Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 ARALIK 1983**** HABERLERİN DEVAMl" CUMHURİYET/11 Herkese açık, yeşil bir Boğaziçi (Baştarafı 1. Sayfada) var. Bir de depolar, tersaneler, fabrikalar var. Ama gerek 5 milvon istanbulluya, gerek 50 milyon Tiirk vatandaşına Boğaziçi'nde nefes alabilecekleri bir yer yok! Boğaziçi Yasası çıktıktan sonra "binlerce kişi" "Acaba evimiz yıkılacak mı?" diye, "yiizlerce kişi" "100 milyon liralık arsarna ev yapamayaeak tnıyım?" diye kara kara düşünüyorsa, "mihonlarca kişi" de ideal Boğaziçi'nin pembe düşünü kuruyor... Yasa, Boğaziçi'ni 4 bölgeye ayırmış. Bunlardan "öngöriınüm bölgesi", deniz seviyesinden bakılınca görülen yamaçlan ile birlikte Ortaköy'den Rumeli Feneri'ne, Anadolu Feneri'nden Üsküdar'a dek Boğaziçi'ni kapsıyor. İşte bu bölgede bir tek gecekondu kalmayacak. Sonra, Boğaziçi alanının tümündeki gecekondular kaldırılacak. Boğaziçi alanında gecekondu bölgelerinde ıslah imar planı yapılamayacağı için gecekondular, 2805 sayılı İmar Affı Yasası kapsamında değerlendirilemeyecek. Gecekoadu hak sahiplerine öncelikli olarak 5 yıl içinde Boğaziçi alanı dışında arsa veya konut verilecek. 2 haziran 1981'den sonra gecekondu yapanlar ise bu haktan da yararlanamayacak... 1 ocak 1983'ten sonra yapılmış kaçak inşaatlar da kesinlikle yıkılacak. Öteki kaçak inşaatlar ise 2805 sayılı İmar Affı Yasası hükümlerine göre değerlendirilecek. Ancak, imar planına göre yeşil alan olarak belirlenen yerlerdeki binalar kaçak olsun, ruhsath olsun yıkılacak! 2960 sayılı Boğaziçi Yasası'nda açıkça belirtilmeyen fakat 2805 sayılı yasa ile birleştirilince ortaya çıkan hüküm böyle... Şimdi de 2805 sayılı yasaya bakalım: "Madde 10 Gayrimenkul Eski Eserter ve Anıllar Yüksek Kurulu'nca şimdiye kadar verilmiş eski eserler ile bunların koruma alanlan ve SİT bölgelerine ilişkin karariar, bu kanunun yürürliige giriş tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde Bakanlar Kurulu'nca yeniden beliıienir ve ilan edilir. ' Yasanın bu hükmü 18 kasım 1983 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile yerine getirildi: Anıtlar Yüksek Kurulu'ndan Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Rumelikavağı'na, Usküdar'dan Beykoz'a kadar kıyı halka açılmış. Mevcut duvarlar kaldırılmış. Korumaya ahnmış tarihi yapılar kıyıyı suslüyor, hiçbiri Bu SİT kararı ilkelerine göre denize giden yolu kapatmamış. hazırlanan Boğaziçi Alanı Na Ruhtsatsız yalılann tümü yıkılzım Planı da 22 temmuz 1983'de mış, ruhsata aykırı eklentiler kaldınlmış... Kıyı boyuncayayaonaylanarak yürürlüğe girdi. lar için bir gezinti yolu uzayıp giBoğaziçi alanındaki bölgelerin diyor... Boş olan ve boşaltılan imar uygulama planlan yapıldı. Şimdi tekrar 2805 sayıh yasa arsalara dizi dizi lokantalar, çayhaneler, kafeteryalar yapılmış. ya dönelim. Yeniköy, Bebek kâğıt üzerinde 'Yıkılacak olanlar" başlığını taşıyan 18. madde, "Aşağıdaki tanınmıyor. Boğaziçi Yasası'na karşı çıkan dunımlara uyan yapılara değerbir hanım gazeteciyazarın oturlendirme sonunda yıkım kararı verilir," diyor. 18. maddenin (f) duğu tarihi yalının imar planındaki durumuna baktım. S'alı yefıkrası da aynen şöyle: "Bu kanunun 10. maddesine rinde duruyor. Ama tarihi haliygöre Bakanlar Kurulu'nca belir le. Sonradan yapılan çıkıntılar, eklemeler kâğıt üzerinde yıkıllenecek eski eserler ile bunların mış. Yahnın oldukça büyük bahkoruma alanlan ve SİT bölgeleçesine toplumun yararlanması ri de koruma amaçlı imar planiçin bir lokanta, bir çayhane ve lanna veya Gayrimenkul Eski bir de kafeterya yeri ayrılmış. Eserler ve Anıtlar Yüksek KuruToplumun yararlanması için yalu'nca kabul edilen gecici donem pılacak binalar öyle güzel yerleşyapılanma koşuUarına uygun oltirilmiş ki ne yalının ne de Bomayan yapılar." ğaziçi'nin güzelliğini bozmuyor. Bu da demektir ki, Boğaziçi 2 YAZARDAN imar planına uymayan tüm yaGEÇMİŞTEKİ BOĞAZ pılar yıkılacaktır... Örnek vermek gerekirse. ÇuBoğaziçi Yasası ile iigisi olmabuklu'da Hidiv korusu imar playan iki yazardan, geçmiş yıllara nı ile genişledi. Genişleyen koru. dönerek Boğaziçi'ni dinleyelim alanı içinde kalan Doktorlar Si1936 yıhnda Hüseyin Cahit Yaltesi de yıkılacak binalar kapsaçın, "Boğaziçi" dergisinde bakın mına girdi. neler yazmış: İmar planını değiştirmek de "İstanbul'un biraz yaşlılan esolası değil. Yasanın 3. maddesiki zamana ait hatıraları hafızanin (f) fıkrası huküm koymuş: larında canlandırdıklan vakit, "Boğaziçi alanında mevcut maneviyatlannda ferah verici bir planda niifus ve yapı yogunlugurüzgânn estiğini hissederierse bu nu arltıncı nitelikte plan değişikmutlaka Boğaziçi'nin ebedi likleri yapılamaz." gençlik ve güzellik tacı giymiş Öngorünum bölgesinde, Üniufuklannda yükselmiştir. Boğaz versite ve Silahb Kuvvetlerin mamehtaplarının aşk teraneleriyle, lı olanlar dışındaki mevcut 820 kayık ve sandal şıpırtılanyle, çalhektarhk koru ve mesire yerleri gı sesleriyle canlı gulguleleri İsyeni duzenleme ile 700 hektar tanbul tarihinin hatırasında gitdaha arttınlacak... tikçe unutulan ve elden kaçan bir saadet ortıisü altında maziye kaYEŞİL BOGAZİÇt rışıyor." İmar planını hazırlayanlar, elYakın zamana kadar İstinyelerine almışlar fırçayı, Boğazın Paşabahçe arasında araba vapuiki yakasını bir güzel yeşile boru çalışırdı. Çetin Altan, "Al İşyamışlar... Yeşilin içinde "bete İstanbul"da 70'li yılların baton" olamayacağı da hükme şında İstanbul'u dolaşırken İsbağlanmış... tinye'den Paşabahçe'ye geçmiş: Kıyılara gelince. "Araba vapurunun güverter Boğaziçi kıyılan kayıtsız şartsinden Boğaz'ın insanda yaşama sız halkın kullanımına açılacak. gücünü tazeleven güzelliğini seyYasa, aynca öngörünüm ve rediyorduk. İç yüzünü çok iyi kıyı bölgesinde kamu yararı dıbildiğimiz bir kadının güzelliğişında yapılanmaya da izin verne bakarken geçen duygular gemiyor. Mevcut imar planında, çiyordu içimizden ve üç kelime konut alanı olarak gösterilmiş yuvarlandı dudaklanmdan: ancak üzerinde henüz bina yapılYazık şu İstanbul'a... mamış arsalan da yeşil saha staBogaz kıyılannı ve Boğaz tetüsüne geçmiş sayıyor... pelerini bu kadar kötüye kullanTÜM BOCAZ mak için bilmiyoruz ne olçüde HALKA AÇILrYOR bir beyin yetersizligi ile malul olİmar planında Boğaziçi kıyımak gerekirdi." lan öylesine güzel görünüyor İci, YARIN: BOĞAZİÇİ inanıhr gibi değil; Orraköy'den'""" rTr ^*'*>'' SAHİBİNİ BULDL Kurulu'na dönüşen kurulun Boğaziçi'ni tarihi ve doğal SİT alanı olarak kabul eden 24 haziran 1983 gün ve 15.175 sayılı kararı kabul edildi Her iş ÖzaFın binasında Ürunieri Sanayii Kurumu, Top(Baştarafı I. Sayfada) rak Mahsulleri Ofisi Genel MuBurokrasi sorunlarının koordidürlüğu, Et ve Balık Kurumu. nasyonu. • SanayiTicaret Bakanlığı: Ma• Devlet Bakanı Sudi Türel: Kokine ve Kimya Endüstrisi Kurunut sorunlarının kordinasyonu. mu, Türkiye Şeker Sanayii Ku• Devlet Bakanı İsmail Özdağ rumu Genel Müdürlüğü, Devlet lar: Doğu ve Güneydoğu AnaSanayii ve İşçi Yatırım Dankası dolu ile ilgili sorunlann koordiA.Ş.. Türkiye Halk Bankası. nasyonu. • Devlet Bakanı Ahmet Alptemoçin: Işsizlik sorunlarının koordinasyonu. (Baştarafı 1. Sayfada) GÖRF.V DAĞILIMI likte çalıştı. Kısa bir sure sonra Genelge ile dağıtılan görev ve istifa edip Secmettin Erbakan ile kuruluşlar bakanlar arasında birlikte çahşmaya başladı. Daha şöyle paylaşıldr. sonra bu görevinden de ayrılıp, • Kaya Erdem: Merkez Banka uzunca bir sure Korkut Özal ile sı, Devlet Planlama Teşkilâtı çalıştı. Başbakan TurgutÖzalile Müsteşarlığı, Hazine ve Dış Tibu sırada tanıştı. Korkut ÖzaVcaret Müsteşarlığı, Devlet Istaın Tarım Bakaniığı sırasmda, 2.İtistik Enstitüsü, Ziraat Bankası, rai Donatım Genel Müdür YarDevlet Yatırım Bankası, Anadodımcılığı, Içişleri Bakanlığı sıralu Bankası, Serbest Bölgeler Gesmda ise, İçişlerı Bakanlığı 'nda nel Müdürlüğü. danışmanltk gorevlerinde bulun• Kâzım Oksay: Diyanet Işleri du. Korkut Özat'ın İç işleri Bakanlığı strasında, İzmir ve MaBaşkanhğı, Vakıflar Genel Mülatya Valilıkleri konusunda adı dürlüğü, Turkiye Ortadoğu Amgeçti. me İdaresi Enstitüsü, Danıştay Başkanhğı. 1978 yıhnda devleı memurlu• Sudi Tıirel: Toprak \e Tarım ğundan ayrılan Hasan Celal GüReformu Müsteşarlığı, Devlet zel, Kayseri ve Afyon 'da İktisaPersonel Dairesi Başkanhğı, di ve Ticari tlimler A kademileDevlet Meteoroloji İşleri Genel rinde ekonomi dersleri verdi. Mudürluğu 1980 yıhnda, azınlık hükume• İsmail Özdağlar: Çevre Müs tinin işbaştna gelmesinden sonteşarlığı, Atom Enerjisi Kurum ra, Ticaret Bakanlığı 'na muşavir Başkanhğı, TÜRtTAK Genel olarak atandı. Daha sonra, BaşSekreterliği, Türkiye Petrol Kubakanlık Mtısteşarı olan Turgut rumu, Türkiye Kimya Sanayii Özal'tn yardımcıhğı görevine Kurumu, Türkiye Taşkömüru geldi. Özal'm DPT Musteşar VeKurumu, Fîibank. killiği 'nde Guzel, Genel Sekreter Vekilliği'ni yurüttü. Guzel, bu • Ahmet Alptemoçin: Yüksek göreve getirildiği sırada, bazı yaDenetleme Kurulu Başkanlığı, kınlarına göre, Ankara'da bakTapu ve Kadastro Genel Mudürlavacı açma hazırhğındaydı. luğu, SEKA, Sumerbank. Türki ve Demir ve ÇeHk İşletmeleri 12 Eylül'den sonra, Ticareı Kurumu Genel Müdurluğu, Bakanlığı'nda müşavirliğe ataTurkiye Çimento ve Toprak Sa nan Başbakanlık Müsteşarı Hanayii Kurumu Genel Müdürlüğü. san Celal Güzel, siyasi zikzakla• Mesul Yılmaz: Tanıtma Müs rı ile tanınıyor. Son görevi, Gazi Üniversitesi öğretim üyeliğı teşarlığı, Basın Yayın Genel Müolan Güzel 'ın siyasal yelpazenin dürlüğü, Anadolu Ajansı. sağında yer alan ııim parti ve ha• Abdullah Tenekeci: Deniz reketlerle ilişkisı oldu. DernekMüsteşarlığı, Atatürk Kültür, çilik merakı, öğretim yıllarında Dil ve Tarih Yüksek Kurumu SBF'deki sağ derneklerle ilişkiDİĞER KAMl si ile başlayan Güzel, cuma naKLRULLŞLARI mazlarını kaçırmayan bürokratlar arasında ön sıralarda yer alıÖnceki gun yayınlanan kararname sonucunda kamu kuruluş yor. İçki içmeyen Hasan Celal Gülarının diğer bakanhklara dağızel, Gaziantepli olduğu için acılımı da şöyle belirlenmişü: • Maliye ve Gümrük Bakanlığı: sı bol yemekleri ile de tanınıyor. Güzel'in zaman tammayan bir Devlet Malzeme ö n s i , Tekel, çahşma alışkanlığı var. ÇalışırÇay İşletmeleri Genel Müdürlüken çok acımasız olan Guzel, gü. • Bavındırlık ve İskân Bakanlı 1980 yılına dek sürdürdüğü arkadaş canlısı, vefalı ve hoşgöruğı: Emlâk Kredi Bankası, İller lu tavrından da vazgeçti. 1980 Bankası. • Tarım, Orman ve Kö>işleri Ba başında DP'de işine son verilen SO'yeyakın uzmanın atılmakanlığı: Türkiye Zıraı Donatım larında onemli bir payı oldu. Kurumu Genel Müdürlüğü, TaKlasik Turk Müziği 'ni seviyor. rım tşletmeleri Genel MüdürlüUd ve saz çahyor. Hasan Celal ğü, Türkiye Tarım Ürünleri KuGüzel evli veiki çocuklu. rumu Genel MüdOrlüğü, Orman UGUR MUMCl) (Baştarafı 1. Sayfada) da kolaylaşır. Yok eğer, ekonomik sıkıntı başgösterirse bu yetki ve sorumluluk uyuşmazlığı Özal hükümetini büyük sıkıntılar içine sokar. Böyle bir dönemde, "özel sektör mü, devletçilik mi" formülüne indirgenen kuru tartışmalara hiç yer yoktur. Tartışma, özel sektör ağırlıklı karma ekonominin özel kesime kayıtsız koşulsuz teslim edilmesi sorunudur. Özal böyle bir düzenin savunucusudur. Özal'ın monetarist sistemini eleştirenler, "793OmarfradeWete///ğe"dönülmesini, "kadro devtetçiliği"n\n olduğu gibi uygulanmasını istiyor değiller. Tartışma daha geniş alanlara kaymıştır. "7930 marka kadro devletçiliği" tek partili düzende uygulanma olanağı bulmuştur. Kadro devletçiliğinin siyasal çerçevesi tek partili düzendir. Bugün Özal'ın monetarist sistemine karşı çıkanlar, kamu sektörü ağırlıklı karma ekonomiyi, Batı türu çoğulcu demokrasi ile birlikte savunuyorlar. Üstelik bu çevreler, kamu sektörünün partizan uygulamalarla nasıl yozlaştırıldığını, devlet bankalarının siyasal etkilerle nasıl kredi yağmalarına araç olarak kullanıldığını ve devlet eliyle nasıl miiyoner yetıştirildiğini de her gün sergiliyorlar. Monetarist sistemi savunanlar, bu model ile Türkiye'de her anlamda liberal bir dönem başlayacağmı, bürokrasinin gücünün kırılacağını, bütün bu geiişmelerle birlikte sivil demokrasinin yerleşeceğini ileri sürmektedirler. 1930 marka devletçilik, tek partili düzen içinde uygulanmıştır, bu yüzden siyasal liberalizm söz konusu değildir. 1983'ün kamu sektörü ağırlıklı karma ekonomi yanlıları için ilk koşul siyasal liberalizmin yerleştirilmesidir. Monetarist sistemin Türkiye'deki uygulamalarmı göz önüne alırsak, en azından siyasal liberalizm yanı eksiktir. Bunun içindir ki konuyu "özel sektör mü, devletçilik mi?" gibi kısır bir alana itmenin hiçbir yararı yoktur. Gerek kapitalist gerekse sosyalist model kendi içinde tutarlı ya da başarısız uygulamalara tanık olmaktadır. Bu uygulamalar her ülke için birer laboratuvar konusudur. Özel sektörü ve devletçiliği, özgün koşullarından ve içinde bulunduğu siyasal çerçeveden soyutlayarak tartışmanın yaratıcı bir yanı da olamaz. Bugünkü uygulamalara bakarsak, Türkiye'de liberalizmi savunanların siyasal liberalizme karşı okjukları sonucuna ulaşırız. Buna karşı, siyasal liberalizmi savunanlar, ekonomide kamu sektörüne ağırlık taşıyan planlı devletçilik ilkesinden yanadır. Tartışma da bu noktada hız kazanıyor. Ekonomik liberalizm, devlet bankalan desteği ile güçlü sınıf ve tabakalar oluşturuyor. Özel sektör, kendi siyasal kadrosunu. siyasal sahneye sürüyor. Buna karşı, emekçi kesim aynı ayrıcalıklara, güce ve olanaklara sahip olamıyor. Olamadığı için siyasal yaşamda dengesizlik doğuyor. Siyasal liberalizmi eksik olan bu ekonomik liberalizm anlayışına "alaturka kapitalizm" adını takıyoruz. Liberal olmayan muhaiazakârlann, sosyalist olmayan ürkek sosyal demokratlar ile birlikte oluşturdukları tablo pek yüzeysel kalıyor. İşin bir "traji • komik" yanı daha oluyor. Atatürk, kendi eliyle uygulattırdığı devletçilik için "bizim takip ettiğimiz yol liberalizmden başka bir sistemdir" demesine karşın, bu devletçiliği büsbütün ortadan kaldıran Friedmanist monetarist sistem, "ekonomide Atatürkçülük" olarak sunuluyor. Aldatmaları bir yana bırakalım, amaç, özel sektör ya da kamu sektörü öncülüğündeki karma ekonomiyi yerleştirmek ise önce çoğulcu demokrasiyi savunmak gerekir. Devletçi ya da özelci olanlann önce bu noktada anlaşmaları zorunludur. Kaba çizgiler ile iki sistem var: Biri liberal kapitalist, öteki demokratik sosyalist sistem. Bugüne dek Türkiye'de ne liberal kapitalizm uygulanmıştır ne de demokratik sosyalizm. Şimdi, siyasal liberalizmi olmayan kapitalist sisteme doğru adımlar atılıyor. Bizlerin eleştirileri de bu noktadan kaynaklanıyor. " Karşı seçenek siyasal liberalizmi benimseyen, onu iktidardaysa uygulamaya ve muhalefetteyse uygulatmaya çalışan özgürlükçü ve katıiımcı demokratik sosyalizmdir. Bu iki ana çizgiyi mekanik ve kuru bir "özel sektör mü, devletçilik mi" tartışması ile gözden uzak tutmaya hiç olanak var mıdır? GOZLEM Kim kimdir? Bağıran ve dayak atan (Baştarafı 12. Sayfada) nekleme yetişkinlikte de sürer. Ana babalarımızın yapıp ettiklerini tüm aynntılarıyla uygulamaya mahkumuz demek istediğim sanılmasın, ama böyle davranma gudüsu güçlü ve kendiliğindendir çoğumuzda. Gereksiz yere çocuklarımıza saldırmamızın bir başka nedeni, özellikle kentlerde, son derece gergin bir ortamda yaşıyor olmamız. Çoğu evlilikler fırtınalı ; kısa ömürlü. Boşanmak her Kİm için olursa olsun sinir yıpratıcı. Atalarımız gibi geniş ailelerin ve bireyleri birbirine bağlı toplulukların dinginliğine ve güvenliğine sahip değiliz. Artık her çekirdek aile, görece iyi dönemlerde bile, acımasız yarışma koşullarında ve sınırlı mali olanaklarla kendini kunarmak zorunda. Çoğunlukla hem anne hem de baba ev dışında çalışıyor. Öte yandan çocuk bakımı kuruluşları buyük olçüde yetersiz. tjlkemizde (ABD) şiddet olaylarına tüm ülkelerden daha fazla raslanıyor. Silahlı soygun, adam öldürme, ırza geçme, kansını dövme, çocukları hırpalama çok yaygın. Bilinçli olsun, bilinçsiz olsun nükleer yok olma kaygısı içindeyiz. îşyeri huzursuzlukları evlere taşınıyor ve tüm aile bireylerince dert ediniliyor. Gereksinmelerinin bilincinde olan ger.ç ana babalann Temsilciler Meclisi üyelelerme, senator lere ve cumhurbaşkanına daha nitelikli gündüz bakımı, okul saatlerinin dışmdaki zamanı değerlendirme olanakları, daha iyi okullar, herkese sağlık sigortası, anneye ya da babaya çocuk belirli bir yaşa gelinceye dek ucretli izin, çocuk eğitimi konusunda yaygın rehberlik hizmeti için sürekli ve güçlü baskıda bulunmaları gereğine inanıyorum. Eğer hükümetimiz önce nükleer silahlan dondurmayı, sonra da aşamalı bir silahsızlanmayı başarabilirse bu olanakların tümu, hatta daha da fazlası elde edilebilir. Karşılıklı ilkesi Karşıhklı saygı ilkesini yeğlerken ne gibi kanıtlar ileri süreceğimi öğrenmek istiyebilirsiniz. Baba olarak iyi bir örnek olduğumu söyleyemem. Çocuklanmla bUtünüyie karşılıklı saygıya dayalı bir üişki kurmak istediysem de, sert bir annenin etkisinde büyümüş olmamın getirdiği otoriter katıhkta, deneyimsiz bir uzman olarak, yumuşak, esnek • e karşılıklı güvene dayalı yeni • felsefenin ilk dalgasına raslamanın yarattığı bocalama, işimi güçle>tirdi. Ama gerek sosyal gerekse profesyonel ilişkilerimde hiç ceza vertneden ya da pek az ceza ile ve hemen hiç paylamadan sevecen, özgur, terbiyeli ve uyumlu çocuklar yetiştirmiş yüzlerce aile tanıdığımı içtenlikle söyleyebilirim. Söz etmek istediğim bir iki konu daha var. Bedensel cezaya neden karşı olduğum bunlardan biri. Şöyle ki, dayak ana babanın yürek gücünden çok bedensel gücüne dayandığından, hakkın değil, kaba gücün, disiplinin temel ögesi olduğu yanılgısını doğuruyor. Çocuğa başka çocuklarla, özellikle kendinden küçüklerle ilişkisinde, bedensel gücünden yararlanarak üstünlük kurmayı öğretiyor, kabadayılığa özendiriyor ve böylece, küçük oranda da olsa, toplumumuzdaki şiddete ve uluslararası anlaşmazlıkları savaşla çözme geleneğine katkıda bulunuyor. Öteki ceza yontemlerine gelince; denetimin bütünüyle elden kaçtığı kimi bunalım anlannda çocuğu kendi odasına ya da bir başka odaya kapatmak (kesinlıkle kilitlememeli) gereği duyulabilir. Sevdiği bir oyuncaktan ya da yapmaktan hoşlandığı bir işten mahrum edilebilir. Ama unutulmaması gereken, tüm cezaların ana babalann ya da öğretmenin üstün fiziksel gücüne dayandığı, mantıkla ya da eğitimle hiç ilgisi bulunmadığıdır. Bu yüzden de kanımca değeri yoktur ve direnmeyle karşılaşma olasılığı fazladır. TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI IM T£K MNKdSI BRIC ŞIAR YALÇIN (Baştarafı 4. Sayfada) Helene Sobel, Culbertson ve Goren sistemlerinin "kuvvetli iki açışı"nı oynuyordu. Bugünün 2 Trefl açışı gibi manşa kadar forsing olan 2 Karo ile açtı ve ortağının müspet cevabı (2 Kör) üzerine konuşmalar 6 Karoya bağlandı. Albarran 2 Trefl açışı ile konuşmalar şu sekansı izlerdi: Güney Kuzey 2 3 5 6 Trefl Karo Trefl Karo 2 Kor (kör ası) 4 Karo (destek) 5 Karo Pas •1 Sami Şekeroğlu: Hâlâ inanamıyor. 4 Sekeroglu (Baştarafı 1. Sayfada) tarafından riışvet verilerek ele geçirileceği yolunda kulaktan duvma bir ihbar geldi. Ben de, bö>le bir olasılıga karşı gerekli önlemlerin alınması, filmin en iyi şekilde korunması amacıyla durumu TRT Genel Müdurü Macit Akman'a ve Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Profesör Muhteşem Giray'a bildirdim," dedi. SinemaTV Enstitüsü Müdürü ve Mimar Sinan Üniversitesi SinemaTV Ana Sanat Dalı Başkanı Sami Şekeroğlu, Macit Akman'ın açıklamasmı hayretle karşıladığını ve filmin yakılmış olacağına hâlâ inanamadığını belirterek. " B u çok da ciddi olmayan bu ihbarı ilettiğirniz sırada filmin kurgusu yapılmaktaydı. vaptığımız ihbar ile yakılma işlemi arasında hiçbir ilişki göremiyorunı." şeklinde konuştu. "Yorgun Savaşçı" filminin üretim kadrosundaki dört kişiden biri olan Şekeroğlu, filmin teknik işlemlerinin SinemaTV Enstitüsü 'nde gerçekleştirildiğini, aynca Atatürk'ün Söylev'inden bölümlerin filme yerleştirilmesi ve 16 milimetrelik iki kopyanın basılması işlemlerinin de kendilerince yapıldığını açıkladı. Filmin, son paketlemeden önce, yönetmeni Halit Refığ'le birlikte izlediğini söyleyen Sami Şekeroğlu sözlerini şöyle sürdürdu: "Filmi teslim etmeden önce, tarihi bir belge olması ve sinema tarihimizin en biiyiik filmi olması dolavısıvla. iilkemizin tek film arşivi olan kurumumuzda bir kopya basılarak saklanmasını TRT Genel Müdürlüğü'nden istedik. Bizde kop>a basmak için hammadde olmadıgından, Kültiir ve Turizm Bakanlığı'ndan hammadde istedik. Bakanlık malzemeyi hemen \erdi. Rektoriimiiz Prof. Muhteşem Gira>, benim ve Halit Refiğ'in isteğini "RT Genel Müdürliigiı'ne bizzat .letti. Ama olutnlu bir karşılık alamadık. Önerilerimizden biri de, TV]de gösierilmeden önce filmin İslanbul'da basın mensuplarına gösterilmesiydi. Ama her iki önerimiz de geri çevrildi." 5 Trefl üzerine Kuzeyin artık konuşmaları frenlemesi gerekir ve 5 Karo üzerine Güney pötişlemle yetinir. Batı trefl yedilisini çıkar ve Doğu valeyi koyar. Guneyde oturan Helene Sobel bu pötişlem karoyu her savunmaya karşı yapmak için rasıl oynamıştır? Okuyucu mektupları Sayın Ali Oğuz (Antalya) Mektubunuzu gereğinin yerine getirilmesi ricasıyla Türkiye Briç Federasyonuna ilettim. Uğraşılannızda başarılar dilerim. Sayın Bilâl Gültekin (Aydın) Dört veya beş onör (sanzatuda 4 as) ister deklaranın elinde. ister yerde, ister rakiplerden birininelinde olsun daima 100 veya 15Öyazar (turnuva brici hariç). Bu onörler kapalı ellerden birinde ise, oyuna başlamadan veya ilk onörü oynarken bunu söylemek mecburiveti YOKTUR; oyun bittikten sonra da söyienip yazılabilir. Vaniva Problem'e bir kaç doğru cevap daha aldım. Ancak bunlardan sadece problemi 1112 dakika içinde çözdüğünu belirten Dr. Raif Yazıcıgil'in (Ergani) adını bildirmekle yetiniyorum. Diğerleri mektuplarını problemin yayınlandığı günden çok sonra postaya vermişler ve problemi ne kadar zamanda çözdüklerini de belirtmemişier. Oysa biz problemi doğru çözen herkesin değil, en geç 15 dakika içinde çözenlerin adlarım yaymlayacağımızı bildirmiştik.... Süre belirtmeyenlerin dürüstlüklerine inanmakla beraber bu konuda hiç bir beyanlan olmadığı için beni trazur görmelerini rica ederim. Bu vesileyle şunu da belirteyim: Geçen hafta adiannı yaymladığım okurlar arasında şimdiye kadar hiç bir performanslarına tanık olmadığım kimseler var. Bir gün oilarla yüz yüze gelirsem daha basit bir problemi aynı süre içinde çözmelerini isteyeceğim!.. i Kuralların benimsetilmesi Karşılıklı saygının bulunduğu ailelerde kuralların benimsetilmesi sertlikle mi yumuşaklıkla mı olmalı? Bana kalırsa yaşamsal bir sorun sayılmaz bu. Herkes kendi eğilimine göre davranabilir. Ana babalar çocuklarına düşmanca davranmadıkça ya da yaşamlarını her yönüyle baskı altına almaya çalışmadıkça; tersine onların kişiliklerini, yaratıcılıklarını ve girişkenliklerini geliştirici bir tutum içinde oldukça, örneğin temizlik, tam zamanında iş yapma, terbiyeli olma gibi konularda yüksek olçütler saptamak çocukların davranışlarıriı bozmaz ya da kösteklemez. Aynca yumuşak da\ranılan çocuklar da eğer ana babalan suçluluk komplekM taşımıvor \e çocuklarının her dediğine bovun eğmiyorsa, pekâlâ terbiyeli \e uyumlu olabilirler. DUNYADA PEK ÇOK VAKIF VAR. DUNYATJA PEK ÇOK BANKA DA VAR.. ANCAK DUNYADA VARUGl VAKIFIARA DAYAU 0 BANKA HEPİMİZİN BANKASI.. TEK BANKA VAR. Sosyal Gtivenlik Kunılu'nda işçi temsilciliğine yer verilmedi ANKAR.V (Cumhuriyet Bürosu) Özal hükumetinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın teşkilat ve görevleri hakkında kararnamesinde, Sosyal Güvenlik Kurulu'nda işçi temsilciliğine yer verilmedi. Kararnamenin 28'mci maddesinde, Sosyal Güvenlik Kurulunun kimlerden oluşacağı tek ux açıklanırken, "bünyesinde en çok işçiji bulunduran en üsl derecedeki Kveren kuruluşu" ifadesi yeı aldı. Yetkihler, Sosyal Güvenlik Kurulu'nd. eskiden beri işçi :emsilcisinin de bulunduğunu anımsatarak, bu eksikliğın bir yazım hatasından meydana gelebileceğini söylediler. Sosyal Güvenlik Kurulu'nda işçi temsilcisine yer verilmemesi üzerine, Türkİş yetkilileri konuya ilişkin hükümet duzeyinde girişimde bulundular. Kararnamenin bu kısmının önümuzdeki günlerde değişebileceği belirtildi. TURKİYE VAKIFLAR BANKASI "GUVEN KAPISI" Ankara İsrail Evleri 57. Sokak'ta. Fiyatı 8 milyon Müracaat İst. 359 25 08 • Pdinukbank'tan aldığım kimlik kartımı kaybettim. Geçersizdir. MELEK AKANT SATILIK DAİRE