26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 oltaire'in «gerçek bir düşünür>, K a n t ın «beni dogmatik uykudan uyandıran» «dünyanjn en büyük bilgesi> dedikleri Hume, Cehennem Kayıkçısı K h a ron'dan «Yerleşik önyargıları bO5 Inançları yıkmak» için süre ister. K h a ron'un yanıtı sudur: «Olmaz, bunun için yüzlerce yıl gerek. Hemen bin kayığı!» O Hume ki, aynı boş inançlarm gadrine uğraoıışür. Edinburg Üniversitesi; 1745'te felsefe profesörlüğünü «dînsiz» gerekçeslyle geri çevirmiş, 1976'da ise, düşünürün 200. ölüm yılında, uluslararası bir Hurae kurultayı toplama kararı almış ve bunu gerçekleştirtnlştir. Gerçek şu ki, insan çevresine bakjnca, akıl süzgecinden geçmemiş, düştince berist kalıplarla. önyargıJarla dolu, sıkıntılı bir dünya görüyor. Bu önyargıların doğum'nedenleri çoKlur elbette. Yaş, çarpılc eğitim. özgürlüksüz ortam, üzerinde durulmamış alışkanlıkiar. kulaktan dolma bilgiler, başlıea nedenleridir önyargıların. «Bilinmeyen nesneler tannlaşırlar» (Montaigne). Sürü içgüdüsüyle davranma, beyin uyusukluğu içinde düşünmeme alışkanlıkları da buntara eklenince: sıradan, götürü, yalınkat yargılar hızla bollaşırlar. İ n s a n m konserve düşünceleri yutma oburluğu, önyargıyı ve başkasımn kafasıyla düşünme hastalığını sürgit besler. Kafası önyargılarla dolu bir insanm görüş açısı dardır. Uygitsinel ve acımasızdır. Yalnızca beyin özgüılüğünü yitirmekte kalmaz. öaplantıların güdtimtinde saldırgandır. Taşlaşmtş kafası öyiesine koşullanmıştır ki, hfMntiz ttlaşüamarmş dogrulara karşı, körü körüne inandığı boş inançları inatla savtınur. Onca, varsa yoksa doğru odur. Toptancı yargılann kölesi olduğunu bilmeden, bütün üzerinde tasarruîa kalkar. Basmakalıp hasır çözümlerle yetindiğinden. beyni özgürlük ve yaratıcıhğmı yitirmiştir. Darltafalılık hastalığj, insam insan yapan beyin dediğtmiz harika orgamn önyargılarla doiup kokuşması demektir. Böyle bir kn?a ne işık saçar. n e de ışık geçirir. Karşt düşünceleri hırçmhkla geri çevirir. o kartar. îşte beyindek» bu önyargıyı duvar OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olmayanm blllm dünyasında yerl yoktur. «Diyalektik bile diyalektik olmak zorundadır.» (Gurvitch) ••• Çağdaş insanm evrensel dinl, kafa özgürlüğüdür. Düşünce ytiklü bir çağda yaşıyoruz. Bundan yaraıianmalıyız. Bu da, karşı dtişünceyi ayakta tutmakla oianaklıdır. Sessiz bilgi işe yaramaz. Bizi düzelten eleştiriye yjmruk göstermemeli, kucak açmalıyız. Eleijtirinin olmadığı yerde gelişme durur. Skolastik; kuşkuyla sarsılmış, eleştiriyle yenilmiştir. Hiçbir akıl, küçümsenemez. Hiçbir düşünce kınanamaz. Bu insanlıgın asgari ahlftk kurahdır. Bilim adami bir arayış diyalektisyenidir. O hıçbir dognıaya bağlanmadığmdan özgürlükçü: bugünün doğrusunun yarının yanlışı olabileceeini bildiğinden eieştlrei; bugünün yanhşmm bile yarının dogrusunu hazırladığına ve insan aklınm denetlenemeyecek oranda smırsız verımliliğine nandıgı için hosgörülüdür. Bilim adamvnın tek kaygısı gerçeğe ulaşmaktır Bunun ıçın de. önce özgür kafah olmak zorundadır. Kafasındakl tüm kutsal asalaklan, eğitsel. duygusal, kişlsel, siyasal tutkulan, tortulan tetnizleyerek bu ozgürlüğe ulaşabilir ancak. Tabuia rasa'dır bu. Kim kı bu kafa özgürlüğünr sahiptir, elbette yiğit olacaktır. özgürlüğün nedensel gücüdür bu. Yoksa insan yıgit olduğu için özgür olmaz. Bu konuda şu örnekler ilginçtirler: Spinoza. bu ö?gürlügünü yitirmemek için, akademik karyere Eiımedi, yaşamını gözlük camı yaparak kazandı. Sartre. bu kaygıyla Nobel ödîilürıü seri çevirdl. Bilim adamı. bulunduftu percegin gözü kapalı s a v v n " ' u s u deSil. eleştirel gözlemcisidir. Çü ' bıümsel gercekler, kesin değil çürüt 1 ın»ve hn?ır gerçeklerdir. Nasıl? Kuşku vnlnvla. Hangi ortamda? Karşıt düşünc° I c "in engellenmeden ortaya atılmasma ve eleştirilmesine izin veren açık toplumlarrta. Türkiye böyle bir toplumu yaratmak zorundadır. Bu yoldaki her adım sağlık belirtisi olarak kutsanacaktır. 14 NİSAN 1983 V Cürütmeler: I. Kusku Cürütmesi Hoşgörii, diyaloğu gerektirir. Eski Yunancada «dia» «arasında» demektir. Batı dünyası diyaloga dayanan çekişmeli, çok sesü; Doğu ise monologa dayanan tek sesli bir dünyadır. Bürokrasi sorunu nasıl çözülür? Türkiye'mizde insanı şaşırtan ve çarpan çelişkiler bir arada yaşanır; sözgelişl bir yazar barıştan yana olsa, barısçılığı dilinden düşürmese kuskuyla karşılanır: Barıştan çok söz açıyorsun, demek kl sen komünistsin, kimbilir belki de Moskova'dan emir alıyorsun. Ama barısçılığı böylesine kuşkuyla karşılayan çevrelerin dillerinden dtişürmedikleri bir konu vardır: Bürokrasi!.. Sağcı gazetelerde köşelenmiş yazarlarm çoğa ülkede ne kadar bozukluk, yolsuzluk, kusur varsa hepsinin bürokrasiden kaynaklandığını söylerler. Ne garip raslantı, bürokrasinin amansız bir düşmanı da Karl Marks'tır: « Bürokrasi» der Marks. «Karşıtı olan feodaliım illetinden henüz kurtulamamış bir merkezilcşmenin adi ve ceberrut biçitnldir.» Lenin, «Bürokrasiyi bir anda ve heryerde tümiiyle ortadan kaldırmak bir hayaldlr» dedikten sonra vakit geçirmeksızin bu işe başlamak gereğini vurgular. Şimdi bizim sermayecl basmımız bürokrasiyi düşman saydıgma göre nft diyelim? Barısçılığı savunmak komünistlik sayüdığma göre bürokrasiyi taşlamak da komflnistlik olmasın?. • Bürokrasinin bilindıği gibi çeşitli anlamlan var. Küçük bürokratlardan büyüklere doğru basamak basamak tırmanan bir merdivendir bürokrasi... Yurttaş bu merdiveni tırmanırken yorulur. Küçük memurun yokuşa sürdüğü iş. sıradan yurttaşı canından bezdirebilir: ama, yabancı sermayenin projesini yurt çıkarlanna ters düşüyor diye geri çeviren yüksek memur da parababasmı öfkelendirit Gerçekte sağcı bir yazar, bürokrasiyi yerdikçe bir taşla İki kus vurmuş olur. Sıradan yurttaş; Aferin elin dert görmesin, vaz.. diyft bürokrasi düşmanınm sırtmı sıvazlar. Işadamı göz kırpar. Aferin, bu kampanyayı sürdürelim; şiradl tara sırasıdır, sonuç alabiliriz. Devlet çarkımn ağır işlemesi, kırtasiyeciliğin sarmalına dolannıası. halka tepeden bakan kamu görevlilerinin türemesi, bürokrasiyi sevımsiz kılar. Ama en küçüğünden en büyüğüne kadar kamu görevlilerinin sağlıkla çalışabilmesl ve hizmetleri doğru dürüst yürütrnesi için çare nedir? • Bürokrasi yalnız Türkiye'de dert degildlr. Dünyanın her yanında bu konu bizden önce toplumların gtindemine girmiştir. Her gün devlet kapısından iş çıkarmaya çalışan yüzbinlerce, milyonlarca yurttaş hesabma memurlan kim denetleyecektir? Rüşveti, yolsuzlugu, bozukluğu, tembelliği kim önleyecektir? Devlet çarkınm hızh ve doğru işlemesini kim sağlayacak, kim denetleyecektir?. Doğu'da Batı'da bizden akıllı lnsanlar bu sorun ttstünde düşünmüşler ve hem kapitalist hem de sosyalist ülkelerde ortaklaşa şu sonuca varmışlar: Bürokrasiye karşı yurttaşı gözetecek halktan yana bir sîyasal parti bu işlevl yapabilir. Ps»fciıria bir rejiınde btiroktesiyi kim <denetleyecektir? İster varlıklı olsun, tster varlıksıZt örgütlenmeyen kişilerden oluşan yığınlar ne anlam taşır? Partisiz rejimlerde yurttaş bürokratı bürokrata şikâyet ederek sonuca ulaşabilir mi? Halk adma denetlemeyl sürdürerek sorunları parlamentoya getiren siyasal partiler olmadıkça, devlet örgtitü (öteki adıyla bürokrasi) başıboş kalacaktır, ya da baskı aracı olacaktn. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yoktur; çttnkü Amerika'da da bu iş böyledir; Avrupa'da da... • Devletln memurlarınm en Mçüğünden en büyüğüne değin doğru dürüst çalışabilmesl için önce feamu görevlilerinin karnının doyması d a gereklidir. Eğer resmi îndekslere göre küçük memur aylığı en az gecim düzeyinin altmdaysa, ne yaparsanız, yapm, bozukluğun, rüşvetin, yolsuzlugun önüne geçemezsiniz. Hele toplumun gelir bölüşümünde sosyal adaletsizlik ve aşın dengesizlik varsa, memuru baştan çıkaracak parasal gücü elinde tutanlaî, devlet makinesini yozlaştırmak için en elverişli ortamı bulacaklardır. Sami SELCUK Hukuk Doktoru larını yıkmamn tek yolu, yöntemsel (metodik) kuşkudur Bu elbette patolo.iik ku.1} ku değildir. Yerleşık her yargıyı, bir dizi acabalarla durmadan irdelemek anlammda bir kuşkudur. O yüzden Descartes, «doğruluğu apaçık 'jlmayan bir şeye Inanmamak, aklın ilk kuralıdır» der. Düştinceler ezberlenmez, kuşkuyia tartılırlar. «Yunan felsefesi, Olympos T a n n l a n n ı n varhğmdan kuşkulanmanm çocuğudur.» (Russell). Kuşku, yaratıcı. itici, geliştiricl güçtür. Bilira, Sokrat gibi, bümedJfcini bilmekle fdocta ignoratıo) başlar. özgür insan, d a h a önce düşündüğünü yenidcn düşünen. hiçbir dttşünceyi tartejma dışı bırakmayan, tabuları taşlamaktan bıkmayan. her yargıyı zorlayan bir savaşçıdır. «Bilimsel düşüncenin kendi alam konusundaki kuşkusu ve tedirginliği, canhlıftımn ve somut yaşama bağlılığının kanıtıdır» (Duvignaud) Insanlık herşeyini bu kuşkuya borçludur. Skolastik onunla yenilmiştir. Yerieşik yargıları yıkan düşünürler, başlangıcta ya yalnız kalmışlar ya sürülmüşler ya da zindanı boylamışlardır. Ama o zlnciandan bu günü ışıtmaktadırlar hâtâ. Galileo, Calvin, Luther, Voitaire, Rousseau, Montesfiuleu, Renan, Hume birer skandaldır yaşadıklan dönemlerde. Bugtinse insanlığın yüzakları. önyargıyı venmenin yolu, yöntemsel kuşku; kuskuyu yaşatmamn yolu ise hoşgörüdür. Hoşsörünün ontolojik Ögesl, toplnmsal. ruhsal. düşünsel açıdan her İnsanm başkalığına katlanmaktır. «Kafa sayısınca düsünce, yürek sayısınca sevginins> (Tolstoy) varlıgı sağlık belirtisidir. Ço?ulculuğun temeli budur. Buna inandığımız gün, ilkel tepkllerimizi kolavca boğabilir, barış toplumunu kurabiliriz. Hoşgörü başUasmın maddi ve manevî kışüiliğine saygı erdemi olup çıkar böylece. Hnşgörü, jiyaloğu gerektirir. Eskı Yu nanca'da «dia» = «arasmda» demektir. «Arasında» düşüncesi en az iki nesneyi gerektirir. Diyalogda, bu iki nesne: insandır. Batı illnyası diyaloga dayanan, çekiçmeli, çok sesli: Doğu ise monoloea dayanan tek <;esll bir dünyadır. Yunan kültürü bbylestne çekişmeli bir ortamın ürünüdür. Kendini köleleştirmeye çalışan Roma'yı yenraesinin nedeni budur. Tek sesli rtoğuya karşı, çok seslt Batı: tümelclüğe karşı çoğulculuk; tekll konuşup çoğul düşiinmek, yeni sentezlere ulasmak. Diyalektiktir bu Diyalog gibi, diyalektik sözcüğünde de, «dia = a r i s ı n da» düşüncesi vardır. O yüzden «diyalektik, bir araçtan çok yoldur> (Wahl).Durmadan yenilenen deneylere, toplumların, uygarlıklann engel tanımayan dü?enli h a reKetlerine gid^n bir yol. Bu yolla ulaşılan krlstalleşmlş. mumyalasmış anlayışlar yıkılıp yeniden kurulurlar. Diyalektik. antidogmatizmdir, skolastikle savaş?^n düçünce dinamizmidir. Dlyalektisyen OKTAY AKBAL Eski Arkadaş KLİNİK OENEYİM İLETAMAMEN KANITLANMIŞ YENÎ " B A Î K A L 2 " ÜROLOJİ ÜNİTESİ'NİN TARTIŞILMAZ HÜNERLERİ CERRAHİ MUDAHALESİZ idrar yotu hastalıklarının kırılması, bertaraf edilmesi ve vok edilmesi için " BAIKAL 2" Eski bir arkadaş çıkageldi geçen jrün. Tam kırR öcl yü geriden... O gün bugün karşılaşmamıştık. Okulda bir kaç yıl aynı suııfta okuduk, askerlik kamplannda beraber olduk. Sonra bir kaç kez rastlantı sonucu karşılaştık. Hepsi bu. *Olwr de her yarumız sağ kalır nod«n gözler» diye yazmıştı bir şairimiz. Gözlerin y&şı yok. Yaşlanmayan belki tek uzvumuz, gözlerimiz. Görünürde bir şey olmuyor. Yeşilse yine yesil. Kahverengi isa yine kahverengi. Belki gençlikteki parlaklık azalıyor, sönüyor bir ışık. Derler ki gözleri iyi görüntülerle yıkamak gerekir. Güzei doğa parçalan güzel insan yüzleri, gözjerin gıdasıdır. Güzelljk yaş&mm en büyük guç kaynağı değil mi? 'Bir çay içelim' dedim 'Kahve belki yoktur.' Ne diyeceğini şajjuıyor insan. Binlerce söz vardır, biri aklnnıza geljnez. Bir süro bakıştık durduk. Nice anılar gelip geçti. Futbol maçları. ilk aşk öyküleri, ders çalışma anlan, sınav kapıları önlerinde bekleşmeler, Yenikapı kahvelerinde söyleçiler, gelecek ustüne kunılan düşler... Bir anda içiinlzden geçlveren nloe günler, geceler... •Sen başardın* dedi. «Ünlü bir yazar oldun. îstediğin d« buydu.» O d a yazar olmak isterdi. Ortaokulun son sınıfmdaydık. Bir gün koca bir dafter getirdl. el yazısvyle dopdolu. «Hırçtn Geceter...» El yazısı ne kadar güzeldi, okunakhydı. Teneffüslerde bir köşeye çekilip okvırda Bir ask öyküsü... A a mi acı bir yaşantı. Kimin yaşanüsı? Kendisinin mi? Yaş on yediydl daha. İki yıl bir hastalık yüzünden yiürmiş. ö î d ü ölecek demişler. Sonra iylleşmiş. Hastanede bir hemşire varmış ona ilgi gösteren. Ondan dinlemiş bu yaşam öyküsünü. On altı, on yedi yaşlannda bir öğrenci île on dokuz yirmisindeM hemşire arasında bir dosüuk, giderek aşka, hatta cinsel yakmlığa dönüşüvermiş. Arkadaşımm 'Htrçın GeceIcr'inde anlattığı kızın W adı N a l a n d ı başmdan geçenler... Mebrure Sami, Esat Mahmut, Burhan Cahit, Mükerrem Kamil gîbi yazarlara öykünerek yazılmıştı romanı. Ben çok okurdum o günlerde, elime ne geçerse, iyî kötü aynmı yapmadan. Fatih Kütüphanesi'nde ne kadar roman varsa hepsi elimden geçmişti. Piyasadaki 25 kuruşluk cep romanlan da... Arkadaşım Necati idi adı da onlar gibi yazıyordu işte. Üst üste devrik cumleler, konuşur gibi bir anlatım... Bense daha ise y a r a r bir şeyler yazmamıştım. Yazmışsam d a ortaya çütarmamjştım. Tahrir ödevlerim dikkati çekiyordu, ama 'yazarhk' diye bir savım yoktu. Ama Necati, 'Hırçın Geceler'le 'yazar' olarak belirivermişti birden... Birden silkindim. Necati karşımda, kırk iki yıl daha yaşlı bir Necati... Emekli olmuş. tki torun sahibi. Karısı yakmlarda ölmüş. Daldık söyleşiye. Eski gtinler, arkadaşlar, hocalar. Beni övdü. Yazılanmı çok bsğeniyormus. Ama güncel politikadan hoşlanmıyormuş. Niye böyle konularla ilgilenîyormuşum! O da bir süre bir parüye yazılmış. 1950' den sonra küçük bir ilçede Belediy» Başkanlığı'na adayhğını da koymuş, ama kazanamamış. İğrenmiş particilikten, politikadan. fVazgeç siyasal yozttordan* dedi. «Hep öykü yaz.* Böyl© diyenler belki de haklıdır. «Vozıfe ettin kendlne dedi. *Senin bir ro~ manm vardı. ne oldu?» Anımsayamadım. *Gizli Oda* dedi. Bir cinayet öyküsüydü. Onu beğenmiş, unutamanuş. «Bıraft gazeteciliği» dedi yeniden. «Hırçın Geceler» ne olmuştu? Soramadım. Oysa o günlerde basımevlerinin kapılannı aşmdırmıştık, kitabmj yaymlayacak birini aramıs, bulamamıştık. Kendi paramızla bastıracaktık, ama para da yoktu ki! Necati'nin romanı elimizde kalmıştı. Birden konuştu, *Bak ben romancıhğı bırakmadım» dedi. *Üç romamm var.» Elindeki çantadan koca bir dosya çıkardı. «Biri burda, sana getirdim.» Ya bir de oku maya kalkarsa? Kırk yıl öncesinde kalmış üir arkadaş nasıl kırılır? «Bırak sonra okurum* dedim. Bardağı dikti, çayı bitirdi, kalktı. «Tefe feopya bu* dedi. «Sona okumaya gelmiştim, ama senin bu işlere ilgin halmamış. varsa yotesa potittka.» Küçümseyen bir bakış. Bir sert el sıkış. «Göte güle» diyemeden çıkıp gitti. Düş gibi bir çeydi. Kırk İki yü önceıyi getirmis bir esintiydi sanki. Geldi ve geçti. JLAN BAKIEKÖT l'İNCt SüLH HUKUK HAKİMLlĞt'NDEN 1983/293 Mahkemece Macıde Bozok'a mahçur olması sebebiyle Birsen Erdik mahkemenin 4/4/1983 tarıh ve 983 /293 esas ve 983/184 sayıll kararı ile vasi tayin edilmiş tir. İş bu karara itirazı bulunanların kanuni stiresi için de itiraz edebilecekleri itiraz vaki olmadığı takdirde htikmün kesinleşeceği tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (Basın: 3749) • toşîorı direk olarok uitrosonik titreşimlerla etkısıyle parçalara ayrıimaktadır. Şoyet bir böbrek taşı idrar yolu cıdatlannca sıkıca 1utulmuşsa, toşın oyrılmosını soğloyarak, elektroh'drolık; çoktarla cidorlar zorlanmodon kurtanlır. Çabuk değişebilen aletterle küçukboy lithotriptortar (böbrek. taşını çıkaran alet) idrar yotu cidatlorında bir incinme olmoksızın sabit ve horeketli taşların parçalanmasını sağlar. Uygun X ışını TV perde ünitelerı ite tectiiz edılmiş her Drolo/i klinigi veya hastane1 böüimünde liullonılabUir. "BAIKAL 2" "BAIKAL2" Onitesi'nin Temel Dzelliklerl : liihotripior çapı, mm 5.1 Lithotripior uzunlnğu, mm 6Q0.O Taşları parçalama suresi, s 5 60 Enerji kaynağı (elektrık) 220V,50 Hz Dolgalı Akım glrişleri ile VetHen enerfı miktarı, w 500 Ağırlığı, kg 60 113461 Moifeow, USSR. • ?TeJ, 121ÜV54 Teieks 411247 , 411951 MiÖİ\ tLAN BEYOĞLU 2. ASLİYE KUKUK MAHKEMESt Sayı: 983/45 Davacı Yıldız Keleroğlu vekili tarafmdan davalı Ha lil Keleroğlu aleyhine açılan boşanma davasmm yapılan duruşmasmda: Mahkememizce davah Halil Pe rudun Keleroğlu'nun tebligata salih adresi tesbit edilenemediğinden dava dilekçesi ve davetiye serine kaim olmak üzere keyfiyetin gazete ile ilanen tebliğine karar verilmiş olduğundan yüksek trajlı gazete ile duruşma günü olan 27.5.983 günü saat 12.10'da Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bizzat veya bir vekille kendisini temsil ettirme si lüzumu ilanen tebliğ olu nur. 5.4.1983. (Basın: 3794) MEDEXPÖRT SU Ortak aramyor Hastalık dolayısı ile ruh sath, raporlu, SSK kayıtlı, kanuni işlemleri tamamçamaşir antıcı dolum tesisine faal vönetici ortak aranıyor. Tel: 2097C3 Necati IBMAK ÇOK ACI KAYBIMIZ Safranbolu eşrafından Helvacızade Mehmet efendi ve Naciye hanımın oğlu, merhuıne Bedia Gönç'ün eşi merhume Melahat Gönç'ün kardeşi, Behice Kosova, Hasan, Ayten, Ayça» îlginay Göbüt* ün enişteleri, îz Erdener'in sevgili babası, Engin Erdener'in kaympederi, İdakşat ve Selenga Erdener' in bîricik decteleri, CUMHURİYET GAZETESt EMEKLt OPERATÖKLERİNDEN ELEMAN Mobilyacı ustası ve yardımcısı aramyor. Adres: Piyalepaşa Cad. Torpil Sok. No. 12 KASTMPAŞA MEVLİD VE ANMA Aramızdan aynlan sevgili arkadaşlanmızı buaünumüzde rahmetle anıyoruz SATILIK Bodrum'da lebiderya arsa Tel: 49 2470 19.0021.00 AHMET K. GÖNÇ (HOCA) hakkm rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 14 Nisan 1983 Perşembe günü (BUGÜN) Bostancı Camii'nde kılınacak ögle namazından sonra, Karacaahmefteki aile mezarhğında toprağa verilecektir. Tann rahmet eylesin. DUYURU İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünden 10.000 adet muhtelif cins ve miktarda rulman, 3/4 özel ana musluk freze tezgahı aluıacaktır îdaremiz ihtivacı; Muhtelif cins ve miktarda rulman, 3/4 özel ana muslufe, freze tezgahı kapalı fiat teklifleri alınmak suretlyle satm alınacaktır. 28 Nisan 1983 Perşembe günü yapvlacak olan, a) Muhtelif cins ve miktarda rulman ihalesine ait tahmini tutar, 2.970.000.TL. Geçici güvence 222.750.TL.dir. b) 10.000 Adet 3/4 özel ana musluk ihalesine ait tahmini tutar, 13.C00.000.TL. Geçici güvence 975.000TL.dir. c) Freze tezgahı ihalesine ait tahmini tutar, 6.950.000.TL. Geçici güvence 521.250.TL.dir. Ihalelerimize ait Umumi, Teknik Şartnameler ile Malzeıne Listeleri Îdaremiz veznesinöen bedeli kargılığmda ahnabilir. İhalelerlmize katılmak isteyenlerin (Katılmak istedikleri ihale ile ilgili) vereceklerl teklif zartım, Idare veznesine yatıracakları geçici güvence makbuzunu da ekleyerek en geç ihale günü saat 11.00'e kadar Beyoğlu Istiklâl Cad. 379 no. da İdaremiz Zabıta ve Kararlar Müdürlüğüne ver meleri gerekmektedlr. îdare ihaleleri yapıp yapmamakta veya dile; diğine yapmakta serbesttir. (Basın 16006)' Merhum spor Yazarları ıcın bugun Ikındı Namazından 3«, istanbul Beyazıt Camii'nde. Duahan Nuşret YEŞİLÇAY idaresinde. Hacı Hafız Zeki Altın Hacı Hafız Kani Karaca Hacı Hafız Emin işık Haftz Eşret Akhisarlı Hact Hafız ismail Dantş ve Hacı Hafız Mahmut Hatayiı'niD okuyacakları Kuran ı Kerım ve Mevlıdı Senfe arzu eden din kardeşlenmızın buyurmalan rıca olunur MEVLİDİMİZ AİLESİ TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU ACI KAYBIMIZ Gazetemize yülarca emek vermiş değerli arkadaşımız, operatör BOĞA2LIYAN SULH HUKUK HAKIMLİĞİNDFN 1982/19 Esas 1983/30 Karar Boğazlıyan ilçesi Yenidoğan mahallesinden davacı Safiye Içden'in, Kaysen üi Merkez Taias Harman mahallesi 72 hanede kayıtlı davalı eşi Hacı Osman İçden aleymne mahkememize açmıs olduğu ayda 3SO0O lira nafaka talebi ile ilgili davanm yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizin 9.2.1983 tarihli kararı ile 8.1.1982 tarihinden itibaren ayda 15 oin lira nat'akanin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş bulunduğundan, davalı tarafından k a r a n n ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ ed'lmia sayılacağı ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün ıcinde temyiz edilmediği takdirde mahkeme ilauunın kesinleşeceği, karar yerine kaim olmak üzere Uar nen tebliğ olunur. (Basın: 16310) AHMET GÖNÇ (HOCA) vefat etmişür. Cenazesi 14 Nisan 1983 Perşembe günü (BUGÜN) Bostancı Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Karacaahmet.'teki aile kabristanında toprağa verilecektir. Ailesine ve arkadaşlanna başsağhğı dileriz. T a n n rahmet eylesin. DR. ERDAL ATABEK Bahariye Caddesi Bahariye AP. No: 96/3 KADIKÖY TSL.: 38 54 83 58 2322 '> Cumhuriyet Çalışanlan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear