Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MAYIS 1984**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/11 EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) 1214 Temmuz 1982'de TDK Kurultayı'nda seçimle yönetime gelenler arasında bakın kimler var: Berke Vardar, Akşit Göktürk, Mustafa Canpolat, Şerafettin Turan, Doğan Aksan, Tahsin Yücel, Atalay Yörükoğlu, Sadettin Buluç, Aydın Köksal, Hasibe Mazıoğlu, Ruşen Keleş, Türker Alkan, Erdem Aksoy, Ahmet Koçaman, Bedia Akarsu, Özcan Başkan, Özer Soysal, Tuğrul İnal, Vecihe Hatiboğlu, Özdemir Nutku, Bahri Savcı, Şemih Tezcan gibi öğretim üyeleri; Ömer Asım Aksoy, Hikmet İlaydın, Necdet Uğurgibi ünlü kişiler, Fazıl Husnü Dağlarca, Sabahattin Kudret, Necati Cumalı, Cahit Külebi, Oktay Akbal, Emin Özdemir, Sami Karaören gibi yazar ve şairier. Ben 1969'dan bu yana sürekli Yönetim Kurulu'ndaydım. Demek 73 milyonu 'adilane bölüşen'ler arasında ben de yer alıyorum. Bay Kabaklı'ya göre her yıl 73 milyondan 35'te bir oranda payımı aldığıma göre ki bu pay 2 milyon kadar tutar! on beş yıl içinde epey yükümü tutmuş olmalıyım! Öbür arkadaşlar da öyle! Oysa, TDK'nın hesaplan ortadadır, Yönetim Kurulu üyelerine ödenen yolluk ve ödenek üç gün Ankara'da kalmaya ve yol parasına zor yetiyordu, son yıllarda ise hiç yetmiyor, üyeler cepten para ödemek zorunda kalıyorlardı! Bay Kabaklı'nın yazdıkları yalandır. Bile bile çamur atmaktır. 'Tercüman' yazarı Kabaklı, gazete arkadaşı Bay Ergun Göze'yle eş mi tutuyor bizleri? İslam Ansiklopedisi düzenlemek için aldığı 16 milyon liranın hesabını bir türlü vermeyen, veremeyen Bay Göze'ye sorsun bu tür 'adilane bölüşme' oyunlarını? Bizler, Atatürk Devrimine bağlı kişiler, Türk dilini seven yazarlar olarak bu tür çıkar hesaplarının çok, ama çok uzağındayız. Bay Kabaklı'nın tek ölçüsü bir takım çtkarlann 'adilane paylaşılması'dır, bunu anlıyorum, ama bu tür işleri 1983 yılında yaşamına son verilen Atatürk devrimine bağlı Türk Dil Kurumu'nda aramasın... TDK, türlü yalanlara, suçlamalara karşı açık alınla hesap vermiştir. Yüksek Soruşturma Kurulu Başkanı ve üyeleri haftalarca Kurum'da incelemeler, denetlemeler yaptılar, en küçük bir kusur, bir eksiklik bulamadılar. Böyleyken, bir Kabaklı çıkıp kamuoyu önünde hiç bir sıkıntı duymadan 'bazı adamlar 73 milyon lirayı adilane bölüştüler' dlye yazabiliyor... Bu, en azından çirkindk, ayıptır. Bağımsız bir Atatürkçü dernek olan Türk Dil Kurumu, özel hukuk kişiliği sona erdiği anda üç milyardan fazla taşınır taşınmaz mal ve bankada para varlığı bırakmıştır. TDK'da görev yapan kişiler çok az bir aylıkla çalışmışlardır. TDK'nın amacı doğrultusunda görev yapmayı onur bilmişlerdir, bir kazanç yoiu değil.. Bay Kabaklı'nın elinde sağlam kanıtlar varsa, yani 73 milyon iira bazı adamlar arasında gerçekten adilane bölüşülmüşse, başvursun savcılığa, ne duruyor? Ayiardır Türk Dil Kurumu Bay Kabaklı'nın yandaşı kişilerin yönetimindedir. Amaçlarına ulaştılar, daha ne istiyoriar? Ama nerde ürünler, bilimsel çalışmalar, yayınlar? Nerde 'Atatürk Devrimi' doğrultusunda yapıtlar? Nerde? (Baştarafı 1. Sayfada) yüyen sorun, denize kadar uzanırken, binlerce insanın da sağlığını doğrudan tehdit ediyor. Öyle ki, vidanjörlerle bir günde toplanan yaklaşık 2 bin ton pis1:5: ?iık dökecek "şöyle böyl*" bir yer bile bulunamıyor. Belediyenin yıllar önce vidanjörlere gösterdiği yerlerden biri de Yenibosna Papazderesi çevresi. Ama bu çevreye kurulan mahallelerin halkının artık canına "tak" etmiş, "yeter" diyorlar. Vidanjörlere karşı taşla, sopayla karşı koyuyorlar. Vidanjörler oraya giremediler mi, biraz uzaklaşıyor. yine yakındaki bir kanala tonlarca lağımı boşaltıyorlar. Sonra bunlar, Ataköy'e, Yeşilyurt'a, plajlara doğru yola çıkıyor. Ama belediyenin yıllar önce "vidanjör dökiim ve boşaltım yeri" olarak uygun gördüğü Papazderesi çevresinde zamanla mahallelerin oluşması, birçok sorunun çıkmasına neden oluyor. Sorun, salt dere çevresinin yerleşim bölgesi olması da değil. Dere çevresindeki bahçelerde, buradan alınan sularla sulanıp yetiştirilen sebzeleri yemek zorunda yöre halkı. Tonlarca pisliğin boşaltıldığı Papazderesi çeşitli plajların bulunduğu Ataköy ve Yeşilyurt semtlerinin birleştiği yerden denize akıyor üstelik. Bu da insan sağlığı açısından büyük bir sorun. Bu nedenle Papazderesi çevresindeki Aytaç, Maslakçeşme, Saray ve Inönü mahallelerinde oturanlar, gece gündüz vidanjörlerin yolunu bekliyorlar. Gösterilen tepki karşısında, vidanjör şoförleri de korkuyorlar. Biri şöyle diyor: "Belediye bize yazı verdi, gidin oraya dökün, diye ama gidemiyoruz. Kadınlar sopalarla önttmüzii kesiyor. Arabalan taştıyoriar. Çoluk çocuk önümiize çıkıyor. Biz de şaşırdık ne yapacagımızı." Lağımsavaşı Libya'nın ödeme önerisi yola doğru koşmaya başlıyorlar. Elinde kocaman demir bir çubuk, yaşlı bir kadın vidanjörün önünü kesiyor. Elindeki demir çubuğu sallayarak çığlıklar atıyor: "Döktiirmem buraya bu pisligi. Dökenin kafasını gözünü kırantn..." Birkaç dakika içinde vidanjörlerin çevresinde toplanan kadınların ve çocukların sayısı 100'ü buluyor. Sopa ya da kürek sapı bulamayanların ellerinde taşlar... Ayağında şalvar, başında yazması, elinde sopası, bir kadın bağırıyor: "Pislikten çocukbuımız hasıalanıyor. Kabakulak. sanlık OIByor, ölüyor bebelerimiz." Derken, elinde uzun bir kürek sapı, iri yan bir kadın çıkıyor ortaya. "Döktiirmem buraya." diye bağınyor. "Döklürmem... Devletin pokunu mu bekleyeceğiz? Arabacılar parayı cebine koydtı, poku buraya bıraklı.." Aytaç, Maslakçeşme, Saray ve lnönü mahallelerindeki bu insanların yakındıklan konulardan biri de Papazderesi kıyısındaki sebze bahçeleri. Bahçe sahipleri dereden aldıkları sularia yetiştirdikleri sebzeleri satıyorlar. Vidanjörcüler umarsız dönüyorlar gerisin geriye. Aytaçiılar, Maslakçeşmeliler, Saraylılar, İnönülüler oldukça mutlular bu durumdan. Kendilerini tehdit eden hastahklardan korunmaya çalışıyorlar. Vidanjörleri geri çevirmekle de bunu çözümlediklerini sanıyorlar. Ama vidanjörler birkaç kilometre uzaklıktaki, özel bir kuruluşun Papazderesi'ne açılan kanatına boşaltıyorlar mikrop dolu yüklerini. Binlerce ton pislik, ağır ağır karışıyor dereye... (Baştarafı 1. Sayfada) bunu gerçekJcştinmek, ilişkileriraizi daha da ilerietmek için uygun yoHann saptanması fırsatını vermektedir. Esasen önemli bir dencyimt sahip oldugnmuz ekonomik işbiriiğine daha fatta içerik kazandınlması, ülkelerimizi biıieşliren baglann saglamlaşması açtsından da onem (aşımakUdır." Daha sonra Israil'in ızlemekteolduğu uzlaşmaz politikanın Ortadoğu'da adil bir çözümu gfiçleştirdiğini belirten Özal, "Filislin halkıaa kendi valanında devlçt knrma hakkı da dahil olmak iizere vazj^flmez haklanmn tanınmasını rsliyonız." dedi. özal, Türk ve Libya halklarının birbirlerine yardım ederek Islam dünyasının ideallerine katkıda bulunabileceklerini belırtti. MÜTEAHHİTLERE UYARI Dün sabah kavurucu güneş allında "Meçtıul Asker" abidesine çelenk koyan ve Modern Haberleşme Merkezi'nde incelemeler yapan Başbakah özal, daha sonra Grand Otel'in toplantı salonunda Libyada çalışan Türk muteahhitleriyle bir toplantı yaptı. Dcvlet Bakanı tsmail Özda^lar başkanlığında bir suredir devam eden ciddi çalışmalar sonucunda bazı sorunlanna çozürtı aranan müteahitlere hitaben yaptığı konuşmada, Libya'nın bu zor gününde bile iyi i; olanakları vaat ettiğini soyleyen özal, "Düriist çalışmaya, iyi iş görmeyt bakın. Kati surcttc kapkaç iş yaproaya kalktşmarın. Böyle çaItşanlar varsa oıtlan aranızdan tasfiye cdia" dedi. Libya'nın sıkımılarının devamlı olmayacağını ve zor günlerde kurulan dostluklann daha kalıcı olduğunu vurgulayan Özal, Türk müteahhitlerinin ve sanayicilerinin gerekirse bazı fedakârhklar yaparak bu fırsattan yararlanmalarını istedi. İşadamlan ve müteahhitlerle beraber Tunus ve Cezayir'e gitmeyi planladığını söyleycn özal, daha sonra Libya'da paralarını alamayan işçilerin sorunlanna değinerek şöyle konuştu: "Işçi zoriufa kattamyor diye fazla iizerine gidiyorsunuz, en son işcinin parasını veriyorsunuz. Boyle davranmaya devam eden firmalann teminat mektuplannı verdirtmeyiz. Aynca işçiter arasında Tiirkiye aleyhinde faaliyetlcri yayma çalışmalan varmış. bunlar için de ledbir alın, sonra işm içinden çıkamazsıau." BAŞLICA KONULAR Başbakan özal'ın resmi lemaslannda daha önce hazırlık çalışmalan tamamlanan konuların ele alındığı aynca bazı büyük projelerin Türk fırmalanna verilmesinin gündeme geldiğı belirtiliyor. Bunlar arasında ENKA Grubu'nun ilgi duydugu toplam I milyar dolarlık iki proje bulunuyor. Ziyaret sırasında son biçimini alarak imzalanması beklenen protokolde yer alması beklenen önemli mütabakat noktalannı ise şöyle özetlemek mümkün. 1) Türkiye'den tsmail Özdaglar, Libya'dan Tanm ve Planlama Bakanı Omer Durda'mn baskanlık edeceği karma teknik komite sürekli bir sorun çözme organı olarak çalısacak. Libya'da kalan sahipsiz işçiler, zor duruma düşen Türk flrmalannın sorunları gibi güncel ve önemli sorunlar bu komitece ele alınarak teker teker çözümlenmeye çalışılacak. 2) Libya yönetimi yalnızca 1984 yılı için işçilerin ücretlerinin yüzde 90'ının Türkiye'ye transferfni kabul ediyor. Ancak 1984 sonrası için bu konunun yeniden muzakeresi gerekiyor. 3) tşçi ücretlerinin Türkiye'ye toplu transferi için yeni kolaylıklar gctirilecek. 4) tşverenin taahhül belgesi ile işçi çıkışı kolaylaştırılacak. 5) Müteahhitlere makınc parklannı degişik iş yerleri arasında tasıma izni getiriliyor. 6) Türk bankalannın Libya Merkez Bankası'nca kabul edilemeyen teminat mektupları için yeni limitler tanınraasma çâlışılıyor. PETROL KONUSU Bunlann dışında müteahhitlere biri kmiş borçları karşıhğında şimdilik 40 milyon dolarlık "serbest1petrol" venneyi kabul eden Libya nın bu önerisi tartışılıyor. Bu işle hiç deneyimi olmayan fırmalar bu arada Doğuş gibi büyukler bunun zaman alacağını belirtirken, ENKA gibi bazıları ise bu işin yapılabileceği ve Libya'dan dlınan petrolün serbest piyasada saularak bazı müteahhit alacaklannın kapatılabilecegı görüsünü savunuyorlar. Küçük fırmalar ise bunun acil sorunlan için geçerli bir çözüm olamayacağını belirtiyorlar. • UGUR MUMCU GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) disi yanıt vermektedir. Yer: Türk Devrim Ocakları Genel Merkezi, Tarih. 2526 Kasım 1967, Kaynak: Üniversitelerimizin Yönetim Sorunları, s. 38 ve 51... Okuyalım: Üniversite yönetiminin ve denetiminin kayıtsız şartsız üniversite öğretim üyelerinin seçtiği organlarca yaptlması şart... Aynı konuşmadan bir başka parça: Memleketimizde üniversitelerin mütevelli heyetfer yerine, yetkili öğretim üyeleri tarafından seçilen organlar tarafından yönetilmeleri ve denefı/meter/ daha uygun olur... Bir parça daha: Her şeye hâkim olan üniversite yöneticilerinden, her kademede üniversite personelinin tayin yetkisini elinde tutan bir heyetin hükümet tarafından tayininde sakıncalar vardır... Sayın Doğramacı, şimdi 1933 üniversite reformundan dem vurarak, kendilerinin Atatürk tarafından yapılan üniversite reformunu izlediklerini söyleyebilmektedir. 1933 reformunun ana nedeni, Osmanlı devletinden rniras kalan Darülfünun'un Atatürk tarafından açılan devrim çığrına ayak uyduramamışolmasıydı. Darülfünun'un niçin kaldırtlması gerektiğini devrin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip şöyle açıklıyordu: İstanbul Darülfünun 'u, Türkiye münevverliğinin beklediği salaha, inkişafa ve terakkiye eremedi... Memlekette siyasi. içtimai büyük inkılaplar oldu. Darülfünun bunlara karşı bitaraf olarak müşahit kaldı. İktisadi sahada esaslı hareketler oldu. Darülfünun bunlardan habersiz göründü. Hukukta radikal değişiklikler oldu. Darülfünun yalnız yeni kanunlan tedrisat programına almakla iktifa etti. Harf inkılabı oldu, özdil hareketi başladı, Darülfünun hiç tınmadı. Yeni bir tarih telakkisi, milli bir hareket halinde bütün ülkeyi sardı Darülfünun 'da buna bir alaka uyandırabilmek için üç yıl kadar beklemek ve uğraşmak lazım geldi. istanbul Darülfünun 'u artık durmuştu. Kendisine kapanmıştı, vustai bir tecerrüt içinde harici âlemden elini ayağını çekmişti... Atatürk'ün Milli Eğitim Bakanı, İstanbul Darülfünun'unun ortaçağdaki soyutlanmaya benzer biçimde dış dünyadan koptuğunu ileri sürüyordu. Üniversitelerin geçirdikleri aşamaları izleyenler bilirler; 1933 reformunun amacı, çağın gerisinde kalan istanbul Darülfünun'unu ytkıp, yerine genç cumhuriyetin devrimci ilkelerine uygun yeni bir üniversite kurmaktı. Bu üniversite, yeni bir "Akademik kariyer" oluşumunu sağlayacaktı. Üniversitelerde "Akademik kariyer" oluştuktan sonra üniversitelerin kendi kendilerini yönetmeleri ilkesine sıra gelmışti. Bu ilke de Atatürk'ün en yakın silah ve düşün arkadaşı İsmet İnönü tarafından gerçekleştirildi. Böylece 1933 reformu tamamlanmış oldu. 1946 tarihli Üniversiteler Yasası, Doğramacı'nın da bir zamanlar savunduğu seçım ilkesini getırdi. Doğramacı'nın seçim ilkesinin sakmcası olarak sözünü ettiği "kutuplaşma" bugün her zamankinden daha çok geçerlidir. Ancak bir farkla: Bir kutup, YÖK eliyle ve Doğramacı'nın sorumluluğu altında üniversite yönetimini ele geçirmiştir! Birtakım rektör ve dekanlar, seçimle gelemedikleri makamlara YÖK kanalıyla gelip oturmuşlardır. Doğramacı. üniversite organlarının seçimle işbaşınagelmeleri ilkesinin 1933 üniversite reformunda yer almadığı, 1946'da kabul edilen bu sistemin YÖK ile kaldırıldığı, bu nedenle Atatürkçülüğe dönüş yapıldığı kanısındadır. O zaman sormak gerekir: Kendisi üniversite organlannın seçimle işbaşına gelmelerini savunurken, Atatürkçülüğe aykırı mı davranıyordu? Bu mantıkla yola çıkarsanız, Atatürk'ün sağlığında çok partili yaşama geçilemediği, bu yüzden tek parti yönetiminin Atatürkçülüğe uygun düşeceğint de savunabilirsiniz... Savunabilirsiniz, ama bu çok büyük bir demagoji olur. Atatürk'ün amacı, örnekleri Balı ülkelerınde görülen bir demokratik rejimi kurmak ve yerleştirmek değit miydi? 1933 yılında devrim sürecine uymadığı için kapatılan Darülfünun'un yerine kurulan üniversitelerı, kuruluş amacı ve gelişmelenni göz ardı ederek, biçimsel bir mantıkla bugün için örnek göstermenin, inanılır ne yanı vardır? Üniversiteterimizde bilimsel çalışmalar arttı mı artmadı mı? Siz ondan haber verin... Holding profesörlerinin ayncalıklanna dokunuldu mu. dokunulmadı mı? Siz bundan haber verin... Birtakım vakıfiara arsa bağışlayan öğretim üyelerinin Ankara dışına atama işlemlerı durduruldu mu, durdurulmadı mı? Bundan haber verin... Öğretim üyelerinin eşlerinin ahlak anlayışlan bile sicillere bağlanırken, YÖK üyesi bir değerli profesör ile bir dekan arasında Amerikada inceleme gezisinde ne gibi olaylar meydana geldi? YÖK sicilcileri, evet bunlardan söz edin. Bunlardan!.. Puanları düşürüp, "İşte öğrenciler çok başanlıdır" demenin, bunca öğretim üyesi üniversiteden ayrılmak zorunda kalırken, yardımcı doçent sayısının üzerine oturtulmuş rakamlarla, "Öğretim üyesi sayısı artıyor" diye ilan etmenin bir anlamı var mıdır? Atatürk'ün Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip'i saygıyla, üniversiteleri İstanbui Darülfünun'una benzetmek üzere olan Prof. Dr. Doğramacı'yı da kaygıyla anıyoruz... Iyîniyet Benzin, su, boya ve badana (Baştarafı 1. Sayfada) yardımcısı Kaya Erdem başkanlığında dün 3 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısından sonra bir açıklama yapan hükümet sözcüsü Mesut Yılmaz, araçlarda kullanılan benzin ile, şehir suyu şebekesine bağh su kullanımı için ödenen su paralannın ve boya, badana giderlerinin 1 haziran'dan itibaren vergi iadesi kapsamına alındığı bildirdi. Bakanlar Kurulunun diinkü toplantısında aynca, "kamu kurum ve kurultışlannın yenideo düzenienmesine ilişkin yasa" gereği, Başbakanlıkta yapılacak değişiklikler de ele alındı. Papazderesi çevresinde oturanlann bu tepkilerini görmek için vidanjörlerden birine atlayıp olay yerine gidiyoruz. Beş arabalık bir konvoy. Şoförlerden hiçbiri önden gitmek istemiyor. Sürekli birbirlerine yol veriyorlar, "ne olur ne olmaz, taşı yeriz bir tarafımıza" diye. En öndeki vidanjör mahalleye yaklaşırken, gecekondulardan fırlayan kadınlar ve çocuklar, Anadolu Ticaret Lisesi sınavları yarın yapılacak ANKARA, (Cumhuriyel Biirosu) 19841985 ö|retim yılında Anadolu Ticaret Liseleri'ne alınacak öğrencilerin giriş sınavları yarın Ankara, İstanbul, tzmir ve Adana il merkezlerinde yapılacak. Anadolu Ticaret Liseleri'ne girmek için başvuran yaklasık 7 bin 500 öğrenciden 240 kişi bu okullara alınacak. (Baştarafı 1. Sayfada) niden fılizlenmesi için elverişli görtinüyor. Bu ana kadar yapılan özal, Callud resmi temaslannda olumlu bir havanın estiğini de kimse gizlemiyor. Kaddafi'nin, Devlet Bakanı tsmail özdağlar ileyaptığı göruşme sırasında, sorunlan aynntılı biçimde diniendikten sonra "Türk kardtslerimin sorunlanm çöziin. gerektt ödemeleri yapın" lalimaunı vermis olması Libya yönetiminin lepe noktasındaki "iyiniy*t"in birgöstergesi sayılır. Ancak gerek işçiler^mizin, gerekse müteahhitlerimizin sorunlannı çözmek için bu iyi niyetin mutlaka paraya dönüşmesi de gerekiyor. Türk Hükümeti'nin son aylarda yaplığı ilk ciddi envanler calışmasınagöre, haten Libya'da 90 Türk müteahhitlik fırması bulunuyor. Bunlardan 8'i "batak" 10 tanesi "kritik"22 tanesi de "desteğe muhtaç" durumda. Problemlisirketler. den paralarını alamayan işçilerin bir de Türkiye'ye transfer edebitecekleri miktar. Ücretlerinin yüzde 90'ından yüzde 50'sine düsürülünce, işçiter arasında huzursuzluk anmış. Kimi ömeklerde 20 aydır ücret alamayan ' 'sahipsiz " işçilerin acıları yer yerpolitik nüansia da içeren direnişlere zemin hazırlamış. özal'ın konuyu çok ciddiye aldığı ve bir yandan Libya tarafından çuzüm için işbirliği isterken, diğer yandan isçilerine sahip çıkmayan, işçi ödemeienni en sona bırakan Türk müleahhıtlenni "sertçe" bir dilte uyardığı görüldü. özal "işçi paralarını en sona bırakanlann teminat mektuplannı kesebitiriı" uyarıstnda bulundu. Libya tarafından da kabul edilen, hakedilmiş ivedi alacaklann toplamı 165 milyon doları bulan müteahhitler için Libya'nın onerdiği "serbest petrol" verme Önerisi de özal tarafından benimsenmişgörünüyor. Ancak gerek müteahhitler, gerekse bazı yetkililer bunu organize etmenin kolay bir is olmadığım ve uzellikle kısa vadede nakit ihtiyacı bulunan firmalann derdine deva olmayacağını belirtiyorlar. lhracatçılann sorunlan ise şimdilik gündemin başında yer alıyor. Ancak özal'ın yakın çevresinden bir yetkili bu konuda görüş alış verişi o/duğunu ve Libya'nın Türkiye'den ithalalında Önemli bir artış beklenebileceğini soylüyor. Yeni Alman Cumhurbaşkanı (Baştarafı 1. Sayfada) ha büyük çoğunlukla seçilen tek bir kişi var. 1954 yılında Tbeodor Heuss yüzde 85.6'lık oy çoğunluğuyla Cumhurbaşkanı seçilmişti. Federal Almanya'nın yeni Cumhurbaşkanı Richard von Weizsaecker sabırlı kişiliğiyle ve uzun vadeli hesaplarıyla ünlü. Berlin eyalet yönetimi dışında hiçbir önemli devlet görevinde bulunmadığı halde politikada ağırlık sahibi. 64 yaşındaki VVeizsaecker'in 3 yıla yakın süre yönettiği Batı Berlin, 1980 yılında Türk işçilerinin eşlerini ve çocuklannı yanlarına almalarına getirilen kısıtlamalarda öncülük yapmıştı. Aradan üç yıl geçtikten sonra, Weizsaecker 1983 yılının nisan ayında Ankara'ya gelerek, resmen sadece Batı Berlin adına Türk yetkililerle durumu görüştü. Weizsaecker'in yaptığı sondaj, daha sonra federal hükümelin Ankara'ya getirdiği pazarhk paketinin temelini oluşturdu. tlk defa 35 yaşındayken bir partiye üye olmayı düşünen ve Hıristiyan Demokrat Parti üzerinde karar kılan VVeizsaecker'in yükselişi görece yeni sayılır. Weizsaecker 1966'da parti içinde yönetim kademelerine, 1%9'da da ilk kez Federal Meclis'e girdi. Avukat olarak ve çeşitli ekonomik kuruluşlarda aldığı görevlerle azımsanamayacak bir servet biriktiren VVeizsaecker'in adı bir ara parti lideri ve Başbakan Helmut Kohl'a alternatif olarak gecti. Başbakan Helmut Kohl kendisini Cumhurbaşkanhğa aday gösterirken, aynı zamanda bir rakipten kurtulmak istiyordu. Böylece NVeizsaecker reddedemeyeceği kadar onurlu bir goreve seçilerek, Hıristiyan Demokrat Parti liderliği açısından jübilesini yaptı. Altııı Palmîye (Baştarafı I. Sayfada) (Özel Günlük) filmiyle Macar yönetmen Marta Meszaros aldı. ALTIN KAMERA ÖDÜLÜ Arkadaşımız Mehmet Basutçu'nun da seçici kurulunda görev aldığı 37. Uluslararası Cannes Film Şenliği'nin ilk uzun metrajh filmini gerçekleştiren genç yönetmenlere verilen AJtın Kamera ödülünü ABDMi Jim Jannusch "Stranger than Paradise" (Cennetten de Yabancı) adlı filmiyle aldı. 22 film arasından ilk elemede dört yapıtı dikkate alan seçici kurulun oy sıralamasında, Danimarkalı Lars von Trier'in "The Element of Crime"ına (Cinayet Öğesi) ikinci sırada, Suriyeli Muhammet Malasa'ın "Diiş Gören Kent"ine üçüncü sırada, Isveçli kadın yönetmen Agneti Elers'in "Jarleman" (Acının Ötesinde) adlı filmine dördüncü sırada yer verildi. Bio Tursil çocuğunuz için 20.000 armağan hazırladı. Heyecan dolu, yepyeni, sevimli, büyük sürprizler. Dünya çocuklarının ellerinden düşürmedikleri elektronik saatler. bilgisayarlı. heyecanlı oyunlar... Kazanmak çok kolay! Bio Tursil kutularında Armağan Kuponları var. Her kupon, çocuğunuza bu sürprizlerden birini kazandıracak. Bu büyük armağanları çocuğunuz için mutlafca kazanın. Hemen, Bio Tursil almaya başlayın. Bir sürpriz yapın. Sevindirin onu. Çok sevindirin ! Turyag Hemen aluifkazanın! Armağanlar BioTtırsil'de. 8 firmaya ödeme durdu (Baştarafı 1. Sayfada) "imalalcı" olarak "yolsuzluga katılan" firmalar hakkında : 3 yıl aıayında licaretien men cezası verilmesini Kararlaştırdı. MERKEZ BA^KASI CEPHESİ Merkez Bankası ise hayali ihracatın genel ihracatı etkileyecek boyutlar kazanmaması için bazı önlemler aldı. Merkez Bankası'nın önlemleri iki noktada odaklaşıyor: • Beyan edilen ihraç değeri yerine, getirilen dövizin esas alınması • Proieslo edilen seneilerin alınacak retskonl kredisindcn ınahsup editmesi. Söz konusu onlemlerin birincisi ile, firınaların ihracat anında çıki!> belgesine deklare ettikleri bcyan değeri yerine, yıııda geıirdikleri döviz csas alınacak. Bu volla yurıdışında döviz temin eden lirmalara kaynak aranmaksızın vergi iadesi ödemesi y:tı>ılacak. Bu a! ada hayali ihracat olayı dolayısiyle hesaplarını kapatamayan şirketlerin protestolu senetlerinin arttığı bildiriliyor. Merkez Bankası, ihracatçı konsorsiyum şirketi olup senetleri protesto edilen sirketler hakkında, daha sonra alacaklan reeskonı kredisinden borçlarını mahsup ederek uygulama yapacak. Bu arada Merkez Bankası'nın vergi iadesinin eylül ayında birdenbire kaldınlması yerine aylık ayarlamalar ile vergi iadesinin kaldınlmasını onerdiği saptandı. Hayali ihracatla ilgili olarak vergi iadesi ödemeleri durdurulan firmalann adları konusunda "reNini" bir açıklama yapılmadı. Çekilişsiz, kurasız Bk> Tursil bir "TURYAĞ A.Ş." Izmir uninüdur.