Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Demek istediğim, Burhan Felek benden değil, eleştirmenlerimizden yakınmah idi. Öylesi daha doğru olurdu. Oturdum, kendisine bir mektup yazdım, ama yukarda söylediklerimi değil. Mektubumun kopyesini çıkannadım elbet, öyle bir alışkanhğım yoktur. Ne dediğimi tam olarak yazamayacağım şimdi. Aklımda kaldığı kadarı ile şöyle dedim: "Mukterem ustadım, Milliyet gezetesinde çıkan yazınızı okudum. Adımı geçirmeniz beni hem sevindirdi, h«ın iizdıi. İtiraf edeyim, o iki kitabuuzı gormedim. Bana ne kadar iizülsem yeridir. Ama onların hiçbir eleştirmenimizce ele alınmamış olması daha da iizücüdür. Fakat üstat, benim bu konudaki asıl düşüncem, edebiyat çevrelerinin ilgisine sizin hiç de muhtaç olmadığınızdır. Halkça sizin kadar sevilmiş yazanmız ne azdır! Bırakın edebiyat çevreleri size uzak düşmttş olsunlar..." Daha buna benzer birtakım sözler. Amacım yaşh bir meslektaşımızın gönlünü almaktı. Bu niyetimi gerçekleştirmiş olduğumu kısa bir zaman sonra anladım. Burhan Felek'ten, tümünü aşağıya alacağırn şu mektup geldi. Bir anı olarak dosyamda saklıyorum. "Aziz Melih Cevdet Beyefendi, 6 Mart tarihli mektubunuzu aldım. Bana okurlarımdan bu mektubunuz manasında birçok mektup gelir. Ama sizin edebî ve kültürel kıymetinizi bildiğim için, yazınız beni çok miitehassis etti. İnsan ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, takdir sahibi kıymetlerin kendisine aferin demesinden bir çocuk gibi hoşlanıyor. Ben de sizin mektubunuzdan bu sekilde duygulandım. Basındaki naciz hizmetime gelince, bunu sokak koşesinde herkesin alıştıgı bir kiiçiik köfteciye benzetirim. Yaptıgı köfteler hiçbir zaman en iyi olmadığı gibi, çok defa tatsızdır da; ama çoluk çocuk, genç ihtiyar ona alışmış olanlar müşteri olmakta devam ederier. tşte aziz Melih Cevdet Beyefendi, ben bu yaşlı köfteciyim. Ondan dolayı takdiriniz beni çok sevindirdi. Şükür ki hâlâ memleketi miz sizler gibi değerlere sahiptir, bilmem genç nesilde size benzer kıymetler mevcut mudur? Ve onümiizdeki zaman tarlası sizler gibi semereli bitkilerin yetişmesine musait olacak mıdır, bunda endişeliyim. Müsaadenizle sizden çok yaşlı olduğum için elkrinizden öpmeğe müsaade etmeyeceğinizi bilerek gözlerinizden operim, kalın sağlıcakla, aziz Melih Cevdet beyefendi." Ne iyi etmişim sakladığıma bu mektubu. O zaman "tşte aziz Melih Cevdet Beyefendi, ben bu yaşlı köfteciyim." sözleri beni güldürmüştü. Şimdi nerdeyse ağlatacak oldu. Demek mektuplann da etkisi zamanla değişiyor, bir yaşamları var onlann. Hiçbir mektubu atmamalı; bırakmalı yaşasın. Oysa ben ne kadar çok mektup atmışımdır. Saklamayı öğrensek ve öğretsek... Bir Mektup MELİH CEVDET ANDAY Şeyhül Muharnrın Burhan Felek öleli iki yıl olmuş... Gazetecüer Cemiyeti anma töreni düzenlemese bilmeyecektik. Toplumun belleği zayıftır. Bu tür törenler sadece geçmişi değerlendirmekle kalmaz, gençlerde iyi bir ad bıraktna hevesi uyandırarak geleceği da hazırlar. Aynca Burhan Felek'in ölüm yıldönümlerinde meslek hizmet ödülleri dağıtılması ile iyi bir gelenek kurulmuş oldu. Bu ödüle bu yıl lâyık görülen üç değerli meslektaşımızı yürekten kutlarun. Burhan Felek'le tanışırdık elbet, ama konuşmamız çok az olmuştu. Yıllar önce Ankara'daki evimize gelmişti bir kez. Bir iki kez de Cumhuriyet gazetesinde başyazanmız Nadir Nadi'nin odasında karşılaştık, o kadar. Kimden duydum, şimdi bulamayacağım, rahmetli, bir sözcüğün Türkçe mi, Arapça mı olduğunu sorup öğrenmek için benim kendisini ziyaret ettiğimi söylemiş birine. Bir yanlışlık olacak, ben değilim o giden. Üstada danışmanın yersizliğini söylemek değil niyetim, haşa, ancak ben bu gibi durumlarda kitap kanşürma yolunu yeğlerim. Burhan Felek, tatlı dilli bir Osmanh efendisi idi; görmüş geçirmişliği de gördüğü saygının nedenlerinden biridir. Kendi kendine öğrendiği Fransızcasmın çok güçlü olduğunu söylerler. Yazarhğına gelince, bunca ünlü bir yazarımızı okura yeniden tanıtmağa kalkmak gereksizdir sanınm. Günlük yazılanndan başka çevirileri de vardır. Gülmeceyi denedi bütün yazarhğı boyunca. Nasrettin Hoca onun başlıca kaynaklarındandı. İki de hikâye kitabı varmış... Bu yazımda size bu kitaplarla ilgili bir anımı anlatacağım. Bundan altı yıl önce görevli olarak Paris'te bulunduğum sırada, tstanbul'dan bir arkadaşım bana Burhan Felek'in Milliyet gazetesinde çıkmış bir yazısını yolladı. İçinde benim de adım geçtiği için büsbütün merakla okudum. Üstat o yazısında, iki hikâye kitabı bastırdığını, fakat bu kitapların edebiyat çevrelerinde hiçbir ilgi uyandırmadığını söylüyor, bu ilgisizlikten yakınıyor ve "Melih Cevdet bey de sözetmedi o kitaplanndan" deyiveriyordu. Gerçekten de haberim olmamıştı o kitaplardan; görseydim okurdum. Ama yazar mıydım? Ben eleştirmen değilim, benden önce başkalarına düşerdi bu iş. PENCERE 9 KASIM 1984 O'na Kasap Demişler... Arkadaşımız Fatih Güllapoğlu'nun Beriin'den verdiği haberi okuyunca aklıma Bedri Rahmi'nin ünlü şiirindeki iki dize geliverdi: "Yâr, yâr... Seni kara saplı bir bıçak gibi Sineme sapiadılar." Dizelerin konumunu değiştirdiğim için şiir sever okurlarımdan özür diledikten sonra arkadaşımızın haberini birlikte okumayı öneriyorum: "Beriin Senatosu Türkiye'deki YÖK tarafından görevlerinden alınan ya da işlerine son verilen öğretim üyeleri için Beriin Clniversiteleri'nde kürsü açılmasmı kabul etti. Batı Beriin Senatosu'nun aldığı karar uyarınca Türkiye'de görevlerinden alınan ya da işlerine son verilen öğretim üyeleri için geçici kürsü açılacak. Türk öğretim üyeleri, açılacak bu kürsülerde geçici öğretim görevlisi' statüsüyle görev yapacaklar. Söz konusu öneriyi bir süre önce Batı Beriin Senatosu Kultür İşleri Senatörü Wilhelm Kewenich getirdi. öneri, yapılan oylama sonucunda kabul edildi. Beriin Senatosu'na yakın çevrelerden alınan bilgiye göre söz konusu karar, 1930'lu yıllarda Türkiye'nin,Almanya'da Nazi baskısı ya da Nazi yönetiminin işlerine son venvesi sonucu ülkelerini terketmek durumunda kalan Alman öğretim üyelerini kabul etmesi nedeniyle alındı." • Ne yalan söyleyeyim; haberi okuduktan sonra çeşitli duygulann sarmalına dolandım. Bir yandan düşündüm ki IMF'nin önerisi üzerine "dışa açılma" programını sürdürüyoruz et dışsatımından sonra "beyin" ihracına başladık. öte yandan düşündüm ki Almanlar işçilerimizi sınır dışı etmeye çalışırken bilim adamlarımıza çağrı çıkarıyorlar. Bu ne çelişkidir? Beri yandan düşündüm ki YÖK Başkanı İhsan Doğramacı bu haberin çıktığı gün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda şiir gibi konuşmuş: "Bizim için kasap dediler.. Doğruyor dediler.. Sineye çektik.." Oysa "kasap" dedikleri İhsan Doğramacı'nın hizmeti büyük oldu; rotasyon yöntemiyle üniversite öğretim üyelerini ülke düzeyine yaydı; bu kadarla da kalmadı; Trabzon, Diyarbakır, Erzurum, Konya'ya profesör göndermekle yetinmedi Sayın Doğramacı; bilim adamlarımız YÖK Başkanı sayesinde Batı'ya açılacaklar; Berlin Üniversitesi'ne de katkıda bulunacağız. * Türkiye için şom ağızlılar ne der: Bilimde geriyiz!.. Haydi canım sen de... Batı'ya bilim adamı ihraç ediyoruz, Batı'dan bilim adamı getirtmeyi düşünüyoruz; böylece IMF programının bir yönü daha uygulanıyor Batı ile bütünleşiyoruz. İşçilerimiz, göçmenlerimiz, mültecilerimiz Batı'nın çeşitli ülkelerinde çığ gibi büyüyorlar; ABD'de ise Türk lobisi kuracağız, Amerikan Kongresi'ni de kafakola alacağız. Bizi kimse durduramayacak. • Şimdi YÖK kurbanlan tası tarağı toplayıp Almanya'ya gitsirv ler; Berlin Üniversitesi'nde boylarını göstersinler. Bilim her yerde bilim değil mi? Evrenseldir bilim.. Istanbul'dadır, Bursada'dır, İzmir'dedir, Korrya'dadır, Erzurum1 dadır, Trabzon'dadır, Diyarbakır'dadır... Ve Cleveland'dadır. Bunun için değil mi ki ABD Cleveland Kalp Merkezi müşterileri arasında birinci sırayı Kuveytliler, ikinci sırayı da Türkler tutuyorlar. OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Mehmet Akif i Tanımak.. Geçen gün TV ekranlarında 'Ben Kimim?' adlı bir program izledik. Ekrana sakallı, fesli bir adam çıktı, konuşmaya başladı. Veteriner öğrenimi yaptğını, Çanakkale Savaşı'na kalemiyte katıldığını, 'Sebilülreşat' ve 'Sıratı Müstakim1 adlı dergileri yayınladığını, iik Millet Meclisi'ne milletvekili olarak katıldığını söyledi, şiirlerinden dizeler okudu. Sonra sordu: 'Ben Kimim?' Mehmet Akif Ersoy'du bu kişi... Ama durup dururken TV'mizin Mehmet Akif'i gündeme getirmesinin nedenini anlamak olanaksız. Akif 1873'te doğmuş, 1936'da ölmüş... Ne doğum gunü, ne de ölüm günü! Pek çok şiiri dillerde dolaşan, üstelik Istiklâl Marşını da yazmış bir kişi elbette ki doğurnölüm yıldönümlerinde anılmalıdır. O zaman kimsenin bir diyeceği olamaz. Ama nedense, 'dört eğiiimi bağrında toplayan' bir parti işbaşına geldiğinden bu yana Mehmet Akif sürekli yüceltiliyor. Yüz liralann arkasına resmini bile bastılar. Toplantılar, anmalar, gösteriler, her fırsatta Akif'i ve onun savunduğu görüşleri savunan sözler, demeçler... Akif kimdi? Yalnızca Çanakkale Savaşı ve İstiklal Marşı'nın şairi mi? Hayır, Akif ta başından beri Atatürk'ün yaptıklarına, yapmak istediklerine karşı çıkan, bu yüzden yurdundan bile kaçan bir tutucu, çağdışı kafalı bir kişiydi. TV ekranında nerdeyse bir övgü gibi söylenen 'Sebilülreşat' ve 'Sıratı Müstakim' gibi dergilerde imzalı imzasız yazılarıyla gençlere, topluma ne öğütler veriyordu? Bunlann bir kaçını okurlanma, özellikle dört eğilimden ikisınin ağır bastığı ki o iki eğilim MHP ve MSP kafasıdır Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine sunmak isterim. Mehmet Akif'in çeşitJi konularda savunduğu düşünce ve görüşlerini yansıtan bu yazılar Akif'in sahibi ve başyazarı olduğu 'Sebilülreşat' dergisinde yayınlanmıştır. Hukuk: "Aile hukuku hakkında şeriat ahkâmı değiştirilebilir mi? Bir komisyon eski kanun layihasını bir yana iterek yeni bir takım maddeler kabul etmiş, birçok bakımdan İslam esaslarına aykırı olarak Garp esaslarını almış, bu suretle yüzyıllardan beri devam edegelen toplumumuzun aile temellerinde bir sarsıntı yaratacak yeni ahkâmı benimsemiştir. Komisyon bu esaslarda İslamdan uzaklaşarak Garp kanunlannı iktibas etmiştir. Hemen bütün Hıristiyan devletlerinde çok eşlilik yasaktır. MÜ&lümanlık bazı gerekli durumtan göz önüne alarak çok eşlil'ıği yasaklamamıştır." Çarşafın kalkması: "Zavallı kadınlık, seni pek fena aldattılar ve sen pek fena aldandın. Sen düşmanlarını (yani kadınların hakkını tanıyanları) dost, dostlannı düşman saydın. Sen bir cevher idin, çarşafın sedefin idi. Sedeften çıkarıldın ve sen uryan kaldın." Aile yaşamındaki değişiklik: "Kızların! sinemalara, dans salonlarına kendi eliyie götürerek ahlaki gerilemeleri kendi elleriyle talim ettiren analar, babalar, kardeşler değil midir? Zevcelerinin gögüs ve kollarının açılmasına müsamaha eden, yabancı muhteris bakışlardan rahatsız olmayan kocalar değil midir? Şu hakje aile terbiyesi ve murakabesi çığnndan çıkmış ve bozulmuştur. Öğretim birliği: "Maarif Vekaleti'nin garip icraatı. Gerek terbiyede, gerek tedrisatta birlik sağlamak için TBMM bir tevhidi tedrisat' (öğretim birliği) kanunu neşretti. Fakat dikkat edilecek olursa bundan sonra askeri ve dini tedrisata nihayet verilecek denmıyor, bu müesseseler bundan sonra bir elden idare edilir deniyor. Bu, olur mu?" Kadınlar: Kadınlık, insanlık vücudunun örtülmüş kısmıdır Kadın taraftarı beyler iyi bilmelidirler ki bu memleketin dimağına hâkim olan, vucudunu idare eden, memleketi bütün feyizleri ve manalarıyla yaşatan ve ilamaşallah yaşatacak olan tek kuvvet, İslamiyetin sultanı, şahinşahı hilafettir. İslarniyet diyor ki: 'Kadınlık vücudu beşeriyetin örtülmüş kısmıdır. Öyleyse namusun kapatılmış olması gerekir." Yine kadınların örtünmesi konusunda Mehmet Akif bu kez imzasıyla diyor ki: "Örtünme ne sağlığı bozar, ne de sinirieri güçsüz kılar, ne de hayvanca hevesleri uyandırır. Beşeriyetin yaraları, kadının örtünmesi suretiyle tedavi olunur." Akif, kadınların çalıştırılmasına da karşıdır, der ki: "Kadının erkek işleriyle uğraşması onun mevkiini alçaltır. Garp alimleri kadınların evleri dışında çalışmalannı halkın yüreğinde kanayan bir yara sayıyorlar"; "Şarkta hangi aile olursa olsun bir üyesi olan kadını dışarda çalıştırmaya mecbur kaldığı günü, yaşamının en meşum, en menhus günü sayar, yeryüzünde bu hâl ile yaşamaktansa, yerin aitında bulunmayı tercih eder." Mehmet Akif'e 'milli şair' diyenler var. Akif, Türklüğü yüceltmiş, Türklüğü şiirlerinde övmüş!.. Oysa Akif 'Ümmet'ten yanadır, 'Millet'ten yana değil!.. İşte 'Sebilülreşat'tan bir parça:. "Çok şükür Anadolu İslamları Türklüklerini çoktan unutmuşlardır. Biz Araplıktan, Türklükten vazgeçer de camii şerrfleri doV durmazsak, ruhu mücerret gibi yekvücut bir İslam birliği kuramazsak Araplığımız, Türklüğümüz bizden vaz geçer. Elhazer, Türklükten elhazer." Yine Akif şöyle yazıyor: "Ey Müslümanlar, bilmiş olunuz ki, Müslümanlıkta kavmiyet yoktur. Şayet kiminiz Araplığına, kiminiz Arnavutluğuna, kiminiz Türklüğüne sanlacak olursanız, neüzübillah hepimiz için hüsran muhakkaktır." İşte Mehmet Akif! 'Ben Kimim?' diye bize yöneltilen soruya yanıtımız bu... Atatürk'ün, çağdaş atılımların, uygarlığın, laikliğin karşısında bir kişiyi Atatürk'le sırt sırta paralara resmini koyanların, TV'lerde durmaksızın övgüyle söz edenlerin gerçek niyetJeri, gerçek özlemleri bir kez daha ortaya çikmıyor mu? tEMtZOCAK AltJN ZÎNCtRUIB agdaş teknotojinın en son ımkanianna sarıîp Turkıye'nın tlk ve tek "kuyumcuiuk f3bnkası"nda uretılmeKtedır BILGI YAYINEVI TURHAN SELÇUK Bugün saat 1519 arası Abdülcanbaz albürnlerini, Tüyap Kitap Fuarı MİLLİYET YAYINLARI standında imzalayacaktır. İMZA GÜNLERİ 9 kasım (bugün) 14.0019.00 KAHRAMAN OLGAÇ MUZAFFER İZGÜ Adres: KiUp Fnan Bilgi Yıyınevi standı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sergi salonlan, TandoganAnkara 10 kasım cumartesi 13.0019.00 ALAN YAYINCILIK UĞUR MUMCU 11 KASIM GÜNÜ TÜYAP FUARI'NDA KtTAPLARINI İMZALIYOR 11 KASIM 1519 ARASI 9 Kasım 1984 cuma 14.30 19.30 arasında TÜYAP YAZKO STANDINDA AFET ILGAZ (Muhteremoğlu) kitaplannı imzalayacaktır. İMZA GÜNLERİ (Yılın önemli kitaplan) GÜLTEN AKIN Ilâhiler (2. baskı çıktı) Şiiri Düzde Kuşatmak PAPAMAFYAAĞCA UĞUR MUMCU "Güneşe Dön Yüzünü" kitabını imzalıyor 10 Kasım 1984 Cumartesi Saat 1115 TÜYAP KİTAP FUARI YAZKO STANDI Boğaz'da yalı satın alınacaktır. Müracaat: Gazeteciler Cemiyeti, ANKARA Tel: 27 27 12 27 15 22 AYŞE KUIİN ARSLAN BAŞER KAFAOĞLÜ îşte Alternatif (Yeni çıktı) İktisatta Doğrular Yanlışlar (3. baskı) 24 Ocak Kararlan (3. baskı) Bankerler Olayı (2. baskı) Sovyeı ve Amerikan ya/arlarına vcilcn yjınıtlar, bastan Mina Ağca olayı vc Papa suikash. Vatikan Mafya lli^kileri. P2 Skandalı. Özgun belgelerle, bütun kitapcılarda. TKKİN YAYINKVİ / İST. 527 69 69 TÜYAP KİTAP FUARI İMZA STANDI 9 KASIM CUMA Enerji tasarrufunda yann geç olabilir îngilizce'yi uzmanından öğrenin... Kolay, doğru ve çabuk öğrenin! yayınevı İSMAİL CEM BEKİR YILDIZ TÜYAP 3. Kitap Fuarı'nda kitaplarını bugün imzalıyor. tMZA GÜNÜ cem Mecidiyeköy Dersanesi 12 Kasım'da açüıyor! • Ana dili Ingilizce olan öğretim üyeleri. BAŞSAĞLIĞI Büytik şair, değerli dost, sanatsever insan • Eğitimde titizlikle korunan International House. London normlan. • Normal kurslann yanı sıra videolu. tartışmalı serbest dersler. 3.Kitap Fuarı'nda 10 Kasım Cumartesi Bugün Atatürk : 11.0015.00 Prof Dr. Bedia Akarsu. Oktay Akbal. Prof.Dr. Suna Kili ve Emre Kongar kitaplarını imzalıyor. Konuk Yazariar : 15.3019.oo Melih Cevdet Anday, Arif Damar, Refik Durbaş. Nadir Nadi, İlhan Selçuk ve Hıfzı Veldet Velidedeoğlu kitaplarını imzalıyor ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN'ın vefatı dolayısiyle ailesine, sevdiklerine, sanat ve edebiyat çevresine başsağlığı dileriz. • En çok 15 kişilik sınıflar. Sınırlı öğrenci kapasitesinden yararlanmak için bir an önce kaydınızı yaptırın. îngilizce'yi kolay. doğru ve çabuk öğrenin. Uzmanından öğrenin. DESTEK SANAT GALERİSİ BNGUSH FA5T Mecidiveköv Dersanesi 2. Taşocağı Caddesi, Maya Sokak. 1. Mecidiyeköy. Tel: 172 35 30 ETAPMARMARA TAKSIM SATILIK Doğancılar, îhsaniye'de şahane deniz manzaralı daire. Tel: 333 37 71 Seckr fuariar SecKn zıyaretctef TÜYM» TİCARET MERKEZİ ao M Ziyaret saatlerı Her gun 11. 20. arası.