14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 KASIM 1983 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 Ozetle Türk grafikerlerinin ynpıtları Almanyu'da Federal Almanya'nm başkertti Bonn'da Türk grafikerlerinin yapıtlan sergilenecek. Dışişleri Bakanlığı 'nca yapılan açıklamada, serginin 7 kasımda Bonn Belediyesi ve Halk Yüksek Okulunun işbirliğiyle gerçekleştirileceği belirtüdi. Cumhuriyetin kurulusunun 60. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen sergide Nurullah Berk, Cihat Burak, Elif Naci, Mehmet Pesen, AvniArbaş, Gül Derman, Burhan Uygur, Ali Teoman Germaner, Mehmet Giileryüz, Özer Kabaş, Gülsüm Karamustafa, Süleyman Scim Tekcan ve Erol Kınalı 'nın yapıtlan yer alacak. Bugün ölümünün 25. yıkndayiz Büyük dil ustası Ifohya Kemal'e saygı HİLMİ YAVUZ Türk yazınında şiirin bir dil "problemi" olduğunu keşfeden ilk şair Yahya Kemal'dir, demek bilmem yanlış olur mu? Hiç sanmıyorum. Daha 19O5'de, Paris'te genç bir öğrenciyken şiirde bir yere varabilmenin (Bremond'u okumuştu ve "hâlis şiir"in ne demeye geldiğini biliyordu), ancak 'hazır dili' olumsuzlayarak gerçekleşebileceğini düşünen o değil miydi? Öyleyse, rahatlıkla şunu da öne sürebiliriz: Yahya Kemal'in şiirinin tarihi, onun şiiri bir dile dönüştürme çabasının tarihidir... şün ya da bir imgeyle) o mazmunun buyruğuna verilmiş dilden kurulmuştu. Oysa şimdı, Mallarme'nin tanımıyla birlikte dize, sözcüklerle kurulan ritmin ("demni ahenk" diyor Yahya Kemal) "dil haline gelmesi"; dizenin bir "müzik cümlesine" dönuşmesidir. (Yeri gelmişken belirteyim: Yahya Kemal, "hâlis şiir'Mn tanımlarında, "dil haline gelme"yi, surekli olarak, ayırdedici bir ölçüt olarak kullanır: "şevkin" dil haline gelmesi; "hissin" dil haline gelmesi; "ritmin" dil haline gelmesi, vb.) Duyduk Gördük Peki, sınav kâğıtlarını kim okudu? Bir telefon: "Efendim, biz Siyasal Bilgiler hakültesi tktisat Bölümü öğrencilerinden bir grubuz. Arkadaşlanmız adına size bir şey bildirmek istiyoruz. Ama önce durumu açıklayahm. tktisadi Düsünüş Tarihi dersimizi bundan önce Prof. Aydın Yalçm okuturdu. Zaten kürsünün de başkanı oydu. Eylül ayı içinde bu dersten yapüacak bütünleme sınavının sorumlusu olarak, Doçent Bilsay Kuruç gösterildi. Sınav salonunda hazır beklediğimiz sırada, Bilsay Kuruç'a bir zarf geldi. Zarf açıldığında içinde sınav sorulan olduğu anlaşıldı. Doçent Bilsay Kuruç, "Çocuklar, bu soruları ben hazırlamadım, adımı sorumlu olarak yazmışlar ama, kâğıtları da ben okumayacağım," dedi. Sınav boyunca bir bayan asistanla, sıralar arasında dolaştı durdu. Bir hafta sonra, konuşmak üzere Bilsay Kuruç 'a gittiğimizde aynı sözleri yineledi. Dekan yardımcısı Prof. Sait Dilik'le konuştuk. Dilik, bunun gizli ve idari bir sorun olduğunu söyleyerek, kâğıtları Aydın Yalçm 'ın okuduğunu bildirdi ve, 'Ortalığa fazla yaymaym,' dedi. Bir de, durumu ilgili taraflardan öğrenelim dedik ve kendilerini aradık. tlk karşımıza çıkan Bilsay Kuruç şöyle dedi: "Aydın Yalçın Bey'in emekli olması üzerine, tktisadi Duşünüş Tarihi dersini benım okulmamı istediler. Kabul ettim. Sınav gunü yaklaşırken, ıdareye başvurarak ilk kez hazırlayacağım sınav soruları hakkında bazı hususları oğrenmek istedim. Zahmet etmememi, çunku soruları Aydın Yalçm Bey'in hazırlayıp göndereceğini söylediler. Gerçekten de sınav günü Aydın Bey soruları lelefonla yazdırmış, getirdiler. Ben de sorularını hazırlamadığım bir sınavın kâğıtlarını da okumayacağımı bildirdim. Olay öğrencilerin anlattığı gibi olmuştur" Prof. Aydın Yalçın: "Efendim, soruları ben vermedim. Yalnız, oğrenciler benim tarzıma alışık oldukları için bazı önerilerde bulundum. Bu konuda bana yöneıım ve Doçent Orhan Türkay başvurdu. Kâğıtları da ben okumadım. Soru anahtarlarında yardım ettim ve okuyacaklara yardımcı olacak kaynakları bildirdim." Şimdi akla bir soru geliyor: Siyasal Bilgiler Fakültesi tktisat Bölümü öğrencilerinin tktisadi Düşunüş Tarihi dersinin bütünleme smavmda, öğrencilerin sınav kâğıtlarını kim okudu? Ve bir soru daha: Bu yazının yazıldığı güne kadar, tktisadi Düşünüş Tarihi 'nin sonuçlan neden açıklanmadı? . \ SU TEMrZDIR İÇttMO "Temel Reis"in babası öldü Dünyanm dört bir yanında mttyonlarca çocuğu kendine hayran eden "Temel Reis"in yaratıcısı, çUgifibn ustası Otto Messer, geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü. 1919'da çizgi filmciliğe baslayan ve 91 yaşında ölen Messer'in yapıtlan, Wall Disney'in Matt Fleischer'inkilerle birlikte 1967'de Montreal Dünya Sergisi'nde yer almıstı. "Asıl Türkçe'yi söyleye söyleye yaratmışız" Yahya Kemal, sözcüklerle kurulan ritmin dile dönüşmesini, konuşma dilinin edasında keşfeder. Bir konuşmasında "Hissettim ki", diyecektir, "asıl Türkçe'yi 900 seneden beri yaza yaza değil, söyleye söyleye yaratmışız". Onun, bu gerçeğe, yine Fransa'dayken, Verlaine'in "Fetes Galantes"ini okuyarak vardığını biliyoruz. Verlaine bu şiirleri 18. yüzyıl Fransızcasıyla, hatta o yüzyılın sarayda konuşulan soylular diliyle (Yahya Kemal, "bir çeşit teşrifat dili" diyor) soylemektedir. O yüzyılda yaşayan, konuşulan bir dildir "Fetes Galanles"ın dili. Oysa Yahya Kemal'in kendinden öncekilerden devraldığı dil, şiirde "etrafında teşekkül ettiği herkese nasib olmayan" mazmunlu hayal diliydi. Düzyazıya gelince, Namık Kemal'le başlayan "edebi dil", Yahya Kemal'in deyişiyle, bir "kitabet lehçesi"! Bütün bir Tanzimat yazını, bu kurumlaşmış, resmi devlet diliyle uretilmişti. Kitabîliğin barok haşviyle, yani gereksiz ve tumturaklı yinelemelerle kurumsallığı imleyen, dupedüz bir "kıraat" metni! Neredeyse Barthes'ın "okumalık (lisible) metin" kategorisine örnek gösterilebilecek bir düzyazı tipi... Divan şiirinin mazmun estetigini aştı Yahya Kemal'in "hâlis şiir"in (poesie pure), "hazır dil"le söylenemeyeceğini vurgulaması çok önemli. Sanıyorum bunun, Yahya Kemal'in yazın geleneğimizdeki konumunu ortaya koymakta belirleyici bir ağırhğı var. Doğrusu, "hâlis şiir"in "hazır dile uzakhğmı kesinlemek, klasik Divan şıirimizin mazmuncu geleneğini olumsuzlamak demektir. Ama o, klasik şiirimizi bu duzlemde olumsuzlarken, bir başka duzlemde de kesinleyecektir: klasik şiirimiz liriktir ve geleneği bu duzlemde kesinler Yahya Kemal. Ltıkacs, Bela Bartok üzerine yazdığı bir yazıda lirizmin, toplumsal muhalefet ya da protesto olanaklarının bastınldığı dönemlere özgü olduğunu belirtmişti. Eğer bu doğruysa, bizim klasik Divan şiırimizin baştan sona lirik olduğunu soylemek yanlış olmayacaktır. Yahya Kemal de "asıl şiirin lirik şiir" olduğunu kesinler, ama hemen ardından şunu da belirtir: lirik şiiri, müzikle bağıntılı olarak düşunmektedir; Eski Yunan'dan beri "tekâmfil ede ede sazını bırakmış, yalnız nağme kesilmiş'tir. Ne var ki, klasik Divan şiirimiz bu lirizmi ("nağme•'"yi), ya da Yahya Kemal gibi söylersek, "coşkunun dile döniişmesi"ni kendi estetiğinin buyruğuna fazlaca girerek yitirmiş gibidir. Mazmun, terkibin yerini almıştır: "tşte asıl meselenin kördügümü bu idi. İran'dan meşketmiş olduğumuz anızlu şiirimizde esas, mazmundu. Şair, bâkir, ustalıklı, hâsılı işitilmemiş mazmunun peşinden koşardı; manzumeyi bir türlii haşivden âzâde bir terkip haline getirmeyi hiç diişünmezdi". Eski şiirimizde terkip yok, sadece mısralar, beyitler vardır ve Yahya Kemal'in gerçek büyükluğü de burada kendini gösterir: Klasik Divan şiirimizin mazmun estetiğinf aşacak ve dizeyi büyük bir terkibin (kompozisyonun) Temiz ama içilmez Mahmutpaşa 'daki ara sokaklardan birinde. Serefenin yan tarafmdaki hayrat olarak yapılmış çeşmenin üzerindeki yazı oldukça ilginç. Yazıda suyun temiz olduğu, kullanılabileceği, fakat acı olduğu için de içüemeyeceği aniatılmak isteniyor. Yazıyı okuyunca şaştrmamak elde değil. tri harflerle yazılmış bölümde. "Bu su temizdir içilmez" cümlesi yer alıyor. Okur okumaz insarun aklına suyun temiz olduğu için mi, içilmemesi gerektiği sorusu geliyor? Yazının altında ise ufak ve silik harflerle yazılmış bir sözcük daha sonra dikkati çekiyor. Burada suyun neden içilmemesi gerektiğini anlatan tek bir sözcük yazıh: Acıdır. (Fotoğraf: StBEL KİLİMCt) Yapı ve Kredi Resim Yarışması Yapı ve Kredi Bankası 'nca ortaokullar arasmda açılan resim yanşmasında birinciye 30 bin lira, ikinciye 20 bin lira. ücüncüye de 10 bin lira verilecek. Geleneksel Türk tiyatrosunda yer alan Karagöz, Hacivat ve Ortaoyunu konulannı içeren yarışmada dereceye giren 50 çocuğa da yaşam sigortası yapüacak. Aynca, 1974'den bu yana yanşmaya girerek ödül alan okullara plaket verilecek. ... ., . „ . .. ,. „ Turk şiirinin büyük usta\ahya Kemal Beyatlı kımdır? Yahya Kemal Bel a r m d a n yatlı, 2 aralık 1884 günü Üsküp 'te doğdu. Bu kentte başladtğı oğrenimini Selanik 'te sürdürdü. Vefa Lisesi'ni bitirdi. Paris'te dokuz yıl kaldı ve Siyasal Bilgiler okudu. Ülkesine döndukten sonra universıte oğretim üyelıği (19151923), Urfa milletvekiiliğı (1923), Varşova (1926) ve Madrid (1929) orta elçilikleri yaptı. 193542 yılları arasmda Tekirdağ, 194346 yılları arasmda tstanbul milletvekili olarak TBMM'de bulundu. Pakistan Buyukelçiliği'nden (194849) emeklioldu. Yaşadığı surece yapıtlarını bir kitapta toplamayan Yahya Kemal'in ölümünden sonra şiirleri, makale, deneme ve amlan bir araya getirilip kitaplaştırıldı. 1 kasım 1958'de İstanbul'da olen Yahya Kemal, Rumelihisan Mezarlığı'na gömüldü. müzik lumcesi'ne donüştürerek, lirizmi deyim yerindeyse, restore edecektir. Mazmun geleneğini olumsuzlayarak lirik geleneği kesinlemek! Tanpınar bunu şöyle anlatıyor: "Yahya Kemal'in büyük mazhariyeti eski şiirin asıl hususiyetini veren, bize ait lirizmin esası olan bu sesi bulmasıdır". nin de, Yunan sanatı gibi, "beyaz ve çıplak güzelliğini" belirtecek bir şiir yazmak istemektedir. Ama, onu duşündüren bir sorun vardır: Bu şiir Arap ve tran etkisinden uzaklaşmakla, Latin ve Yunan "edebi terbiyesi"ne bağlanmakla mı gerçekleşebilir? Başlangıçta, onun boyle duşündüğunü biliyoruz: " O zaman, gençlik harareti ile, Türkçe'de NevYunanî dediğimiz bir çeşnide, Türkçemizin güzelliğini belirtecek bir çığır tecrübe edijordum" diyecektir Yah>a Kemal. Üniversiteli gençler ve anlayışlı hocalar Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi bölümü öğrencileri, başlarına geleni yana yakıla anlatıyorlar ve gençliğe karşı sürdürülen anlayışsız tavrı vurgulayarak gelecekte "ilginç" sonuçlar doğurabilecek "ibret verici" bir tutuma parmak basıyorlar. "Saat 8.05'de kapı açıldı. Arkadaşlanmızla ilerledik, ama kaptda duran sayın bay bizleri ayırmaya başladı... 'Nereye gidiyorsun, kravat tak da gel!'; "Blucin yasak!"; "Kazaksız gelmeyin demedik mi!"... Tabii öğrencilerden yakınmalı sesler yükseliyor: "Bir daha sefere tamam!" "Ne olur bugünlük içeri ahn!" Ama tsmet Ertaş'ı ve asistanlannı yumuşatmanm olanağı yok. Bir kız arkadaş gömlek, üzerine kazak, altına pantolon giymiş. Neresi hoşlarına gitmediyse, onu da kenara ayırıyorlar. Ve bir sürü gencin suratına kapı "gümm" diye kapamyor. Soluk soluğa koşarak derse yetismeye çauşanlar da, koştuklarıyla kaiıyorlar. Ve tsmet Ertaş 'tan bir inci daha: "Bana ne, zamamnda ve adam gibi kılıklarda gelselerdi. Tren geç kalmış, ring seferi gecikmiş, beni ilgilendirmez Tasası bana mı düştü?" tsmet Ertaş'm dışarıda kalan kurbanları da konuşuyorlar: Bu dort saat boyunca ne yapacağız? Kahveye gidip bir okey çevirelim. Sonra da F. Sıneması'na kaçarız. Araya açık saçık sahne takıyormuş. Oraya gideceğimize, Aşağı Mahalle'ye ınelim. Kitaplıklar açık, oraya gidip biraz çalışsak? Boşver, dersler daha yeni başladı. Sınav tarihleri bile belli değil, hangi derse çalışacağız? Sen geliyor musun, gelmiyor musun? Evet, sayın hocanın yaptığı öğrencilere iyi bir ders olacak kuşkusuz. Hem de çok iyi bir ders. Topkapı Sarayı'nda Gümüş Sergisi Cumhuriyetin 60. yıldönümü nedeniyle düzenlenen "Saray Mutfağı ve Gümüş Eserler'' sergisi Topkapı Sarayı 'nın mutfak bölümünde açüdı. 19. yüzyıla ait gümüş sofra takımlannın çoğunluğu oluşturduğu sergideki eşyalar arasmda en büyük ilgiyi II. Mahmut'un "tuğralı çay taktmı" topladı. Osmanlt saray mutfağına ait dev bakır kazanlar, tencereler, tepsiler, tavalar, havanlar ve taş dibekler serginin "mutfak" bölümünü olusturdu. Sergi 6 kasun gününe kadar açık kalacak. Türkçe'nin güzelliğini belirtecek bir çıgır Yahya Kemal'in "hâlis şiir"in ardına düşuşünün 19O5'de başladığını biliyoruz. Anılarına bakılırsa o yıl, Eski Yunan şiirlerinin Lecomte de Lisle tarafından Fransızca'ya yapılan çevirilerini okumuştur, hem de hayranlıkla! Sirakuza'lı Theokrilos'u, onun izinden giden hemşerisi Moskhos'u, tzmir'li Bion'u... "Onlan okuduktan sonra kendi ana dilim, gözüme beyaz bir mermer gibi göründü" diyecektir. Sırası gelmişken söyleyeyim: Yahya Kemal dil için "beyaz" ve "çıplak" sıfatlannı sık sık kullanır, Artık Türkçe' Yahya Kemal'de dil bir erek olur Fotoğrafla Türk Tiyatrosu Cumhuriyet'in 60. kuruluş yıldönümünü dolayısıyla Devlet Tiyatrolan tarafmdan düzenlenen "Fotoğraflarla Turk Tiyatrosu" adlı sergi, Ankara Yeni Sahne'de 29 ekim gününden beri sürüyor. Sergide Türk Tiyatrosu 'nun çeşitli dönemleri fotoğraf ve belgelerle yansıtılıyor. Bu fotoğraflann büyük bö'lumu, konservatuan ilk bitiren tiyatro sanatçılanmızm özel arşivlerinden, özel tiyatrolardan ve üniversitelerden sağlandı. AHT perdelerini "Bürokratlar"la açıyvr Tanpınar şöyle diyor: "Büyük edebiyatlar daima nesirle teşekkül eder. O arar, \ok"Hİ8"sin dil h a l i n e lar, keşfeder, insanı içinde ve dışında değiştirir. Eski şiirimiz nesgelmesi rin bu yardımından mahrumSonra Mallarme'yi okur. Mal du". Klasik yazınımızın bir yanlarme'nin şiir tanımı, genç Yah dan kurumlaşmış yazı dili, öte ya Kemal'i altüst edecektir. Mal yandan mazmunlu "hayal dili", larme, "Şiir sözcüklerle yazılır, şiiri tam bir çıkmaza sokmuşken düşünlerie (fikirierle) değil..." Yahya Kemal, işte burada, bu demiştir. Bu, Yahya Kemal için, çıkmazda dile, deyim yerindeydilin, artık bir düşün (fikir), bir se, müdahale eder. "Yaşayan imge, bir duygu, kısaca bir milletlerin canlı lehçesi"yle rit"mazmun"un anlatımı olmak mi, ya da edâyı dile dönüşturür. tan kurtulması demektir. Klasik Dil, onceden verilen bir araç olDivan şiirimizde, diye düşünür, maktan çıkar Yahya Kemal'de, dize içerdiği mazmunla (bir dü ritmin dönuşmesiyle vanlan bir erek, bir telos olur. Geçmişe ilişkin şiirlerinin (özellikle de gazellerinin), geçmişe dönuşü öneren bir tarihsel ya da politik bildirisi olmadığını da, burada kesinleyelim. Bu gazellerde Yahya Kemal, geçmiş zaman ardında, reaksıyoner bir Tarih anlayışını imlemiyor. O, Tarih'in değil, Dil'in kendi kendini imlemesinin ardındadır: tabii, o büyük, tutkun Dionysos "neşvesi"yle... Çorum Ihlisi te "DaUas" dizisi Ankara Halk Tiyatrosu, perdelerini 2 kasım çarşamba günü Erhan Bener'in "Bürokratlar" adlı yapıtından sahneye uyarlanan müzikli güldürü ile açacak. Erhan Bener, daha önce gazetelerde tefrika edilen ve iki kez de kitap olarak yayımlanan "Bürokratlar"ı Ankara Halk Tiyatrosu için oyunlaştırdı. OyunuOrhan Erçın sahneye koydu. Ttyatronun yöneticileri oyun için, "Bu oyunda birçok bürokraı kendisini görecek, ama hiçbirinin 'Işte bu benim' demeye cesaret edeceğini hiç sanmıyoruz. Oyunun, gerçek bürokrası yaşamı içinde kaleme alınmış olması ve bürokratlar kentı Ankara'da sahnelen BAZAN BİRKAÇ KERE "Yaptığım şeyi bazan birkaç kere >ınt'lenm. ' di>or <\vni Arbaş. "Daha mesi önemini arttırmaktadır" esasa vannak, daha doğru ve tam olanı bulmak için. Ama bir resmi ikinci kez yapamam, kopya edemem." (Fotoğraf: M. GREENWOODj dediler. Geçtiğirniz günlerde Çorum'da tl Koordinasyon Kurulu toplantısmda bir konuşma yapan Çorum Valisi Ahmet Özer, örnek bir çalışma içine giren Çorum Üretme Istasyonu'nun, "Dallas" dizisindeki çiftliğe benzer hale getirilmesi için çaba gösterilmesini istedi. Üretme tstasyonu ilgilileriyse, böyle bir çabanın gösterildiğini, 330 dekarlık bir alanda çeşitli türde çahşmalar yapıldığını, 125 ton süt üretildiğini, tavuk üretiminden vazgeçilerek, hindiciliğe dönüşüm yapıldığını, olumlu sonuç aundığında üretimin arttınlacağını söylediler. TARIHTE BUGUN Mümtaz Ankan 1 Kasım BEMTU'MN OLUMU.. 1953 'DE BU6UH, ÜNLLJ OZAN 1W1YA KSU4L B£. YATU CERBAUFHŞA H4?T4AJ££/fiJDE 74 YAŞlNOA ÖLDÜ.IT.AgDÜLMAUİr'ffJSASKf YÖNETİMİNDEN KAÇtP13O3'Te PARİS'e 6İP&1 VHH" YA KEMAL, ORADA JÖHTlİgKlEA'İH POUTİK EYL£MLERİ YEfilNE EDe&YAT VE TAKİULE tL£İL£NMBYI YE6LBMÇTİ. 19rZ'D€ YIMSDA DÖNMÜÇ,Ö6ÜETMENLK YAPM/Çn.&ONHAKİ YfLLAHDA fUJBTULUŞ SAVAŞINI YAZILARlYLA DESTEKLIYEN OMH A£UZ VEZNI İLE ÇİİfZLER DE YAVroBDU. ESKİ ŞİİRİti ETKİLERİNPEN AfUNUIŞ, LIRİK VE IÇ ÜTU MA A6IBJJK VEREN, KONUL4R/N/ TTVSİH, DOĞAL Z£JJJ*Z&fS7>)A/8Ut^ VE 7AS $İİfU£fZ YA&m~/.OZAN 8İRSÜRE DE EUjİ OLABAK Yuerp/Ç/fJPA GÖgEV YAPTI. Beigrad Kitap Fuan Başkent Ankara'da Türkiye 'nin Beigrad Kitap Fuan 'na 436 kitapla katılacağı bildirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın açıklamasına göre, 26. Uluslararası Beigrad Kitap Fuan 'na katılanlar kitaplardan 230 tanesi bakanlık, 200 tanesi özel yayınevlerinin yayını. ' ressam Avni Arbaş ile 3 5 0 YIL ONCE Cumhuriyet ait vesıkatann kaybolmaKta bulunduğunu esefle görüyorum. Müzeyi açmağa karar verirken hangi tarihten işe başlayacağtmızı munakaşa ettik. İbrahim Müteferrikanın ilk matbaacılığa başlamasmı mebde ittihaz emeğı muvaffık gördük. Maalesef, Gazi Hz. 'nin harp meydanlarında kullandıkları serpuş, elbise ve saire gibieşyasıbugu'n elde bulunmuyor. Bunlart takdir edip toplayamadık. İşte, vesaikin kaybolmasının verdiği korku bu muzenin açılmasına sebep olmuştur. Muzenin yirmi beş bını mutecavız eserli zengin bir kütüphanesi vardır. 1 Kasım 1933 Gazete koleksiyonu olarak muzenin koleksıyonundan daha zengin bir koleksiyon mevcut değildir. Gazi Hz. 'ne ait bazı kıymetli vesikalar da elde ettik. Meselâ 929 senesinde Gazi Hz. Gülhanede ilk harf inkılâbını ilan ettikleri zaman ceplerinden çıkardıkları not defıerlerinin yapraklarına kısa kısa bazı cumleler yazmış ve bunları okutmuşlardır. Bu notlar elimizdedir. Gene Gazi Hz. tarihî tetkikatlarınm ilk devresinde iken buyük bir beyaz kâğıda Asya kıt'asının bir haritasmı çizmişlerdi. Biz bu vesikaya da malikiz. 19331983 JÜLİDE GÜLİZAR "Tabii ki iyi bir şey" diye yanıtlıyor, "Türkiye'de olmak nasıl bir şey?" sorusunu ressam Avni Arbaş. Art:k Turkiye'de. Ama gidip geliyor yurt dışına. "Yani merkezim Türkive" di lolannın altına "huzuru anvorum" diye yazmış. Sonunda bomboş bir tuval asmış duvara ve "huzuru buldum" demiş. Yoksa siz de mi huzuru anyorsunuz? A.A. Herkes gibi, her sanatçı gibi. İp üstünde cambazhk yapmak gibidir bu iş. Boşiuk ve sınırsızlığı iyi ayarlamazsanız, boşluğa duşüverirsiniz. İkisi arasındaki nüansı iyi bulmak gerekir. J.G. Ne kadar çok kumsal. kumsalda tek tük insanlar. gemiler, gökyüzü ve kuşlar çizmişsiniz öyle? A.A. Bir kere denizi seviyorum. Aynca bulunduğum yer orası ve insan yaşadıŞını çiziyor. J.G. Bir şey daha var. Bazı tablolannız hemen hemen aynı olmak üzere, birden fazla sayıda. Örneğin birkaç tane horoz var ki neredeyse aynı. Neden bu? A.A. Evet, gemiler var, koyunlar var, insanlar var aynı gibi görunen. Ama aynı değil onlar. Yaptığım şeyi bazen birkaç kere yaparım. Daha esasa varmak, daha doğru ve tam olanı bulmak için. Bir resmi ikinci kez yapamam. Kopya edemem. Kendi resmimi de oyle. Hepsi ayrı seylerdir. "Edremit Gelin Başı" yor Anadolu Medeniyetleri Sergisi'nin en önemli parçalartndan "Edremit Gelin Başı" 6 milyon liraya sigorta edildi. Budaras ve Denizer aileleri tarafmdan 19. yüzyılda kullamlan bu gelin başmın üzerinde, incilerle işlenmiş bir tül ve çeşitli değerli taşlar bulunuyor. Ankara Oyuncuları 2 a\ Anadolu'da Bir süre önce istanbul'da Muzaffer tzgü 'den Oktay Güzeloğlu'nun oyunlaştırdığı "Donumdaki Para"yı sergileyen Ankara Oyuncuları, iki ay sürecek bir Anadolu tumesine hazırlanıyorlar. Turnede, Oktay Güzeloğlu 'nun derlediği "Bir Tesellı Ver" adlı oyunu sunacak olan toplulukta şu sanatçılar yer alıyor: Bülent Balakoğlu, Osman Gürbüz, Oktay Güzeloğlu, Baykal Kent, tlknur Yükseker, Aytekin özenç, Oğuz Atay ve Yasemin Alp. J.G. Sanatçı nedir, Avni Arbaş? A.A. Yaşadığını ortaya dokmek zorunda olan insandır. J.G. Bu serginizde çok dikkat çeken bir yani var resimlerinizin. Tablolannızın çoğunda renklerden, şekillerden uzaklaşıyorsunuz. Öyle ki, koskoca tuval üstünde açıkuçuk bir mavi, ondan bir ton bile denilemeyecek koyulukta bellibelirsiz bir şekil. Dikkat edince bunun gemi olduğunu fark ediyor insan. Nedir bu? A.A. Şekillerden ve renklerden uzaklaşma değil bu. Anlatmak istediklerimi daha sade anlatmak çabası yalnızca. Hani müzikte de, bir melodiyi tiz anlatmak yerine hafıften anlatmak vardır. Bir görünümü yanm tonlarla anlatmak diyelim buna, tiz anlatmak diyelim. J.G. Dünya resminde. biz neredeyiz? A.A. Hemen hemen hizasında. Ülkemde yapılanlara, yapılmaya çalışılanlara bakıyorum da, böyle düşünuyorum. J.G. Peki siz resmin neresindesiniz? Daha doğrusu nereden başladınız, nereye geldiniz? Bir "izm"e bağlı mısınız? A.A. Hayır, hiçbir "izm''e bağlı değilim. İnsan hayatı boyunca bunların hepsini etüt ediyor. Onun bunun peşinden gidemez bir sanatçı. Gorür. e u t eder, çalışır ve kendini bulur. J.G. Siz buldunuz mu? A.A Kim kendini bulmuş ki? Ama bütun çaba o yönde. Sanatın sınırı yok. Düşünun ki ben en çok yapacağım resimleri seviyorum. Böyle bir soru sorsanız, benden bu cevabı alırdınız. J.G. Hayır, onu sormuyorum. Ama size, her yönünüzle çok bilinen bir kişi olduğunuz için, soru soruıak zor. Şimdi son bir soru. Picasso, Dali? A.A. Her ikisi de sevdiğim, saydığım sanatçılar. Ama hiç kimse ilahım değil. Dali başka bir şey. Bir hocamın deyışiyle " o belki ilah, ama benim ilahım değil", J.G. Teşekkürler, Sayın Arbaş. İnkılâp Müzesi açıldı Dun Beyazıt Medresesi'nde tesis edilen İnkılâp Muzesi de açılmıştır. Vali Bey müzede şu nutku söylemiştir: " Bu muzenin açılması mevzuu bahsolduğu zaman evvela gözümiin önüne bir vecize geldi. "Dünü unutma, yarını daha iyi anlarsın. " Bu, mevzuumuza çok uygun güzel bir vecizedir. Muzelerin manâsı hakikaten yarını anlatmaktır. Her yükseliş bir' merdivene muhtaçtır. Hergun tarihin muhtelif safhaları hatmmdan geçtikçe bunlara Şehrimizde her yeniliği ilk önce yapmaHa ittihar eden Sinemuının buyük bir tflrı priıini Penembe gfinkB gazele'erde merakla bekleyinlt ELHAMRA ELHAMRA PERŞEMBE (9823) Dostlar Büro Malzemeleri Sanayii ve Ticaret Limited Şlrketi • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri saüşı • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri tamiri * Yazar kasaiar satış ve tamiri ADRES: Kemankas Cad. No: 71 KARAKÖY (Denizcilik Bankası Genel Müdürlüğü Meydanı Citizen mağazası) CUMHURİYET YILLIGI 12 Eylül 80 31 Aralık 82 Önemli günlerin Cumhuriyet'lerinin tıpkı basımları 2 cılt 2000 lira kteme adresi: Türkocafiı Cad. 3&41 Ca«ak>ğhıİstaı»bul 841 günün olayları haberlerı, yorumları DOST SANATPANAYIRI Konur Sk. No:4 Kıtılay İp üstünde c a m b a z h k J.G. Bir ressam bu tip tab • Nüfus cuzdanımı kaybettim. Geçersizdir. ŞEBNEM BÜYÜK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear