26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 OCAK 1983 KÜLTÜRYAŞAM Cumhuriyet 5 Genç Jankoviç'in parıltısı, usta Erduranhn büyü Filiz. Ali LASLO 8 ocak 1983 cumartesi güHÜ 24 yaşında gencecik bir TiyoJenselci, Robert Schunıann'm (IRIO 1356) La Minö r viyolonsel îconçertosunu, IDSO eşîiğindo vo Ronıen 5Jef lonescu Galatti yöueiiminde yorurnladı. Orkestranın «tutti» girişinden sonra viyolonsel ilk cüınlesini söyler bu konçertodn. Ttım ortoamda bir virgülü olan, uzunca bir cümledir bu ve yorumcunun kalitesini rautlaka apaçık ortaya çıkanr. Ksenija Jankoviç, işte bu ilk cümlede, yayını îelden tele udeta kaydırarak, yumuçacîk tonu, tertemiv. entonasyonu ve sekmeyen ritmik nabzs ile, nasıl bir viyolonselci olduğunu VG daha da ilerleyej"ek üstün bir viyolonselci oiacağını kanıtlayıverdi, Birbîrine baglı üç bölümCıe.n oluşan bu konçsrtoyu ben ofdum oîası çok severinı ve Ksenija Jankoviç'in yorunıunu da dogrusu çok beğendim. Hele «Langsam» yani ağır tempolu orta böîümde, yaylı çaigıların piîzicatoları üstünden duyulan solo viyolonse! ile, viyolonsel grubu solisti arasmdaki nefia ikili konuşmanın giızelli*ine de diyecek yoktu. Burada. ikinci viyolonsel oIarak Vartan Arslanyan'ı da kutîamak isterim. lonsel çalan bir kadma, ancak viyolonsel çalan bir erkeğin tahammül edeceğine manıyor. 8 ocak konserinin ikinci yarısındu IDSO. Dvorak'ın «Yeni Dünya'dan» senfonisini seslendirdi. Dcğrusu ya, bizim orkest.rami7. daima din leyicisine sürpri.».!er yapmayı sevor. Tam bakır üflenıe çaigıların tümündesı illahlah rlemişken bir bakarsınız (b« senfoninin 3. vv 1 bölümlerinde olduğu pibi) öyle pırıl pıni, öyle temiz ve güçlti, iistelik içten. geldigi bc?Hi bir raüzikalite ile «Fanfar» pasajlan çalmır ki dilinizi yutarsınız... Ya da 2. böîümde hayret.,, gayct fli yüzü düzgün bir «kor anglfi solo» duyarsmız. Flüt vo obua solülnrdan zaten pek şikayetimiz oîmadı şimdiyo kadar anıa yfne de Nazım Acar iîe Celal Akatlar'ı bu eserdeki cabaları için kutianıak gerek. ."••anatçılanmızı Türk izleyicisino tanıiiT.ak değil nıidir TRT televizyonunun görevi? ı; simdi de Londra'da büyük ilgi görüyor I @, Yılmaz Güney, j son filmi «Duvar»! m çekimini de tamamladı. | Kültür Servisi Yıl! nıaz Güney, 13 Ocak | perşembe günü Londra' j daki Lumiere Sinema! sı'nda gösterilıneye baş ! layan «Yol» filminin | galasında bulunamadı. 1 • îngiliz Film Enstitüsü i nün başvurularım geri ! çeviren îngiliz hüküme [ tî, Güney'in îngiltere* j ye girmesine izin verj medi. i Burhan Uygur'un resmi yeni bir dünyanın varoluşu mu? Gülseli İNAL EYAZLARIN. mavilerm içinden doğan yerü !;ır dünya, kırmızılarla atlım atnn, yeni geçityerü j'üzler, bilinçaltınm sanıları, yppyeni bir dimyanın varoluşu mu Burhan Uygur'un resımleri? Tasarlanan. kurulan, kuruldukca çoğalan renklerin, biı;imlerin veni düzeni. Bu düzende insanın yeri colt kaypuk, hep alıp başını gidiyorcasma. Çok dikkatli bîr göz birbirine geçmiş renk düzeni içıntlen yeni bir insan yorumu ÇÎkarabilir. Çekimlere aldırmayan, ^örünüşün arkasındaki insan bu. Nesnelerin, dünyanın, varlığın yeni bir aşkla kavramşı, sımuluşu bu resimler. Kep hüzün, ejna Brirhan'ın kendi deyimiyle «anl kararlan aşan bir hüzün». «Ben hep izliyorum. Bnümde hir o\Tin oynanjyor. Elime değ nek alıp hiçbir şevi yönetmiyorum. tnsanlar kendllerini RÖsteriyorlar, ortadalar.» Böyle diyor Burhan U.varur. Diyor da, ya öz? Oniî yakalamak için, kaçırmamak için verilen Burhan'da varolan o bitimsiz, Blümsüz uğraş. İnsanm fizünü yakalamak, sonra da renklerin içine yerleçtirmek, Burhan'm ölümden de ötelere sürecek tek ugraşı. Sürekli uyanık kalmanın da kusîrusuz ce?/ası büyük, bedeli a«ır DaSarc'.^ı dı? dünyadan aldısı uyarılarla dolu. " «Sanatçı, heyecanlanna gem vurup onu sabah sisl eibi <uvalfne fs'pyen kîşîdir.» diyor. Bir açıdan hep alıçlan tanımak, hem de onları renklerin eline bırakmnk. Varhîîm hiç durmadan de§Işen yitpısını, renk'en rençre Wçimden biçime s;et;!sini, tek bir nesnenin bînierce yör.ünit. bînlerce nesnerin tek bir yonur>ü resimliyor Burhan. Özil. ı^örUnenin firkaimdakîni. daha doğrusu gfizle gnreTned.'ttmjz diınya\T yakalamaya cahsıyor. Ya^ kalarken âc, cflh«rken de Burhan'11 kulak verelîm: «Eliîtıe kırhac alin, atımı Inısanm caddclerfle ben de gcKe'HHrim, ama yapmam.» însanda gizli duran sırlar, seslprin rîünvsKi. biflmîerin defişebilir'iŞİ Bıırhan'm fırçasmda. renklerinde. Ya renkler, reslmlerinde kırmızinın tuhaf bir dengesl var. öne atılış glbî... haîîilft VRÇaıı rp.nlı her rengfn bir gBrev! var.» Alfrmşlı yıllarda Akademî dııvar'anna «Kn«';>r frln n^SJİ b'r senfonl d"sfltıeWT»T*fnİT? diye yazan Burhan. resim yaparken milz'Şin esM?!nr!fl kullarnyor fırfü»sını. Brahms'm lîiranlık, derin dehli^ler'ntls bir yarasa piM dola*ro, Sibc. lîus'un serin kr^inna açılıyor. Ya rp?im vnntıŞı ver. Bnem! vpr böyie Wr yerin. Her resfm yarjnbîür. türti tuval olarak k'.ınnnabilir. ke taşlan, dnvarlar. tnprnk. j*nc3k. tuvalm. dın dışında bir yere resim ya ^ Uzun zamandır duyduğum en üstiiıı yoıaım Evot. Ayla Erduran 14 Oüik 1933 cuma akş.\mı IDSO oşliginde, Poîonyalı bestricj Karol S/.yınanowski (1883 1937) niıı Keman Kon çertosunu yorumladı. Progiam notlarındîi No: 1 op. 3 G diye yazıyor. David Oistrakh' ııı plağında ise No: 1 op. 35 diye geçiyor. Hangisi doğnıdur, araştırmak gerek? Opııs numarası ne olursa olsun, bu tek bölümlü ama kendi içinde belii belirsiz yeleneksol ttç bölüme aynlan konçertonun en önemli özelliği solo kemanın, orkost ra renkleri arasmda zaman zaman parîaması, zaman za man bu renklerle kaynaşıp. bağdaşmasıdır. Solo kemanın başladığı bir sözü orkest Yülarııı sanatı;ısı 'Melaluıt îçli tjlnemada da oyuann^lı. . Meiahat bugün topraga veriiiyor tSTA.VBLL (a.a.) ~ îstanbul'da öleıı tiyatro sanatçısı Meiahat İçli'nin ccnazeii. bugün Z;ncirlikuyu Mezai'lığında toprağa verilecek. 1916 yılında Istanbul'da doftm Meiahat İrli, sanat yaşamına 3939 yılında ilaşit Rıza loplulugunda başladı. 1940 yılın cia Şehir Tiyatroîarı kadrosuna katılan sanatçı uzun yıllar bovunca sahnelorden inmedi, Bu arada birçok Türk i'ilminde de rol aldı 1971 yılında kendi iste«ıyle enıekliyo aynlan îçli, buı<ün, yıllar boyu çalıştıftı Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyat.roMinda saat on birde düzenlenen türenden sonra Şişli Camiine jrötüriüecek, orada kılmacak cğle namazından sonra topraga venlecek. îcli Ünlü Îngiliz yönetmen Lindsay Anderson' ın «Britannia Hastanesi» adh filmiyle kendi yapıtları arasmda büyük benzerlikler bulduğunıı söyleyen Yıhnaz Güney, «Eşer tngilterc' ye gitmenıe izin verirlerse, Lindsay Anderson'la mutlaka tanışmak isterdim,» dedl. Bu arada, Güney, 12 Ekim 1982 tarihinde çekimîne başladığı yet nl filmi «Duvann tamamladı. Çocuk mahkumların yaşamını dile getiren «Duvar» filminin büyük bîr bölümü Fransa'da. PontStMaxence'dekl eski bir manastırda oekildî ve filmde yüzotuz kişi rol aldı. Yılmaz Güney'in son filmi. parasal yönden. büyük ölçüdc Fran sa Kültür Bakanlığı ve Fransız Televizyonu Bi rinci Kanalı tarafından desteklendi. SABAH SİSt GİBf «Sanatçı, heyecanlarma gem vurup onu sabah sisi gibi tuvaline işleyen kişidir,.» diyor. UyguTi parsa bir tehlikesi var. Tuva zebilir, ama asla tltremea. lin dışmdaki diğer nesnelere Başkaldırmm yanında sürekll güven olrnaz. Parke taşlarma onu izleyen sonsuz sevecenlik. yaptığı resmî yağmur alıp göSonsuz insana eğiliş, sevgi dotürebilir, acımasız rüzgarlar lu bir ytirek, Burhan'm hüo esebilir, üs'ünde kediler dolareleri. Gîderek onun bir uçşabilir. Yine de kalıcı oîan tan öbür uca geçîşi diyebilir îiesnelerl seçmek zorunda Bur miyiz! Uçlar var. gidip geldiği, han. bir şeyin ortası, ılımlısı, hîr duyguyu yüzeysel yasamak yok Dünyanın ucundan yeni bir asla. Tüm duygulann en deridünyanın yaratımına girişiyor resim yapmaya başladığı za nini, en sarsıntılısını yaşıyor. Nefreti de. sevpisi de dünyanın man. Göğsünü dövüyor, elleri titriyor, yüreği heyecanlann mağma tabakasma cok yakın. doruklarında. Yer, zaman, mal Ancak eline fırçasını aldığında zeme önemsiz, düşündüğü ta r.e aşı.n sevgiden, ne de nefrei.ten eser var. Giderek yusarladığı resim önemli. Bn a^ırlığında akışm içinde saatlerce çalışa musayan, hüznün bilir. Zaman, günışığı nerede haska bîr evrende başka bir diye sorabilir sonra. Saat kaç dirılik. Nesnelerin iç düzenietır, gün nerededir, ışıklar han ri, birbirine şıeçmis renklerin destefiinde diri kalan. «Yaşa» gî egiklikle înmektedir dünyaya, bunları ancak resmini bi nıadan, tatmarian s^nat olavîiida hpn votum.» divor, «sanat tirdiği zaman görebilir Burhaa eserl ac'tlsmı istemez, aiınlîygur. laria de&îşîr.» Sürekli müzikîe çalışnıasma İsienen. emek dökülen koea karşıhk yine de, «Sessizlik bcnira en sevdîğim nıüîik» di tabloiarı bornrîiar. küçük bir bovarken yor. «Yedinci Senfoni'yi din kareyi resimlerken lerken kumsallarda yürüyorunı. elierin titrempsı. sMesnelerden, O kıımsalda ne böcrkler var yanrakiardan ?.,?'" '''>rdan ?e!?n bilemezsin. Nasü >ürüyorlar, ilıanetler. Kpndinden başka olmayan dünya. yürürken de hiç iz bırakmıyor kur"arıcısı Sevgileri. ihnnptleri. kacı.'ları lar.» tek ba'üna vîiTlı?rmpl<. Ama yi« Hem başkaldıracaksın, hem ne H Fnrbrtn sevRİ dol'.ı: = de iz bırakmayacaksm, işte «Di'tnynva kir^ak ac""irmtl, Burhan'm kendisi. İz bırakma dîinya 'ıp"'">iî7f'i sevpljîIecfiH yan böceklere tutun. Kendisi bir rrpJincik t^rî^st. O iarlaS! ise hiçbir izin ardmda değil. nîn İ!Ktİ!ne P ' ? I önmeU.» Hiçbir görünüş onun sığındığı Yaşam», çpfî^kilori. srıJan yer olamaz. Ne mevki, ne ün, dııyarnît. Wlerol< öriivor. ee'iine de resim uğruna ahkâm yor üsiitüne. t«s*# pon yait.gl kesmek. O, derin yasantılann, ^, üpW'*TafiI?r'ne koyînsanda gizli duran şeylerin keşfindeyken kimin umurunda bu tür şeyler. Görünüslerin artn\r. S kasma sığman, sıgındıkça çir snhthfnîn fW"bPTnıın k^r^i'j'r !aTan 1tan kinleşen dünyayı vaşamdan !röl"rt"m d? rîrl''erîre înrnı» saymıyor Burhan. mıı< knTurrtı d^VİTrıp rtlljirie Öte yandan güçlü bir baş nvi'yan Tıanl» îırîii nra^n rfi kaldırıyı yaşarken, sonsuzluktan gelip sonsuzluga uzanan rinî bir güven içinde. Güven çizg!Tpnire düşen si hiç değişmiyor, kavisler çi AFSAD'sn ayın fotoğrafı yarısmasmı Mihriban Yüksel kazandi Kültür Servisî Ankara Fotoğraf Sanatçıları Der neğl AFSAD'ın bu ayki «Ayın Foto&rafı» yarışmasını, derneğin yeni üyelerinden Mihriban Yiiksel kazandi. Mihriban Yükspl'ln yapıtı «Ayırı Fotoğrafı» seçilirken. yine AFSAD'ın yeni üyeierinden fîaiıık özdil birineilik, Ikincilib ve tiçünciilük ödüllerlnln tümünü birden a!dı. Sema Giinden ve Nilçiin İsmet'in birer ya pıtı başarılı baskı dalında ödül alırken. Rıza Arat'ın bir yapıtı foaçarılı ışık kullanımı. Tayfun Özel'in deftişik bir çalışması da başanlı deneme daliarında ödül kazandi. Bunlar dışmda se çiien sergîienebliir fotograflar lse, Semih Yolaçan, Sema Giinden, Çetin Vural ve Serpil Özsüt'iln yapıtlan o!du. Qfr Altı yaşında viyolonsele başladı Yugoslavyalı bu genç sanatçı Ksenija Jankoviç, altı yaşında üle de viyolonsel ca lacağım diye tutturunca, rnü zisyen olan annesiyle babası, küçük kızlarına boyuna uygun bir saz yaptırmışlar. O gün, bugün elinden viyo lonselini almak mümkün olmamış. 11 yaşında Moskova' ya gidip Rostropoviç'in sınıfına giren Ksenija, Rostropoviç'in derslerde hiç viyolonsei çalmadığını. onun yerine davamh piyano çaiarak, ilk başlayan acemi öğrenciye bile tnüzikal destek olarak cesaret kazandırdığmı, öte yandan müzikal her sorunun mutlaka derste cözümlendiğini anlatıyor. Rost ropoviç Batı'ya göçünco, Ksenija, Cenevre'de ders veren Pierre Fournîer ilo çalüjinaya karar veriyor. Cenevre'de yaçayabilmek içln önce konservatuvara öğrencA olarak kaydmı yaptırması. sonra dersîeri izleyebilecek kadar Fransızca öğrenmesi. (sanatçı, şimdi artık Sırpça ve Rusça'dan başka Fransızca, İngilizce ve Almanca biliyor) daha sonra yaşayabilmek için iş bulup çalışması, (ki Suisse Romande Orkestrası'nda hemen iş buluyor) v e en sonunda Fournier'nir» onu öğrenci olarak kabul etmesi gerekiyor Önündeki bütün bu enKeneri teker teke r açan genç sanatçı. Fournier'den başka Guy Failot ve Andrö Navarra ila de çalışmayı başsrıp. kendi ba.5ina hayota atılmaya hazır duruma geliyor. YIRMı DÖRT YAŞINDA Yugoslav viyolonselci Ksenija Jankoviç yirmidört yaşında ve Rostropoviç, Fournier, Faltot ve Andre Navarra ile çalışıp bugiinkü yerine gelmiş. £ Ayla Erduran'ın değerini yeterince biliyor muyuz? Belirli bir düzeye uîaşmış sanatçıların konserine gidip, şöyle çaldı, böylo etti demeyi gereksiz bulanlardanını. Amma.. bazen bu sanatçılar öyle duygulandırırlar kî insanı, ille de düşündüklenmi birileriyle paylaşayım dersiniz. Ayla Erduran, yıllardır yurt içinde vo yurt dışında verdiğî konserlerle, kazandığı başanJarla Türk ulusunun yüzünü güldürmüştür. Ne var ki Türk ulusunun büyük çoğunluğu yüzünün güldüğü nün farkmda bile değildir. Çünkü Ayla, İdil. Suna. Vertia gibi gerçekten önemli sa nat elçilerimiz sayesindo yurt dışında Türk'ü tanımayanların olumsuz önyargılan düzeltilirken. kendi ülkeierinde yaptıklan işin önemini ve değerini geniş kitleye anlatma zahmetine kim so girmez. Siz hiç TV'de Ayla Erduran, İdil Biret, Suna Kan, Verda Erman so'o kon serine, solo programına rastladınız mı? Yani bu saydığırnız sanatçılar, diyeüm bir Sibel Egemen'den daha mı <iz marifetlidirler? Halkımızın müzik beğenisini Sibel Egemen'ler. Bedia Akartürk' İer rni yükselteceklerdir? Çok birşey istemiyoruz.. yılda bir kez. ama TV'nin en iyi yapımcısı tarafından iddlalı bir bîçimda hazırlanmış tek bir solo programla bu çok önemli uluslararası ra devam ettirir. ya da orkestranın sözünü keman sürdürür, ama baştan sona birbirlerini sımsıkı sarıp, .sarmalamışlar, bir renkier, tınılar örgüsü kurmuşlardır. Işte bu konçerto ile Ayla Erduran, uzun zamandır duyduğum en üstün yorumunu gerçekleştirdi. Ayla Erduran, herşeyden önce, «Büyük Kemancı» nitelikleri o'.an endep sanatçılardan bıri. Ne kadar övünsek azdır Ayla'yla. Son söz olarak, bu zor konçertoyu kazasız, belâsız vo hatta düzgün bir eşükle yorumlayan IDSO'ya vo Romen Şef lonescu Galatti'ye teşekkürler. ÎFSAK, "Yılm j Fotografı,,nı ! seciyor | Kültür Servlsi îf; sak'ın «Aym Fotoğrafı» • yarışmasmda dereceye I giren yapıtlar arasın! dan seçilenler Taksim' | deki Fransız Kültür ; Merkezî salonlarında j sergîleniyor. 23 Ocak , pazar akşamma kadar ; açık tutulacak olan ser i giyi gezenler, «Yılm Fo i toğrafı»m seçmek üzere i oy kullanabilecekler. Borges'e bugün Lejyon Donör nisanı veriiiyor Kültür Servisi Ünlü Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, Fransız htikümetinin konugu olarak Paris'e geldl. Kültür Bakanlığını ziyaretinde, Bakan Jack Lang tarafından hararetle karçılanan yazara, Lang ta rafından, hüktimetinîn konuğıı olarak dilediğî kadar Fransa'da kalabilecegi beIlrtlldl. 83 yaşında olan ve 1955 yılmdan bu yana gözlerl görrneyen Borges bugün Başkan François Mitterand m ellnden Lejyon Donör ni.şnnım alacab. IH Viyolonselden faaşka dünyası yok Ksenîja, kendi gibi yetenekli bir Alnıan viyolonselci ile evli. Hamburg'da oturuyoıiar. Her ikisi de devamlı turnede oldııklanndan. birbirlerini ancak iki turne arasında bavul toplayıp bavul boşaltırken görebiîiyorlar, ya da ikis! başka bagka odaİsıra kapanıp saatlerce çahşttklanndan pek karşılaşamıyorlar. Zaten Ksenija. viyo N J ;kaMınnijsercesi ~\ CüLRlZ SyRüRi 3 • r " U u/ • / ariık Holîywood'da film cevirmeyecek KüHür Servisi BugUalerü> dünya sinenıa çevrciı.!.'..nde ünlü oyuucu Juııt Giıri.s 'n nîn i'.jöu'larda çeviraıgi «D*r!ing» dsn son tihru •yıskenn üonut>üı>ne kadar geç'rdiği odyıüt cioğişim konuşu'.ujor. Julîe Christie, uzun yıllaı tVarretı Beatly yıt binikte Los Angeles'de oturriuktan sunra, ^mdüerde Ü;'..ıi:.r'deki «jviııe yorleşmiş bııiuruyor. Sanalyi, koliywoo<î'a bı,\ır zamaj.< tu;a clen sııt çevirmed'.gini ileri süı nı«kle bir:ikte, ;on üÇ v;l iç;ndfc Amerikah vapımcıJarın ıütün film onerilerirü gen çeviı ciı. Buna karşı'.k İngü;eıe'cle art arda âört t'aırde rol aicu. Bunlardan ilsisi ..Bir Kazazeıit ııin Anıları» ve 1<>Allın» avaı zan^&nda îngiliz e : m Enst.it'usü'n d, destsklenen uk konulu lilrn ier. üçüncüsü, geçon aaîta Londra'da gösten meye oa^iay&n «Askerin ı}'inüşüj>, Rtbecc» VVesfin Biriiicı Dilıyn Sava Şj sırasında rulısal çöi'Jııiüye uğrayan birini ınlatan ııson öy htısünden beyaz osrdeye uyaılsndı. Christie'ııin ~>y\ adıgı dordüncü £ilm ıse, Ruth t'rawer Jhabvala'nm Booıibr öclü lü kazanmış romanmdan sine maya aktarılan ve Haıtu&lan "•akl tngilizleri anlatan »isıcak film. JuYıe Chrisfie Adana Sehir Tiyatrosu'nda Atay'dan"Ana Hanım Kız Hanım, ADAN'A (Cnm/iJiriyct Cüney İUeri Bürosu) Adana Şelıir .i'ıyatrosu sezonun üçüııcü oyumı olarak Cahit Atay'm yaadığı • i\nn Hanım, Kız Hanını» oyu runu sahnelem^ye başîaoiı. Sezonu Dr. Turhan Temmjin* i.! «Hastane mı Kestane miv» adlı oyunu ile fçan Adana Şeiıir Tiyatrosu, daiıa some Dinçer Sümer'in «Boıuk Bir Şey» oyununu Adana:ı tiyatrostverle ıln beğenisine sunmuşiu. «Güzeli daha püzel yapmak, çîrkinlikleri yok ctmck sanatm ve tiyatronun temel bedefi dir. Sanatın yapılmadı^î yerde karanliRin, umu*suzluğun egemen olacağı gerçeğinden harel<etle tiyatro izıcyiclsine eD ka llteli yapıtlan sunmak başta sclen amacımızdır» diyen Şehir liyatrosu yetkliüeri, geieneksel hale gelen Iiselerarası Ti 5atro Şenliğinin üçüncüsünün bu yıl nissjı ve nıayıs aylarınü a yineleneceğir.. söyledı.er. Bu arada, Perihan Doygun' un yönetiminde sahnelenen «Ana Hanım, Kız Hanım» oyu nunda, köyîünün sorun.arı ve ekonomik koşu.lardan tlolayı töy insanlarımn yaşamı 'çleniyor. Yönetmen Perihan Doyç,un, yazar Cahit Atayın eser;yle ilgili olara!^ görüq.»erini çöyle açıklıyor: « Cahit Ata/, bn oyunöa eKonomik koşuliardan dolayı köy însanımızın yaşamını sahneye getirmiştir Ulnmsuz ek<» ııomlk ve tophımsal k.»şullar bu insanların kara yazgısııii ».timışlır. Toplumum.izdaki deiîgesiziikler çiderilmcdiği, yıjL'nılar egitilnıediği, türelcr doğru yolu kanalizc edilmediği sii ıtce, İresi* Agaljra kanao çok î.ileler, yitirdiği cküzüne vanan /»na hanmılar. I'isır olduğu 1çîn üzerine kuraa gelcn Kız hanımlar, köyîünün diline düş memek için ycrlni yurdunıı terk çden Haşlak Alilerin tr»j,cdyalan sürecektir kuşkusu^. Dileî,imiz, inelAc köy insanıuıınuwn, genelde tün» toplumumuzun olıımlu yaşam koşuüarı iıındc doğruya, iyiye, sü>ele » iaşması..» 1980 yılında yerleşik ıtaaroy;ı sahip olan Adana Belediy*> Şe bir Tiyatrosu, 19(ıO81 sczonuir oa Okt&y Arayıcı'nın «Nafilc Dünya» ve Necatl Cuaıalı aın «Nalınlar» oyununu, 1981A2 sc «onunda Neil Sunon'un <Horu sunu öttüren», Turgut Chtakman'ın «Fehim Vaşa Kinağı» *e Robert Thomas'ın «r.ızak» adlı oyunlarını başanyla salıne icdikten sonra İ98283 dönenii için hazırladığı Dr. Turbaı, Te muçin'in «Hastane Mi Kestane ftlî» ve Dinçer Sümer'in «Bo «,uk Bir Şey» adlı oyunlarım u leylcilerin beğenisine sunmus tu. Bu sezonuzı üçüncü ıvuıv.ı oîan Cahit Atay'm «Ana hanıın Kız Hanım» adlı yapıtı başarı., 'a sahneleniyor. Behic AK bcn't VANLIŞ uerinde verenlmanlar 1 olmak is de H/lTfl c|(i \n\en \man\ar, hı'4 HBTfl (jqpmaz\arl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear