02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet TAKVİM 5 Temmuz 1983 İmsak: 3.32 Güneş. 5.31 ö&le: 13.13 Sahıhr ( umhuriyct Matbaacılık vc(.ia/ctccılık TurV, Anonım ijırkelı adına Nadir Nadi, • Ciencl Yayın Muduru Hasan Cemal, Muessesc Muduru Kmine Uşakhjgil, Ya/ı l>lcn Muduru Okay donensin. 9 Ya/ı hlcrı \1udur Yarıiımcıs; Ahmet Konıkssn, Haber Mcrkc/ı Muduru YaK'in Ba>er, Savla Ou/em Yonctmcm. Ali Acar. Akşam: 20.46 Yatsı: 22.35 Temsikiler: ANKARA Yalçın Doftan, 1ZM1R Hikmet Çtttnkaya, ADANA Mehmel Mercan, • Servis Şefleri: İstanbul Haberlerı Selahaltin (Jultr, Dı$ Haberler Ergun Balcı, tkonomı. Osman Ulagay, Yurt Haberlen Barbaros (•ençak, Kultur Avdın Kmeç, Magatın Yalçın Pekşen, Spor Danısmanı Abdulkadir Yucelman. Duzeltme Konur l.rlop. Araştırma !>ahin Alpay. Burolar: • Ankara: Konor Sokak No 24/4 Ycnıjehır, Tcl 175825 1758M>, ldarc 183315, • İ7tnır .Halıl Zıva BuKarı No 6 V \ Tel 2547O9 IÎ1230 • Adana: Ataiurk Caddcsı. T H K hhanı Kaı 2 1 3 , Tel 145S0197 >1 • Basan ve Yayan: Cumhuriytt Malbaaalık ve Gazeıeulık T A Ş Turk Ocağı Caıl 39/41, Ca£alo|lu. ls« PK 246lst Tel: 5209703 Telex 22246 • Basıldıfeı Yer: YENİ ASIR Gazete ve Matbaacılık Lld Ş Mecıdıvekovlst tkindi: 17.13 "Türkiye'de nükleev santral için Fransız "Fra matome" firmasından bir heyet Ankara'da Bakan düzeyinde temasta bulundu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Turkiye'de nukleer santral yapımı konusudkai çalışmalar surdurulurken, Fransa bu alanda Turkiye ile işbirliğine ilgi duymaya başladı ve bu amaçla Ankara'ya bir heyet gonderdi. Fransa'nın nukleer santral yapvmı konusundaki uzman kuruluşu devlet denetimdeki "Framatome" firmasından ust duzeydeki bir heyetin geçtiğimiz hafta Ankara'ya gelerek bakan düzeyinde bir dizi temasta bulunduğu oğrenildi. "Framatome" Firması Ticaret DirekîoruGerard Lebreton başkanlığındakı uç kişilik heyetin nukleer enerji işlerinden şorumlu Devlet Bakanı Nimet Özdaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Turgut ve Enerji Ba Ntikleer santral yapıını için Fransa da devrede Biyoritm araştırmaları çarpıcı sonuçlar veriyor "Eşref saati" bilimsel ^ bir kavram mı? SERPİL GÜNDÜZ Dünyaya gelen bebek, yeuştun insan kimliğine ulaşıncaya kadar yaşam boyu, diğer insanlarla ortak, belirli ritmik ozellikler gösteriyor. Çocuğun benmerkezci tutumu, ıkili ılişkilere girdiğinde dağılıyor, arkadaşlık ilişkileri ona paylaşmayı öğretiyor ister istemez. Paylaşmanın doruk noktası evlilik doneminde tam bir ikili ılşkiye donuşuyor ve çocukların doğumuyla aile genişliyor. llişkiler çoğalıyor ve çocuklar gun gelip evden aynldığında yaşlılar tekrar ikili bir ilişkinin içinde buluveriyor kendini. Öylesine doğal bir rıtm ki bu... Günümüzde zaman kavramını ana öge olarak kabul eden bilim adamları "Kronobiyoloji" adı verilen bir bilim dalı çevresinde, insan yaşamınm biyoritmini deşiyor ve yapılan çalışmalar son derece ilginç sonuclara ulaşıyor. Turkiye de bu ınceleme alamna yeni girdi denebilir. "450 kişi uzerinde yapılan bir araştırma zamanın günlttk ritmi konusunda bir bilgi verebilir bize. 450 kişiden saatlerine bakmadan zamanı söylemeleri isteniyor. Sabah 08.00 ile akşam 18.00 arasında geçen 6 ayrı saatte aynı işlem yineleniyor. Sonuçta bu kişilerin sabah 08.00 10.00 arasında ve akşam saat 16.00'da en girişimde bulunması başkentteki diplomaük çevrelerde "ilginç bir gelişme" olarak karşılandı. Diplomaük çevrelere göre, Frankanı Fahir tlkel ile görüşmeter sa, sözkonusu heyeti göndererek de bulunduğu ve ayrıca, uzman Turkiye ile işbirliğine kapıyı kaların katıldığı bir seminerde ki pamak istemediğini gösterdi. nükleer enerji teknolojisi üzerin Konuk heyete Ankara'da bakan düzeyinde temas olanağı verilde bilgi verdiği oğrenildi. Fransız heyeti, Ankara'daki mesi, aynı çevrelerde, Türk tatemasları sırasında Türk tarafı rafının da Fransa ile işbirliğine na Fransa'nın nukleer santral karşı olmadığını göstermesi şekyapımı alamndaki denetimini linde değerlendiriliyor. En azmaktardı ve Turkiye'de gerçekleş dan diplomatların ziyaretten çıtirilecek proje uzerinde bilgi top kardıkları anlam bu yönde. Bilindiği gibi, nükleer santral ladı. Firmanvn nukleer santral yapımı konusundaki temaslar yapımına ilişkin ihaleye katılmak yolunda istekli olduğu ve uzunca bir süre tsveç ile yürütülteklifini sonbahara kadar vere müş, ancak, daha sonra ilgili Isveç firmasından vazgeçi'mişti. bileceği belirtiliyor. Halen temaslar ABD, Federal DİPLOMATLAR Alman, Kanada ve tngiliz fvrma"ANLAMLl" BULDU... larıyla yürütülüyor. Bu temaslar TurkFransız ilişkilerinin be sürerken "Framatome" heyetilirsizlik içinde seyrettiği bir sıra ni göndererek Fransa da devreda, Fransa'nın Turkiye'de nuk ve girmiş oluyor. leer santral yapımı konusunda Turkiye ile Fransa'nın nükleer enerji alanında işbirliğine gitmeleri, bundan iki yıl kadar önce Dışişleri Bakanı İlter Tiirkmen'in Fransa'ya yaptığı ziyaret sırasında da ele alınrnış, ancak Türk tarafının istekli olduğunu hissettirmesine karşıhk, o zaman herhangi bir gelişme şağlatıamamıştı. ' ' J Enerji açığmın kapatılması mümkün değü ANKARA, (THA) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşan Erdemir Karakaş, Turkiye'de yıllık hidrolik potansiyelin 103 milyar Kwh, termik poıansiyelin de 60 milyar Kwh olduğunu belirterek, ülkede nukleer kavnakların da bulunduğunu sovledi. Müsteşar Karakaş, Türkiye'de nukleer kaynak olarak uranyum, toryum yataklan ile yaygın bir biçimde kullanılmaya uygun jeotermal enerji kaynaklannın bulunfcunu söyledi. Hidroelektrik santrallere gelen su miktarında uzun yıllar ortalamalarına göre yüzde 35 oranında bir düşüş görüldüğünü kaydeden Müsteşar Karakaş, bu düşüşun önemli derecede bir enerji açığı meydana getirdiğini söyledi. Karakaş bu durumda mavcuta ek olarak hizmete girecek yeni santrallerle bile açığın kapatılmasının mumkün görülmediğini bu nedenle elektrik kısıntısına gidilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti. Müsteşar Karakaş: Süper bijgisayarlar geliyor Dış Haberler Servisi ABD ile Japonya arasında yıllardır süren ticaret savaşı, dünya kamuoyuna tüm ayrıntıları ile yansımış durumda. İki ülke arasında başlayan yeni bir savaş ise henüz pek bilinmiyor. Oysa, bu savaş, insanhğın yazgısını etkileyecek, tarihte yeni bir sayfa açabilecek nitelikte. Savaşın adı "süper bilgisayar savaşı" Halen iki ülkedeyakın geleceğin süper bügisayannı üretmek için yoğun bir çaba harcıyor. Bu bilgisayan ilk üreten ülke, büyuk bir teknolojik avantaj sağlayarak, diğer tüm ülkeleri çok gerilerde bırakacak. 1000 KAT DAHA HIZLI Altı yedi yıla kadar gerçekleştirilmesi beklenen süper bilgisayarlar, şimdiki bilgisayarlardan bin kat daha hızlı çahşacağı gi, bi Newsweek dergisine göre insanı andnanjbjı.şekilde düşünüp mantık yürutebilecek. Bu bilgisayarlarla tüm ekonomiyi yeniden şekillendirip, yönlendirmek mümkün olacak. Başkan Reagan'ın uzay savunma stratejisi de (düşman füzelerin uzayda vurulmaları) tümüyle süper bilgisayarlara dayanacak. Massachusettes Teknoloji tnstitüsü yönetmeni Michael tnsan başının biçimini en ince ayrıntılanna kadar kopye edebilecek süper bilgisayarlar şimdiki bilgisayarlardan bin kat daha hızlı çalışabilecek. Günümüzün çok gelişmiş bUgisayarları, süperleri yanında çocuk oyuncağı gibi Ukel kalacak, geliştirüen yeni bilgisayarlar insan gibi düşünüp, mantık yürutebilecek ve toplanan bilgileri anlayabilecekler. Dertouzos, şöyle diyor: "Süper bilgisayar rekabeti, Japonlarla aramızdaki otomobil savaşından çok daha önemli. Çunkü gelecekte her köklü degişimin lemelinde bilgisayar olacaktır." Dertouzos'a göre bilişim devrimini (Enformatik devrim haberleşme, haber toplama, bilgi saklama ve değerlendirme) deneüeyen bir ülke, dunya üzerindeki jeopolitik denetimini de artırma olanağına kavuşacak. Şimdiye dek, gelişmiş bilgisayar teknolojisi ABD'nin tekelinde idi. Halen dünyamızda kullanılan 74 tane çok gelişmiş bilgisayarın tümü de ABD yapımı. Bunlar saniyede yüzmilyonlarca işlem yapabiliyorlar. O kadar hızlı*ç"alışıyorlar ki, bunları sıvı hidrojenle soğutmak için dev buzdolapları gerekiyor. ÇOCUK OYUNCAĞI Ama günümuzun çok gelişmiş bUgisayarları, yakın gelecekte yapılmaları öngorülen bilgisayarların yanında çocuk oyuncağı gibi ilkel kjalıyorlar. Amerikan Ulusal Fizik Labak'atuvar Başkanı David Novvak şöyle diyor: "Günümüzde en gelişmiş bilgisayarlarla. bazı sorunlann çözümu 5001.000 saat alıyor. Süper bilgisayarlarla bu süre inanılmayacak kad^r kısalacak." YAPAY ZEKÂ Süper bilgisayarların çok önemli bir özellikleri de, yapay zekâya sahip olmalan olacak. t*Newsweek" dergisi, "Bu bilgisayarlar, aşağı yukarı insan gibi düşünüp, mantık yürutebilecek ve toplanan bilgileri anlayabilecekler" diyor. Japonya, bilgisayarlar konusunda iki projeyi başlatmış durunıda. Bunlardan birincisi, 8 yıl süreli, 100 milyon dolarlık "süperhızlı Ulusal Bilgisayar Projesi". Bu proje, günumuz bilgisayarlarından 1000 kat daha hızlı bilgisayar yapılmasını ongöru 1 İtalyan Milti Takımı'nm Dünya Kupası finalinde Almanya'yı yenişi, italyan ileri üçlüsünün "ritmik uyumu"nun Almanlar'dan daha iyi oluşuna bağlanıyor. Maradona'nın formsuzluğunda da "ritmik özellikler"in etkisi aranıyor. Denktaş Cuellar ile görüştti ^ CENEVRE (Ajanslar) KTFD Başkanı Rauf Denktaş, dun BM Genel Sekreteri Perez De Cuellar ile Cenevrede 1.5 saat süren bir görüşme yapü. Cuellar'ın Cenevre'deki BM ofisinde yapılan gorüşmede Rumların BM Genel Kurulu'na yaptıkları son başvuru ve alınan karar sonucunda ortaya çıkan durum göruşüldu, Denktaş goruşme sırasında Cuellar'a Kıbrıs Rumları'nın kendi kendilerini Kıbrıs halkı, Turk halkını da etnik grup olarak görmeyi siırdurdüklerini, bunun toplumlararası goruşmelerin başlamasına engel oluşturduğunu anlattı. Toplantıdan sonra basın mensuplarına Cuellar'ın bu görüşü paylaştığını soyleyen Denktaş Genel Sekreterin mekik diplomasisi ve Rumların tıkadığı görüşme yolunu açma vaadinde bulunduğunu açıkladı. Denktaş, Cuellar ite görüşmesinin Refarandum Yasasının Meclis'te onaylanmasını geciktirip geciktirmeyeceği yolundaki bir soruya karşılık verirken, "Adaya döndükten sonra ilgililere bilgi vereceğim, de Cuellar'ın girişimlerinden alınacak sonucun maku) bir süre içinde beklemeyi uygun buluyorum. Ancak kesin karar Meclise ait olacaktır" dedi. Bu arada gorüşmede Cuellar'a KTFD Meclisi'nin 17 haziranda aldığı "selî determinasyon" kararı ile Meclise sunulan refarandum yasa önerisinin bir sureti sunuldu. Denktaş de Cuellar gorüşmesinde Dışişleri ve Savunma Bakanı Kenan Atakol, Turk goruşmeci Ümit Onan, Danışmanı Necati Ectekün, Federe Meclis Hukuk ve Siyasal tşler Komitesi Başkanı Fuat Veziroğlu da bulundu. doğru saptamayı yaptıklan görülüyor. Yani zamanlamanın da günlük bir ritmi var." İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Farmakoloji Birimi araştırma görevlisi Doktor Can Polat bu aTaştırma örneğini verirken, "biyoritm" çalışmalarımn temel hareket noktasının zaman kavramında düğümlendiğini kaydediyor. AĞR1YA KARŞI VÜCUDDN DtRENCt... Dr. Can Polat, ağrıya karşı insan vucudunun gösterdiği direncin de ritmik olarak gün boyu değişiklikler gösterdiğini belirtiyor ye ekliyor: "Örnek olarak diş ağrısını ele alalım. Dişte oluşan bir ağrıya karşı direnç öğleden sonra ve akşam üzeri düşük düzeyde. Öyle ıse ağnyan dışleri geceyarısı ve sabah çektirmekte yarar var." Organizmanın ritmik yapısının gozönünde bulundurulmasını öneren Dr. Can Polat, Şu saptamalan belirterek, sözlerini sürdürüyor: "Kalp krizleri genelVıkle sabah saatlerinde gerçekleşir. Kadında doğum agrıları geceyansı başlar ve doğumların çogu gündüz, ölüm olaylan gece yarısı meydana gelir. Astım nöbeti gen«IHkle insanlan geceleri rahatsız edçr." Örneklerini şöyle sürdürüyor Dr. Polat: "Sabah saatlerinde karaciğerde oluşan glikojen miktarı fazladır. Akşam başlangıcında ise glikojen karaciğerde kaybolur. Bu örnek de KaraciğeT hücrelerinin ritmik çalıştıgını gösteriyor. Bu yüzden allerjiye karşı alınan ilaçlar sabah saat Tde ahnırsa etkisini 20 saat, akşam Tde alınırsa etkilerini 4 saat sürdürüyorlar." KANSER TEDAVİSİNDE Dr. Polat, kanser tedavilerinde yurt dışmdaki tıp merkezlerinin ritmik özelliklerden yararlandığına işaret ediyor. Ağız çevresi kanserli hastaları örnek olarak seçen Dr. Polat, şöyle diyor: "Ağız çevresi kanserli olan hastalarda, kanser kitlesinin yüzey ısısının en yüksek oldugu anda, günün değişik saatlerinde ışın uygulanırsa, bu kitlede yüzde 70 oranında bir gerileme oluşuyor. Eğer bu yüksek andan 8 saat sonra ışın uygulanırsa gerileme oranı yüzde 30'a iniyor." Dr. Polat'a göre, alkol alan bir kişi için alkolün kandaki en yüksek düzeyi sabah saat 11.00 sıralarına rastlıyor. Dolayısı ile sabah saat 11.00'de alkol alınırsa kana kanşma düzeyi oldukça yüksek. Alkolün merkezi sinir sistemi üzerindeki en güçlü etkisi geceyarısı görülüyor^ Buradan, alkol merkezi sinir sistemini etkilemeyecek bir saatte almırsa, alkolden ötürü trafik cezalarma gerek kalmıyacağı sonucu çıkıyor. MARADONA MAÇTAN ATELMAYABİLtRDİ... Batı ülkelerinin bazılarında biyoritm makıneleri kullanıhyor. Bu makineye bir miktar para atarak elinize aldığmz kart size gunlük, fiziksel, duygusai ve zihinsel biyoritminizi veriyor. lnsanlann doğum tarihlerine göre hesaplanan ve "popüler ritm" olarak adlandınlan bu ritm ölçuleri, gündelik yaşamımıza girseydi belki de birçok sorunu, sorun haline gelmeden geçiştirebilirdik. Öraeği Can Polat veriyor: (Arkası Sa. 11, Sü. f.'de) yor. îkipci proje ise 500 milyon dolarlık ve 10 yıl süreli, "Beşinci kuşak bilgisayar projesi". Bu , projede de yapay zekâ uzerinde çahşıhyor... ABD iie Japonya'^ nın çok gerisinde olmalarına rağmen tngiltere ile Fransa da süper bilgisayar çalışmaları için hazırlık yapıyorlar. ABD'de ise yapay zekâlı bilgisayar yapımı için Pentagon Savunma Bakanlığı tarafından 1 milyar dolarlık ve 5 yıl süreli bir proje hazırlandı. Bu yarışı kaybetmenin tehlikesi ise çok büyük. Bu bilgisayan ilk yapan ülke muazzam bir teknolojik ve ticari avantaj kazanacak. Çünku süper bilgisayarlar, daha da gelişmiş bilgisayarların yapımında ve mikroelektronik alanında kullanılacak. Boylece süper bilgisayar yapımında geri kalmış bir ülke, bu mesafeyi kapatmaya çalışırken, süper bilgisayara sahip olan ulke, çok daha gelişmiş aygıtlar yapacak ve mesafe surekli büyuyecehj Super bilgisayara sahip olan ulkc sadece ticari ve ekonomik alanda değil, askeri alanda da diğer ülkeleri çok geride bırakabilecek. ABD ve Japonya, gelişmiş bilgisayar yapımı için mikroelektronikteki teknolojik gelişmelere dayanıyorlar. Newsweek dergisine gore Japonya özellikle yapay zekâ konusuna ağırlık veriyor. Ancakjdergi bu konuda ABD'ye daha fazla şans tanıyor. Newsweek'e göre, Japonlar birinci sınıf mühencl^ olmalarına kafşın, bilgisayar konusunda Amerikalılar kadar yaratıcı değiller. Ancak, bu konuda aksi kanıda olan ve Japonların, ill ~ kez bu alanda lideriiği ele geçirme olanağıyla karşı karşıya olduklarını savunanlar da var. Newsweek dergisinin bu yorumunun doğru olup olmadığını zaman gösterecek. Ancak gerçek şu ki, günümüzde teknoloji inanılmaz bir hızla gelişiyor. Bu gelişmenin dışında kalan ülkeleri ise, gelecekte her halde sıkıntıh günler bekliyor. DWde benimsendi Atatürk Kültür Kurumu Başkanı'nı Cumhurbaşkanı atayacak ANKARA (Cumhuriyet Bttrosu) DM'de Atatürk Kultür Dil ve Tarih Kurumu kurulması hakkındaki yasa önerisinin görüşülmesine dün devam edildi. Benimsenen bir maddeye göre Yüksek Kurulun Başkanı Başbakan tarafından gösterilecek adaylar arasından Cumhurbaşkam'nca atanacak. Yüksek Kurum Yönetim Kurulu ise Kurum Başkanmın başkanhğında Başkan yardımcısı, Cumhurbaşkanı'nca seçilen üç uye ve bağlı kuruluşların başkanlarından oluşacak. Görüşmeler sırasında Yüksek Kurum bünyesinde oluşturulması öngorülen Atatürk Araştırma Merkezine ilişkin maddeler de görüşülerek kabul edildi. Yasa teklifine Atatürk Araştırma Merkezi'nde görev alacak 20 üyeden 10'unun YÖK tarafından seçilmeşi öngörülüyordu.Bu madde uzerinde bir önerge veren Erzurum üyesi Utkan Kocatürk teklifteki düzenleme ile Atarük Araştırma Merkezi'nin YÖK'ün yan kuruluşu olarak çalışmasının uygun olmayacağını belirtti. Kocatürk' ün bu yönde verdiği önerge benimsendi ve Atatürk Kültür Araştırma Merkezi'nin 20 üyesinin de Atatürk Kültür Dil veTarihYüksek Kurumu'nca seçilmeşi kararlaştınldı. Atatürk Araştırma Merkezi Atatürk'ün kişiliğini, ilkelerini Atatürkçü düşünceyi devrimlenni aydınlatacak değerlendirecek bilimsel araştırmalar yapacak. Anayasa önerisinin Türk Dil Kurumu'nu yeniden düzenleyen 35. maddesi uzerinde 13 üye sözaldı. Türk Dil Kurumu'nca Hostese "gök konuksal avrat" İstiklal Marşına "Ulusal düttürü" gibi karşıhklar kullandığı yolundaki iddialara dikkati çeken Fikri Devrimsel "bu kelimelerin Türk Dil Kurumu tarafından üretildiği ispat edildiği takdirde Danışma Meclisi üyeliğinden istifa etmezsem şerefsizim" dedi.Ataturk'üanlayabilmenin herkesin haddı olmadığını belirten Devrimsel şunları şöyledi: "Türk Dil Kurumu burada kasıtlı yeriliyor Atatürk gelse buarkadaşlar nereye kaçacakla merak ediyorum. Türk Dil Kurumu gercekten bir devlet dairesi haline geldiği zaman yarın iktidarlar elinde şuraya buraya çekilecek^una izin vermemeliyiz. Atatürk'ün vaziyetine gölge düşürühnesin". Fikri Devrimsel bu madde uzerinde bir önerge hazırladığını önergesinde Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu'nun özel hukuk tüzel kişiliğine sahip kuruluşlar olarak kalmasını istedi ğini sözlerine ekledi. Remzi Banaz ise Atatürk'üı vasiy'etjhükümlerinin bu yasa il yeni şekil almasını eleştirdi. Türl dil Kurumu'nun özel hukuk ki şiliğinin korunmasını isteyen BJ naz, "yarın bizi Atatürk'ün kuı duğu Türk Dil Kurumunu k: patmakla suçlayacaklardır" dı di. Çalışma süresinin dolması n deniyle madde uzerinde söz al; 11 üye bugün görüşlerini açıkl yacaklar. tNSANCA YAŞAM Gercekten kapıcı, yakıt, havagazı gibi sorunlan yok. Daha Dogrusu insanca yaşamak içta hiç bir şeylerl yok. Fotoğrafta, 8 kişinin birarada yattığı goçer çadırlan ve göçerlerin bir bölümü.. (Fotograf: Ender ERKEK) Çadır sakinlerinin hali, çadırlarmdan perişanl Merter'in karşısında Londra Asf altı'nın kıyısındaki boş alanda kurulu göçer çadırlannda 20 aile 200'ü aşkın yurttaş yaşıyor. Çadırlan eski branda bezlerinden,bir bölümü de naylon parçalannın birleştiritmesinden yapılmış. ASİYE UYSAL Söz göçerlerden açıldı mı, çoğu kez "Şu dünyada onlardan rahatı yok." denir. Sonra "Neden yok." olduğu konusunda saatlerce konuşulur. "Kardeşim, bunlar gibi çadırda oturacaksın. Elektrik, su, yakıt sorunlan yok. Geçim derdi yok. Gam yok. Temiz hava, oh mis gibi... Geceleri yakarsın bir ateş; Sonra çalsın sazlar, oynasın kızlar." Ama, işin aslı öyle görülmüyor. Öyle olduğunu söyleyenler Merter'in karşısında, Londra Asfaltı'mn kıyısındaki boş alajıda kurulu göçer çadırlanna bir uğrasınlar. Burdaki 25 dolaymdaki çadırda 20 aile 200'ü aşkın yurttaş yaşıyor. Çadırlarm bir bölümü eski branda bezlerinden bk böltimü de naylon parçalarının birleştirilmesinden yapılmış. Trakya, Izmir, Aydın, Sivas ve diğer illerden üçdört hafta önce gelerek buraya yerleşmiş olan bu yoksul insanlar, İstanbul'da sokak sokak dolaşıp ayı oynatarak, çöp toplayarak karınlarını doyurmaya, yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. DURUMLARI PERtŞAN îstanbul'un en işlek caddesi olan Londra Asfaltı'mn bir yanında Merter'in 10 katlı apartmanları, öte yanında ayakta zor duran dermeçatma çadırlar: Çadır sakinlerinin hali, çadırlarmdan perişan, 80100 kadar ayaklan çıplak, yüzleri yarabere içinde çocuk; Yüzlerine bakıldıgında "Bunlar da bizim cocuklannuz değil mi?" biçiminde düşündüren çocuklar, Düşleri "Şekeri", "Ekmegı" aşamayan çocuklar. Burada "Oh, mis gibi hava." yerine, biraz ötedeki lağım deresinde yükselen pis kokulu hava solunuluyor. Yüzlerde, yara üstlerinde vızıldayan binlerce sinek... Su gereksinimini, 200 metre uzaklıktakî acı sudan karşıhyorlar. Ateş yakıhyor ama, su kaynatmak içm. Çocuklar açıkta leğen içinde yıkanıp, rüzgarda kurutuluyorlar. Ne çalacak saz, ne de gönül var, küskünlüğün dışında. Dillerde ise, şarkı yerine yakmma ve küfür dolaşıyor sadece... SAĞLIK HİZMETİ Merter'deki çadırlarda sazlar .şalımp, kızlar oynamıyor. Göçerlerden genç bir kadın "sazlısözlü" akşamlardan birini şöyle anlatıyor: "Geçen akşam birden yağmur bastırdı. Çadırlar naylon ya, dayanamadılar tabi. Yatak yorgan ıslandı. Giyeceklerimiz ertesi gün öğlene kadar üstümüzde kurudu. Hep hastalandık. Daha da iyileşemedik." Toplumun çoğu kesimme yetersiz şekilde ulaşabilen sağhk hizmeüerinden göçerler tümden yoksun. Hertnri onaiama 7 çocuklu olan göçer kadını, çocuklarından 6'sını kendi başına doğurmuş. "Hastaneye gitmiyor musunuz?" diye sorulduğunda, "Gittigimiz de oluyor. Gitmediğimiz de. Gitsek de çoğu geri çeviriyorlar. Bağıra bağıra çadırda doğuruyornz." biçiminde yanıt veriyorlar. 7YILDA, 7OKUL Günümüzde, okuma yazma seferberliği sürerken, Merter'deki göçerlerin 15 yaşına ulaşmış çocuklan, henüz okul yüzü görmemişler. Göçerlerin arasında okuma yazma bilenlerin sayısı parmakla sayüacak kadar az. Konuştuğumuz Haydar Solcan (10)ile Aydın Solcan'ın (15) hareketlerinden çocukluklannı hiç yaşamadan "büyük" öldukları görülüyor, ama henüz okuma yazma bilmiyorlar. Göçerlerden 6 ailenin reisi Göksel Ergüle "Çocuklan neden okntmuyorsunuz?"sorusu yöneltildiğinde yanıü şöyle oluyor: "Neyle, nasıl." Arada okumayı başaranlar da var. Ayhan Ergul (16) admdaki genç, ilkokulu bitirip, diplomasım almış. Ama, ordan oraya göcmekten 7 yılda 7 avn okulda bitirmiş. Gittiği okulların adlarını bile tam anımsamıyor. Sadece Izrriir'deki Tepecik Barbaros İlkokulu ile Aydın'daki Datça Ali Sönmez tlkokulu'nun adlarını sövleyebilivor. ÇARESfZLİK Göksel Ergül'ün mesleği, ayı oynatmak. Toplam 6 tane ayısı var. Başı olduğu kalabahk ailesinde 2 ortağı, 3 de çırağı bulunuyor. Ailenin tümünün sayısını anımsamıyor. Sorulduğunda "Herhalde var epeyi. Siz 3540 yazın." diyor. Anlattığına göre 6 ayıyı da çahştırdıkları gün ortalama 15 bin lira kazanıyorlar. Ve, bu 15 bin lira ile hem 35 kişinin hem 6 ayının karnı doyuyor. Merter'deki göçer alanına bir ay önce Izmir'den geldiğini belirten Ergül, Izmir Şemikler'de birer göz gecekpnduları olduğunu söylüyor. "Öyleyse neden lzmir'deki gecekondunuzda oturmuyorsunuz?" sorusunu da şöyle yanıthyor: "Aç kalmamak için göçmek zonındayız. Okumuş değiliz, bir şey değiliz. tzmir'de bize kim iş verecek?." Yıldırım düştince Terkos'ta pompalar durduruldu OmerlVnin suyu Bakırköy ve Zeytinburnu'na da veriliyor tstanbul Haber Servisi Terkos Gölü'nde şiddetli yağış ve yıldırım düşmesi nedeniyle pompalar durdurulunca Îstanbul'un günevi uzun süre susuz kaldı. îstanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi yetkilileri, şimşekli havalarda güvenlik açısmdan pompaların devre dışı bırakıldığını bildirdiler ve dün akşam saatlerinde su dağıtımının normale döndüğünü, ayrıca Ömerli'den her gün alman 150 bin metreküp suyun da Bakırköy Bahçelievler ve Zeytinburnu'na verilmesine başlandığını açıklâdılar. İSKİ Genel Müdürii Ahmet Ölçer, Salacak Sarayburnu arasındaki boru hattınm dünden itibaren Bakırköy tarafını da beslemeye o<ışiauıgıuı Dildırdî. ölçer şöyle dedi: "Omerli'den gelen 100 bin metreküp su Sarayburnu'ndan Haliç'in güneyine ve Suriçi'ne veriliyordu. Şimdi buna ilave olarak 150 bin metreküp daha su ajınmaya başlandı. tlk kez dün Ömerli'den gelen su yeni döşenen hat ile Zeytinburnu üzerinden Bakırköy ve Bahçelievler'e kadar dağıtılmaya başlandı. Bundan böyle Suriçi ve Zeytinburnu'nda su sıkıntısı olmayacak, suyun iyi kullanılması dunımunda Bakırköy ve Bahçelievler'de su problemi kalmayacaktır." tSKt Genel Müdürü, yeni su dağıtımının deneme aşamasında olması nedenivle simdilik kısınu programında bir değişiklik pılmayacağını.Beyoğlu bölg< nin yine eskiden olduğu gibi alaca|inı belirterek. "Terkos lünün sahip olduğu su seviy ne göre Beyoğlu bolgesine lii mundan fazla su vermişti dedi. Ahmet Ölçer, ömerli'der len su ile Terkos'un rahatla cağını Kâğıthane pompa ista nundan bu bölgeye şünde 50 bin metreküp su venleceğini ledi. Genel Müdür Ölçer, ö li'den İstanbul için su alınr na karşılık Anadolu yaka; herhangi bir kısıntının söz k su olmadığını aksine Kartal vizli yönünde döşenen yen la günde 50 bin metreküp çok su verileceğini bildird
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear