24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
'4 KASIM 1984 KÜLTÜR YAŞAM .r7. T ¥ .T > .. HAYVAiNLAK tSMAİL (İVUİEÇ T ¥ CUMHURİYET/5 Arkadaşımız Ismail Gülgeç'in bir kızı oldu. Hastanede sabahladıçı için "Hayvanlar"ı çizemedi. Okurlanmızdan özür dileriz. Eşref Üren, öliunünden 8 ay önce ressam İmren Erşenle konuşmuştu Melali tatmamış olaıı insanda ne aşk oluyor, ne de meşk " B M kubbede bir hoş seda bırakamamaktan korkarım" diyen Eşref Üren, Çağdaş Türk Resmi'nin en büyük ustalanndandı. 87 yaşında hayata gözlerini yuman bu usta, yatağa düşecek kadar hastalamncaya dek çalışmayı bırakmadı. Onun için resim, en büyük sevgiliydi. Kiiltür Servisi Çağdaş resmimizin hayaıtaki cn büyük ustalanndan Eşref Üren, geçen pazar akşamı Ankara'da öldü. Ressam traren Erşen, bu büyük ustayla 15 Mart 1984 günü başkentte açtığı son sergisi dolayısıyla bir konuşma yapmıştı. 27 Mayıs 1984 tarihli CumhuriyeCin beşinci sayfasında, uzunluğu nedeniyle bu konuşmanın ancak bir bölümüne yer verebilmiştik. "Ben de Cenap Şahabettin gibi öliimden deği), elemden korkanm. Bir iz bırakmamaklan korVanm. Bu kubb«de bir hoş seda bırakamamaktan..." diye başladığı konuşmasının o sıralar yayımlayamadığımız bölümüne ise, bugün sütunlarımızda yer veriyoruz. Konuşmanın bu bolümü, Eşref Üren Usta'nın sanata değil, daha çok yaşama değgin görüşlerini yansıtıyor. Onu bir kez daha rahmetle anıyoruz. Sayın Hocam, sizi "Gördüğüm resimler içinde Türk atmosferini veren bu gençtir!" ya da "Türk Resmi'ni 50 yıl geriye götüren a d a m " ; hatta "Konfitiir resimler yapan Batı taklitçisi"; "Mozart gibi duygiılu"; " T ü r k Resmi'nin evliyası" gibi birbirine karşı görüşlerle de^erlendirdiklerini biliyoruz. Bunlann sizce degeri ve geçerliliği nedir? E.Ü. Bu karşı görüşler çarpışınca ne kalıyorsa ortada... Onu seyirriye ve hatta okuyucuya bırakıyorum... Bana portrenizi çizer misiniz, Hocam? E.Ü. (Düşünüyor) Kendi portremi mi? (Gülümseyerek) Ben kaşlanyla konuşan adanum. Ağzımdan ziyade o görevi kaşlanm yapar. lyi hatırlayamıyorum, küçükken kekemeymişim galiba. Bazen hiddetlendiğimde dışarı vurur kekemeliğim. Bunu bir derece öğretmenliğim giderdi, sanınm. Gelelim fıziki tarife; klasik anlamda bir güzelliğim yok. Gözlerimin çekikçe (Japone) olduftu sövlenir. Klasik ölçü KİM KİME DUM DUMA BEMÇ AK VAZCEÇİLMEZ AŞK "Resim, vazgeçilmez bir aşklır. Resimden ayrılamazsımz. Çünkü o bir çeşit Katolik nikâhıdır" diyen Eşref Üren, son ytUannda kendi portrelerini çiziyordu. Hastalamncaya kadar da resim yapmayı bırakmadı. (Fotoğraf: ŞAHİN KA YGUN) ler dışında sevimli olduğumu söylerler, ama bu da Lzafi bir sıfat olsa gerek. Çünkü sokakta giderken yüzüme bakıp da, "Ne cirkin adam" diyen patavatsızlara da rastlıyorum.. Bir de insanın içinin portresi vardır. Ressamlar eserlerinde kendilerini çizmeseler bile vardırlar. Ben son zamanlarda bununla yetinmedim, portrelerimi de yapmaya başladım. Bu da doğadan resim yapma iştiyakımdan doğuyor. En iyi model herhalde insanın kendisidir. Kanşanı görüşeni yoktur. Beğenüip beğenilmemesi mevzubahis değildir. Kendinizi nasıl bilirsiniz? Anlatabilir misiniz bize? E.Ü. Merhametli bir insan olarak, sanınm... Çünkü ömrümde bir kez (başını çevirip) istemeyerek tavuk kestim. Hâlâ o cinayetin vicdan azabını çekerim. Merhametim insanlarla bağlanumı kolay kopanlamaz hale getirir. Belki bu vefa hissidir. Buna rağmen peygamber de değilim. Konuşmadığım, nefret ettiğim insanlar da vardır. Karşısındakine hakaret ederek zevk duyan insanlardan değilim, fakat inatçılığım vardır. Nelerden hoşlanır, neleri sevmezsiniz? E.Ü. Uykuyu severim ve adeta bir sevgiliden ayrılır gibi uyanınm. Yemeği severim, damak zevkine bayüınm. Okumayı severim. Gençliğimde iyi yazarların tümünü okumuşumdur. Belki yazı yazmak zevkini bana onlar vermiştir... Denizi seyretmeyi severim. Ne üstünde gezinmek, ne de yüzmek merakhsı değilimdir. Ama sahilden seyretmek... Hayvanları severim. Babam evimizde, adeta hayvanat bahçesi diyeceğim derecede hayvan beslemeye düşkündü. Evimizde köpeklerin envai, maymun, kanarya, papağan, ayı bile hatırlıyorum. Yalnız hiç kedi yoktu. Tuhaftır, evlenip de Sıvas'a gittiğimizde evde bir kedi bulduk, evin demirbaşlanndanmış meğer. lşte o gün bugündür kedi sevgisi, kedi merakı uyandı bende. Onlar tükeninceye kadar benim arkadaşım oldular. Sonra yürümeyi severim. Spordan nefret ederim. Ama kilometrelerce zevkle yürüyebilirim. Yürürken peyzajı seyreder, resmimi nasıl yapacağımı tasavvur ederim. Tıraş olmaktan pek hoşlanmam, o nedenle ekseriya yarı matruş gezmişimdir. Gençliğimde hatırlıyorum, saçlarımı ortadan ayırır, papyon takar, pantolon ütüsüne itina ederdim. Zaman bu itiyatlanmı derbederli|e kalbetti. Düzenli bir hayat beni sıkmaya başladı... Münakaşadan hoşlanmam, çünkü beni fazla yorar, üzer ve kavgaya yakın bir duruma sokar. Konuşmaktan hoşlanınm, ama konuşmamın çok uzayıp âlemi dinleme zorunluğunda bırakmasını / istemem. H e r şey i ç i m i z d e d i r ! Yaşamınızda en çok neyin eksikliğini duydunuz? E.U. Her nedense sanşın olmayı isterdim. Boyumun biraz kısa olduğunu söylerler. Uzun boyluların daha havadar dolaştıklarını sanır ve balâdan bakışlarına bayıhrdım. Ailemde uzun boylu yoktur. Fakat bu hislerim geçti tabii... Düş kurar mısınız? E.Ü. Beni düşten ziyade göz ilgilendirir. Ama düş kurmayan insan da yoktur. Hayat felsefeniz nedir? E.Ü. Hayat hakkındaki görüşüm basit; Yunus Emre'ninki, Tagore'unki gibi: " H e r şey içimizdedir". Bunun dini inançlara zıt düşmediğinden de eminim. tsyandır ama sınırsız değildir. Allahın verdiği düşünme nimetini gösteren, onu tekrarlayan bir guzellik vardır bu sözde, sanınm. Kadınlar için, evlilik için ne söyleyeceksiniz? E.Ü. Gençliğimde anneme benzer bir kimseyle evlenmek istediğimi söylerdim. Sonradan bu sarışmlara inkilab etti. Ve nihayet esmer, kara gözlü birisiyle (eşim Melahat'le) evlendim. Bunu evdeki pazarın çarşıya uymadığına benzetiyorum. Aşk konusunda... E.Ü. Aşk duyulan, fakat tarif edilemez bir şey. Bir nevi tepeden inme bir duygu. Belki karşıdakinin fizik yapısma bir nevt hayranlık. Ulviyet mi? Hayır. Dindeki gibi mi? Dinde kutsiyet var... İki türlü aşk vardır bence; platonik ve platonik olmayan. Platonik aşk içine resmi koyarım. Bu vazgeçilmez bir aşktır bence. Hatta pek samimi olduğum kimselere şu öğüdü vermişimdir: tcabında kocanızdan, kannızdan, çocuğunuzdan aynlabilirsiniz. Fakat resimden ayrılamazsınız. Çünkü o bir çeşit Katolik nikâhıdır.. Fiziki aşkın da ölümle gittiğini nefsimde yaşadım. Ama aşkın Prometheus'un azabı gibi insanın içinde ölmediğini, yaşadığını da görüyorum. Hatta şahısla da kaim değil. Şahıs aslında sevgi için bir vasıta. Sevgi mi? Sevgi aşkın devamı. l nutulmaktan korkarım, bu da bizde olagandır Ya acı zevkler? E.Ü. Onları şimdiye kadar iyi hatırlayamıyorum. Yalnız melali tatmamış olan insanda ne aşk oluyor, ne meşk. O kendi bitkisel yaşamından da habersizdir üstelik. Gnzeli tarif eder misiniz? E.Ü. Güzel, estetik güzel yani... Yunan ölçülerine göre belirtilen güzeldir bu. Platoniktir, soğuktur. Bugünün güzeli böyle değil tabii. Bugünün güzeli içimize işler. Geçmiş, şimdiki zaman, gelecek için neler söylerdiniz... E.Ü. Geçmiş tathdır, ne denli acıları da olsa yine tathdır. Acılan unuttuğumuzdan tatlılarla hatırlıyoruz geçmişi... Benim geçmişim acı, ıstırap ve yoklukla geçmiştir... Şimdiki zaman bir şey yaptığım zamandır. Böyle olunca ferahlarım, yoksa sıkınlı duyarım. Bu iki hissi taşır dururum. Bir de zamanla yok olup olmayacağımın endişesini de... Büyük bir şairin dediği gibi "unutulmaktan korkanm". Bizde de bu olağandır. Ya gelecek? E.Ü. Allah bilir. Geriye dönüp baktığınızda özlem duyduğunuz bir şey var mı? E.Ü. Hayatta daima acı ile karşılaştım. Özlem çektiğim şey gençlik, o kadar. O da elden gittiği için ve geri gelemeyeceğinden olsa gerek. Ama gençliğin acemilığini aramıyorum. Öliim konusunda ne di> orsunuz? E.Ü. Ölüm? Herkesin bildiği, bence de bir fanusun sönuşü gibi bir şey. Bitiş midir? Bitiş olup olmadığından şüpheliyim. İki türlü olüm duşünüyorum. Birincisi, hayatta iken hiçbir şey yapmadığını veya yapamadığını anlayarak yaşarken ölmek. Bir de fizyolojik olum. P İ K N İ K PİY4LE MADH4 SMCH OOJRUyuCUM. SAKIKI BEWİ RAUATSC HIZU GAZETEO SECDET ŞEN U6MEM 8İB 61İCE. 'AL QUatE VEB V. J \Ja txzr\ bufottan, guz saoahında şapacaic halt yokmug gibi, hiup gitrTBk Torundaydım... ^ Öiüfndıl bir oj2uWitcle yofclü 0 avtül sabahı insan ba?tanqıfcarrnafc fcin nc P v K ' ^ Sonra kalkıp , duşun altında Ya da aı/da. >an gaJip , kalma bir daha okumak VakzOcria top oynamat baiV Ozetle VİDEO KULÜPLERİNDE NE VAR NE YOK? HIC.H A\D LOW / Yönetmen: Akira Kurosawa. / Oyuncular: Toshiro Mifune, Kyoko Kagawa, TatsuyaNakadai /1962 yaptmı /142 dakika. Zengin bir ayakkabı yapımcısının şoförünün oğlu kaçınhr. Aslmda yanlışlık büyüktür, çünkü asıl kaçınlmak istenen yapımcının oğludur. Kendisinden fıdye istenen yapımcı çok güç bir durumda, ahlaksal bir ikilemle karşı karşıya kahr. Ünlü ABD'li polisiye roman yazarı Ed McBain'in " T h e King's Ransom" adlı romanından büyük usta Kurosana tarafmdan başanyla uyarlanan fılm, yönetmenin tüm özelliklerini taşıyor. Üstelik kişilerin ve olaylann Japonya'ya uyarlanması izleyenleTİ hiç de rahatsız etmiyor. Bu ilginç polisiyenin tek kusuru belki biraz uzunca olması. Ama Kurosawa'mn sinemasım sevenler için bu hiç sorun değil tabii. (VİDEOTHEQUE Bebek ve Cağaloğlu) adı taşıyan ünlü romanının uyarlaması olan fılm, ne yazık ki kitabın içerdiği gerilime bile ulaşamıyor. îlk üç romanıyla başarılı bir gerilim ustası olduğunu, çevrildiği her ülkede kitaplannın çok satmasıyla kanıtlayan Forsyth, ne yazık ki sinema yönünden talihli değil. Çünkü "Odessa File" için söylenenler, "Dogs of War" ve ünlü "Çakal" için de geçerli. (AKADEMİ VİDEO Nişantaşı) Dans La ViIIe Blanche I Yönetmen: Alain Tanner / Oyuncular: Bruno Ganz, Teresa Madruga, Julia Vanderİmn, Francisco Baiao, Jose Carvalho, Victor Costa, Jose IVellenstein, Lidia Franco / 1983 yapım / 140 dakika. Çağdaş Isviçre Sineması'nın sesini duyuran iki üç yönetmenden biri de Alain Tanner. Ülkemizde hiç bilinmeyen bu sinemanın başta gelen temsilcisi olan Tanner, "Charles Öltt ya da Diri", "Salamandre Semender" ve "Ditnyanın Ortası" gibi fılmleriyle büyük üne erişti. Son filmi olan "Dans la Ville Blanche Beyaz Kentte" de öncekiler gibi ilgi gördü. Film, Portekiz'in bir liman kentinde gemisinden inerek pansiyona yerleşen denizcinin öyküsü. Filmi izlemek isteyenler Tanner sinemasmın çok durağan olduğunu dikkate alsınlar. tlginç bir yönetmenle karşı karşıya bulunulduğu, ama bu yönetmenin sinemasının da herkese göre olmadığı kesin. (VİDEOTHEQUE Bebek ve Cağaloğlu) Cl/BA/ Yönetmen: Richard Lester/ Oyuncular: Sean Connery, Brooke Adams, Jack Weston, Hector Elizondo, Denholm Elliott, Martin Balsam, Chris Sarandon/1979 yapımı/ 120 dakika. Sayguri'a ödül Kiiltür ve Turizm Bakanhğt "KüStür ve Sanat Büyük ödülü" bu yıl besteci Ahmet Adnan Saygun 'a verüdi. Bakanhktan yapılan açıklamada Saygun "un 1981 yılında A tatürk Sanat ödülü 'n« de aldığı anımsatıldı. 1979'da Uki Yaşar Nabi Nayır'a verilen ödülü 1980'de Necip Fazıl Kısakürek, 1981'dearkeolog Ekrem Akurgal, 1983 'te ise mimar Sedat Hakkı Eldem almıstı. (ANKAV Macar Filmleri Haftası Marmsra'ya salınmış bir oltanın ucuna tBkılacak çireknplan umut aimali:.. Avaralı'g/n on uc nokiala. nnda 3 tayitsızca. Anfcara cadd<2 sinckin yukanya dogru karbon monolcsı't soluya rak hrmanırten bunlan düşühüysrtlum ^ Ertalenmiş ts taklzrin far gîin lavdon bln daha baplır yordu,taşrt OulUltulan ıcindo TürkMacar Kiiltür Değişimi Programı çerçevesinde düzenlenen Macar Filmleri Haftası, 45 aralık günleri Ankara'da başlayacak. Ziraat Bankası KültürSitesi 'nde gösterilecek filmler arasında ünlü Macar yönetmenlerin ödül almıs filmleri de yer ahyor. Macar Filmleri Haftası, 10 aralık tarihine kadar da htanbul'da A tatürk Kültür Merkezi'nde sürdürülecek. (ANKA) TARİHTE BUGÜN MLMTAZ ARBLA* 24 Kasım KATİL ZANUSINA ÖLÜM!. 1363'TE BUeÜN,ABt> gAŞKAkll ICEHnefrY'yi ÖLDÜRDÜĞÜ KUŞKUSUYLA TUTyUANMt$ OLAN LEB UACV£t OSWALP ÖLPÜRÜLDÜ. İKİ 6ÜN ÖNC&d SUİtCASTTEN HEMEN £CNM,&ifl POÜSİ ĞLDÜRM£K SUÇllMDAN YAMALANAN OSU/ALD'tN, ÇSŞmi OeÜLLeR. Y/iePlMIYLA, AYNI ZAAAANDA KEUNEpy'niH KATİÜ OlA8İL£C£&l SmtLIYOf&U. O GÜN, OSWAU>, DAUAS EMNİY£T MÜPÜRUJĞÜ'NPEN TUTUKSVİNE 6ÖTÜRÛLMEK ÜZERE POUS mGAFfMMN AUHDi. ANCAK, DlÇARM BEKLEYEN KALABAUĞIH AZASINPAH l FlRLAYAhi giR APAM, ATEŞSDEREK OSVAIÖI OL&ÜROÜ !6EÇMİÇİ KAHAHUK, SAg SAHrgf JACK t?U8V APLI 8U AOAM,DAHA SpMISA, KENUEDY SUitcASTİMİN ÜZÜNTÜZÜİLE CJHAYET tŞLEPİĞİKII SÖYLİY£C£ICrİR(O. 198485 mevsimini "Galileo Galilei" ile Kadıköy'deki Moda Sineması'nda açan Dostlar 77yatrosu, dönemin ikinci oyunu olarak, bir süre önce yitirdiğimiz Vasıf Öngören'in "Asiye Nasıl Kurtulur" adh oyununu sahneleyecek. Cenco Erkal'ın sahneye koyacağı oyunun provalan önümüzdeki hafta başlayacak. Ankara Sanat Tiyatrosu oyunculanndan Meral Niron, tiyatrosundan aldığı izjnle, "Asiye Nasıl Kurtulur" oyununda Asiye'nin annesini canlandıracak. (THA) Meral Niron Dostlar^da 5 0 YDL Ö N C E C u m h u r i y e t 24 Kasım 1934 19341984 &IR EVİN ES&ABI ISTIPAHiTI Milli mıısiki için Ulusal (milli) musikiyi meydana getirmek üzere çalışmağa başlandığı şu günlerde, bu büyük işi kendine layık bir ehemmiyetle başarma yoluna koymak için esaslı adımlar atılacağı anlaşılmaktadır. Bu cümleden olarak, henüz zamam belli olmayan yakın 1980 'de Nailya Nazfrova'nm koregrafısiyk Sovyetler Birliği'nde "Altın Ödül" katanan "1001 Gece" balesi tstanbul Devlet Balesi repertuvarına alındı ve balenin provalanna baslandı. Ekim aytnda tstanbul 'a gelen Nazirova, Sovyetler Birliği'nde özel ödül almış bir Azerbaycan devlet sanatçm. Yapıtın bestecisi, 1984şubatmda ölen Azerbaycan ve Sovyetler Birliği devlet sanatçısı Fikret Amirov. "1001 Gece" balesi, Togrul Nariman Bekov'un özgün dekoruyla sergilenecek ve orkestrayı şef Rzaev Nazım Asadulla Ogly yönetecek. "1001 Gece" balesi bir tarihte Ankarada büyük bir musiki kongresi toplanacağı haber almmıştır. Bütün salahiyet sahiplerinin iştirak edeceği bu toplantıda öz musikinin ana çizgileri ve gidilecek yol tesbir ohınacakur. Kongrenin vereceği karardan sonrabir "Türk Musikisi Tetkik Cemiyeti" kurıılması ihtimalinden bahsolunmaktadır Maarif Cemiyetinin piyangosu Türk Maarif Cemiyetinin eşya pıyangosu i4 kanunuevveıat Ankarada çekilecektir. İkramiyesi 33 bin lira ktvnıctindedir. Yeni Emsalsiz Rodyosudur. Son Voight "Odessa"nm Nazi sorumlulan peşindeki gazetecisi The Odessa F«e / Yönetmen: Ronald Neame / Castro ayaklanmasının başlamaOyuncular: Jon Voight, Masıyla, Küba'da bulunan birçok ria Schell, Mcucimilien Schell, zengin kapana kısıhr. Devrim Mary Tamm, Derek Jacobi, süreci harekete geçmiştir ve Peter Jeffrey, Noel William Castro iktidara yürümektedir. / 1974 yapımı / 130 dakika. 52 yaşındaki Amerikalı yönet1963 yılında genç bir gazeteraen Lester, asıl ününü İngilteci, Hitler Almanyası'nın özlemire'de yaptığı filmlerle elde etti. ni çeken bir NeoNazi çeteyle ilBeatles topluluğuyla yaptığı " A gili ipuçlan elde eder. Çetenin Hard Day's Night" ve " H e l p " peşine düşer ve önemli bir filmleriyle beğenildi. Ama "Cukomployla karşı karşıya gelir. ba"nın önemli bir Fılm olduğu Tabii, başından bir sürü şey gesöylenemez. (BULUT VİDEOçer... Frederic Forsyth'ın aynı Çiçekçi Usküdar) TC. FATİH 1. İCRA MEMURUÜĞU MENKUL AÇIK ARTIRMA İLANI 1984/1339 Tal. Bir borçtan dolayı haczedılen aşağıda cins, mıktar ve kıymetleri yazılı mallann satışına karar verilmiş olmakla. 1. Sat\ş 11.12.1984 günü saat 11.0011.İS arasında Kocasinan Caddesi No: 16'daki Güven yedieminliğiFatih adresinde yapılacak bu satış gunünde alıcı çıkmaz veya satış bedeü muhammen bedelin % 75'ini bulmazsa 2. satış aynı yer ve ayru saatler arasında 12.12./1984 günü yapılacak ve mal en çok artırana ihale edilecektir. Şartname dosyadan görülebilecegi gibi masraf verildiği takdirde istiyene bir sureti gönderilecektir. Daha fazla bilgi almak isteyenlerin yukanda sayı numarası yanlı takip dosyasma müracaatlan ilan olunur. 19.11.1984. MAHCL'Z MALLAR ADEDİ KIYMETİ CİNSİ 1 175.000.00 51 Ekran Philips Marka renkli televizyon Basın: 14189 25 Kasım 1984 İSTANBUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear