22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yanlış+Yaııl]ş=Doğru 6 Kasım seçimlerine katılan partiler, sıcak bir yuva özlemi çeken insanımıza, konut sorunu için çözüm sözü verdiler. Ama verilen sözlerin nasıl gerçekleştirileceğini söylemediler. Bugün ise, Fon için gerekli kaynağın nereden sağlanacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu, kamu kaynagıdır. Seçimlerde sözü edilen "banka mevduatının" ne olacağını, herhalde Toplu Konut Yasası'nda yapılacağı belirtilen değişikliklerde göreceğiz. Tasarlanan değişiklikleri tahmin etmek için, geçmişte kalan bir takım gerçekleri anımsatmakta yarar göriiyomz. Şimdi, seçmene verilen senet niteliğindeki sözleri aklımızda tutarak, birtakım saptamalar yapalım: 1 Resmi ağızlara göre ülkemizin yıllık konut gereksinmesi 250300 bin dolaylarındadır. 2 DÎE verilerine göre 1980 yılında yaklaşık 139 bin adet ruhsatlı konut yapılmıştır. 3 Bugün, 85 metrekarelik orta halh' bir sosyal konutun maliyeti, yaklaşık olarak 2,53 milyon TL'dir. Yılda 100 bin adet 85 m 2 lik sosyal konut üretimi için 250300 milyar TL gereklidir. 4 Banka kurtarmak için harcanan 150 milyar lira ile şirket kurtarma operasyonları içinde devrahnan 120 milyar lira borca karşı, Toplu Konut Yasası'nın çıktığı 8 temmuz 1981 tarihinden beri, Fona aktarılan kaynak 22 milyar lira dolayındadır. Seçimden başan ile çıkan Partimizin önderi, yürürlükteki Toplu Konut Yasası'nı beğenmemiştir. Konut sorununun çözümü için Yasanın değiştirileceğini ve "paranın hazır" olduğunu ifade ederek; bu hazır para, "halkın tasarrufları ve banka mevduatıdır" demiştir. Derler ki, Sayın Özal, 1981'lerde inşaat kesimine cantılık kazandırmak istiyordu. Tasarının ayrıntılarını bilmezdi. Olabilir. Biz de bu iyi niyetten hareketle, Sayın Özal'ın büyük çaba ve desteğiyle Hukümetten geçirildikten sonra Konsey'de reddedilen tasanda öngörülenleri, kendilerine duyuımayı bir görev biliyoruz. O tasanda kurulması öngönilen Kamu Konut Fonu, tamamiyle kamu gelirlerine dayalıdır. îsteyen, tasarının 8. maddesine bir göz atar. Halktan istenen tasarruf ise, konut maliyetinin % 20'sidir (Md. 16) "Banka mevduatı" denilen şeyin ise, ne iduğü belirsiz bir biçimde "Yapı tasarruf kredisi" adı altında, sadece "esamisi" görünür (Md. 16 ve 17). 99 ıııu? Toplu Konut Yasası, istedikleri biçimde akmadı diye, bugün bu yasada değişiklik yapmaya kalkışmak yersizdir. Fon çalıştınlırsa, yasa çalışır ve bu yapısıyla başan sağlanır. SABAHATTİN SAĞIROĞLU Inşaat. Y. Mühendisi Bir makalenin sınırları içinde verilebilecek bir aynntıyla.konuya girmeyi sürdürelim: Tasannın 2. maddesiyle, toplu konut yapımı, Bakanlıktan "Toplu Konut Kuruluşu" unvanı almış fırmalarla banka ortaklarının tekeline bırakılmıştı. "Toplu Konut Kuruluşu" unvanının Bakanlıktan icazet alrruş fırmalardan başkasınca kullanılması bile 14. maddeyle yasaklanıyordu. 11. maddeye göre, bu toplu konut kuruluşlan, almak istedikleri arsalar için Fondan kredilendiriliyor; 6. maddeye gore, Fondan alınan kredilerle, hazine arsalannı dahi satın alabiliyorlardı. 5. maddeye göre, bu arsalann kadastrolan çıkartılırken, kadastro komisyonlan yerine, köy ihtiyar heyetlerince görevlendirilecek iki bilirkişi yetiyordu. 6. maddeye göre bu kuruluşlar, hazineden hazinenin parası ile veya parasız olarak, tahsis yoluyla aldıkları arsalar üzerinde yapacaklan sosyal konutlar için, maliyetin *?o 9O'ı oranında kredi alıyorlar (Md. 13); dilediğince satmak üzere tüm konutların •%20'si oranında (Md.12) sosyal olmayan konut yapabiliyorlardı. Bundan sonra, konut satış fıyatIarı, 15. madde uyannca, "bilfıil harcamaya" göre saptanıyordu. Taahhüdunde birkaç inşaat bulunan bir firmanın, inşaatlar arasında kaydıracağı araçgereç ve hizmet bedellerinin "bilfîil harcamayı" nasıl etkileyeceğini bilmeyen ticaret erbabı var mıdır? Tasarıdaki en ilginç hükümlerden biri de 24. maddede yer ahyordu. Birlikte okuyalım: "Toplu Konut Kuruluşları kiralık konut inşa edebilir ve işletebilirler. KiraLk konutlara, konut değerinin "o 70'ine kadar inşaat kredisi açılabilir. Bu konutlar işçi yurtlan, bekâr pansiyonlan, aile pansiyonu olarak kullanılabilir." Göruyoruz ki "toplumun alt ve orta gelir gruplan" için çıkarılmak istenen bir yasa ile tatil köyleri, oteller, moteller ve eğlence yerlerine flnansman amaçlanıyordu. O günlerde yaptığımız saptamalara gore, kulislerde varlığı sezilen birtakım şirketlerin, Istanbul'da eğlence ve işyerleriyle birlikte, onbinlerce konutluk arsalan; güney kıyüarımızda ise yapımına başlanmış tatil siteleri bulunuyordu. KURTARMA OPERASYONL MU? Tasannın 8. maddesi, bütçe gelirlerinin % 2'si ile 1598 sayılı Mali Denge Yasası'nın gelirlerini Fon'a veriyordu. Bu iki kaynağın toplamı ise, genel gider bütçesinin % 5'ini oluşturuyordu. 1982 yılında bu yoldan gelecek paranın 90100 milyar TL olacağı hesaplanmıştır. Sayın Özal'ın ekonomik işlerden sorumlu olduğu bir dönemde, bir yandan bu hesaplar yapılırken, bir yandan da kamu kaynaklannın durmadan Fona akıtılacağı havası yaratılmış, birtakım ga zete ve sözde toplu konut kuruluşlarında bayram havası esmiştir. Bayram havası nedensiz değildi. Çunkü tasannın geçici 1. maddesi, sosyal konutla ilgili sınırlamalara bağh olmadan, "kanunun yürürlüğe girmesinden önce, arsa sağlamış ve inşaata geçmiş olup, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Imar ve Iskân Bakanlığına başvuran toplu konut kuruluşlan, bu kanunla getirilmiş imkânlardan yararlanabilirler" hükmünü koyuyordu. Tasannın görüşüldüğü dönemlerde, sermaye piyasasında bunalım fokurduyordu. Yürürlükteki metnin yasalaştığı dönemde batışlar çok yakındı. Yasa çalışmalan sırasında kulislerde varhğı sezilen bazı firmalar ve bankalar daha sonra batmaya başlayınca, söz konusu tasannın kimleri kurtaracağı açığa çıkıyordu. İnsan bugün sormadan edemiyor: Acep, hesaplarda bir kurtarma operasyonu mu vardı? Şimdi de sosyalist blokla alışverişi belirli firmalann tekeune vermekle benzer bir sonuç mu amaçlanıyor? NE YAPILABİLİR? Gördük ki, yasalaşmayan tasarı ilke olarak, kamu fonlannı kaynak bellemiştir. Tasanda banka mevduatı bir masal gibidir. Banka mevduatı, keşke Sayın Başbakanın dediğince kolaylıkla konut yapımına çekilebilse! Oysa, kısa ve orta vadeli ticari krediler dururken, sosyal hizmet yanı ağır basan bir serüvene, uzun vadeli, düşük faizli kredi verecek bir "müdebbir tüccar" var mıdır? Gene de faiz farkı uy gulamasıyla, bankalan buna zorlayacak yasalar çıkarılabilir; hatta devlet bankalan zorunlu tutulabilir. Ama özel bankalan uygulamaya zorlamak kolay mıdır? Bunlann hepsini başardığımızı varsaysak bile, faiz farkı uyguîamasıyla tüm yükü gene kamu sırtlamayacak mıdır? Öyleyse durumu açıkça saptayaüm: Fon halkın tasarrufları ile kamu kaynaklarından oluşacaktır. Bu tasarrufların oranı, yürürlükteki yasada konut maliyetinin % 2027'si oranındadır. Fon gelirlerinin, belli bir süre, Maliyenin keyfine bağb kalmaksızın kaynaktan aktarılması, olumlu bir yaklaşımdır. Bir yetkilinin ilan ettiği 300500 milyarlar değil, ama yılda 3040 bin konut için 100 milyar lira ayırmak bile olumlu sonuçlar doğuracaktır. Bu arada Yürürlükteki yasanın geçici 1. maddesi uyannca kredi alması kesinleşmiş 66 bin; ayrıca hak sahipliği onaylanmış 230 bin yurttaşımızın örgütlediği kooperatiflere kredileri verilmeğe başlanarak inşaat kesiminde bir hareket başlatılabilir. Ancak inşaatı dışsatımla (ihracatla) kanştırmayalım ve kahvecilerle dülgerleri, yapabilecekleri işlerde kullanalım!... Fon çalıştınlırsa, yasa çalışır. Yasanın kurgusunu bozmağa gerek yoktur. Ancak tasarruf, kredi ve faiz oranları, iktisadi koşullara göre yeniden ele alınabilir. Sayın Özal'ın da desteklediği bir tasan yerine bir başka metin yasalaştı diye, Toplu Konut Kanunu'nu değiştirmek, sorunu çözmez. İki yanhşın, bir doğru yapmayacağı gibi... PENCERE 26 OCAK 1984 Yaygınlık ve doğruluk Galile, okul sıralarında tanışmak zorunda kaldığımız kişilerden biridir. Öğrencilik yıllarımda Galile'nin yalnız bilgin değil kahraman olduğuna ınanırdım. Bu ünlü bilim adamı dünyanın güneş çevresinde döndüğünü soyieyerek kilise otoritesine karşı çıkmış, engizisyonmahkemesinde yargıçlara kafa tutmuş, işkenceyi de göze alarak bağnazlarla alay etmişti: Eeee, demişti, dünya dönüyorsa ben ne yapayım, elim den bir şey gelmez ki... Kimi zaman bir yanlış,dikjen dile aktanlarak benimsenir; Galile; çekinmeden, korkmadan gerçekleri sonuna dek savunma erdeminin bir örneği gibi gösterilirdi. Galile'nin engizisyon mahkemesinde yargılanırken korktuğunu, sözünden döndüğünü, gerçeği savunmaktan çekindiğini öğrendiğimde üzüldüğümü anımsarım. 17'inci yüzyılda yaşanmış bir olayın içyüzünü 20'inci yüzyılda öğrenince hayrflanmak gülünç gelebilir; ama biz toplumca biraz gecikmiş olarak yaşamıyor muyuz? • Galile'nin engizisyon mahkemesinde yargılanmasının siyasal ve toplumsal anlamını 196O'II yıllarda kavradık. Eskiden bu olay, bilimle din ve özgür düşünceyle bağnazlık arasında bir çatışma kapsamında yorumlanırdı; sınıfsal kökenlerine inmek için gerekli bilinç ülkemizde ışıdıkça Galile davasının ne demek olduğu daha iyi anlaşıldı. Şimdi Brecht'in "Galile'nin Yaşamı" adlı oyunu AST'da (Ankara Sanat Tiyatrosu) sahneye kondu. Galile rolünde Kerim Afşar, bir kahramanı değil, tüm ruhsal gelgitleriyle bir doğal insanı canlandınyor; Galile'yi bize sevdiriyor; anlıyoruz ki "gerçek" bir kez gün ışığına çıkarıldı mı, kimi insanın gerçeği savunmaktan çekinmesi, ya da dönekliği. artık bir anlam taşımıyor. Bir kez bile söylenen gerçek, dünyayı değiştirmeye yeter. • Geçenlerde "Kolomb'un Yumurtast" başlıklı bir yazım bu köşede yayınlanmıştı. Kolomb'un yumurtasını hepimiz biliriz. Ancak bu söylencenin yaygın bir yanlışa dayandığını Yargıtay Üyesi Sayın Sami Selçuk'tan aldığım bir mektup vurguluyor. Meğer hepimizin bildiği ünlü yumurta. Kolomb'un değil, Brunelleschi'ninmiş. Michelet'nin "RönesansTarıhi"nedayana rak Sayın Sami Selçuk, olayı şöyle açıklıyor: "Floransa'da Santa Maria del Fiore Kilisesi tamamlaıacak, çatısı çatılacaktır Brunelleschi'ye göre bu, sağlam, ama dayanaksız bir kubbe olmalıdır. Herkes deli diye güler ona. Çağmp sorariar modelini göstersin diye. Amaçlan kopya etmektir. Brunelleschioyuna gelmez ve ceöinden bir yumurta çıkararak der ki İşte model; dikine oturtun. Kimse başaramayınca yumurtayı kırarak dikine masaya oturtur. Herkes bağınr: Ama bu çok kolay! Brunelleschi: Öyleyse neden düşunmediniz? Brunelleschi, kerestesiz, dayanak duvarsız, kemersiz, dış payanda yardımı olmaksızın, güçlü bir adamın bastonsuz koltuk değneksiz yatağından kalktığı gibi, sade ve doğal olarak yapıyı diker, oval başlık sekizgen bir kasnak üzerine ustalıkla oturttuğu kilisenin tepesine herkesin korkulanyla alay edercesine "kitle sağlamlığını artnr" diyerek bir de mermer koyar." * Brunelleschi 1337 ile 1446 yılları arasında yaşamış; kimbilir, belki de yumurtayı masada dik durduran ilk insan, Santa Maria gemisinin kaptanı değil, Santa Maria Kilisesinin mimarıdır. EVET/HAYIR AKBAL Tarzaıflar da ölür... "Bazı şeyler vardır, hiç olmayacak sanınz. Ama olur. Tarzan da gençti bir zamanlar. Akla mı gelirdi onun da yaşlanacağı, gunü gelip öleceği? Biz çocuktuk, o deiikanlıydı. Düşünmezdik yaşlılık ölüm diye şeylerin varlığını. Ağaçtan atladı mı aslanı £wçaklardı. yamyamları bir görmesin, çığlık çığlığa üstlerine saldınrdı. Uçurumun tepesinden nehre datdı mı timsahlar kaçacak delik ararlardı. Ya Jane'i ince belinden tuttuğu gibi daldan dala uçurması! Avuçlanmız patiardı alkışlamaktan. Dudaklanmız ıslık çalmaktan şişerdi. Fındık, fısttk, kabak çekirdeği, leblebi cebimizde nasıl biterdi, anlayamazdık." Benim "Tarzan Ötdü" öykümün başlangıcı... Yıllardır bitkisel bir yaşam sürüyordu'Tarzan' yani Johnny Weissmüller. Birtürtü ölmüyordu. Tarzan gibi direndi, savaştı. Ünlü bir sporcuydu zaten, 1924 ve 1928 Olimpiyatlan'nda yüzme birinciliği kazanmıştı. On beş kadar 'Tarzan' filmi çevirdi daha sonra... Başka filmlerde de oynadı mı, bilmem? Bir kez Batılı giysiler de giydi bir Tarzan filminde. Amerika'ya mı, İngiltere1 ye mi gelir Lord Grystoke kişiliğiyle! Ama uygar dünyanın pisliklerine dayanamaz, yine ormanlara döner. Son yıllarda Tarzan filmleri TV'de gösterildi de bugünün çccukları onu yeniden anımsadı. Bizler de izledik. Ama ne yalan söyleyeyim, 1930'larda, 40'lardaki etkisini yapmadı bende. Nasıl yapsın, çocukluk, ilkgençlik dönemi uçup gitmiş, neleri neleri de birlıkte götürmüş!... Edgar RiceBourrugsadlı bir İngiliz yazannın düşlediği bir kişidir Tarzan'... Bu yazar, önce 'Tarzan Maymun Adam' adlı bir roman yayınladı, sonra başka Tarzan kitapları bunu izledi. Okuyanlar bilir Karacan Yayınlan'nda birkaç kez basılmıştırAfrika'ya bir gorevte gönderilen Lord Grystoke'la eşi bir kaza sonucu ölürter, beşikteki küçük oğullarını maymunlar büyütür, yetiştirir. Tarzan, vahşi hayvanlaria anlaşmasını, onların dilleriyie konuşmasını ögrenir, ormanlar kralı olur zekâsıyle, iç güdü, sezgileriyte.. Sonrasını bilmeyen yok; beyaz insanlaria karşılaşması, Jane'i kaçırması, sevmesi, ardından da sonsuz serüvenler... Beyazperdede birçok Tarzan gördük.VVeissmüllerilk Tarzan olmadı, ya üçüncü ya dördüncüdür. Ama en çok tutulan Tarzan oydu. En sevilen, en beğenilen. Dünya sinemalarında, TVIerinde, çocuk dergilerinde yanm yüzyıldır egemenliğıni sürdürdü. Johny VVeissmüller de Tarzan' olarak ünlendi, zenginİKğe, geniş bir sevgiye kavuştu. Şehzadebaşı sinemalannda tanıdım ben Tarzan'ı... Hep yaşlandık, o genç ve güzel kaldı. Yaşamda mı? Hayır, beyazperdede... Düş insanları yaşlanmaz ki! Bugün yaşamda olmayan nice güzel kadınlar, erkekler TV ekranlannda eski güzelliklerini yaşatıyoriar, bizleri gençlik duygularımıza götürüyorlar. Greta Garbo'lar, Marilyn'ler, Bergman'lar, Gary Coooer'lar, Clark Gable'ler... Oysa onlar da kendi yazgılarını sürdürütier, yaşlanırlar, çirkinleşirler, ölürler. Kimi bir daha çıkmaz insan içine, kapanır karanlık odalara, kopar yaşamdan, Garbo gibi...Kimi de daha genç yaşta canına kıyarak yaşlılıktan, dolayısıyle çirkinlikten kaçar. Ama Tarzan' sonuna dek savaştı. Hastalıkla, ölümle. Kaç yıldır bekleniyordu Tarzan da öldü' haberi. Ölmüyordu ama!... Direniyordu. Nasıl beyazperdede aslanlarla, kaplanlarla, yamyamlarla çarpışıp da hepsinı alt ediyorsa, ölüm canavanna teslim etmiyordu kendini... Hem saklamıyordu kendini, yaşlılığını, çirkinliğini, hastalığını... Yetmış dokuz yaşına kadar sürdürdü bu boş, umutsuz savaşı... Gençliğini, aslanlarını, fillerini, Jane'i beyazperdede bırakarak çekti gitti sonunda... Bir çocukluk arkadaşımı anlatmışım o Tarzan ÖWü' öyküsünde... Daha doğrusu bir değil, birkaç arkadaşı... Tarzan otmak isteyen çocuklar öylesine çoktu ki, daldan dala sıçramak, onun gibi bagırmak yaygın bir alışkanlıktı o günlerde... Geçen gün baktım bir arsada bir çocuk Tarzan sesiyie bağırıyor yine, TV'nin etkisiyle... Bu ses sürüp gidecek. Tarzan'cılık oyunu çocuk evreninde hep yaşayacak... Tarzan'ın gerçek anlamını biz anlayamamıştık gerçekte... Sömürgen Batı'nın bir insanıydı o. Üstün 'insan' ömeğiydi. Beyaz adamın siyah adama, geri kalmış toplumlann insanlarına her zaman üstün çıkacağının simgesiydi. Ormanda tek başına da kalsa, binbir tehlikeyle de çevrilmiş bulunsa, yine de yengiye ulaşacaktı; ulaşırdı. Ama artık dünya değişti, karaderililer dünyanın kaç bucak olduğunu gördüler, kimsenin kimseden 'üstün' olmadığını, olamayacağını anladılar. önemli olan, btKmdi, küttürdü, zekâyı geliştirmek, uygarlık ışığında aydınlanmaktı. Kara deri, sarı deri, beyaz deri 1 aynmları anlamsızdı. Bir boş aldatmacaydı Tarzan'ın, Tarzan ların üstünlüğü... Bir bayan yazar kızmıştı benım Tarzan Öldü' öyküme! Kaleme sarılmış, Tarzanlar Keşke Ölse' diye yazmıştı! Sanki ölmeyecekmiş gibi! İste öldü sonunda!... Yaşam savaşı btter biryerde, bir çizgide... Ben de o öykümü şöyle bitirmişim: "Hepimiz ötdük. Oldüğumüzu anlamadan. Tarzarflar, Janefler. Hepimiz 67duk. Anılar kaldı, tek tük. \aşayan, yürüyen, konuşan bu insanlar kendilerinin birer anısı işte. Hepimiz birer anıyız. ölü bir anı. Yaşıyoruz diye kendimizi aldattyoruz. Öldüğümüzü gizliyoruz. Birbirimizden. Kendimizden." Hizmet sektörünün büyük bir kuruluşuna kÜKFKZ V\lık Siir D Ocak 1984HasanHüsevin'den "bir kaç küçük anı"... EkimAralık 1984 Odül Alamanug Şiirler özel Sayısı Isteme adresi: P.K.43Merkez/lZMtR Dinamik, kolay diyalog kurabilen, aktif ve çalışmayı seven kişi iseniz, TECRÜBEÜ SEKRETER Yönetim Kurulu Başkanı/Murahhas Aza ile çalışmak üzere tecrübeli bayan sekreter aranmaktadır. • Konuşma ve yazışmada Türkçe ve Ingilizce kullanımı mükemmel, • Steno bilen, teleks kultanan, • Arşivleme, yazışma, yönetim bilgisi tam, • Temsil yeteneği olan, prezantabl, • 30 yaşının üstünde... isteklilerin; haklarında referans verebilecek iki ismi, talep ettikleri yıllık net ücret tutarını, yeni çekilmiş fotoğraflarını içeren ve mesleki gelişimlerini belirten ayrıntılı özgeçmişlerini,"PK 58 Teşvikiye" adresine göndermeleri rica olunur. Başvurular gizli tutulacak, mutlaka cevaplandırılacaktır. "BİR YAYIN ORGANININ REKLAM SERVİSİNDE" görcv almak isterseniz bize bir resim ile özgeçmişinizi, varsa telefonunuzu ve adresinizi gönderinız! PJC. 59 TEŞVİKÎYE Semra YENER ile TRT Spor Servisi'nden Mustafa YENER'in oğullan Sahibinden 1982 Station tek kapı Opel Kadet Tel.: 528 26 20 OKTAY AKBAL DÜŞ EKMEĞİ Roman Cem Yayınlan 200 TL BURAK doğdu. Onların mutluluğunu biz de paylaşıyoruz. Cumhuriyet Spor Servisi çalışanları • MÜŞFİK turizmsunar BURSA SAPANCA BOLU ABANT ÇalikPalas Vakıf Turistikoteü 21 00025.000. Koruoteii 22000. 26.000.| | Turban Abantoteİ 3290037.900. ! ! JEOMORFOLOGLAR DERNEĞİ'NDEN DLYURULUR Derneğimizin 17. Olağan Genel Kurul Toplantısı 9 şubat 1984 perşembe gunu saat 14.30'da Bahçelievler 27. sokak No: 34/A adresindeki dernek merkezinde aşağıdaki gündemle yapılacaktır. Çoğunluk sağlanamadığı takürde ikinci toplantı 17 şubat 1984 cuma gıinu saat 14.30'da M.T.A. Genel Müdürluğü Konferans Salonu'nda aynı gündemle yapılacaktır. Yönetim Kurulu Gündem: 1. Açılış ve Başkanlık Divanı seçimi. 2. Saygı duruşu. 3. Yönetim ve Denetim KurulIarı raporlarının okunması ve eleştiriler. 4. Yönetim ve Denetim Kurullarnun aklanması, 5. Tüzük değişikliği, 6. Yeni Yönetim ve Denetim Kurullannın seçimi. 7. Dilek ve öneriler. 8. Kapanış. 3 gece 4gun 27.500. OK 4 gece S gün 35.SOO. OK Özel otobus. tam pansyon konaklama, Ortur Servtsi V ^ BARBAROSBULVARI, 35 BtSIMAS. IST TEL 161107416182261612281 K.ADIKOY 3J76107 I REHA TANÖR NEFİSE'MİN ÇİÇEKLERİ Mizah Öyküleri Dağıtım: YADA Dr. Şevkibey Sok. No: 6 Divanyolu İSTANBUL Tel.: 520 74 72 M SEMÎNER/SEFGÎ HZİSlNDEN HŞ DLMR M4LZEMELERİ N PptA<?tCN miZFMFJFRÎ N1ONE77V1ELİÖ 2.SEPGÎ aydınlık, daha "geniş" bir salon için... Şişe Cam'dan TAPULAMA İLANI TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜCÜNDEN Bilecik ili Osmaneli ilçesinin belediye hudutları dışında kalan bütün bucaklar ve köylerdeki taşınmaz malların 766 sayılı Tapulama Kanununa göre tapulamalanmn yapılacağı ilan olunur. Basın: 10492 25Ocak4$ubatB64 yapı endüstri merkezi HarbiyeISTANBUL A.ş. tdcıe Giltaa, Bsywm Han Kat 4 8 'KRISTALAYNA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear