26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 8 HABERLER si çocuk doluydu. Benden çocuklar kaçmadı. Arabanın önünde duran başını çevirdi. Görmemezlikten geldi. Sanki bir düşmana yaklaşıyordum. daha doğnısu düşman olan bendim. Kötü olan bendim. "Merhaba" dedim. Başanı çevirdi. Konuşmadı. "Merhaba," dedim bir kez daha. "Buyur," dedi, merhabasız. "Sizinle konuşalım," dedim. "Bir yazı dizisi hazırlıyorum da." Başını çevirdi gene. Gözleri yoktu sanki. Kulakları işitmiyordu sanki. "Arkadaş," dedim. "Neden konuşmak istemiyorsun? Neden korkuyorsun?" Yerinden kalktı. Arabanın ön çamurluğuna oturmuştu. Kansı da sokuldu yanıma. Çocuklar da. "Arabanız Avustun^ plakalı. Viyana'da mı cahşıyorsunuz?" "Ben cahil birisiyim," dedi. "Konuşmasak olmaz mı?" "Olur," dedim. "Ama konaşsak da olur. Bak aynı ülkenin insanlanyu. Yabancı değUim ki ben." "Sor," dedi, isteksiz. "tsminiz?" "Musa Yörek. Tavas, Denizli'nin Aydoğdu köyünden. "Ne işte cahşıyorsunuz?" "14 senedir iplik fabrikasında. Kanm da orada." "Denizli'nin Babadağı'nda dokumacıuk ileridir zaten." dedim, sözü açabilmek için. "Biz bilmeyiz" dedi kadın. "Sesimizi alıyorsun sen. Sesimizi. Açık makina." "Açık. Ben, gizli ses alıcısıyla yaklaşmadım ki yamnıza. Kapıkule... Bir çıkan pişman bir çıkamayan... Herşey açıkca. Neden kemküm ediyorsun? Neden konuşmaktan da, yurtdışında ortaya çıkan akıl Bu hastalann en belirgin özellikkaçınıyorsun? Gizli kapaklı ne leri, korku, şüphe, endişe, huhastalıklarının ortak görüntülevar ki şu dünyada? Bak, köyden ri hekimlerin dikkatini çekmeye zursuzluk, sıkıntı ve buna bençıkıp Avusturya'ya gitmişsiniz. başlamış ve Alman hastalığı, Al zer düşünceler. Bu düşünceler Bundan korkmamışsınız da, semanya parona>ası gibi amprik marazi olduğu için, hasta, korsinizden mi korkuyorsunuz? kavramlarla tanımlanmıştır. Bu ku, şüphe, endişe nedeniyle hiç Sormak istediğim, Almanya'datutumun taşıdığı değer, bu has bir sosyal hakkının peşine düşki yabancı işçi düşmanlığı, Avustahklann klasik, bütün dünyada meden, kaçarcasına, belki de biturya'da da var mı? yaygın, bünyevi akıl hastalıkla risini öldürmek üzere köyüne, "Var. Bilhassa bizim beldede" nndan, yani klasik endojen psi evine gitmektedir. Sonrası da ha"Orada kaç kişi çalışıyor?" kozlardan ayrı tutulma eğilimi zindir." "8 000. Oturan çorçocuk taşımasındandır. Bu psikozlarm Sonrası... Çıktım yapıdan. U4 bin " klinik sorunlan yani sıra, bizim Kalabalığa doğru yürüdüm. "tlçenin nüfusu ne kadar?" Türk psikiatrisine sosyal hizmet, Elimde teyp... Açık... Sesleralı"Ben ilçe nedir bilmem." iş sağlığı ve akli psikiatri uygu yordu. Ama ben sesleri duymulamalanna getirdiği yeni sorun yordum. Hastanedeki deliler ve "Yani kasaba." lar vardır. Bilindiği gibi, kişisel buradakiler... Bunlar da deli "300 bin kadar. Ahalet yani." yaşam, dinamik bir olaydır. Bu miydi yoksa? Ne demiş John "Diişmanlık dedin de, ne yadinanizma iki boyutludur: Biri Melon: Ruh sağlığı bakımından pıyorlar?" yatay, diğeri de dikey. Dikey di kişinin, kişilerin faturasını ken"Patron işten atınca Arbeitnamizma hareketlilik, kişinin di ulusu öder er geç... samt iş vermiyor. Boşda kalınsosyal rol, statü ve bunlara bağlı ca da, dönmen lazım. DönmeÇıkış işlemlerinin yapıldığı yöekonomik koşullannın toplum ne doğru yürüdüm. Eşyalar, eş yince de düşmanlık başlamış içindeki rolünün, değerinin, sayyalar... Ama o şaşkın, ürkek ba oluyor." gınlığının değişmesiyle ilgilidir. "Sizin için, böyle birşey yok Bir diğeri de coğrafı yer değiştir kışlı insanlar... Ekonomik duru değil mi?" rumu iyi olanlar da hastaydı belmelerdir. Eğer ulusal sınırlar bir "Allaha bin şükür. Daha bizim anlaşmayla açılmışsa, açlık ki? Doyumlular da... Apart durum sallantısız!' man, araba, eşya almışların da tokluk savaşı veren bir kişi, açıBaşı önde konuşuyordu. Neyüzüne baktım bir dikkatlice. reye baktığını anlıyamıyordum. "Duydugum, sizi de işten çıkarmışlar," dedim. Gümrükten Başını çevirip yüzüme baktı. Korkuyla baktı. İlk kez gözleribirşey ni o zaman gördüm. Ürkek, korkak, şaşkın gözlerin en belirgini ondaydı. kaçırmayı "Şaka yaptım," dedim. "işten çıkarıldığınızı nerden bilebibizim lirim ki... Kaç çocuğunuz var?" Gözleri gene kayboldu. "Altı," dedi. vatandaş "Allah bağışlasm. Hepsini götiirüyor musunuz?" bir başan, "tkisi Türkiye'de. Dedelerinin yanında." "Neneler yok mu?" kahramanhk "Dedeler sağken, neneler sayılmaz bizde." sayıvor "Peki, diişmanlık yapıp da ne yapıyorlar." "Parklarda filan sataşıyorlarî' "Konukomşu?" "Konukomşu da," dedi kadın. ağlamakh bir sesle. "İş deyince, biz çalışınzî' dedi Musa Yörek. "Üstümüze fazla varmasan iyi olur." Fotoğrai Ender ERKEK "Neden korkuyorsun kardeşim?" diye sordum. "tşte bnnu lan sınırları aşıp Almanya'ya, Durgunluk, ürkeklik... Başka anlıyamıyorum ben." Hollanda'ya, Belçika'ya gitmeye hastalıkların da nedeni... Ülser, "İlkokulu köyde bitirdim. İlkcek mi? Bence bu, bir özgür seç mide kanaması, kalp, saç dökülokul cahillik sayılır. Hiç olmazme koşullanyla hareket ettiğini mesi... Ruhsal gerilimin, bedensa ortaokulu bitirecektim ki... göstermez kişinin. Tamamen ki sel bozuklukları olarak görülen Kusura bakma." şisel yaşam mücadelesinin zo belirtiler. Kişinin kendisine duySustum ben de. Çocuklar çevnınlu bir sonucu durumuna gel duğu saygıyı yitirmesi... Cinsel remdeydi. Kadıncağız şaşırmış miş olmaktu. Bakırköy Akı yetersizhk... Bunalımlar, kâbusduruyordu. Musa'nın başı önHastanesi'nde yatmakta olan, lar... Iflas, saygısızlık, horlandeydi gene. yurtdışında çalışırken akıl hasta ma... Bunu gören, buna tanık "Sizin bir derdiniz var," sı olup getirilen 105 hasta üzerin olanlara karşı, en yakınına kar dedim. de yaptığım incelemenin ilginç şı düşman olunması... Düşma"Bizden uzak dur," dedi Murakamlannı vereyim: Gidenlerin nın yaklaşması ya da... sa. "Başımıza bir iş açacaksın •%43'ünün orijinini köy oluştur Düşman... sen. Sesimizi alıyorsun sen. Hümaktadır. Doğnıdan doğnıya "ÇOK HORLUYORLAR kümetle başımı dolaştırma." köylerinden gitmişlerdir. Bunlar, BIZİ... DÜNYANIN YÜZÜNE "Yakın olup da ne yapıyonım bu akıl hastanelerine gönderilen BAKAMAZ OLDUK" sana? Bir bela gelirse, size değil kişiler, gene de şanslı sayılırlar. Bir arabaya yaklaştım. Çevrebana gelir. Bak çolukcocuğun yanında. Araban altında. Pasaportun cebinde. Biraz sonra taududu aşıp gideceksin." "Allah size de yardım etsin, bize de," dedi. Yüzünü bir kez daha görmüştüm. Gözleri patlak patlaktı. "Cami yaptırdınız mı orada?" "Bir yer kiraladık, orada top Ortaklığımızın Yeşilköy Yer İşletme Başlaşıyoruz." kanlığı servislerinin duvarlanna kapalı zarf usu"Kaç saat çaltşıyorsanuz giinlü uygulanmak suretiyle sabit dolap de?" yaptınlacaktır. "Sekiz..." Arulan dolapların toplam tahmini keşif "Bunca çocuk... Mal da albedeli 2.100.000rTL. olup, geçici teminatı mışsınızdır. 8 saat çalışmakla 84.000rTL.dır. olur mu hiç?" Kapalı zarf ile verilecek teklif mektupla"Eskiden çok çahşırdık. İş alabildiğineydi. Şimdi düşürdün, en geç ihale tarihi olan 22.09.1983 perşemler. Mesaileri de kaldırdılar. Cabe günü saat 14.00'e kadar Şişli, Abideı Hürrinımızın sıkkınlığı bir bundan, yet Cad. Vakıf İş Hanı B Blok Kat.3 adresinde bir de çok horluyorlar bizi. Çok bulunan THY A.O. Alım Satım Kurulu Başhorluyorlar... Dünyanın yüzüne kanlığına verilecektir. bakamaz olduk..." Konu ile ilgili şartnameler aynı adresten Arabalanna bindiler. Bulgar sağlarur. hududunun kapısını hizalayıp Ortaklığımız 2490 sayılı yasaya bağlı gittiler. Arkalarından el salladım. Görmediler. Belki de, dündeğildir. yada değildi, bu gidenler... 7 EYLÜl 1983 YAMAN GÖÇ Bekir YILDIZ ANKARA NOTLARI MUSTAFA ESÜVIEKÇİ "İş savaşı değîl, kültür savaşı var" Kapıkule'ye ulaşmadan, Kapıkule başladı. Edirne'yi, köprüyü, köprünün sağındaki, yıllar Önce delilerin su sesiyle iyileştirildiği yapıyı, Kırkpınar Şenliklerinin yapıldığı alanı arkada bıraktık. Asfalt yolda üçbeş kilometre gidince, yolun solunda, eski yolda, çıkış kuynığu göründü. Kilometrelerce kuymk... Ekmek, kitap kuyruğu değil, Kapıkule Gümrüğünden çıkmak isteyenlerin oluşturduğu kuyruktu bu. Nereye gidiyordu bunlar? Nereden geliyordu bunlar? önlerindeki binlerce kilometrelik yolları, pek çok gümrük kapüannı nasıl aşacaklardı? Aşabilenler, gittikleri ülkede ne yapacaklardı? Kuşkusuz çoğu fabrikalara doluşacaktı. Çalışmak için, emegin satılması için, bu denli guçlüklerin göze alındığını insaıilık tarihi yaayordu. Ama, insanlığın uzayda dolaştığı bir çağda, dünyamızda, çoğunluğun hâlâ yerde sürünürcesine ekmeğe doğru çırpınmaları utanılası değil miydi çagımız adına? Deli miydi bunlar? Gözler... O patlak, ama ürkek gözler... Yol boyu sıralanmış gözler... Ben bu gözleri nereden tanıyordum? Su sesiyle hastaların iyileştirildiği yapı az ötelerinde değil miydi? Bunlar, su sesiyle değil, para sesiyle iyileşeceklerini sanan haslardı belki... Gerçek Kapıkule'ye ulaşabildik gene de. Yapılar, araçlar, insanlar, turnikeler... İşteburasıydı Kapıkule... Yanımızda gazeteci thsan Öziiağ... O bize yol açabiliyor, o bizi yetkililere götürebiliyordu. GÜMRÜK BAŞMÜDÜRÜYLE SÖYLEŞİYORUZ Pırıl pırıl bir yapıya girdik. Gümrük Baş Müdürü'nün odası Ust kattaydı. Odasının önü bekleşenlerle doluydu. Hastane koridorlarında bekleşen insanlar gibi... Bu hastalann elinde raporlar, reçeteler, vizite kâğıtlan yerine, pasaportlar, girişçıkış belgeleri vardı. Bu engeli de aşıp Müdüı ün odasına girdik. İçerisi de kalabalıku. Herşey, heryer kalaba'ık Kaptkule'de... Bize zamanını ayırdı, bir zaman sonra, Nihat Altınöz. "Efendinı, dış göcün terse dönüşmesi oedenryle, kesin döniiş yapanlar ve getirdikleri eşyalann nitelikleri konusunda bilgi vermenizi rica edccektim," diye söze başladım. Yorgun, sakin bir sesle sorumu yanıtladı. '' Işçilerin kesin dönüşil başlayınca, önce bir Naklihane Gümrük Müdürlügü kuruldu" dedi. "Turkiye'dc ilk defa kuıuldu böyle bir gümrük." "Affedersiniz. sözüniizü keseceğim," dedim. "Belki de dünyada Uk kez." "Olabilir, dünyada ilk defa olabilir," dedi. "Bu genel dönüşe hazırlık. Sabaha hazırhk. Sabah oldu da. belki akşama hazırbk. Deuüş hızlanınca, eşyalar da çoğaldı. Eskiden, kesin dönüş yapanlarm, ancak kullanılmış eşyalannı geiirme haklan vardı. Şimdi bu keyfiyet kaldınldı. Kullantlmış, kullanılmamış ayrımı gözetilmiyor yani. Hiç bir eşya, hiçbir handikapa uğramadan Türkiye'yt eiriyor. Bizim, eşya konusunda bir sorunumuz yok. Sorun evrak eksikliğinden oluyor. Bizeşyı şlemlerindençok, pasaport işlemleriyle uğraşmak zonındayız. Eşya konusunda da, ticari mahiyet "Tettiği zaman el koyuyoruz. Arı kendilerine ait olduğuna inandığımız hiçbir eşya üzerinde, ssh. asla bir spekülasyona giditnu nektedir. tşçinin durumuna bakıyoruz. Gideceği yeri soruyoiuz. Kendisi köylüdür ve koyüne gidecektir. Ama video, set getirmişse, bulaşık yıkama makinesi getirmişse, durum değişmektedir. Hatıa klima cihazlan... Geçenlerde yine böyle bir olay oldu. İşçinin bağh olduğu valiliğe telefon ettik. O çevrede elektrik olmadığı gibi, programda da olmadığını öğrendik. Beyan konusu da böyle. Bakınız, önümüz kurban bayramı. Gene yığılmalar olacak. Gümriiğe tabi eşyanın beyan edilmemesi suç değildir. Ama Gümrüğe tabi esyam yoktur diye beyanda bulijnup da, şüphe üzerine aranır ve gümrüğe tabi eşya çıkarsa, bu suçtur işte. Ama bizim vatandaş, gümrükten bir şey kaçırmayı bir başan, bir kahramanlık sayar. Bir de gümrükte derisinin yüzüleceği korkusu vardır vatandaşta. Iki vatandaşımızın, aynı köyden iki vatandaşımızın, gümrükten geçip köylerine vardıklarıru düşünelim. Birisi, videosu için gümrük vermiş, ötekisi kaçırabilmişse, kaçıran kahramandır, akıllıdır. ötekisiyle alay ederler. Ama gözlediğimiz şudur, eşyasını gümrükten, gümrük ödemeden geçirebilen kişi, bir içki sofrasında, gümrükten kaçırdığı eşyanın gümrüğünden çok tutan parayı, caka yapmak için masaya atar... Bir hususu daha açıklamak istiyorum: Ne İlgisi Var?. Fikret Ünlü anlatmıştı fıkrayı, şöyle: Adamın biri, girdiği bütün seçimlerde başansız olur, adaysa altlara düşermiş. Beş, on bütün seçimlerde öyle. Böyte başarısız sonuçlanan bir önseçimden sonra, evine dönmüş, karısıyla sevişmek istemiş, kadın olmazlanmış; yüzünü öte yana çevirmiş: Niye, diye sormuş adam, benimle seyişmek istemiyorsunuz? Çünkü, demiş kadın, sen bütün seçimleri yitiriyorsun!. Adam, durmuş öfkeyle: Ne ilgisi var! diye mırıldanmış... Burhan Felek de, girdiği bütün milletvekili seçirnlerini yitirirdi. 1950 seçimleri öncesinde, Kadıköy Halkevi'nde konuşuyordu. Arka sıralardan birine oturmuş, dinliyordum. Burhan Felek seçmenlerine fıkralar anlatıyor, güldürüyordı. Alkışlara bakarak: Bu alkışlayanlann yarısı bana oy verse, seçilirin, diyordu.. Siyasal konulara değinmiyor görünüyor. Ben fırka (parti) yapmıyorum, fıkra yapıyorum! jiyordu... Felek, o seçimlerde de meclise girememişti. Ama, sanıyorum, Belediye Meclislerinden eksik olmadı... * Otuz kurucu üyeyi onaylatamamış siyasal partilerin.yaşamlannı sürdürmeyi düşündüklerini; azından gelecek yere seçimlere girmeyi umduklarını yazmıştım bir "Ankara /Vof/an'nda. O partilerin bu umutlan da kursaklarında kalıyor. Hazırlaran bir yasa önerisi, 6 kasım seçimlerine katılamayan siyasal partilerin, bir yıl içinde yapılacak yerel seçimlere de katılamarralarını öngörmekte.. Bu dönem yasaları, Anayasa Mahkemesi'ne de götürülemeyeceğinden, bir dört yıl, bu partiler seçim umutlarını yitirecekler demektir. Neden dört yıl? Milletvekili seçimleri beş yılda bir yapıldığına göre, onun da beş yılda bir yapılması gerektiği usuma geliyor. Belki o da değiştirilir... Konuştuğum, bu işlerden anlayan çeşitli yorumcular, 6 kasım seçimlerine katılmayan siyasal partilerin yerel seçimlere de katılamamalannın olağan olduğunu söylediler. "6 kasım seçimlerine katılmamış siyasal partilerin, yerel seçimlerde alacakları oylar, karşılaştırmalara, tartışmalara yol açab///r..."deniyor. "Türk işçisi 20 ynşında gitti, bugün 40 yaşına geldi. Artık 40 ynşındahi bir kişi, 20 yaşındaki bir kişinin yaptığı işi ynpamıyor. Suyu nlındt yani. Haçlı seferleri hâlâ var. Hıristiynn birisini, Yunanlıyu İspanyolu kovmuyor. Türkü itiyor. Âlman toplumunun sosyal ynpısıyla, bizim sosynl yapımız çok ayrı. İiizimkiler, orayn gidenler olarak, Alman sosyal yapısına uymaya zorlandı." Gümrük Baş Müdürü anlatıyor: "İşçinin durumuna bakıyoruz. Gideceği yvri soruyoruz. Kendisi köylüdür ve köyüne gidecektir. Ama video, set getirmişse, bulaşık yıkama makinesi getirmişse, durum değişmektedir. Hatta klima cihazlan... Geçenlerde yine böyle bir olay oldu. O çevrede elektrik olmadığı gibi, programda da olmadığını öğrendik." Gümrük dendiğinde, iki hudut arasındaki işlemlerin ve zamarun toplamı akla gelir. Gümrükte çok kalımyor, denir. Oysa gümrük, bu zamanın sadece bir birimidir. Bunun içinde, pasaport işlemi, yani polis kontrolü vardır. Tiriptik vardır. İşte görünüyor, gümrük kapılan boş, ama polisin önü, tiriptik işleminin yapıldığı yerin önü dolu. Fakat sonunda şöyle konuşulacaktır gene de, "gümrükte çok kaldım." ALMANLAR BİZİ ASİMİLE ETMEK İSTEDİ "Efendim, benim asıl öğrenmek istediğim, yabancı işçi düşmanlığı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? "Ben etnoloji tahsil ettim", dedi. "Etnik yapılann olaylar karşısındaki reaksiyonlan ya da uyumları konusunu inceledim. Yani kültür değişimi dediğimiz durum. Almanlar bizi asimile etmek istedi. Ama dünyada en zor asimile olan ülke biziz, diyebüirim. Aslında, en liberalimizden, en gericimizden, en ilericimize zimkiler, oraya gidenler olarak, Alman sosyal yapısına uymaya zorlandı. Bu önemli bir motiftir. Burada görüyoruz. Yani gelip gidenleri, şu hudutlardan gelip geçerken bile görüyoruz. Toplumlar birbirine uymaya mecbur değildir. Ama bir de gelişmişlik, gelişmemişlik diye birşey var. Burada gördüklerimiz, orada da öyleyse, felaket... Arabasmın kapısım açıp çocuğunu rastgele yere çiş ettiriyor. Hatta... Tabii, bir de bunları giderken selekte etmemişiz. Aman gitsinler de, nasıl giderlerse gitsinler, demişiz. Denilebilir ki, bugün Almanya'da, bir iş savaşı değil, bir kültür savaşı var. Genç kuşak, bu savaşta yenilmiş dunımda. Onlann istenmeleri bundan işte. Kolay Almanlaşıyorlar. Müslüman mısm? diye sorulduğunda, Müslümanım, diyor. Ama nasıl? Haç çıkararak... llginç bir gözlemimi daha söyliyeyim: Almanya'dan dönen işçilerimizin, erkekleri değil, kadınlan, hep kadınlan konuşuyor. Erkeklerimiz Önümüzdeki 26 eyiül pazartesi, "Dil Bayranı"ntn elli birinci yılı. 26 eylül, Atatürk'ün Türk dilinin özleşmeti yolunda attığı adımın, ilk dil kuruKayının yıldönümü. Bu yıl, "ttil Bayramı" kutlanacak mı? Yeni yasa çıkmış, yürürlüğe kondu. Benim deyirmi yıllık TDK üyeliğim sona erdi... Yeni yasaya göre bazı yeni atamaların yapılmısına dek, Türk Dil Kurumu günlük işleri yürütmeklegörevli saylmıştır. TDK'da şimdi, devirteslim işlemleri için, yoğun bir hajırlık var. Kurumun tüm işlemlerinin aksaksız yürütüldüğü, 12Eylül'den sonra yapılan denetimlerle de ortaya çıkmıştı. Günlük işler başka, dil bayramı gibi, ulusal nielikte bir bayramın kutlanmasıyine başka. Bu, harf devrimi gbi, şapka devrimi gibi, devrimlerin bir halkası. Bir de, dil korusu, devletin konusu durumuna geldiğine göre, dil bayramınıı da, devletçe kutlanması gerektiği usuma geliyor doğrusu. Yeni yasaya göre, TDK'nun tüzüğü de ortadaı kalkmış bulunduğundan, Dil Kurumu seçici kurulları toplarmayacak, bu yıl Dil Kurumu ödülleri verilmeyecek... | • l İmzalanır bir belge, ver elini bizim belde. kadar tutucuyuzdur. Köklerimize bağlıyızdır. Dinimize bağlıyızdır. Yardım olsun diye yoksula verdiğimiz paranın bile aslı, Allah korkusundandır. Bizimkiler uyum sağlamadılar Almanya'da. Bir diğer motif de, belki en önemlisi, Türk işçisi 20 yaşında gitti, bugün 40 yaşına geldi. Artık 40 yaşındaki bir kişi, 20 yaşındaki bir kişinin yaptığı işi yapamıyor. Suyu alındı yani. Haçlı Seferleri hâlâ var. Hıristiyan birisini. Yunanlıyı, İspanyolu kovmuyor, Türkü itiyor. Tekrar dönüyoruz sosyal yapıya. Alman toplumunun sosyal yapısıyla, bizim sosyal yapımız çok ayn. Bisusmuş... Evet, bir de gözleri, bakışlan değişmiş. Çok değişmiş..." Çıktik odadan. Yıllar önce yaptığım bir başka röportajı anımsadım. Dönen, henüz dönmemiş işçilerimizin gözlerine bakıyordum. Elimde olmadan ba kıyordum. öne doğru fırlamış, ama saldırgan değil, şaşkın gözlerdi bunlar. Tıpkı Almanya'da çalışırken, akıl hastası olmuş işçilerimizin üzerinde inceleme yapan Dr. Niyazi Uygur'un tanımladığı gözler gibiydi bu gözler de... Anlattıklan da... "Daha Uk yıllarda, yani yurtdışına işçi göçünün Uk yılların 27 Ağustos günlü "Çeşitlemeler." başlıklı "Anara Notları" nın bir yerinde, şöyle yazmıştım: "... sagltğHTMza deginmişken, hastanelerden birıröe neler olacağına da dokunayım: Gülhane Hastanesi'nde Pikiyatri Servisi Başkanı Prof. Dr. Kemal Aydınalp'la, Prof. Drjsmail Çiftler'in emekli edilecekleri söyleniyor. Fizik Tedavi lehabilitasyon Servisi Başkanı Prof. Dr. Orhan Ertem'in emeli olacaklar arasında adı geçmekte. Duyduklarım doğru değilsı sevineceğim, yine "Ankara Notları"nda belirteceğim!" Önce, yanlışımı düzelteyim: Emekli olanlar arasınla Prof. Dr. Orhan Ertem yok. Emekli olanları ise, eksik yazdığm gördüm. Klinik direktörü İsmail beyin soyadı da Ç/fferolacaken, Çiftler yazmışım. Emekli olanlar ise dokuzu profesör, ikisiloçent, bir de başhekim. Adları şöyle: Psikiyatri Kliniği Direktörü Prof. Dr. İsmail Çifter, P^iyatri Kliniğinden Prof. Dr. Kemal Aydınalp, Göz Kliniği Diretörü Prof. Dr. Fikret Mutlu, Patoloji Enstitüsü Direktörü Prof. DrAydın Akkaya, Bevliye Kliniği Direktörü Prof. Çetin Ülgen, İnVniye Kliniği Direktörü Prof. Kemal Birol, Mikrobiyoloji Kliniği direktörü Prof. Mehmet Sağlam, Mikrobiyoloji Kliniğinden Prof. Ö/p Gümrükçü, Radyoizotop Enstitüsü Direktörü Prof. Erdoğn Köker, Dahiliye Kliniğinden Prof. Cemal Tansı, Gastroentrooji Kliniğinden Prof. Ali Göksu, Hava Tababeti Enstitüsü Direktrü Doç. Dr. Cabbar Dengiz, Farmakoloji Enstitüsü Direktörü E«tacı Doçent Necati Dikmen ve Baştabip İbrahim Ünlü... Emekliliklerin nedenine gelince, bunu da öğrendih; Harp Okulu mezunları, okulu bitiriş yılına göre emekli oiurlaı Bu güne dek, bu kural doktorlara uygulanmıyordu. Bu yıl, Hap Okulunu bitirenlere uygulanan yöntem, doktorlara da uy^jlandı. Bu nedenle, aralannda 52 yaşında emekli olanlar va Uygulamada bir aksaklık doğup doğmayacağı ise, gtlecekte bellı olacak. ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Maaşım ne olacak" \ İLÂN 1 Murgul Bakır ve Artvin havalisi maden işçileri GöktaşArtvin 24.8.1983, 2 Mihalıcak ve havalisi Maden İşçileri Sendikası Mihalıccık 24.8.1983, 3 MadenIş Doğu Anadolu Bölgesi Maden İşçileri Sendikası Erzurum 25.8.1983, 4 Doğu Karadeniz Bölgesi Maden İşçileri Sendikası DamarGöktaş 25.8.1983. 5 Ege Bölgesi Maden İşçileri Sendikası Soma bir Şube ve bu sendikaya bağlı İzmir şubesi ayrı bir şube olarak 28.8.1983, 6 Hisarcık ve havalisi Maden İşçUeri Sendikası HisarcıkEmet 28.8.1983, 7 Emet Bölgesi Maden İşçileri Sendikası Emet 28.8.1983, 8 Seydişehir ve havalisi Maden İşçileri Sendikası Seydişehir 28.8.1983, 9 Kümİş Kumaş Maden İşletmeleri İşçileri Sendikası Kütahya 2.9.1983, 10 Kütahya havalisi Maden İşçileri Sendikası SeyitömerKütahya 3.9.1983, 11 Mataşİş Marmara Bölgesi Maden İşçileri Sendikası Bahkesir 4.9.1983, tarihlerinde 2821 sayılı yasa gereğince yaptıkları olağanüstü genel kurullarında sendikamıza şube olarak iltihak etmişlerdir. Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Strazburg Caddesi No: 7 Ankara) TÜRK HAVA YOLLARI A.O.DAN SORU: 1936 dogumluyum. Emekliliğe tabi görevelk kez Devlet sektöründe 1956'da başladım. Ylart 1966'da ayriarak, dört buçuk yıllık bir aradan sonra bu kez SSK'na bE l olarak f >ı 1.10.1970'de özel sektörde yeniden calışmaya başladın. Haziran 1983'de emeklilik isteğinde bulundum. Hizmet biıieştirmem yapıldı. Emekli Sandığı'na tabi 7 yıl 11 ay hizmetim hesaplanıp SSK'na bildirildi. (Bu devir iştmini büyiik bir çaba ve sabırla birbuçuk yılda yaptırabilmiş 4duğumu kaydetmek isterim). Emekli Sandığı ile SSK hizmetlerim toplamı 6640 güıtutmaktadır. Sigorta primlerimse hep tavandan ödendi. SonSeş yılın sigorta primlerine esas kazançlar toplamı 987.470 TL dır. Halen emeklilik işlemim sürmektedir. Temmuz 198?den itibaren bana bağlanacak emekli aylığı ne olacak. F.TrtS1\NBUL YANITî Beş yıllık sigorta primine esas kazancınız olan>87.470 TL.ye göre size 1. derece 9. kademe üzerinden emeki aylığı bağlanacaktır. Aylığınız ise % 66 oran üzerinden olacaktır. 6.640 Toplam prim günü sayısı 5.000 °7o 60 oran için gün sayısı 1.640 Fazla gün 1.640 fazla gün/240 gün: *o 6 (her 240 gün için °7t 60 oanının ° o 1 artırılması nedeniyle) 7 Aylığmızın hesabı: 900 (1. derece 9. kademe gösterge sayısı) x 34 (katsıyı): 50.60»" (emekli aylığına esas)x% 66 aylık bağlama oranı: 10.196 TL. (Emekli aylığı: 5.000 TL. Sosyal Yardım Zammı: 25.19» TL. Toplam aylık) Canım yeğenim NÜKET'İ kaybettik. Acımız sonsuzdur. tSMAİL HAKKI ÖZTORUN SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear