22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 Yeni Türkü Şlir Yayınlan «tk Tmpıtlar Dizisi» dizi başlığı altmda genç ozanlanmızdan 6 şiir kitabı yayımladı. Bir kaç bakımdan sevlndlm buna. Genç bir ozanla her tanışmamda yakmmalat dlnlerim: Biz giirlerimlzi bastıramayacak mıyız? Kim basacak bizim şiir kltap lanmızı? Tanmmış ozanlardan blze hiç sıra gelmeyecek ml? Bu gibl sorular karşısmda blraz şaşı nnm, verecek yanıt bulamam çünkü. Ama düşünürüm de bana hlç kimse yardım etmemiştl şiir yazmağa başladığımda. Evet, genç bir ozanı desteklerim ama yardım göremez. Bir eleştirmen'in, ya da yaşlı bir ozanın sözünü ettiğl genç ozana okur belkl llgi gösterir. l§te o kadar. Ondan sonrası ozanın yeteneğine, çalışmasma kalmıştır artık. Dahası var; bir genç ozanın, ardında koştuğu ün çarçabuk eline geçse ne olacak; bununla olup bite cek mi her şey? Bakın, yazın tarlhlmlze geçmiş bunca ozan varken, bunlardan ancak tiçü, dördü okunmaktadır bugün. Diyeceğim, ün, sanıldığınca önemli değildir. Oysa şilre hevesli bütün gençler, Onü, şiirden daha çok arar, severler. öyle ki, ezberinde bir tek sevdJğl şlir olma yan, bir tek sevdiği ozan bulunmayan çi ir heveslileri görmüşumdür. Bunlardan birine «Sevdiğiniz ozanlar klnılerdir?» di ye sorduğumda, «Benim sevdiğün ozan yoktur, çünkü ben ozanun» yanıtım almıştun. Hattâ tamnmışça ozanlanmızdan biri bana, «Bir ozan, başka ozanı se vemez» demişti. O günden berl, herkesln yalmzca kendisinde sevdiği bu sanat, nasıl bir sanattır diye düşünür dururum. Oysa kendimizi beğenmenin silrden baska bir çok yolları vardır. Sözü uzatmayayım; demek artık genç ozanlar içln güzel bir olanak doğdu. ilk yapıtlarmı bastırabilecekler, böylece de eorumluluklarmın bilinclne varacaklar. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 13 AĞUSTOS 1982 Toplu Bir Bakıs Melih Cevdet ANDAY çünkü eleştlrilerle karşılaşacaklar, «Ben bir bttyttk ozan, bir dahiydlm, ama benl kimse kornmadığı içln bir kenarda kaldım, şiirlertm ortaya çıkniadı» diye düşün mekten kurtulacaklar. Hatta lçlertnden, ilk doyumda şiir yazmayı bırakanlar da çıkacak belki... Yaşam bu, belli olmaz kl ne olacağı! «Şahince» adlı kltabındakl İlk 8Üre, Aslında seferiyim ben Emek neferiyim ben diye başlayan Ozan Telll, ilk bölümdekl şiirlerini maden lşçilerine, aokumacılara, demiryolu işçilerlne, ırgatlara, tersane işçilerine, göçmen işçilere, babkçılara, ço cuk işçilere ayırmış. Bunıarda halk şlirinin deyişlerinl sevdiği anlaşılıyor. Bu sevgi Destan Eyle adını taşıyan bölümde, yarım uyaklarla daha da güçleniyor. Genç ozanımızın bu yoldan nereye varmak istediğini kestiremedlm Ozan Telll 1980'de Akademi Kitabevl ödülünü kazan mıştır. Barış Pirbasan'ın admı blllrdim, şilr kitabı ile ilk karşılaşıyorum: Tarlh Kötüdür. Banş Pirhasan, özellikle toplumsal konularda yaygm ve çok sevilen Böy leyişlerden yola çıkarak yenl deyişler ardında dolaşıyor sanırım. Sözgelişl, Bir Mektuptan Bölümler adlı uzunca şiirdeki, diyeUm, Isıtmak, tutuşturmak İçln yüreklerimlzi Ateşln gözünde lnanç ve gelecek glbi yüksek sesll dizeler yamnda. «Gttvercin Kız» şlirindekl. Herkes kendi evine yalmağa gittik «Gttvercin kız» diyordum nerdeyse ağlayarak tistüme gömleğime ellerime döktüğü ılık tüytere bakıp. Dizinln üçüncü kitabım yazan Ahmet Erhan, bundan önce Yeni Türkü yayınları arasmda bir şilr kitabım daha yayınlamış, görmedlm onu. Ahmet Erhan'ın şürlerinde ilk dikkatiml çeken, onun düz yazısal tümceden korkmayışidır. Çünkü şiirlerindeki başlıca tema, «alacakaranlık, tedirginlik ve korku» nitemleri ile anlatılabilecek bir ortamın üıünüdür. Ozanı mız, alacakaranlığın bitmesl lçin yazmış tır şiirlerini, Sunu yazısında şöyle diyor: «Alacakaranlığın sonu, demek geliyor içim den. Bana bu kitabı yazdıran koşulların belleğimizden silinmesl, buradaki şiirlerin artık hiç oknnmayacağı giinlerin bir an önce gelmesidir dileğinı.» Demek Ahmet Erhan alacakaranlığın bitmesi için şiirlerini gözden çıkarmış... Yalnız Sunu' da değil, kiral şürlerinde de yineliyor bu dileğini Erhan, toplumsal koşulların değişmesine adamış onlan, kalıcılıgı aramıyor. «Karda Işıltılan» adlı kttabın ozsnı Turgay Fişekçi, iki yıl önce, Akademi Kitabevi Edebiyat ödüllerinde Şiir Başarı ödülü kazanmış bir ozan. Yazımın başın da anlattığım «mağdur» ozanlardan sayı lamaz hiç. Ama o da bir zamanlar, sevdlği bir agabeylne bir şilrinl göstermtş, ondan «Sen ozan olabüirsin» yanıtım al mış. Elbet biz bilmiyoruz o «ağabey»in kim olduğunu, ama ona güvenmiş Tor gay Flşekçi. Dokumacı Kfllenin Tflrkttsfl, thtiyar Oduncn, Çamaşırcı Etnine Teyze gibl emekten, haktan yana gürler yamnda, sevl konusuna da epey yer vermiş ozanımız. Ama sevmekten söz ettiğl zaroan da acıma duygusu deıdemez araya glrlyor. Dlyebilirim kl, acıma ve sevme onda kolkoladır. Bu içerikten yola çıkarak, sanıyorum ki, nasıl söylemeli sorunu na da gelecek Turgay Fişekçi. Okuma yazma öğremr ö|?renmez baş laraış ilk şiirlerini yazmaga Adnan özer, lisede iken arkadaşlarının bütün aşk mektuplarım o yazarmış. Yaşam öyküsünden öğreniyoruz bunları. Sonra îspan yolca öğrenmiş, o dilde de bir şllrt var. Daha önce Yeni Türkü Yaymlarında blr şiir kltabının daha çıkmış olduğunu öğreniyoruz. Ben bilmiyordum. Akademi Kitabevi ödülünü kazandığma llişkin bir bilgiye rastlamadım. Adnan özer'in kitabmdan «Tekerleme Noktürn» adlı şiiri birlikte ofoıyahm: Yanar döner bulutlar güle oynaya çıkariar ay kapısını çalmaya ay kapısını çalmaya gök tayını bulmaya güle oynaya çıkariar Güle oynaya çıkariar sallam sullam bulutlar gök bağmı bozmaya gök bağını bozmaya dal buduğı kırmaya. yana döne çıkariar. Yirmi beş yaşında Suat Vardal. «Biz Gene Yanyana» ilk şiir kitabı. Onun «Gös terir Doğa Sende» adlı şilrinin ilk iki dizesinl yazıma alacağım: Ince blr iştir yaşam ak bunu en lyi sen bilirsin çlçek Altı genç ozanımıza şöyle topluca baktık, kim bilir ilerde daha ne güzel şlirler yazacaklar! Bu kadarla olmaz. Mahpushane Dünyası... 3 temmuz 1982 günü bu köşede cezaevlerlnln kötü koşullarma ilişkin bir yazı yaymlamıştım.. Mahpushaneler konusu duyarlıdır; bir dokundun mu bin ah işitirsin. Niteklm çok mektup aldım.. Yurdumuzdaki hapishanelerde kötü koşulîann geçerll olduğunu ilgililer (en başta Adalet Bakanhğı) bilmektedir; ama her nedense bu koşulîar bir türlü düzeltilememektedir. Hemen söylemeliyim kl cezaevlerinln kötü koşullarını iyileşttrmek salt para işi değildir. Evet, modem cezaevlerl yapmak, yetişkin ve uzman personel kullanmak lçin parasal gereksinme yadsınamaz. Yine de ellmizde bulunan olanaklarla bazı düzeltmeler yapılabllir. Herşeyden önce mahpushanelerdekl lnsanlan in&andan saymak gereğinin toplum ve yöneticller kesiminde benimsenmesi gerekir. Kimlleri hükümlüyü canavar gibi görmek yanılgısından kurtulamıyor.. Bu yamlgıya bir örnek olarak Vehbi Uçkaç*m mektubunu yaymlamak istiyorum, Konya'dan yazan sayın Uçkaç dıyor kl: « 3 temmuz 1982 tarihinde Pencere köşesinde yayınlanan yazınızı ve mahkumların mektuplarım okumuş bulunmaktayım. O yazılara sütununuzda yer verdiğiniz için iyi birşey yaptığınızı zannediyorsunuz. IMahkumlar bazı şikâyetlerini dile getirmişler. Bilmem ki o insanlann nasıl ytizleri tutuyor? Onlar k! her biri en azmdan bir lnsan canı almış, soygunlar yapmış, belkl de Türtt askerine polisine kurşun sıkmıştır ve bu yaptıklarınm cezasını çekmek üzere oraya atılmışlardır. Lüks yerlerde tutulmak, lüks yemekler yemek, oldukça konforlu bir hayat sürmek Isteğlndeler. Aslında bu durumdaki hakları bile onlara çoktur. Onlara daha beteri layıktır. Mükemmel günler geçirmeleri değil sürünerek giin doldurmalan gerekir. Sizlerin de kalkıp bu canilerin haklarını aramanız, o tip insanlardan olduğunuzu göstermektedir.» Kuşkusuz bu mektup. blr dengeslzllğl vurguluyor. Ancak kimi zaman çarpıcı bir dengesizlik bir gerçeğl aydınlatmak içln işe yarar. Bunun lçin mektubu çöp sepetlne atacağıma yaymladım. Insanm yaşam hakkını savunmak doğaldır. Cinayetl kimse onayhyamaz. îster asker olsun ister polis, ister sıradan bir yurttaş, hiç ayrım yapmadan in&anın yaşama hakkına kastedene en ağır ceza verilir. Ama ceza verilir.. întlkam ahnmaz. Devletin adaleti, böyle suçlarda ceza hukukunu işletir. «Infaz» ceza hukukunun en önemli parçasıdır. Infaz yasalarınm uygulanması (ne bir dlrhem eksik ne bir dirhem fazla) titizlikle yürütülmelldir. Mahpushanelerinde hukukun yürümediği bir ülkede hukuk yok demektir. Cezaevlerinin içl de Türkiye'dlr, dışı da... Bu bakundan elden gelen bütün olanaklar seferber edtlerek haplshanelerin durumunu düzeltmeye çalışmahyız. Türkiye'nin çoğu cezavinden gelen mektuplar, koşulların kötfllüğtinü belirtlyor. On blnlerce, yüzbinlerce insanı canavar diye nitelemeye kalkışan mantık çarpıktır. Suç ijlemlş olanlan yenidjn topluma kazandırmanuı çağdaş ve insancıl yöntemlerinl aramalıyız. Bir ülkenin uygarhk düzeyinl saptayan kamtlar, yalnız lüks otellerde, cafcaflı gazinolarda görkemll anıtlarda s.t)mutlaşmaz, cezaevlerinin düzeninde de belirlenir. filCKİO Pİf Ögretmeni Yalnız Bırakmayalım Muammer TUNCER * latanbul Eskl Milli Eğitim Müdür Yardımcısi anayasa için içi İnsanlanmız bu taslağa lâyık değil «Herkes layık oldugu biçbnde yönetiliri) Bu deyiş blraz katı olmskla birlikte oldukça da gerçekçi. Bu «taslağa» layık olmamak lçin ne ysptak diye •ortnak gerekir; Bilim • Sanat'a sahip çıkan, ÜnlTersltelerln bilimselUğinin ve özerkUğinln Uzerine tltreyen, kişi hak ve özgur. lüklert taskançlıkla koruyan belli sayıdakl insanlann demokratik örgütl*rin dışında ne yaptık. Bu «taslak» benim lçin surpris olmadı, olamazdı da. Bugüne kadarkl gelinen nokta, daha önceki hesaplann sonucudur. Bilinçle gelinmistir bu nolf taya, tesadüflerin yeri yoktur. Bu «taslak» bu şekliyle kabul edilemez. B u gerçek btlindiği lçin btraı tarpılacak, hukukl yanlışlıklann bir fcusmı düzeltllecek ve bolca bulunan dü yanlışlıklan belkl düzeltllecek ve Nasreddln Hoca'nın kuşuna beneedigl TmMt de kabul edileoek. Tsner RENDA Hacettepe Ünlvenltest Ogrendsl . . . •• LKEMÎZDE, yaklaşık her on yılda bir, ordunun llyönetime el koymasıyla sonuçlanan çalkantılar " oluyor. Şimdi yeni dönem yaratmanın sancılan lçindeyiz, özgürlükçü demokrasiye geçiş lçin hazırUklar eürüyor. Bu aşamada herkesin kafasında çengellenen ortak bir soru var. Acaba kurulacak yenl duzen eaglam temellere oturtulacak nu' Blr süre ioııra, insanlanmız yine birbirleriyle kanlı bıçaklı olmayacaklar mı? Gençleriıuiz yeniden birbirine karşıt çeteler halinde birlesmeyecekler mi7 Y»zık ki, yülar yılı «acılaa hoş görüsüzlük tohumlan, tum bu aorulara bir anda «hayır» dememlzl engeüiyor. Ancak bir gerçegi saptayınca, yeni d«mokratik düzenl geliştirmenin, giderek kökleştlr» menin sanıldıgı ölçüde zor olmayacağını anlıyoruzî Halkımızın geleneğinde kin yoktur, düşmanlık yoktur; lnsan sevgisi vardır, doğa sevgisi vardır. Ozanlannın ağzından hep sevgiyi dlle getirmistlr halPeki. son yıllarda, özellikle genç kuşaklann b«yinlerine ekilen kin ve düşmanlık tohumlannı na8il silecegiz? Kuşkusuz, kolay olmayacak. Einstein'ın dediği gibi, «insanlardaki ön yargıları, duygulanndaki insafsızlıklan ufalayıp parçalamak atomu parçalamaktan daha zor.» Ama olanaksız değiL Yitirecek zamammız yok. Hemen lşe koyuhnac mız gerekiyor. Çocuklanmızdan, gençlerimizden başlayacağız. Ne var ki, onlan yönlendirmeye girişmeden önce, kendimizi yeni döneme hazırlamahyıs. Yıllarca halkm yazgısma egemen olanlar, kendl düşuncelerinden başkasına asla yer olmadığını, kendilerinden başka türlü düşünenlerin hain olduklanm, «tenkil» edllmeleri gerektigini yaymışlardır. Yenl demokrasi döneminde, gerek politika, gerek eğitim alanında sorumluluk üsöenecek kadrolar, yeni düzene hazır mısınız? Değilseniz, önce kendinizden işe başlamahsmız. Size göre yanhş da olsa, düşüncelere karşı duyduğunuz tedirginliği içinizden atmak ilk adımımz olmah. Fikirlerden korkmak için hiç blr neden yok. Hele yenl, ileri fikirlerden asla korkmamah. tnsanlıgı bugünkü uygarhk düzeyine, ber çagda karşı çıkılan ileri. aydmlık düşünceler ulaştırmıştır. Galile, «dunya dönüyor» deyince kıyametler kopmamış mıydı? Mustafa Kemal Atatürk, «Laik Devlet» ilkesini getirince, «gâvurlaşıyoruz» diye dövünenler olmadı mı? Kendimizi özgürlük düzenine hazır bulduğumuz an, çocuklanmıza geçebiliriz. Değişik düşüncelerin «felaket. getirmiyecegini onlara bıkmadan, usanmadan anlatmalıyız. Bu konuda tutum ve davranışlanmızla da onlara örnek olmalıyız. Her düşuncenin rahatça, özgürce söylenip yazıldığı bir ülkenin, degiSik tat ve renkte türlü yemiş ağaçlanndan oluşan güzel blr yemiş bahçesine benzeyeceğini çocuklanmıza benimsetmeliyiz. Yüzleri. bedenleri hiç benzeşmeyen insanlar birbirlerini nasıl sevebüiyorlarsa, kafalann ıçindeki değişik duşünce ve kanılann da sevgiyi engelleyemiyeceği öğretilmell. Bu alanda öğretmenlerimize düşen görevin büyüklüğunü belirtmeğe bilmem gerek var mı? Oğretmen, çocuğu özgürluğe ahştırmak ödev ve sorumluluğunu üstlenmiştir. Öncelikle yeni düşüncelerden ürkmemeyi, değişik düşünceleri ve kanılan hoşgörü ile karşılamayı ögretecek, sonra da çocuğu yeni düşünceler üretmeğe ve duşüncesinl serinkanhhkla savunmaya alıştıracaktır. Bu tür ahştırmalar. kuşkusuz, matematik alıştırmalanndan çok daha önemlidır. Öğretmenlerimizin büyük çoğunluğunun böyle bir eğitim anlayışı içinde bulunduklan bir gerçektir. Ne var ki. onlan yalnız bırakmamak gerekir. îster hükümetin, ister öğretmenin başında olsunlar, yönettciler böyle bir eğitimde elbette başı çekmelidirler. Öğretmenin yalnızlığa itilmesi ya da «medrese muallimi» durumuna düşürülmesi çabalan hiç kimseye yarar sağlamaz. Aydınhk bir eğitim yolunu sabırla izleyebilirsek, sonuçta çocuklanmız, birbirlerinin düşüncelerine katılmasalar bile, «herkesin duşüncesini özgürce açıklayabilme hakkını sonuna dek savunur» duruma geleceklerdir. Işte o zaman geleceğe güvenle bakabiliriz. Demokrasinin asla yıkılmayacağma lnanabiliriz. Okulda ve ailede uygulayacağımız eğitimde bu doğrultuyu tutturamazsak, kısa bir sure sonra, aynı kısır döngüye düşmemiz bizi şaşırtmamalı. # Ulusal orman davamız unutuldu Cumhurlyetin ilanmdan bu y** na çözümlemeye uğraştığmuz orman davamız, Anayasa Taslağınd» unutulmuştur. O tarihten sonra doğmuş kuşaklar olarak (70 yaşa kadar) ilkokuldan itibaren hemen bütün öğrencüer ve Silahlı Kuvvetlerimiz, her yıl, mevsiminde agaç diker dururuz. Fakat, bıraJcın ilerlemeyi ve davanın çözühnesint, akslne her yıl yangınlar vs.. tahribat ile geriye gideriz, ormanlanmız azalır. Bu nedenlerle, artık bu büyük davanın çözümünün ancak, sırf bu gaye için görevlendirilecek çok büyük. disiplinli bir teşkilatla olabileceği açık ve seçik ortadadır. O halde, yurdumuzda öteden beri en büyük davalan çfizen, bu çözümlerin mutluluk ve gururunu duyan Türk Silahlı Kuvvetlerinln, bu davayı da Anayasal blr görev olarak üstlenmesinden başka çax« kalmamıştır kanısındayım. Denilebilir ki, bu husus Anayasaya girmeden ilerde yasa ile halledilebilir. Ancak, ilerde partilerin çeşitll düşüncelerle bu ağır görevi Silahlı Kuvvetlere vermesl mümkün olmayabilir. Bu bakımdan, halen iktidarda olan Silahlı Kuvvetlerimiz, bu ağır görevi kendi isteği İle Anayasal bir görev olarak kabul ile görevin yüksek onurunu da kalplerinde duyabilirler. Geçici maddelik bir önenye göre; Anayasa Tasansmın referandum ile kabulünden itibaren en geç bir yıl içinde, Genelkurmay Başkanlığının Tarım Bakanhğı ile birlikte hazırlayacağı ve Milli Savunma Bakanlığınca TBMM'ne sunulacak bir yasa tasansı ile. «Sırf arazi teraslama, orman fidanliklan kurma, ağaç dikroek, mevcut ormanlar ve korular ile yenl kurulacaklann bakım, muhafaza ve her türlü tehllke İle tahribata karşı emniyet altmda bulundurulması görevleri için orman birlikleri kumlur.» Ilhan GÜREL E. Lv. Yarbay . Avukat Türkiyo Gıda Iş Sendikası Kayyımı gili toplumsal ve meslekl kuruluşlara danışmak durumunda kalıyorda Ekonomik ve Sosyai Konsey tartışması Türkiye'de 27 Mayıs sonrasında gündeme gelir. 1961 Anayasa. sı ön hazırhklannda gerek l.Ü. Anayasa Komisyonu, gerekse SBF Idari Bllünler Enstitüsü'nün hazırlamış olduklan ön tasanlarda bu tür bir kurum düzenlenmlş, ancak Anayasada yer almamıştır. Ekonomik ve Sosyai Konseyler oluşturulurken, bunlara tanınacak yetkilerle, Konsey'de khnlerin temsil edileceği her zaman tartışma konusu olmuştur. Tasandakl düzenlemeyle Konsey'in çoğunluğunun yürütme orgamnca seçilmesi öngörülmüş. En çok üyesi olan işçl ve Işveren örgütleri de 3'er üye ile Konsey'de temsil ediliyorlar. En çok üyesi olan işçl örgütune Konsey'de temsil olanagı sağlayan düzenleme TörkIş'i hedef almıştır. Diğer İ5Çİ örgütlerlne temsil olanağınm tanmmaması, isverenlerln temsili ve tasarınuı, dev leti özel girlşlmln hizmetine sokan (51/f3) maddesi de gözönüno alındıgmda kurumun sermaye sımfınm istekleri doğrultusunda faaliyet gös tereceği görülür. Bu antidemokratlk yapısıyla Konsey'ln ilerde huzursuzluklara yol açacağı şimdiden anlaşıünaktadır. Danışma Mecllst'nden bu kurumun yapısının değiştirilmesinl ve is> levlerini yerine getirirken iki temel amacı yönlendirilmesini bekliyoruz. Bu amaçlann ilki; Konsey'de emekçilerin ve bütün kesimlerin demokratik bir şekilde temsil edilmesi İle devletin ekonomik ve toplumsal yaşamı düzenleyen işlevlerinin (planlamanın ve alınan kararlann) demokratikleşmesini sağlaması olacaktır. İkindsi; yine Konsey'in demofe ratik bir yapıya kavuşmasıyla devletin alacağı kararlann uygulanabilir olma özelliğinin artması olacaktır. Çünkü: Kararlann almmasına katılan kesimlerin uygulamada da kararlara karşı çıkmayacaklan beklenir. r Oktay UYGUN Hukuk Fakfiltesl ögrencisi İSTANBUL Sakatlar için açıklık yok Yeni Anayasada, «Sakatlar devletçe korunur» denmektedir. Nasıl korunur? Buna açıklık gelirilmemektedir. (...) Sakatlar için kanun yapılmalı ve bu kanunla sakatlara öncelikle iş verılmelidir. Sakatın eğitlmi öncelikle ve ücretsiz yapılmahdır. Sakatlar sigortalı veya sigortasız tüm hastanelerde parasız tedavi edihnelidir. Sakatların vergiden indirimli kanunu yeniden ele ahnmalı, aksak taraflan yeniden düzenlenmelidir. Sakatlıkla ilgili demeklere devlet yardım etmelidir. İşte, Anayasada zikredilen sakatlar devletçe korunur sözü böylece hayata geçirilir ve işlerlik kazanır. Suat TANRIVERDÎ Mezbaha işçlsi Sütlüce • İSTANBUL Kısa... Kısa... • «Çağm Anayasssı 19601snn geristade katmamalı, 1982'den de Ueri o l m » lıdır.» Ahmet Güıel, öğretmen Elmalı • «Haltamız hayal kınklığına uğradı. Atatürk'ün emanet ettiği Türklye'nin böyle Anayasa İle idare edileceğins akü erdiremlyor.» Sedat özek Mersin • «Ne söyliyellm, fimldimiz Daruşma Meclisi ve Milli Güvenlik Konseyindej» Cemal £ . Koçak, öğrenci Ankara • Atatürk ilke ve inkılaplannın somutlaştmlarak açık ve net bir şekilde maddeleştlrilıp, Anayasa kurumlannda yer alması esası getirilmemiştir. Hür demokratik sistemlerin işleyişinde, mıl li iradenin millete ait olduğu esası be lirlenmemiştir.» Nihat Ereln, Gaziosmanpaşs İSTANBUL • «Şimdl sayın Aldıkaçti hocannz, 56 milyon serseriyi karşısına almakla lşe başlamak istiyor. İnşallah haşanya ulaşır. 12 Eylüle nasıl geldiğiml* nnutuluyor. «Milllyetçl TürMye», «Dev rimct Türklye», «Ülkücüler», «sunni • alevi», «vatanperrer . vatanhalni...» Tevfik Tümaz Em. ö ğ . Bostancı • «Kısaca, Anayasa taslağı baştan aşağı Anayasaya aykın bir taslaktır.» Fikrl Erdem Sangöl Manis» • «Bn tasan kabnl edilirse, artık solcııluğun (s)slni bile yapan bir paıü, dernek veya sendika görmek için rüy» ya yatmak gerekecektirj. Serdar Glrginoğlu Öfretmen • «1961 Anayasasını hazırlayanlann deneyiminden kesinlikle yararlanılmalıdır.» Serdar Kurt Kadıköy • «Halk, Anayasaya evet derse «1982 Türk Anayasası» doğmus olacaktır1'enl Anayasamm merak ve coşknyla bekliyoruı.» Uluğ Turanlıoğlu Aksaray • «Yeni Anayasa tasansı, Türk milletini 100 yıl geriye götürmektedir.» MuzaHer özdenür lşçi Staıop • «Sayın Danışma Meclisi üyeleri, Atatürk'ün en güzel emanetlerinden blrinl, Türk Dil Kurumunu yıkmayımı lü*.ten...» Dr. Haydar Altınok Göztepe tstanbul • «Aldıkaçtı Anayasası, vatandaş sen nasü blr elbise istiyorsun diye sorulmadan, ölçüsü alınmadan hazırlandı.» Bestani Ağca tskenderuo • «Tarlh, Surecl tçerisinde hiçbir topItım geÇi'rdiği evrlm süreciyle geldiğl »şamadan daha geriye götürülememistir, götürülemez de...» Mustata Ural, Oğrenci Hopa • «1982 Anayasa taslağında Türkiye' nın iieriye değü, geriye doğru adını adun gittiği kanısındayım.» Ekrem Tok, tSBF öğrencisl Bursa • «Taslağa kimlerin tepki, kimlerln memnuniyet gösterdiğini gazetelerden izlemekteyiz. Bu tepkiler bile taslağın kirnlerden yana hazırlandığını açıkca ortaya koymaktadır. Toplumsal dengeden uzak, işverenden yana olan bu Anayasa taslağı Türk lıalkımn dtnamik yapısma tamamen ters düşmektedir.» Turgut Özkan, tktlsat^ı Isparta • «Bu Anayasa, Atatürk'ün ilke ve devrimlerinl hlçe sayan Atatürk düş^ manlarmm emellerine ulaşmak için W' araçtır.s Kagan DSner Çubnk Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Cenel Yayın Miidürü Müessese Müdürü Ya^ı İşlerı Müdürü HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLICİL ,. OKAYGÖNENSİN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER ALİ ACAR YALÇ1N DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMETMERCAN * • Yazı İşleri Müdür Yardımcısi HaberMerkezi Müdürü Mizanpaj Yönetmeni TEMSİLdLER • ANKARA : • İZMİR : • ADANA : SERVİS ŞEFUERİ • # Kendilerini Atatürk milliyetçisî sananlar 1982 Anayasa Taslagı gerçek halk yönetimini sağlayabilmek için gerekli olan Özgürlük ortamını yaratmak şöyle dursıın, tümden engellemektedir: Basına, demeklere, sendiksdara, yüksek öğrenim kurumlarına konan ağır koşulîar... DuşUnce ve »rgUUenme özgürlügU kösteklendikten sonra Halkyönetiminden söz etmek doğru bir şey olur mu, bilmem. Bu kısıtlamaları 1932 Anayasasma koymaya çalışırken «Atatürk Milliyetçlliği» sHzlerinin arkasma sığınmak doğru olur mu? Atatürk, «Bağımsızlık ve özgürlük özyapımdır.» demişti. Türk Dil Akademisinin, Anayass konusu yapılarak, hem de tek klşinin seçeceği kişilerden oluşturulmaya çalışüması, Türk dili ve düşüncesinin dondurulmasmı istemek, Atatürk kalıtım yadsımak olur. Oysa dlller de toplumlarla birlikte evrimler, devrimler gepirirler. Kendilerini «Atatürk Milliyetçisi» sananlar şunu iyi bilmehdirler, o durmadan, donmadan yana değildi. Maaaffer HACIHASANOCLÜ Öykücü İstanbul Haberleri: Selahattin CÜLER Dış Haberler : Ergun BALCI Ekonomı Osnıan ULAGAY Yıırt Haberleri: Barbaros GENÇAK Kültur: Aydın EMEÇ Magazın : Yaiçın PEK5EN Spor : Mehmet.TEZKAN Araştırma: Şahin ALPAY Dıueltme: Konur ERTOP BÜROLAR • KonurSokak No. 24/4 Yenişehlr ANKARA Tel: 17 58 25 17 58 66 İdare: 18 33 35 Halil Ziya Bulvarı No: 65/3 İZMİR Tel: 25 47 09131230 Atatürk Caddesi, T.H.K Tel: 1455019731 BasanveYayan: CUMHURİYET Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş, Halkevi Sok. No: 3941, Cağaloğiu İS P.K.: 246 İstanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) T A K V İ M Işhanı Kat 2/13 ADANA 13 Aftustos 1082 İMSAK 4.09 GÜNEŞ ÖĞLE 6.06 13.19 İKİNDİ AKŞAM YATSI 21.53 17.09 20.11 0 Ekonomik ve Sosyai Konseyin işlevi Ekonomik ve Sosyai Konsey, Anayasa Tasansmda öngörülen 5 yeni kurumdan bıridir. Bu tür konseyler, Batı'da yirminci yüzyıl başlannda (özellikle 1918'den sonra) gelişen ekonomik ve toplumsal olaylann zorlaması sonucu Anayasalarda yer alırlar. Bu dönemde devlet, artık serbest rekabet ve özel girişimin îgemen oldugu ekonomiye müdahale ediyor, bu müt'ahalenin olumlu sonuçıar. yermesi için de il «Arif olan anlasın» Ben bu konuda fazla birşey söylemeyeceğim. Ama çok şey söyleyen, Ziya Paşa'nın şu iki dizesiyle yetineceğim. Çünkü, şırrraak diyerek öyle oturdu ki kahbına. «Ainesi istlr kişinir lafa bakılmaz, Şahsın görflnür rütbei ak!ı esprinde.» Şevkl KURT Tokat Mecidiy k5yü Mahmudiye Özgün Sanat YapımYönetim/ Mustafa Oguz sunar fmURSELÇUK RESİTALLERİ 13 Ağustos tan itibaren yalncz 1 haf ta •cinrnrriTTT^>f]r,.1 rTnda. Biletlcr Şan Sıneninsı gişelerınde, Resitalgünleri dasaatiB'den itibaren Rurnelihisan'ndf! fsatılmaktadır. Tel: "*Ö 67 9 2 "* Ü D E N BUGÜNE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear