25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 OCAK 1984 • • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/11 sında hiç de temelli bir ideolojik ve siyasal görüş aynlığı yoktur. 6 Kasımseçimlerinde HP'ye verilen yüzde 30 dolayındaki oy, yerel seçimde, biraz fazlasıyla HP ve SODEP arasındapaylaşılırsa, bu sonuçtan kim ne sağlamış olacaktır? HP ile SODEP arasındaki oy dağılımı nedenıyle ANAP'ın yeniden bir seçim yengisi kazanmış görünmesi, sormak isteriz, ülkemiz demokrasisine ve sosyal demokrasiye pek pahalıya mal olmayacak mtdır? Kim, kendisini böylesine bir lüksün dokunulmazlığı içinde görebilır, kim? Akıl yolu birdir: HP ve SODEP, bu gibi yakışıksız demeçlerie birbirlerine elense çekeceklerine, minderdeki asıl pehlivana karşı "çiftdalma" yörrtemi ile saldırıya geçmeleri ve "ilkeli muhalefet"\n gür sesini kitle tabanlarında yankılandırmaları gerekmez miydi? Önümüzdeki yerel seçimlerde, özellikle Ankara, istanbul, izmir ve Adana gibi kentler için "ortak adaylar" saptamaları ve böylece kitle muhalefet birikimini yerel seçim terazilerine yeıîeştirmeleri aklın emrettiği tek yol değil midir? Yerel seçimlerde ANAP'ın ülke çapında oylannda bir duşüş kaydedilirse, "erken seçim" kaçınılmaz biçimde gündeme gelir ve sosyal demokratlar, ilk genel seçimde iktidara adımlannı atarlar. Yok eğer, böyle inatlaşmalar ile sol kesimın oylan bölünür ve bu bölünmeden ANAP yararlanırsa, o zaman, SODEP ve HP yöneticilerine söylenecek çok soz bulunur. Ve işte o zaman yeni kurulacak adam gibi "demokratik sosyalist" parti, Güney Amerika modeli kalkınma reçetelerine karşı. kitle tabanından güç alan özgürlükçü ve katılımcı demokrasi anlayışı ile halkın önüne çıkar ve sosyal demokrasi kavramı üzerinde miras kavgasına tutuşmuş olanlara, "Bu mirasyedi hovardalığına hiç hakkınız varmıydı?" diye sorar. Bir seçim yenilgisinden sonra yöneltilecek böylesine bir haklı soru, SODEP ve HP binalannı kitle tabanı adına kamulaştırıverir. Sosyal demokrasiyi payiaşamayan bu iki partinin çatısına İsmet Paşa'nın o ünlü Hadicanım sende... sözünü tşıklı levhalara yazıp asmanın, bugünden bir pedagojik yararı olur mu dersıniz? Demokrasi Olacaksa bazda enflasyonun nedenlerini e/e aldığımızda, bu tür bılimsel toplantılarda enflasyon nesim tarafından ödenmediği gerçeğine işaret denleri sayılırken, ücretler hiçbir zaman güneden P'of. Ülker», gelir vergisinden artık bir deme gelmez. Ancak, ne zaman ki konu işçibakıma soz edilemeyeceğinı, olsa olsa buışveren iliskileridir, o zaman bu tür toplantına "ücret vergisı" demenin daha doğru olalarda enflasyonla bağlantılı olarak ücret arcağını söyledi. tıslan gündeme getirilir..." Gerçek ücretlerde sürekli bir aşınmanın Prof. Metin Kutal, sendikaların son yasal varlığı da semıner sırasında dile getirildi. düzenlemeler ile faaliyet alanlannın sınırianProf. Nusret Ekin, eski plancılardan Mete Tö dığını, toplu pazarlık düzenı ile özellikle grev runer ve bazı sendikacılar gerçek ücretlerdehakkının kullanımına önemli kısıtlamalar geki gerçeği şöyle özetlediler: tirildiğini sergiledı. İşçi ücretieri 1963 ve 1977 yılları arasınSeminerdeki tartışmalar sırasında vurguda gerçek anlamda sınıriı bir iyileşme içindey lanan bir başka gerçek de şu oldu: Geçmişdi. te, "iş banşı"ntn bozulmasında temel etken, Daha sonraki yıliarda artışlar enflasyotopiu pazarlık sistemi ve ücret politikaları olanun gensinde kalırken, gerçek ücretler de mazdı... asınmaya başladı. Kanımızca bundan sonra da olmayacak Son 5 yıl içinde ise, gerçek ücretlerde tır. yuzde 50 oranında bir gerileme meydana Ancak: geldi. Eğer, "ış banşı"n\n bundan sonra bozulİşçi ücretieri ıle enflasyon arasındaki bağması istenmiyorsa, toplu sözleşme düzeni sılantı konusunda Prof. Nusret Ekın, ilginç nırlamalardan kurtarılarak, Batı demokrasiaçıklamalar yaptı. Türkiye'de çalışanlar ıçinlerinde varolan ölçülere uygun biçimde tam de ücretlı kesimın payının yalnızca yüzde anlamıyla ışlerlığe kavuşturulmalıdır. 1520 dolayinda olduğunu belirten sayın proEğer, demokrasiden yana isek ve demokfesör, şunları söyledi: ratik rejimın tüm kurallarıyla ülkemizde yer'8u nedenle bizde ücretlerin talep artışıleşmesini içtenlikle istiyorsak, sendikal hak na etkisi çok azdır. Toplu sözieşmelerden ya ve özgüriüklerin eksiksiz sağlanmasına çararlanan 1 milyona yakın işçinin ücret artışlalışmalıyız. rı, ücretlerin en yüksek olduğu söylenen döYoksa gelir dağılımındaki adaletsizlik açınemlerde bile enflasyonun üzerine çıkamamıştır Bu işçilerin yüzde 80'ınin ücret artışlasından Hindistan'ın bile gerisine düşmüş n enflasyon oranının altında kalmış. sadece olan, gerçek ücretlerin son beş yilda yarı yayüzde 510'luk bir grubun ücret artışı enflas rıya aşındığı bir ülkede ne "iş banşf'nı, ne yonun üzerinde gerçekleşmiştir. Ekonomik de demokrasiyi oturtabiliriz. (Baştarafı 1. Sayfada) Sovyetler (Baştarafı 1. Sayfada) arasında bir kaynaşma başladı. İZDAŞ ve ENKA'nın Vostok Intorg'la randevu sırasında birinci sırada yer almasının "Türk resmi heyetinden bir yetkilinin yardımı sonucu gerçekleştigi" yorumlarına yol açtı. FİNANS MEKANİZMASI Turk isadamlan toplu pazarlık sisteminin kabul edilmemesini iki başlıkta yorumladı: Bu mekanizmanın nasıl işkyeceginin henüz kavranmamış olması, Bu mekanizmanın işlemesi için hangi finansman kaynağının kullanılacağı. Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası'nın Genel Müdürü Erol Aksoy'un Sovyetler'i ani ziyareti de bu finans mekanizmasını oluşturmaya yönelik bir çaba olarak yorumlandı. Sovyetler, Türkiye ile ticaret yapabilmek için istisnai muameİe uygulayan şirketler kuruyor. Türkler de, Sovyetlere karşı bazı istisnai muameleler uygulayabiliyor. Örneğin ENKA temsilcisi Yıldınm AktUrk, Turk heyetinin resmi temaslanna katılabilen tek işadamı. Ihracatçılar Derneği Genel Sekreteri Tuna Lçansu, şimdiye kadar ticari bir gelişme sağlanamamış olması konusunda, "Dünyanın hiçbir yerinde 48 saatte altın bile satamazsınız" dı \or UĞUR MUMCU (Baştarafı l. Sayfada) GOZLEM btziz, diğeheri ya Marksist düşünceleri savunanlar ya da kapatılan bir partinin devamını ifade etmek isteyenlerdir" demektedir. HP'nin bir sayın yöneticisi ise SODEP'in, "ne idüğü 6elirsiz bir parti" olduğunu ileri sümnektedir. ANAP ıktidanna karşı geniş halk yığınlarının özlemlerini dile getirip, "öfkeJi muhahtet" yapmak gibi bir görev, ikinci, üçüncü plana itilmiş, "İsmet Paşa'nın oğlu" ile "Özel Kalem Müdürü" arasında hiç de hoş olmayan bir içsavaş başlatılmıştır. Sayın Calp'in, SODEP'i "kapatılan bir partinin devamı" olarak göstermesi ve sol kesimde HP'yi benimsemeyen çevreleri, ülkemizde öteden beri suç gerekçesi olarak kullanılan "Marksıstlik" ile nitelemesi, üzuntü ile ifade edelim, biraz "ihbar" kokmaktadır. Sayın Calp'in amacını aşttğını sandığımız bu ifadelerın, HP'nin Sayın Genel Baskanı'na hiç de saygınlık sağlamayacağını bilmek gerekir. Bu gibi suçlamaları, nasıl olsa Sayın Calp'in bu demecine yer veren sağ basın sık sık yineliyor. Böyle suçlamaları, bu tür suçlamaları varlık nedenleri sayanlara bırakmak Sayın Calp için daha doğru olmaz mıydı? Sayın Erdal İnönü'nün de HP için siyasal nezaketin fizik kurallarına biraz ters düşen, "sosyal demokrat süsü ver mek" gibi polıs bülteni deyişlerine yer vermesi de üzücü olmuştur. "halkçı" bir dil kullanmanın başka yolları da vardır. İsmet Paşa'nın "kafasında dolaşan ye kuyrukları birbirine değmeyen tükiler"öen bazılan Sayın İnönü'ye miras kalmışsa, bu tilkilerin kuynıklannda çok daha anlamlı kavramlar ve sözcükler bulunmaktadır. Yerel seçim arifesinde HP ve SODEP arasındaki bu soğuk savaşın kimseye yararı otmayacak; tersine bu gibi "demeç düellolan" her iki partiyi de yaralayacaktır. Hesabı şımdiden lyi yapmak gerekir: SODEP ile HP ara Avrupa Konseyi için karardan (Baştarafı I. Sayfada) Meclisi Başkanı Ahrens, Karaduman'dan sonra Genel Başkan Necdet Calp'le gorüşmek üzere HP Genel Merkezine gitti. Ahrens'le göruşmek için evinden çıkıp genel merkeze gelirken bir trafik kazası geçiren Calp uzun süre bekledikten sonra HP Kurucular Kurulu üyesi \e parti özcusiı Yaşar Aysev Ahrens'le görüştü. AhrensAysev görüşmesinden sonra Avrupa Konseyi Meclis Başkanı gazetecılere, "Turkiye Avrupa Konseyi'nin bir parçasıdır ve bize aittir," dedi. Aysev, Turkiye'deki demokrasinin işlerliği konusunda konuştuklarını anlattı. Saat 13.00'teki bu goriışmeden sonra Ahrens, Necmettin Karaduman'ın Devlet Konukevi'nde kendisi onuruna verdiğı ziyafete katıldı. Ahrens burada Cumhuri>et muhabirinin sorulannı yanıiladı. Avrupa Konseyi Danışma Meclisi Başkanı, "Ocak ile ntayıs arasında sizce ne fark var?"sorusuna şu karşıhğı verdi: "Çok önemli farklar var. Hem de çok önemli. Çünku Türk >e(kililer başta insan hakları olmak üzere çeşitli konularda somut vaatlerde bulundular. Ama bunların hepsi şimdilik birer öngorü. Bulün bunların nasıl gerçekleştirileceğini gormek gerek. Kuşkusuz bu, Konsey'in Turkiye hakkındaki kararında daha etkili olacaktır." Ahrens, neden özellikle mayıs ayının seçildiğini şu şekilde açıkladı: "Çünkü Türk yetkilileri bize şubat ayı içinde bir af çıkaracaklarını soylemiş bulunuyorlar. Bu, bana da teyid edildi. Bunu takiben, sıkıyönetimin kısmen kaldırılması gündeme gelecektir. Butun bunlar. görulduğu gibi, ocakmayıs arasındaki gundemi oluşturuyor. Biz uygulamalan gormek istiyoruz. Yoksa, bu konuda bugune dek çok scy soylendi."Karl Ahrens,"mayıs onerisi''ne ilişkin olarak Turk yetkililerden ne gibi tepkiler aldığı sorusunu yanıtlarken şöyle konuştu: "Çeşitli tepkiler alıyorum. Ama son sozü söyleyebilmek için yarın (bugun) Başbakan Sayın ÖzaJ'la yapacagım görüşmeyi bckleyecegim. " Avrupa Konseyi Danışma Meclisi Başkanı Ahrens saat 15 30'da MDP Genel Başkanı Turgul Sunalp'ı zıvarel etti. AhrensSunalp göruşmesi MDP Başkanının TBMM'deki çalışma odasında yapıldı. Saat 19.00'da da, HP Genel Başkanı Calp Ahrens'i Ankara Oteli'nde ziyaret etti ve trafik kazası yüzunden yapılamayan AhrensCalp göruşmesi gerçekleşti. Yaklaşık bir saat süren goruşmeden sonra Ahrens, Turkiye'nin 30 ocak toplantısına katılması konusunda çoğunluğun karar vereceğini söyledi, Calp de "Konuşmamızın temelini Avrupa Konseyi'ne dclege gönderilmesi ve Konsey'de kalınması konuları teşkil etmiştir. Gorüşlerimizde ısrarlı bulunduk" dedi. Mffli (Baştarafı I. Sayfada) Komutanı Orgeneral Mehmet Buyruk ve Milli Guvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Halil Toroslu katıldılar. Milli Gü\enlik Kurulu'nun dün saat 09.45'de başlayan toplantısına saat 12.30'da ara verildi ve Köşk'te öğle yeraegi verildi. Kurul toplantısı saat lS'de sona erdi. (Baştarafı I. Sayfada) nasıl iştir anlayamadık. İthalat izni, ureticiye vunılan bir darbedir" dediler. TADI BEĞENİLMEDt Panama'dan ithal edilen muz İstanbul Hali'nde 650 liradan satılıyor. Manavlar ise semtine göre " P a n a m a " muzunu 850 liradan 1.300 liraya kadar satıyorlar. Manavlar, halkın meraklarını gidermek için ithal muzu aldıklarını, tadının ise genellikle beğenilmediğini söylediler. lriliği nedeniyle halkın ilgisini ceken ithal muzlar, yerlisinin aksıne tane ile de satılmaya başlandı. Yaklaşık 200 gram gelen bir tek muz, 190 lira dolayında satılıyor. ithal muzunda, kilo çeken "sap"ınm bulunmamasını bir avantaj olarak niteleyen manavlar, yerli muzun fiyatının daha duşük olmasına karşın " n e t " kiloda daha pahalıya geldiğini söylediler. "Chiquita" muzunun piyasaya çıkması ile yerli muz fiyatlannda yüzde 25'lik bir azalma oldu. Kimi semtlerde yerli muzun kilosu 800 liradan 600 liraya duştü. Ancak kaliteli yerli muzun fiyatında bir değisiklik olmadı. Paııama "Zevk için ithal ettim aslında çok zahmetli is (Baştarafı 1. Sayfada) niz ve aynı muzu 1.50 fenikten (150 TL.) görseniz, adam vurgunu vurmuş, dersiniz. Ama aslı öyle degil" diyerek başladı: KOLAY DEĞİL "Şimdi efendim, Türkiye'ye bir araba muz getirmek, aslında kola> dcğil. Bunu getirmek için önce 500 bin marklık ihracat yapacaksınız. Bunun yuzde 20'sini bankada açtırdığınız döviz tevdiat hesabına yatıracaksınız. Bu y^tırdığınızın da ancak dörtte biri ile dışardan muz getirebilirsiniz. Yani yuvarlak bir hesaplamayla yaptığınız ihracatın ancak beşte biriyle bir TIR muz alabilirsiniz Türkiye'ye. " Bu kuçuk dışsatımcılar için bir zorluk degil mi? TÜFEKÇİ Tabii zordur. Bu aslında holding işi. Hukümet burada guzel bir oyun oynadı. "Yap ihracatı, getir beşte biriyle de malı" dedi. Japonya, Almanya'da böyle kazandı. Bizim küçük ihracatçı olarak zorluklanmız var. Bu 50 milyon meselesi, sosyalist ülkelerle takas kararı falan... Ama objektif düşunünce "lw iyi" divorum kendi kendime: Sadece muzu Türkhe'ye getirmekle iş bitiyor mu? TÜFEKÇİ Hiç biter mı. Bir TIR muz getirdım. Dort gundur uyku uyumadım. Neden? TÜFEKÇİ Muzu getireceksin Panama'danRoterdam'a. Orda gumrüğu artı navlun odedik. Yuzde 120 gumrüğu de ekledin mi, fiyat ortaya çıkıyor. Ama iş bunla da bitmedi. Sonra, ne gibi işlemler gerekti? TÜFEKÇİ En zor alanı sarartma. M^l oradan yeşıl geliyor. Tesislerde sarartılıyor. Bu da öyle kolay değil. Bunun gazı var, derecesi var. Saat başı oksijen ve etilen v^receksin, derecesini ayarlayacaksın. Nasıl uyursun? Fire var mı? TÜFEKÇİ Var tabii. Hem de yuzde 5'i geçıyor. Bunlar 20 kiloluk kartonlarda geldi. Ama bu muzun bir özelliği var. Sarartma ışlemleri sırasında terliyor. Bazı sandıkları sararınca tarttık 18 kilo geldi. Bu da işin riski. Bir de malın hepsini aynı günde satma olanağı yok. Onun için parti parti sarartacaksınız. Bu da ayrı zorluk. Başka bir guçlükle karşılaştınız mı? TÜFEKÇİ Hayır, çok kolay oldu. İstanbul'dan kamyonla mal getirir gibi getirdik. Fada kazanmadığınıza göre, amacınız neydi? TÜFEKÇİ Çok zevkli bi ış. Gayemiz. yurda daha kaliteli mal girmesi, iç rekabetin olması ve fiyatların duşmesı. Bir daha getirmeyi duşünuyor musunuz? TÜFEKÇİ Duyduğuma göre Migros, Koç'un firması Ram'la anlaşmış. 6 kamyon getirtiyormuş. Gima'ya da ENKA getirecekmış. Onun için biz şimdilik durduk. Bu ithalatın, muz ureticilerine bir zararı dokunmaz mı? TÜFEKÇİ Eğer onlem alınırsa dokunmaz. Avrupa'da tohumculuk gelişmiş, yeni yaş meyve ve sebze tohumlan var, domates tohumlan var. Bu tohumlan ithal edersek, yeni turler uretir ve bunları ihraç ederiz. Böylece tarıma bir zararı dokunmaz. Muz ithalinden döviz kazanabilir miyiz? TÜFEKÇİ Niye kazanmayalım. Mesela, bu muzlar yurtdışından yeşil geliyor. Bunları burada sarartıp yurt dışına, özellıkle Ortadoğu ülkelerine satabiliriz. Meyve ithali sürer mi? TÜFEKÇİ Surer ama bu daha çok holdinglerin işi. Büyük para gerekiyor, ithalat ve ihracat rejimi boyle. Çok teşekkür ederiz. Bir foloğrafınızı çekmek istiyoruz sayın Tufekçi, mumkün mü? TÜFEKÇİ O!maz, siz gidin büyuk holdinglerin fotoğrafını çekin. Bu ısi onlar yaparlar. SATILIK Danca Kuştepe mevkiinde bulunan 300 m2 arsa. Muracaat: 526 60 72 • Bakırköy 2. Asliye Hukuk Hakimliği'nin esas no 1983/481 karar no: 1983/593 sayılı kararı ile Mübin olan ismim Nevin olarak değiştirilmiştir. NEVtN ŞAHİN ında şubeye ulaştık. öylece sizin daha yakıpınıza geldik T.C. ZİRAAT BANKASI Gücüne erişilemez
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear