25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 31 MA YIS 1984 MJKLEER ENERJL IMWİ\ VE TUR İJunun Türkiye için bir "fırsat" olup olmadığı hayli tartışmah ise de, Batılı yapımcıların Türkiye'de reaktör kurmaya çok hevesli olduklan bir gerçektir. Kenan Mortan'ın bildirdiğine göre Akkuyu1 reaktörunün ihalesini almak için şimdi yoğun bir rekabet içinde olan KWU ve AECL firmaları, kurmayı önerdikleri reaktörlerin yapım maliyetlerinin tamamını karşılayan kredi paketleri sağlamış bulunuyorlar (Cumhuriyet, 17.5.1984). Her iki firmanın sağladığı kredilerin geri ödenmesi nukleer santralların yapımırun tamamlanmasından sonra başltyor ve 15 yıla yayılıyor. ŞAHİNALPAY POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Maliyetleri bilinemiyor Gerek Kanada AECL firmasının önerdiği 600 MW'lık, gerekse Alman KWU firmasının önerdiği 1000 MW'lık reaktörün maliyeti bugünkü fiyatlarla 1 milyar dolar dolavında. 2400 MW gucündeki Atatürk barajı hidrolik santrahnın maliyetinin de bugünkü hesaplarla 1 milyar dolar dolavında olduğu dikkate alınırsa, yalnızca ilk yatırım maliyeti açısından nükleer santralların bugün hidrolik santrallardan 34 kat daha pahalı olduğu açıkça görülüyor. Yapımları 78 yıl sonra tamamlandığında maliyetlerinin ne düzeye yükselmiş olabileceğini kestirmek de mümkün değil. Öte yandan her iki reaktör de işlemeye başladıktan sonra, yine bugünkü fiyatlarla, yılda 5060 milyon dolarhk uranyum ithalatını gerekli kılıyor. Güvenlik açısından birbirlerine nazaran herhangi bilinen bir üstunlüğü bulunmayan modellerden KWU'ya ait olanı yavaşlatıcı (moderatör) olarak hafif, yani normal su kullanan bir basınçlı su reaktörü. Yakıt olarak "zenginkştirilmiş" uranyum kullanıyor. AECL'in önerdiği model ise yavaşlatıcı olarak ağır su (döteryum) kullanan, bu nedenle ağırsu reaktörü olarak anılan bir model. Ağırsu reaktörleri yakıt olarak doğal uranyum kullanıyor. Bu türün doğal uranyumla işlemesi açısından, çok pahalı bir işlem olan "zenginleştirme"ye gerek bırakmaması bir avantaj. Ancak yine çok pahalıya elde edilen bir madde olan ağırsu teminine ihtiyaç göstermesi ve aynı güç kapasitesi için daha büyük çapta ilk yatırım gerektirmesi açısından daha dezavantajlı görülüyor. CERCEKLE dan Vükleer enerji her bakımdan dışa bağmılılık getîriyor ISükleer enerji programı reaktörlerin anahtar teslim yapımından yedek parça ve yakıt ternini ile bakım hizmetlerine kadar her aşamada ülkemizi dışa bağımlı kılıyor. Uranyum rezervlerimiz miktar bakımından çok sınırlı; kalite bakımından zayıf. Öte yandan nukleer reaktörleri çahştıracak yetişkin mühendislere ve özellikle teknisyenlere sahip değiliz. nulı ölçüde girmemiz gerektiğini düşünen uzmanlar da var. İTÜ Kimya Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ekrem Ekincı bu konuda şoyle diyor. "Bilinen uranyum rezervlerimiz 600 MVVIik iki reaktörü 25er yıl çalıştırma>a yetecek duzeyde. Bu bakımdan reaktörler enerji bakımından dışa bağımhlıgımızı azaltma>acak. Ancak gelecekle toryum'la calışan reaktörler kullanılır hale gelirse, o zaman zengin bir kavnağa sahip olacağız. Toryum rezervlerimiz As>aAfrika toplamının üçte birine eşit. Bu nedenle nukleer teknolojiye açık olmalıyız. Eğer radyoaktif artıklar sorunu halledilebilecekse; iilke koşullarına uygnn bir teknoloji secilecekse ve yeterli yetişkin eleman saglanabilecekse, hidrolik enerji ve kömür enerjisinden sonra iiçüncü sırada nukleer enerjiden yararlanılması yerinde olur" (1.5.1984 tarihli göruşmemiz). Toryumu yakıt olarak kullanabilen nükleer reaktorlerin bir gün ticari olarak kullanılabilecekleri umudu, nukleer enerjiden yana olan uzmanların üzerinde önemle durdukları bir konu. Örneğin Prof. Özden, yarın uretken reaktörlere; öburgun ağır atomlann parçalanması değil, hafıf atomlann birleştinlmesi esasma gore çalışan füzyon reaktörlere geçebilmek için nükleer enerjiye bugünkü teknolojiyle işleyen reaktörlerle girilmesini gerekli göruyor. Prof. Özden'e göre: "Petrol yönünden olduğu gibi, uranyum açısından da zengin bir ülke değiliz. Ancak petrol gibi uranyum da iyi aranmış değil. Aranırsa durum değişebilir. Öte yandan zengin yataklara sahip olduğumuz toryum, şu anda yakıt olarak kullanılmı>or. Ancak bu, teknolojik bir handikaptan ileri gelmiyor. Batılılar kendilerine yıllarca yetecek uranyum rezervlerine sahip oldukları için. teknolojiyi ona göre geliştirdiler. Gelecekte uranyumun bitmesi endisesi baseösterince toryuma dayalı teknolojiler geliştirilebilir. Kanada, bugun toryumla işleyen reaktör yapma volunda hayli ilerlemiş bulunu>or." Ne var ki, bizzat Prof. Özden'in belirttiği uzere: "Sivrihısar ve Kızılcaoren yörelerinde ilk tahminlere göre 770 bin tonla bizi bu mineralde dünva ikincisi yapan varlığa sahibiz! Ne yazık ki, o da çok düşük tenörlü: sadece % 0,2 ... Dolayısıyla bu cevherimizin de hiçbir zaman ekonomik olmaması pekalâ mümkündür" (Özden, 1983, s. 291) Öte yandan toryumu yakıt olarak kullanabilen nükleer reaktörler ticari duruma gelse bile, bugünkü fısyon reaktörlerine nazaran çok daha büyük gu\enlik riskleri taşımakta. maktadır: "Nükleer enerji gerçekten çok çeşitli uzmanlıklar gerektiren bir konudur. Her konuda eğitimimizi lamamlamış değiliz. Gerek Türkiye Atom Enerjisi Komisyonu gerekse İTİJ Nükleer Enerji Enstitüsü bu konuda çok yararlı eğitimler veriyor. Reaktörümüz olmamakla beraber kalkınmakta olan ulkeler arasında nükleer teknoloji alanında en fazla bilgi sahibi olan milletlerden biri isek de yeterli hazırlığımız >ok." Doç. Yavuz nükleer reaktörün 810 vıl surecek yapım döneminde dışarıya gönderip eğiteceğimiz elemanlarla reaktörleri işletecek kadroları sağlayabileceğimiz goruşünde. Aynı görüş başka uzmanlarca da paylaşılıyor. Özellikle tecrübeli teknik eleman yetiştirilmesi için derhal harekete geçilmesi gereği üzerinde duruluyor. depremden etkilenme olasılığının asgaride tutulması ilkesi gozetildiğinden, boyle bir yan yararlanma zaten söz konusu değil. Daha ucuza ve kendi olanaklarımızla kurduğumuz; sonsuz ve güvenli enerji sağlayan; çevreyi kirletmeyen hidrolik santrallar, gerek yarattıkları doğrudan ve dolaylı istihdam olanaklannın genişliği ve gerekse ülkemizin belki de bir numaralı zenginliği olan tarım potansiyelinin seferber edilmesi açısında.ı nükleer santrallara nazaran buyük üstunlükler taşıyor sondaj kuyusu açılan ulkemizde petrol kaynaklarımızın ne olduğu bilinmiyor. Tüm gelişmiş ülkeler nükleer reaktörleri terkederek, bizim de zengin kaynaklara sahip olduğumuz güneş ve ruzgâr enerjisi, jeotermal enerji gibi "yenilenebilir" ve "temiz" enerji turlerinden yararlanmaya yöneliyor. Önümüzdeki 2030 yılda elektrik üretiminde güneş enerjisi ve füzyon reaktorlerinden yararlanma alanlarında önemli teknolojik gelişmeler sağlanması büyük bir olasılık. Bugünkü teknolojiyle nükleer enerjinın ne "sonsuz"ne de "ucuz" olduğu artık anlaşılmıştır. Dünya uranyum rezervleri sınırlıdır ve çok az sayıda ülkenin elindedir. Bizim uranyum rezervlerimiz de sınırlı ve "ekonomik" olmaktan uzaktır. Nükleer reaktörlerin yapım veişletme masrafları hızla yükselnvektedir. Bir nükleer enerji programı, ülkemizi, çeşitli bakımlardan dışa bağımlı kılacaktır. SEMEYES~TASAR1LAR Brezilya 1970'lerin başında, 2000 yılında 8reaktörden oluşan bir nukleer enerjiprogramma sahip olmayı planladı. Ancak, bir yan £ m / / v f l J . d o l a n aian ağ,r dış borç yükü, öte yandan reaktörlerin yapım maliyetlerindeki büyük arttş. Brezilya 'nm /977'de bilirileceği umulan ilk reaktörü dahi bugüne kadar tamamlamasma izin vermedi. Önemli bir fark yok Ağırsu reaktörlerinin doğal uranyum kullanmaları da Türkiye açısından pek önemli bir fark taşırruyor. Zira ülkemizin bilinen uranyum rezervleri 5300 ton dolayında; yani, 1000 MW'lık bir reaktöre normal ömrü olan 30 yıl süresince yetiyor. Prof. Özden'in belirttiği üzere uranyum rezervlerimiz "Miktar itibarıvla çok olmadığı gibi, cevher zenginliği olarak da maalesef... fakirdir: % 0,04 oranında uranyum içermektedir. tşletilmeye başlanmamıstır; başlansa da ekonomik olmayacaklır" (Özden, 1983. s.291). Öte yandan, uranyum cevherinin ağırsu reaktöründe yakıt olarak kullamlan saf, metal uranyum haJine dönüştürülmesi. arıtma ve saflaştırma işlemlerini gerektirdiğinden, uranyumun dışarıdan satın alınması daha "ucuza" gelebiliyor. Aynca, ağırsu reaktörlerinin yavaşlatıcı olarak kullandığı ağır suyun da ithali gerekmekte. Aydınlatılması gereken sorular Behzat Ay dostum bir yazısında (Türk Dili, Ocak 1982), "Bugüne değin Dostoyevski'nin on yapıtını okudum." diyor. "Ne ki, Dostoyevski'nin hiç bir yapıtı, beni, Henri Troyafnın yazdığı yaşamöyküsü kadar sarmadı." Behzat ay, Leyla Gürsel çevirisinden okumuş. Benim elimin attında Cavit Yamaç çevirisi vardı, kitaplığın Dostoyevski gözünde duruyordu, alıp okumaya başladım. Dostoyevski ile ilk kez Haydar Rıfat dizisinden çıkan "Bir Ölü Evinden Hatıralar" adh kitabı ile karşılaşmıştım. Çarlık Rusya'smda bir hapisaneyi, onun koşullarını, içinde yaşayanları anlatıyordu. Hapisane edebiyatı, bizde, sanki hapisane yokmuşcasına yazılmamıştı. Onun için böyle bir kitap bize o yıllarda ilginç geliyordu. Daha sonra Hüseyın Cahit Yalçın da bir İtalyan yazanndan bize hapisane anılan aktarrruştı. Türkçeye çevrilmedigi için o yıllarda başkaca kitabını bilmiyorduk. Ama Suç ve Ceza, Budala, Ecinniler, Kumarbaz gibi kitaplan bulunduğunu duyuyorduk. Bizlere öğrenme ve bilme yolunda epeyce yararı dokunan Tarık (Boren) ağabeyimizder» bilgiler ediniyorduk. Tarık Ağabey, Dostoyevski demez, Dastayevski derdi. Rusça'da (O) lann (A) diye okunduğu biçiminde de bir kural koyardı. Dostoyevski (18211881), altmış yıl yaşamıştır. Bu altmış yıla çok şeyleri sığdırmasını bilmiştir. Yasamını özetlerken hep yoksulluk, zindan, sürgün, idam, kaçma ve kovalama görünüyor. Mahpusluğu ve idam cezası giymesi önde geliyor. Bunu bir çok kitaplarında dile getirdıği gibi, Budala'da Prens Mişkin'in konuşması ile de katı bir biçimde oıiaya koyar. İdam cezası giydiği, bunun da uygulanacağında, hapisane avlusunda dördüncü sıradadır. Baştan, sırada bulunanlardan bir ikisi kurşuna dizilir. S'ra tam kendisine geleceğınde uzaktan dolu dizgin bir atlı görünür. Elınde bir Çar buyruğu vardır. Beklerier, idamı durdururiar. Çar Nikola, cezanın dört yıl kürek, beş yıl sürgüne çevrildiğini bildiriyor. Dostoyevski ve arkadaşları ölümden kurtulurlar. Bundan sonra yasamını yazarlıkla sürdürmeye koyulur. Askerlik bitmiştir. İlk kitabının Insancıklar olduğunu biliyoruz. Bu kitabı bir dostuna verir. O da şair Nekrasov'a gösterir. Şair, bu karalamadan öylesine duygulanır ki sabahı dar eder, hemen koşar, Dostoyevski'yı böyle bir roman yazdığı için candan kutlar. Rusya'nın genç yazarlarını tanıtan, güvenilır eleştirmeni Belinski de karalamaları gördüğünde, "Bu yazar Gogol'ü geçecek, öyle sanıyorum." demekten kendini alamaz. Bu sırada karşılığını görmediği bir kara sevdadan da inim inim ınlemektedir. Bir mektubunda, "Bu kızlar seni öldurecekter" diye yanar, yakınır. Dostoyevski'yı en çok etkileyen, bütün yaşamı boyunca aklından çıkmayan zindan, hapis, sürgündür. Dışarda yaşarken de kendini içerde sanır. Hapisane edebiyatı öylesine Dostoyevski'den aynlmaz ki, daha sonraları bizim edebiyatımızda da hapisaneyı yazanlar onun etkisinden kurtulamamışlardır. Çetin hapisane koşullarını kardeşine yazdığı bir mektupta şöyle antatır. ".. Çalışma çok çetindi. Çoğu kez kötü havada, yağmur altında, çamur içinde, ya da kışın amansız soğuğunda, bütün gücümü önceden tüketmiş durumda çalıştığım oluyor. Bir kezinde ek görevi yenne getirmek için dört saat daha kaldtm; civa donmuştu. Eksi kırk derecenin altında bir soğuk vardı. Ayağımın biri de donmuştu. (...) Tuğlalan çeken ip, ara vermeden omuzlanmı sıyırıyorsa da, bu alıştırma hoşuma gidiyordu. 8öytece adale gücümün artacağı düşüncesi beni sevindiriyordu." Kitaplan yayımlandıkça ünü artıyor, salonlann gözdesi oluyordu. Avrupa'yı gidip görmeleri de vardı. Ama kumar denilen hastalık dört bir yanını sarmıştı. Bunu Kumarbaz adlı yapıtında en iyi gene kendi anlatır. Her kumar oynadıkça batryor, elinde avcunda kalan son kınntıları da yitiriyordu. Kızına ve kardeşine yazdığı mektuplar kumarbazlığmın erişilmez anlatılarıdır. "Son, bir daha kagıda elimi sürmeyeceğim." diye yeminler, tövbeler etse de, nafiledir. Bu büyük yazar öldüğünde altmış yaşındaydı. Sürgünde ölümsüz kumarbaz Yan olanaklar? Nükleer santralların "ekonomik" yönünun maliyet ve dışa bağımlıhk açısından olduğu kadar yan katkılan açısından da değerlendirilmesi gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında, nükleer santrallardan elektrik enerjisi üretimi yani sıra, soğutma sistemlerinde kullamlan suyun konutlann ısıtılmasında kullanılması şeklinde de yararlanılması söz konusu olabiliyor. Zira reaktörler ürettikleri ısının ancak üçte birini elektrik üretiminde kullanabiliyorlar. Geri kalan ısı, soğutma sistemi tarafından emiliyor. Ne var ki, reaktörlerden ısıtmada yararlanılabilmesi için büyük yerleşim merkezlerinin yakınında kurulmaları gerekli. Bu da güvenlik açısından sakıncah olduğundan genellikle mümkün olmamakta. Türkiye'de reaktörlerin yerlerinin belirlenmesınde öncelikle Tümüyle dışa bağımlı Tum azgelişmiş ulkeler gibi, Türkiye de, nükleer enerji programlarının reaktör yapımından yakıt teminine, reaktörlerin bakım hizmetlerinden, yedek parça sağlanmasına kadar her saîhasında dışa bağımlı olacaktır. Türkiye'nin dışarıdan ithal etmek zorunda kalacağı tum ilgili mal ve hizmetlerin maliyeti surekli olarak artmaktadır ve yarın ne ölçülerde artacağı kestirilemez. Bu hususlann tartışmaya açık bir yönü bulunmamaktadır. Nükleer enerji programının ülkemizi petrolde olduğundan daha büyük dışa bağımlılık sorunlarıyla yüzyüze bırakması olasıdır. Nükleer enerji programlarının gerektirdiği çok çeşitli uzmanlık dallan için yeterli yetişmiş elemanımız bulunmamaktadır. Bu konudaki sorumuzu Prof. Özden şöyle yanıtla Yakıt sorunu Nükleer reaktörler teknoloji açısından olduğu kadar yakıt açısından da dışarıya bağımlı. Yalnızca uranyum kaynaklarımızın sınırhlığı nedeniyle, nükleer enerji programma ancak sı Yukarıda elektrik üreten nükleer reaktörlerin gelişmiş ülkeler, azgelişmiş ülkeler ve ulkemiz bağlamlannda arzettiği sorunlan çeşitli yönleriyle gozden geçirmeye çalıştık. Bu irdelemenin de açıkça gösterdiği gibi, önümüzdeki temmuz ayında hükümeti ağır sorumluluk taşıyan önemli bir karar bekliyor. Bu karar alınırken, kamuoyunun bazı temel sorular konusunda aydınlatılması gerekir. Bu sorulardan biri, nükleer reaktörlere gerçekten ihtiyacımız olup olmadığı sorusudur. Hidrolik enerji potansiyeli açısından dünyada sayılı, Avrupa'da Norveç'ten sonra ikinci zenginliğe sahip ulkemizde bu potansiyelin bugün ençok yüzde 15'i değerlendiriliyor. 9 milyar ton dolayında olan bilinen kömür rezervlerimizin araştırmalarla 28 milyar tona yükselebileceği umuluyor. Yalnızca bilinen hidrolik ve termik kaynaklarımızı değerlendirebildiğimiz takdirde gelecek yüzyılın başlanna kadar elektrik ihtiyacımızı karşılamakta güçlük çekrneyeceğimiz görülüyor. Öte yandan örneğin Romanya bir yılda 1000 sondaj kuyusu açarken, son yirmi yılda 2000 İSTANBUL BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN 1) ltfaiye Müdurlüğü ihtiyacı ses yayın cıhazları ve malzemeleri 2.440.750. lira tahmin bedel dahılınde ihale olunacaktır. İlk teminatı 73.222.50 liradır. (ltfaiye Mudurlüğunde) 2) Mezbahalar Müdurlügu ıhtiyacı 22 kalem müteferrik malzeme 2.250.560. lira tahmin bedel dahilinde ihale olunacaktır. İlk teminatı 67.516.80 liradır. (Mezbahalar Mudurlüğunde) 3) Park ve Bahçeler Müdurlüğü ihtiyacı 30.000 adet beton geçme (renkli) parke taşı 1.740.000. lira tahmin bedel dahilinde ihale olunacaktır. İlk teminatı 52.200. liradır. (Fen tşleri Mudurlüğunde) 4) Mezbahalar Müdürlüğüne 5 kalem akiı ve akü malzemesi 918.200. lira tahmin bedel dahilinde ihale olunacaktır. tlk teminatı 27.548.94 liradır. (Mezbahalar Mudurlüğunde) 5) Mezbahalar Müdurlüğü ihtiyacı 15 kalem temizlik malzemesi 521.550 lira tahmin bedelı dahilinde ihale olunacaktır. İlk timanatı 15.646.50 liradır. (Mezbahalar Mudurlüğunde) Tahmin bedel ve süreleri ile ilk temınat miktarlan yukarıda yazılı işler 14 haziran 1984 perşembe günü saat 11.00 de belediye Merkez binasında toplanan Belediye Encümeninde açık eksiltme usulü ile şartnamelen vechile ayrı ayrı ihale olunacaktır. Şartnameleri; hizalarında yazılı müdürlüklerde bedelsiz olarak gorulecek veya tespit olunan ücretleri mukabilinde satın alınaeaktır. Açık eksütmdere iştirak etmek isteyenlerin ilk teminat makbuz veva banka teminat mektuplan ile 1984 yılı Ticaret Odası Vesikası veya bağlı olduklan dernek belgelerini hamilen muayyen gün ve saatte Büyük Şehir Belediye Encumenine vermeleri lazımdır. Basını 17403 Tartışma canlı tutıimalı Bu koşullarda, yatırımlarımızı başlı başına bir enerji kaynağı olan enerji tasarrufuna Y çok e çeşitli mevcut enerji kaynaklanmıza yöneltmek, Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Teoman Alptürk'un üzerinde durduğu gibi, çeşitli sakıncaları nedeniyle gelişmiş ülkelerin sırt çevirdikleri nukleer reaktörleri kurma konusunda acele etmemek daha yerinde bir karar değil midir? Yapımcı ülke v« firmaların kendi sanayilerini ayakta tutabilmek için ehven koşullarla kredi sağlıyor olmaları, enerji yatırımlarına ayıracağımız tasarrufları bu alana yoneltmeyi haklı gösterebilir mi? Teknolojik kültürü, sanajide güvenlik sağlayan kurum ve kuralları çok ileri duzeyde bulu»an ülkelerin bile tehlikeli bulduklan reaktörlerin bizim koşullarırmzda çok daha buyuk olan rislderini goze alabilir miyiz? Nükleer enerji teknolojisi alanında ölkemizin onde gelen uzmanlanndan biri olan Prof. Nezihi Özden'in "Klasik teknolojilerle güvenlik sorunlannı çözememiş bizim gibi bir ülkede, nükletr leknolojinin daha büyük riskltre gebe olmasından endişeliyim" şeklindeki sozleri çok uyarıcı d«ğil midir? Nükleer reaktorlerin arzettiğı riskleri goze almak zorunda olduğumuzu kabuledelim. En gelişmiş ülkelerin çözum bulamadığı radyoaktif artıklar sorununa biz ne çözüm düşünüyoruz? Zararsız sayılan "hafif" dereceli radyoaktif artıkları doğaya bırakacağız. Peki "orta" ve "ağır" radyoaktif artıkları ne yapacağız? Nükleer enerji uzmanlarının üzerinde durdukları nükleer reaktörlerin yaptmında gerekli olan yapımcı ve yatırımcılardan bağımsız denetim kurum ve kurallarının geliştirilmesi için ne gibi önlemler alınması düşunülmektedir? Reaktörleri işletecek muhendis ve teknisyenleri yetiştirmek için ne yapılacak? Sonunda nukleer reaktörleri kurmak kararı alınsa da, arzettikleri çeşitli sorun ve tehlikeler konusunda her zaman uyanık bulunmak, ilgilileri uyarmak için bu konudaki tartışmayı canlı tutmak, bu konuda dunyadaki gelişmeleri çok yakından izlemek zorundayız. TEKEL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 26.239.619. TL keşıt bedelli Kapikule \ ergısız Satı s Mağa zası ladılat ın>aatı i*ı. bedeli 1984 malı yılında ı>leıme buKesınden odenmek uzere bırım fıvat esasına gore kapalı zarf vonlemi ile eksillmeye çıkarılmışıır. Bu ışe 8. 2574 sayılı kararname uvgulatımayaeaktır. Ge v ici leminan: 78^.189. TL'dır. 2 Eksillme 21 6 19S4 perşembe gunu saat 14.00'le İstanbulUnkapam'ndakı Tekel Uletrnelerı Genel Mudürluğu İhale Komısyonu'nda vapılacaklır. 3 İMenilen belgeler >artnamcMnde kaşıllı olııp, Malzeme Grubu Mudurluğu'nde \e Edirne Ba^mudurluğu'nde gorulebilir. 4 Eksılımeye girebılmek •,cin eksılıme şarınamesinin 5. maddesınde behrtılen şartlar \erine geıırılecektır. Veterlilik belgesi alabılmek için 15.6 1984 cuma gunu v'alı>nıa »aatı bııimine kadar Karakoy Şevkaı l>hanı"nda bulunan Yaıınm t'vgulama Grubu \1udurluğu"ne murataaı elmek ?orundadırlar. 5 Poitada doğacak gecıkmeler ile telgraf ve leleksle >apılacak baş\urular geversızdir. 6 Tekel. 2886 saulı Devleı ihale Kaııunu kapsamında olma>ıp, ihaleyı >apıp vapmamakıa \e\a dıledığıne şapmakta serbesuir. Basuı 164.4 YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA ENERTİ Ülkemizin geleceği güneş enerjisinde Güneş enerjisinden büyük çapta ve ucuza elektrik uretilmesi önümüzdeki yüzyılda mümkün hale gelecek. Elektrik üreten küçiik kapasiteli samraller şimdiden ABD, Fransa, Avustralya ve Ispanya gibi ülkelerde işletiliyor. Ancak, sonsuz, güvenli ve temiz enerjilerin başhcası olan guneş enerjisinden elde edilen elektrik henuz pahalı. Bir yandan teknolojik gelişmelerin; öte yandan diğer enerji kaynaklannın giderek pahahlaşmasmın, sonunda guneş enerjisini ekonomik bakımdan da avantajh hale getirmesi kaçınılmaz görünüyor. Gelecekte ülkemiz kaçınılmaz olarak bir güneş enerjisi ülkesi olacak. Yurdumuzun çok büyük bir bölumü yılda 1012 ay guneş görüyor. Bu alanda büyük bir zenginliğe sahibiz. Şimdiden güneş enerjisinden sıcak su elde etmek amacıyla giderek artan bir ölçude yararlanıyoruz. Güneş enerjisi alanındaki araştırma ve çalışmalara hız verdiğimiz takdirde, enerji bakımından geleceğe guvenle bakabiliriz. donuştuğü yuksek bir ısının gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bilim adamları bu plazmayı elde edebiliyor. Ancak plazmayı dağılmadan korumak ve sıcak tutmak nasıl mümkün olacak? Bu amaçla yapılan en gelişmiş aygıt tokamak adını taşıyor. Tokamak, manyetik bir alanda (A) plazmayı (B) tutuyor. Elektrik üretecek bir füzyon reaktöründe helium (C), plazmayı çevreleyen lithium tabakasında (D) toplanan ısıyı taşıyarak türbinleri çevirecek buharın elde edilmesini sağlayacak. Prof. Dr. Tolga Yarman, füzyon reaktörlerinin üstunlüklerini şöyle sıralıyor: "• Nukleer yakıtın "Allah'ın denizinden" temin edilebiliyor olmaklığı, • Bugünkü nükleer santrallerde olabilmekliği söz konusu, nükleer sistemin "elden kaçmaya yönelişi" gibi, bir güv«nsizlik unsurunun olmayışı. • Nükleer reaktörlerin kaza senaryolannın konusu soğutucu akışkan kaybı kazası ve buna ilişkin endişelerin bulunmayısı. • Nükleer yanmadan dolayı, dumandı, kalıntıydı gibi kirletici unsurların olmayışı. • Nükleer yakıtın kaçırılması, ya da sabotaj gibi korkulann bulunmayışı" (Bir tebliğden). Nükleer enerjide gelecek füzytm reaktörlerinin Nükleer enerji alanında bugünkü fısyon reaktörleri gelecek yüzyılda yer'.erini füzyon reaktörlerine bırakacak. Haf'f atomlann bırleşn.^i esasına gore çalışan tuzyon reakiorleri henüz geliştirilme aşamasında. Fuzyoııun gerçekieşmesı için maddenin plazma haline Gayrimenkullerinizin alım, satım ve kiralanmasında hizmetinizdeyiz. İLAN KADIKÖY ASLİYE 4. HUKUK MAHKEMESİNDEN BİLDİRİLMİŞTİR Dosya No: 981 '363 Karar No: 982/862 Davacı: İST. MUHAKEMAT MÜDURLÜĞÜ Davalı: ZİYA AVCI Fikinepe Devrim Mah. öğretmenler Sk. No: 10/8 Kadıköy. Dava: Alacak 26688 lira zarar bedelinin 24.4.979 tarihinden itibaren "%5 faizi %20 lira muhakeme masrafı 2668 lira vekalet ucreti ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine 8.12.982 tarihinde karar verilmiştir. Bu ilan yayınlandığı tarihten 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacaktır. tlan olunur. Basın: 17551 ADALET BAKANLIĞINDAN MÜNHAL NOTERLİK Tahmini gayrisafi geliri 3.5OO.OOO lira 00 kuruş olan ikincı sınıf Karadeniz Ereğlı Üçünctl Noierliği münhaldir. 1512 sayıb Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddelerı gereğince ikinci sınıf noterlerden veya üçüncü sınıf noterlerden bu noterliğe atanmaya istekli olanlann ilan tarihinden itiharen bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulunduklan yer Cumhuriyet Savcılıklarına başvurmaları gerek mektedir. Posta ile doğrudan doğruya Bakatılı|a gönderilmiş olan dilekçeler başvurma süresi içinde Bakanhğa gelmediği takdirde atama işleminde nazara alınraaz. İlan olunur. Basm. 17480 BEBEK YENİ EMLAK Tel: 163 45 44 KAYIP EŞYA 25.5.1984 gunü Şişhaneden bindiğim takside çanta ve ayakkabı unutulmuşiur. Şoforün müracaatı menfaatinedir. 1431678 3570279 ANTALYA ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESİNDEN tLAN Esas No: 1983/870 Davacı Ismail Kaya tarafından verilen 5.12.1983 tarihli dilekçe ile eşı Hamide Kaya aleyhine terk sebebiyle boşanma davası açılmıştır. Davalının Antalya merkez Zeytinköyü 3. Sokak No: 40 adresinde adına tebligat yapılamamış ve zabıtaca da adresi tesbit edilememiştir. Davalı Hamide Kaya'ya dunışmanın yapılacağı li.7.1984 günu saat 9.30'da mahkeraemizde hazır bulunması veya bir vekille kendisini temsil ettirmesi, dava dilekçesi ve duruşma gunü tebliği yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. Basın: 17445 KARŞIYAKA'DA Satacağınız alacağınız daireler için arayınız, yazınız. BURCV OFİS Beledive Sok. Tuncalı lşhanı No. 104 KARŞlYAKA/tZMlR Td.: 23 01 13 BİTTİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear