26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Sonra telasla başım kaldınp, Sakm siz alınmaym, her yasın başka güzelligi vardır, diye ekledl. Altmıs altı yaşındaydım. • Hele Kırşehirli îbrahim'in şaşırtıcı yanıtı, yalnız benim değil, bir kaç dostumun da kafasını yormuştur. Antalya'da, Kalemeydan otobüs durağında oturmuş, otobüs bekllyordum; yoksulca bir köylü vardı yanımda, ayakkabılarından birinl çıkardı, çoraplı ayağını okşamağa başladı. Bizîm halk arasında yaygın bir adettir bu. Ayaklarımızı çok sevdiğimizi gösterlr. NereHsîn hemşehrJm? diye sordum. Adm ne? Kırşehirli imlş tbrahim. Bir hafta olmuş Antalya'ya geleü, o akşam. dönüyormuş Kırşehir'e. , »•.?*.. Sevdin mi Antalya'yı?. Hayır, dedi İbrahim. Neresini sevmedin? Kırşehirli düşündü biraz. sonra: Söylemem, dedi. Hiç başıma gelmemişti böylesi. Saklayacak ne var bunda! İbrahim, söyle, ne olur, diyorum. Söylemem, diyor da başka bir şey demiyor. tstanbul'da arkadaşlarla kafa kafaya verdik, tbrahlm'in sakladığı ne olablllr diye lnceledik; bir sonuca varamadık. • Paris'te lken, yolda karşılaştığım bir Türk'le aramızda geçen konuşmayı da unutamam. Ben Courcelles'den Bul. Hausmann'a iniyordum. Gençten, kısa boylu, tıknazca biri yolumu kestl. Türk konsolosluguna nereden gidiUr? diye sordu. Tarif ettim; «Sagol!» deyip aynldı. Bu kez ben durdurdum onu. Baksana kardeşim, dedltn, benim Türk olduğtımu nereden anladm? Anlamadım ki! Tttrkçe konuştun da... Ben Türkçe'den başka dil bllmem de ondan.. 22 NİSAN 1983 Samyorum kl, konuşma blçemlmiz, bizi başka uluslardan ayıran başlıca ozelliklerlmizden birlni oluşturur. Şaşırtıcı bir mantık, inatçı bir anlatma çabası, tanıdık tanıınadık ayrımına bog veren bir yakınlık, nezaketln görülmemiş örnekleri, neredeyse destanlardakilerini an«ıtan ylnelemeler, dinleyenl tümden bilisiz sayma alışkanlığı gibt niteliklerle ortaya çıkar bu özellik. Dolmuş sürücüsü, bir nıüşterl ile başlattığı konuştnayı, onun yerine oturan yeni müşteri ile, hem de kaldığı yerden sürdürmekle, dinleyenin değişmesınde bir sakınca görmediğini belirtmiş olur. Ben böyle konuşmaların hem başında, hem ortasmda, hem de sonunda bulunmusumdur ve elbet konuya tam olarak girememişiradir. Berberin konuşmasını ise hiç kesmem; bir gün kesip kendl düşüncemi söyleyecek oldum da, adam, «Dinle, dinle!» diyerek durdurdu benl. Bakkal ekonomik durumdan açarsa, bütün söylediklerlnl onaylayıp yakamı kurtarmağa bakarım; yoksa bütün ylyecek iseceğin satışta ona ne bıraktığını dinlemek zorunda kalacağımı bilirim. Lokantacı, lokantayı bırakıp lnşaatçılığa mı başlamak istiyor, bırakm başlasın. Sizin söyleyeceklerinizle vazgeçecek değil ya! ITerzl, hangi nedenden ötürü defterden çıkıp götürü vergiye girmek istediğlni anlatıyorsa, haklı demektir. Nedeni daha iyl öğrenmeye heves ettiğimizi çakarsa, aşağıdaki saatçinln, komşudaki kürkçünün de vergi durumunu anlatmağa glrişecektlr. Din, müzik, anarşl konularına ise, hiç girmeğe gelmez; özsaygısını yitirecek olur lnsan. 12 Eylülden bir kaç ay önce idl; Antalya Belediye Başkanı'ndan bir telgraf aldım. Benim o yaz yapılacak Altırı Por« takal Film Yanşması jürisine seçildiğimi, uçak biletlm lçln tstanbul Türk Hava Yollanna gerekli yazınm yazıidığını, şu tarihte Antalya'da bulunmamın beklendiğini blldiriyordu. Gldemeyecektim. Bir telgraf hazırladım, teşekkür ediyor ve özür diliyordum. Telgrau postaneye götürdilm, llgill memura uzattım. Okudu ve başını kaldırıp, Konuşmalar Melih Cevdet ANDAY Neden gitmiyorsunuz? diye sordu. Bense telgraf memurlarmın, telgraf metinleri üzerinde tartışma açmayacaklarıru sanırdım. Antalya Belediye Başkanından sonra, bir de telgraf memuruna özür dilemek durumunda kalışım benı şaşırttı. İşlm yar da... dedlm. Olur mu? dedi. Güzel bir yer, güzel bir iş. Hani lâfı biraz uzatsam, belki de çekmeyecekti telgrafı. Ama böyle de olsa gidemeyecekmişim. On iki Eylülden sonra Altm Portakal Yanşması yapılmadı. • Bir gün de, Konservatuvar'daki dersime gitmek üzere, Divanyolu'ndan yürüyordum. Baktım. uzun boylu, sarışın, genç bir turistin çevresinde bir kalabaük toplanmış. Çoluk çocuk hepsl. Kalabalığın üstünde, genç turistin Vikingleri andıran başı görünüyor. Şaşkın bir yüz. Belkl bir yardımım olur diye düşünerek yanlarma yaklastım. Dilce anlaşamıyorlardı besbelll. Adamm, «Centrunı» deyip durduğunu duydum. Bizim lyiliksever gençlerimiz ise, Aptesbane ml anyorsun ağabey? diye soruyorlardı. Bir tur'st için en başta tuvaletin gereklt olacağını düşündüklerinl anlamıştım. Bu sırada, yaşça onlardan büyükçe birl ileri çıktı. ötekileri iterek, Çekilin ulan, dedikten sonra, heceleyerek: Aptesbanemi? diye sordu. Kentimizin merkezl neresidlr, bilmediŞtm İçin yürüdüm gittlm. Arkama dönüp baktığımda, bizimkiler Viklng'e şurasını burasım gösterip duruyorlardı. • Yahudi yurttaşlanmızın Nasreddin Hoca öyktllerlnl nasıl anlattıklarmm televizyonda taklidini yapan Bal Mahmat, her fıkraya «Yina bir yun...» diye başladığını ıınutmam. Ben de öyle yapayım. Yina bir yün... Beyoğlu, caddesinde Taksim'e doğru yürüyordum. ötekine berikine çarparak var hızı ile koşan bir delıkanh geçti yanımdan. Meğer hırsızhk ederken yakalanacak olmuş, kaçıyormuş. Arkasından da onu kovalayan polis sökün etti. Hırsız önde, polls arkasmda, Yeni Melek sinemasının sokağına daldılar. Kalabalık toplanıverdl bfr anda. Ben köşeye vardığımda, polis yakalamış hırsızı, ceketinin ense yakasından tutmuş, caddeye çıkarıyordu. Yanımdan geçerlerken hırsız, Ensemden tutma, sinirlenirim, dedi polise. • " Yina bir yun... yegenimin iki vssını dolduran kızına doğum günü hediyesi almak üzere, Beyoğlu'nda çocuk giysilerl satan bir mağazaya glrmlştim. Bir hanım, sekiz dokuz yaşlarındakl oğluna pantalon bakıyordu. Ben vitrinde gördüğüm bir giyslyi lstedim satıcı kızdan. Bu sırada Çıkar bakayım ayağmdakl pantalonu, dedi oğluna. Yenislni deneyecek ya... Fakat küçük çocuk donla kalınca çok utandı, eltni önüne siper etti, korkuyla çevresine bakarak. Çocugun sıkmtısını gözucu İle izlemiştim; lçimde acıma İle kanşık bir sevgl uyanmıstı. Çocuklanmızı niçin çocuk yerine koyarız, anlamamısımdır. Böyle yapmakla onlardakl özsaygısını sarstığımızı anlayamıyoruz. Daldım kaldım. Onlar dükkândan çıkarken, böyle düştincelt ve gülümseyerek arkalarından bak mışım anlaşılan, satıcı kız, Küçükler sevHir, dedi. Benim ilgiml yorumluyordu. Almteri Mehmetçikleri Zonguldak bölgesi maden ocaklannda son günierde üstüste grizu patlamaları oldu; başında büyük yankılar, kamuda tepkiler uyandırdı. Her zaman soyledığımiz gibi bu olaylara kaza demek yanılgı sayılmahdır. TürRçe Sözlükkazayı tanımlarken şu saptamayı yapmış: « Kimsenin ell veya isteği olmadan meydana gelen zararh olgu...» * Çağımızda toplum yaşamı karmaşıktır. Cinayetle kaza arasındaki kaba ayrım dışında, İnsan yaşammı koruyan yaklaşımlar sosyal nitelikler kazanmış; sosyal ceza hukuku gunaeme girmiştir. Sosyal devlet kavramının doğal sonucu sayılan sosyal ceza hukuku işçinin hayatını güvenceye aımak ıçm gerekli kuralları ıçerlr. Her işveren işyerinde çalışanların hayatmdan sorumludur; emekcinin iş yaşammı güvenceye almak zorundadır; bunu yapmadıgı zaman cezalandırılır. Oysa yalnız, Zonguldak bölgesinde değil, bütün Türkiye'de iş kazaları yaygm olaylar niteliğindedir. • Türk îş, îş Güvenüği Müfettişi Mebmet Şahin'in «Türkiye'de tş Kazaları ve Meslek Hastaiıklarımn İstatistikscl Analizi» adlı incelemesi yayınlandı. Resmi verilere dayanarak yapılan bu incelemede belirginleşen gerçekler nedir? 1976, 1977, 1978. 1979 yıllarında grevlerde kaybolan işgünü 3.296.802'dir; buna karşılık İ5 kazalarında kaybolan işgünü 11.770.260'tır. Korkunç ve çarpıcı temel gerçek bütünüyle bu sayılarda ortaya çıkıyor. İşverenler terör ve anarşi yıllan diye nitelenen bu yıllarda «ideolojik grev lerin Tiirkiyo ekonomisinl yıktığmı» ilert sürmektedirler. Oysa ortaya çıkan gerçek, iş kazaları sonucu Türkiye ekonomisinin ugradığı yıkıntıdır. Bu yıkıntınm yalnız 1980 yıündaki zararı 33 milyar liradır. • Sayılar Türklye'de sermayeye dönük sağ siyasi prapaganda ile gerçeklerin nasıl altüst edildlğlni gösterlyor. Eğer işçiler (çalışma hayatınâa güvenük lsteyerek) bir isteği dile getlrseler, bunun adı «ideolojik»tir. Ama bu nasıl bir ldeolojidlr? İnsan Hakları arasında en kutsalı cyasama hakkı» değil midir? İşyerinde işçinin yaşama hakkımn korunması, ulusal ekonomlnln savunulması olduğuna göre İşçinin İsteği ulusal nltelik taşımıyor mu? Bütün bunlar gözardı edilerek lşçl düşmanlıgı fırtması estirilmiştlr. 1976 yılmda 19.857 lşçi sürekll lşgörmezük aylığı alırken, 1981 yılında 24.673 lsçiye malullyet aylığı bağlanmıştır. Altı yılda bu sayı 4.816 artmıştır. Altı yılda (1976 1931) iş kazası sonucu 137.177 lşçl sürekli iş göremez durumuna düşmüş, 68.894 kadın dul, 124.340 çocuk yetim ve öksüz kalmıs, ,35.595 ana baba evlatlarını yitlrmlslerdlr. Yıl 300 çalışma günü diye nltelenirse, (son 10 yıl ortalaması) bir günde €01 İşçinin i? kazası geçirdiği, 1,3 İşçinin meslek hastalığma yakalandığı, 9.4 işçinin sürekli Işgörmez duruma düstüğü, 4 lsçlnln öldüğU saptanmaktadır. • Son yıllarda terör ve anarşlye karşı (haklı .jplarak) büyftk tepUgöstereo toplum, bu kojrkunç sayilar ve gerçekler karsîsmda ne yapmıjtıç? İsçt haklatını savunanla,r suçlanmaans'jnidır? Daha İyl çalışma koşullan yaratmak İçin çalısanlar komünlst diye damgalanıp toplum uıgına itllmemls mldir? Yıllardan berl yazıp çlzilen «sosyal bilinçlenme» İşte bu alanda öneminl gösterlyor. Son günierde Zonguldak dolayında yaşanan acıklı olaylar, süregelen düzenin bir parçası ya da göstergesidlr. Devletimizi, «ahnterl Mebmetciklerbni güvenceye alabüen düzeye eriştirmedikçe ulusal emeği Azrall tırpanlıyacaktır. Herşeyden önce emek düzenlne bakış açımızda çagdas billnci ıgıtmak gereklyor. anne, Bİf Türk Ermenilerinin Seslenişi T. KAMER Son yıllarda sürekll bir biçimde yurt dıgmdakl Türk temsilcüiklerine yönelik sonu gelmeyen. ber gün yüzümüzü biraz daha kızartan, her gün blzl biraz daha utanç çamuruna sürükleyen kanlı saldırılardan duyduğumuz üzüntü ve yıkmtt çok derindir. Uluslararası terorizm ve çıkarcı güçler, Ermenilerl bu alçakça saldırılara alet etmektedirler. îşte Uluslararası terorizmln Ermeniler bölümünü, 2025 yas arası kolay elde eaılebllen zavallı çocuklar olugturmaktadır. Bunlarm Û& kaynaklandıgı yer bazj Ortasark ülkelerlnln. fanatik losanlandır. .. Devlet kurmak amacı glbl kargaları blle güldürecek nitelikteki bir amaç düşünmek... Son derece saçma olur. Her hangl bir Ermenl için, heı» yurt lçlnde yaşayan Ermenller için böyle bir dusünce söz konusu olamaz. Aynca diplomatik açıdan da oldukça ters ve komik. Televizyon tartısmalarında ve bir kısım basında sık sık söylendiği gibi Ermeniler vatansız değildir. Anavatanlan Sovyet Ermenlstandır ve bugünkü sınırlan GUmrü anlaşmaslyle çlzllmiştir. Keslnlikle bunun dı§ına çıkmak kolay değildir. Şöyle kl, Türkiye'den toprak veya vilâyet istemek... Bu iş, sabah erken kalkan dört tane baldırı çıplak teroristin saldın ve cinayetlerl İle sahnelenemez. Ama insanı lnsana ve ulusu ulusa düşman eden, bu «Çokuluslu» olgu her gün yeni oyunlar hazırlamaktan gerl kalmamaktadır. Nitekim, uluslararası terör örgütünün Asala admı taşıyan cinayet şebekesinin eylemleri endişe verici bir eğilim göstermektedir. Bu saldırıları Ermentlere yaptırtan aşağılık yaratıkların diğer sinsi bir amacı da Türklye'de misillemeye meydan vermek ve böylece yurt içinde huzursuzluk yaratmak, yurt dıgmda İse, kamu önünde Türklerin ltibarını düşürmektir. Son Levon Ekmekçiyan olayı, bu girişimlerin başansız örneklerlnden biridir. Ve tepkiler, yurt lçındekl Ermenilere asla yönelmeyecektir, buna inanıyor, bunu biliyoruz. Türklerle içlçe olan hayatımız, yalnız blrlikte yaşama biçimi değildi. Istekle, muhabbetle bir hayat beraberliği idi. Fakat «Uygar Batı> Ermenilerl rahat bırakmadı. En çok kaynaştıgımız ve din farkîanmızı ayırdedebilmek imkânmı dahı kaybettiğimiz bir anda, Rus Sefirlerl ve î n giliz Fransız Konsolosları ile Alman ajanlan Ermenllerin huzurunu perişan etti bu ülkede. Yakalarmı bırakmadı ve Osmanlı toplumu bu yönden birbirina düşürüldü. Bugün de sürdürülen usul budur işte... Kahrolsun fesatçılar. Şimdi kendlsinl Türk olmaktan başka hiç bir hüvıyette düşünemeyen. Müslüman Türklerin bile «Türktür» diye bağırlanna bastıkları, hiç bir zaman ayrıhk hlssettirmedikleri, biz, TürkErmenl vatandaşlar son Galip Balkar cinayeti yüzünden gene OzüldUk, gene kahrolduk. Biz TUrkUz, kim bizi bölmek istiyor, biz Türküz diyoruz. Ama yukarıda da zlkrettiğim gibi, Türk Devleti, burada yurt içindeki Ermenilerin dışından kaynaklandığını biliyor. 20. yüzyılm başında o zamana kadar kardeşçe yaşayan Türkler ve Ermeniler arasmda bazı nahoş oiaylann meydana gelmeslnin nedeni çeşitll tahrlklerin doğurdugu gerginlik ortamrada aramahyız. Geıek Ermeni ve gerek Türk halkı, sun'l bir biçimde pompalanıp geliştirilen düşmanlıktan ÇOK çekmiştlr. Ve bu sorun uluslararası terör odakıarınca Türklye'ye karşı yönelik saldmlarla üç çeyrek yüzyıla yakm bir süreden berl sürdürülmeKtedlr. Teroristlere karşı yüzde yüz koruma önleml almamayacağını, bütün dünyada herkes kabul etmiş bulunuyor. Nitekim özel ekipler tarafından korunan bazı Devlet Başkanları dahl hiç beklenmedik suikastlere uğramadılar mı? Büttin dünya devletlerinln uluslararası terorizmi tek başma yenmesine olanak yoktur. Bütün dünya ulusları birleşip uluslararası teronzme kesin cephe almahdırlar. Nitekim Türklye Dışişlerl Bakanı İlter Türkmen Lübnan'a yaptığı ziyarette, Devlet Başkanı Emin Cemayel'e ve Başbakan Şefik Bazzan'a Ermeni konusunda uyarıda bulunmuş ve Ltibnan' daki Ermeni örgütlerine karşı Lübnan devletlnin «Ortadan kaldırıcı» bazı önlemler almasını ve bunu bir an önce uygulamasmı önermlştlr. Ayrıca M, Savunma Bakanı Haluk Bayülkenin de NATO'yu Türkiye'ye yöneltilen teröre karşı yardıma ve dayanışmaya çağırması, Türkiye'nin bu konuda çok duyarlı olduğunu ve bu «işin peginl bırakmayacağımn» kanıtıydı. (sağlık ı Neden «bizim» cinsel «orunJnrımız? Her toplumua einsel •orunları ayndir da ondan. Cinsel sorunlar. salt «biyolojik» sorunlar değildir, belki ondan da fazla «sosyolojik» sorunlardır. Her toplumua «cinsellik» olgusu na bakısı birbirindea farklacür. Aynca, toplumlann çeşitli dönemlerind» «cin•ellik» olgusuna batoş açtr lan da dsğişir. «B2zim« insanımızın, genç kızınuzm, genç erkeğimizin, evllmizin, bekânmızın, ergenlmizln, yaşlıımzın sorunlarıyla bir Amerikahnm, bir Fransızın, bi r Hintlinin cinsel sorunlan birbirinde n çok farklıdır. Onun için de, kendi «insanınuzın» cinsel sorunlarııu aramaya. bulmaya, onlara yaklasmaya zorunluyuz. Yararlı olan da, Jtendi «insanınuzm» sorunlannı çözebilmektir. Pekl, «bizim» olan cto•el aorunlan tanıyor muyuz? Sorun da buradan baalıyor, Yeterinco tanımıyoruz, Cinsel sorunlar toplumumuzda çok uzun «üreler «tabu» sayılmıştır. Örtulmüş, gizlenmiş, açık!anma> mış, söylenmemi§tir. Şimdi, ucımdan kulpundan açık lamyor, yazıhyor. ama, gene toplum ölçeğinde tamnacak dereoede arastınlmamış, incelenmemiştir. O zaman da, «cinsel sornnlanniızın» kokenine inmek, sorunlann yaygmlığını anlayabilmek. etkenlen araştırmak giiçlesmektedir. r, Ama şimdi böyle değil ki. Cinsel sorunlar yazılıjror, çizillyor, seks filmleri bile oynadı. yâni artık eskisi gibi değil. Evet. eskisi gibi değil. Ama bence. eskismden daha kötü durumdayız. Cinsel sorunlannı çozememiş bir toplumda «yapay cinsel cen netler yaratan filmler, yayınlar daha kötü etki yapıyor. Kendi cinsel dürtulerine çıkar yol bulamayan kişi, sinemadaki «yapay cenneti» gördukten, dergılerdeki ulaşjlmaz cinselli^i oku duktan sonra, kendini daha fazla çıkmazda buluyor. Peki, sorunlarin kökem» nedir? Sorunlann kökeni, kişinin cinsel durtüleriyle, toplumun cinsel baskıları arasındaki çelişkidir. Bu çelişki daha çocukluk döneminde başlamaktadır. Ergenlik döneminde sürmektedır. Orta yaşlarda sürmektedir Hatta yaşlılıkta bile surmektedır. Kısaca, insanımız», bu çelişklyi yaşamı boyunca duymaktadır. «Çocukluk döneminin çelişkileri» nasıl açıklanabilir? Bunu anlamak çok kolay. Çocuklanmıza nasıl dav randığımıza bakalım. Kız çocuklanna davranışimı? çoğunlukla «doğru oturmalan», «bacaklannı örtmeleri», «bacaklannı göstermemeleri» biçimindedfr. Büyükler olarak bizler. çocuklanmıza akhmızdaki çelişkileri yansıtınz. Kız çocuk yöneten ErdalATABEK «Bizinn» Cinsel Sorunlarımız... Cinsellik yaşamın bir boyutu, doğanın bir parçasıdır. Böyle görüldüğü zaman, sindirilebildiği zaman. özümlenebildiği zaman «cinsellik» olayı İnsanın ve toplumun baş belası olmaktan çıkacak, mutluluğun bir yolu olacaktır. olao kişi, yetişkjnliğinde çelişkilerden nasıl kurtulsun. Genç kız ve kadınlanmızda bu çelişküerin soaı&ut «KORKU.dur. İçinde yer%t. .mi. KORKU. cinsel kom^Ja, rin her alanına yayıtaıçtır. KORKU'sunun ilk hedefl cinsel organlandır. En başta «kızlık zan» olmak üzere, cinsel organınin görünümü. rengi birer «korku etkenl» olarak belirir. Bu Jcorkunun doğal sonucu olarak genç kız ve kadm öncelikle. kendini «koruma»nm pesindedir. Genç erkeklerde ise bu çeliskilerin sonucu «KENDİNİ KANIlXAMA.dır. Çocukluğundan berı Q kadar erkekllği üzerinde durulmustur ki, genç erkeğin «kendini kanıtlama>sı, yaoamının en önemU olayı olmuştur. Bütün bunlar «evlenince» düzelir herhalde? Keşke duzelseydi. Bu bunalımlar üzerinde kurulan evlilikler de çözüm getirmez. Kodının «kendini zedelenmekten koruma» çabasıyla, erkeğin «kendini kanıtlama savaşı» evlüiğin cin sel sorunlannı yaratır. Birlikte yaşamanın çeşitli güçlükleri de evlilerin cinsel alanına yansır. Kadm da. erkek de hem kendilerlne, hem de eşlerine nasıl yardımcı olacaklannı bilemezler. İki ayn insanın birbirini tanıması, birbirinin ruhsal yapılanm, davranışlarım öğrenmesi çok önemlidir. Cinsel alandaki davranışlar çok uzun yıllann birikiminden etkilenmektedir Ancak bütün bunlann asılmasıyla «cinsel uyum» sağlanabilir. O nedenle de, pek çok çift «cinsel uyumsuzluk» içindedirler. Ne ki «cinsel sorunlar» pek anlatılan, açıklanan sorunlar değildir. Kime anlatılabileceği, nasıl anlatılabileceği bilinmez. öyle sürer gider. Cinsel sorunlann çözümü nedir? Öncelikle, «cinsellik olgusu»na bakış açımız değışmelıdir. «Cinsellik olgusu» insan doğasının bir parçasıdır, insan yaşamının bir parçasıdır. Bu açıdan bakabilmeyi öğrendiğimiz zaman cinselliği «amaç» olmaktan da çıkanrız, «utanç» olmaktan da. «Cinsel konulan» ayıplann, günahlarm nemli karanlıklanndan çıkarıp da, ışıklı bir yasamın içine oturtabilirsek, doğnısunu yapmış oluruz. Sorunlann tomelde çözümü, bakış açunızın değişmesindedir. Cinsellik; yaşamm bir boyutu, doğanın bir parçasıdır. Böyle görüldüğü zaman, sindirilebildiğj zaman. özüm lenebildiği zaman, «cinsellik» insanın ve toplumun baş belâsı olmaktan cıkacak, mutluluğun bir yolu olacaktır, ANMA TOPLANTISI tstanbul Vali ve Belediye Başkanhğı da olan emekli Orgeneral yapmıj Refik Tulga iki yıl önce bugün yaşama gözlerini yummustu. Dinmeyen acısı içinde O'nu şükran duygulanyls anıyoruz. Yann (23 Nisan 1983 Cumartesi) saat 16'da, Zincirlikuyu'daki mezan başmda ailesl, dostları, yakmlan toplanarak anılannı tazeleyeceklerdir. «Ne biçim söz bu, bir daha duymayayım» «Sus bakayım, aklın ermez» «Ayıptır, öyle şeyler sorulmaz» Çocuklanmızm doğal sonılanna bu tür sert ya. nıtlar verirsek, onlann çocukluk dönetnlerinin çelişkiler içersinde geçmesine neden oluruz. lan büyüdukçe korkulanmjz d a artar, Bu korkulannuzı da onlara yansıtınz. Erkek çocuklanmıza ise daha başka davranınz. Onlann erkekllkleriyle övıinür. «pipileri» görünen resfmlerini çektirir, «oglumuz büyüyünce kızlarin onlardan korkacağım» söyler dururuz. Erkek çocuklanmızı cinselliğe ilk kışkırtan. biz buyukleriz. Çocukluk döneminin çelişkılerini biz yaratırız. Buna kargm, çocukların doğal sorulannı sert karşılayan, bu sorulan «sus bakayım, aklin ermez», «ayıp tır, öyle şeyler sorulmaz» «ne biçim söz bu, bir daho duymayayım» diya karşıla yaa da gene biz büyüklerb " «Ergenlik döneminir çahşkileri» nasıl oluşuyor? Ergenlik dönemi daha kritik bir dönem. Çoculiluktan cinsel erişkinliğa geçiş dönemidir bu. Bu dönemde, kızlanmız d a oğullarımız da hem bir arayış, hem de bir içine kapanış duygusunu birlikte yasarlar. Çocuklanmızia çok duyarlı bir dönemidir. Cinsel sorun lar da ortay a çıkmaktadır. Kızlanmız ilk «adetlerini» görür, oğullanmız «cinsel dürtülerini» belirgin biçimde duyar. Onlara hem anlayışh, hem yakin olmak zorundayız. Onlarla arkadaşça konuşmanin zamanıdır. Tepkilerini yumuşak karçılamamız gerekir. Cinsel konularda onlan aydınlatmamız gerekir. Arkadaşça, anlayışla, yumuşak. Öyle davranmazsak. «biz iasıl fiğrendikse onlar da iyle ögrrenirler» dersek. dav ranışlanm sert karî'larsak yeni çelişkiler doğar. Peki, yetfskinler de mi çelişki içinde?. Elbette öyle. Çocukluğu, ergenliği çelişki içinde Jale TULGA ve Kızı Nimet AKINCI KOLEJLERE, ANADOLU LİSELERİNE BİZİMLE ÇAUŞANLAR GİRECEKI 2. Aşama sınavlarına son smav sıstemine uygun 3OOO sorulu : s İlkokul 5. Sınıf Test Takımımızla hazırlanın, sız de kazanın. = Uteme odresiTest ESHıml Yavmları • " HtiSf) C a d OtO Hon SS/S4 AksdroylstantıU Tef: 2t 17 W •* MENKÛLÜN SATIŞ BURDÜR ICKA MEMÜRLUOUNDAN Dosys No: 19S2/2U44 Bir borçtan dolayı mahcuz; aşagıda cms ve kıymefr leri yaaıiı menkul mallar Örmeci Kardeşler Kol. Şrk. A» keriye Köyü Hizar Atölyesinde satılacaktır. Birinci artırmanm 2/5/1983 günü saat 14'de her mal için 10 ar dakıka ara ile yapılacağı, mezkur günde toymetlerinin yüzde 75'ine istekli bulunmazsa 3/5/1983'de aynı yer ve saatt» ikinci artırma ile en çok f iat verene satılacağı ve belediye resimltrmin alıcıya aıt olacağı ilân olunur. Lira Kr. Adet Clnsi 9ÜO.00O TL. 4 adet SO'lık Hizar makinası 900.000 TZ,. 1 ac'et IOG'lük kızaklı hizar makinası 64.000 TL. 1 adet kompresör (Basın 4209)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear