26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 OCAK 1983 Cumhunyet 9 Evren, fahri profesör Grillmayer... (B»?tarafı 1. Sayfada) tiğini. o tarihlerde îsmet Inönü'ye de Fon Fakultesi'nin fahri Profesörlük payesinin verüdiğini hatırlatarak, «12 eylül 1980'den bu yana tüm Türkiye ile birlikte Üniversitelerimizde de barış ve güvenin gerçekleştirilmesl, hukuk düzeninin yeniden re saghklj bir biçimde kuruiması, devletimize olan umudumuzun ve inancımı^ın perçlnlennıesi» nedeniyle Cumhurbaşkanı Kenan i'vren'e Üniversite'nin Fahri Pi'ofesörlük unvanının verilmesinin kararlaştınldığını söyledi. Prof. Dgmiroğhı, YÖK'ün bu ünvanın tüm Cniversiteler v e Gülhane Askeri Tıp Fakültesi adına verilmesini kararlaştırdığmı açıklayarak, «Evı karar, duyduğumuz kıvanç ve onuru daha da arttırdı dedi. Hukuk Fakültesi Dekanı Altug, Fahri Hukuk Doktoru. İs'anbul Üniversitesi Rek törü Demiroğlu tüm Üniver siteler adına Fshri Profesör ünvanlarmı sundular, Prof. Demiroğlu, Cumhurbaşkanı Evren'e Akademik b:nişi giy di.di. Cumlıurbaçkanı Kenan Evren aîkışlar arasında fah ri akademik ünvanlan aldık tan sonra bir lconuşma yaptı. Cumhurbaşkanı. konuşma sında. kendısine verilen ünvanlan n «sadece manevi de ğer taşıdığını», bu «ünvan tevcihi»nin, 12 Eylül'den son ra «her sahada olduğu gibi üniversitelerde de huzur va güvenin sağlanmasından do layı bir şükran ifadesi» olarak yapıldığını beürtti. Evren, manevi değerlerin önemine. gençlerin manevi değerlerin üstünlüğü konusun da eğitilmesi gereğine degin di. «devlete saliîp çıkacakîara düşen en büyük ve tarihi görevin. gençlere en dogru yolu gösterecek faydalı bilgileri vernıok ve devleti j'ikmaya çalışan o sapık i'ikir sahiplerini eğer varsa aramızda barnıdırmamak» olduğunu söyledi. Evren, 1946'dan bu yana özerkük ka.vramının «iiniversite yöneticilerinin kendileri tarafından seçilmesi ve denetim den fiiicn uzak kalmması şeklinde yorumlandığmı» ha tırlatarak, «Halbulu, yöneticilerin öğretim elemanlan tarafından seçilmesinin, özerklik anlayışı ile bir ilgisi olmadığını demokratik usul lerle idare edilen bazı Batılı ve Doğulu ülkelerdo göıü yoruz» dedi. Üniversito yöneticilerinin öğretim e'eman larınca seçilmesinin geçmişte yarattığı bazı olumsuzluk ları hatırlalan Cumhurbaşkanı ?347 sayılı Yüksek Ögretim Yasası hazırlanırken, «geçirilen bütün acı tecrübelerden yararlanıldığını» söyledi. Evren, YOK'un "dev let yönetiminde ve üniversi telerde en yüksek düzeyde hizmet vermiş kişiler arasın dan seçilerek atanmış üyelerden oluştuğunu», Kurulun «yüksek öğretimin dışın da degil, içinde ve adeta onun bir parçası olarak kabul edilmesinin doğru olacağını» belirtfi. Cumhurbaşkanı. «her reformda olduğu gibi bu refornıa da ayaU uy durmayanlar bıılunacak ve camianızdan aynlacaklardır, bu çibilere btınrian sonraki hizmetlerinde başarı dilerim». dedi. ÜNfVERSİTELERf ZIYARET Cumhurbaşkanı, îstanbul Üniversitesi'nde onuruna verilen öğle yemeğine katıldıktan sonra, tstanbul' daki öteki Ünlversiteleri ziyaret etti. E\Tcn. sırasıyla Msmar Sinan. Marmava, Yıldsz. Bogaziçi ve ÎTÜ Üniversitelerine giderek rektörlerle gorüştü va Senato toplantılarına katıl dı. Cumlıurbaşkanı Evren' in Üniyersite rektörleri ile yaptığı özel göruşmelere Başbakan Bülend UIusu da katıHı. YÖK Baskanı Prof. Dc. }lısan Doftramact, öğre tim üyoleri ile birlikte özel pörü.îmenin bitmesini bekle di. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e Marmara Üniversitesi'ni ziyareti sırasında Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelcrinden Mehmet Özer'in yaptığı yağlıboya bir tablosu. Yıldız Üniversitesi'ni ziyareti sırasında da 18. yüzyıl desenleri ile süslü porselen bir ta bak armapan edildi. Cumhurbaşkanı Evren, Yildır. Üniversitesi Rekturü Prof. Dr. Süha Toner' rien tabağın üzerindeki ta vus kuşunun anlamını sor du ve daha sonra «Tavus kıışii Çin'de ömrü sim geliyor» dedi. Bogaziçi Üniversitesi'nde ise yeni kurulan Atatürk tl keleri ve lnkilap Tarihi Ens tifüsü'nün rpstore edilerek hizmete Iıazırlanan büyük salonuna Kenan Evren Salo nu adı vcrildi. Cumhurbaşkanı Kenan Ev fen. 7 saat süren îstanbul'daki Üniversiteleri ziyarcü ni ÎTÜ'nün Ayazağa kampü süne giderek tamamladı. Ge ceyi Kalender Orduevi'nde geçiren Cumhurbaşkanı Ev ren bugün Gazet.eciler Ce miyeti. 1, Ordu Komutanlığı, Zaynep Kami] Hastane si ve Dolmabahçe Sarayı' nı ziyaret. edecek. Sofraların açıüanmasındaıı hemeıı sonra ştkerm perakende satış fiyatı beiırlenmedeıı Istaubui'da yaptiğımız iıüyuK bir arci^tınııa, gırdiıen araiinda şeker ijuıuıvdiı pek gok gıcla niuaauiıine iü.m geleceguım ıpuçtaı'uu ienyor. çikoiata uıeucısmden şekercısıne, pastahane idjutiujuen utiıcısına, nuıta kanvelıane çayiıane sahıbme, neiva ve bıs küi üreticisıne dek gırclileri arasında şeker buiuııan ya da şeKer kullanan kuruiuşıarin yoneucı ya oa yetkiluenne yö1 ııcıiuğtmız sonuai'da; ), ou kui'iuuşıai'm t'ınansınaıı uöiunılennac şeker /.aınmıyla n^ıa oia rak Kalemıeraı *.ıynatnmaya. ıiiaya başiaııdigıru anladut. An~ C;ık kimso Ke^ın bırşey söyiemıyordu. Herkes amDHİüj gidenen ve nakijye eklsndikten sonra oluşacak perakenae üyatı beklıyordu. Tahııaiıı yapniak ıçm zoriadı gımız yetkııüerden bir böluınü ııakiıye payımn çok yüksek çı kabüeceginden kaygı uuyuyor ve bir şey süylenuyordu. Bir djğer böiüın, büyuk oi'üUlı zürn yapmaıan gei'eKirse, bıuıu üıündelu giikoz • şeker denge sını giikoz lehıne değıştirerek zam oranını siiıırlı tutabılecet'ini söylüyordu. ilnıa arüaşılan oydu kl, bu zamdan etkilen'sn tüm kesimier, Itendi üriınlerine zam için kuyruğa gireceklerdi... Sorular yönelttiğımiü bır ş». ker firmasuıın yöneticısi, «ta. bil kızım, hesaplara başladım bile uma sen lıenim zam yapa eag;ımı yazma,» d«di... Baklavacı, «perakende fiyatlar açîklansm, gerekeni düşüııeceğiz» diyordu. Pastaneler de sıradaydı. Bu aianda bir fiyat. kontrolü olmadığı için pastanelerdeki pasta, ta'lıkurabiye, sütlü tatlılar v e lıamurlu tatiılara pazartesıden itibaren zam gelebilecegi dile getirüiyordu. Hatta tuzlu çe.şitlerine bile zam selirse şaşmamak gerekti. Nestle, Lion, Melba gıbı çukulata firmalan da. bu zammın kendi ürünlerine yansıyacagını kabul ediyorlardı. Bisküi çeşıtleri de berhaldo zamdan nasiplerinl alacaktı. Talıin helva, çeşitii helva tür leri, hatta genelliklo sokak satıcıiarmda gördügümüz kağıt helvanın «taclı» da «azalacak» gibi pörünüyordu. İş bu kadarla da kalmayacaktı. Gerçi artık tatlılann «tadı» azalacak. belki de yenen taUılann ardından taoğazlarımızdaltl yanmayı gidennek için su ya da meşrubat içmek eslcisi kadar g?rekmeyecckti... Aına perekecek olursa.... Meşrubat fiyat lan da şekers yapılan bu zamdan nasibinl aiacakmış gibi görünüyordu. Meşrubat zammı, kahvehane çayhanelerde hem biraz soluk alıp dinlenmek, hem da boğazlarının. pasını temizlemek isteyenlerin bu lsteklerini torpüleyscek boyutlara varacak naıydı? Girdileri arasında seker bulunan ya da şeker kullanan her üretici ya da kuruluş. şeker zammından sonra yeni maliyetleri çıkarmaya koyulacaktı. Bunlarm çoğunluğu belkl de hakhyd:. Ama şeker kullandıkları halrie, zammı hakketmeyen tek kesim herhalde İstanbul'daki lüks oMlerdi. Oralarda zaten bir bardak çay ya da bir pastayı 2503^0 iirartan aşa§ı vemekiçmek rrünıkiin değildi. (Baştarafı 12. Sayfada) lan yapılan 42. sanık sırasından itibaren DİSK Bol ge Temsilcileri Ali Kaya, Saîm Akbulut, Sefer Güvenç ve flecep Koç sorgula n sonunda yaptıkları tahli ye istemlerinde DİSK'in yasa dısı bir örgüt olmadığı nı, ayrıca kendilerimn DİSK' te yönetici değil, çalışan durumunda olduklarmı belirttiler. Sanık ve avukatlarının tahliye istemleri sonuncia görüşü sorulan duruşma sav cısı sanıklardan Sefer Gü venç ve Rocep Koç'un ile ride hukuki durumlarmuı değişmesı ihtimali olduğun dan mağduriyetlerine meydan verilmemesi için taJıliye istemine katıldı. Mahkeme tutukluluktan beklenen gaye hasıl olduğu gerekçesiy le Sefer Güvenç ve flecep Koç'un tahliyesine. Ali Kaya iie Saim Akbulut'un bek lenen gaye hasıl olmadığından tutuklulukiarmın devamma karar verdi. Duruşma diğer bölge temsilcilerinin sorgularına devam edilmck üzere 19 ocak çarşamba saat 10.30'a ertelendi. l. CalışanJar... Ydmar kl bcnim hesabıma jrSre bu oranm "•'« ttl oiması gerckljor. Bana maaş oranım cksik gibi gclijor. A.T. JSTANBÜL Y,.\X1T SSK Ypsasınm 61. maddcsi:! ne göre. Yaşiıhk Rylıftı «? :;<ırtalımn kadın ise 50. erkek ise 55 ynşından sonra do'durrttığu her tam yaş için ve 5000 ıriintlen f;wla (idrdiiii !ıcr 210 .•rünlük ınalulliik, yaşiıhk ve ölüm sigortaları prinıl için '« 60 oranı (1)' er artınfarak, b) Sijforlalının 50W giindcn ııoksan ödedİKi her 240 süııiük mahıUük, yaşlılık ve öliim sliîortaları pıirni için 'i> 60 oranı r 1 ekslltilerek» hesr.planrna Ktadır. Size 55 yaşını doldurmuş vc 4470 Rİin de prlm fldemiş bir kadm sigortalı olarak, °o 63 oran Uzerinden ayhk bağlanması gerekir. (Baştararı ı. Sayfada) d a h a da hızlanmasma yolaçacaktır. Grillmayer'in Ağca olayı içinde önemi gerçekten çok büyüktür. Avusturya pollslne ve Ağca ile ilgili Roraa Mahkemesi kararma göre, Grillmayer, «İçinde Nazllik kaynayan bir aileden» gelmektedlr. Suikast glrlşlminde kullanılan Brownlng marka sllah, Grillmayer flrması adına Mühendls Tinter Otto tarafmdan satın almmıs ve silahla ilgili bütün belgeler yokedllmişti.. Belçlka'da «Fabrique Nationale Herstral» adlı sllah yapım îlrmasından yola çıkan bir parti sllah, 1979 yüında LleJ'de «Schroder» firmasına devredillyor; İçinde Papa olaymda kullanılan stlahın da bulunduğu 21 tane Browning marka tabanca Grillmayer tarafından satın almıyor ve Avusturya'ya sokuluyor.. Bundan sonra kendllerine «ülkiicü» denllen Türkler devreye giriyor. îsviçre Olten Ülkü Ocaklerı Baskanı ö m e r Bagcı, büyük olasıhkla Oral Çeltk ile beraber silahı. Grlllmayer'den alıp. Ağca'ya veriyor.. Ağca'mn. Sofya'da sahte pnsaportu, Ankara Sıkıyönetim Komutanlıgı Askeri Savcılıgı tarafından elektronlk aygıt kaçakçılıftı yapmak sunından, Abuzer Ugurlu'nun suç ortagı olarak aranan Miinih'tek! Vardar şirketi sahlplerinin yanında çalışan ö m e r Mersan'dan alması da ilginç bir raslantı ol.sa gerek!.. Pasaportu veren kaçakçı, silahı sağlayan yine kaçakçı.. Biri Türk. biri Avusturyalı.. Saptnnan bu iliskt biie tek basına terörün çok uluslu yanmı göstenneye yetmektedir. Gvillmayer'in ÇekosJovakya üzerindsn yeni bir silah kaçakçıhtn yaparken yakalanması da berhalde 11gi çekicidir. Arşivlerlmlzde. Çekoslovakya İle İlgili bazı btlgl ve belgeier de bulunmaktadır. Cumhuriyet okurlarının artık adını iyice ezberledikleri tbrahim Telemen'in 1975 yıhnda karıştışı sünh kaçakçılıği olayı da Çekoslovakya'ya dayanmaktadır. Teletnen'in Almnn kaçakçj Giinter Bock ile birlikte nlânlndıkları «Vizor» marka tabanca kaçp.kçılığı Çekosiovnkya'nın Btırnn kent.inde baçlar. son durak îzmtr'dir. Günter Bock, «Mereııria» firmpsının 371360 rmm:>.ralı santrallnderı 3308 nurmravı arp.r. Bıı numarada karşısına «Davidek» ve «îîernnrd» ndlanncia ikl kişi çıkar. Bundan sonrası kolaydır. AltıyÜ7 tane Vizor marka tabanca. Alman Bock tarafından knllanılan SCA 3921 plaka no.ln aracm özel bölmelerine yerleştirilir. Araba. Avusturya sınınna. kadar, polis eşliğinde getiriür. Bock daha sonra ttalya'ya geçer, buradan deniz yoluyla tzmir'e glder ve îzmir'de silahlarla beraber yakalanır. Kaçakeıîık olaymda kuHamlan araba. «7 Stuttpart 80 Rohr, Gietmannster 10» adresinde oturan Norbert Orliko\voskl adlı bir Alman yurttaşınm üzerine kayıtlıdır. îşin ilginç yanı ?u kl, 1372 yılında, aynı îbrahlm Telemen'in karıstıgı bir başka silah kaçakçılığında kullanılan «S. An 57=13» plaka no.lu araç da aynı Orlikowoski'nin üzerine kayıthdır! 1972 yıhndaki kaçakçılık, Macaristan'ın başkentl Budapeşte'de «FerIlnion» adlı firmadan alman silahlarla yapılır. Olayda. Peter Schwarts ve Hans Peter Haas da rol alırlar. Olay, her yönti ile çokulusludur. tbrahim Telemen'in bu soruşturroa sırasmda askeri savcıya verdifti el yazıh ttadede birçok kişlnin adı gerer. Mahkeme. bu Ifadeyi, işlem yapılmak tV/ere ilglH ycrlere gönderir. Soruşturma bu noktada tıkanır! Bugün Papa olayı nedenlyle adı ve serüvenleri bütün dfitıyaea bilinen Bekir Çelenk'in adı bu lfadede yer aimıştır. îtalyan Savcısı Palermo t a rafmdan aranan Hasan Nehlr de Telemen'in t a a 1972 yılında aoıkladı&ı kaçakçıların arasındadır. Bu ifadede daha bircok kişinln adlan vardır. Hem de çok tlginç kişilerirı! Evet, dönelim bugüne: Grillmayer, Çekoslovnkya üzerinden yapılan bir kaçakçılık olayı nedeniyle yıkayı ele veriyor. Biz de bu yüzden Çekoslovak baglantısına deglnlyoruz. Bu tür olaylar arastınlınca bakın neler çıkacak. Kapitalist sllah tekellerl ile Buigaristan gibl Marksist Lenlnist filkeler arasındakl «yenl enternasyonalizm» bütün çirkinllgi ile bellrecek.. Eskl CÎA görevlisi Sam Cnramtnîs'in yönettîöl silah şlrketlerlnden Bulprar Kintex şirketine kadar uzanan, bu «yeni enternnsyonalizmnln dünyaya h e le heie bizim cibi ülkelere kaça malolduğu da lytce anlasılacak.. Şu terör agına bakın: Eskl Nazi Grillmayer ile sosyallst Çekoslovakya, sllahlan üreten bir NATO (llkesl: Belçlka.. Abuzer ugurlu'nun ve Bekir Çelenk'in sıgınakları. Hnlk Cumhuriyeti Buigaristan! Ve NATO ülkelerlnden Uretilen silahlan alıp, Türklye'ye gönrieren bir Varşova Paktı üyesi Buigaristan'. Ve dünyanın en buyük sllah satıcısı. bir CÎA görevllsi: Sam Cummlnss!. Silah kaçakçısı ikl CtA görevllsi d a h a : Edward Vilson ve Frank Terpll!.. «Yeni EnternasyonaHzm» çu blzim yaşadığımız «TerJir Pazarı» üzerine kurulmuş, görtin, a n layın lşte... «MAAŞ ORANSM EKSİK GİBİ» SO!U Kir knrtın sigortulı olarak 55 yaşıını duldurdııktan snnra pmi'Ulili.çimî Istcıîiııı, işli'miorjnı tarosımiantiı ve bana SSK'ca, Eirstei'gcıni, ajlık oranıtnı vc aylığımı iriistcen bc!s;e de ifrlıli. Bu belRpde yaşını 05 vc pılm iirirjne piin sayı!;ırım iso, 4.470 friiıı olarak tfosterüiyor. Aylık baflannıs oraııı ise, "o 35 nlaralt belirtilmiş. Üysa "olin (Avl'.k tağlama oranıt. 4 v» 5 (50 yaştan sonraki 5 lazia yaş için artırım). °i 42 (5000 günden ekfik 530 gün için eksiltme). ",a 63 Size baglanacak aylığın oranı. (^retmeninögrendnin . Doruları... sorunlan TUNCER GAZÎ Ü. SANAT EG.TİM! Y.OKULUNÜM DURUMU + Bizler yeni adıyla «Gazi Üniversitesi Sanat Eğitinıi Yüksek ükıılu» ögrenciieriyiz. MilH Fgitlın Bakanhğma baglı bulundugumuz sürece össetnıenük hakkııınz vardı. N'e yazık kl, YÖK'ün son siinlern'e verdiği kararlarla bu hakkıım.z askıya alındı. Ne olacagıraız henüz belü dcğil. Oysa biz bu okuîa ögretraen olnıak a m a cıy'a girmiîjtik. Bu konudıı yöneticilerimizden olumltı ya da olumsuz bilgi alanııyoruz. Geçen yıl okul yönefiminin deHPtiminde bir dizi sosyal çah.'jnıatnız oldu. Bu yıl bu oluınlu çalışmalarmııza izin verilnıiyor. Şimdi mescidimizden başka sosyal etkinlik alannrm kalmadı. Mescide ,<ritinfyenler psikolojik baskı altınrla Uıtuluyor. Ayrıca, kantinimi^i, tuvalctlerimizi, derslikinrimizi pisiik götürüs'or. Okulunıuz seri üretime yönclik olduğu lıalde, ilkel yöntemlerle öçretim yapılıyor. Her türüi teknik olanaUlaî buhınmasına k;uşın makinn'.ara yaklaijtîrıljrnyoruz. Sorunlarımızı yetkililere duyurursantz çöziim bulunacağı kanısmdayız. Gazi Üniversltesl Sanat Eğitünl Yüksek Okuhı öjcrencilerl • Yetkililerdcn Sanat Egitiml Yüksek Okulu'nun sorunlarına llgl bekliyoruz. un (Baştarafı l. Sayfada) itun Üstünlügaıi9 ve Atetürk îlkelerinfl bağhlıgın bir geregl sayıyorum. ' Öğrendigimize göre Türk Dü ve Türk Tarih Kummları bır kamu tüzel kişiliği ohıştııracak bu Yüksek Kurum'a baftlı birer I)ivim9 o.öniiştürülecektir. Bu birimlerm adı «Tüvk 'l'arih Kurıımu» iie «Türk i)il Kurnmu» olacnk; ancak tüzel kişiiiklerl bulunmayacaktır. Bunların üye. leri de çeşitii lcjrı.'mlar veya kişilerce atanscaktır, Biiyüi; Atatürk'ün 5 Eylül 1938 giiniü vasiyetnamesinde i''i kunınıa bağışladıgı cbağlattığı) geliricr da Yüksek Kurıuna bağlı bu iki birime aktanlacagı gibi, ku. rıım'.ann mnlvarlıklan da bu birımlere verilecsktir. Bövlc? bir ciüzenlerr.o önceiikİn A'atüık'ün iradesine ve son isteklerine aykındır; sonra da 1> 2 Anayasası'na ve hukuk il!Ç krlerine. 1 Böyle hir düzcnlcme Atalürk'ün Iradraine ve son istrklerine aykındır. Çiinkü; Atntürk kendi iradesini .3 Eviül 1R33 gürı'ü vusiyetnp.mesiii'Je açıkça belü etmiştir. Miras hukukunda vasiyete ölenin «son i.stek'eri» denir. Bu ncdenlfî bir kiiiısenia vasiycti acıkça ve y.'i zılı olarak orlada iken, o'nuıı başka istekleri olcluj^u düşünü lemez. Kaldı ki. çeşitii daval«ra konu olduğu için, bu vasiyetnamerıin j^iktok yargı orgar.ınca yorumu da bi;kaç kez yapılmıştır. Hiçbir duraksamaya ypr kalmamıştır. Bu konııya d.ıha önce de deşiindljjir.1 icin (x) bu yazı çerçe.vesinde ayîH görtiş ve düşünceleri yinelsmekten kaçır.noruırı. Bilindig: tbera Atatürk, ölt)münden kısa bir siire önce yap tıjı vasiyetnamesinde T. tş Bankasmdaki pay senetlerlnin yııhk ^elirinden bazı gerçek kişilere ayhk gcliıicr baglanıiş; kalanın da yan yarıya iki kuruma vorümesini Istemiştir. Bu iki kurura. Atatürk'ün kurucusu bulunduğu İki «özel hukuk tüzel kişisın dir. Her iki. si de Medeni Kanun (Yurttaş lar Yasası) ve Demekler Yasası kurallarma göre kurulmuş ve varlıklanm sürdürmüş birer dprn°'stir. Bu iki öpmek bütün organlarıyla hugün de csnlıdır ve yaşanıakradır, vürlıklarını sürdurmektedir. Bir yasayla oluşturulan «Atatürk Kü'tür. Dil vc Tavilı Yüksck Kurumn» bir kamu tüzel kişiliği olacaktır. Bu kunıiuşa bağh iki birimin adlarmın Dil Kurumu ve Tarih Kurumu olması, ikî özel hukuk tüzel kisisinin yerlerini almalarını sag layamaz. Kaldı ki bu iki biri. min tüzel kişilikleri ds olmayaca'ctır. Özel hukuk tüzel klşiliklerlni:ı yaşümları^ın nasıl son bulacaü^ j>cisalarda (Yurttaşlar Yasasl. Dernekler Yasası) yanlıiır. Y.ısal bir gerek olmadan ya da bir yargı kararı bulunmaksızın ö^el yasa çıkanlarak feshedilmelfiri vö malvarlıkları ııa el konulnissı «Hukuk Devleti» ile bağdaştınlamayacak bır işlemdir. Eu iki kurumun kendı genel kurulları varken, yasa ila varlıklarına son verjlınesl ve malvarlıklarının kendi onayları ve istekleri dışında rl konulması, bir başka tüzel kişilije aktanlması son derecs sakıncalı ve gelecekte ce köfii örnek oluşturacnk \sir dav ramştır. Yasama orgamrun bile böylo bir yetklsl bulundıığu söyîenemez. Hukuk devletinde yasama organı da «hukıık»la bağlıdır. 2 Böyle blr düzenleme 198? Anayasası'na da aylnndır. An^yasa'nın 19. maddesi «her. kes kişi lıürriyctl ve füvenlisine sahiptir» derken yalnız gerçek kişileri deSil. «tüzel kişilcri» de içermektedir. Yine Anayasanm 35. maddesi «herkes ınillklyet ve miras haklanna sahiptir» derken de kuşkusuz «•tiızel kişileri» 08 korumaktadır, amaçlamaktadır. Yani her iki kurum da Anayasanm ön gördügü klşilik, varlık, mülkiyet ve miras haklanndan yararlanmaktadır. Böyle İken, bıınlann varlıklanm sona erdirip, yerire aym adla kunükuruluşım iki çalışrna birimine) varhklannı aktarmak Anayasanın öngördüğü gti\encelere uygun düşmeyecektir. Kuşkusuz böyle bir düzenleme gelecekte hukukçular İçin ilginç, ama olumlu sayılamaya cak ö'rr.ekler olarak epey arastırma konusu olacaktır. (Benzpr bir dtizenlemenin T. Çocuk Esirseme Kurumu için de öngörüldüğünü öğreniyoruz.) Kaldı ki, bu düzenleme Anayasa'nm 134. maddesins de 6ylurıdır. Yani, düzenlemenin dayaııagı olduğu sanılan Anayas» lıükmür.e de uygun değildir. Aîi'lan hüküm şöyledir: Madde 134 Atatürkçü dü((ünceyi, Atatürk jlke ve lnkv lâplarını, Türk kültürünü, Türk tarilıinl ve Türk dillni bilimsel yoltlan araştınnak, tarutnıak vc yaymak ve \ayinlar yapmak amacıyla; Atatürk'ün manev: hfmavelerinde, Cnınhurbaşkanı nın gözetlm ve desteffinde, Baş bakanliKa bağlı :Atatürk Araşlırma Merkezi. Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezindon olıışan kamu tüzel kişlliğinc sahlp «Afatürk Kültür, Dil ve Tarih Vıiksek Kunımu» kiınılur. «Türk Dil Kurumu İle Türk Tarih Kunımıı için Atatürk'ün vasiyelnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup kendileriııe tahsis edilir. «Atatürk Kültür, DÜ ve Tarlh Yüksek Kuruımı»nun. kunıluşu, orffanlan, çalışma nsul leri ve fizlilk lşleri He Irunıluşuna dahil kurumlar üzerinde kl yftki'crl kanunln düzenlenir.» Anayasanın 134. maddesinin Jlk fıkrasmda Tllrk Dil Kurumıınun da, Türk Tarih Kurıırnımun da varİLklan açıkça amlmakta, korunmaktadır. Özel likle da yeni kuruiusun (Atatürk, Dil ve Tarih Yüksek Kunımu) İçinde yer alacaklan be litilmektedir. Maddenln lklncl fıkrasında TT.UŞ iki kuruluşa fya da bir et!l «Atatürk'ün vasiyetnamesind» belirtilen malî menfatlerin sak h olduğu vo kendiicrine tahsis edi!ec:si';ı beürtilen iki kurum, bugün var olan özel hukuk tüs:el kişileri (Türk Dü Kurumu ıl« Tijrk Tarih Kurumu) dir. Maddede yer filan «kendilerlne» deyimi bu iki tib:el kişiH «in vp.rlıKJan ile rnedenl hak^ lardan yaraıOanma ve onlan kııllanma yeterliklerinin korunduğunu belirtmektediT. Bu ikl tıirol kişiliğin vBrlıkU'n yıkılnıanuş, kaidırılmamıştır. Tcrsl ne var olduklan kabul oluna' rak konınmuştur. ,| Maddenin iiçünctl fıkra.smdıa İse «kuriıhışuna dahll olan kurunılar üzerindeki yctkileri»r.8 değinerek, Yüksek Kurum'un İçinde her ikl kurumun varhklannı komyacağını, ancak Yük sek Kurum'un «bazı yetkileri» olabilecegl öngörtllmekteuiır. Yok^a bütiinliyle bu ikl kurumun ortodan kaldırılacağını, varlıklarına son verilerek yfr. lerine yeni iki birim kuruîac.a ğmı, malvarhldannm da bu iicl birime akt.anlecağını dilşünemeyiz. Anayasa koyutnısu da böyla bir düşüncede değildir. Öyîeyse şimdi bîr yasayla yapılmak istcnen düzenleme Anayasa'nm 134. maddesine de uyj gım değildir. Sonuç olarak şu noktayı b»lırtmek isteriz ki, Hukuk düzani bir bütündür. Bir hukuk devlstinde bütün güçler kendilerini hukukla bağh ve çevrill sayma dı;rumundadır. Gerçi bir sure için yasalann Anayasaj'a aykırıhğ.'nın yargısal de ııeümi askıya almmıştır. Ama bu, yasama crganının kendinl Anayasayla bağh saymaması so nucunu doğurmamahdır. Böyle bir tııtum ve davranışm son tler5«c8 sakmcaîı geliçmeler yas ratacağı gözden kaçınlmamaiıdır. (x) Bkr: Atatürk'ün VasIyoH: Cumhuriyet, 24 Nisan 1981. (Baştaratı 12. Sayfada) grubu purti olaıak kabîü etmek.tsdir. İsveç'te 19ö6'dan bu yana tüm siyasal partilere devlet yardımı yapılmakta. Devlet yardımian ikj türe ayrüıyor: 1) Yapılan son iki genel seçımden birinde 349 kjşilik tek meclisli paı ;am«ntoda en az 1 sandalye kazanan ya da toplam geçerli oylarm en az yüzde 2,6'sını alan partilere «parti yardımı» verilmekte. Şımdilerde «parti yardımı» nın tutarı parlamentodaki sandalye başma yılda 150 bın İsveç kronu (yaklaşık 3,75 milyon TL> doiayında. 2) Sondan bir önceki seçlmde parlamentoda en az bir mületvekilliği ya da geçerlı oyların yüzde 4'ünü elde etmiş olan partileıe de «sekretarya yardımı» yapılıyor. Muhalofet partilerine ve rilen «sekretarya yardım:» iktidardaki parti veya partilere vsrilen yardrmdan daha fazla oluyor. îngiltere'de olduğu gibi îs veç'te de partüere yapılan devlet yardımian her hangi bir koşula bağlı olmadığı gıbı, nasıî kullanıldıkları konu sunda da partilerin hesap vermsleri ya da herhangi başka taır denetim söz konusu değii. [Bkz.: Fact Sheets t)ıı swedislı Governraent in Action, The Swedish Institute, 1982.] tsveç'in en güçlü siyasal kuruluşu oian Sosyal Demokrat îşçi Partisı'nin, 19,32 • 1976 arassnda aralıksız 44 yıl iktidan elinde tutabilmiş olmasmda parasal va diğer kaytıaklar yönünden gok zen gin olanaldara sahip olmasının payı vardır. Sosyal Demokrat Parti'ııin en büyllk gelir kaynaklarından biri İşçı Sendikaları Fe derasyonu'nun (LO) ve Sen dika birliklerinin partiye yap tığı mali yardımiardır. Partiler gelir kaynaklanm açıkiamak zorunda olroadıkları için bu yardımın boyutlarl hafckında fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak bir örnek vermek gerekirse, seçim yılı olan 1976'da Sosyal Demokratlarm devletten aldığı «parti yardımı» 15 milyon İsveç kro.ıu, LO ve sendikalardan aldığı bağışlar 12 mil yon1 îsveç kronu (1 kron yalc laşı ! 25 TL) doiayında olmuştur. [Sosyal Demokrat Parti'nin zengin olanaklan için Bkz.: Nils Elvander, Skandinavisk Arbetarrörelse Cİskandinav îşçi örgtitlerii, 1980.] İsveç parlamentosunda temsil edilen diğer partiler, Muhafazakâr Parti, Merkez Partisi, Liberal Parti ve Komünist Partisi'nin gelir kay naklan bağışiar ve üye aidat lan yamsıra d«vlet yardımla rından oluşnjaktadır. Bu arada, diger îskandlnav Ulkelerinden Norveç't*, îsveç'tekine benzer bir yöntemle partilere devîet yardımı yapıldığını; buna karşılık Danimarka'da bu uygulamanırj söz konusu olmadıgını; belirtebiliriz. Yannki yazımızda TUrkiye'de siyasal partilerin hukuki statüsünün çizilmesinde çok etkili olmuş bir ülkede, Pederal Almanya'da siya sal partilere devtet yardımı ve partüerin mâli kaynaklan konusunu ele aiacağız DiSK SÜRECEK Serdar Çelebi (Baştarafı 1. Sayfada) Kendisini almaya gelen İkl İtalyan polisına teslira edilen Musa Serdar Çelebi. îtalyan Havayuiiarının bir uçağma bindirildi. Çelebi'yi Roma'ya götüren uçak TSİ 15.25'te Frankfurt Havaalanından kalktı. THA'mn haberine göiö Çelebi Roma'ya indikten sonra zırlılı bir otomo'oü ile polis merkezine götürüldü. Çelebi'yı Papa su ikastini soruştui'an yargıç Martella'nın sorguya çekmesi bekleniyor. Sorguda Çelebi "nin Ag. ca va kendisine suikastte kullanılan tabancayı Milano'da veren ülKücü Ömer Bağcı ile yüz leştirileceğl bildirildi. Musa Serdar Çele'oi'nin iadesini Türkiye de istemişti. İki ülkenin birden samfeın iadesini istemesl üzerine Fsderal Alman hüktimetl durumu görüştü ve İtalya'nın istefiine önceİik verdi. Çaiebi 2 kasım 1982 tarihinde Prankfurt'un Kriftel semtinde yakalannnştı. îtalyan makamlan Musa Serdar Çelebi hakkında Ağca'ya para verdiği gerekçesiyle tutuklama karar ve emri çıkarmıstı. Çelebi, merkezi Franki'urt'ta olan Avnıpa Ülkücü Dernekler Federasyonu'nun başkanlıfrnı jrapıyordu. SANAT DERSINE (Baştaraîı 1. bpriere, bilsiye dayanıyor, asıl sız veyahut yersiz kammızca, onlar» da üziilmüvoruz. Yüzde l'inden vararlanalım da all tarafını ne yaparsanız yapın.» dedi. Bir gazetecinin. «oranlar blraz dengesiı olmadı mı?» şek lindeki sorusuna Dogramacı, «hatır içln yüıde 1 dedim. Hesap ederseniz binde 1 bfle değü» karşılıgını verdl. Prof. Doğramacı, basını cok sevdifti ni, şükran borçlıı oldııgumı, milyar verse kendisini bu ka dar ünlü yaptıramavacağını söyledl. FATİH ÜNÎVERStTEStYLE İLGtLt İSİM KONTJSU Başkanı, bu merkezde (ilmlerin bulunacağıru, ancak sonradan mikrofilmlerin sansüre bağh oldugunu öğren diklerini ve bunun icin de bir vasa değişikliğine çahştıkları nı biJdirdl. Doğramacı, bilimsel yavmlardan alman gUmrük vergisinin kaldınlmasma çalış tTklanm söyledi. Dogramacı. «Önümüzdeld bir lld yıl Içinde ayakbağlan ortadaaı kaldınla eaktır» şeklinde konuştu. Prof. Doğramacı kontışması srasmda YÖK'Ün «bir polîsfye hlzmet deçll. eiritimin eelişmesi için ne perekirse onun tini» yaptıgını bildirdl. Seyfi Demirsoy anıldı ANK.VHA, (AMv.V) Türkîs'ırı kurucularından ve eski Geneı Başkanlarından vSeyfl Demirsoy ölümünün 9. yıhnda dün törenle anıldı. Seyfi Demlrsoy'u anma tö renlnde konuşan Türkîş Genel Baçkanı Şevket Yılmaz, «Demirsoy, bundan soorakl kuşaklar tarafından yıllarca sayg<yla anılacak kişilikli bir liderdl» dedi. TürkIş eskl Genel Başkanlac'.ndan Halll Tunç İse yaptığı kcnuşmada şöyle dedi: «Seyfi Demirsoy, hem sen dlkacılık çilesini çekmiş, re nlaşmxyı saglıgında görmüş bir liderdl». hem de amaçladı&ı hedeflc Doğramacı, Marmara Üniver •sitesi'nin adırun Patih Üniveı (Baştarafı 1. Sayfada) sitesi olarak degjştirümesinin «yasama meclisince uygun gö nacak. Zamdan sonra evlerüldüğüuü, ancak kararın M U rimizde en yaygm olarak II Güvenlik Konseyi'ne ait ol tüketilen toz şeker İçin 100 duğunu» belirtti ve bir baçka 105 lira arasında bir pesoru üzerine «YÜK'ün üniversl rakenda kilo satış fiyatı betelerde bilimsel ve idari özerk lirlenmesi bekleniyor. Zamiik açısından çnk bassas davdan önce toz şekerin tstani'andıgını» soyledi. bul'da peraltende satış fiyaDoğramacı, Mımar Sınan Üniversitesi'nde. öâretim üye tı 87.50 liraydı, ancak özel likle semt bakkallarında 90 leri İle vaptığı sohbet sıratmda 1983 yıiı İçinde Anka liradan satıhyordu. Son seker zammı 1981 kasımında ra'da bir dökümantasyon mer kezi kurulacağım acıkladı. YÖK yapılmıştı. Toz sekere CAĞALOĞLU'nda îmar du rumu olan 3 katU ev sahibinden «atilürtır. T«!: 719086 SATILIK EV (Baştarafı 12. Sayfada) bu elemanlarm almış oldukları eğilimin karşılıgı olması gereken teknik hizmetin Istenmediglnl kaydet tl. Bu durumun İse resml kurumlarda çalışmakta olan teknik clemanları hem moral tatminsizlige itttglnl, hPiTi de gep'ek ücret'erin j'ittikçe düijmesl nedcniyle aldığı ilcretle yaşayamamak gibl bir sorun içine girdiğlni söyledi. 1970'li yıllarda yanlış polltikalarm sonucu teknik elemanların hakh olarak yurtdışma göçe başladıklannı da belirten Fuat Cinok şöyle devam etti: «Yurt dışına göç önlenraelidir görüşünün. gerçekİpşebtlmesi ancsk, ülkede uygulanmakta olan eğitim politikasmın değişmesine, teknik kadrolavm hakları olan yetkilerle donatılarak çalışmalannın sağîannıasına, ücret politikalarımn da dÜ7cUilme«ine öncelikle bağlıdır.» (Baştarafı L Sayfada) MGK üyesi ve Hava kuvvetla ri Komııtanı Orgeneral TahsinŞahin kaya tarafmdan on ceki gün Danışma Meclisi Baş kanlığı'na verilen ve «Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu» kurulma3i nı öngören yasa önerisi ila ilgili clarak görüşlerini eçık larken, yasa önerısinin Ana yasa'nm 134'üncü maddesi uyannca verildiğini belirterek. Türk Tarih Kurumu'nun statüsünün devam etme si arzusunda olduklanru söyledi. Sedat Alp, yasa önerısinin gerek ilgili komisyoniar da vo gerekse Danışma Mec lisi Ganel Kurulu'nda görüşülmesi sırasmda Türk 1~ur rıh Kurumu'nun geçmişının vo yaptığı işlerin gözönütıe ahnarak karar verilmesinin en büyük dilekleri olduırunu beürtti. Sedat Alp şöyle dedi: «Türk Tarih Kurumu, tüzeı kişiliğe haiz bir demek olarak kurolmuştur. Atatürk'ün vasiyetnamesl ile de vamı öngörülmüş ve Atatürk, vasiyofcnamesi ile mira sınin bir bölümünü kuruma bırakmıştır. Atatürk'ün vaslyetine dokulmamahdır ve vasiyet bozulmamalıdır.» TTK Başkanı Sedat Alp, kurumun yetkili organıııın Genel Kurui olduğunu va kurumun geleceği hakkında Genel Kurul'un karar vereceğini de sözlerine eldedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear