24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Pages
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜSLER 13 MAYIS 1983 Erkekler billrler, kadmlarsa duytauşlardır, Türk erkeginta başlıca övüncesi dnsel gücüdür. «Taocu sevişme ve Seks» adh llglnç çevlrisine yazdıgı ön»özde îlhan Güngören, bu konuya definerek şöyle diyor: «Herkesin ağzında dolaşan ve hemen hemen bir ulusal övünç durumuna getlrilmiç olan Tttrk erkeğinin cinsel gücü savmın kadınlar açısından yeniden gözden geçMrilmesi gerekebüir..» G«rçekte bu konu, yalnızca bizim toplumumuz içln değil, bütün dünya îçin yenidir diyebiliriz; çtin ku kadrmn cinsel iliskideki yeri ve durumu yüzyıllar boyunca görmezlikten gelinmiştir. Erkek egemenliğinin yarattığı sag töre içinde kadın, erkeğin doyumu için bir araçtır sadece, onun bu üişkide eşit bir paydaşlığı yoktur. «Cinsel isteklerini, cinsel duygulannı açığa vurmasını önleyen çok güçlü tabularm olması, kadını bütünüyle sessiz bırakmış, bundan yarar lanan erkekler de kendi kafalarına, kendi gönüllerine uygun düşen bir kadın imgesi yaratmayu hattâ kadım da, büttinüyle er kek zlhninin ürünü olan bir imgesel kadı na benzediğine inandırmayı başarmıjlardır.» Oysa kacjm, hiç de bu imge kadın de ğildir. Amanga Ranga adh Hint seksbüim kitabında bellrtildiğine göre, kadınlann istekleri, erkeklerinkinden on kat fazla iml$. öyle ki, kadm orgazmının (boşalımmın) sayısız denebilecek kadar çok yinelenebileceğini bulan araştırmacılar. arka arkaya yinelenen ellinci orgazmdan sonra denemeyi durdurmak zorunda kalmıçlar. Demek erkeğin, her alanda olduğu gibi, cinsel ilişld alanmda da kadına üstun olduğuna ilişkin inancı, bu veriler ışığınöa, sadece yanhş değil, gttlünçtür de. Krallık Akademisi üyesi Joseph Neediıam, kitaba yazdığı önsözde şöyle diyor: «Derin bilgl ve becerisiyle Jolan Chang, çağdas dünyanın erkekıerine de, kadmlarına da Çin bilgeli|inin ve kültürünün gönül işleri, sevişme ve seks konulanndaki görtişlerini anlatabilecek uygun Eözctikler bulmakta gerçekten başarılı oldu. Gerçi daha çok teknikle ilgili konulara değlniyor gibi görünüyor ama bunun nedeni Çin bilgeliğinin dünya görüşünde bevısmenm Guduklugu ve Yüceliği Melih Cevdet ANDAY aranmalıdır. Batılılara ne kadar garip görünürse gbrünsün, Çinli, kutsalla dünyalık arasma bir ayrım çizgisi çekmez. Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, herkes için gerekll yaklaşım da bu olmalıdır» Derler ki, eski Yunanlılar feîsefeyi başlatmakla insanlığa büyük çevrenler (uîuklar) açtılar, fakat dünyalık yaşamlannda bir yenilik bir incelik bulamadılar, bu aîanda eskiyi sürdürmekle yettadıler. Buna karşm, eski Çinliler ipeği, kâğıdı, hava fişeğini bulmakla yaşamı güzelleştirdiler. «Taocu Sevişme ve Seks» adh kitaptan öğrendiğimize göre, onlar, sevişmeye verdikleri önem ve kadm erkek ilişkisinde sağladıkları büyük başan ile, bu konudaki yasaklarm saçmalığım gözler önüne sermişlerdir. Kadımn baskı altına almmadığı ilkel toplumlar da bilmiyorlardı bu yasakları. Babaerkil ailenin kurulusu ve büyük dinlerin ÇIKIŞI ile kadm, özelükle cinsel ilişki konusunaa erkeğin basit bir keyif aracı ve uydusu üurumuna gelmiştir. Kadımn cinsel ilişkide eşit pay sahibi olduğu gerçeği. böylece, yüzyıllar boyu unutulmuş, unutturulmuçtur. öyle ki, evlenip dünyaya çocuklar ge tirmiş kadınlar içinde, cinselliğinin tadına ermeden göcüp gidenler, bugüa bile büyük bir çoğunluk oluşturmaktadır. Erkeğin bencilliğindendir bu ve sonuçta aile geçimsizliklerl, cinsel doyuma erememekten kaynaklanan ruh hastalıklan öütün dünyayı sarmıştır. Yirmi yıllık evli bir kadımn. aydın bir adam olan kocasmdan, «Bu yirmi yıl içinde beni bir kez bile düşünmedi» diyerek yakmdığını hiç unutmam. Burada en şaşırtıcı olanı. kendl kendine boşalmakla yetinen erJteğin, kadmla birlikte boşalmanm büyük mutluluğundan yoksun kalmağa razı olabilmesidir. tşte «Taocu Sevişme ve Seks» adh kitap, cinsel ilişkide eşitliğin ve bunun doğurduğu mutluluğun eski Çinliler zamanında nasıl gerçekleştirilmiş olduğunu anlatmakla, günümüzde bile sürtip gitmekte olan cinsel ilişki bilgisizligine uyandıncı, dtişündüıücü, öğretici bir ışık tutmaktadır. Jolan Chang şöyle diyor: «Kendi yaşam dcneyimimden de bildlgim gibi, Taocuhık. sevgi ve seks konularma sağlıkh bir yaklaşım olmadıkça dünya sorunlarmdan hiç birine bir çdzüm getirilemeyeceğine Inanırt öyleyse nedir bu Taoculuk? «Tao>, Çince «yol> anlamın» geliyor. «Taoculuk» Laodzı adh bir bılgenin kurduğu sanılan bir felsefe. Buna göre, gerçeklik tektir, bütün çegitünkler bu tek gerçeğin görüntişlerinden başka bir şey değildlr. tsa'dan önce IV. yuzyılda ortaya çıkmış olan bu görüş, İsa'dan önce VI. yuzyılda lyonyah Thales ile izleylcilerinin «tek öge» öğretisinS ansıtmaktadır. Taocu gerçege, düşünce ve coşku yolu ile vanlabilir, bir kurtuluştur bu, ölümsüzlttğü clde etme yöntemidlr. Ama öteki Çin, Hint inancalan gibi, Taoculuğun <la, bizim bildlgimiz üç büyük tektanrıcı dinle bir benzerliği yoktur. Gerçi o da zamanla «din»e dönüşmüçtür, ama bvmda dahj. çok buyücülerin, simyacılann etkilert olmuştur. Azılasıldığına göre. Taocu ölümsuziük öğretisi, cinsel ili$k: konueunu da kapsamı içine almaktadır. öyle ki, cinsel boşalma denetim altına alındığında bu amaca vanlabilir. Buradaki denetimin cinsel ilişkiyi yasaklamakla. ya da azaltmakla hiç bir ilintisi yoktur. Tam tersine, Taocu seks çok sık olmalı, fakat boşalma gecikttrilmelidir. Jolan Chang, çağıtmzın bir aydını olarak, elbette bu yoldan ölüm süzlüğe erllebileceğlne lnanmıyor; ama ona göre, boşalmayı denetim altına almak, îakat sevişmeyi alabildiğince uzaımakla ömür de uzatılabilir. P'eng Tsu'nun dediğine göre Taocu sevi§meyi iyice anlayıp uygTilamaya koymarmş kimsenin yaşamını uzatmakta hiç bir ilâç ya da yöntem yarar sağlamaz. Taocu sevişmeyi belirleyen üç temel kavram vardır. Bunlardan birincisi erkeğin. yaşma ve sağhk durumuna göre ayarlayacağı, iki boşalma arasındaki en uygun aralığı bulmayı oğrenmesidir. Bunu öğrendlkten sonra, ne zaman kendi canı ya da egüıin canı isterse, eşini tam bir doyuma ulaştırabilecek uzunlukta (ya da eşinin isteğine göre birçok kez yenilemek yolu ile) sevişecek güce erişebilecektir. îkinct kavram. zevk esrikliğinln doruk noktası diye bilinen «boşalma» anlayışında bir düzeltmeyi gerektirmektedlr. Şöyle kl, boşalma dışmda, ondan daha üstüru daha kıvanç verici zevkler vardır. Batı dünyası bunun ayırumda değildir, uygar diye bildiğimiz insanlann büyük çoğunluğu, bu mutluluktan yoksun bulunmaktadır. Denetimsizliğin acısını ise kadın çekmektedir. Feminizmln en büyük baçarısı, görülüyor ki, erkeği bu konuda blllnçlendirmekle gerçekleşecektir. Üçüncü kavram ise, kadımn doyuma ulaştırılmasmın gereküligi ile ilgili. Demek, erkek, sevl$menin kendi boşalması ile sona erdiği ra, da ereceği anlayışından vazgeçecektir. Kurada önemli olan, çoğu erkeğin, boşalmakla kadını da doyurdugu yanlış kanısmı sürdürmesidir. Kadın, erkeğinin sevişmede doruğa varmasından elbette sevinç duyacaktır, ama aynı sevinci erkeğin yaşamaması büyük bir e&siklikttr. Bu eksikllğin giderilmesi. sevişmeği katmerli bir zevk durumuna getirecektir kl, burada benclllik, yerini, özgeçiye bırakır ve cinsel ilişki ikili doyumla. demek alman ve verilen zevkle birarada mutluluğu sağlar. Son olarak şunu da söyliyeyim, Taocu sevişme teknikleri sabırla ve dikkatle uyguianırsa, kişi, yeteneklerini geiiştirebilir. Kitabın yazan, Jolan Chang. 6zel yaşamında bunu sağladığını söylemekle okurlarını yüreklendirmektedir. Hadi bakahm! Anasını Tanıyan Genç.,. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve mübaçir iken, pire susuz Istanbul'a kovalarla su taşır iken, ben İsmet Paşa'nm beşiğini tmgır mmgır sallar iken, sen Deli İbrahim'in incllerinl sayar iken, blr füze atımlık uzaklıktaki koca bir Islam ülkesinde yoksul bir kadm oğlu ile birlikte yaşarmış. Bu oğlan büyümüş, kazık kadar herif oLmuş; ama, eve bir lokma ekmek getireceğine anasma zulmetmeye başlamış; hergün olmadık rezilliğl yapar, kadıncağıza el aman dedirtirmiş. El kadarcıkken emzirdiği, geceler boyu beşiğinl salladığı, ninnisini söylediği, şımartıp semirttiği bu herife kadıncağız öylesine bağlıymış ki sesi ÇIKmazmış. Ne var ki sonunda canma tak demlş: Kadı'ya varayım, halimi anlatayım. Ve kalkıp yola düşmüş. Mahkemeye vardıkta ne görsün? Ortalıkta tozdan dumandan ferman okunmuyor; blnslnl falakaya yatırmışlar; beriki sırasını tltriyerek bekliyor; bir başkasmı kucakta dışarıya taşıyorlar. Durumu gören kadıncağız ürkmtiş; başında bir akılcağızı varsa onu da yltirmiş; gelip geleceğine bin pişman olmuş; ama iş işten geçraiş; kadı hısımla sormuş: Ne istiyorsun kadm? Yoksulun eli ayağı ve dili çözülmüş: Kadı Efendi Hazretlerl, benim bir O|1UTO var*, edepsizllğiyle başa çıkamıyorum: her gün bir olay çıkarıyor; eve bir dillm ekmek bile getirmiyor: varayım halimi anlatayım. beiki biı çare bulunur diye geldim. Kadı gözlerini devirerek sormuş: Kimmiş bakayım o nankör? Kadın o sırada sokaktan geçen tanımadığı blr gencl göstererek oğlunu kurtarmayı düşünmüş: îşte bu!. Kadı emretmiş, yabancı delikanlıyı yaka paça huzura çıkarrmşlar. Bre nabekâr, demiş Kadı, sende hiç vlcdan yok mu ki ananı bunca üzersin? Delikanh şaşırmış: Hangl anamı? Kadı küplere binmiş^ Bre hain! Kaç anan var senin? Karşmda duran ananı tamrnıyor musun nankör!. Af buyurun, bu henim anam değil. Kadı tümden öîkelenmiş: Yatınn!... Gence on değnek vnrup, aklı başına gelmiştir diye kaldırmışlar; yine sormuş Kadı: Delikanlı korkmuş: Söyle ulan bu senin anan mı? Delikanü direnmiş* Değil. bu kadın benim anam değil. Yatırın. Yatınn, kaldırın, yatırın. kaldırın derken tabanlan kan iclnde lcalan genç: Durun, diye bagırmış. Sonra kadına bakıp: Şimdi tamdım, demlş, bu benim anam, hem vailahi billahi benim öz anam. Kadı'nın yüzü gülrnüş: Hah şöyle yoia gel! önce öp ananm elini: sonra ananı sırtma al; doğru eve götür; ona iyi bak! Bir daha karşıma gelirsen ne olacağım unutma!... Delikanh kadım srrtlamış, yola koyulmuş, çarşıdan geçerken kardfişine raslamış. Küçük kar deş yabancı bir kadını yüklenmiş ağabeyini görünce şaşırmış: Ağabey, kim bu sırtındaki kadın? Bu bizim anamız. Kim söylüyor hunu? Kendisi. Küçük kardeş düşünmüş: Sen benim büyüğümsün: ama olmaz böyle şey. En iyisi sen Kadı'ya var, durumu anlat, bir çaresini bulsun. Delikanh. Ulan, demiş, senin dünyadan haberin yok! Zaten benim anamı belleyip bu kadım bizim anamız yapan Kadı... İlı<KİQ Başka Ttirlüsü Olmaz Prof. Bahri SAVC1 iyasal oluşmalar üzerinde aynı günde yayınlanan iki yazı, beni düşündürdü. Bunl^rdan birisi, s^laın ve akademik bir hukuk • siyasal bilim formasyonundan yola çıkmış bir eski dost tarafmdan yazılmıştı. Ötekisi de, olaylatın ve Turkıye gelişıminin gerçeğini, sağlam bir Batılılık . çagdaşlık kültüründen yola çıkarak, bir sanatçının ön ve derin sezisi ile yakaiayan bir başka üost taraün dan kaleme alınmıştL Uğur Mumcu, parti kuruculugu kaınpanyasında kendüerini üerici Eayanlann bile, çok eski ve kendisi hiç bir yenilik getirmeyen bir politikacııun ellerini öperelc kendilerine «meşruiyet kapısı» araınalarmı kınıyor. Oktay Akbal da, Türlciye'nin yeni döueminin de «hep eskinin esldsi» değerlerle kurulmaya kalkişılmasından yakınıyor. Ve şimdikl parti kurucularının o eski politikacının ellerini öperek ondan medet utnmalannı ayıplıyor. îbretle okunmalıdır, deriz. Evet: Liberal bir ekonomi görlişü, birey olarak «insan»a, kitle olarak «halksa «özgür bir yaşam» yumuşak bir yönetim halkın moral eğilimlerine karşı bir suples getirilme öelemini deyimleyen 48 ruhu, 37 yıl sonunda bundan önce, hatta daha dün, siyasada posası çıkmışlara gereksinmeci kalmamalıydı. O, keşke, yeni döneme, yıpranmamış yeni kadrolarla girebilseydi. Yine evet: însanı, aile meslek toplum katları ve emek kategorileri içinde ele ahp «siyasaııya bu kategorilerin sömürülmemesi temelinde bir «Özgürlük . eşitlik güvence» katkısıru getirmeyl öngbren halkçüıfe sosyal demokrasi de, 23 yılUk bir geçmişten sonra, yeni döneme, yeni ve genç kadrolarla girebilseydi... Ama bu olmuyor. Ortalığı, gene eskiler tutmuş. Ve de eskilerln «makam» tcavgalan. Ama bundan btiyük bir umarsızlığa düşmemelidir. Bir kez, başka seçenek yoktur. Politika yapüacak îse onu eskilenn elinden almağa olanak yok. Ancak, ileride, genç kuşaklarla «duşün ve eylem blleşimi» yapılabllir. Meşrutiyet particiliği nasıl geçiteıiş ise, 46'dan bu yana gelen de geçilecektir. Şunu hiç unutmamak gerekir: Hiç bir zaınan, partiler • partililer parlamenterler, tümü ile, en ahlâklı, en erdemli, en dürtist varlıklar olmayacaktır. Bunlar, kendini eylemsel politika alanına vermiş ve yasaların eşit derecede dürüst yurttaş saydığı kişiler arasında çıkacaktır; kusurlan ve erdeırüeri ile birlikte. BugunkU koşullar altmda da partilerin, partililerin, parlamenterlerin bellrülme mekanizmasında, eskilerln ağırlığı doğal olarak ortaya çıkar Elbet, partiler dışmda da politikanın «dUşttn . eylem stratejileri» üzerinde politikaya hazırlanma olanağı vardır. Ama üst düzeyde eyleme geçilebilmesi için, elde hazır parti gerekir. O da olmadığına göre, parti kurulma işinde, eskilerin ağırlığım doğal karşüamak zorundayız. Kimi adlardan yararlanmaya kalkmak, boşuna olmuştur. Taribin rafındakilerin şefaatanı dilenme ise ancak hüzün vericidir. Ama, siyasal gerçek, eskileri tümden saf dışı edetneyeceğimlzi de gösteriyor sanırım. Fakat burada, ilrili bir sorun karşıımza çıkıyor. Her iki yandaîd eskiler, yeteri kadar genç kan aramıyor gibi gözüküyor. Aynca herlıalde kuruculuğım çok önemli bir stratejik nokta otaasmdan olacak birbirlerini bertaraf ederek bir tekelci kurucular listesi hazırlamağa yelteniyorlar. Bu bölilnmedir. Her ikisi için de, ileride büyük ve anlamsız bir savaşm tohunüannı ekmedir. Her iki yan, şimdıden kendi içinde bütünleşemezlerse, boşlugu daha şimdiden parçalanmış güçler hiç bir zaman dolduramazlar artık... Bu da, hem bölünmüşlere yaşam hakkı tanınıaz, hem de tarihsel siyasal gelişim çizgimize ters düşer. Şudur o çizgi: Kimi yönleri il e ilkel de olsa, 1307'lerde, iktidan beşerileştiren 1839'larda iktidan, insan haklan ile smırlayan, 1876'larda iktidara parlamento yoluyla halk ortaklıgı getiren; 1906'lerde partili bir sistem içinde, iktidarda halk ortaklıgı payuu çok artıran bir gelişim. Bu gelişim, 1919 Kuvayi Milliyecileri ile keskin bir dönüşüm yapmışü: Hilafetli Sultanh iktidar ortaklığını toptan arıtmıştı. Böylece tümü ile halka dayalı bir cumhuriyet içinde, ulus egemenliği evresine geçilmlştir. Buradan da 1946'larda, ulusun kendini yönetme iktidarının çok partili biçimine gelinmiştir. 1961'de ise, Batılı siyasal yaşamm tüm anlammı veren «çoğulcu toplum . çok sayıda demokratik kurum» sentezine yönehnmiştir. Elbette bunun da bir sürc sorunu vardır. Şu ilke yerinde durdukça bu sorunlar çözülebillr: «Kuvayi milliysyi amil, Iradeyi milliyeyl hakim kılmak»! (sağhk llâç)ara karşı tutuınumuz nedir? tlâçlara karşj tutumumuz çok değişiktir. Cevremize baktığrnnz zaman da bunu kolayca görürüz. Ki mimiz tüm sorunlarına çö züm bulacakmış gibi sürek li ilâç içerken, kimimiz de bir hap içmekten çeklnir. Bu çok değişik tutumlann bazılanm önümüze sermek yararlı olacak. yöneten ErdalATABEK S İlâca düskünlük tlâca düşkün kişiler vardır. Hemen her sıkmtüarı için yeğlediklerl bazı iıftçlar vardır, bunları her fırsatta kullanmayı severler. Başlan mı ağrıdı, ilâçları hazırdır. îki kez hapşırdı mı, ilâcı ya cebindedir, ya da çantasında. Bu tutum, kuşkusuz, ilâç bağımhhğı değildir. O başka bir olay. Burada söz konusu olan, ilâç almayı sevmek, ilâca düskünlük. Kimileri de ilâçlardan korkar. Her ilâcın neye ya rayıp, yaramadığını sorar. Yan etkilerini araştınr. îlâçlann prospektüslerini okur. Orada yazılı hastalık larm kendisinde bulunup bulunmadıgını sorar. Doktora gitttkleri zaman da. tehlikell bir hastahğı olma dığını öğrenirse, verilen ilâçlan kullanmaz. İlaclar. Dost mu, düsman mı? Kullanacağımız her ilaçta su sorulann yanıtını verelim: İlâçtan korkma Neden îlaç? • Neden bu ilaç? • Ne miktarda ilaç? Ne kadar sürede ilaç?.. Kastgele ilâç kullanma Bazıları da İlâçlan düzenli kullanmaz. Alması ge reken ilâçlan zamanmda almaz. İlâç dozlarını atlar. Bu gün kullanır, ertesi gün kullanmaz. Sonra gene almaya başlar. İlâcm birini kullanır, diğerini unutur. Bunlar da rastgele İlâç kul lananlardır. lerce klşinin öldüğü salgınlar artık yalnızca tarih say falarında kaldıysa, binlerce kişinin emeğinln uçuca eklenmesiyle varılan nokta, bi ze bunu sağlamıştır. Böbreküstü bezl hormanla rınm sağladığı gelişme önemli bir kavşaktır. Çeşitli organlann hastalıklarmda seçilmiş ilaçların iyileştiricl önemi tıp biliminin büyük başanlarım sailamıştır. Ama, kılıcm ötekl tarafı da keskindir. Dikkatli kullanılmazsa, kötü sonuçlar ] da ilâçlardan gelebilir. {l Aşın duyarlı kişilerde olabilen ilâç tepkileri basit cilt döküntülerinden, büyük şoklara kadar geniş bir alanı kaplamaktadır. Rastgele kullanılan anti biyotiklerle direnç kazandırılan mikroplara gerektiği zaman antibiyotiklerle etkl olanağı kalmamaktadır. Gereksiz kullanılan cstnir sistemi yatıştıncıları» toplum için sorun durumu na gelebilmektedlr. Gerekmediği dunımlarda kullanılan pek çok ilaç büyük bir «ilâç israfnnı oluşturmaktadır. Ulusal ser vet, ailelere, kişilere, sosyal güvenlik kurumlarma yük olarak boşuna harcan maktadır. Onun içln de, bu İM t a rafı keskin kıhcı, bugünkünden çok daha dikkatli, çok daha bilinçli kullanmak zorundayız. GerekK İlaç nedir? Kullanacağımız her ilâçta şu sorulann yanıtı vertlmiş olmalıdır: • NEDEN tLAÇ? • NEDEN Bü tLAÇ?. • NE MtKTARDA İLAÇ? • NE KADAR SÜREDE tLAÇ?.. Bu sonılann yanrtı, ay nı zamanda «yararh mı, zararlı nu?~» sorusunun yanıtı olacaktır. Çünkü, tıp biliminin llk kuraü PRÎMUM NON NOCEREÖNCE ZARAR VERMEMEK'tir. Yukardaki sorulann ya nıtı verilmeden alman her ilâçta, gereksizlik vardır, israf vardır, yanlışhk vardır. Unutmayahm kl, yerinde kullanılan ilâçlarda bile ön ceden kestirilmesl çok güç, bazen olanaksız sorunlar olabilir. Tıp biliminin görevi de. bu sorunları önle mek, hic değilse en azda tu İlâcı ancak heklm dene tlmin'ie kn^anmak. bu so runları azaltmanın ilk kura lıdır. i l Toplumumuzda en yaygın olan budur. Arkadaş sözüyle, konu komşu öğüdüyle ilâç kullanan çok kişi vardır. Hastalığın ne olduğu bilinmeden birisine iyi geldi diye kullanılan ilâç çoğu kez hiç bir sonuç vermez. Ama bu yol şaşmaz biçimde işlemeyl sürdürür. «Ben rilanca İlâcı lçtiın, çok iyi geldl, dur bakayırn, şişesi de şurada olacakJ» Şi şe bulunur. İlâç alırur, içilir. Yöntem budur. Bu tutumlar ilâç tüketimini gereksiz yere artıran yola giden köprülerdir. So nuç, evierde biriken ilâç şi şeleridir. Hepsi için de önemli paralar verilmiştlr. Hiç bir işe yaramadan, dur duğu yerde bozulup giden ilâçlar. Ama, herkes böyle yapmaz. Kulaktan dolma ilâç kullananlar Doğru tutum budur. Herkesin dikkatli ilâç kullanma alışkanhğı kazanması gerekir. tLAÇLAB: Yararlı nu, zararlı mı? Herşey gibi ilaçlar da «yerinde, zamanında, uygun miktarda, uygun süre de» kullamldıkları zaman yararlıdır. Gereksiz yere, yanlış 2amanda, yanlış mik tarlarda, yanlış sürelerde kullanılan ilâçlar ise, en azından yararsız, bazen de zararlıdır. İlâçlara da uygulanablle cek blr örnek vermek gere kirse: «Diş macunuyla traş olunmaz. Traş kremiyle de diş fırçalanmaı.» Yerinde ve zamanında kullanılan ilâç, bir yaşamı kurtarır. Sırasında su da ilâç işlevi görür. Sırasında tuz. ilâç işlevi görür. Ağrı kesici ilaçların günlük yaşamımızdaki önemini hepimiz biliriz. Bir «böbrek taşı koliği»nden bizi kurtaran ilâca minnet duyarız. Antibiyotiklerin actığı çığır göz kamaştıncıdır. Bin Tekel Genel Müdürlüğünden Tekel Müfettİş Yardımcılığı Giriş Smavı 1 Açik bulunan Müfettiş Yardımcıhklan için 8.7.1883 gunü başlamak üzere İstanbul, Ankara ve Izmir'de Yarışma Smavı vapılacaktır 2 Hukuk. iktisat. Siyasal Bilgiler. tşletme. t Idari llimler. Idari Bilimler Fakültoleriyle, îktisadi ve Ticari Jlimler AkBdemilerinin meslekle ilgili ve en az dört yıl öğrenim süreli fakülte. akademi ve yüksek okullannı veya bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanlığfnca onaylanmış yabancı okullan bitirenlerden; Devlet Memurlan Kanununun 48 maddesinde yazılı koşullan tasıyıp sınava başlama gününde 30 yaşırıı bitirmemiş ve askerlik görevini yap on$ veya ertefetmis butunan istekhlerin Sınav Prog ramını ve diğer koşullan ö^renmek üzere; a) tstanbul'da Kara.köv Bankalar Caddesi, No: 48'deki Tekel Ganel Müdvırlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'na. b) Ankara, îzmir, Bursa. Eskişehir, Adana, Samsun. Erzurum, Diyarbakır Tekel Bpşmüdürlüklerine. Başvurarak isteniten belgeleri. en geç 17.6.1983 gfmü calışma saati sonuna kadar Teftiş Kurulu Başkanhgt'nda bulundurmaları gerekmektedir. 3 Müfettiş Yardımcılığı'na alınanlara Devlet Memurlan Kanunu ite Harcırah Kanununa göre ücret ve yevmiye öderrir. Aynca, tüzük hükmü gere^cince 3 vılhk stai dpvreslnin sonunda yapılacak yeterlik smavını basasarak müfettişliğe atananlar, bir süre sonra çeşitli dallarda înceleme yapmalc üzere yabanoı ülkelesre gönaerilebilirler. Duyurulur. CBasın: 16521)' NE YAPALIM? O ilaç herşey değildir. Hastahklardan kurtulmanın doğru kuralı, «önce tanı, sonra tedavUdir. Kendiliğinden İlâç kuilanmadn bu kural bozulmakta, işin «tam» bölümü atlanmalîtadır. İlaç, tedavinin ancak bir bölümudür. Tlaçla rı çağdaş feüşler arasma koymaktan kaçınahm. O tlaclardan korkmayahm. İlaç. insanın sağbğı için üretilmektedir. Bir mad»Jenin »ilaç» olabilmesi için, sayısız deneyler yapılmış, çeşitli inceleme aşamalan geçirilmiştir. «ilaç» olan bir maddeden korkmamalıyız. Korkmamız gereken, bilinçsiz ilaç kullanımıdır. İlaca karşı tutumumuz, «dikkatli ilaç kullanma» olmabdır. tlacı, heldm tarafundan önerildiği gibi kullanmahyız. Kimseye, bize iyi gelen bir ilacı önermemeliylz. Bu, hekim olmayanlann işi Bir hastalığın tanısını ka rıştırmak, tedavisini geciktirmek için «rastgele ilaç kullannıa» biçimi kadar yanlış davranış olavnaz. Ilaçtan yararlanma biünci, ilacın «gerektiği kadar» ve «gerektigi zaman» kullamlması demek tir. Bu bilincin. hekim'er kedar toplumda da yerleşmesi gerekir. İlaç kullanma bilinci de, herşey gibi, sosyal bilincin bir parçasıdır RESÎM SERGÎSÎ 9 27 MAYIS 1983 TÜRKÎYE İ Ş BANKASI PARMAKKAPI SANAT GALERÎStNDB Bazılan ise, ilâçlan dikkatli kullanır. Verilen ilâç lan zamanında alır. Gerek siz yere ilâç almaz. Başkasına ilâç önermez. Evdeki llâçlan da dikkatle. çocuklann erişemiyeceği, kapah. ışık almayan bir dolapta saklar. Hekime gittlği zaman evdeki ilâçlara blr göz atarak, gereksiz yere İlâç almamaya yardımci olur. Dikkatli ilâç kullananlar
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear