28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 8 HABERLER "Bir Alman Müslüman oluyo... Biitün gazeteler yazıyo.. Neymişj bir Alman Müslüman olmuş. Yahu Allah seni inandırsın hergün Almanya'da yüzlerce kişi illa ki, en azından, Hıristiynn oluyo beee.." // EYLÜL 1983 YAMAN GÖÇ Bekir YILDIZ Serap Yenidünya araya girdi. Dinlemesini, kendisine en değerli bir süs gibi yakıştırabilmiş Serap Yenidünya... "Beyefendi, Almanlar, size gidin demiyonız ki, diyorlar" dedi. "Şalvarlılar gitsin. Siz çabşıyorsunuz hastanemizde. Uyumunuz da örnek. Beyiniz de çalışıyor. Ona da istediği kadar iş var ülkemizde." "Çalışmayacağız ama", dedi Şevki Yenidünya. "Vatandaşlanmıza yapılanlan görünce, sonumuzu da görmüş olduk. Gerçi ikili bir suçluluk bu. Hâlâ toplumıımuzun böyle olması, Batıyla uyum sağlayamayacak düzeyde oluşu, bizim suçumuz, bizim günahımız. Açıkçası bu böyle. Ama, Batı'nın insana karşı acımasızlığı da korkunç. Bana sorarsanız, ortada bir değil, iki suçlu var." "İnsanlan, toplumlan eleştirirken, sistemleri unutuvonız herhalde", dedim. Bir süre konuşulmadı. Son cümle, yeni bir anlaşma diliydi. Derinliği olan, bllimsel bir dil... Durdu. "Hayrola" dedi. "Şcy, kesin dönüş mü yaptın?" Elindeki kâğıtlan gösterdi. "Kısmetse..." "Konusalım biraz", dedim. "Dönüşle ilgili... Bir gazete Mn..." Yüzünü astı. Kuşkulu kuşkulu baktı bana. Sonra yürüyüp gitti. Kalakalmıştım olduğum yerde. Ama toparlamam kendimi uzun sürmedi. Girdirn binaya. Memurlar, yolcular iyice azalmıştı. "Bak", dedim, yamna yakla"Yotlayacak birşey yok zaten. Postayla halledebUiriz." "Allah razı olsun", dedi sakallı adam, ayağa kalkıp odadan çıkmaya hazırlanırken. "Hani konuşacakbk ya", dedi. "Ikindi namazını hâlâ kılamadım" dedi. "Nasıl olsa kazaya kalmış namazın", dedim. "Üçbeş dakika... Sünnez fazia!" Oturdu. Bir benim yüzüme, bir müdürtin yüzüne baktı. "Olsun", dedi. "Ama unutma, müdür beyin hatın için konuşuyorum kardaşım. Bunu böyle bilesin." POLİTtKA VE OTESÎ MEHMED KEMAL "Direten kızımın ellerini bağlayıp getirdim" "Sağol" dedim, ikinci, belki dü üçüncü kez. "18 YIL GAVURDA ÇALIŞTIM" "Teminat vermediler. Teminatı da ara ara verdiler. Arbeitmemlekete dönmek zorunda kaldım işe gidiyoruz, vermiyorlar. lş vermiyorlar. Bir loos issiz oldum. Sonunda iki firmadan iş aldık. Gittik, firmada işbaşı yapacağımız zaman. Sıvadık kolİan. Hangi millettensin, diye sordular. Türküm. Kein mehr arbeit iş yok diyorlar. Warum arbeit? nerede iş? dediğin zaman da, raus diyorlar. KovalıPasaportu bende velakin. PasaParayı alınca, doğru karılarının portu bende olunca, boynu benyamna koşuyorlar. Parayı karıde sayıhr. Helal süt emmiş birilannın avuçlanna sayıyorlar. sini bulup evermekten başka çaKanlan da gavur olsa, gam yere kalmadı geriye. Böyle, oranın miyecem. Onlar da bizden. Emişleri kardaşım. Orayı merak me, insan işte... Halbuki evlendiklerinde, her birine 78 bin eden, etmesin." mark harcadım. Bizim paramızKonuştukça açılıyordu. Sordan değil, mark... Ama ihtiya dum. cım var mı? Elhamdürilllâh... "Eeeee, orada kalan gencleriİki elim yeter bana. 18 yıl gavur mizin dunımu, ne olacak derda çalıştım." sin?" "Peki, kızlann Mustafa Yal"Vallahi Almanlar gençleri isçın?" tiyor" dedi. "Ihtiyarlan kim is"Onlan işçi yapmadım. Biraz ter? Baba ananın bile hükmü da Müslüman olduğumuz için, yok. Geçenlerde, domuz eti megörüyoruz oradaki kanlann du seiesi yüzünden, bizim orda nımunu. Helâları temizliyorlar. babaoğul kavga etti. Baba bir Bir Zamanlar Asım üs'un "HaUra A/oWan"nda gözüme ilişti. Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı İhsan Sungu, Asım Us'a anlatmış, o da bize şoyle aktarıyor: Muzaffer Şerif, Ziya Gökalp'i eleştirerek onun ttzterimikapanm, vazifemiyapanm"sözünü elealarak, "Niçtn gözlerimi kapayayım," demiş. "Gdzlerimi daha iyi açanm, vazifemi de daha iyi yapanm." Bu sözlerinden ötürü Muzaffer ŞeriT\ tutuklamışlar. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, olayı duymuş, "Bu zulümdüt' demiş. Muzaffer ŞeriT\ bırakmışlar. CHP'nin tek partili döneminde ileri gelen yazar ve milletvekillerinden Asım Us, olayı kendine yansıdığı biçimde anlattyor. Oysa olay, bizim bildiğimiz kadarıyla daha da karmaşıktır. İkinci Dünya Savaşt yıllannda DilTarih ve Coğrafya FaküHesi'nde Amerika'da öğrenim görmüş bir Muzaffer Şerif Başoğlu adlı doçent vardı. Deneysel Psikoloji okumuş, ünü Amerika'da yer etmişti. Egeli (Ödemişli sanıyorum) olan Hoca, fakültede hademesinden yöneticisine, öğrencisinden öğretmenine değin herkesce sevilirdi, büyük küçük demez herkesle arkadaşhk ederdi. Ögrencilik yıllarımda benim de arkadaşım oldu. Birlikte meyhaneye gider, sonra da birkaç kadeh atmak için Çankırı caddesindeki balozlara uğrardık. Hoca, "Ben Amerikalarda okudum, böyle balozlarda ne işim var." demezdi. Bir gün burada çalışan kızlardan birine azıcık gönlü aktı. Onun gönlü akmıştı ama, kızın pek oralı olduğu yoktu. Böytesi önemli bir kişiye kızın önem vermemesine içerledim. Hoca, yokken bir gün kıza: "Bizim Hoca'nın ne kadar önemli bir adam olduğunu biliyor musun?" diye çıkıştım. "Biliyorum." dedi. "Öyle ise ne diye yüz vermiyorsun?" Güldü, gözleri ışıyarak yüzüme baktı: "Bak," dedi. "Önemli bir adam olduğunu bilmesine çok iyi biliyorum. Hatta benim hoşuma da gidiyor. Ancak ben çok masraflı bir kadınım. Baktığım insanlar var. Paraya çok ihtiyacım var. Senin Hoca'da para yok. Benim paramı Adanalı pamuk tüccarı hacıağalar bolca veriyorlar. Eğer pamuk tüccarlarını bırakıp da Hocaya yönelsem olmaz. Pamuk tüccarları ile Hoca1 nın başı derde girer" Hocaya, bunları anlatmadım ama, ne zaman, "Balozlara gidelim." dese engel okJum, gitmedik. Bir süre sonra Hoca da unuttu. Ama hocanın pamuk tüccarlan ile değil, siyasetçilerle başı derde girdi. Bir gün işittik ki, birkaç öğrencisiyle birlikte tutuklamışlar. Savaş sonu CHP'nin sağa da karşıyım, sola da karşıyım politikası izlediği günlerde bizim Hoca'ya kıymışlardı. Birkaç hafta yattı. Günün birince çıkardılar ama, Hoca dür>yaya küsmüstü, kimse ile konuşmuyor, ahbaplık etmiyordu. İnzivaya çekilmiş gibi bir hali vardı. Hoca, Türkiye'de de fazla kalmadı, Amerika'ya göç etti. Gelelim Amerika'ya göç etmesine... O günlerde bizim işittiğimiz şöyleydi: Hoca, Amerika'da üniversitede okurken çok sıkı fıkı bir arkadaşı varmış. Adı: Acheson. Bu arkadaşı Amerika Dışişleri Bakanı oldu. Muzaffer Şerif\n tutuklandığını işitince hemen İsmet Paşa'ya başvurmuş: "Bu adam çok değerlidir" demiş. "Benim sınıf arkadaşım, bir bilim adamıdır. Sizin işinize yaramıyorsa, boş yere hapiste tutmayın. Verin bize, biz ondan yararlanırız." Bunun üzerine İnönü, Muzaffer Şerifm salıverilmesi için ilgılileri uyarmış, bırakmışlar Belkı Asım Us, olayın sadece Ziya Gökalpft bölümünü biliyor, bu yanını bilmiyordu. Hoca, izin çıktıktan sonra bir saat kalmadı, hemen yola çıktı. Amerika'da, deneysel psikoloji üstadı olduğu için hemen orduya almışlar. Hangi adamdan nasıl yararlanacağız diye yaptıkları testlerin başına uzman olarak getirmişler. Savaş boyunca orada çalışmış. Savaştan sonra da bir üniversiteye profesör olarak vermişler. Bu haberleri alır dururduk. Geçenlerde bir yerde gözüme ilişti. Bizim Hoca, Amerika'da evlenmiş, barklanmış. Bir de yetişkin kızı varmış. Bizim Türklerden biri bu kızla tanışmış. "Muzaffer Şerifin kızıyım" demiş. Ama Hoca, burada bir kez sıkıyı gördükten sonra, bir daha bizimkilerle ilgilenmez olmuş. Çocukları öyle yapıyorlarmış. Tanışan kişiyle Hoca'nın kızı ilgilenmemiş. "Ağınma gitti." diyor ama, ne yapsın her işin hep sonu değil, bir de başı var... "Bunun bilincindeyiz efendim", dedi Şevki. "Kankoca bilincindeyiz. Almanya'ya dönüp haklarımızı alacağız, diyorsak, bu davranışımızın sağlam dayanaklan da var. Siz bakmayın bu AJmana. Biz ne Almanlar tarudık çevremizde. Ne, umut veren yürüyüşlere tanık olmuşuzdur." "Böyle düşündnğünüze sevindim" dedim. "Demek inanıyorsunuz hakkınızın alınacağına?" "İnanıyoruz beyefendi", dedi Serap Yenidünya. "Hiç olmazsa, haklı olduğumuza inanıyoruz. Yanımızda olan, bizimle omuzdaş olan Almanlar da var. Eşimin söylediği gibi. Pek çok olaya tanık olduk Almanya'da. Ben hastanede çalışıyorum. Türk doktorian da var çalıştığım hastanede. Yenilmiş, değil bir (Fotoğraf: Ender ERKEK) Kızının elleri baglı arabada. yıllarca acı dövdü havanda yıl, birkaç aylık çalışma izni alabilmek için, Sağlık BakanlığYnın "Sagot" dedim, alttan alarak. yorlar. Biz ilk gittiğimiz zaman Erkeklenn helâlarını... Gündüz şınca. "Neden konuşmak istemikapısına yüz süren doktorlar ol"Sağolasın.. Eee.. Merhaba. İs da, bandolarla aldılar bizi tren erkekler fabrikada çalışıyo. Eryorsun? Bir derdin mi var?" duğu gibi, onurunu konıyan, yeden. Davul zurnalarla getirdiler keklerin helâlarını temizliyo ka"Gazete, mazete bana göre min?" nilmemiş doktorlar da var, öme"Selâmünaleyküm," dedi. işyerlerine. Fakat şimdi, sanayi rılar. Erkekler, bilmem nelerini değil" dedi, yüzü asılmış. ğin. Her meslek için bu böyle. leri tam yükselince, ne iş veriyor sallaya sallaya gelir, destursuz. "Gel hele", dedim. "Kaç "Adım Mustafa Yalçın. SinopDirenen ya da yüz sürenler... O ma... tşini nasıl olsa hallederiz. luyum aslen.." Çok, çooookkk ayıp bi şey. Biz lar, ne yüzümüze bakıyorlar." yürüyüşü anlatsana Şevki..." Miidttriin odasına girelim." "Almanya'da kaç yıldır çalı"Peki, çocuk kaç tane?" di medeni yaşamak için, öğrenmek için Almanya'dayız, ama, medeŞevki oturduğu yerden kalkSevindi. Müdür, sözünü du şıyorsun?" ye sordum. tı. Eşinin sakinliği onda yöktu. yar duymaz sevindi. "Ses alıyorsun", dedi, Türk"Çocuk," dedi başını sallar niyet tamamen yıkılmış vaziyette. Yani, şu an için çok kötü vaÇatlayıverecek, bağınverecek gjNaklihane Gümrüğü Mfldfiziyet. Zaten iş yok kardaşım." "Bir iki firmadan iş aldık. Gittik, biydi. rü'nün odasına girdik. Bir me"Kızlar orda mı kaldı?" mur vardı içeride. "Ahhh", dedi, göğsü sönüp firmadan iş başı yapacağımız kabarırken, yüzü ışıldamış. Tanışıp konuşmuştum mü zaman. Sıvadık koltarı. Hangi "Yok be kardaşım. Dedik ya, dürle. Bu dummdan arkalana"Nasıl bir yürüyüştü Tannm... Müslümanız çok şükür. t!Ie de millettensin diye sordular. rak, memurdan izin alıp, oturGördüğüm yürüyüşlerin içinde, büyük kızı çok zor getirdim. Yaduk iki kişilik kanapeye. en unutulmaz olanı buydu. Evet, Türküm dediğimde kovalıyorlar. şı 18, küçüğü 5 yaşında. İlle tutgeniş, uzun, alabildiğine uzun "Anlat", dedim, "Derdini, turdu doktor olacam. Dedik, Biz ilk gittiğimiz zamanda, anlal bana. Başından geçenleri... bir bulvar düşününüz. Bulvarın doktor olman için evvel emirde bandolarla aldılar bizi trenden. bir başında Rausçular, bir başın Müdür bey gelir az sonra. O geJTürkiye'de okuman lazım. O semezse, başkasına gideriz. Ama, da Reinciler... Yani Türklerle, bi, inandı. Emme büyüğü gitDavul zurnalarla getirdiler iş önce konuş benimle." Almanlar karşı karşıya..." mem de gitmem, diye diretti. yerlerine. Fakat şimdL, sanayileri . "Dert çok", dedi. "Kanm, Ben öyle bir ağladım ki, ağabey"BtLİNÇ HAKSIZLIĞI kızım arabada. Sabahtan beri tam yükselince ne iş veriyorlar, leri dayanamadı ağlamama. Ben YENER ER GEÇ" n arabada. Bir kâğıdımız eksik ağlarım, götürecem diye. O ağne yüzüme bakıyorlar. çıktı." "Öginç", dedim. "Sonra?" lar, gitmiyecem diye. Sonunda Bu sıra, müdür girdi odaya. müş gibi. "Çeksen iyi olur, şu "Sonra, iki uçtakiler yürüyüken. "Çocuk 5. 3'ü oğlan. On ellerini bağlayıp attık arabaya. "Bu arkadaşla da konuşmak mereti aramızdan. Müslümanız şe geçti. Rausçulann, yani defollan everdim. Şimdi iki kızım kal Allahtan araba bizim. Çok şüistedim", dedim. "Bir belgesi ikimiz de." culann, efendim, çoğu Almandı geriye. Almanya'daki oğullakür, mahkum gibi kaçırdım kıeksikmiş." Sakalh adam elindedı kuşkusuz. Reinciler de yaban"Ses Allahın", dedim. "Ses nmdan birisi işsiz. Ikisi çahşıyor. zımı. tyiki ağlamışım. Andolki kâğıtlan uzattı müdüre. cüar. Çoğu Türktü bunlann da. günah birşey degil ki..." Tabii ki, Almanya'da kazançla sun, tiyatro olsun diye ağlamaBuraya kadar normal. Şaşılacak, "Zabıt kötü", dedi. "Fakat "Şu eşyanın futurası eksik", nnı babaya vermek yok. Evvel mıştım. Kudretten. Ağlamama umutlanacak birşey yok... Ama dedi. "Yann bir çözüm bulu unutma, müdür beyin has hatı emirde bunu öğrendiler. Bir tek dayanamadı oğullanm. Eee, pabir de bakıyorsunuz, Almanlanız." "Beni, gerisin geri yolla rı için, buna da eyvallah." ayhklannı almadım. Alıp sakaralannı vermezler ya, ileri severrın arasında, hatta ön sıradakimayın", dedi. lıma süremedim. Uğur parası Gözünün bir ucuyla da müdüler babalannı. Şimdi arabada. lerin arasında, Türkler de var. edemedim. Katiyen vermiyorlar. "Yollamayız", dedi müdür. re bakmıştı. Gümrüğün önündeki arabada. Diyelim, doktorlardan, mimarlardan, işçilerden.... KoşuyorsutSTANBUL ALTINCI İCRA nuz öteki yürüyüşe... BakıyorsuTURK EĞİTİM VAKFI nuz, Türklerin arasında, tıpkı MEMURLUĞUNDAN YURT DISINDA YÜKSEK LİSANS Almanlarda olduğu gibi, ön sıİLANEN TEBLİĞAT ralarda Almanlar da var. ŞaşılaOĞRENİMİ İÇİN cak, bu dunım işte. tnsanın onuDosya No:BORÇLULAR BURSLAR VERECEKTİR ru, bu aynmda. Almanlann ara1983/4229 I ALİ ÖZBÜYÜKKAYA 19841985 ders >ılı için A.B.D., Kanada, İngillere. Federal Almansında, bizden kimilerinin olmaAnkaraDemetevler Çiftlik S.S.K. Konutları No: ya, Fransa, Isvivre, Avuslurya, Iıal\a ve dığer Batı Avrupa ulkelç51/4'te mukim olup; bankaya 181.105.TL. borçlu sı doğal. Bunlar çıkarlarını kolrinde Sanayı Se\k \e İdaresi. Endusırı Muhendisliği. Makına, Elekıroiken adresi meçhuldür. layan pisler... Bir yıl, birkaç ay Mekanik, Me(alur;ı, Enduslrişd Elckıronik. /iraaı Muhcndisliğı, 1983/8659 2 ALİ AY1Ş1Ğ1 daha çalışabilmek için çırpınanGıda, Tarım ve Beslennıe Teknolojısi dallarından bir veya bırkaçınlst.EyüpDernirkapı Marangozlar Sitesi B.Blok No: lar... Diyelim Önder, diyelim da Yüksek Lisans du/t>inde oğreııim içın Turk tğilim VaklVnca burs240 K: 2 de mukim olup, bankaya 620.165.TL. borçHülya, diyelim Cengiz, diyelim lar verileceklir. lu iken halen adresi meçhuldür. ADAYLARIV Tanju... Bu, bu önemli değil 1982/11135 3 İRFAN TİCARET IRFAN SAT1CI a) T.C. valandajı olmaları ve 30\asından buyuk bulunınamalan efendim. Biz böyielerini çok görJst. Bakırköy Şirinevler Mahmutbeyyolu Üçevler No: (1953 doğumlular da muracaal edebilir): dük. Ama, Türklerin arasında197 de mukim olup; bankaya 67.049.TL. borçlu iken b) İktısaı, Hletmecilik ve yukanda belirtilen muhendislik ve utki Almanlara ne demeli? tşte güadresi meçhuldür. manlık dallarındaki üniversiıe, akademi veya \ük^ek okullarcümüz bunlar... tşte, insanlığın 1982/III384 OTO YILMA2 YÜCEL BUDAK dan en az iyi veya es değerdc diplonıa almış olmaları (son sınıt onuru, yücelişi, bunlann bilinçlst. Mecidiyeköyü Vefa Bayın Sokak No: 10 da muöğrernileri aday olabilirler): lerinde... Çünkü, bizim yanımızkim olup; bankaya 118.349.TL. borçlu iken halen c) İngilizce. Almanca. Fransı/ca veya iıalyanca dillerınden birida olan, yani Türklerin arasınadresi meçhuldur. nı, yuksek liı>ans oğrenimini ünı\ersitede surdurecek düzeyde da olan Almanın bundan kişisel Pamukbank T.A.Ş. ya izafeten vekilleri Avukat: M.Yavuz Tezbılmeleri; can, Serpil Baıuva, Serpil Soysal ve Ahmet Şener tarafından yukabir çıkan yok... Ama, ötekilerin, d) Mezuniyeı orıalama notları, gıreceklerı lest iinavlarındakı banda miktarı yazılı borcunuzdan dolayı aleyhinizde yapılan KombiAlmanlann yanmda yürüyenleşarı durumları, Vakıf tarafından kabul edilen yuksek lisans yo Senetleri (çek, poliçe ve emre muharrer senet) üzerine haciz yolu rin kişisel çıkarlan var. Bunun, (Master Derecesi) veren universitelerce yeıerli görulerek kabul ile icra takibinde; adıntza ve adresinize tebliğe çıkanlan ödeme emri bunun için orada yürüyorlar. belgesi (Akseptans) almaları: ile bono suretleri P.T.T.den bilatebliğ edilmiş ve yapılan zabıta tahöte yanda, Kohl'a, Zimmere) Yun dışıııda oğrenim yapmak için gerekli maddi imkânı olmakikatı sonunda da adresinizin tespitı mümkun olmadığından bu kerre mann'a karşı olan Alman parladığını belgelemeleri gereklidır. ödeme emirleri ile bono suretlerinin tarafınıza 7201 sayılı Adli Tebmenterler bile var. Halktan inOMilvlLİ NOT: ligat Kanununa müsteniden ve ilanen tebbğine karar venlmiş olmakla; sanlar var. Bilinç, haksızlığı yeYukarıdaki on ko>ulları lasıyan iMeklılcrin "YURT DIŞI BURSyukanda yaalı borç ve masraflan işbu ilanın gazete neşri tarihinden ner ergeç. Onun için, bilinçli AlLARI HAKKINDA TAMAMLAVICI BILGlLER" ile "MÜRACAitibaren 30 gün içinde ödemeniz, takibin dayanağı senet kambiyo seAT FORM'larını en geç 14 Ekım 1983 Cuma günune kadar Turk manlann varlığından sevinç ve nedi niteliğini haiz değilse 25 gün içinde mercie şikayet etmeniz, taEğiıim Vakfı'ndan almaları veya mekıupla istemeleri gerekmekieumut duymaktayız. Ah efendim kip dayanağı senet altındaki imza size ait değil ise yine bu 25 gün dır. ahh... Bu dunım olmasa, bizim içinde aynca ve açtkça bir dilekçe ile icra dairesıne bildirmeniz; aksi ADRES: takdirde icra takibindeki kambiyo senedi altındaki imzanın sizden yanımızda olan, bize katılan Alsadır sayüacağı, imzanın haksız yere inkar ederseniz, 100 liradan 5000 TURK EĞİTİM VAKH manlar olmasa, döner miyiz?... liraya kadar para cezası ile mahkum edileceğıniz borçlu olmadı|ınız fcğıtım Mudurluğu Medisi Vlebusan C'ad. No: 81. Kaı: 2 Döndüğümüzde kazanabileceğiveya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zaman aşımına HND1KLI ISTANBUI mize inanabilir miyiz?" uğradığı hakkmda itirazınız varsa bunun sebebleriyle birlikte 25 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek merciden itirazınızın Güneş batıyordu. Bıraktığı ize kabulüne dair bir karar getırmedığıniz takdirde cebri icraya devam baktım. Sonra çevreme dönolunacağı itiraz edimediği ve borç ödenmediği takdirde 30 gün içinGEBZE İCRA MEMURLUĞUNDAN düm. Bakıştık konuşanla. Bu de 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız bakış, biten bir güne değerdi hapisle tazyik olunacağınız hiç mal beyanında bulunmaz veya hakiMENKUL SATIŞ İLANI kate aykırı beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız husudoğrusu. Yüreğime su serpilmiş, SAYI: 1983/684 talimat su odeme emri ile eki emre muharrer senetbono sureti yerine kaim uzaklaştım oradan. UzaklaşırBir borçtan dolayı satılmasına karar verilen aşağıda cins ve kıyolmak üzere size ilanen ihtar ve tebliğ olunur. 9.9.1983 ken, alacakaranhkta sakalları meti yazılı mal Gebze Eski lstanbul, Ankara yolu üzeri No: 3'de açık Basın 9777 parlayan, ağlamaklı bir Türk arttırma sureti ile satılacaktır. gördüm. Son bir konuşma da, Birinci aritırmanın 28/9/983 günü saat 10.0010.15 arasında yaonunla yapmak istedim. Karanpılacak meskür günde kıymetinin *i* 75'ine istekli çıkmazsa 29/9/983 DİŞ TABİBİ lık olmadan, göz gözü göriırgünü aynı yer ve saatte ikinci anırma ile en çok fiat verene satılacağı damga resmı ve tellaliyenin alıcıya ait olacağı ilan olunur. 12.8.83 ken... ORHAN TÜZÜN 2.500.000.00 TL. kıymetinde I adet halatlı çekme makinası 30 Naklihane gümrük binasına Levent, Güvercin Durağı, Gazeteciler Yapı Kooperatifi C/3 Blok. beygirlik. gireceği sıra ulaştım ona. D. 7 Saat: 913 Tel:164 57 25 (Basın: 9708) Randevu alınması rıca olunur. "Bir dakika", dedim. "Şimdi iki kızım kaldı geriye. 9 Almanya daki oğullarım dan birisi işsiz. tkisi çahşıyor. Tabii ki, Almanya'da kazançlarını babaya vermek yok. Evvel emirde bunu öğrendiler. Bir tek ayhklannı ahnadıtn. Alıp sakalıma süremedim.» tokat attı oğluna. Vay beyim vay... Sen misin tokat atan. Eyalet ayağa kalktı. Polise telefon edildi. Polis osaat babayı attı hapise. Sonra yurtdışı... Oğlan orda kaldı, baba buraya kovuldu, senin anlayacağın. Hak rru bu kardaşım? Adalet mi bu kardaşım? Baba dediğin, çocuğuna bir tokat atamadıktan sonra... Ah, ben tokat atabilseydim kızıma, öyle başımı, iki elimin arasına alıp ağlar mıydım bu yaştan sonra? Ben ağlayacağıma o ağlasın. Ne biçim Almanya bu canım? Hem baba ağlar, hem kız? Ne oluyo?... Bir Alman Müslüman oluyo... Bütün gazeteler yazıyo... Neymiş, bir Ahnan Müslüman olmuş. Yahu, Allah seni inandırsın, her gün Almanya'da yüzlerce kişi, illâ ki, en azından, Hıristiyan oluyo beeeee... Diskolarda oğlanlar, kızlar karmakanşık. Neymiş, buna karşılık bir Hans Müslüman olmuş. Vara bir Alman Müslüman olacağına bizim kiler Hıristiyan olmasın kardaşım. Mahşer gibi. Şu Türkiye'nin çıplak plajlan gibi dansevleri... Hiç mi hiç, ilertutar tarafı kalmadı Almanya'nın. Türkleri zerre kadar sevmiyorlar. Sevmeleri için, onlarla birlik olup dans yapacaksın, karın Almanla dansa tutuşacak. îçeceksin. Çok bol içeceksin. Su gibi içeceksin. Anca o zaman seninle iyi olur keratalar..." "Anlaşılan, gittiğine memnun degilsin", dedim. Ah çekip anlattı. "Tövbe, bin kere tövbe" dedi. "Bak gitmeseydim, büyük kızı everirdim şimdiye kadar. Eee köy yerinde kolay... Benim hayatım orda geçti. Şimdi de çocuklanmın hayatı orda geçecek." "Büyük kızının dunımu ne olacak? Kalanlar kalmış. getirdiklerinin çaresine nasıl bakacaksın? Elini bağlayıp arabaya almışsın. Pasaportunu da cebine koymuşsun. Elleri baglı mı hâlâ? Bir resmini çekebUir miyiz?" "Bu fedakârhğı benden isteme kardaşım", dedi, ağladı ağlayacak bir sesle. "Çek, benim resmimi çek. Günahkâr olsun babası, kızının yerine. Beni çiğne. Bir konuşma istedin. Yiğit adam bildim seni, dedim peki. Resim işini de nerden icat ettin? Derdim derin. Almanya'da nasıl olsa resmi çekilmiştir kızın. Hiç olmazsa vatammızda olmasın bu iş. Hiç olmazsa, vatammızda sahip cıkalım namusumuza, sonumuzu Hak iyi getire. Haydi, bana müsaade..." Geç vakit Edirne'ye döndüm. Saatler geçtikçe, Kapıkule de silinmeye başladı gözlerimin önünden. O günün üzerinden çok günler geçti. Gördüklerimin çoğunu unuttum. Ama, çarşafm içinde, arkadan elleri bağlı, Almanya'da 18 yıl yaşamış, görmediğim kızı hâlâ unutamadım. Yüreğime resimledim bu kıa.. Duruyor, eli arkada bağlı... BİTTt Bekir Yıldız'ın dizi röportajı "YAMAN GÖÇ" 25 Eylülde YAZKO tarafından kitap halinde yayınlanacaktır. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL Kıdem tazminatımı kim ödeyecek? SORU: 12.10.1955 günü işe ginlim. (Memur olarak). 8.3,1976 günune kadar iki kamu kuruluşunda memur statüsünde çalıştım. 8.3.1976 gününden bu yana gene bir kamu kuruluşunda ama bu kez işçi statüsünde çalışıyorum. Memur iken askere gidip aynı hizmete dönmüş ve iki yıllık süreyi de (memur iken) borçlanarak öderaişüm. (7/3'ünde iken aynldım) Sürelerimi toplattım. Memuriyette geçen sürem 7290 gün, işçüikte geçen sürem ise 2771 gün, toplam olarak 10.061 gün prim ödemiş durumdayım. Bütün bu verilerin ve 2829 sayılı "Sosyal Güvenük Kurumlanna Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun"un ışığında; 1 Alacağım kıdem tazminatı kaç lira olacak? 2 Elime ayda kaç lira geçecek? 3 Kıdem tazminatımın tümünü, şu anda calışüğım kamu kunıluşu mu ödeyecek? 20 yılı aşkın bir süre (20 yıl 3 ay) memur olarak çalışıp (istifam kabul edilmediğinden) görevi terk ederek işçi oldum. Sekiz yıla yakındır işçiyim. Ben ve benim dunımumda olanlar bir yanıt beklemektedir. N.A.İSKENDERUN YANIT: 1. ve 2. sorularınıza yanıt verebilmek için şu anda çaIıştığımz kamu kuruluşundan yan ödemelerle birlikte brüt olarak ne kadar ücret aldığınızı bilmemize bağlıdır J Ayrıca emekli aylığınızı hesaplayabrlmek için de SSK'na prim ödemeye esas son beş yıllık ücret tutannızın toplamının bilinmesi 'gereklidir. Kıdem tazminatınızı ise "T.C. Emekli Sandıgı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu'na veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlannda geçen hizmel sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanunu'na göre yaşlılık veya malulluk aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlannda geçirdigi hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşn işverenince ödenir." Yasa, Emekli Sandığı ile SSK'da geçen hizmet sürelerine ilişkin kıdem tazminatının "son kamu kuruluşu işverenince" ödenmesini öngörmüştür. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 29.4.1980 tarih, 3408 Esas ve 5110 Karar'ı "(....) Bir memunın bulunduğu statüden ayrılması ya memurluktan ibraç ya da istifa suretiyle mümkündür. Memuriyetten işçiliğe nakil veya muvafakatla gecme şeklinde bir işleme memur ve işçi hukukumuzu düzenleyen mevzuatta yer verilmiş değildir. Rızası alınarak da olsa memuriyet statüsünden işçi statüsüne geçişte memurun mutlaka bu statüden ayrılmak istediğini belgeleyen bir istifa yazısı vermesi zorunluluğu vardır. OKTAY AKBAL Atatürk'ü ve Atatürk Devrimini yorumlayan yazılan içeren kitaplan: ATATÜRK YAŞADI MI? Varhk Yayınlan, 2. Baskı ATATÜRK BİR GÜN GELECEK Tekin Yayınlan ATATÜRKÇÜLÜK SAVAŞI Uygarlık Yayınlan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear