23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 AĞUSTOS 1982 KÜLTÜRYAŞAM Cumhuriyet 5 Mehmet Ulusoy Fransa'da yine gündemde Ulusoy'un sahneye koyduğu Rabelais'nin Pantagruel adlı yapı ti övgüyle izleniyor Derleyen: Yaşar İLKSAVAŞ Mehmet Ulusoy"un yonettıgl Onlu Fransız yazan Prançoıs Rabelaıs'nin «Pantagrüel» adlı yapıtı Fransa'da, gostenldıgı tüm kultur merkezlerınde ılgıyle ızlenmıştı. «Benercı Kendını Nıçm Öldurdu?» adh oyunuyla beüeklerde yer etmış olan tTlusoy, «Pantagruel» ıle tıvatroseverlerfn havranlıgını bır kez daha kazamvordu Hav re'deki gosterının ardından çıkan e'eştırılerrten bırı «Güzel Resimlı Kıtap» naşlıftını tasıyor va eleşfırmpn «Mehmet Ulıısov'un sahneve koyduğu. özffürhık rivatrosu ile Courneuve Tivatro l\Terke7i'nin serçiledipl «Pantasrruel» perdpsini açtığinda ınsanın içinden ne kadar çu zel bir resimlı kitap. dive hağir ınak selıvordıı» pnbı coşkulu bır gırısM basladı^ı TOrısını ŞOVIP suıdurfıvordu «Mphmet lllusnv'u tüm alanj katılavan akıl alma? tahta tekerleğivle «Be nprci Kendinf Nîrin Öldiirdü''» oyuııundan hepımiz ammsıvoruz. Bu son Rabealis ovununun buluşları da alabıldığine cuzel ve çnzdoldurucu » Eleştırmen Michele Grandjean ISP «Pantaçruel Mehmet Ulusov'un Buyuk Askı» başlığım atmıştı Grandiean'a gore «Mehmet Ulusov ile Rabelais'nin karsılaşması kaçımlmazdı. Buvuk Turk'un çozalıci, atcsli, merakiı, dnvmak bilmez mizacı» Rabelaıs'nın vasama sevıncıyle dolu en kuruk bır cumlesmı bu> ta ıçınde duyumsayacaktı «Derm aşkı ve sıkı sıfcıva sadık kalma fsteğine karşın Pantagruel'deki, Gargantua'riakı VP Uçtıncu Kitap'dalıi her spvı verememenın üzııntusu ıçinde Mehmet Ulusov, Rabelais'vı Rabelais yapatı ozü vermevi istemis Severenlîk, insan zavtflıifi, tılnzotik merak, binlerce deha parıltısı.» Mehmet Ulusov ıse «Le Provçnça!»'dakı sovleşısınde Rablaıs ıle nasıl karsılaştığını şovle yansıtıvor basına «îstanbul'da onbir vaşımdayken karsılastım Kablais 1le Papa7 okulunda okuyordum ve papazlar çeşitli kitaplar verivorlardi bana. FVansızca öğreniyordum, yuz sözcuktpn birint anlıyordum ancak Çroazlar biztere F'anııree'ün HMfhnlan gibi oyküler verivordu yalnızca. O zaman kütuphaneye gittinı. Hâlâ fazla bir şey anlamıynrdum. Aşk öykusıi başlamıştı. Kısa stirede sona ereceğe de benzemlyor » Mehmet Ulusoy .bırkaç yıl önce «Kafkas Tebeşır Daıresı»'yle bızi şaşırtan ve halâ da şaşırönaya devam eden bu genç Tuık, çağdaş Pransız tıyatrosunun canlı, neşell ,saşırtıcı guçlerınden bındir Ve bu kışıhğme çağlar ve kültürler otpsınden en uygun kışı doktor Rabelaıs'nin kendısmden başkası oiama^dı «tçine derlnlemesine dalınan dört büyuk ırmak, dort hiıyuk İnsan vardir» dıyor Ulusoy: «Rabelais. Shakespeare, Dante ve Cervantes. Bir birine gb. mfilüyorum ,bir öbürüne. Şim Yarım kaJmıs bîr baskın Eşref ÜREN Sanayıi Nefıse Mektebı' nın kuruluşunun yıl donumlen mektepte kutlanırdı Biz resım bölümU ogrencileri, meteliğe kurşun atanlardan olduğumuzdan elımize güc belâ geçırdığımlz bir şişe ıçkıyı ağızdan ağıza dolaştırarak mest olur, aramızda züğurt ışi eğlenırdık K>ndi evımizde toplandık, orada kafalan bir guzel çektık Nırvana halıne gelmce, vol bovundaki apartmanlann zıllerını cala çala, Beyoğlu'na doğrulduk. Oradan ver elini Pera Palas' Bu luks eğlencevı bozacak ve geceyı bu runlarmdan petirecek'ık mımari oğrencüerınm Kimırmzm goğsü bağrı acık, kımımızm başmda geniş 1 kpnnrlı artıst «lüka ?! H > rrurr'anarak da"andık ote lm kapısına bır hı^ımla eırdık ıcerive Ne de oî'a bızım de kammızda Parıs' teki Ecole Des Beaux Art' dan bir şeyler vardı Koca Çalh'nın anlattıklarınm et kısıyle tçerdekı salondan boğuk bir caz sesı gelıyor, çıftler kırıtarak dans edıyordu Bu gorüntü tuhafmııza gıt miştı.. Gürultumuz fa7lalaşmış olacak ki caz durrmıs. çıftler ayTilmış kafalar bıze donmüstü Salonun eşığmdeydıkdıkiş kalmıstı salona eırmemıze' O sırada, nereden çıkan1ıyamadı£ımız ahu bu kîz arkadasımt7t aramızda gordük1 O butün sıhnni kulîanarak e'ebanrnız «Artist» Turgu' Zaım'ı asansorun sahanlığına çek mış, U7unca suren bır f'Skosa başlamışlardı. Sankı kulaklanmıza bırı fısıldamış g'bi heo bır ağızdan «Baltacı Katerin» protes tosıı cıkmıştı Ceza su^unca çıftler de ayrılmışlar, daŞılmışlardı Ahu gözlerm sihrıni de bo7muştu ho murtumuz Karşımızda bütun kıbarhgı, toleransıyla guler yuzlü MUdür Nazmi Zıya Güran'ı bulduk' «Çocuklar yapmavuı, etmeyin. biletimi birinize vereyim, o girsin Havavı bozmayın» dıverek yalvardı. Bu yumuşaklıkta bır emrı kumanda etkısi gızlemış olacak ki, (ahu gozlerm büyusünden de üstün gelmış olacak ki) bızler yılzgeri dönduk. Nazmı Ziya'mn gozlerindeld bır skandalı onleme sevıncı bıze yetmıştı Beyoğlu Caddesı'nde çıl vavrulan gıbt dağıldık. tçımızde yarım kalmış bır baskının hüznüyle karışık, buruk bır tat kalmıştı. Bir baska açıdan • • Rumuz Goncagül Erdoğan AYTEKİN İYATBO tarlhlnln en çok tartıştığı konulann başında gelen sankı ıle yanılsama konusu yeterln ce tartışılırken Bertolt Brecht «yabancüaşma» ko nusunu getırdi gundeme Tıyatro tarıhınin yüzyıllar boyu bırlkıml Brecht'ln elınde antıarıstotelesci bir gorüşJe ters yüz oluverdl. Brecht emekten, emekçiden yana s«rmaye tlyatrosuna kar?ı sanat felsefesinı oluşturur ken diğer yandan belli bır politik gorüşun de savunusunu yapıyordu Bu savunu içmde de en uygun ve doğru yol olarak benzetmeci yonteml uyguladı. Huızmga'nın «homo Ludens»l yanl «oynayan insan»ı Brecht'te anlatan, anla tırken yansıtan İnsan oluverdı. Ve Brecht'ın dıyalektık tl yatro kuramlan tüm dünyaya yayüıp kabul gordü «Içine derinlemesine dalınan dört büyük ırmak vardır: Rabelais, Shakespeare, Dante ve Cervantes. Bir birine «römülüyorum bir diijerine.» «Metin üzerinde ekip olarak dört ay çalıstık. Rabelais'nin dili hpki deniz gibi. On saat sürecek bir sevirlik oyun elde edebildik sonunda. Ağlavarak da olsa kısaittmı, üc saatlik bir metin cıktı ortava.» MEHMET ULUSOY Rabelais'nin Pantagruel'ini sahneye koyması Fransız basınmda yılın sanat olayı olarak nitelendirılıyor.. lolan Pantagruel'ın o ünlü doğumu sahnesınde de hıç mı, hıç zayıflamıyordu büyu Bu doğum, babası Gargantua'yj oğlunun dünyaya gelmesmden duyduğu mutluluktan kahkalara, kansını yitırmıs olmaktan da göz yaşlarına bogar. Sonra büvtır bebek, büyuk bır 7evkle dınlenir yat>tı6ı manfehpr Gargantua'nm o&rencı oğlıına yazdıgı o hayranlık uvandıran mektuo beklenır merakla, o ün lü, «bilinçsiz bilim ruh harabesinden baska bir sev değildir» sozü anımsanmaya kalmadan Panurge'le tanısılır. Mehmet Ulusoyia Arlette Bonnard'm sahneye koyuşu sa yesınde, dev bır kukla olarak yorumlanan Pantasıruel kısıhği yaratıcısmm kendısıne kazan dırmış oldugu boyııtlara eı:şe bılmekte Cpvresmde de, tıpkı kanncalar gıbi, Panurge, Picrocole ve obür Rabelais kısıleri ver almakta O andan ıtıbaren de herşey hareket, canlılık kazanmakta, kısiler konuşmakta, uzun sovlevlere gjr^Şmekte ya da batırıp çağırmak ta, tüm dll güçluklerı ortadan kalkmakta, Pantagruel. Gargantua ve Grandgoussıer nın dünyaları bize çok yakm selmeye baslamaktadır Saçmalık, uyumsuzluk. grotesk ve kankaha sshneyı paylaşmakta ve Rabelaıs'nin dunyaya bakışmı bil meyenlere bu bakıs açısını keşfettırmektedir Aynı zaman da hem ivımser hem de elestırel bır bakıştır bu. Sahneye kovuşta makınelerden de olağanustü bır başarıy di Rabelais'yle uğraşıyorum. vurgulandığı gozlemlenmekte. Oelicesine tapıvorum ona Dok Danıe'e Carıaz, ımgelemdekı atorunı, yeter artık. bırak Ra bartısızlıktan, dekor ve kosbelais'yi, divor.» tumlerın sahneye konuşun keYazara gbre; Mehmet Ulu sınlık ve doğruluğundan soz soy'un oyunun seyırlık yonü etmekte metmden yonetıme, uzennde uzun uzun konuştu dekor ve kostume kadar tum ğunu söylemek yalan olacaktır. oğelerin bırbırmın ıçıne gırYapıtın gorülmesıni yeğliyor, mış, bırbırıyle kanşmış olduçok da haklı. Ama metne ge ğundan soz ederek, dekorljnn aynı zamanda kostum olduğulınce nu, oyunculann bir büyucu ye«Metin üzerinde ekip olarak teneğıyle dekorlan kurup bozdnry ay çalıstık. Rabelais'nin dili tıpkı deniz gibi. On saat duklarım soyluyor. Rabelaıs'nin metnımn bu montajı gozsurecek olan bir seylrlık ovuıı ler ıçın olağanustü bır bayram, elde edebildik sonunda. Çılgın bİT mutlnluk. Kısalttım metni. yuzlerce sayfanın üç saate sığ dınlması da us ıçın olağanustü Ağlayarak da olsa kısalttım.. bır şolendı Avıgnon'dakı gosSonunda iiç saatlik bir metin tprıde seyırcılenn çoğunu öğ. çıktı ortaya » retmenlerle lıse oğrencıleri oPantagruel, Gargantua ve Pa luşturmuş «Scvirciyi oluştunurge.. Resımlerle anlatılması, ran çok sayıda oçretmen ve Iiozellıkle sahneden yansıtılma se öçrencisi, Mehmet Ulusoy'. sı pek kolay olmayan olçu dışı un yönettiği bu hem gerçekçl, birşeyler vardır Rabelais kah hem de simgesel Pantagrnel'den ramanlannın serüvenlermde. mutlu avrılmıs olmalılar», dıye îşte bu açıdan da Özgürlük Tı sürdürmüş yazısını. ystrosu ile Courneuve Tıyatro Merkezı'nın ortaklaşa gerçekKimüerınin bıraz uzun bulleştırdığı bu üç saatük «Sen masma karşm, türa eleştirmenlik» gerçek bır başan olarak lerm ovguyle sozünu ettıklerl kabul edUmeirte. Mr başkâ nokta da oyunun Her şey Rabelaıs'ye ozgü bd rnstni C TVleb su oVgüyie başyutlar içindeydi oyunda, yanî ljyor yazısma «Dev Rabelais'vi sahnede göstermek ve dınnormlann dışındaydı «Çok gu zel bir seyirdi bu, hattâ güzel letmek pek kolav bir iş değil. den de ote» dıye yazıyordu Phı. Mehmet Iilusov bunun altından başarıyla kalkıyor. Etkin. \ara. lıppe Meunıer. Okul yıllannın anıları gün ışığına çıkıyor, tıcı ve güzel bir sahne düzeniv IP olaçanustü hir senaryo, top metmn güncellığmden şaşkına dönüyor msan, dıye sürdurü rak sarısı ve toprak kızılı koa. yor yazısını, Katıksız bir Ra tiımler: Mptnin kabalıSını arttıbelais metnıydl oyunun metm, racak verde azaltan jnce, kabına sıçmaz ustaca bir oyun.» ama çağlara eşlik ederek bu güne kadar gelıyordu dev adım Daha oyunun başmda, anlalanyla. Oyunla ilgıli eleştırllere şdyle tıcı, olaylan bmbır gece masal bir goz atıldığmda oyunun tü ları gıbı sıralamaya başlayınca konu sanp sarmahvor, kendm münde her şeyın büyuk bır bırliktehk ve butünsellıkle ger den geçırıyor, slıruklüyordu seçekleştırılnuş olduğu sık sık yircıvi Annesinın olumüne ma la yararlanrmş EHstirmenlerin ovgüyle uzennde durdukları, hemen hemen tumünun soz ettığı bır nokta da bu «Itirat etmek cerekir ki, dive yazıvoı Yvon Pradel. 'Pantaeruel'Jn sah neye koyuş diızevi saşırtıcı bu luşlar ve lnışknsuz bazı deha belirtilerl taşıyor: Bu sabneye kovuşta Mehmet Ulusoy'un pen çeleri kendini dımımsatıyor Olağanustü va da fantastik kimi göruntıiler yer edecektir bellpjpmizde: kaplumbağa kabuğuvl? beşiğinden cıkan ve tivatronun üst bolümlerine kadar vukselen. vükseldikçe dev givsisi vavas yavaş acıtan Pantaçruel'in •biiyümesl' çibi: iki dev kanat gibl iki \ana acılan. dostlarının üstünde bir vıçın cep. delik va da İİRİnç şeyler bnlduğu Panurçe'ün paltosu çibl .» «Pantaeruel»in vönetimınde verıpde duramavan. kabma sıgamavan sasırtıcı bır maıîtne kullanımından vararlpnılmı« ve slabıldı&ıne oza^in bır sahne düzenı so? konusu Ve bu sah neve kovuşta bır vandan sozsel coşku, yaşama sevmci, bir yandan da bıivuk Rabelaıs'nin insan ve yaşamdakı insan ve ıvimserlık mesau yansıvor seyırclye ızlevıcıve Evet «Pantagruel» Fransada gosterıldıği tüm merkezlerde vankılar uyandırmıs bır ovun ovundan da ote pek cok elestlrmenın ağız bırlığı etmışç'esme vazdığı gibl bir şenhk «Senlik, kahkaha ve avnı zamanda duş. Kültür rnerkezinde bir Rabelais şenl:.;i». diye so? edılıyor oyundan Mac Nab' dakı sprgilenmesının ardından «Şenlik. kahkaha. düslp dolu uç rablezven saat vasadı Mac Nab'daki sevirciler.» «Dus \e kabkahavla siıruklenen sevircınin hemen hemen uc saatlik bir sevirden sonra kevfine divecek voktu özgürlük Ti^at rosu'nıın stındupu olaîanustu bir suareydi». dive vazıyor L' tndependant gazetesının elestir meni Phılippe Meunıer «Bu vılm sonunda göriılmesi eerpken bu Kosteri inamn bır senlik», dive vazarken, Colette Cantv «Ba zı uzun bolümlerine rağmeıı korkunç bir başan». dive söz edıyor oyundan J P Le Texıer de şöyle nok talamış vazısmr «Özeürlük Tivatrosu'yla Courneuve TopluInğu bİ7e Pantagruel. Garçantııa ve tum öbiır kisilerin her zaman aramızda verl olduğunu ve çağımızın sonunda bile hâlâ söylevecek şevleri bulunduğunu çosteriyor.» C Taleb'in vurgulad'Çı nokta ise. hıç de vabana atılır gıbı değıl «Artık edebiyat öğret menleri dışında . kimse Ra. belais okumadığına eore, çağdaş tivatronun dahi soz usta. mızı veniden RÜndeme getir» miş, on» havativpt kazandırmış olması hiç de basit bir iş değil.» T Tanzımat ve Meşrutıyet Tlyatrosu geleneksel seyîrlik olayımızdan yola çıkarak azmlık tiyatro topluluklannca bîçim değıştınrken meddah ve orta oyunu Cumhuriyet do nemıne dek soluk aldı. Ozellıkle orta oyununda kullanı lan benzetmeci ogeler. imgeye yuklenen «sanki imam ba yıldı yokuşunu» tırmamyor olmak on plandaydı.. Kendi alışkanlığımız icinde bu yormayan. harcatmayan tiyatro bıçımı toplumumuzca da uzun yıllar kabul gordü. «Rııınuj! Goncagul» tüm bu bınkımlerin üsttine çıkan bır yorum sunuyor bıcım olarak Ozellıkle Meral Nıron'un bır dınamo gıbı ateşleyıcılik gorevını mukemmel bır biçımde yerıne getrme&ı ojunu ı^lenebllr kılıyor Altan Erkekh'nın yorumu, rolüne bılmcle yaklaşımı gerçekten çok dogru Bu ikihrun yoresmde donen kışılerın yorum ye tersi7lıklerı oyunun dengesıni bozan ogeler. Gene zaman raman rol kesmelerle karşılaşıyoruz. Ayşende, Seval Yurdakul, bağırma ile edepsız kadını bırbırinden ayıramamış Ayşen'den cok bohcacı kadmları oynar gıbı. Gttlsün'de Fusun Oruç belli ki cok çaba harcıyor bu ağırhkh rolde. Ancak olayı bıcım olarak oz olarak yakalajabllirse başarılı olabıleceginm ayrımında olmadığı belli. Çevre düzenlemesındeki ekonomiklik bır yana, bl çtmde uygunluk cok yermde. Bu konuda Orhan Taylan'ı da kutlamak gerek. Oktay Arayıcı degışik bır yontemle yazmış oy^ınunu. Yanı oyun masa başı arayışlarınm ürünü değıl. Olayın içıne gırmış. Gerçeği kendı suzgeçınden de geçirerek yaz mış Yaklaşımları ıddıasız, yalın fakat guçlü ve inandın cı Bızım ınsanımızm tavrını ve sıcaklığını yakalayıvermış kısa yoldan. Onun vapıtı da oldukça ıyı aktarılmış oyun alanma. Oyunu yoneten Rutkay Azız. sankı bır kaç elden çıkmış başarılı malzetnelerı ustaca bütünleyıvermış gıbı. Ne var ki oyunun o denlı vulgar tavırlara gereksınımi yok. GuldÜrü ogelert cok cıddi durumlar ıçınde çok komık olay ve tavırlarla zaten cıkıyor O denli elkol hareketl kı sılmaya. kesılmeve deger Izmır'de zevkle ızlenecek. çağdaş gerçekcı bır eleştıri Rumuz Goncagul. Gonul postaları na rumuz düşmeyenlere de salık verırız. AAünih Ekspresi FILMIN ADI. MUNIH EKSPRESI. OZGUN ADI: NIHGT TRAIN TO MUNICH. YONETMEN: CAROL REED. OYUNCULARÎ REX HARRISON, MARGARET LOOCWOOD. 1940 YAPIMI, 93 DAKIKA, Fılmde Alman ordularırjın ışgah sırasında Profesor Bomash, Çekoslovakya'dan kaçarak Ingiltere'ye gıder. /lmanlar profesörun kızını yem olarak kullanarak profesoru Almanya'ya geri getırırler. Ingılız istıhbaratından Bus, Alman subayı kıhğına gırerek Almanya'ya girer ve profesorle kızını kaçır maya çalışır. Savaşm içınde çevnlmesıne karşın, savaşa cıddı olarak değıl ancak, bır komedı mekânı yaratmak amacıyla yaklaşan bır fılm. Ama ne komedı' Aynen A!tred Hıtchock'un bırkaç yil önce yaptığı «Bir Kadın Kay boldu»dakı gıbi mızah ve ge rılımı, eşsız bıçimde kaynaş tıran, soluk soluğa izleten bir anlatım Pazar günu ızledığımız «Geceyansı» fılmmdekı tadına doyulmaz mî zahtan sonra, bu kez Ingılız gulmecesınm damgasım tası yan başka bır şolen. Kaçınlmamah. Tiyatro sanatası Behzat Butcık'ın sakaları yakırtlarını cok güEdürürdü Salahaddin KÜÇÜK | ostalıi, yurd, vatan özlemı anlamma gelır; 1 eskı deyışı ıle «Daussılâ» Oysa yazın'da nostaMi genelleştırilerek «geçmışe du yulan ozlem» anlamında kullanılıyor Geçmışe özlem bıraz da bugunu beğenmempk duygusu ıle ıçıçedır Koğunlukla yaşlıların anlatımlann da behrgınleşır Gençlıklenn de gordukleri bır oyunu yada sanatçıyı belleklennde yucelterek, genve yönelık bır özlemle anımsarlar ve de anlatırlar Gecmışe özlem ta şıyan anlatımlar bir renk, bır buruk tat taşırlar Onlara. nostalıi adlı bır «ya?ın akımı» gıbı bakıhmak ıstenmesı belkı de bu nedenle ol K1RMIZI SAPIO2.U KURT f 3EN B.l? KURDUyUM N meden gunlerce duşünur, sevdıklenne takılmak ıçm mceden inceye oyunlar hazırlardı. Çok terbıyelı çok nazık bir îstanbul efendısı olan sanatçımız bunlan buyuk bır ustalıkla yapardı. Kımseyı kırma7dı Muzıplıklerı, takılmaları tasarladığı bır ıyılık ya da derm sevçısıni behrtmek amacıyla tasarlardı Bır gün Küçuk Kemal'tn babası Fazıl Küçuğ'e yanı babama çok ınre bır oyun kurdu Fazıl bey seksenbeş yaşlannda vardı o zaman, hergun öğleden' sonraları Behzat Butak'm Aynahçeşme'deki evıne uğrar bir ıkı saat kalırdı Osmanlı suslemelen ve ev eşyası ile düzenlenmıs genış odasmda kendme ayırdığı suğü gene ucuna takar odaya doner Hergun bastonu ıkışer santıtn kısaltırken bır yandan da Fazıl beyi sureklı etkiler «Fazıl bey val lahi senin boyun uzuyor... Fark etmiyor musun sen de> Babam yavaş yavaş ınanır olmuş yokuşu çıkarken bastonuna dayandıkça bıraz daha kolunu uzatmak zorunda kaldığmı gorunce «Herhalde Behzat'ın dedigi doğru» dıye duşunmeye başlamış Beş altı gün sonra Behzat Butak bastonu ıyıce kırpmış cuce bastonuna benzetmış Babam ı o gun kapıya kadar geçırmış, fırsat vermeden sureklı lafa tutarak bastonu babamm koluna ta kıp uğurlamış Fazıl bey Aynalıçeşme yokuşuna dogru bır ıkı adım atmış bu arada bastonuna dayanmak istemış, baston yere değınceye kadâT ıkı buklum olmuş. Bakmı$ baston ıki kanş bır şey kalmış O anda oynanan oyunun farkına varmış, hemen gen dönmüş, yapmacık bır kızgınlıkla ve bastonunun sapı ıle kapıya vurmaya başlamış Kapıyı Behzat Butak açmış Fazıl bey: «Bu yaptıgın lş mi? Şu bastonun hali ne?» deyince sevımH sanatçımız, sogukkanhlıkla: tlâhi Fazıl bey, bu ne dalgınlık .. Yanhş baston almışsınız bastonunuz burada buyurun» yanıtını vererek hedıye etmek üzere aldığı güzel bır bastonu babama uzatıvenniş. Bu anıya geçmışe duyulan özlem mi diyelım Ben yaşadığımız günleri beğenmıyenlerden değılım Yaşamın sürekli bir değişim oldugu her sürecın de kendme özgü değerler taşıdıgı inancındayım; "ama ya"îlılann anlatımıntia çekici bir renk. buruk bır tat var demiştım ya, KİMKİME DUM DUMA pro<ywii Behic AK Tatade kitapaidtm / ü yanıma bir v^^ Yaşadığımız günleri beğenmeyenlerden değilim. Yasamın sürekli bir değisim olduŞu. her sürecinde kendine özsfü deşerler tasıdıçı inancındayım; ama yaşlıların anlatımında bir renk, buruk bir tat var. köşede Behzad Butak enta malı. Gerçekler saptırılmazrısi ile oturur güzel konuşsa anılar çekici olabılıyor. malarla konuklannı oyalarBu açıdan bugün tıyatromudı Bır gün söyleşi arasında zun artık aramızda bulunbabama «Fazıl bey. Yahu mayan güçlü bir oyuncusu son Zamanlarda ben sende Behzat Butak'dan söz etmek bir değişiklik görfiyorum, istiyorum Şehır Tıyatrosu'ama nedir anlıyamıyorum, nun başlangıç yıllannda iki sanki gençleşiyorsun... TaBehzat vardı Yaşça büyük mam tamam... Senin boyun olana «Büyük Behzat» küçüuzuyor... Vallahl uzuyor.. tlegüne de «KOçük Behzat» ri yaşlarda kimi kişilerde derlerdi Soyadı kanundan olurmus böyle.» der. Fazıl sonra büvüSö Behzat B«bey gülerek «Başladm ylne tak» küçü&ü de «Ercüdalga geçmeye, bir şeytanlık ment Bphzat Lav» oldular. Behzat Butak doğuştan o düşüniiyorsun anlaşılan» yanıtını venr Bphzat konuyu yunruydu insanları inreden değıştınr. bıraz zaman geçinceve izler gerçekçi bır antikten sonra da bır bahane layışla onlan oyunlannda ile oradan çıkar, Fazıl beytn yeniden ya^atırdı tvî bır askıda duran bastonunun raakyaf ustası ırlı Cağdaş ucundakı vüksügu çıkanr bir ovuncu idi Pph7nt Bııtak bir de vakınlinna *& dpsterevle ıkı santım kadar kılmayı çok seveıdı Üşen kesıp kısalttıktan sonra yük sn?» 1 ; Senınle ilişb\miıin ilerde daha iyi olacaOma ina İlerde insaniar boğalmaR seninı dedfeje tan kurtalacaklar ilerde aerçeklcşe. ilerde acaba GÖZEİÜKLERÎN İ I İLERltlDİR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear