Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
/ TEMMUZ1983 EKONOMt CUMHURİYET/9 Günün Aynası Mali Affın 350 milyar vergi geliri yaratması bekleniyor ANKARA, (THA) Türkiye'de 350 milyar lira kadar ver gi geliri elde edilmesi bekleniyor. Ankara Defterdarı Hiiseyin Balyalı'nın verdiği bilgiye göre, Başkent Ankara'da da vergiden 4050 milyar îira gelir elde edileceği sanılıyor. • Ellerinde 200 bin kadar vergi i dosyası bulunduğunu bildiren Hiiseyin Balyalı, "vatandaslara tek tek yazarak borçlannı bildirdik," dedi. Balyalı, Maliye Bakanlığı'nın 2801 sayılı kanun çerçevesinde belirlediği, beklenen vergi gelirlerinin de 350 milyar lira kadar olacağını belirtti. Balyalı, ihtilaflı vergiler konusunda da, ihtilaflarından vazgeçenlerin akın akın vergi dairesine koştuklarını belirterek, "bu bir bayramdır, son 4 giin mükellefler vergi dairelerine başvurarak dilekçelerini veriyorlar. Böylece vergiden indirim kazanıyor, cezadan kurtuluyorlar." dedi. Mevduat ilk kez bu yıl gerilenıe gösterdi 3. yılını tamamtayun Kamu bankalarının toplam mevduattan aldığı pay, yüzde 35'ten yüzde 43 'e tırmanırken özel bankaların payı yüzde 63'ten 54.5'e geriledi. Ekonomi Servisi Temmuz Bankacılığı'nın üçüncü yılında mevduat ilk kez geriledi ve mevduatın banka grupları arasındaki dağılımı değişti. 1982 ortalarından itibaren tasarrufçu tercihini devlet bankalarından yana koyarken, toplam mevduattan aldığı payı iki yılda üç kat arttıran küçük özel bankalar paylarının bir yılda yan yarıya azaldığını gördüier. En büyük 8 özel bankanın mevduat payında 3 yıldır gözlenen gerileme ise sürüyor. 1980 ortalarında mevduat faizlerinin yükseltilmesiyle başlayan "Temmuz Bankacılığı" uygulaması tasarrufların banka sistemine yöneltilmesinde önemli bir başarı sağladı. Bankalardaki mevduat üç yıl gibi çok kısa bir sürede 6 kata yakm artarak 400 milyar liradan 2.4 trilyon liraya çıktı. Yani banka sistemindeki mevduat Türkiye bütçesine eşit bir rakama ulaştı. Bankalardaki mevduat hacminin bu ani tırmanışı, bankalar arasında önemli bir paylaşım savaşına yol açtı. Banka reklamları "patlama" yaparken birçok banka "centilmenlik anlaşmaları"na aykırı olarak açık ya da gizli daha yüksek faiz verdi, bankerler aracılığıyla mevduat kapma denemesine girişildi. Mevduat kapma yanşında bütün kozların kullanılmasına karşın, mevduatın banka grupları arasındaki dağılımı iki yıl boyunca önemli bir değişim göstermedi. Tozduman içinde, özel bankaların payı yalnızca 1 puan arttı, kamu bankalarının payı ise 1 puan azaldı. Yabancı banka temmuz bankacıliğının başarı çizgisi tersine mi 1980 Aralık Paj 271 36 459 62 445 60 14 2 15 2 745 100 döndü? Türkiye'de bankalar mevduatının yıllar içindeki dağılımı Temmuz 352 568 547 21 21 941 1981 Pay(Vo) 37 61 58 3 2 100 1981 Aralık PayC%) 477 37 786 61 744 58 42 3 24 2 1.287 100 KAMU ÖZEL tlk 8 Diğer YABANCI TOPLAM 1982 1983 1982 Temmuz Aralık Haziran Pay(<%) Pay(%) PayC7o) 571 35 948 40 1.018 43 1.421 1.030 63 58 1.327 55 934 57 1.311 54 1.231 55 96 6 110 4 96 3 31 2 1.5 48 2 48 1.632 100 100 2.417 100 2.393 nın yıl sonunda çeşitli yollarla şişirdikleri mevduat rakamma erişemedi. Bu daralmaya büyük ölçüde özel bankalardan çıkan mevduat yol açtı. Söz konusu dönemde, özel bankaların mevduatı, 94 milyar lira azaldı. Kamu bankalarına giren mevduat ise, yalnızca 70 milyar yükseldi. Tasarrufların banka sistemi dışına çıkışının sürekli olup olmayacağını önümüzdeki günler gösterecek. Özkaynağı en hızlı büyüyen bankalar sıralamasında tş Bankası dünyada birinci, Akbank ikinci, Ziraat Bankası beşinci oldular. X. ~ ANKARA, (ANKA) Dünyanın en büyük 500 bankası arasına bu yıl Türkiye'den üç banka girdi. "Euromoney" dergisi tarafından düzenlenen listede,, geçen yıl 414'üncü olarak yer., alan tek Türk bankası olan Ziraat Bankası, bu yıl 222'nci sıraya yükseldi. Bu arada, Türkiye İş Bankası 360'ıncı, Akbank ise 415'ini sıralara yerleştiler. % "Euromoney" dergisi, Türk8? bankalarının atıhmını "beklenen" bir gelişme olarak nitelendirdi. Türk bankalarının öz kaynak bakımından güçlendirilmelerine olanak sağlayan "Yeniden değerleme Yasası" ile "Bankalar Yasası Değişiklikleri"nin, gelecek yıl bu gelişmeyi daha da hızlandıracağını savundu. "Euromoney"in bulguları, Türk bankalarının özkaynaklarını rekor hızla geliştirdiklerini gösteriyor. Önceki yıllarda, enflasyon ve Türk Lirası'nın devalüasyonları nedeniyle özkaynakları ABD Doları cinsinden sürekli küçülen Türk bankaları, bu yıl "en hızlı büyüyen bankalar" oldular. "Özkaynak büyümesfnde Türkiye tş Bankası yüzde 269.248'Iik bir artışJa dünya birinciliğini ahrken, Akbank yüzde 212.929'luk bir artışla ikinci, Ziraat Bankası ise yüzde 111. Türk bankaları dünya listelerîni zorluyor Ak International: Diğer Türk bankalarına da hizmet vereceğiz Ekonomi Servisi Londra'da kurulan Ak International Bankası'nın genel müdürü Haluk Ertuğrul, bankanın Türkingiliz ticari iüşkilerini geliştirme ve uluslararası mali piyasalarda Türkiye'yi tanıtma açısından önemli bir rol oynamaya aday olduğunu söyledi. tngiltere'de geçerli bankacılık kurallarına göre Ingiltere, Merkez Bankası'ndan gerekli izin alınarak kurulan AkInternational, mevduat toplayabilecek ve bankalararası operasyonlar yapabilecek. Yirmi yılı aşkın süreyle Irvving ve Allied Bank gibi Amerikan bankalarında görev yaptıktan sonra Akbank. Sabancı Holding ve Sabancı kardeşlerin ortak olduğu Ak International'ın genel müdürlüğüne getirilen Haluk Ertuğrul, Türkiye'deki diğer bankalara hizmet vermenin de amaçları arasında bulunduğunu ve Türkiye'deki bankalarla yaptığı temaslarda çok umut verici lar yüzde 2'lik paylanm korudular. Ancak, kıran kırana mücadele sırasında mevduatın özel bankalar arasındaki dağılım değişti. İlk 8 özel bankanın toplam mevduattan aldığı pay iki yılda üç puan gerileyip yüzde 57'ye inerken, "daha atak"ve "daha esnek" olan küçük bankalar paylarını 3 kat artırıp yüzde 2'den yüzde 6'ya çıkardılar. 1982 ortalarından itibaren banka sistemi içindeki tüm eği limlerin de tam tersine çevrildiği gözleniyordu. Banker sarsıntısıyla başlayan, .vadeli mevduat faizlerinin iki kez düşürülmesiyle süren ve banka sisteminin yeniden düzenlenmesine kadar uzanan dönemde mevduatın bankalar arasındaki dağılımı hızla değişti. Kamu bankalarının toplam mevduattan aldığı pay yüzde 35'ten yüzde 43'e tırmanırken, özel bankaların payı yüzde 63'ten 54.5'e geriledi. Bu gerile meden en çok küçük özel bankalar etkilendi ve payları yarı yarıya azalarak yüzde 3'e indi. Mevduatın dağıhmındaki bu ani değişimin ötesinde çok daha tehlikeli bir görünüm ortaya çıktı. Toplam mevduat üç yıldır ilk kez azalma gösterdi. 1982 sonunda 2 trilyon 417 milyar lira olan banka mevduatları geçen ay başında 2 trilyon 393 milyar lirayı gösteriyordu. Başka bir anlatımla, 1983 yılının ilk yarısındaki mevduat artışı, banka Temmuz bankacılığının 3. yılında kîm ne dedi? Faiz serbestisinin sonuna kadar çalıştığını da söylemek mümkün değildir. Bankalar 1980 sonrasında yine eskisi gibi aralannda anlaşmışlar, sadece bazı küçük bankalar ve bankerler bunun dışında kalmışlardır. Küçük bankalarla bankerlerin akıbetini ise, hepimiz biliyoruz. Olsa olsa bugün şu soruyu gündeme getirebiliriz: "Temmuz Bankacılığı ne fayda sağladı? Ne gibi yükler getirdi?" " O yükleri kim taşıdı?" "Faiz serbestisi" olanaklarını kullanan küçük banka ve bankerlerin yükünü, devlet üstlenmiştir. Devlet de soyut birşey değildir kuşkusuz. Onun kaynaklarını da bizler, yurttaşlar yaratırız. Türkiye koşullarında Temmuz Bankacılığı'nın yükünü doğrudan devlet yüklendiyse, dolaylı olarak ve gerçekte de büyük tasarrufçu olmayanlar ödemiştir. ki önemli boşluğu doldurma girişiminde bulunamadıklan görüldü. Bir paradoks gibi görünür ama, en liberal ekonomilerde bile deyletin yakın ilgi ve müdahalesinin istendiği başlıca alan, para ekonomisi ve bankacılıktır. Ekonominin diğer dallarında "serbestliği" temel hedef alan ülkeler için de bankacılığa "devlet denetimi"zorunlu bir araç sayılır. Türkiye gerçeklerinde: • Yönetim kurulu ile devlet denetiminin organik bağı ve "bağımsız denetçiler" mekanizmasının bankacılığa mal edilmesi, • Holding bankacılığına ciddi sınırlar getirilerek "banka mülkiyetinde tabanın genişletilmesi," • Bankacılıkta kaynak maliyetini ucuzlatmak üzere şubeleşmeye rasyonel kayıtlann egemen kılınması ve dolayısıyla personel çalıştırma koşullarında paralelliklerin kurulması. • Banka iflas ve tasfiyelerinde, sonuçta devlet bütçesine yük olmayı kaldıran yöntem ve mekanizmaların geliştirilmesi gibi... Eskiden beri dilek ve eleştiri konusu yapılan sorunlara çözümler getirilmesi, Türkiye'de bugün her zamankinden daha günceldir. Ancak aradan biriki aya yakın zamanın geçmesine karşılık, Türkiye'de bankaeılığın bugünkü açmazından kusur payları olan bir grup güçlü finansman kurumlarının da olası etkileriyle, bankacılık alamnda yeni düzenlemenin bir türlü sonuçlandırılamayışı, düşündürücüdür. Jnternational Bankası Genel Müdürü Haluk Ertuğrul sonuçlar alındığını belirtti. Ertuğrul, uluslararası büyük bankaların Ak International'a gösterdikleri ilginin de çok umut verici olduğunu kaydetti. Pamukbank Bankacılık Okulıı ilk mezunlarını verdi Ekonomi Servisi Bankacılık öğrenimi yapmak isteyen üniversite mezunu gençlerin eğitimi için Pamukbank tarafından kurulan eğitim merkeziilk mezunlarını verdi. 18 Nisan'da faaliyete geçen ve 25 üniversite mezunu gence ücretsiz olarak bankacılık alamnda yetişme olanağı sağlayan Pamukbank eğitim merkezinin ilk rnezunlarına şertifikalarının verilmesi nedeniyle düzenlenen törende konuşan Pamukbank Genel Müdürü Hüsnü Özyeğin, ülkemizde 130 binden fazla eleman çalıştıran bankacılık sektörü için eğitim veren eleman yetiştiren akademik ve mesleki kuruluşların eksikliğini vurgulayarak şöyle konuştu: "lyi banka denildiği zaman çabuk ve dikkatli karar verme yeteneği olan, bilgili ve giiler yüzlü elemanlara sahip bir banka anlaşılır. Hedefimiz böyle elemanlar yetiştirmektir." Dr.ÖZTtN AKGÜÇ Temmuz Bankacılığı'nın getirdiği, faiz serbestisi değildi. Aslında, böyle bir serbesti, 1974 yılından beri kısmen vardı. 1980 temmuz kararları, söz konusu serbestinin «ınırlarını genişletmiştir. 1974'te dört yıl ve daha fazja süre için vadeli mevduata verilecek faiz "pazarlığa tabi" iken, bu esneklik 1980 temmuzunda bütün mevduat için uygulanır hale gelmiştir. Daha öncesinden farklı olarak "kredi faizleri"ne serbestlik getirilmiştir. 1980 temmuz kararları ile mevzuata değişmemiştir. Yetkililer yine Merkez Bankası ve Bakanlar Kurulu'nda kalmış, buna karşın eski düzenden farklı olarak Merkez Bankası ve Bakanlar Kurulu ellerindeki yetkiyi "faizleri serbest bırakmak yönünde" kullanmışlardır. TUNCAY ARTUN 1 Temmuz 1980'den itibaren serbest bırakılan kredi faiz oranlarıyla vadeli mevduat faiz oranlarının nasıl biçimlendiği sonununa değinirken Tuncay Artun, TUrkiye'de Serbest Faiz Politikası" kitabında şöyle diyor: "Faiz kararnamesine apaçık biçimde aykırı olan bankalararası toplantılarda gerek uyararak gerekse yaptırımlardan söz ederek Merkez Bankası yetkililerinin işi neydi? Faiz kararnamesi özünde liberal bir faiz düzenine yönelik değil miydi?... • Tuncay Artun yaptığımız telefon görüşmesinde 1 Temmuz bankacılığı ile ilgili olarak şunu söyledi: "1 Temmuz bankacılığı denilen bankacılık türü Aralık 82'de bitti. O nedenle 1 Temmuz bankacılığının 3. yıldönümü filan da olamaz. 417'lik bir artışla beşinci oldu. Ziraat Bankası, "Euromoney"in geçen yılki değerlendirmesinde, "Dünya'nın en kârlı bankası" ünvanım kazanmıştı. DPT: Yargı organlarının uyguladığı faiz, piyasadaki faizin altında ANKARA, (UBA) Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlanan adalet hizmetleri, konulu raporda, "Ülkemizde yargı organlarının uyguladığı faiz oranı serbest pisaya faizinin çok altında kalmakta ve paranın satın alma gücündeki diişüşü hiç bir surelte karşılayamamaktadır." denildi. Bu durumun büyük haksızlıklar yarattığı ve borçlulann, borçlannı ödememek ve zaman kazanmak için kanun hükümlerini ihlal ettikleri belirtilen raporda, borçlulann borçlarını kendiliklerinden ödeme yerine enflasyonu bir kâr kaynağı haline getirerek mahkemeleri ve icra dairelerini gereğinden fazla bir iş yoğunluğu altında bırakmak yolundaki olumsuz davranışlara girdikleri savunuldu. Yargı organlarının yeni bir sisteme kavuşturulması veya yargı organlarının adi alacaklarda Borçlar Kanununun 72. maddesi uyarınca uyguladığı yüzde 5, ticari alacaklarda Ticaret Kanunun 9. maddesi geregince uyguladığı yüzde 10'luk faiz oranlarının artırılması gerektiği belirtildi. Türkiye 90 ülkeye ihracat yapıyor İZMİR, (THA) Avustralya'dan İzlanda'ya kadar çesitli ürünlerimizi pazarlayabildijnniz saptandı. Izrr.ir thracatçı Birlikleıi'nin çeşit' bültenlerinden derlenen bilgilere göre, ürünlerimize pazar olan ülke sayısı 90'a yaklaşıyor. Yakın zamana kadar Yakındoğu ve Avrupa ülkeleri ile ABD'den ibaret olan Türk ürünlerinde alıcı ülke sayısı ile ürün çeşidinin de arttığı gözlendi. Güney Amerika ülkelerinden Şili Arjantin, Brezilya, Paraguay, Venezüela, Bolivya, Uruguay, Ekvador, Orta Amerika ülkelerinden San Salvador, Honduras, Küba, Panama, Türkiye'den daha çok vişne kurusu, kimyon, haşhaş tohumu, anason, bulgur, bakliyat, kayısı çekirdeği, leblebi ve kuru kayısı satın alıyor. Kuzey Amerika ülkelerinde Kanada'ya ihracatımız gerek miktar gerekse çeşit bakımından hızla gelişirken, Türk ürünlerine büyük ilgi gösteren Libya, Tunus, Cezayir ve Fas gibi Afrika ülkelerine son zamanlarda yenileri eklendi. Bunlar arasında Mısır'la ticari ilişkiler büyük aşama gösterirken, Nijerya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Habeşistan, Somali, Sudan ve Senegal'in üzüm, incir, nohut, bakliyat, paket çorba gibi ürünlerimizin müşterisi olduğu belirlendi. Avustralya ile ticari ilişkilerimiz gerek kapsam gerekse çeşit bakımından önemli gelişmeler gösterirken, Japonya ile iliskilerin de aynı düzeyde sürdüğü gözleniyor. Bu ülkeler yanında Endonezya, Malezya, Singapur, Güney Kore, Tayvan, HongKong ve Hindistan'ın da çeşitli ürünlerimize müşteri olduklan saptandı. Prof. Dr. ALİ SAİT YÜKSEL Bir Temmuz kararları ile özellikle bankaların 2 istikrar programında düzenleyici bir rol üstlenmeleri beklenmişti. Oysa, bu dört yıla yakm süre içinde sağlanan mevduat artışının sanayide yeni yatırımlara akması gerçekleştirilemedi. Bunlar ya holding bankalarının kendi iş:irakleri bünyelerinde bırakıldı, ya da plase edemeden bankalarda yüksek faiz rekabeti ile toplanan bu mevduat ek maliyet yüklerine neden oldu. Bu dönemde, beldenenin aksine, bankaların sermaye piyasası ile ilişkiJerinin daha da kötüleştiği ve bankaların bu alanda Ifeni faiz oranları uygulaması başladı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Bir yıl ve 6 ay vadeli tasarruf mevduatında 5'er puan düşürülen faiz oranlan ile çeşitli banka kredilerindeki yeni faiz oranlan bugünden itibaren uygulanmaya başlandı. Toplam mevduata % 3'ünü kontrol eden 9 banka temsilcisi bir süre önce bir Temmuz'dan itibaren mevduat ve kredi faizlerini düşürmeyi kararlastırmışlardı. Buna göre, bugünden itibaren 6 ay vadeli mevduata yüzde 35, bir yıl vadeli mevtzuata yüzde 40 faiz uygulanacak. Aylık peşin ödçme yapılan 6 ay vade mevduata yüzde % 30, bir yıl vadeli hesaplarda ise yüzde 34 faiz verilecek. Ticari mevduata eskiden olduğu gibi, faiz verilmeyecek. Bankalarca verilen 5 yıldan daha uzun kredilere bugünden itibaren yüzde 34, normal ticari kredilere yüzde 32, ihracat kredilerine yüzde 26.5 ile 30 arasında, orta vadeli kredilere yüzde 34, teşvik belgeli olan ve kalkınmada öncelikli yörelerde kullandırılan ihracat garantili yatırım kredilerine de yüzde 19 faiz uygulanacak. Bazı oto parçalarının dışalımı yasaklandı ANKARA, (THA) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nca bu yılınikinciyansında dışalımı yasaklanan maddeler belirlendi. Buna göre, kamyon, kamyonet, otomobil, traktör ve diğer araçlar için gerekli olan, ancak Türkiye'de üretilen bazı parçalar 1 Temmuz 1983 tarihinden itibaren yasak listesine alındı. Bazı parçaların ise dışalım süresi yıl sonuna kadar uzatıldı. Geçtiğimiz Ocak ve Mart aylarında yayınlanan 91 ve 94 sayılı montaj sanayii talimatı sirkülerinde bazı maddelerin dışalımının 1 Temmuz tarihinden geçerli olmak üzere yasaklanacağı belirtilmişti. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nda yapılan toplantıda, otomobil yağ göstergeierinin, jantlarının ve kalorifer musluklarının dışalımının bu yıl sonuna kadar yapılmasına ve yıl sonundan itibaren de yasaklanmasına karar verildi. Yetkililer, bu yılın ikinci yarısında dışalımı yasaklanan parçalarla ilgili kriterlerin bakanlıkça daha sonra belirleneceğini, kriterler belirlenirken de imalat sanayii talimatı esaslarına uygun olarak hareket edileceğini belirttiler. Umberto Agnelli: italyan ekonomisini korumak için Mussolini'yi gömmek gerek Ekonomi Servisi FİAT grubunun sahiplerinden ve Başkan Yardımcısı Umberto Agnelli, "VVall Street Journal" gazetesinde yer alan bir makalesinde, devletin ekonomiye müdahalesi, özel sektör ve sendikaların ekonomideki rolleri konulannda ilginç görüşler ortaya koyuyor. Italya'nın önde gelen sanayicilerinden olan Agnelli kardeşlerden Umberto Angnelli'nin "italyan ekonomisini korumak için, Mussolini'yi nihayet gömmek gerek" başlıklı makalesinin geniş bir özetini aşağıda sunuyoruz: "Yabancılar bana sık sık İtalyan ekonomisinin tam bir sır olduğunu söylerler. İtalya'nınki kadar büyük bütçe açığı olan bir ülkenin nasıl olup da mali açıdan çökmediğine şaşarlar. Ve hükümetlerinin istikrarsızhğına baktıkça, eminim ki İtalya'nın yönetilebildiğine inanamazlar. Terörizm, güçlü sendikalar, sık sık karşılaşılan büyük siyasal ve ekonomik skandallar, Italya'nın içinde yaşanılamayacak bir ülke oiduğu izlenimini güçlendirir. Ama, yabancılar bir kez İtalya'ya geldiler mi, düşündüklerinden farklı bir gerçekle yüz yüze gelirler. Örneğin, yabancıların çoğunluğu, İtalya'da yaptıkları yatırımların çok verimli olduğunu görürler. İtalya'nın geleceği nedir? İtalya'nın geleceği hakkında Üçüncü Dünya'nın hipotezi vardır: hipoteze göre, îtalya ya Avrupa'nın bir parçası olarak kalacak ya da azgelişmişlerle gelişmiş ülkelerin arasında bir yere doğru surüklenecektir. Üçünçü Dünya'nın bu hipotezi içerikten yoksundur. İtalya siyasal, ekonomik ve kültürel açıdan Batı ülkeleri topluluğunun bir parçası olmaya devam edecektir. Gerçek ikilem daha farklıdır. Bana göre bu ikilem, İtalya'nın önde gelen bir sanayi ülkesi olmayı sürdürüp sürdüremiyeceğidir. İtalya'nın sanayi ülkeleri içinde önde gelenlerdenbiriolma konumunu sürdürebilmesi için gelecek ikiüç yıl içinde bir yenilenme sürecirte girmesi gerekir. Politikacılar ekonomiyle uğraşmayı ve yönetmeyi bırakarak, ülkeyi yönetmeye başlamalıdırlar. Özel şirketlerin daha fazla özerkliğe gereksinmeleri vardır. Sendikaların sürtüşme yaratmaktan vazgeçip, çahşmayı artırmalan gerekir. Eğer, bunlar yen sürtüşmeler hoşgörülemeyecek sosyal gerginlikleri beraberinde getirmiştir. Büyük işletmeler, bugün yeniden inşa ve gelişmiş teknolojiye uyum sağlama sürecindedirler. Buna karşılık, küçük ve orta büyüklükteki şirketler dinamiktir. İtalya'da sanayideki işgücünün yüzde 70'inden fazlası küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde istihdam edilir. Yerel elemandan daha fazla yararlanma ve çalışanla işveren arasında daha doğrudan ilişki sayesinde küçük firmalar sendikaların realist olmayan talepleriyle daha az karşıiaşıriar. Ama, bu söylediklerimden, İtalya'da geleceğin, modern ve yeni teknolojiyle çalışıp çalışmadıklarına bakılmaksızın sadece küçük firmalara bağlı olduğu sonucunu çıkarmak yanlış olur. İtalya'da eksik olan "birlikte karar verebilme" geleneğidir. İtalyan ekonomik ve siyasal kurumları, Kuzey Avrupa'nın AngloSakson dünyasına oranla daha fazla parçalanmıştır. Ben arada farklılıklar olmasın demiyorum. Çünkü, çoğulcu bir toplumuz ve daha geniş kapsamlı bir görüş birliğine varmanın yolunu bulmalıyız. Sendikaları ele alalım Sendikalar son 10 yıldan beri fabrikalardan çıkarak siyasal arenaya doğru hareket etmişler, çevre sorunlarından dış politikaya ve eğitime kadar her şeyle uğraşmışlardır. Bu durum, ltalya'ya epey pahalıya malolmuştur. Şonunda çalışanlar sendika liderliğini reddetmeye başlamışlardır. Sendikalar, çok radikal unsurları temsil etmekten vazgeçmişlerdir. Bugün her ne kadar gizlenmek isteniyorsa da, işçi liderliğindeki bölünme en üst düzeydedir. Biz sanayiciler olarak işçi kesimine ait stratejilerin başarısızlığından memnun olmalıydık. Ancak, biz işçi sendikalarını gelecekte adil rakipler olarak karşımızda görmeyi umuyoruz. İtalya'nın bugün en fazla ihtiyacı olan şey, modern sanayi toplumunu inşa edecek yeni strateji ve amaclara uyum sağlayacak "geniş çaplı bir görüş birliği" dir. Bu konuda büyük sorunlar vardır. Ama ben kötümser değilim. Geçmişteki deneyimler, İtalyan toplumunun zor dönemde nasıl mücadele edebildiğini göstermektedir." AET Türk tekstiJine uyguladığı kotadan vazgeçmedi tZMİR (THA) Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) Komisyonu ile 24 Haziran 1983 tarihinde Brüksel'de tekstil pazarlığına oturan Türk tekstilcilerine AET "kotam'dan vazgecmem" yanıtını verdi. Bu arada yapılan şörüşmelerde Avrupa Ekonomık Topluluğu Komisyonu'nun 15 Temmuzdan önce kendi piyasasını korumak amacıyla tshirt ve pamuklu mensucat ürünlerinde bazı "koruyucu önlemlere" başvuracağını bildirdi. Ticaret Bakanlığı Uluslararası Dış İlişkiler Dairesi Başkanhğı da "Türk tekstil ürünü ibracatçılanmn topluluğa çok büyük ihracat artışlanna gitmemelerini" istedi. İzmir Iplik Hambez ve Mensucat Ihracatçılan Birliği ile Hazır Giyim ve Konfeksiyon Ihracatçıları Birliklerinden ediuilen bilgiye göre, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Ticari İlişkiler Dairesi Başkanlığı tekstil görüşmelerinin olumsuz geçtiğini de bildirdi. Öte yandan birliklere gönderilen yazıda "Toplulukca önerilen kontenjan miktaıian ihracatçılarımız tarafından yetersiz bulunmuş ve sonuç olarak taraflar yaz tatilinden sonra yeniden foplanılması ve gerekli olabilecek temasların doğrudan veya daimi temsilciliğimiz aracılığıyla yiirütülmesi hususunda görüş birliğine varmışlardır" denildi. AET Komisyonu'nun pamuklumensucatve tshirt ile benzeri tekstil ürünlerinde "topluluk piyasasını korumak" amacıyla 15 Temmuz 1983 tarihi öncesinde kota artırımına gideceği de açıklandı. Deri sıkıntısı artıyor ğunlaşması sonucu tabakhanelere işlenmemiş deri geliminin azaldığını belirten ilgili çevreler, fıyatlann da buna paralel olarak artığına işaret ettiler. Koyun derisi geliminin önümüzdeki günlerde daha da azalacağına değinen ilgili çevreler "Kurbanlık koyunlann Orta Doğu'ya canlı olarak ihraç edilmesi de dericiliği büyük ölçüde etkileyecektir." dediler. İZMİR, (Cunthuriyet Ege Bü•osu) Canlı hayvan dışsatımııın gelişmesi nedeniyle İzmir'e jelen koyun derisi miktarında ızalmalar görüldüğü, bu yüzden üçük atölyelerin kapandığı, talakhanelerin ise, kapasite kullaımlarını yüzde 50 oranında düürdükleri belirtildi. Son yıllarda gelişen deri konsksiyon ihracatının yanı sıra anlı hayvan dışsatımının da yo FİAT Başkan Yardımcısı Umberto AGNELLİ yapılmazsa İtalya, kamu harcamalarının arttığı, sosyal refahın azaldığı, ekonomisi durgun, bürokratik bir topium olarak kalacaktır. Italya'nın bugünkü durumunu anlayabilmek için 2. Dünya Savaşı sonrası dönemine göz atmak gerekir. Faşizmi Italya'nın tarihindc talihsiz bir parantez olarak değerlerdirmek, büyük bir kültürel yanılgı olmuştur. Faşizm siyasal açıdan ölmüş olabilir. Ancak, İtalya'nın bugünkü ekonomik mekanizması, Mussolini faşist devletinin "özel sektöre devlet miıdahalesini öngören" ekonomik politikasının doğrudan mirasıdır. Mussolini'nin hükümeti, verimli çalışmayan çok sayıda işletmeyi kurtarmış ve bu işletmelerin borçları, devlete ait bir kuruluş olan Endüstriyel Yeniden İnşa Kurumu'nca konsolide edilmiştir. Mussolini yönetimi, daha sonra bankaları devletleştirmiştir. Faşist yönetimin ayakta kalmasını sağlayan bu ekonomik değişiklikler, bugün İtalyan ekonomisinin temel taşları durumundadırlar. Hükümetin sahip bulunduğu şirketler,1960'lı yılların ortalarına dek ekonomik ve sosyal açıdan olumlu rol oynamışlar, ancak gereğinden fazla siyasal müdahale, bu kuruluşların işleyişinin bozulmasına neden olmuştur. Yöneticiler politikacı, politikacılar yönetici durumuna gelmiştir. Bugünkü hükümet bu durumu düzeltmeye çalışmaktadır. İş, oldukça zordur, ama yüksek entlasyon ve büyük bütçe açıkları gibi bugünün ekonomik sorunlarının çözümü için tek çıkar yoldur. İtalya'da hükümete ait sanayi işletmelerinin aksine, devlet bankalan genel olarak iyi yönetilmişlerdir. Ama, onların da elleri kolları bağlıdır. Merkezî parasal otoritelerin sıkı denetimindedirler. Bankacılık sistemimizin hayatiyetinin neden olmadığı da bu çerçevede açıklanabilir. Yine de özel sektör, ftalya sanayi strüktürünün temel niteliği olma özelliğini sürdürmektedir sadece istatistikler açısından değil, hayatiyet ve canhlık bakımından da ben burada büyük özel işletmelerle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler arasında bir farkı ortaya koymak isterim. Büyük özel işletmeler 1970'li yıllarda hemen tüm Avrupa'da tanık olduğumuz işçi olaylarını yaşamışlar, sendikalarla karşıla?tıklan bitmek tükenmek bilme )ÖVİZ KURLARI lövizin cinsi ABD daları Avusturalya doları Avusturya şilini Batı Alman markı Belçika frangı Danimarka kronu Fransız frangı tsviçre frangı Hollanda florini tsveç kronu V ttalyan lireti 0 Japon yeni Kanadu doları Kuveyt dinarı \orveç kronu tterlin f. Arabistan riyali Döviz alış 219.55 191.97 12.27 86.35 4.32 24.05 28.75 77.04 28.74 104.31 14.56 91.65 178.96 749.57 30.14 335.65 63.64 Döviz satış 223.94 195.81 12.51 88.08 4.40 24.53 29.32 78.58 29.32 106.40 14,85 93.48 182.54 764.56 30.74 342.36 64.91 Efektif alış 219.55 182.38 12.27 86.35 4. 10 24.05 28.75 77.04 28. 74 104.31 13.83 8 7.07 170.01 712.09 28.63 335.65 60.46 Efektif satış 226.14 197.73 12.63 88.94 4.4? 24.77 29.61 79.35 29.60 107.44 15.00 94.40 184.33 772.05 31.04 345.72 65.55 Önemli kamu yatırımları için gerekenin ancak %32'si harcandı LTIN GÜMÜŞ FİYATLARI mhuriyet Ayar Külçe Ayar Bilezik müş Alış 24.900 23.500 3.465 3.160 8.500 Satış 25.000 24.500 3.470 3.270 8.700 ANKARA, (ANKA) Genel ve katma bütçeli kuruluşların tarım, enerji, ulaştırma ve turizm, kamu iktisadi teşebbüslerinin ise, imalat, madencilik ve enerji sektörlerindeki 81 önemli yatırım projesinde öngörülen harcamanın ancak yüzde 32'sinin gerçekleştirilebildiği belirlendi. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından izlenen 27 kamu kuruluşuna ait projelere ilişkin 1982 yılı sonu verileri, toplam yatırım tutan, 2.36 trilyon lira olan 81 proje için cari fiyatlarla 759,2 milyar liralık harcama yapıldığını ortaya koyuyor. Harcamaların 356,7 milyar liralık bölümü dış kaynaklardan sağlandı. Kamu iktisadi teşebbüslerinden 19'una ait, 1.37 trilyon lira maliyetli 58 projede, 1982 yılı sonuna kadar 630,6 milyar liralık harcama yapılarak yüzde 46'lık gerçekleşme oranına ulaşıldı.