaldığı sürece, Cumhuriyet'ı okuyamadığıydı. Üzüldüm, oysa kaç kez Sadun Bey'in kulağını çınlatmıştım "Ankara Notlan"nda. Yırmi bir ay mı, yirmi ikı ay mı yattı Sadun Bey içeride. Az şey mi? Daha yatanları da var... * • • Pazartesi akşamı İstanbul'a geldim. Bir gün önce gelip, Oktay Arayıcı şölenini izlemek istedim. Suphi Gürsoytrak'la, "Şan Tiyatrosu"r\un kapısında buluşacaktık. Onu beklerken, şenliğe gelen arkadaşlarımla karşılaşıyordum. Ankara'dayken. arkadaşlarım, TRT Genel Müdürü Tunca Toskay'la konuşmamı, Oktay Arayıcı'nın "At Gözlüğü" filminin verilmesi için izin almamı rica etmişlerdi. Tunca Toskay'ın İstanbul'a bu konuda emir verdiğini öğrendim İyi bir davranış. Oktay Arayıcı, bırçok TRT'ci arasında kıyıma uğramış, Denızyollan'nda bir masaya memur olarak atanmıştı. O da, ayrılmış yazarlıkla yaşamını sürdürmeyi yeğlemiştı. Tunca Toskay'ın jesti, anlamlı geldi. Pazartesi akşamı saat 18.00'de başlayan şölen, üç saatten uzun sürdü. Şölenı, "Tiyatro Yazarları Derneğı" düzenlemişti. Bu derneğin pek adını duymamıştım. Böyle güzel bir şölenle duymuş oldum. Şölen, Türk oyun yazarlarını tanıtma amacıyla başlatılan dızinin ilkı, o da bunu hak etmiş bir yazarımız Oktay Arayıcı'nındı. Çok güzel düzenlenmişti. Kimse sıkılmadı. Vedat Türkali, bir sunuş konuşması yaptı. Sonra, Mehmet Akan'la Melek Daner, sunuçuluklan üstlendiler. Zeynep Oral, Cenap Nuhrat, Selim İleri, Özdemir Nutku konuşmalarla, Oktay Arayıcı'yı yapıtlarından tanıttılar. Ankara Sanat Tiyatrosu, henüz oynanmamış olan "Geçit" oyunundan bir bölümü sergitedı. Oyun, Rutkay Aziz yönetiminde hazırlanmıştı.Oktay Arayıcı, "Geçit'1e, Server Tanilli'yi, onun yaşamıyla. kavgasını sergiliyordu. Server Tanilli'nin bu gece için hazırladığı mesajı dınledik. istanbul'dan ayrılmadan bulabilirsem bu mesajın metninı, alıp yayımlamak istiyorum. Server Tanilli'yle bir gün konuşurken, ona: Server Bey, zaman zaman "Ankara Notları"nda bazı yazarlardan, sanatçılardan söz edıyorum, bir arkadaşımın deyimiyle, onlann tozunu alıyorum... demiştim. Tanilli: Çok mu tozlanmışım Ekmekçi? diye karşılık verdi... Tanilli'nin mesajı uzun uzun alkışlandı, bine yakın kalabalıkca... Tanilli, çoook uzaklarda olmasına karşın, önceki akşam aramızdaydı... Geçitte. Tuncer Necmioğlu ile arkadaşını izledım. Tuncer Necmioğlu, Server Tanilli'yi oynuyordu. Zeki Alasya ile Metin Akpınar, "Babalar" oyunundan bir parçayı sergilediler. Ortalığı kınp gecırdiler, her zamanki git>. Dostlar Tiyatrosu ile İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu, "Seferi Ramazan Bey'in Nafile Dünyası" ile "Bir Ölümün Anatomisi"nöen, "Rümuz Goncagül"der\ parçalar sundular. Timur Selçuk. Oktay Arayıcı'nın yapıtlarındaki şarkıları çalıp söyledi. Çalıp söylemedi, oynadı... TV o geceyi, programına alıp gösterebilirdi. Güzel de olurdu. En son Oktay Arayıcı konuştu; şölenı düzenleyenlere, sanatçılara, izleyicilere teşekkür etti. Güç kazandığını söyledi. SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL ÇAOŞANLARIN "Sigorta başlangıç tarihim" SORU: 1946 doğumlu olup, haziran 1964 tarihinden başlamak üzere 1978 nisan sonuna kadar Sosyal Sigortalar Kurumu'na baglı olarak çalıştım. 1978 mayıs ayından itibaren de bir kamu kuruluşunda hizmetli olarak goreve başladım. Halen çalışıyorum. Bundan bir sure önce Sosyal Sigortalar Kururau'nda geçen hizmetlerimi Emekli Sandığı'nda birleştirmiştim. Şimdi tekrar Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamındaki bir işte çalışmayı düşünüyorum. Bu durumda: 1 Her iki kurumda geçen hizmetlerimi tekrar Sosyal Sigortalar Kunımu'nda birieştirebilir miyim? 2 Askerliğimi yapmadan önce sigortalı olduğum balde askerlik borçlanması yapabilir miyim? 3 Sigorta başlangıç tarihim 1964 olduğuna göre. askerlik borçlanması yaparsam sigorta başlangıç tarihim iki yıl daha geriye gider mi? Bu durumda borçlanma yaparsam 1987 yılında, borçlanma yapmazsam 1989 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan emekli olabilir miyim? 4 Emekli Sandığı'na bağlı çalışmakta devam edersem kaç yılınde emekli olurum? S.Ö^ TİRE/İZMİR YANIT: 1 2829 Sayılı Yasa uyarınca, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar, BağKur gibi "kunımlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanlann hizmet sureleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu kanuna gore aylık baglanmasına hak kazanıldığuıda, birieştirilü." 2 Askerliğinizi yapmadan önce sigortalı olmanız bu borçlanmayı yapmanıza engel değildir. 3 Askerlik borçlanmasını yapmanız durumunda "Borçlandınlan sürenin karşılıgı olan gün sayısı" prim ödeme gün sayılannıza katılacaktır. Ancak "sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandınlma. sigortalılığın başlangıç taribi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye göturülür." Siz, askerlikten önce sigortalı olmanız nedeniyle, borçlanacağınız askerlik süresi, sigortahhgınızı 2 yıl geriye götürmez. Yalnız 720 gun prim ödeme surenize katıhr. Bu durumda Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan ancak 1989 yılında emekli olabilirsiniz. 4 Emekli Sandığı'na bağlı olarak çahşmamzı surdürmeniz durumunda ise 2898 Sayılı Yasa ile değiştirilen Emekli Sandığı Yasası'run 39. maddesine göre "i) Fiili hizmet muddetleri 25 yılı ve yaşlan (50)'yi dolduran erkek iştirakçiler istekleri uzerine "emekli olabilmektedir. Yasa yaş sınırlamasını 1989 yılına kadar kademeli olarak uygulayacaktır. Yasa uyarınca 1946 doğumlu olmanız nedeniyle, siz 1996 yılında Emekli Sandığı'ndan emekli olabilirsiniz. "^Tek parti de>Tİ ama..." "Sınav ne oldu?" diye soracak olursanız, Hakkı 4 numara alarak sınıfta kalıyor. Saraçoğlu ile karşılaştıklarında, "Sınav ne oldu?" diye soruyor. "Kaldım efendim. " "Neyse geçmiş olsun. Profesöre bir şey söyleyemedim, unuttum. Neyse gelecek yıl geçersin" diyor. Hakkı, "Tek parti dönemi idi, ama demek bir bakan bir profesöre bir şey söyleyemiyormuş" dedi. O takımı sayıyor; Arap Sadri (kaleci), Nazmi Nöer, Şeref, Eşref, Feyzi, Hüsnü, Tere« yag Nuri, Saim, Hiristo, Sulhi Garan, Memduh Ün, Muhteşem, Hasan (Polat), Muhterem Özvurt. Sırayla saymıyor, hatın.na geldiği gibi sıralıyor. Birkaç yıl Hüsnu kaptan oluyor. Ondan sonra kaptanlık da, umumi kaptanhk da Hakkı'ya düşüyor. Koca bir futbol yaşamı ve seru\eni... Anlatırken kronolojik bir dizgiyi tutturamıyor. Tutturamamakta da haklı. Elinde ne bir not var, ne de pekiştirecek bir belge.. Sohbet havası içinde konuşuyoruz. Bir daldan bir dala atlıyoruz. Rus takımları ile oynadığını anlatıyor, Rusya'ya gidişini... Mılli maç yapılmadığı için Rus takımlan ile Halkevi takımı olarak oynarlarmış. Hem bizde, hem oraya gittiklerinde kural buymuş.."Onlann oyuncuları çok iri yarı adamlardı" diyor. "Fanni, Selen, Botasov çok guçlü futbolculardı." YARIN: ÇENGEL HUSEYİN Bir gün korner atıyor, hava güneşli, güneş o yandan geliyor. Ben top kafama gelecek diye beklerken falso verdi, gol oldu. Ben de kafamı direğe çarptım. Sahada bir süre Şükrü'yü kovaladım. Kaç ŞÜKRÜ ATAKTA Beşiktaş*ın altm yulannda değişmez solaçtğı Şükrii GUlesin'di. Beşiktaş'ın adeta tı, kurtuldu. buldozertydi. (tSMET GÜMÜŞDERE'NİN ALBÜMÜNDEN) dan topu açacağız, o zaman ofsayt çalamaz. Ne olduğunu bilemediler on dakikada üç gol attık, berabere olduk. Ardından üç gol daha attık, maçı 63 kazandık. Sahadan çıkarken baktım, Arap Vahap gülüyordu. Bir Harbiye Beşiktaş maçı var, onu da 63 kazanmıştık." Soz Şükni Gülesin'den, onun şakalarından ve muzipliğinden açıldı. Çengel Huseyin anlatmaya başladı. "İzmir'e gitmiştik, Kordonboyu'nda dolaşıyoruz. Şükrii, birkaç arkadaş daha yanıma geldiler. Baktım, beni karga tulumba ettiler. Ayağımda bir pantolon, sırtımda bir gömlek var. Çok sıcak İzmir. Şakası yok, pabuçlanmı çıkarıyorlar, beni denize atacaklar. Direniyorum, bir tiırlu baş edemiyorıım. Sonunda attılar denize. Otele donmuşler, Baba'ya (Hakkı'ya) demişler ki, Çengel Hüseyin'e bir lira verdik, o da kendini denize attı. Ben otele geldim, üstıim başım, her vanım ıslak... Baba Hakkı köpürüyor; ulan bir lira için denize atlanır mı? Ne bir lan boğulacak demeye kalmadı, lirası Baba? Onlar beni denize açıldı, yüzdü yüzdü. Deli bozuk attılar dedimse de inanmaz. So bir şey... V orgunluk nedir bilminunda onlann kakır kıkır gul yor. Yoneticilere alalım bunu, düklerini görunce, bana inandı. dedim. Bizim kulupte ilk profesBir daha boyle şeyler istemem, yonel Şükru sayılır. Beş bin lira yapmayın, dedi. Biz Baba'dan verdik, bir ev aldık. Beş bin lira çok korkar, çok çekinirdik." o zaman için çok iyi para..." Biraz daldı, anılarını yoklu5 BİN LİRAYA yordu. TRANSFER "Bu Şükrii çok tuhaf bir futBaba Hakkı sözu aldı. bolcu.» du. Bir maçta ona bir pas "Çocukların birbirine saygısı verdim. Sürdü sürdü. gidiyor, çoktu. Ben sigara içmeden içbana pas verecek diye bekliyomezlerdi. Çok büyük bir terbirum. vermedi. Bir sut attı, gol ye vardı o zamanlar. Şuknı'yu oldu. takıma şöyle almıştık. Bir çocuk Olmaz böyle gol , ama ol, var dediler, adada oynuyor. Heybeli Kınalı maçında oyna du. Biz buna sıfırdan gol deriz. yacak. Kalktık adaya gittik. Kı Hemen >anına koştum, ulan niye pas vermedin? diye sordum. nalı takımında fiziği duzgun bir çocuk solaçık oynuyor. İyi ko Baba gol oldu ya! dedi. İstemem şuyor, iyi vuruyor, ama biraz boyle sıfırdan gol, dedim. Bu gol korkak, ürkek oynuyor. Böyle her zaman olmaz. İiıe de pas veama biz bunu hallederiz, dedim. receksin, pasları degerlendireMaç bitti oğlanla konuşacağız. ceksin. Baba, sana da kendimiBir de baktım, Şukrü attı kendizi beğendiremeyiz, dedi. Gol atani denize, yüzüp gidiyor. Bu oğ nz olmaz dersin, atmayız gol nerde dersin? Şükrii böyle bir futbolcuydu. Bir gün de korner atıyor, hava guneşli. güneş o yandan geliyor. Çekti şutu, kafama gelecek diye beklerken, falso verdi, gol oldu. Ben de kafamı direğe çarptım. Sahada bir siire Şükru'yü kovaladım kaçtı, kurtuldu." Çengel Huseyin anlatıyor: "Aramızda konuşurken çok muzipti. Dediler ki, Zeki Müren iyi şeyler yediği içtiği için gut derler bir hastalık var, ondan olmuş... Gut nedir diye sorduk, iyi gıdalar hastalığı imiş. Biz yiyecek iyi şeyler bulamadığımız için şaşınyoruz. Şukrü durauıadı, ulan dedi, eğer sen onun yediklerini yesen very gut olurdun. Güluştük." Baba Hakkı (Yeten), futbolcuların kendilerine iyi bakmalannı oğutluyor. Kendilerine iyi bakmalılar, iyi yemeliler dc hangi parayla? Bugunku profesyonellik olmadığı için geçım de zor. VEFATLAR İÇİN Yurt ıçi \e >urt dışı cenaze nakledilir. Cenaze ilaçlama, malzeme, tabut, butün ışlemler hassasıyet ve suratle yapılır. l.ONDRA 195000 T L Bir hafta i uçak veotel dahil | İngılız Hava Yolları ile I her çarşamba, perşembe I cuma gunlerı [ Londra'da kalış suresi | bir aya kadar u/atılabilir Tel: 147 20 06 140 68 86 lşletmede ayrıca 18 ambulans me\cultur. Cenaze ilanlanndan hizmet bedeli alınmaz. acı gunlerinizi paylaşır, gunun her saatınde emrinizdeyız. İSLAM CENAZE İŞLERİ ulusoy TUR12M SEYAHAT lnor>uCad 67 Tak&im/IST | Merkez Tel 143 10 949596 Aksaray Sube 522 8; 05 . 526 20 63 KARŞI\AKA'da Saıacağınızalacağınız daireler n,in arayınız. 230113 İzmir • Şişli 2. Asliye Hukuk Hakimliği'nin 1983/357 esas 1984/88 karar no.suyla Aksakallı olan soyadım Aksakal olarak duzeltilmiştir. MUSTAFA AKSAKAL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear