02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 NİSAN 1983 KÜ LTÜ R Y A Ş A M :OtillaDORSfiV Cumhuriyet 5 sînerriâ; Yönetmen: Ali Özgen. türk / Görüntü: Ke. nan Ormanlar / Senar. yo: Işıl Özgentürk / Müzik: Okay Temiz / Oyuncular: Genco Er. kal, Harun Yeşilyurt, Güler Ökten, Ayberk Çölok, Yaman Okay, Selçuk Uluergüven, E. rol Demiröz, Macit Ko. per, Remzi Ekmekçi, Gülsen Tııncer, Lütfi Ençin, Suna Seîen, Ze. ki Alpan / Asya Film Kentel Film yapımı (Pazartesiden başlaya. rak sinemalarda) Arthur Mlller'in satıcısı, kurduğu tüm «yükselme» düşlerinin paramparça olması, aile bireylenyle ilişkilerinln tam bir iletişımsizlik tuzağına düsmesi nedeniyle yaşamdan ayrıl mayı seçer. Üstelik Freud ve Jung öğretisinin en beylik verileriyle bszenmiş ve alabildiğine «dramatik» kılınmış bir ölümdür bu.. A özçentürk'ün M «gezgln satıcı»sı Hiiseyin ise ha yattan, gerçi bir biçak darbesınin ıçerdigi şiddetle, ama aslın da yumuşak, sessiz bir biçimde aynlır: «adli vaka» olmasa kimsenin farkma bıle varmıyacağı, Hüseyin'ın yaşadıg] gibı göçmesidir bu.. Bizim insanımıza bzgü biçimde vaşanmış ve sonuç landınlmış bir havattır sonunda Koca kent Istpnbul'da ga setelere bile geçmesi kuşkulu bir «baber»dir... AlçakgönüllU, sıradan, usul usul.. Bu nitelıkler, zaten Özgentürk'iirı çu^elım tılmi «At»m temel nıtelikleridir. Pılmi görme den hakkmda cok şov dınledim. Sanırım ki kulağıma gelen tüm eleştinler, filmm şaşırtıcı denh yeni. alışılmamıç yap'sındau kaynaklamyordu. Aslında ben de bir süre öyie düsündum: og lunu ne pahasma okutmak tut kusuyla koyü bırakıp büyıik kente pelen Hüseyin'ın ve canıciğeri Ferhad'ının övküsü neden bu denli «çevsek» bıçimde anlatılmış, neden sanki saglam bir «dramatürji» çabasından yoksun bırakılmıstı? Olaym «topltımsal elpştiri» yanı niya daha güçlii despldi «çocu£unu okutmak», eğıtimın (13 vaşına dek) zorunlu olduftu Cumhuriyet Türkive'«inde gerçekten bır sorun muydu? Gezgin satıcının ölümü: At Eve Gelen Ath (Comes a Horseman) / Yönetmen: Alan Pa. kula / Oyuncular: Jane Fonda, James Caan, Ja. son Robards / United Artists filmi (Emek, İnci, vs.) Su Âltanın isleri Altan'ı taıur nusınız? De mir Ozlü'nün öykü ya da romanlannı okumadımzsa nereden tanıyacaksınız. Altan, Demlr Ozlü'nün gedikll roman kahramanlarındandır. Önemli bir özellıği her kesı tammasıdır. Kazara sözü edilen birıni tanımadı ğını anlarsa fena halde bozulur, hasta olur. Altan kırkbeşıne merdiven dayamış «müzmin» bekârlar arasmdadır. Uzun boylu, ince, edebiyata, Ingılızce ve Fransızcaya bihakkın vakrt, entelekt düzeyi fevkalade yüksek, saçla n gümüşe çalan bayağı yakışıklı bir genç emeklısidır. Ama gelin görün, ış evlenmeya dayanınca Altan'ı koydımuzsa bulun. Seytan görmüs sıbi kaçar dünya evine gırmekten. Bu konuda gene de gayretlıdir. Ama lâtif cınsin peşinden öy lesine bir hevesle koşar ki, sonunda hızını alamayıp, geçip gider. Örneğm bıraz da bu hevesinden geçen yıl cHlnya evine gıımekten kıl payı yakayı kurtarmıştı. Uzun süren beraberliği sıra sında, Boğaz'da iyi bir ev bulunamaması bahanesiyle evlenmevi sürekli ertelems sine rağmen, hanım kı^ın hanım kız sanatçıydı is Fransızca sarkı yasak mı? adyo dınleyen dikkatli okurlarımızm gözün' den kaçmamıştır. Bir süredir, Türkiye Radyolarında Fransızca şarkılara rer verilmiyor. llgililerm konuşmaktan, görüş bildirmekten kaçındıkları bu konuyla ilgili TRT İstanbul Radyosu koridorlarında dola şan fısıltıya gdre, Fransa hükümetınin Türk dıplomatlarma yönelik terör eylemlerine karşı önlem almamasını protesto amacını taşıyor bu örtülü yasak Ne kadar etkili olacağı tartışma götürürse de. protesto protestodur deniyor. ÇOCUK OYUNCULAR DA ÇOK ÎYÎ «At»m çocuk oyunculan, büyüklerden aşağı kalnuyorlar. Bu arada, Ferbat rolünde «Hazal»da taıudığımız Harun Yeşilyurt çok başanlı. tlk cinselliği yaşlı ve kör «hayat kadım»ndan figrenen yeniyetme çocuklar? Tüm bu göritn tüler, aslında Özgentürk'iln fil mıne zaman zaman yerieştirdigi sımgelerden, düşsel motiflerden sahnelerden daha az mı fantastikti? cuğn» (yoksa çocuklan mı?) ile bir dönemin grotesk anarşisini ve bu anarşinin bunalttıgı, şizofreniye giden bir toplumu simgelediği açık.. Bu sahneler, filmin yapısuıa ustaca yedirilmış... yandan. sinemamızda ve bu tür filmlerde ele alınmış köylü bilincinden büyük farklılıklar taşıyor. Hüseyin'in sevgi dolu goz leriyle aljîiladıkları, onu ne «sı nıfsal» bir isyana, ne koyu bir nefrete, ne de koktenci çözümlere itiyor. Hüseyin gbrüyor, iz liyor, algılıyor, bu büyük kent teki «harikulade serüven»ini ya şıyor. O. çılgınlığa doğru giden hayatımızm sessiz ve edilgin bir tanıjhdır, «cahil köylü», ama icerdiği sagduvuyla «aydın» ve «insan» nıtfükleri de belırgin bilinciyle, btivük: kentte 7Ü2 yıllardir hiç değişmemecesme süregelen bir serüvane bir stire için tanık olmuştur. «At», alçakKon'illü, ama belleklsrde uzun süre ver edscek filmlerden . ISıl Ozgentürk'ıln senaryosuna, Kenan Ormanlar' m görüntülerine, Okay Temiz'in olağanüFtü fon müzîğine ve de tüm oyuncularm usta kompoziayonhrına havranlıgımı da aynca belirtmelı isterim. Yeni bir arayış Ali Özgentürk, daha ikinci fil minde ük fiîminin («Hazal»ın) başarısını saglayan ögelere kesinlikle sığınmayan. yeni bir arayış, yeni bir biçim getiren bır çalışma gösteriyor Sinemamızın ve de sinemanın yıllanmış kalıplarını, klişelerini yürekhre hir kenara iten. hayattan, İstanbul'dan bir kesit vermevi deniyen değişik, ama o ölçüde olgun, usta işi b'r fılmle . Pılme simgesel olarak konmuş ba zı sahneler, kuşkusuz belli bıldiriler taşıyorlar, belli şeyler anlatıyorlar. Söz^elimi «delf ka dın»m (usta oyuncu Güler Ökten), aradığı «öldürühnüş ço Bir yaşam filmi Ama asıl önemlisi, özgentürk' tin fılminin genel tonu, havası.. Film, içerdiği çeşitli yapısal ve konusal ögelerin (toplumsal eleştiri, çeşitli kentsel sorunlar, kente göç, vs) hiçbirinin altmi çizmiyor. Bır «ya,>am filmi» bu, bir atmosfer filmi. Hiç bırşey, sonuç olarak, bir şafalî vâkti Yenioami önt'ndeki güver cinleri, kedileri, sabalıın ilk emekçilermı seyreden Hüseyiıı'm görüntüsü denli ıc burucu de ğıl. Haşin, hoyrat yaşamımızdan, bazen sevinç, ama çokluk hüzün dolu yaşamımızdan yansımalar getiriyor «At». Çevresini hayretle, şaşkmhkla izleyen köylii Hüseyin'in bılinci, dığer Alan Pakula, 3 önem1 oyuncu biraraya ge1 tirdigi «Eve Gelen Atlı» fiüninde çağdaş bir «western» öyküsü anlatıyor. 1930 sonlarında geçmesine karşılık, western'in bildik yüzleri, tipleri, temaları karşımızda... Hırslı ve gözü doymaz toprak sahlbi Evving, erkek gibi çalışan ve döğüşen EUa, yerleşip mal mülk sahıbi olmaya kararlı serüvenci Frank.. Tümü de mülkiyete, toprağa dönük hırslara sahip, ülküsel olmaktan uzak kişiler.. Ve bu hırslann ateşlediği şiddet ve kan dolu bir savaşım... Tüm bu bilinen şeylere yenilik getirmiyor, Pakula'nm filmi.. Jason Robards'm kendine güven taşıyan bir rahatlıkla çizdiği 'kötü adam' da, 40'lann Amerika'smda topraklarından petrol çıkması üzerine sevinçten çılgına dönecek yerde «toprağın nimetleri» üstüne felsefe döktüren «iyi ler» de inandıncı olmaktan uzak. Filmin başlarmda vaft şi biçimde kesilmiş olması da çaba.. Bu nedenle, sözgelimi jeneriklerde ismi geçen Mark Hamon'u («Flamingo Yolu»nun senatör Field'i) filmde bulamıyorsunıız. James Caan'ın öldurülen arkadaşını oynayan Hamon'un kısmı tümüyle kesilmiş, bu yüzden film başlarda tam bir kargasa içinöe... «Eve Gelen Ath» (hels bu kesilmiş haliyle) görülmese de olur... rarlanna dsyanamadığından iş «perdeler bile alınd:ya» dek gelmış, bayagı cıd dıleşmişti. Ejin dostun da yardımıyla Arnavutkoy'de güzel de bir ev bulunmuştu. Sonrasmı Hayati Bey şoyle anlatryor: Altaıı'm ar tık vapacak bir şevi kalına tmştı. Kara yazgısına razı olmuş görünüyordu. (îelge lelim hanım kızl.1 birlikte cvi görmeye gittlklerlnde Altan son bir çırpımşla evin de, evliliğin de «sşiğinden dönmeyi başardı. Eve şöy'e bir baktî, Iıulih olmaz dedl. Bu ev poyraza açık.. Altan'ın başka öykülerinde buluşmak üzere.. Atom Karınca ^Tatu,, oldu üleyman Önder'in Ankara Belediye Başkanlığına atanmasından sonra belediye çalışanları bir arayış içine pirdıler Ve sonıuida Onder'e televızyondan esınJenerelc «Atom Kannca» adt takıldı. Bu durumu ilk zamanlar yaciırgajan önder de, Atom Kannca'nın çalışkanlığı simgelemesi l nedenıyle buna da alıştı. Oyle ki, zamanla halk ani5inc a Belediye Başkanı Önder'in adı, «Atom Kannca» olarak yayıldı. Ssra üreyicide Türkiye'de de tüp behek densmesi başlamış Desenize, tühetici ile üretıciden sonra sıra ureyicının korun masına gelmış. Bu arada bari mik ropsuz, temiz bir de tup bulabılseler.. S Ancak belediye çahsanlan, «\tom Karuıca»dan bıktılar ve Önder'e ypni bır ad buldular. Önder'in yeni aöı da, bır süre önoe televizvonda yaynlanan «Hayal Eeldesl» ada dizıdeki küçülc sovımli kahramandan kaynaklandı: «Tatu» AS Hasan TuaFın ardındaü Yeşilçam Sokak'takl Yeni Tual film yazıhanesinde ge çen Pazartesi günü hemen tüm ithal filmcileri toplan mıştı. Herkesin gözü yaşlıydı, herkes üzgündü. FHm îthalat ve İşletmeciler Der neği'nin 6 yıldır başkanlığım yapmakta olan, 33 yılIık slnemacı Hasan Tual 61 müştü. Yakmdan tanittıa fir satmı elde ettiğim Hasan Tu al, filmcilik piyasasının en ilginç kişillklerinden birlydi. Babacan, dobra, şakacı bir insandı. Üzgün meslekdaşları, onun her sabah daha 7'de açılan yazıhanesinden. buranm Anadolulu {ilmciler için sabah çayı içi lecek, kahvaltı edilecek bir mekân hallne gelmesinden, Hasan beyl kendine özgü 'küfürlerini savurması' İçin kızdıran dostlardan sözediyor, anılar anlatıyorlardı. Hasan Tual'ın, pazarları dışuıda her sabah kendi eliyle «Ralımajı ve Rahim olan Ulu Tanrı'nın adı ile işe başuyorum» yazdığı günlük de;fterl elden ele dolaşıyordu. Hemen herkesçe sevilen ve'tsu'sayede, filmcilik gibl bir hayll bolünmüş bir 'camiâ'da dernek başkanlığım bunca yüdır gürültüsüz sür dürebilen Hasan Tual'in 58 yaşuıda ölümüyle sinemacılığımız, eski ekolden en ilginç ve renkli kışiliklerden binni yitirdi. 2 oğlunu da sinemacılığa sokmuş olduğuna göre, Tual ismi sinemadan yine de herhalde uzun zaman silinmiyecek... İNSANLAR BAK1A BU BAR!Ş SİM6E. ÖİMİ NEDEN UY. 6UN ĞÖRMÜ5LER AKJUYAMiyORUM f ÜSTÜMDE KARA KARTAL.ALTIMDA GÖLGBC BUJ5E BEM Gerçek hayattaki fantasfik , DEGİU DİMAZOR *v> LAR UY6UMDUR Ama sonra şunu farkettün... özellikle fılmın etkisinden gunIerce sıyrılamayınca.. «At» ilk bakışta anlatmak istıyor görün dilğü şeylerın hiçbırini anlatnııyordu, en azından asıl anlat mak istedıgı buniar değıldl.. «At», Ali özgentürk'ün kendl ifadesiyle belirttigi gibi «.. tlünyanın en tuhaf şeMrlerlnden bi rinde hayatın kendiliçinden akı şnıı yakalama çabası» idi. Bu genel tanımlamanın içinde îstanbul'un oldugu denli hayatın, insanın, bireyin vs birey / toplum üişkilerinin tüm karmaşık hğı. zenginligi, çapraşıklıgı da yatıyordu. «At»uı köylüsü Hüse yîtı, Genco Eıkal'ın derinlesmiş çizgilerinin imlediği «hayat yorj»unlusu» içinden bir çocuk ytizünü ammsatan merakiı, keş îe hazır, hayata dört açık kocaman gözleriyle cevresine bakarken, vaşadıgı her amn, karşılaştığı her olaym sanld bir «masal» niteligi tasıdığını keşfediyordu, hayatın en gerçekçj Cyani sorunlara en yakın) biçimde yaşandıgı zaman bile (yoksa asıl o zaman mı?) ne denli «fantastik» bir olay oldugunu algılıyordu.. Düşlenen, ama erişüemiyen «at» imajı, «öl dürülmüş oğiunu» anyan «deli» kadın, Ferhat'la, Ferhat'ın gele cegiyle, ölümls. «acı âkibeMe ilgili «fantastîk» görüntüler... Ama bu «düşlem düzeyi»ndeki Körüntülerden daha mı az «fan tastik»ti, fılmde yer alan «gerçek hayat» pörüntülerı? Yolun ortasma düşüp ölen ve çevresinden araclarm dıırak&amadan gelip gittiği at, «kalrlınmları iş gal ediyor» dıye belediye memurlarımn sürekli kovaladığı ve sattıklan meyve sebzeyi de nize döktüŞıi «&ez«1n satıcılar», yasa gereğı oğlanın «ancak babası ölmüş o'ıursa» okula (herhalde Dârüşsafaka'ya alınaca ğını sbyleyen, hem de bunu «ba baya» söyleyen görevli memur? «ÖIü satıcılaromn para • pul yaptığı, Mafya'ların parselledıği, insanın hem insanın kurdu, hem de en dar zamamnda yardıma yetişen dostu olduğu bir garip düzen, bir earip kent? Oscar Ödülü'nü alanlar ve alamayanlar ne söylediler? Külttir Servisi Geçtiğimiz hafta ABD'nin Los Angeles kentinde üç buçuk saat süren bir törenle dağıtılan Oscar ödüllerinin yan kısı sürüyor. Ödül gecesi Ingüiz yönet men Richard Attenborough ödülünü alırken yaptığı konusmada. «Gandi»nin büyük zaferini şöyle açıkladı: «Gandi'nin dünyada herkese söyleyeceği bir şeyi olduğuna inanıyorum. Dogrrusu, burada aslında benl değil, Mahatma Gandi'yl onurlandırıyorsunuz. Yine Oscar adaylanndan «Tootsie»nin yönetmeni Sydney Pollack ise, Spielberg'in «E.T.»sinin haksızlığa uğradığını belirterek şunları söyledi: «Steve Spielberg'in çevirdigi bütün filmleri bütün dünya onayladı, bir tek Akademi görmezlikten geldi.» Steven Spielberg, Los An geles Times'm muhabiriyle yaptığı söyleşide, ödül sonuçları karşısındaki düş kı rıklıgını açıkça dile getirdi: «Oscar'ı hak edenlerin her zaman kazanmadıkları gerçeğini çoktandır biliyordum. Ciddl filmlerin eğlenceli fUmlerl yenik düşürmesinden yana bir eğilim egremen. Tarlh, eğlenceye ağır basıyor^ «Gandi»nln Oscar'lan sillp süpürmesinto başlıca ne denlerinden biri olarak da, bu yıl genig yığınlan etkileyen savaşa ve nükleer silahlara karşı savaşım gösteriliyor. İngilizlere karşı verdiği kavgayla «barışçı savaşunsın simgesi durumuna gelen Hindistan'm bağımsızlık önderl Mahatma Gandi'nin yaşamını dile getiren filmin, bu yılın gündeminde olan «barış» temasma denk düştüğü belirtiliyor. Bunu, «Tootsie» nin yönetmenliğini üstlendiği gibi fllmde rol de alan Sydney Pollack şöyle açıklıyor: «İnsanlar yıkım ve nükleer savaş konusnyla ya kından ilgilenlyor. Dolayısıyla, Gandi'nin şiddete kar şı öyküsü karşı konulmaz oiuyor. Akademi, oylanm Gandi'ye vermekle, bu dünyanın en önemli konusudur ve bu film ödüllendirümelidir demiş oiuyor.» KİM KİME DUM DUMA Behsc AK 23 NİSAN Mümfaz 50 22 NİSAN 1933 GEMİLER TEPELERDEL J>huriyet hükumetl bütçelerine annelerin, çocuklarm sıhhatlerine, sağlıklanna hizmet edecek tahsisatı koymuştur, Himayeietfal binlerce çocuğu kucağına almıştır. Bu hafta küçüklerin bayranudır. Onların gülüp oynamak, sevlnmek haklarıdır. Pakat hiç unutmıyalım ki halimize göre çocuklarımıza bayram yaptırırken geride binlerce vatan çocuğu bakımsız ve yoksul, acı çekiyor. Onları hatırhyalım ve faklr çocuklara yardım edelim. J453'TE,67PA/?ÇAU/< OSMANU OO. NANMASI KARADA YÜRÜrÜLEREK, GALA TA >MfN ARKASrNDAN HAL l'Ç '£ İNDİJZÎLDİ. İSTANBUL'UN JT.MEUUST TARAFINDAM FETH/NDEN BİR A/ KADAR ÖHCE YAPILAN BU İÇ,B'ZANSLILAR/H UAÜÇ'B 2İUCİR GBRİP GfetŞİ EMGELLEMELERİ İİZERİNE PLANLAMMlŞTt.yAĞLANMIŞ TAUTALARDAN YAP/LM1Ş TABAAJ ÜSTÜNP£,KIZAKLARA BİNDİRİLMİ$ 6EMİLERİN ÇEK'LMESMDE İMSAN VE Myt/AAJ GÜCÜ'KULLANIL01. ERTESİ SABAH BİZANSLILAR/ BÜyÜK BİR SÜRPRİ2 BEKU'yORDU: TÜ2K GEMİLBRİ '' Çocuk bayramı başlıyor Çocuk Haftası yarın başlıyor. 23 nisan Büyük Millet Meclisinin açıldığ\ gündür ve bu tarih Çocuk Bayramı olarak kabul edilmiştir. Düne kadar çocuğa yer vermiyen cemiypt bugün or»:ın yüksek kiymetini takdır etmiş, yarının büyüklerine yapılması lâzım gelen itlna ve ihtimamı esirgememeğe başlamıştır. Bugun on binlerce bakımsız yav rumuz var. Fakat hamdedelim ki cum
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear