25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Aynı değişiklikte, yasaya eklenen ikinci fıkrayla, uygulama yetkisi meslek kuruluşunun değerlendirmesinden çıkarılarak, yürütme erkine (Adalet Bakanlığına) verilmektedir. Böylece meslek kuruluşunun bağımsızlığını zedeleyen kurallara bir yenisi eklenirken, mesleğin bağımsızlığı da yaralanmaktadır. Avukatın işten yasaklanması bir "güvenlik önlemi"dir. Bu tür önlemlerin çok sınırlı tutulması zorunludur. Özellikle de güvenlik önleminin "otomatik"leşmesi son derece sakıncalıdır. Genel hükümlerdeki güvenlik önlemi, "tutuklama"dır. Tutuklamanın yaygınlık kazanmasının sakıncalan uzun tartışmalara yol açmıştır. Bu tartışmalar bugün, her zamandan çok gündemdedir. Şimdi de bir mesleğin yürütülmesi sırasmda öngörülen bir güvenlik önleminin, meslek kuruluşundan almması ve kapsamının genişletilmesi bir rastlantı sayılabilir mi? NtTELtKTEKt YANLIŞLIK Bir avukatın, mesleğin gerektirdiği güveni sarsan suçlardan birini işlemesi hahnde mesleğini sürdürraesi kamu vicdanını da, mesleğin saygınhğını da zedeleyebilir. Oysa "devletin şahsiyetine karşı suç" deyünine giren eylemlerin böyle bir niteliği yoktur. Bunlar genellikle avukatın meslek adamı niteliğiyle ilgili de değildir. Büyük bir olasılıkla siya^al uğraşı ile ilgilidir. Siyasal uğraşın, meslek uğraşını engellemesi, ona yasak getirmesi ister istemez akla başka beklentiler, (siyasal baskı gibi) getiriyor. Avukathk kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Bu nedenle toplumsal yasamda avukatlar siyasetle serbestçe ilgilenen sayılı meslek gruplarından biri haline gelmiştir. Özellikle 1982 Anayasası'nın siyasetle uğraşmayı çok daraltan tutum ve anlayışı içinde siyaset yapma olanaklan sakıncal. biçimde daralmaktadır. Bu sakıncalar giderek kamu yaşamında somut biçimde ortaya çıkacaktır. Çoğulcu demokrasi en geniş biçimde siyasal katıhmla sağlanır. Katılım olanaklan daraltıldıkça demokrasiden söz etmek güçleşir. 3003 sayılı yasayla getirilen yasaklama, avukatların siyasal eylemlerinden ötürü işten yasaklanmalan tehlikesini getirmektedir. Üstelik yasaklamanın uygulaması yürütme erkine (Adalet Bakanlığına) verilmektedir. Yani dolaylı olarak siyasal iktidaruı yönetimine bırakılmaktadır. Adalet Bakanı, C. Savcılannın üstüdür. Bakanın isteğiyle savcılar kamu davası açmak zorundadır. Davayla avukatın işten yasaklanması da Bakanlığa bırakılmaktadır. ÖNLEM DECtL, CEZA! Buradaki güvenlik önlemi, amacı aşarak bir "ceza" niteliğine bürünmektedir. Bir avukatın işten yasaklanması, bu yasaklamanın süresiz olması, son derece tehlikeli bir cezadır. Bu ceza, yalnız avukatı değil, savunmasını üstlendiği kişileri de ilgilendirir. O kişileri savunmasız bırakabilir. Uygulamada "güdiimlii savunma"ya benzer bir durum ortaya çıkar. işten yasaklama, bu durumuyla bir ceza niteliğini almaktadır. Ceza kararıru, ancak yargı yetkisi olan makam verebilir. Anayasamızın 38. maddesine göre "suçluluğu bir yargı organının karanyla behrleninceye kadar" kimse suçlu sayılamaz. Oysa ortada açılmış bir kamu davası vardır ve dava sürmektedir. Sonuçta verilecek karar bilinmeden, sanık olan avukat cezalandırılmaktadır. Böyle bir durum Anayasaya da hukukun temel ilkelerine de aykındır. Avukathk mesleği, ülkemizde 1924'ten bu yana gelişen bir süreç içinde olgunlaşmış ve çağdaşlaşmıştır. 1136 sayılı yasa, avukatın çalışmasında bağımsıziığı ilkesini kabul etmiştir. Gerçi meslek örgütlerinin bağımsıziığı tam değilken, meslek adamının çalışmasında bağımsız olduğunu söylemek kolay değildir. Ama meslek örgütlerinin de giderek bağımsızlığına kavuşması beklenmekteydi. SONUÇ Şimdi bozulan bir tablo var karşımızda: Kimilerince savunmanın bağımsıziığı tehlikeli bir gelişme gibi görülmekte ve örgütlenme özgürlüğü ile birlikte savunma hakkını da yaralayan birtakım düzenlemeler yapılmaktadır. Bunun toplumun yararına; hele adalete duyulan güvenin yararına olmadığı açıktır. Tarihte, yargılama sırasında yeterli savunma olanağı verilmediği için, elli yıl, yüz yıl sonra yenilenen yargılamaların örnekleri az değildir. Geriye Bîr Adııtı Hakkında kamu davası açılan bir avukatın işten yasaklanması, güvenlik önlemi niteliğini ve amacını aşarak bir "ceza" niteliğine bürünmektedir. Bu ceza, yalnız avukatı değil, savunmasını üstlendiği kişileri de savunmasız duruma getirmektedir. PENCERE 31 EKİM 1984 Nargile Tokurtusu... Eski Maliye ve Gümrük Bakanı Vural Ankan'ın Yavuz Donat'a anlattığı ünlü Bektaşi fıkrasını yineliyelim: "Baba Erenler nargileyi severmiş. Kahveye varınca hemen nargilesini getirmişler; Bektaşi başlamış tokurdatmaya... Kahveci sormuş: Erenler, daha ne tütünü getirdim, ne de ateşi; ama, sen nargile içmeye başladın. Olur mu? Baba Erenler: Evladım, demiş, ben nargilenin dumanından değil, tokurtusundan yanayım; hoşuma giden tokurtu... Başkenti günlerce calkalayan siyasal fırtına, Özal kabinesinden iki bakanın kurban edilmesiyle noktalandı. Cumhuriyet Bayramı töreninde karşılaşan Turgut Özal ile Vural Arıkan da şapır şupur öpüşünce çoğu kişi şaşakaldı. Kapıkule çatışması siyaset meydanına döküldüğünden bu yana gazeteleri izleyenler, bakanların Meclıs kürsüsünden açıklamalarını okudukça küçük dillerini yutanlar, şimdi düşünüyorlar: Nargile tokurduyor; ama daha ne tömbeki var, ne de ateş. Oysa yaşanan olay, ne Arıkan, ne Özal, ne de "bacanak" davasıdır; yüzeysel siyasetin ötesinde bütün bir toplumu ve devleti ilgilendiren derinliği vardır. Hükümette gerçekleşen değişiklikler, parlamentoda yeni kombinezonlar, daha ötesi yeni bir genel seçim bile neyi çözebilir? • Son aylarda ve haftalarda bütün gözler güneydoğu sının üzerine toplanmıştı. Güneydoğu Anadolu'nun kendine özgü toplumsal yapısı var. Nedir bu yapı? Çok taze bir örnek dünkü gazetelerde (30 Ekim 1984) sergilendi. Diyarbakır'ın ANAP'lı Belediye Başkanı oğluna görkemli bir düğün yapmıştı. Bir kilometre uzunluğunda sofra kurulmuştu. 3000 konuk Acem halıları üzerine bağdaş kurup 1 ^ milyon lira degerindeki 70 koyunu afiyetle yemişti. Yedi gün yedi gece süren düğünde geline 80'i burma, 5'i hasır, 6'sı akıtma 91 bilezik, her biri 2.5 metre uzunluğunda 3 kordon, 18 pırtanta yüzük, sayısız elmas ve gerdanlık, 2 büyük tepsi içinde sunulmuştu. Yemekler sofraların kurulduğu alana traktörlerle taşınmıştı. ANAP'lı Belediye Başkanına, aşiretine, damadına, geline mutluluklar dileriz. Sanıyorduk ki güneydoguda yoksulluk dizboyudur; enflasyon hızı zengin sayılan Batı Anadolu'da bile orladireğin soluğunu kesmiştir; aldanmışız; ama, güneydoğu sınırlarımızda güvenliği sağlamak için girişilen işlemleri ve Özal hükümetinin o yörelere özel sektörün yatınm yapması için devlet Hazinesi'nden nasıl destekler sağladığını da gazetelerde okuduk. Bu çarpıcı çelişkiler güneydoğunun engebeli, uçurumlu, kayalıklı, dağlık ve geri doğasıyia sarmallaşınca sorunlar yaratıyor. Ne var ki Kuzeybatı Avrupa sınırımız bunca "gelişmiş" olmasına karşın sorun yaratmıyor mu? İşin ilginç yanı şu: Özal hükümeti içinde rahatsızlık güneydoğudan kaynaklanmadı; kuzeybatı sınırımızdaki trafik yüzünden patladı. E5 karayolunun kaymak gibi asfaltı üzerinde kayan TIR'lar, Mercedes'ler, BMVV'ler, son model kamyonlar, otobüsler, otomobiller gelişmiş bir görünüm yaratıyor da; Avrupa sınır kapısında devlet neden açık seçik bir denetim düzeni kuramıyor? İşin içine büyük hddingler, Mafia babaları, kimi yüksek görevliler karışıyor. öylesine büyük çıkarlar söz konusu ki Meclis kürsüsünden iki deyim, yüz kez yinelendi: " Karanlık güçler..." Egemen güçler..." * Türkiye'yi alın, kuzeybatıdan güneydoğuya bir çapraz çizgi çekin!.. Bu ikisi arasındaki derin çelişkinin yarattığt toplumsal çarpıklık düzelmedikçe, istediğiniz kadar bakan, hükümet değiştirin; istediğiniz kadar seçim yapın, hiçbir sorunun üstesinden gelinemez. Yaptığımız iş, tütünsüz, ateşsiz, nargile tokurtusuna benzer. ATİLA SAV Ankara Barosu Avukatlarından Savunma mesleği geriye doğru bir adım attı. Savunmanın bağunsızhğı, yargııun bağımsızlığının güvencesidir. Güdümlü savunma, güdümlü yargı kadar tehlikelidir. Sanığın dilediği avukatı seçmesi, yargırun bağımsızlığının bir parçasıdır. Bir yerde sanığa dilediği savunucuyu seçme olanağı verilmiyorsa, orada savunmanın bağımsızlığından söz edilemez. Bu da sonuçta, yargının üzerinde bir gölge kalmasma yol açar. Yıldız Yargılamasmda Mithat Paşa'ya, ancak adı mahkemece belirlenecek üç addan birini seçebileceği biJdirilmişti. Yıldız Yargılaması, Türk adaleti için her zaman kuşkulu kalmıştır. Baskıcı (autoritaire) ve toptancı (totalitaire) yönetimlerde "doğal yargıç" ilkesine dikkat edilmediği gibi, savunmadan da nedense pek hoşlanılmaz. Savunma, yargının işini güçleştiren bir olgu sayılır. Bu nedenle güdümlü savunma, güdümlü yargının bir parçası olur. Bu tür yönetimlerde özellikle siyasal nitelikli davalarda savunmanın "başıboş" bırakılmamasına çalışılır. Avukat, sanıkla özdeşleştirilir. Sanığa daha baştan suçlu gibi davranılır. BAGIMSIZ SAVUNMANIN ZEDELENİŞİ Bu nedenledir ki, demokrasilerde bağımsız savunma, yargının yüz akıdır, güvencesidir. Savunmanın işler olması, yargılama sonucunda çıkacak kararın doğruluğunu, dürüstlüğünü gösterir. 3003 sayılı yasayla Avukathk Yasası'nm 154. maddesinde yapılan değişiklik kaygı uyandırıyor. Siyasal nedenlerle avukatın işten yasaklanabilir hale gelmesi, siyasal davalarda savunma yapacak avukatlara bir engel yaratılmak istendiği izlenimini uyandırabilir. Avukathk Yasası'nm 154. maddesindeki düzenleme, bazı suçlardan ötürü hakkında kovuşturma açılan avukatın işten yasaklanmasını öngörmektedir: "Hakkında meslekten çıkarma cezası verilen veya tutuklama müzekkeresi"çıkanlan veya devletih şahsiyetine karşı cürümlerden veya rüşvet, sahtecilik, hırsızlık, dolandıncılık, inancı kötüye kullanma veya yalan yere tanıkhk cürümlerinden biri ile hakkında kamu davası açılan... avukatların işten yasaklanması zorunludur." 1136 sayılı yasadaki ilk düzenlemede, "veya devletin şahsiyetine karşı cürümlerden" deyimi yoktu. O haliyle yasaklama, doğnıdan meslekle Ugili bir nitelik taşıyor. Avukatbk güven mesleğidir. Maddede belirtilen "rüşvet, sahtecilik, hırsızlık, dolandıncılık, inancı kötüye kullanma ve yalan yere tanıkhk" suçları avukatlığın bu temel niteliğiyle bağdaşmaz eylemlerdir. Bunlann kamu davası aşamasına gelecek biçimde işlenmiş olması, avukatın mesleğini yapmasını sakıncalı kılabilir. Bu suçlardan biri işlenmişse ve kamu davası açılmışsa, meslek kuruluşu (baro disiplin kunilu) dosyayı inceleyerek, işten yasaklama karan verir. 3003 sayıh yasayla getirilen düzenlemede ise "devletin şahsiyetine karşı cürümler" deyimi eklenmiştir. Böylece avukatın meslek çalışması ile ilgili olmayan (söz gelişi siyasal) eylemi nedeniyle açılacak bir kamu davası nedeniyle avukatın işten yasaklanması zorunluğu ortaya çıkacaktır. OKTAY AKBAL EVET/HAYIR OGRENCI/OGRETMEN YÖNETEN MUAMMER TUNCER "Ben miydim o çocuk, okul dönuşü, sırtında çantası, yolboyunca, arsa duvarlannın dibine tünemiş mayısların hüznünü soluyan. Salkımlann ekşimiş kokusunu anımsanm. Hep, uzun sürecek bir hastalığa yakalanacakmış gibi bir korku. Bir ev vardı orada, yıkıldı yıkılacak, kafesi kalkmış, camı açık, eprimiş bir pikeyle örtülü somya görünüyor, yanında konsol, buğulu ayna, onaltriık bir kız sırma bir kemerfe belini sıkardı. Dokunaklı şarkılar çalınırdı, duyardım. Yürurdüm, ilkyazın ısınmaya başlamış taşlarına basarak. Bakkal dükkânında güpegündüz murn yanıyor. Terziyi geçerdim, berberi, köşeyi dönünce kahve. İri kıyım bir harem ağası kapının yanındaki iskemleye kaykılmış, sokağa sarkıttığı kocaman ayaklarında iki salapurya. Çay bardakta zifir, nezleH bir geniz kokusu tömbeki. Yoğurtçular sokak aralannda kol geziyordu. Maltaeriği yeni çıkmış. Can çekişen çarşının sesi yansırdı kulağıma, giderek uğuttuya dönüşür, bostanlara uzar, yayılır kalırdı. Biri maltız yakıyor kapıda, bir başkası sakayı kolluyor. Az sonra bir ateşböceği geçecek buradan. İzleyecek akşamın dolambaç/ı yolunu. Kapılar kararacak önce, sonra camlar, çatılar henüz koyu mavi..." "Ben miydim O?" diye sormuş kendi kendine, sonra da 1930 yıllannda bir Beşiktaş akşamını çizmiş bir tablo yaparcasına; iztenimci bir tablo... Sabahatin Kudret'in "Bir Zaman Duşu"ndeki şiirler bir bölümü düzyazı şiir bir anltğına izienimci tablolar sunuyor okura... Bir iki fırça vuruşuyla amlarımızın, gflzlemlerimizin, duyarlıklarımızın içindeki bir an, bir bakış, bir ses, bir iz canlanıveriyor, yaşayıveriyor. "BirZaman Düşü"... Hangi zaman o? Şairin zamanıdır, zamanın hem içinde hem dışında bir zaman! Yaşanmış, ama yaşanırken gereği gibi duyumsanmamış belki; farkına varılmadan izleri kalmış belleğin derinlerinde... Bir gün geliro zaman düşü gerçekleşir; dizelerle, öykülerle, resimlerie.bestelerle... "Uykumda sesini duyduğum bütün gece Açık kalmış musluğu zamanın". Kim kapatabilir ki o musluğu? Açılır da kapatılmaz? Kişiler için tek tek kapatılır o musluk; ölümle... Yoksa hep akar, damla damla kimi için; şarıl şarıl kimi için, bilinmez... Sabahattin Kudret Aksal'ın ilk kitabı 1944'te çıktı: 'Şarkılı Kahve.' Daha sonrakiler şunlar: Gün Işığı', 'DuruGök', 'Elinle', 'BirSabah Uyanmak', 'Eşik', 'Çizgi'. Bu kitaplar İş Bankası Yayınları'nda tek bir ciltte toplandı. Daha sonra Sabahattin Kudret 1982'de 'Zamanlar' adlt bir kitap yayınladı. Bu arada Cem Yayınları'nda da tüm öyküleri çıktı. Aksal'ın ünlü bir oyun yazarı olduğu bilinir. 'Kral Uşümesi', 'Kahvede Şenlik Var' gibi yapıtlan bu türün en başanlı örnekleri sayılır. Cem Yayınlan'nda çıkan 'Bir Zaman Düşü', bir roman, bir öykü gibi hızla okunacak kitaplardan değil. El altında bulunduracaksınız, arada bir açıp birkaç parçasını okuyacaksınız. Sonra da durup düşünceye, düşlere dalacaksınız. İster istemez böyle olacak, çünkü bu kitaptaki şiirler okum bir 'zaman düşü' kurmaya götürüyor. Sabahattin Kudret, yıllar önce bir şiirinde 'ağaç' sözcüğünü ağaçtan daha çok sevdiğini yazmıştı. Bu kitapta da 'Ağaçlar'dan söz ediyor "Küçük bir ağaç Kuş yüklüBirdenbireGeceye dönüşüveren..." "Bir başkası da küçüluyor gittikçe Akşama düştukçe Çekiliyordu geriye, daha geriye Gölgesini bırakıp Biryıldızın ötesine." Burada 'ağaç' var mı gerçekten? Yoksa Aksal'ın 'ağaç'\ bir çeşit sirnge, yalnızca bir sözcük mü? İşte bir tablo, yaşayan, değişen, her bakışın gördüğü, ama şiirini anlamadığı, algılayamadığı... Şiir olunca duyumsayıveriyoruz onu ne var ki... "Köy sansıyla akıyor Kocamış davarryia Mor söğütieriyle akıyor Gömütlüğü güneş kavruğu Mısın, iğdesi, ayçiçekleri Kazları ördekleri Bir ırmakta akıyor..." İşte 'Görünumler': "Toprak dam, servi çeşme Çivit mavisi bir kadın, eteğine doğru dağın"; "Bir sokak yelpazeleyen ağacı Bir ağaç eteğinden çeken sokağı..." Sabahattin Kudret'in 40'larda yazdığı şiirlerde de 'anlık' saptamalar, duyumsamalar vardı: "Ne bitmez şarkın var Baca Bütün gün tütersin" ya da "Her zaman sarışın Yalnız akşam üstleri Hüzünlü" Ya da "Alabildiğine canı sıkılan bir adam Her gün Parkta uyuyor" gibi... 1940'lardan bu yana 44 yıl geçmiş, ama şair, hep o yaşlanmayan çocuk bakışıyla, duyuşuyla yaşamdan 'an'lar seçiyor, ölümsüzleştiriyor. Zaman Bir Düş mü? Akşam liselerinde ara sınıflar * Bizler, evli, çoluk çocnk sa öğretim yılında bize akşam lisebibi, kısaca ailevi sommluluklar lerinde okuma olanağının safctaşıyan çalışanlanz. Yaş ortala lanması yasal bakımdan çok mu mamız 40. Zamanında gerek zor? yoksulluk, gerek başka koşullar AHMET KARAGÖZ VE nedeniyle öğrenimimizi sürdure ARKADAŞLARI medik. Ülkemizde okumayazma * Okurlanmızın ısrarlı istekleseferberliği başlatılmış olmasına ri üzerine Milli Eğitim Gençlik ve karşın bizim durumumuzdakile Spor Bakanlığı, yerinde bir kararrin okuması engellenmiştir. Şim la Akşam Liseleri'ni yeniden öğdi akşam liseleri yeniden öğreti retime açtı. Ancak ara sınıflar, me başladi. Ancak ne yazık ki, sanırız sınıf oluşturacak kadar ara sınıflardan aynlanlara hak öğrenci başvurmayacağı gerekçetanınmadı. Ömegin ben çeşitli siyle açılmadı. Bize gelen meknedenlerle lisenin 2. sınıfından tuplar ara sınıflardan öğrenimaynldım. Ara sınıflar açılmadı lerini sürdürmek isteyenlerin olğı için beklemem gerekiyor. Ba dukça fazla olduğunu gösteriyor. kanlıgın buna neden gerek gör Bakanlığjn konuyla ilgilenmesindüfiünü bilraiyoruz. 19841985 de yarar var. Ozetle * Şereflikoçhisar Lisesi'nden bir grup öğrenci, öğretmenler kurulunda haksızlığa uğradıklannı belirterek şöyle yazıyorlar: "Yedi dersten başansız olan öğrencilerden bavlan kurul karanyla geçri. Neyauk ki, bizim de içinde bulunduğumuz bir grup öğrenci iki dersten bir yıl daha beklemek zonında bırakddu Bakanlığın bu konudaki genelgesine göre, kurula girebilmek için hiçbir koşul aranmıyordu. Öyleyse bizler bu haktan neden yoksun bıraküdık? Bakanlıgın bu yanlı davranıs üzerinde durmasını bekliyoruz." * tzmir'den Recep Koç, üniversitelerde harç uygulamasının dar gelirli ailelerin belini bükeceğini belirterek şöyle yazıyor: "Ekonomik sıkıntuarın alabildiğine artnğı günümüzde çocuklartm binbir güçlükle okutan aileler, yükseköğretim için belirlenen paralar karşısmda çaresizliğe düseceklerdir. Avrupa ve Amerikadaki uygulamalar örnek veriliyor. Oysa oralarda öğrencilere sağlanan olanaklann ne kadannı sağlayabiliyoruz çocuklanmıza?" * Niğde, Bor'dan Mevlut Kayabaşı'ya: Önceki okulunuzun müdürünün girisimiyle eşinizden uzağa atanmanız üzücü bir işlem. Esiniz özel bir kurulusta sigortaü olarak çahştığına ve dolayısıyla yakımnıza atanamayacağına göre, sorununuzu bir mektupla doğnıdan MEGS Bakanı Sayın Vehbi Dinçerler'e anlatmalısınız. Çözüm bekleyen bir sorun * YÖK kurultnadan önce, öğretmen yetiştiren yükseköğretim kunımlan Milli Eğitim Bakanlığı'na bağhydı. Bu kurumlan bitirip de ögretmenlik için başvtıranlann tüm işlemleri kendi okullan aracılıgıyla yapılıyordu. Şimdi ise her ögretmen adayının kendisinin başvuruda bulunması gerekiyor. Bu durum atama işlemlerinin çok uzamasına neden oluyor ve sonuçta erkek adaylann çogu yoklama kaçağı ya da bakaya durumuna düşüyor. Bir kesimi de askere gidiyor. Özellikle 1983 giiz dönemi çıkışlılann yaklaşık yüzde 90'ı bu dunımdadır. MiUi Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı sorunumuza bir çözüm getiremez mi? ÖĞRETMEN YETlŞTtREN YÜKSEKÖGRETtM KURUMLARINI 1983'TE BlTtRENLER * Atamalan geciktiği için askere alınan ve askerde iken öğretmenliğe atandığı için "müstafi" duruma düşen pek çok ögretmen adaymdan mektup alıyoruz. Ülkenin öğretmene alabildiğine gereksinme duyduğu bir dönemde böyle bir bir karmaşanın sürüp gitmesi akıl alır şey değildir. Bu durumdaki öğretmen adaylan sorunlanna haklı olarak çözüm beklemektedirler. Okul dışından sınava girenler * Biz aynı kamu kuruluşunda çalışan görevlileriz. 19801981 ögretim yılından başlayarak aralıksız sekiz dönemdir okul dışından lise bitirme sınavlanna giren binlerce öğrenciden birkaçıyız. Sesimizi bir tiirlü duyuramıyornz, DUekçelerimize yanıt alamıyornz. Meslek ve memuriyetlerimizde yükselebilmek amacıyla lise>i dışandan bitirme çabası icindeyiz. Özel ders alma olanağımız bulunmadığı için bunun ne denli zor bir ugraş olduğunu anlatmaya bilmeyiz gerek var mı? Ayrıca "öğretmenler kurulunda geçirilme" gibi baklanmız da yok. Örnegin 4 aldığımız bir dersten bir yıl beklemek zonında kalıyoruz. Bizi asıl üzen sonın sınav hakkımızın belirli bir süreyle sınırlannuş olmasıdır. Böylece çogumuz okyanusu aşıp kıyıya ulaşmak üzere olduğumuz bir anda boguluyoruz. Sonınumuza bakanlıgın dikkatini çekmenizi diliyoruz. FENERBAHÇE LİSESİ'NDE OKUL DIŞI SINAVLAR1NA GtREN BtR GRUP ÖGRENCİ * 8 Haziran 1981 gün ve 2088 sayıh Tebliğler Dergisi'nde yayinlanan "Temel Eğitim tkinci Kademe (ortaokul) ve Ortaögretim Kuramlan Dışandan Bitirme Sınavlan Yönetmeliği"nin 22. maddesine göre okul dışından sınava girenlerin 12 dönemde okulu bitirmeleri zorunludur. Büyük sıkıntılara katlanarak dışandan öğrenim görmeye çahşanların büyük çoğunluğu bu süre sonunda işin ucuna gelmişken ne yaak ki, haklannı yitirmektedirler. Kanımızca, ortaokulu ya da liseyi dışandan bitirenler için telaş ve aceleyle getirilen sınırlamanın kaldınlması en akıllıca yoldur. KUTLAMA MERAL OĞUZ (GÜVEN) ile ALİ OĞUZ evlendiler. Kutlanz. GÜNGÖR TÜRKELİ ANTALYA İşBankası Dışişler Müdürlügünün yeni adresu TEŞEKKtR MADENCİ6EMİ SA^AVİI LTD. ŞtRKETtMtZtN Türk mühendis ve işçilerinin emekleriyle inşa ettiği 3250 DWT'luk Kuru Yük Gemisi AHMET MADENCİ I'in ttalya'ya ihracını gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Bu başarı, mutluluk ve gurur, Türk Gemi inşa sektörünün tüm mühendis ve işçilerine aittir. Ulusal kalkınmamıza güç veren duyarhk ve özenle inşa edilen ve ihracatı gerçekleştirilerek yurdumuza döviz kazandıran AHMET MADENCİ I (İTALYAN BAYRAKLIARKANSAS) kuru yük gemimizin yapımımn her safhasında bizlere teveccüh göstererek yardım ve desteklerini esirgemeyen: • Ulaştırma Bakanlığı'na, * Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na, * Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na, • Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığf na, * DPT, Teşvik ve Uygulama Daire Başkanlığı'na, • T.C. Merkez Bankası Başkanhğı'na, * Denizcilik Bankası T.A.Ş. Yönetim Kunılu'na, Genel Müdürlüğü'ne, İstanbul Merkez Şube Müdürlüğü'ne ve Kdz. Ereğli Şube Müdürlüğü'ne, • T. İş Bankası A.Ş. Yönetim Kunılu'na, Genel Müdürlüğü'ne ve Kdz. Ereğli Şube Müdürlüğü'ne, * Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları Yönetim Kunılu'na ve Genel Müdürlüğü'ne, • American Bureau of Shipping tstanbul Türkiye temsilciliğine, îlgili diğer devlet kurumlanna ve özel kuruluşlara teşekkür eder, şükran ve saygılarımızı sunarız. YALÇEV YAYINLARI DREYFUS OLAYI (Adalet için bir savaşın öyküsü) EMİLE ZOLA "Adaletten, insanlıktan yana her aydının okuması gereken bir kitap" Muammer Tuncer'in Türkçesiyle çıktı. 2. Basım 350 TL. SATIŞ İLANI İSTANBUL DEFTERDARLIĞINDAN Adet Cinsi Peğeri 200 Çift ayakkabı 1.200.000.Beyoğlu Vergi Dairesi'ne olan vergi borcundan dolayı Aynalıçeşme Sok. Gong. Pasajı K. 1 Beyoğlu mahalde tahtı hacze alınan ve yukanda cins ve evsafı gösterilen menkul maJların 12/11/1984 gün ve saat 14.00'te mezkur mahalde 6183 sayılı amme alacaklannın tahsili usulü hakkındaki kanun hükümlerinın açık arttırma ve peşin para ile satılacağı, ancak verilen bedel tahmin edilen kıymetin Vo 75'inden aşağı olduğu veya hiç alıcı bulunmadığı takdirde 2'nci satış;n 19/11/1984 günü saat 14.00'te aynı mahalde yapılacağı ve fazla malumat almak isteyenJerin Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne miiracaatları ilan olunur. Basın 26398 Abdi İpekçi Caddesi, 75 Maçkaİstanbul Saygıyla duyurulur. TÜRKİYE $ BANKASI Telefon: 133 03 60 (20 hat) Teleks: 24814 isfo tr. MADENCİ GEMİ S\I\AY İİ LTD. ŞTİ. ORHAN MADEM t MEHHIET ARİF MADEMCİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear