Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER konuda derinleşecek (uzmanlaşacak) olursa, o dalın \ .Lisans diplomasını alacaktır. Bu Y. Müh. /Y. Mim. ünvanına denktir. Bizim savımız, YÖK'ün Yüksek Lisans Yönetmeliği'ne uyarak ve Batı örneklerine bakarâk, bundan böyle, Y.Müh. /Y. Mim. ünvanlarımn verilmemesi ve gereksiz zıtlaşmaları ortadan kaldırmaktır. Bu, Personel Yasası karşısında da bir sakınca getirmeyecektir. Çünki, 4 yıllık lisans ve 2 yıllık Y. lisans diplomasını almış mühendis ve mimarlar arasında, kuşkusuz farklı bir kadro ve ücret birimi daima nazarı itibare alınacaktır. Denirse ki, "efendim şimdiye kadar olan uygulamanın, Y. Müh. /Y. Mimar ünvanlarımn aynen devam etmesi, ülkemiz icin daha uygundur". O zaman. mühendislik ve mimarlık yüksek lisans dallarında öğrenim yapan ve değişik orijinli de olsa, bütün mühendis ve mimarlara Y. Müh. / Y. Mim. ünvanlarımn verilmesi gereği doğar; bu, kaçınılamaz hukuki bir sonuç olur. Yıldız Üniversitesi/Mimarlık Fakültesi'nden bir örnek vermek suretiyle konuya açıklık getirmek uygun olacaktır. Y.Ü. Mimarlık Fakültesi'nin 2 yıllık yüksek lisans dalları şunlardır: Mimari Tasanm, Yapı Fiziği, Röleve ve Reslorasyon ve Peyzaj Mimarlığı yüksek lisans dalları. Bu yüksek lisans dallarına mimarlar ve mühendisler başvurabilirler. Ancak. belirli bir yüksek lisans dalında farklı formasyona sahip öğrenciler varsa, bu takdirde, bunların formasyon t'arklannı "iderici ve ögretim amacına göre. ilk 12 yarı yıl içinde, seçımlik derslerlc dfiıyc sağlanır ve geri kalan yıllarda normal ders programlanna geçilir; sonunda da başarı sağlayanlara, örneğin Mimar (Yapı Fiziği YL.Dalı), Mühendis (\apı Fiziği YL. Dalı) ya da bunlunn Y.Mim./Y.Müh. (Yapı Fiziği YL. Dalı) diploması verilebilır. Nitekim, Y.Û. Mimarlık Fakültesi/Mimarlık Bölümü'nün •'Peyzaj Planlama YL. Dalı"na, sınavla 1981 /82 öğretim yılında 6 mimar, 1982/83 öğretim yılında da 3 mimar ve 3 orman mühendisi alınmış, ilk iki yarı yılda aralarındaki formasyon farklılığı, seçimlik derslerle giderilmeye çalışılmıştır; Mimarlara ekolojik/biyolojik, orman mühendislerine de tasarımla ilgili seçimlik dersler aldınlmıştır. Bunların peyzaj planlama yüksek lisans dalında başarı göstermeleri halinde, kendilerine Yüksek Lisans Yönetmeliği'ne göre, Mimar (Peyzaj PI.YL. Dalı) ve Orman Mühendisi (Peyzaj PI.YL. Dalı) diplomast verilmelidir. Ya da "Yüksek" unvanı üzerinde durulacaksa Y.Mimar/ ya da Or.Y.Müh. (Peyzaj Pl.YL.Dalı) ünvanlarımn verilmesi gerekmektedir. SF.NATONLN YANLI»j TUTUML Yıldı/ Üniversilesi Senatosu'nun 20 Ocak 1983 gunü 6 sayılı toplantısında alınan bir karara uyan F~en Bilimleri Enstitusü, "..Peyzaj planlama yüksek lisans sınıfına 1982/1983 öğretim yılında değişik menşeli öğrenci alındığından.." gerekçesiyle (yukanda değinildiği gibi, değişik menşeli Öğrenciler orman mülıendislcridır). "bu öörcncilcrdcı mimar diplomasına sahip olanlar, yüksek mimar diploması almak istedikleri takdirde, mimarlığırı öbür yüksek lisans sınıllarına geçmek ic.tn ensıitüniüze bir dilekçe ile başvurabilirler." demekle, hem vönetmeliğe aykırı hareket edilmekte, hem de aynı fakültenin iki yıllık yüksek lisans dalları arasında yer alan mimar ve mühendislere. peyzaj mimarlığının özel ve yoğun tasanm dersleri verilen, stüdyoları yaptırılan peyzaj planlama yüksek lisans dalını, adeta yüksek lisans dalı kabul etmemekte, mimarlara bu tasanm dalını ve yeni iş alanını kapatmaktadır. Öte yandan. yalnız 1982/83 öğretim yılının mimar öğrencilerine uygulanan bu karar, 1981/82 öğretim yılının mimar öğrencilerine (nedense !) uvaulanmamakta, vani bunlara, Y. Mim. (Peyzaj Pl. YL. Dalı) unvanı ve diploması verilmektedir. Yıldız Üniversitesi'nin Mimarlık Fakültesi'yle aynı karar içinde ne denli çelişkiye düştüğü kolayca anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, yüksek lisans öğretimi ile bazı sorunlar çıkmış; özellikle mühendislik ve mimarlık unvanlarında, bazı keyfi uygulamalara yönelinmiştir. Konu, sadece bir üniversitenin sorunu değildir, doğrudan genç mühendis ve mimarlarımızın geleceğini, yeni iş alanlarını ve sosyal haklarını ilgilendirmektedir. YÖK'ün ve üniverskelenmizin konuya gereken önemi vererek, sorunları en kısa zamanda çözmesini, mühendislik/mimarlık unvanlarına açıklık getirmesini dilemekteyiz. Görüliiyor ki yüksek lisans öğretimiy le bazı sorunlar çıkmış, özellikle miihendislik ve mimarlık unvanlarında bazı keyfi uygalamalara yönelinmiştir. Mühendislik/Mimarlık lııv aniarı mesı gereği açıklır. Konuya açıklık getırebıimek için, önce Yüksek Öğretim Yasası'na ve Yüksek Öğretim Yönetmeliği'ne kısaca değinmek uvaun olacakıır. YÖK Yasası, üniversitelerimizde yüksek öğretimi, önlisans, lisans ve yüksek lisans kademelerine ayırmıştır. Özellikle, mühendislik ve mimarlık fakültelerinde yapılan yüksek öğretimin lisans kademesi 4 yıl ve yüksek lisansı da 2 yıl olarak saptamıştır. Buna göre, 4 yıllık lisans öğrenimini başanyla tamamlayanlara raühendis ya da mimar lisans diploması (unvanı) verilmektedir. Yüksek Öğretim Yönetmeliği'nde ise, yüksek lisans dallannı başanyla bitiren mühendis ve mimarlara, sadece, yüksek lisans diploması verilir denmektedir. ilgili maddede bunlara (yüksek mühendis.'yüksek mimar) diploması (unvanı) verileceğini belirten tek kelime yoktur. Yüksek öğretimde birliği sağlamayı amav" edinmiş görünen YÖK'ün de aynı görüş içinde olduğunu sanıyoruz. USA, Kanada, Ingiltere, İsveç. Almanya, Avusturya ve Isviçre gibi Batı ülkeierindeki uygulamalarda mühendis (Ingeneer. Ingenieur) ve mimar (Archi PENCERE Kalk Ayağa!.. 4 ARALIK 1983 Prof. Dr. BESALET PAMAY, Or. Mühendisi, Peyzajist MühendıslıK ve mımariık lısans ve yüksek lisans öğretimi ve eğitimi yapan üniversitelerimizin ilgili fakültelerinde ve yüksek okullarında yetiştirilmekte olan teknik elemanlara, ne gibi unvanların %erileceği, güncel ve önemli bir konu durumuna gelmiş bulunmakladır. Bizi, kamu önünde böyle bir konuyu işlemeye iten başlıca neden, 1983 Ocak ayında Yıldız Üniversitesi'nin, YÖK'le ve öbür üniversitelerle görüş alışverişinde bulunma gereğini duymadan, tek başına almış olduğu bir karar ile, yüksek mühendisIik ve yüksek mimarlık unvanlarının, Yüksek Öğretim Yasasfnın ruhuna ve YÖK'ün v'ikarmış olduğu "Yüksek Öğretim Yönetmeliği"nin hükümlerine ve Batı ülkeierindeki uygularnalara ters düşmesi olmuştur. ÇOK YÖNLL BİR SORUN Konu, sadece rektör/dekan ve senatörlerin bir kararı alıp onu uygulamaya koyması değildir; özellikle gençlerimizin geleceği ve özlük hakları ile ilgili, çok yönlü bir sorundur. Çünkü, YÖK'ün kuruluşundan bu yana yapılan yüksek öğretim ve eğitimin ve sonuçlarının, elbirliği ile ülke yaranna gözden geçirilmesi, varsa hatalardan geri dönültect) lisans diploması alan teknik elemanlara. yüksek lisans diplomdM (posı grauuate, Master), kısaca (MB, MS) diploması verilmekte, Y.Müh. ya da Y.Mim. unvanı kullanılmamaktadır. Dünyada özellikle Batı'da orneği olmayan Y.Müh./Y.Mim. unvanları, ülkemizde, yanılmıyorsam Yüksek Mühendis Mektebi ile başlamış, öbür alanlara yayılmıştır. Bu, bir yandan toplum içinde sosyal bir gereksinme ya da prestij sorununa çözüm amacıyla, ya da meslekler arası rekabette önemliliği vurgulama isteğine bağlanabilir. Mühendis unvanlannın ülkemizde 20'yi aşkın çeşidi bulunmaktadır: inşaat, makine, elektrik, kimya. gemi. uçak, endüstri. metalurji, jeoloji, jeodezi, jeofizik, petrol, matematik. rneteoroloji, harita, v'evre, nükleer, orman ve ziraat.. mühendislikleri bunlardandır. Mimarlık unvanları da bir kaçı geçmemektedir: mimar, peyzaj mimarı... aibi. Bu unvanlar, lisans öğretiminden sonra elde edilen mesleki unvanlardır. Bir meslek unvanını/diplomasını almış olan mühendis ve mimar, genellikle 2 yıllık süre ile belirli bir yüksek lisans dalmda öğrenimini başarı ile tamamlavacak ve belirli bir OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Şiir Üstünde Düşünmek... Şairlerin 'şiir' üstüne yazdıklarını her zaman ilgiyle okurum. 'Poetika', yani 'şiir sanatı'nda bizlere yol gösterenler şairlerdir; yalnız şiir yazarak değil, şiir üstüne düşüncelerini de bizlere ulaştırarak... Yazınımızda şiir üstüne yazılmış şair yazıları o kadar çok değildir. Bununla bir gerçek ortaya çıkmış olur, o da şairlerimizin büyük bir bölümünün 'şiir üstüne düşünmek'ten pek hoşlanmadıklarıdır. Şiiri, bir esin işi, bol duygulu, geniş hayalci kişilerin belirli aydınlanma' anlarında döktürdükleri kimi zaman gerçekten iyi, kimi zaman başansız 'güzel sözler' saydıklarıdır. Gerçek şairler için durum böyle değildir. Onlar şiir sanatı üstünde düşünürler, düşüncelerini de yazarlar. O zaman şiirlerinin bir rastlantı, bir esin sonucu yaratılmadığı. bilinçli bir çalışmanın ürünü olduğu ortaya çıkar. Şair, kendi şiirini açıklamalıdır elbet. Nedeni niçini ile... Ama başka şairlerin şiirlerini de gereği gibi değerlendirebilmelidir. Ne var ki pek çok şairimizde bunu görmek zordur. Çağdaşı şairlerin yapıtlannı inceleyen, o yapıtlar üzerinde durup düşünen, hele bunları yazı yoluyla okurlara aktaran şairlerimiz pek az. Bu pek az'dan biri, Turgut Uyar... "Bir Şiirden" başlıklı inceleme kitatn ünlü bir şairin başka ünlü şairlerin şiirleri üstündeki görüşleri ve düşünceleri.. "Bir Şiirden" yola çıkıyor, ama o şairin kişiliği. değeri, önemi üstünde önemli bilgiler veriyor. Okurun o şairi gereği gibi tanıyabilmesinı, şiirini anlayabilmesini sağlayan bilgiler... Turgut Uyar, işe Abdülhak Hamit'le başltyor. "Hamife saygı duyartm, şiir adına, tiyatro adına yaptığı bütün saçmalıklara, bütün gülünçlüklere karşın". Uyar, basmakalıp düşünce ve kanılara sırt çevirip 'eski' şairleri 'yeni' bir gözle, hem de bir şairin başka şairlerin şiirlerine baktığı bir gözle görmek çabasmda.. "Bir tarihsel dönemin kaçınılmaz bir şairi", "çağdaşlannın abartarak küçülttükleri" bir kişi saydığı Hamit ten sonra sözü Mehmet Emin'e getiriyor. Türkçü'lüğün şairi sayılan Mehmet Emin Yurdakul için verdiği yargı acıdır: "Ne yazık ki yıllardır milli şair diye okullarda belletilen, doğumölüm tarihleri zorla ezberletilen Mehmet Emin hiç bir yoruma imkân bırakmayacak kadar ilkel bir şairdir. Bütün, öbüriddialı 'Türkçü' şairler Mehmet Fuat, Ziya Gökalp gibi." "Yahya Kemal bir tutarlılıktır" diyor daha sonra. Osmanlı şairi sayıyor onu Uyar. Osmanlı kalmak için ömür boyu direnen bir kişidir o. En güzel şiiri de 'Erenköy'ünde Bahardır'. Ki, benim de kanım böyle, Söyleyiş başarısı, işleyişi, taşıdığı anlam bakımından Yahya Kemal'in çok başarılı bir kaç şiirinden biridir bence de... "Istanbul'un öytedır baharı" dizesiyle başlayan bölümün etkileyici gücü ortadadır. Uyar, kitabında Faruk Nafiz, Orhan Seyfi. Kemalettin Kamu; Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Ahmet Kutsi, Mümtaz Zeki, Bedri Rahmi, Ahmet Muhip, Cahit Sıtkı, MuzafferTayyip, Rüştü Onur, Orhan Veli, Oktay Rıfat, Sabahattin Kudret, Cahit Külebi, Metin Eloğlu, Cemal Kırca'nın 'bir şiiri'ni ele alarak; bu şairleri de incelemektedir. Uyar'a göre, Tarancı "bir duyguya, bir duruma yeni bir yorum getirmez, üstelik yaşadıklarının izine bile rastlanmaz yazdıklannda", "İyi bir divanhece uygulayıcısı, kötü bir göztemci" dir. Tarancı, 'hiçbirşeye, hiçbir şey katmadan gelip geçmiş bir yasam'dır. Kısacası, 'eskimiş'ür. Küçük adamın şiirini yazınımıza getiren Orhan Veli için de şöyle diyor: "Şiiri geniş kitlelere yayması, şiirin insan hayatındaki yerini yeniden ortaya koyması, Türk şiirine Nazım'ın bile getirmediği büyük sentaks imkânmı getırmesi saygıyla anılacaktır" Uyar için "C. Külebi bir vakıadır. bir açıklanmaz olaydır Türk şiirinde." Orhan Veli kuşağından olan Külebi büsbütün başka bir şairdir gerçekten de... Turgut Uyar'ın bu tanımlasına katılıyorum: "Külebi durup dururken çıkar. Sıcak sıcak gözleri ve elleri gülen" bir şair. "Durup durup okunacak" bir şair... "Bir Şiirden" kitabı şiir severlerin ellerinden uzun zaman düşürmeyecekleri türden bir yapıt. Şiir seven güçlü bir şairin çağdaşı ve kendisinden önceki ünlü şairler konusunda belirttiği görüşler, tanımlamalar ilgiyle okunuyor. Okur, şiir seven, şiirden anlayan okur, Uyar'ın övgüleri, yergileri, eleştirileri, gözlemleri üstünde duracak, yer yer katılacak, yer yer karşı çıkacak. Ama o şair ve şiirleri konusunda kendi kendisiyle, Uyarın yargılarıyla tartışacak, çekişecek. Şiir üstünde düşüncelere götürecek. OKURLARDAN Evi olan memurların bakanhktan isteği 11.06.1982'de aldığım dairenin emlak vergisini yatırarak oturma iznini aldım. 1983 yılında beyannamemi verdim ve vergisini de peşin ödedim. Devleı memuruyum, ailemin yardımlarıyla bir daire sahibi olan şanslı memurlardan biriyim galıba. Dört yıl boyunca yememden, içmemden keserek aylık taksitlerle sahip olduğum bu dairenin benim için manevi değerinin ne denli büyük olduğunu takdir edersiniz. Ancak, maliye yönünden de biraz destek ve yardım görebilsek diyorum. 2801 sayıtı yasa ile 1978'den bu yana mükelleflere matrahlarını arttırırlarsa son beş yılın kayıt ve hesaplannın kontrol edilmeyeceği hakkı verilmiştir. Şimdi bu yasa bir tek konutu olan bizim gibi binlerce memura da teşmil edilmektedir. Aylıklarımızın vergileri kaynağında alınır. Beyannameye tabi değiliz ve ticari mükellefiyetten dolayı bir sorumluluğumuz da yok. Bir tek konutumuza matrah artttnmı yapmazsak takdir komisyonunun, ne zaman belirteceği, belirsizileriki bir tarihteki takdirli matrahındaki vergiyi "2801"e girmeyi kabullenmediğimizden dolayı" ödemek zorunda kalacakmışız. Yetkililere, gönderilen ihbarnameyi götürdüğümde böyle açıkladılar. tsteğimiz, konu bir kez daha incelense, bir tek konuta ve maaşından gayrı gelire sahip olmayan biz memurlara kolaylık sağlanabitse diyoruz. CENGİZ YETER MERSİN çekeceklerdir? Hiç olmazsa yeni klinikler açılmcaya kadar, zaten maddi zorluklar içinde bunalan emekliye diş yapımı için bir miktar yardımın yapılması gerekmektedir. Emeklilerimizi de biraz düsünelim. K. TERZt İSTANBUL Saygılı'nın eş durumu özür grubundan Manisa iline nakil istedi, doğum yeri Manisa olduğundan gerçekleştirilememiştir. İlgilinin ikinci başvurusu da yine naklinin Manisa iline yapılması şeklinde olduğundan nakil işlemi yaptlamamtş ve evrakı 12.9.1983 gün ve 159429 sayılı yazımızla iade edilmiştir. Adı geçen öğreımen doğum yeri olan Manisa iline yakın illeri istediğinde durumu incelenebilecektir. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Genel Sekreterliği Bakanlığın 2 okura yanıtı Klinikler açıhncayn kadar yardım yapıhnalı SSK'dan emekliler üç yıldan beri dişlerini yaptıramaz hale gelmişlerdir. Çünkü SSK, yıllardan beri süregelen suiistimaller dolayısıyle, her diş başına yaptığı bir miktar ödemeyi, bundan böyle kendi tesis edeceği kliniklerde yaptırılacağı gerekçesiyle, lamamen kaldırmıştır. Ancak, üç yıl geçtiği halde bu tasarı hâlâ gerçekleştirilmemiştir. Bu arada emekliler ne yapmışlar? Diş hekimlerinin talep ettikleh ve kendi imkânlarının çok üstünde bulunan fiyatlara dişlerini yaptırmayıp dişsiz kalmışlar ve dişsizlıkten meydana gelen hastalıklarla uğraşmak zorunda kalmışlardır. Geçmişteki yolsuzlukların cezasını dürüst emekli vatandaşlar mı 1. Ilkokul öğretmeni iken bir üst öğrenimi bitirdiği için orta dereceli okullara Turkçe öğretmeni olarak atanan M. Özgür'ün tekrar ilkokul öğretmenliğine dönme isteği yönetmelik ve mevzuata uymadığından gerçekleştirilememiştir. îlkokul öğretmeni olarak görev yapmayanlann da ilköğretim müfettişi yetiştirme kurslanna katılmaları mümkün görülmemektedir. 2. 1983 atama döneminde ancak ihtiyaç duyulan branşlarda başvuruda bulunan öğretmenlerin atamalan gerçekleştirilmiştir. Orta dereceli okularda fen bilgisi öğretmeni ihtiyacı bulunmadığından bu branşta öğreımen başvurusu kabul edilmemektedir. Önümüzdeki atama dönemlerinde ihtiyaç duyulduğu takdirde ilan edilecektir. 3. Sivas ili Kangal Lisesi matematik öğretmeni Necati Arazi tazminatlarımız verihniyvr Bizler, Bayandırlık Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı Kayseri 7. Bölgede ve İl Bayındırlık Müdürlüğü işyerlerinde çaltsan işçiler olarak, iki yıldır arazi tazminatlarımızı alamıyoruz. Özellikle inşaat kontrol teknisyeni, inşaat surveyanı, şoför, topoğraf olarak yılda yaklaşık 8 ay süreyle en zor koşullarda şantiye ya da arazide görev yapmaktayız. Daha fazla mağdur edilmeden bu yasal hakkımızın en kısa zamanda ödenmesi için yeıkililerin ilgisini bekliyoruz. ALİ AŞIK KAYSERİ Sıradan hastalık önemli değil; ama ağır hastalık hem vurgunu yiyeni hem çevresini sarsar. Sevdiğin biri yatağa düştü mü dostluk ilişkileri güçleşir; yapaylaşır. Hastayı görmeye gitmeli mi? Doktora sorarsan bilinen yanıtı verecektir: Alaturkalık etmeyin, hastanın tam dinlenmesi gerekiyor; şakaya gelmez bu iş.. Uygarca, akıllıca davranıp gitmedin mi; belli olmaz, hasta alınabilir; iyileşti mi gönlünde ters duygular oluşmaya başlar: Ölüyorduk da gelmedin... Diyelim hastayı görmeye gittin; kolonya ya da çiçek alıp odanın kapısını tıklattın; geçmiş olsun dedikten sonra ne konuşacaksın? Gerçeklerden kaçacaksın: Domuz gibisin maşallah.. Bu kez de ölmedin, sana birşey olmaz; ulan senin Azraille anlaşman mı var? * Hastanın durumu da zordur. Eğer Aziz Nesin gibi birisine piyango vurursa, yandı gitti. Çünkü kuyruğu dik tutmak için elinden ne gelirse yapmaya çalışacaktır; bu iş hastalıktan da beterdir. Dost çevresi bir yana, toplumun gözleri üstündedir; hasta yüreğinde kopan fırtınaları, kuşkuları soruları, korkuları, duyguları, istenciyle ördüğü katı kabuğun ardına saklayarak dünya tiyatrosunun en zor rollerinden birini üstlenecektir. Ho ho.. korkuttum hepinizi değil mi? Hah şöyle, kıymetimi bilin biraz.. İşte çalıştım çabaladım; herkes gibi en sonunda ben de hastalanabildim.. Destur! Ölmedik u lan.. Geniş çevre; mizah yazarından hasta döşeğinde de mizah bekleyecektir; toplumcu yazardan kabadayılık; ozandan şairane bir tutum ve davranış. Aziz Nesin'de bu niteliklerin üçü de bulunduğundan durumu daha da kötü. Hastalanmak birşey değil, omuzundaki bu yük adamın canına okur. • Aziz'i hastanede görmeye gitmedim. Gazetelerde okuduklarıma bakılırsa, sağ yanı tutmuyor. ama kuyruğu dik tutuyor; hem şiir yazıyor, hem mizah yapıyor: Demiş ki. Bundan böyle sol elimle yazanm. Yazar mı yazar. Aziz kuyruğu dik tutmayı becerebildiğine göre iyileşecek demektir. Çünkü yaşam, bir ömür boyu süren tıyatrodur; ınsan dünyaya gelir; kişiliğini oluşturur; sonra bu oluşumun yörüngesinden ayrılamaz; kişiliğinin gerektirdiği tutum ve davranışın dışına çıkamaz. Aziz Nesin, olduğu gibi değil, herkesin olmasını istediği gibi olmak zorundadır; seçim olanağı yoktur; bir başka seçenek yaratamayacak kadar toplumsallaşmıştır; özgür değildir artık; hastayken bile Aziz Nesin gibi yaşayacaktır. • Beş yıl önce bir yürek vurgunu yüzünden Ege Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yatıyordum. iyileşme sürecine girince eksik olmasınlar gelen gidenler çoğaldı. Bir gün yaşlıbaşlı (üstelik ağırbaşlı) eğitimciler öğretmenler "geçmiş olsun'a gelmişlerdi Biz "ciddi" konular üzerinde konuşurken kapıdan Aziz Nesin içeri girdi; bağırdı: Kalk ayağa bakayım!.. Sevincimden mi, verilen emire uymak için mi. neden bilmem, yatağın üstünde ayağa kalktım. Yaşlı başlı eğitimciler biraz şaşkınlıkla olan bitene bakıyorlardı, gülüşmeye başladık. Şimdi zamanını bekliyorum daha o zaman gelmedi Aziz kendisini biraz daha kalafata çeksin, hastaneye varıp odasına girerken bağıracağım: Kalk bakayım!.. Hele bir kalkmasın. görür gününü... MELİH CEVDET ANDAY Bugün saat 17.0019.00 arası TÜYAP imzalayacaktır. Fuarında kiıaplarını Pamukbank, size, kârhve sistemli bir tasarruf yolu öneriyor: 4 ve « YAPRAKLI EVRİM OFSET TAKVİMLERİ TAKVİM FİYAT LİSTESİ 3SKS0 6 fmpr«k 6 ymprak 4 Taprftk EUt FUö 23X50 ADET İSO 200 300 500 1000 2000 EUt Flmb 3SVS0 Ei.1 FUb amukbank Tasarruf Planı Katıhn, daha çok birikürin. Daha kolay biriktirin. 170 150 150.160 1*3 140. 150 130 130.130 120 120. 120 110 110. 110 100 100. » ı n c l PTT »crcb l l ı ı m u . ) EVRİM OFSET TAJCVIMLERINI TıındtB ı IIİIIIIMA üteyeuJer* 1) M t ı k n öraek takri~ 2000 TL. odontU tötaterilir. 2) Sip«ri( «tfecsfilıu (akrinuM nunuuv T« mıktarvn biltürerek t » tMnnm 1 3'fl, EVRİM OFSETin ZJ. rut Bınkau C«i«locltı S41, U B u . kuı Cğ»lo»lu 1350. H.lk Buk». >ı K>p.lıçuıı 876 «dilditiadc Uknmlcr 12 lıuırluıarak ödcneU ( 3) Nâmunelerimtxi göı medeu komftuıııı belîrterck tipanfiaiz h«lijıd«, AjrnmleriiDÛdcıı U t e f i u e m basıhr. VELİ GOÇER rt ORTACI C»«»loilu Yokn^ı N.rU>.U« Sokafc 5 1, K.der H u ISTANBUL X I 526 36 60520 65 18522 97 «7 EVRİM OPBeT TAKVİM aALCRİSİ 523 81 00523 70 »M3 70 M VEFATLAR İÇİN Yurıiçi. yurıdışı, cena^e nakledilir. Cenaze ilâçlama. maİ7eme, labut. bütun i}le:nler hassasiyeı \e süratle >apılır. DİVRİĞİ İCRA MEMURLUĞU'NDAN İLANEN TEBLİGAT Dosva No: 1983/113 Alacaklı Kemal Budak'a 75.000 (bin) liralık bir adet kambiyo senedine dayah lakiple borçlular HASAN ve AHMET ÇEVİK Divriği Aşağıhamam No: 23 adresinde yorgancılık yapmakıa iken halen bu adreslerini terk etmiş, gönderilen ödeme emri bila tebliğ iade edilmiş yapılan zabıta tahkikatına rağmen adresiniz bulunamamış, bu arada Divriği Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 16.8.1983 tarih ve 1983/6565 D.İşler sayılı ihtiyati hacu kararı dairesince 16.8.1983 tarihinde bir kısım menkul mallarınıza ihtiyaten haciz konulmuş tebligat kanununun 28 ve muteakip aynı kanunun nizamnamesinin 47 ve takıp eden maddeleri uyarınca ödeme emri ve tebliği gereken sair hususların tarafınıza ilanen tebliğine karar verilmiştir. Borç masraflarla birlikte 91.850 liraya ulaşmış bulunduğundan ödeme emrinin neşri tarihinden itibaren borcu 25 gün içinde öderneniz takibin dayandığı senet kambiyo senedi niteliğinde değilse 20 gün içinde Dıvriği İcra Tetkik Mercii Hâkimliği'ne itiraz etmenizi, senet altındaki imzalar size ait değilse yine 20 gün içinde ayrıca ve açıkça bir dilekçe ile icra dairesine bildirmenizi, aksi takdirde senet altındaki imzanın size ait sayılacağı, yukanda belirtilen süre içinde itirazın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz takdirde^ebri icraya devam olunacağı. 25 gün içinde 74. madde uyarınca mal beyanında bulunmanızı, yukanda belirlilen adresinizden 75.000 (bin) liralık menkul malınıza ihtiyaten haciz konularak muhafaza altına alınmış olduğu, ihtiyati haciz tutanağı, ödeme emri yerine kaim olmak uzere ilanen "tebliğ olunur. 16.11.1983 Basın: 29167 Tel.: 147 20 06 140 68 86 işleımede aynca 18 ambulan* nıe\L'ultur. Cenaze ilânlarır.dm lıizıııel bedeii aıuımaz. acı gıınlerinizi paylaşır. günun her ^aatınde err.rinizdeyız. İSI ÂM CKNAZt İŞl.KRİ ILAN Pamukbank Tasarruf Planı hakkında aynntılı bilgiyi tüm Pamukbank şubelerinden alabilirsiniz. tST. l.'NCİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 983/67S Küçüklüğü sebebiyle 8.2.19Î D.lu Zeynep Soğanlı'ya İst. Muhtaç Çocukları koruma Birliği Çocuk İşleri Memuru Emine A\şar ,1.11.1983 ıarihinde\asi tayin edilmiştir. İlan olunur. 28.11.1983 Basın: 13279 (TüPAMUKBANK/TASARRUF PLANI